Uluslararası Tango Festivali’ni Adana’ya taşıyan Casa De Lanza, sanatı kentimizle buluşturma anlamında önemli bir misyonu üstleniyor. Dansın ve estetiğin büyülü bir buluşması olan tango ve genel olarak dansla ilgili sorularımızı bu önemli etkinliklere imza atan okulun Kurucusu Burcu Doruk’a yönelttik.
Tango Türkiye’ye 78 devirli taş plaklar ile girdi. O dönemler Cumhuriyetin ilk yıllarıydı, toplum ve Cumhuriyet henüz çok gençti ve cemiyet hayatı dışarıdan gelen yeniliklere son derece açıktı. Bu aynı zamanda kadın-erkek ayırımının kalkmaya yüz tuttuğu dönemlere denk gelir. Kadın ve erkeğin birlikteliğini isteyen tango ise bu dönemin adeta sembolü olmuş. Tango Türklerin etnik köken, karakteristik ve kültürel yapılarına hem müzik, hem dans olarak çok uygundur aslında. Yabancı bir hocanın dediği gibi; Türklerde kan var büyük bir tutkuyla sarılıyorlar. Aynı Arjantinliler gibi. Ve içten bir duyguyla aslında bu işi iyi yapıyorlar; birbirlerine sarılmaktan gocunmuyorlar.
Tangoya genelde orta yaş ya da daha üstündeki insanların ilgi gösterdiği düşünlür. Bu yargı doğru mudur?
Eskiden sadece yaşlılar yapar bu dansı diye kalıplaşmış bir düşünce vardı. Fakat artık her yaş grubundan katılımcılar var. Biz üniversitede de ders veriyoruz ve artık gençlerden de yoğun ilgi görüyoruz.
Merkezinizde dansın dışında ne tür etkinlikler ve eğitimler var?
Sadece dans değil, her yaşa uygun farklı kategorilerde hizmet sunuyoruz. Orff , Jimnastik, Bale, Dans Sporu, Hıp-hop, Resim , Müzik, Arjantin Tango, Latin Dansları, Zeybek , Sirtaki, Yoga, Zumba , Pilates gibi farklı birçok branşda konusunda uzman eğitmenler eşliğinde derslerimiz mevcut. Ayrıca yetişkinler ve gençlere yönelik Sinema Atölyesi de mevcut. Kısaca aradığınız her şey okulumuzda mevcut.
Uluslararası Tango Festivali’ni Adana’ya taşımayı başardınız. Nasıl oldu?
Uluslararası Tango Festivali’ni gerçekleştirmeye karar verdiğimizde bu kadar büyük bir organizasyona adım atacağımızın bilincindeydik. İlk yıl bize inananlar işin açıkçası çok azdı. Ben yaklaşık 4 ay Arjantin’de bulundum; orada ders alırken ve yaşamlarını incelerken Tango’nun dünyasını keşfettiğimde bunun bizim şehrimizde de yaygınlaşması hayalini kurdum. O dönemde bu dansın duayenleri ile tanışma fırsatım oldu ve ülkemizi, şehrimizi anlattım. Projelerim onları da çok mutlu etti ve davetlerimi geri çevirmediler. Böylece dünyaca ünlü dansçıların ve orkestraların Adana’ya gelmesi gerçekleşti. 3. yılda ise artık farklı ülkelerden tatil programını Adana festivaline göre ayarlayan katılımcılar gelmeye başladı. Önce inanmak lazım, sonra tabi ki destek.. Hala bu organizasyonları daha da büyütebilmek adına şehrimizin iş adamlarından yeterince destek göremiyoruz maalesef.
Türkiye Dans Şampiyonası’nı Adana’ya taşıdınız.
Aslında bu sadece bir yarışma değil. Dans Sporu’nun Türkiye Şampiyonası organizasyonu. Ve ilk defa Adana’da gerçekleşti. Daha önce bu yarışmaların etap ayaklarından birini Adana’da düzenlemiştik. O organizasyon federasyon başkanı tarafından uluslararası platformda düzenlenen yarışmalar kalitesinde diye değerlendirildi. Bu sene şampiyonayı almayı teklif ettiğimizde ise İstanbul ve Ankara’yı şaşırtan karar çıktı ve yarışma Adana’ya verildi. Dans Sporu ‘Sportif Latin ve Standart Dansları kapsayan 10 danstan oluşur. Adana’da bu eğitim sadece bizim okulumuzda veriliyor. Çocuklarımız sporcu disiplininde, tekniği ile dansı öğreniyorlar ve ortaya çıkan sonuç inanılmaz.
Casa De Lanza olarak büyük işler başardınız. Anlatır mısınız?
