TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Emlak sektörünü didik didik eden bir söyleşi

Nazik Kebeli’yle, O’nun Adana sevdasını, bugünlere nasıl geldiğini, inşaat ve emlak sektörünün durumu ile, Adana'mızın daha yaşanabilir bir şehir haline gelmesi için yapılabilecekler hakkında konuştuk.

Haber Giriş Tarihi: 02.04.2017 16:43
Haber Güncellenme Tarihi: 26.10.2023 15:35
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Emlak sektörünü didik didik eden bir söyleşi

ADANA (İLKHABER) - Nazik Kebeli’yi, Adana iş dünyası yakından tanır. 32 yıldır Adana’da iş hayatında yer alan, çeşitli sektörlerde yöneticilik yapan İş Kadını Nazik Kebeli, şimdi Naz Emlak’la Adanalılara hizmet vermeye başladı. İşini severek yapması, disiplini hiç bir koşulda elden bırakmaması, güler yüzü ve geniş çevresiyle bilinen Nazik Kebeli’yle, O’nun Adana sevdasını, bugünlere nasıl geldiğini, inşaat ve emlak sektörünün durumu ile, Adanamızın daha yaşanabilir bir şehir haline gelmesi için yapılabilecekler hakkında konuştuk. Biz kahve içtik, sohbet ettik, sonuçta ortaya böyle bir röportaj çıktı...

Tanımayanlara sizi biraz anlatmak isteriz.

Kimdir Nazik Kebeli?

1982 yılından bu yana, 32 yıldır iş dünyasının içindeyim. Liseyi bitirdikten sonra iş hayatına başladım. Sonrasında üniversiteyi dışarıdan bitirdim. Gıda sektörü, ağır sanayi ve spor sektörü, ardından inşaat sektöründe çalıştım. Bir yapsat firmasının satış ve pazarlama müdürlüğünü yaptım. Şu anda da inşaat sektörünün son kullanıcıyla buluştuğu, emlak sektöründeyim.

Babam inşaat taşeronuydu. Şimdi yıkılmak üzere olan emlak odası binasının taşeronluğunu babam yapmıştı. Çocukken o binanın pencerelerinde çok dolaştım. İnşaat mühendisi olmak istedim ama kısmet değilmiş. Ben Merkez Bankası’nda çalışmak isterdim bir de çocukken. Paranın merkezinde olma isteğim vardı sanırım. Yaptığım her işi severek yaptım.

Babamın işinde, kabası bitmiş inşaatın penceresine otururdum ve ustalar düşeceğimden korkarlardı.Yukarlarda dolaşmayı oldu bitti severim. İnşaat mühendisi olmak istememin verdiği bir duygu belki bugün yaptığım iş.

Tenis Dağcılık’ta yöneticilik yaparken, farklı sektörlerden gelen teklifler vardı ama inşaat sektörünü seçtim. 14 yıl boyunca sahada çalışmış olmanın verdiği alışkanlıkla, dışarıda bulunma ihtiyacı sanırım bendeki.  Sahada olmayı hep önemsedim. Bundan sonraki işim de sahada. “Gökyüzünü görerek çalışacağım” dedim. 32 yıldır iş hayatındayım ve son sektörüm diye baktığım emlak sektörünü çok seviyorum. Sahada olmak ve insanların yaşamsal bir yanına dokunmayı, insanların yuva, işyeri kurma aşamasının içinde olmayı önemsiyorum. Belki kadın olmanın verdiği bir içgüdüyle hareket ediyorum.

Emlakçılık denildiğinde çoğu insanın aklına ev ve işyeri gelir. Emlakçılığın kapsadığı, satışı-kiralaması yapılan taşınmazların portföyü bunlarla sınırlı mı? 

Gayrimenkul satışı ve kiralanması dediğiniz zaman, konut, işyeri, tarla, arsa, yazlık gibi taşınmazlar bu kapsam içinde yer alır. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki satlık ya da kiralık bir arsa da, yerleşim birimlerinin içindeki bir konut, işyeri ile yayladaki, sahildeki yazlık da emlak sektörünün faaliyet alanı içindedir. Bunların hepsi benim sahama giriyor ve bunların hepsiyle ilgileniyorum. Branşlaşmak belki çok doğru bir tercihtir ama ben böyle yapmadım. Benim ekmek kapım bu sektör, emlak sektörü. Saha işi olduğu için seçtim.

Diğer illerle kıyasladığımızda emlakçılık sektörünün Adana’da iyi iş yaptığı söylenebilir mi?

Ben Adana’yı seviyorum. Adana’da yaptığım her işten büyük keyif aldım. Adana emlak açısından istanbul, izmir ve diğer büyükşehirlerle kıyasladığınızda bakir bir şehir. Bina çok ama nüfus artışına göre hayli bakir bir şehir Adana. Arsa yaratmak açısından hala bir çok yerde şansımız var.

