TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“Bu tezkereler savaş tezkeresi değil”

Bakan Çelik tezkereyi değerlendirdi

Haber Giriş Tarihi: 03.10.2014 16:49
Haber Güncellenme Tarihi: 03.10.2014 15:49
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
“Bu tezkereler savaş  tezkeresi değil”




  ADANA (İHA) - Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, CHP'nin tezkereye karşı çıkarak bir hafta önceki açıklamasıyla ters düştüğünü söyledi.  
  Bakan Çelik, Kurban Bayramı için geldiği memleketi Adana'da havalimanında açıklamalarda bulundu. Çelik, önce Süleyman Şah Saygı Türbesi'nde görev yapan askerlere seslenerek, "Öncelikle en önce bayramı kutlanması gereken yurt dışındaki tek vatan toprağa olan Süleyman Şah Saygı Türbesi'ndeki askerlerimizdir. Gönlümüz, kalbimiz onlarla beraber, her an onları düşünüyoruz. Yurt dışında çatışma bölgesinin ortasında, vatan toprağını koruyorlar. Büyük bir emanete sahip çıkıyorlar. Yurt dışında en aziz görevi onlar yerine getiriyorlar. Öncelikle onlara sevgi ve selamlarımızı gönderiyoruz. Onların ailelerinin yanında olduğumuzu iletiyoruz. İnşallah bu vazifelerini yaparken hiçbir sıkıntıya düşmeden görevlerini yaparlar" dedi.
  Çelik, daha sonra meclis tarafından onaylanarak yürürlüğe giren tezkere ile ilgili değerlendirmede bulundu.

  "BU TEZKERELER SAVAŞ TEZKERESİ DEĞİL"
  Bu tezkerenin, daha önce rutin olarak 2007 yılında çıkan Irak ve daha sonra çıkan Suriye tezkerelerinin devamı olduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti:
  "Bu tezkerelerin savaş tezkeresi olduğu ileri sürüldü. Bu tabi ki doğru değil. Bunu kim gündeme getiriyor CHP gündeme getiriyor. Niye? Burada IŞİD'ten çok Esad ile mücadele öncelik edilmiş diyor. Tabii bu IŞİD, PKK oradaki bütün terör gruplarını kapsayan terörle mücadele kapsamında Türkiye'nin milli güvenliğini kapsayan bir tezkere. Tabi onun da dışında daha kapsamlı bir mesele var Irak'ta, Suriye'de tektonik kaymalar var. Çok ciddi alt üst oluşlar yaşanıyor. Bunlar sınırımıza çok yakın yerde cereyan eden milli güvenlik olaylarına yol açıyor. Dolasıyla bizim öngörerek ileride telafisi olmayan sonuçlar doğurmasın diye, bu kararları almamız gerekli. Ama onlar diyorlar ki bunu Esad'a karşı mücadele için alıyorsunuz diyorlar. Zaten bizim Esad'a karşı olduğumuz sır değil. Eğer olaylar nedensellik bağı çerçevesinde iyi incelenirse orada IŞİD'i ve diğer grupları ortaya çıkartan sürecin başlangıcının Esad rejiminin uygulamaları olduğu görülür. Esad rejimi bir katliam şebekesi gibi halkını katletti. Onun karşısında Suriye halkı Suriye Ulusal Konseyi'ni ve Özgür Suriye Ordusu'nu kurdu. Tabi dünya Suriye halkının demokratik mücadelesine Türkiye kadar destek vermediği için Özgür Suriye Ordusu ve konsey yer yer yetersiz kaldı. Bu nedenle de bu boşluğu IŞİD gibi örgütler doldurdu. Yine Suriye halkının mücadelesini zayıflatmak için zaman zaman IŞİD ve diğer örgütlere çeşitli alanları terk ettiği görüldü. O zamanda Türkiye uyardı. Burada Özgür Suriye Ordusu'nun ve ulusal konseyin güçlendirilmesi önemlidir. Suriye halkının iradesini onlar temsil ediyor. Esad rejim gittikten sonra demokratik süreçler ilerler, onlara gereğini yapar dedi. Cumhurbaşkanımız, başbakanımız defalarca uyardı. PYD'nin ya da başka bir örgütün belli bir toprakta fiili üstünlük kurmak için hiçbir şekilde Esad ile ortaklık yapmaması gerektiğini söyledi. Ama PYD benzeri örgütler fiili mevzi kazanmak için Esad ile işbirliği yaptılar. Gelinen noktada fiili mevzi kazanayım derken, ÖSO ve ulusal konseye destek vermeyince IŞİD gibi örgütler fiili mevzi kazandı. Bu tektonik kaymalar yaşandı. Halbuki Türkiye'yi dinleselerdi, her grubun kendi haklarını kazanması gerektiğini söylüyordu."