Okulumuz öncelikle ‘casa de la danza ‘ adıyla 2011 yılında kuruldu. Ve daha ilk yılımızda Uluslar arası Tango Festivali’ne imza attık. 2014 yılında ise bir dünya prömiyeri olan Color Tango Orkestrasını Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ile buluşturduk. 1300 kişinin katılımı ile gerçekleşen bu organizasyon sonucunda Arjantin’de Adana neresi, İstanbul’dan büyük bir şehir mi yorumları aldığımızda hayallerimizin peşinden koşmanın haklı gururunu yaşadık. Geçen sene itibariyle de İstanbul Tango Festivali’nin ortağı olduk.
Neler başardık sorusunun cevabını bizim vermemiz çok uygun değil sanırım; biz sadece inandığımız ve hayal ederken tebessüm ettiğimiz projeleri gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Adana halkından da bizlerin yanında yer almasını bekliyoruz.
Dans Sporunun çocukların gelişimi üzerine ne gibi faydaları var?
Sportif danslar çocukların kişisel, fiziksel, sosyal ve bilinçsel gelişimi açısından çok önemli. Estetik, beden farkındalığı, koordinasyon becerisi kazandırmanın yanı sıra özgüveninin artması, kendini ifade etme becerisi, hafızayı canlı tutma, dikkat toparlama ve yaratıcılığı arttırma gibi sayısız gelişim sağlar.
Dans sporunun, diğer spor branşları ile karşılaştırıldığında daha maliyetli olduğu gibi bir algı var. Sizce bu algı doğru mu?
Kesinlikle hayır. Dans sporunun birçok spor branşına göre aile bütçesine etkisinin oldukça önemsiz kaldığını bile söyleyebiliriz. Dans, her gelir grubundan ailenin çocuklarını rahatlıkla yönlendirebileceği bir spordur.
Dansa başlamak için sizce en uygun yaş hangisidir?
Dans okulumuzda, 3 yaşında çocuklarımız bile var. Resmî yarışmalara katılabilmek ve lisanslı sporcu olabilmek içinse, en az 6 yaşında olmak gereklidir. Ancak dans sporunu öğrenmek isteyen bir kişinin, hangi yaşta olduğunun hiçbir önemi yoktur. 3 yaşından 73 yaşına kadar her yaştaki bireyin dans sporu ile kendisini mutlu hissedebileceğini çok rahatlıkla söyleyebilirim.
Dansa yeni başlayan bir sporcunun, ulusal yarışmalara katılabilecek düzeyde gelişim gösterebilmesi için en az kaç aylık bir eğitim ihtiyacı vardır?
Bu, sporcunun tamamen kendi yeteneğine ve dansa olan ilgisine bağlı bir konu ancak ortalama 1 ilâ 2 yıllık bir eğitim sürecinin sonunda ulusal düzeydeki yarışmalara katılabilecek seviyede bir sporcu olmanız hiç de zor değil.
Adana’da dans sporuna bu kadar yoğun ilgi gösterilmesini neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle, dans sporunun kazanımlarının farkına varan anne babaların, çocuklarını bu özel spora yoğun bir biçimde yönlendirdiklerini söyleyebilirim. Bu yoğun ilgi karşısında yerel yöneticilerimizin inkâr edilemez teşvik ve destekleriyle yılın çeşitli zamanlarında düzenlediğimiz festivaller ve dans haftaları, dans sporunun kamuoyundaki tanınırlığını önemli ölçüde artırmaktadır. Bu olağanüstü güzellikteki sporunun tanıtımı konusunda büyükşehir belediyemizin ve ilçe belediyelerimizin çok büyük desteğini her zaman yanımızda hissettiğimizi ifade etmeden geçemeyeceğim.
Son olarak, dansın kent kültürüne ve ülkemizin sosyal gelişimine etkisiyle ilgili olarak neler söyleyebilirsiniz?
Tüm sanat ve spor branşları gibi ve hatta, onlardan çok daha fazla, dansın, kent kültürünün çıtasını zirvelere taşıdığını söylemek, sanırım, çok da abartılı bir ifade olmaz. Çukurova’nın, sanatın her türüyle yoğrulmuş bereketli topraklarının, dans sporuyla ve dans sanatıyla çok daha görkemli bir kent haline geleceğine hiç kuşkum yok. Dans eden toplum, şiddetten ve kavgadan uzak barışçıl bir toplumdur. Dans eden toplum, sevgiyle, aşkla yükselen bir toplumdur. Tüm hemşehrilerimizi mutlulukla dans etmeye, Casa de la Danza Dans Evi’ne çağırıyoruz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Casa De Lanza ile dans, dans, dans...
Uluslararası Tango Festivali’ni Adana’ya taşıyan Casa De Lanza, sanatı kentimizle buluşturma anlamında önemli bir misyonu üstleniyor. Dansın ve estetiğin büyülü bir buluşması olan tango ve genel olarak dansla ilgili sorularımızı bu önemli etkinliklere imza atan okulun Kurucusu Burcu Doruk’a yönelttik.
Casa De Lanza ile dans, dans, dans...
