TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Gıdada bilgi kirliliği sorun haline geldi

Son yıllarda gıda güvenliği konusunda bilgi kirliliğine dikkat çeken uzmanlar, bununla ilgili bilimsellikten uzak yaklaşımlar ve bunula ilgili açıklamaların insanları yanlış yönlendirdiğini belirtiyor.

Haber Giriş Tarihi: 26.02.2017 13:17
Haber Güncellenme Tarihi: 26.02.2017 13:17
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Gıdada bilgi kirliliği sorun haline geldi

Gıdada bilgi kirliliği

sorun haline geldi

 

 

ÖZEL HABER

 

Serhat Şanlı

ADANA (İLKHABER) – Son yıllarda gıda güvenliği konusunda bilgi kirliliğine dikkat çeken uzmanlar, bununla ilgili bilimsellikten uzak yaklaşımlar ve bunula ilgili açıklamaların insanları yanlış yönlendirdiğini belirtiyor.

Gıdada bilgi kirliliğine dikkat çeken, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, gıda ve beslenmeye yönelik bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak için, doğru bilginin doğru kaynağından elde edilmesi gerektiğini söyledi.

TOPLUMUN GÜVENİLİR GIDAYA ERİŞİMİN SAĞLANMASI İLGİLİ KURUMLARIN ASLİ GÖREVİDİR

Konu ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Alparslan, sözlerine şöyle devam etti;

‘’Günümüzde sağlıklı bir yaşamın sürekliliğinin sağlanmasında yeterli ve dengeli beslenmenin önemini anlamak ve anlatmak oldukça önemli bir görev olarak algılanmak zorundadır. Bu da yetmez toplumun güvenilir gıdaya erişiminin sağlanması, başta devlet olmak üzere ilgili her kurum ve kuruluşun asli görevleri arasında görülmelidir. Ayrıca bu, ele alınması gereken değer ve önemde bir konudur.

MEDYADA YER ALAN UZMAN GÖRÜŞLERİ, CİDDİ BİR BİLGİ KİRLİLİĞİNE NEDEN OLUYOR

Bununla beraber özellikle son yıllarda gıdaya dair bilgilendirme adı altında olumsuzu öne çıkaran ve bununla medya organlarında kendisine yüksek izlenme karşılığı yer bulan uzman görüşleri, toplumun gıda ile ilgili bilgilerine kaynak teşkil etme düzeyine ulaşmıştır. Bu durum ise ciddi bir bilgi kirliliğine neden olmaktadır.

MEDYANIN TUTUMU, İZLENME ORANI ESASINA DAYALIDIR

Endüstriyel ölçekte üretilen tüm gıdaların zararlıymış gibi gösterilmesi ve tüm hazır gıdalardan uzak durulmasının ısrarla önerilmesi, kabul edilebilir bilimsel doğrulara dayalı görüşler değildir. Bu alanda yaygın medyanın genel tutumu ise ağırlıklı olarak izlenme oranı esasına dayalı tercihlerdir. Önemli bir uzmanlık alanı olan gıda bilimi ve gıda mühendisliği mesleği ise çoğunlukla göz ardı edilmektedir.

ALINMAYAN HER BESİN BERABERİNDE OLUMSUZ SONUÇLAR DOĞURABİLİR

Bu durumda ise bilimsel gerçeklere dayanmayan bilginin kendisi ise, başlı başına gıda güvenliği problemi oluşturacak düzeye ulaşmaktadır. Bazı gıda gruplarına dönük abartılı ve gerçeklikten uzak olarak ifade edilen görüşler sonucunda toplumda gelişen endişeler, bu gıdaların ihtiva ettiği besleyici öğelerden de uzak durmayı beraberinde getirmektedir. Oysaki dengeli beslenme, hiçbir besin öğesini ihmal etmeden ihtiyaç duyulan bütün besinlerden yararlanmayı gerektirir. Bu anlamda noksan bırakılan her besinin sağlığı kısa, orta ve uzun vadede olumsuz etkileyebileceği unutulmamalıdır.

GIDA GÜVENLİĞİ KURULUNA İHTİYACIMIZ VAR

Ülkemizde gıda alanında ihtiyacımız olan doğru bilgiyi üreterek, toplumla paylaşma görevini yerine getirecek olan her kesimin güvenebileceği bir, ‘Bağımsız Gıda Güvenliği Kurulu’ na ihtiyaç olduğu görülmektedir. Hiç kimsenin etkisinde olmayan, Üniversiteler, Meslek Odaları, Bakanlık, Üretici/Tüketici Birlikleri ve Sektörden sağlanacak katılım ile konusunda uzman, her kesimin güvenini kazanmış olan bir kurulun oluşturulması ve tartışmalı konuların bu kurul tarafından sonuca bağlanması, toplumun doğru bilgiye duyduğu ihtiyacın giderilmesi bakımından yararlı olacaktır.

