TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Doktor ömür boyu öğrenci kalmalı!

Sayek; ‘’Geleceğin doktorları, yaşam boyu öğrenen ve öğreten, bilimselliği önceleyen ve bireysel öğrenme deneyimi olan kişiler olmak zorundadır.’’

Haber Giriş Tarihi: 14.03.2017 17:16
Haber Güncellenme Tarihi: 14.03.2017 17:16
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Doktor ömür boyu öğrenci kalmalı!

Serhat Şanlı

ADANA (İLKHABER) - Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi eski dekanlarından Prof. Dr. İskender Sayek, 14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen panele katıldı. Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi Hipokrat Salonunda düzenlenen panelde doktor adaylarına “Sürekli Tıp Eğitimi ve Sürekli Mesleki Gelişim” konulu ders verdi.

Geleceğin doktorlarının, yaşam boyu öğrenen ve öğreten, bilimselliği önceleyen ve bireysel öğrenme deneyimi olan kişiler olmak zorunda olduğunu ifade eden, Sayek bunun içinde hekimlerin kendilerini devamlı geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Nitelikli bir sağlık hizmet sunumu ve hasta güvenliğinin doktorların temel hedefi olması gerektiğini de savunan Prof. Dr. İskender Sayek şöyle devam etti;

İYİ HEKİM OLMAK İSTİYORSAK, YAŞAM BOYU ÖĞRENMEYİ FELSEFE EDİNMELİYİZ

‘’Yaşam boyu süren bir eğitimin yansıtılması için çaba harcıyorum. Daha önce tıp eğitiminin tıp fakültesine giriş ile başlayan ve emekliliğe kadar süren eğittim olduğunu söylemiştim. Ancak emekli olduktan sonra bunu, yaşam boyu süren eğitim olarak tanımlıyorum. Çünkü her geçen gün yeni bir şeyler öğreniyorum. Genç öğrencilerimiz de bunu bir mesaj olarak alsınlar. Çünkü iyi hekim olmak, iyi hekimlik yapmak istiyorsak,  yaşam boyu süren eğitimi kendimize felsefe olarak almamız gerekmektedir.

YENİ KUŞAĞIN BİZE UYMASINI BEKLERSEK, YAPTIĞIMIZ EĞİTİMİN BAŞARIYA UYMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR

Tıp eğitiminin ortak özelliği yetişkin eğitimi olmasıdır. Yetişkin eğitimi pedagojiden farklı olarak öğrenen odaklı olmak zorundadır. Bu öğrenen odaklı eğitimde günümüzde önemli gelişmeler olmaktadır. Bunlar öğrenci odaklı eğitim, aktif eğitim, interaktif eğitim gibi eğitim modelleri bugün bunu karşılar durumdadır. Ayrıca pedagojiden farklı olarak içerikten çok süreç önemlidir. Yani eğitimin veriliş süreci yetişkin eğitim için çok önemlidir. Öğrenme gereksiniminin kendisinin belirlemesi, yani neye ihtiyacı olduğunu kendisinin belirlemesi gerekmektedir. Pedagojide bu mümkün değildir. Bunlarla beraber öğrenmeye uyum ve motivasyon gereklidir. Tüm bunlar yetişkin eğitiminin zorluğunu ortaya koymaktadır. O da heterojen bir grup yetişkindir. Bugün kuşaklar arasında büyük farklar bulunmaktadır. Özellikle bizim jenerasyonun bunun farkında olması çok önemlidir. Kuşaklar arasındaki farklılıklardan dolayı da öğrenme farklı olduğundan bizim ya da önceki kuşakların, yeni kuşaklara uyma gibi bir sorumluluğu vardır. Yani yeni kuşağın bize uymasını beklememeliyiz. Eğer beklersek yaptığımız eğitimin başarıya ulaşması mümkün değildir.

