TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Eğitim sistemine sihirli bir dokunuş

Eğitim sistemine farklı bir bakış ya da var olan eğitim sisteminin yanlışlarına bir tepki…

Haber Giriş Tarihi: 12.01.2017 17:45
Haber Güncellenme Tarihi: 12.01.2017 17:45
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Eğitim sistemine sihirli bir dokunuş

Eğitim sistemine sihirli bir dokunuş

 

RÖPORTAJ: Murat YILDIRIM

Eğitim sistemine farklı bir bakış ya da var olan eğitim sisteminin yanlışlarına bir tepki… Eğitimci Nida Banu Çiftçi ile Adana’ya kazandırdığı Renkli Bireyler Çocuk Evi’ni konuştuk. Montessori Eğitim Sisteminin uygulandığı bu mükemmel okul öncesi kurumda, pano göremiyorsunuz, yıl sonu gösteriler yasak. Çocuklar sadece öğrenmek istedikleri zaman öğreniyorlar. Neden mi?... Yanıtını röportajımızın satır aralarında bulacaksınız.

Renkli Bireyler Çocuk Evi ile çok farklı bir sistem getirdiniz okul öncesi eğitimine.  Bu sistemden bahseder misiniz?

Aslında biz farklı bir sistem getirmedik, yıllardır birçok değişik ülkede ve ülkemizde de özellikle Ankara ve İstanbul’da uygulanan Montessori Eğitim Sistemi’ni  yirmi yıllık eğitimci kimliğimle uygulanması gerektiğine tüm yüreğimle inandığım ve çocuk ruhunu çok iyi tanıdığım için Renkli Bireyler Çocuk Evimizde de  Montessori Eğitim Sistemini uygulamaya başladık. Bu sistem çocukların tamamen  yeteneklerine, ilgilerine, hazır bulunuşluluğuna, merakına, kısaca o anki heyecanına saygı duyan ve o doğrultuda çalışmalar yapması için destekleyen bir sistemdir. Bulundukları yaş grubunun yapması gereken her tür davranışı yapmaları için onları iteklemeyen sadece önlerindeki engelleri kaldıran, yaratıcı düşünme, sorgulama ve karar verme mekanizmalarını geliştiren önünde saygıyla eğildiğim olağanüstü bir sistem yani.

Sizi farklı kılan unsurlar nelerdir?

Bizi farklı kılan unsurlar; çocuklarımız öğrenmeyi birebirde yapıyor. Hiçbir şekilde çocukları bir araya getirip(bir masa etrafında toplayıp) öğretme işini yapmıyoruz. Hepsine aynı şeyi aynı günde öğretmeyi  ya da belli zamanda öğretmeyi hiç yapmıyoruz. Bizim çocuklarımız çocuk olmaktan ziyade (henüz yaşı küçük olduğu için hiçbir şeyi bilmediği, hiçbir şeyi başaramayacağı, bundan dolayı da onlarla ilgili birçok kararı ebeveynlerin aldığı düşünülen kişi değil de) birey olarak görülmekte ve fikirlerine bu nedenle değer verilmektedir.

 

Okulunuzda kitap yok, pano yok, tören yok. Doğru bildiğimiz birçok şeyi ters yüz ettiniz. Eğitimdeki yanlış alışkanlıkları kırmak zor olmuyor mu?

Zor olmadı desem doğruyu söylemiş olmam. Tabiki zorlandığımız zamanlar oluyor ama nedenlerini açıkladığımızda insanlar tarafından diğer sistemleri sorgulama başlıyor ve işte o dakikadan  sonra “Evet gerçekten benim çocuğumda kendisinin bir başkasıyla kıyaslanmasını istemiyor, kitap bu yaşlarda çok sıkıcı geliyor ve iki üç dakikadan başka başında oturtturamıyoruz.” gibi söylemlerle karşılaşıyorum. İfade ettiğim üzere çocuklar da müzik gibi evrenseldir her ülkedeki çocuk aynı ihtiyaçlara sahiptir ve bu eğitim sistemi başka ülkelerdeki çocuklar için uygunsa bizim ülkemizdeki çocuklar için neden uygun olmasın?