KENTSEL DÖNÜŞÜM İYİ ALGILANMALI

Bizim şehrimizde kentsel dönüşüm gerçekleştirilebilecek çok yer var. Adana’nın belkemiği olarak baktığımız lokasyonlarda kentsel dönüşüme uygun çok yer mevcut. Esas bu açıdan baktığımda bakir alan diyorum. Yıkarak değil de, alanların açılarak daha yaşanılası kentler oluşturulması, konforlu konutlar yapılması daha uygun bir yöntem. Farklı bakmak lazım.

Eski bir binayı yıkıp, daha yüksek bir bina yapmak kentsel dönüşüm değil.

Günün şartlarına göre, gelişmeye göre, teknojinin hızına yetişemediğimiz bir çağda, otoparkı, oyun parkı, yeşil alanı olmayan, sosyal donatı alanları bulunmayan inşaatlar yapmak kentsel dönüşüm değildir, binanın yenilenmesidir.

Sokaklar T olarak değil, önü açık I şeklinde olmalı. Sokaklar, caddeler birbirini kesmemeli. Atatürk Caddesi’nin sonunda yer alan ve yıkılan bir apartman şehri T şekilde kesiyordu. T kesimlerin bulunmadığı sokak ve cadde yapılanmaları sağlanmalı. Şehirler planlanırken uzun vadeli düşünülmeli.

Modern ülkelerde, bizdeki apartman konutlar gibi yapılanmalar çok az. Daha çok az katlı binalarda, çok geniş alanlara yayılarak yaşıyor insanlar. (İş merkezleri hariç) Biz üst üste binalarda yaşamayı tercih ediyoruz. Nedir bu durumun nedeni?

Sıcak iklimin insanları rahatını sever. Adana, kökeni tarım olan, çiftçileriyle ünlü bir kent. Adana’da nereye bakarsanız bakın çiftçiliğin izini görürsünüz. Yıllık kiralar, demir kapılar... Klima bulunmayan dönemlerde iç kiriş kapıları açık tutularak, demir kapılarla da hava sirküle edilmeye çalışılırdı. Bunun güvenlik açısından yapıldığını düşünür dışarıdan gelenler. Oysa bu geniş demir kapıların amacı, hava sirkülasyonunu sağlamaktı. Adana insanı uzağa gitmeyi pek sevmez. Kendisine en yakın yerden ihtiyaçlarını temin etmeyi ister. Biz apartmanlarda yaşamaz isek yayılacağız, ulaşım uzayacak. Altyapı, coğrafi yapı, sıcak hava, hep geniş alanlara yayılmayı engelleyen faktörlerdir.

Biz taş yığınına dönüştük. Çarpık yapılaşma da var Adana’da. Aktifim ve sektörüm dolayısıyla görüyorum. Turgut Özal Bulvarı’nın geçmişi 20 yıl. Bakın çok çeşitli katta yapılar var. Havayı nereden alacak orada yaşayanlar. T kesilen sokaklar çok sayıda. 20 yıl önce bu yapılaşmayı neden göz önünde bulunduramadık? 20 yıllık bir öngörü kolayca yapılabilirdi.

Adana’da ev fiyatlarının sınırları hangi rakamlara kadar uzanıyor?

200 bin liranın altında ev şu anda çok zor. Emlakçılık yaptığım Çukurova  ilçesinden bahsediyorum. Kuzey Adana’yı düşünürsek tavan fiyat böyle. Güney Adana’da 80 bin liraya ev var ama kente 10-15 yıl önce gelmiş bir insanı bile Güney Adana’ya götüremiyorsunuz. Sosyal açıdan farklı bir yapılanma var. Var demek isterdim ama artık 500 bin liraya villa yok. Milyon liralar, dolarlar konuşuluyor. Adana’da lokasyon değeri ölçülürken, bir lokasyondaki binanın metrekare fiyatı, ya da lokasyonun şerefiye fiyatı değil, tutturulabilen değer söyleniyor. Milyon doları geçen akıllı evlerimiz var. Gölün karşı kıyısına yapılan evler de var. Orada 800 bin liraya da, milyon liraya da ev bulabilirsiniz.

Villalar tamam da, bir apartman dairesine bir milyon lira verilmesini eleştirenler var. Sonuçta toprağı bulunmayan, havada bir ev daire dediğiniz. Daire fiyatları nasıl böyle yükseliyor?

Yeni yapı için arsa bulunmayan bölgeler var. Lokasyon değerini yükseltmiş bölgeler var. Süleyman Demirel Bulvarı, Turgut Özal Bulvarı, Kenan Evren Bulvarı; arsası tükenmiş lokasyonlar. Lokasyonlar oturmuş durumda. Restoranlar, sağlık hizmeti, transferler, değeri artıran unsurlar oluşmuş durumda. Farklı fiyatlar bu nedenle var. Adana’da 1 milyon 500 bin liraya apartman dairesi var.

Gayrimenkul almak için belli dönemlerin daha uygun olduğunu söyleyebilir miyiz? “Şimdi ev alınabilir” ya da “Şu anda alınmaz” diye bir durum söz konusu mu?