2025 YILINDA PARAYI YÖNETEN KUŞAKLAR, SİZ GENÇLER OLACAKSINIZ

Bunun yanı sıra kariyer düzey farklılıkları olmaktadır. Farklı düzeyde insanların kariyer düzeyine göre eğitim gereksinimi, eğitime hazırlıklı olma ve eğitim biçimi de farklı olmaktadır. Benim kuşak ‘baby boomer’ dediğimiz kuşak, X,Y,Z kuşakları var. Bugün burada olan arkadaşlarımız gençler y kuşağında gözükmektedir. Torunlarımız Z kuşağıdır. Bugün Türkiye’de parayı yöneten kuşak da X kuşağıdır fakat 2025’ten sonra ise bu salonda olan gençler hâkim olacaktır.

Bu kuşaklar arasında çok önemli farklılıklar mevcuttur. Özellikle yetişkin eğitim ve bu kuşaklar açısından bakıldığı zaman 3 farklı açıdan yapılan çalışmada; öğrenmeye hazırlıklı olma, öğrenmeye uyum, öğrenmenin motivasyonu açısından farklılıkları iyi kavramamız gerekmektedir. Öğrenmeye hazırlıklı olma açısından bakılırsa, öğrenmeye hazırlık ve merak yoktur. Dolayısıyla biz o merakı uyandırmalıyız. Her üç kuşakta da ilişkilendirme önemlidir fakat bu ilişkilendirmeler de ‘Baby boomer’ ile yani deneyimle ilişkilendirmeyi ortaya koymaktadır. X kuşağında bireysel ilişkilendirme yani kendisinin gereksinimleri ile ilişkilendirerek yapıyor. Y kuşağı ise uygulamalı deneyim ile bunu yapmaktadır. Yani Y kuşağı farklı olarak uygulamayı ve o uygulamadan öğrenmeyi daha çok ön plana çıkarmaktadır. Dolayısıyla benim kuşak ile onlar arasında çok büyük farklar vardır. Ben deneyim üzerinden öğrenip onu ilişkilendirirken, onlar uygulama ile bu öğrenmeyi ilişkilendiriyorlar.

Öğrenmeye uyum açısından da bakıldığında da her 3 kuşakta da gerçek yaşam ile ilgili bilgi öğrenmede önemlidir. Her üç kuşakta da eğitim materyali sorun temelli ve bireyselleştirilmiş olmalıdır. Aslında tıbbın da bugün değişimi bireyselleştirilmiş tedaviye doğru giderken, eğitiminde benzer şekilde bireyselleştirmeye yönelik bir değişim var olduğunu görmekteyiz. Yani kişinin kendi ihtiyaçlarını ve kendisine uyan biçimde sağlayacak bireysel bir yaklaşım ile eğitimini tamamlaması gerekir.

BUGÜNKÜ KUŞAK, YAŞAM BOYU ÖĞRENMEYİ BENİMSİYOR

Öğrenme motivasyonuna bakıldığında burada farklı faktörler uyarılmaktadır. Küçük grup tartışmaları bu motivasyonu daha çok etkilemektedir. Özellikle Y kuşağı dediğimiz bugünkü kuşak, küçük gruplardan daha çok etkileniyor. Yani büyük monolog eğitimden ziyade küçük ortamlarda oturarak tartışarak hatta kendileri konuyu hazırlayıp gelerek daha çok öğrenmeyi hedefliyorlar. Y kuşağı kendilerini geliştirmeye dolayısıyla eğitime önem vermektedirler ve yaşam boyu öğrenmeyi de önemseyen bir gruptur. Öğrenci odaklı ve uygulamaya dayalı öğrenme metodunu tercih etmektedirler. Y kuşağı klasik eğitimden çok hoşnut olmamaktadır.