Bizim çocuk evimizde asla pano yok çünkü çocukların özgün çalışmaları sadece onlara özel asıl amaçları yaptıkları etkinliklerin panoya asılıp karşılaştırılmasını ya da sergilenmesini sağlamak değil, o anki duygu durumunu ya da hayallerini yansıtmak için yaptıkları özgün çalışmaları neden bir kıyas içine girelim ki? Düşünsenize ev hanımısınız ve her yaptığınız yemek, tatlı ya da börek sürekli komşularınızın yaptıklarıyla kıyaslanıyor, bu durumda ben asla yemek, pasta ya da börek yapmazdım.

Evet, tören yani yıl sonu gösterisi de yok çünkü bütün çocuklar aylarca sadece yarım saat en fazla kırk beş dakika sürecek ve kendisinin sadece beş altı dakika sahnede kalacağı hatta “başrolleri” almayacağı bir gösteri için diğer birçok yaratıcı etkinliklerden ya da yeteneğini keşfedip özgüvenini destekleyecek buluşlardan alıkoymak istemiyoruz. Maria Montessori’nin de ifade ettiği üzere “Oyun çocuğun işidir.” Gösteri ve bu gösteri için günlerini yorgun, susamış, uykusu gelmiş halde bu son prova denilerek tekrar tekrar aynı hareketleri yaptırmak ya da sessiz durduğu için ödülle teşvik edilmiş istendiği gibi durmadığı için cezalandırılmak değil.

 

 

Öğretmenlerinizi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?

-Öğretmenlerimizi seçerken en çok önemsediğim şey içinin çocuk sevgisi dolu, hayatla barışık, adalet duyguları gelişmiş, yeniliğe ve gelişime açık, özverili, dürüst, sabırlı, Atatürkçü ve çocuklarımıza tam bir öğretmen modeli olabilecek nitelikte olmalarına dikkat ediyorum. Ama hepsinin içinde en çok önemsediğim unsur ise, bugünün çocuklarını yarının yetişkinleri olarak görüp o hassasiyette davranabilecek kişiler olmalarıdır.

Günümüzde birçok eğitim yuvasının sahibi eğitimci değil. Bu konuda neler söylersiniz?

-Bu konu benim en çok üzüldüğüm ve bir şey yapmalı diye sürekli düşündüğüm konuların başında geliyor. Hayatta iki alanda yapılan yanlışın telafisi yoktur. Birincisi sağlık ikincisi ise eğitimdir. Nasıl tıp diploması olmayan bir insan muayenehane açamıyor ve hasta kabulü yapamıyorsa eğitimci olmayan hatta bu konuda en az on yıllık deneyimi olmayan kişilerin de eğitimle ilgili hiçbir kurum açmalarına izin verilmemelidir. Bu konuda eğitimsiz olan insanların bir başkasının diplomasıyla açtığı eğitim kurumlarında yaşanan olumsuzluklar bir insanın cerrah olmadan ameliyata girmesiyle yaşanacak olumsuzluklardan farklı değildir. Bu nedenle anne ve babalarımız çocukları için bir eğitim kurumu araştırırken bu konuya özellikle dikkat etmelidir.

Aynı zamanda yardımcı ders kitabı da yazdınız. Bu kitaptan bahseder misiniz ve bundan sonra da kitap yazacak mısınız?

Evet, ilkokul 2. Sınıf düzeyinde dört yıl önce 286 sayfalık bir Türkçe kitabı yazdım ve basıldı. Benim için çok güzel bir tecrübe ve birikim olduğuna inanıyorum. Yılların deneyimini mümkün olduğunca bu kitapta aktarmaya çalıştım. Tabi ki ilk fırsatta başka alanlarda da kitap ya da kitaplar yazmak istiyorum.

Eğitim sisteminde gördüğünüz bariz aksaklıklar nelerdir?