Böyle bir şey bana göre söz konusu olamaz. Gayrimenkul en iyi değer kazanan yatırım yöntemlerinden biridir. Belli bir ekonomik kriz içinde daire fiyatlarının düştüğü düşünülebilir. Fakat parası olan dahi nakitle almıyor ki gayrimenkulü. Kredi kullanıyor. Böyle olunca konut değeri sizin beklediğinizden aşağıda görünüyor ama kredi faizi yükseliyor bu kez. Orada bir denge var. Krediler düştüğünde de ev fiyatları yükseliyor. Bence insanlar ne almak istediklerine, hangi lokasyondan almak istediğine,  gayrimenkulün özelliklerine bakmalı, ona göre karar vermeli.

Kimsenin alım-satım yapmadığı bir döneme rastlayabilirsiniz. Kelepir mülk beklentisi olabilir ama banka faiz oranları da aynı anda gözetilmeli. Gayrimenkul alacağınız lokasyondaki ev değerinin ne olduğunu, piyasa değerinin oturmuş olup olmadığını, bir miktar artış gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini göz önünde bulundurmak gerek.

Ev alırken bana göre en önemli kıstas, evin depreme dayanıklı olup olmadığı. Bu gözetiliyor mu Türkiye ve Adana’da?

Son yıllarda insanlar aldıkları evin depreme dayanıklı olup olmadığını da artık öğrenmek istiyor. İnsanlar bize soruyor. Kolondan karot parçasının alınması ve teknik ölçümle kesin sonuç elde edilebilir ama bu pahalı bir yöntem. Bize ya da işi bilen birine güvenmek zorundalar. 98 depreminin ardından deprem yönetmeliğine göre belediyeler iyi denetleme yapıyor. Bu önemli. 98’den önce yapılanlarla ilgili de lokasyona, zemine bakmak gerek. Bunu da işi bilene danışmak şart. Adana’da yaşadığım için ve tecrübelerime dayanarak konuşuyorum, bizde danışmanlık hizmetinin yerleşmesi gerek. Her işin danışılacak bir kişisi vardır. Güvenilecek kişi belirlenmeli.

Statik değer konusundaki son kullanıcı bilmez. O işin uzmanı bilir.

Adana’da metrekaresi çok fazla konutlarda yaşadığımız doğru mudur? Batı ve Doğu’yla kıyasladığımızda nasıl bir tablo var bu konuda?

Adana’da çok büyük evlerde oturduğumuza dair düşünce doğru. Batıdan Doğuya gittiğinizde metrekaraler büyür. Ataerkil yaşam tarzından doğan bir durum. Son dönemlerde çekirdek ailelere dönüşüm mevcut ama geçmişte ataerkil ailelerdik ve daha geniş alanlara ihtiyaç vardı. Batıdan Doğuya geldiğinizde metrekareler yükselir. Adana 300 metrekare evet ama Diyarbakır’da evler 500 metrekare. Bu biraz yaşam tarzından kaynaklı bir durum?

Son yıllarda prefabrik evlerle ilgili çok reklam var ama pek bu tür yapılanma göremiyoruz. Nedir bununla ilgili son durum?

Yaylalarda yapılan prefabriklerle ilgili kısa bir incelemem olmuştu. Prefabrik evlerde sadece prefabrik evin konduğu nokta ucuz. Fakat bunun temeli, su basmanı, iç dekorasyonu, altyapısı var. Tüm bunları üst üste koyduğunuzda, harcanan para arasında çok fark yok. Yine de bir maliyet düşüşü var fakat sonuçta daha oturmadı. Belki ilerleyen zaman diliminde daha geliştirilebilir ve prefabrik evlerin sayısı artar. Kalıp beton duvarlar var ve bağlantı yapılıyor. Müşteride pek güven oluşturmuyor bu tür yapılar.

Müşterilerinize, sektörünüze ve müteahhitlere temel bir mesajnız var mı?

Müteahhitlerin artık bizlere güvenmesi ve bizlerle çalışmak istemesi gerek. Biz istiyoruz ki; (emlakçı ve gayrimenkul danışmanı akadaşlarımızın ortak görüşü bu) onlar yapsınlar biz satalım. Satış işini biz yapalım. Çünkü bize komisyon ödememek için müteahhit firmayla anlaşan çok müşterimiz var. Burada bizim emeğimiz hiçe sayılıyor. Biz bir şekilde pazarlıyoruz. Bir kere sosyal medya ortamında siteler var. O sayfaları satın alıyoruz. Konutların ve elimizdeki gayrimenkullerin fotosunu koyuyoruz. İnsanlara hangi bölgede olduğunu söyleyeceğiz ama bölgeyi söylerseniz ve sıfır binaysa artık o insanın sizden konut alma şansı sıfır. Gidiyor müteahhiti buluyor.

Değerinin üzerinde satın alıyor, bazı problemleri göremiyor müşteri direkt müteahhitten aldığında. En basitinden direkt müteahhitten aldığında bir çoğu belediyeye beyan vermiyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.