Teknoloji günlük yaşamın önemli bir parçasıdır ve logaritmik olarak gelişmektedir. Sadece tıp alanında değil, bilişim teknolojisi de logaritmik olarak gelişiyor. Tıp ise daha çok lineer bir gelişim içerisindedir ve maalesef o hıza erişememektedir. Performans düzeyleri ile ilgili geri bildirim de bulunulmasını çok istiyorlar. Çalışma motivasyonunun sürekliliğini sağlayan bir performans düzeyinden bahsetmekteyiz. Biz yetiştiriciler, özellikle yetişkin eğitiminde kuşak özelliklerinin farkında olması çok önemlidir. Bununda eğitim ve öğretimde bir deneyim yarattığını ve gençleri de motive ettiğini görmekteyiz.

Kariyer yani düzey farklılıkları; Birinci basamak hekimi ile ikinci basamak hekimi veya bir alanda uzman hekim veya üçüncü basamakta normal hekim, akademik ortamda olan ve olmayan hekimlerin çok farklı öğrenim gereksinimleri vardır. Bugün akademik ortamda olan birinin öğrenim olanakları ile dışında olan kişinin öğrenim olanakları arasında farklılıklar vardır. Bu da bize düzeyler arasında eğitim tasarımının mutlaka planlı yapılması gerektiğini belirtmektedir. Yani sürekli tıp eğitimi ve sürekli mesleki gelişimin planlı ve gereksinimleri karşılayacak düzeyde olmasını baştan sağlamamız gerekmektedir.

Yetişkin eğitiminde en önemli süreçlerden biri katılım ve motivasyondur. Bizim de burada mutlaka katılımı sağalama açısında, özgün gereksinimleri tanımlaması gerekir. Yani eğer bir grubu eğitime katmak istiyorsanız, ancak özgün gereksinimini tanımlayabildiğiniz zaman katabilirsiniz. Gerekli özgün gereksinimi tanımlamadan bir eğitimi düzenlerseniz, katılım son derece sınırlı kalır. Bunun yanı sıra motivasyon şüphesi son derece önemlidir. Bu da kazanılan bilgi ve becerinin uygulama isteğine yansımaktadır. Yani bir kişiyi ne kadar çok motive edersen, onunda o bilgiyi kullanmasını, uygulamasını, güncel kalmasını sağlayacak bir süreci ortaya koyabilirsiniz. Tıp da kendi uzmanlığını sürdürme yaklaşımı ve sorumluluğu daha zordur. Çünkü bilginin logaritmiğin ötesinde arttığını görmekteyiz. Hatta ürkütücü düzeyde artış vardır.

2020 YILINDA BİLGİ YARI YIL ÖMRÜ 73 GÜN OLACAKTIR

Bilgi yarı ömrü 2010 yılında 3 buçuk yıl olarak karşımıza çıkmaktadır. Dekanlığım döneminde öğrencilerime; bugün size öğrettiklerimizin yarısı 10 yıl sonra geçerli olmayabilir ama hangi yarısının geçerli olacağını bilmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla sürekli eğitim ve gelişim son derece önemlidir. Yapılan araştırmalarda 2020 yılında ise bilgi yarıyıl ömrü 0,2 yıl yani 73 gündür. Bizim bu dezavantajı olumluya çevirmek için sürekli mesleki gelişim sorumluluğunun bireysel olduğunu eğitim döneminde öğrencilerimize, hekimlerimize vermemiz gerekmektedir.

İYİ HEKİMLİKTEN TAVİZ VERMEMELİSİNİZ

Hekimlerin güncel kalması, güncel tıbbı uygulayabilmeleri ancak bu sayede olabilir. Tıp her geçen gün değişmektedir. Çok dar bir alanda sağlık hizmet sunumuna bir gidiş vardır. Bir hekim olarak bütünselliği kaçırmamak çok önemli bir konudur.  Bir insanı bütün olarak görme ve tedavi etme son derece önemlidir. Bunun içindir ki iyi hekimlikten taviz vermemeliyiz.