  "TÜRKİYE HERKESE İNSANLIK YARDIMI YAPAR"
  Bakan Çelik, Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "Şimdi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'sizin derdiniz IŞİD değil Esad' diyor. Kılıçdaroğlu'na sormak lazım daha 19 Elylül 2014 günü batı ittifakının üyesiyiz koalisyon güçlerine katılmalıyız diyordu. HDP'nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise Kobani'nin korunabilmesi için IŞİD'e karşı olan koalisyona katılmamız gerektiğini söylüyordu. Kılıçdaroğlu şimdi tuttu bir hafta bile dayanmayan bir söz söylediğini kanıtladı. Hemen son kullanma tarihi geçti sözünün, hemen bu tezkere Esad'a karşı biz buna destek vermiyoruz dedi. Ne kadar seviyorlarmış Esad'ı, Esad'ın yapmış olduğu katliamların ne kadar arkasında duruyorlarmış ki, terör örgütlerine karşı getirilen tezkereye bile bunun için destek vermediler" diye konuştu
  Türkiye'nin bölgede hiçbir ırk ve mezhebin katliama uğramasını istemediğine dikkat çeken Çelik şunları kaydetti:
  "Öbür taraftan Türkiye Irak ve Suriye'de katliama uğrayan bölgelerin hiçbir şekilde katliama uğramasını istemez. Türkiye Suriye halkının, bütün grupların dostudur. Esad ile görüşüldüğünde oradaki Kürtler'in statü sahibi olması gerektiğini söyleyen ilk kişi Cumhurbaşkanımız ve başbakanımızdır. Oradaki Kürtler'in nüfus kağıtları bile yoktu. Aynı şekilde Arapların, Bayırbucak Türkleri'nin haklarını koruyan Türkiye'ydi. O zamanda uyarıldı. Yarın bir gün bu rejim gittiğinde demokratik bir düzen kurulduğunda herkes bu rejimde yer alacak dendi. PYD çoklu bir strateji güttüğünü zannederek zaman zaman Esad ile zaman zaman başka gruplarla fiili yönetim ortaya çıkarmak için işbirliği yaptı. Ne oldu bu durum IŞİD'e de örnek oldu ve bu duruma geldik. Şimdi birbirleriyle savaşıyorlar. Çıkılıp deniliyor ki Türkiye Kobani'ye yardım etsin deniyor. Türkiye herkese insanlık yardımı yapar ve yapıyor."
  Kaboni'nin başka kentlerin düşmesini istemediklerini ifade eden Çelik, "Bugün yine bir gazetede var. HDP Eş Genel Başkanı diyor ki 'bunu söylemesi bir tutum değişikliği' diyor. Şimdi bunlar sayın başbakanımızın son 3-5 yıldır söylediklerini ciddi bir şekilde takip etseler böyle bir yanlışlık yapmazlar. Çünkü baştan beri hassasiyetimiz, Suriye'deki bölgeler örgütlerin eline geçerek düşmesin. Bunu PYD'de yapmasın IŞİD'te yapmasın. Hiç kimse kimseye karşı boşluktan faydalanıp fiili yönetim oluşturma peşine koşmasın. Sanki bugün Kobani'nin düşmesini istememek süreci takip etmemektir. Tam tersine onlara şunu sormak lazım. Türkiye'nin hassasiyetine neden sahip çıkmadınız. Sizin bakışınız sadece ırk üzerine midir. Biz orada Kobani'de dahil hiçbir yerin düşmesini istemiyoruz" dedi.