 

Bu kurulun, ülkemizde gıda alanı ile ilgili olarak toplumun ihtiyacı olan doğru, bilimsel ve bütün yönleriyle yapılmış değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkartılacak, bilgi ile buluşturulması gibi önemli bir işlevi olmalıdır.

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR, YANILTICI OLABİLİR

Ev koşullarında üretilen gıda ürünlerinin sağlıklı olduğuna dair ön kabulün her zaman doğru olmayabileceği unutulmamalıdır. Doğru bilinen yanlışlar hayatın birçok alanında olduğu gibi bu alanda da yanıltıcı olabilmektedir. Sadece işlenmesi durumunda tüketime elverişli hale gelebilen gıda ürünlerinin uygun şartlarda üretimi ister ev koşullarında ister işletme bazında olsun doğru üretim yöntemlerinin uygulanması ile ancak mümkün olabilmektedir.

EV YAPIMI GIDALARDA DİKKAT EDİLMELİ

Örneğin, ev şartlarında üretilen salça, turşu, pekmez, reçel, sucuk vb. ürünlerle ilgili yapılan hatalar sıkça karşımıza çıkabilmektedir. Salçanın gıda ile teması sakıncalı olabilecek plastik, alüminyum leğen, tepsi gibi kaplarda kurutmaya bırakılması ve bunun toza toprağa sinek böceğe maruz kalacak şekilde açık havada yapılması, ciddi gıda güvenliği problemine neden olabilmektedir. Buna dikkat edilmelidir.

Köy koşullarında üretilen pekmezde ortaya çıkan ve kısaca HMF olarak bilinen (Hidroksimetilfurfural), aşırı yüksek sıcaklıkta uzun süre kaynatma sonucu oluşan ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilen bir bileşendir.

GÖZ YAPAYIM DERKEN KAŞ ÇIKARMAYALIM

Bunun yanı sıra son yıllarda ‘turşu tozu’ diye bilinen ve aktarlarda rahatlıkla bulunabilen kimyasal madde kullanılarak, ‘ev yapımı turşu’ yapıldığını biliyoruz. Turşu tozu kullanımı turşunun uzun süre dayanmasını, doku ve tadında bozulma oluşmamasını sağlayabilir, ancak kullanılan bu maddenin ‘koruyucu’ olduğu birçok kimse tarafından bilinmemektedir. Sanayi ürünü olmasın da evde üretilmiş, doğal olsun derken, aslında tamamen kontrolsüz olarak ve miktar ölçüsüne bakmadan koruyucu kullanılması, bir bakıma atasözümüzde belirtildiği gibi, göz yapayım derken kaş çıkarmaktır.

Buna benzer hatalı uygulamalara dair örnekleri çoğaltmak elbette mümkündür. Ayrıca bu anlatımdan sanayi ürünü her gıdanın masum ve sağlıklı olduğu sonucu da çıkarılmamalıdır. 

Gıda; her yönüyle bilimin ışığında ve toplumsal çıkarlar zemininde değerlendirilmesi gereken bir alandır. Dolayısı ile hangi koşulda olursa olsun yapılan her işlemin kontrollü olarak ve bilinçlice uygulanması gerekmektedir.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) yayımlanan raporu, insanoğlunun gelecekte kendini besleme yeteneğinin doğal kaynaklar üzerindeki yoğunlaşan baskılar, giderek artan eşitsizlik ve iklim değişikliğinin etkisi ile ciddi tehlike altında olduğu uyarısında bulunmaktadır.

‘Gıda ve Tarımın Geleceği: Eğilimler ve Meydan Okumalar” başlıklı rapor son 30 yılda küresel açlığın sona erdirilmesi için çok ciddi ve önemli mesafe alınmasına rağmen “gıda üretiminin genişlemesi ve ekonomik büyümenin çoğu kez doğal çevre üzerinde ağır maliyetleri de beraberinde getirdiğini” içermektedir. 

Söz konusu raporda ayrıca orman varlığına, yeraltı kaynak sularındaki azalmalara ve biyo çeşitliliğin giderek yok olmasına vurgu yapılmaktadır. 

2050 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık 10 milyar insana ulaşması beklenmektedir. Bu durumda ise tarımsal üretimin yüzde 50 oranında artışına ihtiyaç duyulacağı hesaplanmaktadır. 

Bütün bunların yanı sıra tüketim alışkanlıklarında gerçekleşen değişiklikler, kaynakların yetersizliğini daha fazla gündeme getirecektir.

Ancak bilinmektedir ki, dünya kaynaklarının her şeye rağmen mevcut nüfusu ve öngörülen artışla ulaşılacak olan nüfusun, gıda ihtiyaçlarını karşılayacak kapasitededir.’’

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.