KENDİNİZİ YAŞAM BOYU ÖĞRENMEYE HAZIRLAYIN

Genç arkadaşlarımız bugünden itibaren kendinizi yaşam boyu öğrenmeye hazırlayın. Sürekli tıp eğitimi tanım olarak bakıldığında hasta toplum ya da mesleki hizmetler için, bilgi, beceri ve mesleki performansı korumak, geliştirmek ve araştırma eğitimi için yapılan eğitim etkinlikleridir. Bugün yaptığımız da sürekli eğitimlerinden birisidir.

Uygulama ve onu tutuma dönüştürme işi sürekli mesleki gelişimdir. Sürekli tıp eğitimi, geleneksel sürekli tıp eğitimi kazanımını sağlıyor, ancak hekimin tutum ve davranışlarını ve hasta sonuçlarını sınırlı etkilemektedir. Yani bilgiyi alıyoruz ancak bu bizim tutumumuzu değiştirmiyor veya hastayı daha iyi tedavi etmemizi sağlamıyor. Örneğin, ‘Ben bu ameliyatı yıllardır böyle yapıyorum. Sonuçları da iyi, niye değiştireyim’ gibi.

Web tabanlı sürekli tıp eğitimi etkinlikleri bugünkü bilişim teknolojisinin kullanabildiği ortam potansiyel olarak geleneksel sürekli tıp eğitimine göre daha etkindir. Çünkü bireyselleştirilmiş eğitimi daha kolay yapabiliyorsunuz. Kişinin kendi ihtiyaçlarına göre bunu daha iyi alabiliyorsunuz. Web tabanlı programda istediğini dinleyebilir, istediğinizi de dinlemeyebiliyor. Hem zaman kaybetmiyor. Öz yönelimli sürekli tıp eğitimi, yaşam boyu öğrenmeyi kolaylaştırıyor, iş birlikçi öğrenme daha etkin ve güncel enformasyon teknolojiyi kullanımı sürekli tıp eğitiminden sınırlı. Bunun yanı sıra özellikle teori araştırma ve uygulama açısından STE(sürekli tıp eğitimi) ayrışmış bir süreçtir. Yani sürekli tıp eğitiminde birbirinden kopuk olarak sürdürülüyor.

Kanıta dayalı tıp 30 yıldır bizim hekimlik uygulamalarımızı çok etkileyen bir süreçtir. Artık tıp eğitimi için en iyi kanıt nedir diye yayınlar da çıkmaktadır ve giderek artmaktadır. Nedeni de tıp eğitiminin bilim alanı haline gelmesidir. Çoklu karşılaşma önermektedir. Tekrarlayın diyor. Birden çok kez aynı eğitimleri almaya çalışın. Bunu daha iyi öğrenirsiniz. Uygulama performansı açısından bakıldığı zaman yine güçlü bir kanıt, hekimin uygulama performansı artırmaya yönelik olması öneriliyor. Öğretim araçları olarak bakıldığında ise canlı ve çoklu medyanın kullanılması önerilmektedir. Güncel teknolojiyi kullanmak önemlidir. Tek başına basılı araçlar kullanılması ise önerilmiyor. Klinik sonuçlara bakıldığında yapılacak sürekli tıp eğitiminin sonuçları iyileştirme amacıyla yapılması öneriyor.

Sürekli tıp eğitimin etkinliği düzenlerken, o etkinliğin işe yaraması için mutlaka eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi gereklidir. Bunun klinik uygulama eksikliklerini belirleyerek, hangi alanda eksik olduğu, bunları karşılamak için tanımlanan gereksinimleri belirlemek, daha sonra eğitim programını geliştirmek ve kazanımları belirlemek gerekir. Ayrıca o eğitimin sonucunda ne kazanılacak, neyi öğrenecekler, hangi uygulamayı nasıl değiştirecek gibi sorular cevaplanmalıdır. Ancak bunun belirlendikten sonra programın değerlendirilmesi önemlidir. Özellikle sürekli tıp eğitiminin programının sonuçlarının değerlendirilmesi kolay değildir ancak değerlendirme yapmak son derece önemlidir.