  "ÇÖZÜM SÜRECİ TÜRKİYE'NİN PARADİGMASINI DEĞİŞTİRDİ"
  Bakan Çelik, Kobani'ne yaşanan olayların ardından çözüm sürecinin bittiği yönündeki açıklamaların gerçeği yansıtmadığının altını çizerek şöyle devam etti:
  "Çözüm süreciyle birlikte Türkiye'nin paradigması değiştirildi. Dana önce devlet Kürt meselesini, güvenlik önlemleriyle, bazı dış güçlerle işbirliğine girerek çözmek istedi. Ancak biz hükümet olarak başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat ortaya koyduğu çözüm süreci milli birlik ve beraberlik süreci ortaya koyduk. Burada devlet Kürt sorununu çözmek için yöntem değişikliğine gitti. İnsan ve demokrasi odaklı çözüme geçildi. Yani bir vesayet sisteminden halk sistemine geçildi. Türkiye'de bu süreçte nitekim red ve asimilasyon politikası bitti. Bundan sonra silahlı güçlerin ülke dışına çıkartılmasıdır. Buda kendi içinde dinamik bir şekilde ilerlemektedir. Bütün bunlar yaşanırken bölgede yaşanan her olayın ardından şu olmazsa çözüm süreci biter, bu olmazsa çözüm süreci biter demek bu süreci anlamamaktır. Baştan beri söylüyoruz bu bir şantaj üslubudur. Ayrıca bunun içinde bir mantıkta yok. Bizim Kobani'ye gösterdiğimiz hassasiyet başka bir şeydir, çözüm süreci başka bir şeydir. Ama bunu söyleyenler Türkiye'yi bir bakıma Kobani7ye sahip çıkmak istiyorsan Kobani'ye insanlık meselesi olarak bakma PYD'nin çıkarları içinde bak diyorlar, ama biz orada ne olduğunu biliyoruz. Biz PYD'nin orada makul tutum izlemesi halinde onu da dışlayan bir politika izlemeyiz. Ama bize ne yapacağımızı söyleme şeklinde bunu sadece örgütsel şemaya oturtulmasına karşı çıkarız. Dolasıyla Erbil'de bir olay oluyor, Kobani'de bir olay oluyor çözüm süreci bitti açıklaması mantık dışıdır. Çözüm süreci kendi takvimi içinde devam ediyor. Ama tabi ki etrafımızdaki olaylar bütün meseleler Türkiye'nin güvenliğini olumsuz etkilemesin diye alınan tedbirler var. Ama buna rağmen Kobani ile çözüm sürecini birleştirip sanki Kobani'dek insanlık dramına Türkiye'nin etkisi varmış gibi göstermek, açıkça söylüyorum bir psikolojik savaştır bunu yapanlara bu geri döner. Bakın bir genel başkan Türkiye PYD'ye silah vermezse onları eğitmezse bu katliamdan sorumlu olur deniyor. Bu tamamen bir psikolojik savaş taktiğidir. Bunu söyleyenlerin Kobani'yle ilgili dramla bir ilgisi olmadı. Orada insani dram sürerken bile bir takım örgütsel kazanımlar peşinde olduğu görülüyor. Dün başbakanımızda söyledi, onlar Bayırbucak Türkmenlere, Araplara saldırı yapılırken hiç sesleri çıkmadı. Ama şimdi Kürtlere saldırı yapılınca sesleri çıkıyor. Ama biz Suriye'nin her tarafına da insanlık meselesi olarak bakıyoruz."
  Bakan Çelik, tampon bölge ve uçuşa yasak bölgenin de Türkiye'nin milli güvenlik öncelikleri nedeniyle önemli olduğunu sözlerine ekledi.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.