Eğitim sisteminde gördüğüm bariz aksaklıklar;

Çocuğun birey olmaktan ziyade çokta bir şeyden anlamadığına inanılan birisi olarak düşünülmesi,

Çocukların yetenekleri ve ilgisi doğrultusunda bir eğitim alamaması,

Aynı konuyu aynı zamanda öğrenmeleri için zorlanmaları,

Müfredat kaygısının çocukların mutluluklarının önüne geçmesi,

Neredeyse ilkokulun ilk yıllarından itibaren hep bir sınav kaygısı yaşamaları,

Birbirleri ile kıyaslanmaları, bununla birlikte ödül ve cezanın uygulanması ve eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak düşünülmesi,

Akademik gelişimin davranışsal gelişiminden  daha önemliymiş gibi değerlendirilmesi,

Çocukların ilkokul 1. Sınıfa başlamadan önce yapılan, doğruluğu ve gerçekliği konusunda daima şüphe duyduğum bir yöntemle değerlendirilmesi,

Maalesef performans kaygısını yaşatması (yıl sonu gösterileri)

Renkli Bireyler sizin çok uzun süreli bir hayalinizdi sanırım. Bu hayalinizi nasıl gerçeğe dönüştürdünüz?

-Bu hayalimi gerçeğe dönüştürmek için yıllarca bıkmadan, usanmadan, yılmadan oldukça zor şartlarda çalıştım. Çeşitli devlet okullarında on dört yıl çalıştım mesai saati az ancak meşekkati çok on dört yıl. Yıllar öncesinde kendime hedef koyduğum okul öncesi eğitim kurumunu açmam için deneyim kazanmam çok çocuk tanımam ve ruhlarını çözmem ve bu doğrultuda onlara sevgi sunum destek olmam gerekiyordu bunun için pes etmeyi hiç düşünmedim. Başkasının tecrübesiyle kendimin tecrübe sahibi olamayacağımın farkındaydım bunun için çok araştırdım. Sonrası dört yıl özel okul deneyimi, sonrası Montessori Eğitimleri ve diğer eğitimler, ve tabi ki en son adımda aylarca süren inşaat aşaması, tanıtımlar, görüşmeler bazen çocuklarımdan, eşimden, annemden, babamdan çalınmış zamanlar… Sonuç bugün için istediğim şeyi başarmanın verdiği gurur.

Peki, bu eğitim sisteminin okul öncesi eğitimin dışında devamının olmadığı bu nedenle okul öncesinde de Montessori Eğitim Sisteminin olmasının bir öneminin olmadığı söyleniyor. Sizce bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben bu eğitim sistemini uygulamaya yıllarca geleneksel eğitim sisteminden gelen çocuklardan ve yine kendi çocuklarımdan edindiğim deneyimlerimle karar verdim. Değişik bir sistem olsun, bir de bu denensin şeklinde düşünerek asla yola çıkmadım. Sonuna kadar çocuk ruhu ve gelişimi için doğru olduğuna inandığım bir sistemdir.

Kısacası çıkış noktam geleneksel sistemi uzun yıllar yakından gözlemleme ve uygulamamda gördüğüm birçok yanlış ve aksaklıklardı.

Montessori Eğitim Sisteminde çocuk bir yetişkine bağlı olmaktan uzak, özgüvenli, kendi yaşının gereklerini yapmak konusunda istekli, baskılanmadığı için mutlu, sınırlarını net olarak bilen çocuklar olacak. Şimdi soruyorum; mutlu ve sınırlı özgürlükleri bilerek 0-6 yaş aralığını geçiren bir çocuk ilkokulda neden zorlanır?

Nida Banu Çiftçi kimdir?

1976 Osmaniye/Bahçe doğumluyum. 1997 yılında Pamukkale Üniversitesinden okul öncesi ve sınıf öğretmeni olarak (çift dallı) mezun oldum. On sekiz yıl aktif öğretmenlik yaptıktan sonra geçen yıl Montessori Eğitimi ve kendi alanımda gelişmeme katkı sağlayacağını düşündüğüm farklı eğitimleri aldım bu yıl da üniversite 2. sınıftan itibaren hayalini kurduğum okul öncesi eğitim kurumunu açtık. Üç çocuk annesiyim.

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.