Bugün evrensel olarak sürekli tıp eğitiminin, geniş bir kavram ile yaşam boyu öğrenmeyi sürekli mesleki gelişim kavramı ile değiştirme çabaları var. Bizim de bu çabalara mutlaka ortak olmamız gerekmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün sürekli mesleki gelişim tanımında, hasta çıktılarına ve tatmini iyileştiren, klinik güncel araştırma ve ürünsel sunumu bağlamında hasta hizmeti, etik davranış, iletişim, yönetimsel ve davranışsal beceriler, ekip oluşturma, enformasyon teknolojisi kullanımı, denetim ve uygun tutum değişimi içeren etkinliklerin kazanımını sağlayan süreçtir. Sürekli tıp eğitiminde çok daha sınırlı bir hedef var iken, birden bire, sürekli mesleki gelişiminde çok daha geniş bir hedef karşımıza çıkmaktadır. Yani bireyselleştirilmiş eğitim için, sürekli mesleki gelişim çok daha ön planda karşımıza çıkıyor.

Meslekler arası ekip çalışması çok önemli. Sürekli meslek gelişiminde, ekipte çalışan diğer kişilerden öğrenme, onlar ile ilgili bilgi sahip olma ve birlikte öğrenerek, uygulamayı daha üst düzeye çıkartma gibi bir etkinlik tanımlanmaktadır. Yani ‘O arkadaşım benden daha düşük düzeydedir. Ben ondan öğrenemem’ diye bir düşünmemeliyiz. Ekip çalışması içerisinde mutlaka onunda bana öğreteceği bir şey vardır. Ayrıca ekip üyelerinin her birisinin sorumluluğu farklı boyuttadır. Nitelik geliştirme temel hedeflerden bir tanesidir. Bunun yanı sıra sağlık bilişim teknolojinin kullanımı önemlidir.

TEMEL HEDEFİNİZ, NİTELİKLİ SAĞLIK HİZMETİ VE HASTA GÜVENLİĞİ OLMALIDIR

Sürekli mesleki gelişim, sistem gereksinimlerini ve kişisel gereksinimlerini karşılama sorumluluğuna sahiptir. Bunula birlikte nitelikli bir sağlık hizmet sunumu ve hasta güvenliği temel hedef olmalıdır. Bunu sonunda da mutlaka toplum yararı göz önünde bulundurulmalıdır. Tıp eğitimini temel amacı, toplum sağlığını önceleyen, iyi hekim yetişmek olduğuna göre, bu yetkinliği kazanmak da hekimin temel sorumluluğudur.

Sürekli tıp eğitimi ile sürekli mesleki gelişimi karşılaştıracak olursak; Sürekli tıp eğitimi bilgi, beceri ve tutumu geliştirirken ve bilginin paylaşımını sağlarken, sürekli mesleki gelişim daha geniş etkinlikleri tıbbi, etik, yönetsel, sosyal, bireysel becerileri ve klinik uygulamalarda tutum ve davranış değişiminin sağlanmasını sağlıyor. Birinde bilginin paylaşımını sağlıyor, diğerinde ise değişimin sağlanması söz konusudur. Sürekli tıp eğitimi öğrenenlerin eğitsel gereksinimlerinin karşılayan aralıklı bir etkinlik iken, sürekli mesleki gelişim yaşam boyu öğrenmeyi ön planda tutmaktadır.

Geleceğin doktorları, yaşam boyu öğrenen ve öğreten, bilimselliği önceleyen ve bireysel öğrenme deneyimi olan kişiler olmak zorundadır. Bunun için de sürekli mesleki gelişim, bizim, ekibin bireysel sorumluluğunda olmalıdır. Bu daha sağlıklı hizmet sunumu ve daha sağlıklı bir toplum için önemlidir.’’

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.