RÖPORTAJ: MURAT YILDIRIM
Tangonun ülkemize geliş serüvenini anlatır mısınız?
Tango Türkiye’ye 78 devirli taş plaklar ile girdi. O dönemler Cumhuriyetin ilk yıllarıydı, toplum ve Cumhuriyet henüz çok gençti ve cemiyet hayatı dışarıdan gelen yeniliklere son derece açıktı. Bu aynı zamanda kadın-erkek ayırımının kalkmaya yüz tuttuğu dönemlere denk gelir. Kadın ve erkeğin birlikteliğini isteyen tango ise bu dönemin adeta sembolü olmuş. Tango Türklerin etnik köken, karakteristik ve kültürel yapılarına hem müzik, hem dans olarak çok uygundur aslında. Yabancı bir hocanın dediği gibi; Türklerde kan var büyük bir tutkuyla sarılıyorlar. Aynı Arjantinliler gibi. Ve içten bir duyguyla aslında bu işi iyi yapıyorlar; birbirlerine sarılmaktan gocunmuyorlar.
Tangoya genelde orta yaş ya da daha üstündeki insanların ilgi gösterdiği düşünlür. Bu yargı doğru mudur?
Eskiden sadece yaşlılar yapar bu dansı diye kalıplaşmış bir düşünce vardı. Fakat artık her yaş grubundan katılımcılar var. Biz üniversitede de ders veriyoruz ve artık gençlerden de yoğun ilgi görüyoruz.
Merkezinizde dansın dışında ne tür etkinlikler ve eğitimler var?
Sadece dans değil, her yaşa uygun farklı kategorilerde hizmet sunuyoruz. Orff , Jimnastik, Bale, Dans Sporu, Hıp-hop, Resim , Müzik, Arjantin Tango, Latin Dansları, Zeybek , Sirtaki, Yoga, Zumba , Pilates gibi farklı birçok branşda konusunda uzman eğitmenler eşliğinde derslerimiz mevcut. Ayrıca yetişkinler ve gençlere yönelik Sinema Atölyesi de mevcut. Kısaca aradığınız her şey okulumuzda mevcut.
Uluslararası Tango Festivali’ni Adana’ya taşımayı başardınız. Nasıl oldu?
Uluslararası Tango Festivali’ni gerçekleştirmeye karar verdiğimizde bu kadar büyük bir organizasyona adım atacağımızın bilincindeydik. İlk yıl bize inananlar işin açıkçası çok azdı. Ben yaklaşık 4 ay Arjantin’de bulundum; orada ders alırken ve yaşamlarını incelerken Tango’nun dünyasını keşfettiğimde bunun bizim şehrimizde de yaygınlaşması hayalini kurdum. O dönemde bu dansın duayenleri ile tanışma fırsatım oldu ve ülkemizi, şehrimizi anlattım. Projelerim onları da çok mutlu etti ve davetlerimi geri çevirmediler. Böylece dünyaca ünlü dansçıların ve orkestraların Adana’ya gelmesi gerçekleşti. 3. yılda ise artık farklı ülkelerden tatil programını Adana festivaline göre ayarlayan katılımcılar gelmeye başladı. Önce inanmak lazım, sonra tabi ki destek.. Hala bu organizasyonları daha da büyütebilmek adına şehrimizin iş adamlarından yeterince destek göremiyoruz maalesef.
Türkiye Dans Şampiyonası’nı Adana’ya taşıdınız.
Aslında bu sadece bir yarışma değil. Dans Sporu’nun Türkiye Şampiyonası organizasyonu. Ve ilk defa Adana’da gerçekleşti. Daha önce bu yarışmaların etap ayaklarından birini Adana’da düzenlemiştik. O organizasyon federasyon başkanı tarafından uluslararası platformda düzenlenen yarışmalar kalitesinde diye değerlendirildi. Bu sene şampiyonayı almayı teklif ettiğimizde ise İstanbul ve Ankara’yı şaşırtan karar çıktı ve yarışma Adana’ya verildi. Dans Sporu ‘Sportif Latin ve Standart Dansları kapsayan 10 danstan oluşur. Adana’da bu eğitim sadece bizim okulumuzda veriliyor. Çocuklarımız sporcu disiplininde, tekniği ile dansı öğreniyorlar ve ortaya çıkan sonuç inanılmaz.
Casa De Lanza olarak büyük işler başardınız. Anlatır mısınız?
Okulumuz öncelikle ‘casa de la danza ‘ adıyla 2011 yılında kuruldu. Ve daha ilk yılımızda Uluslar arası Tango Festivali’ne imza attık. 2014 yılında ise bir dünya prömiyeri olan Color Tango Orkestrasını Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ile buluşturduk. 1300 kişinin katılımı ile gerçekleşen bu organizasyon sonucunda Arjantin’de Adana neresi, İstanbul’dan büyük bir şehir mi yorumları aldığımızda hayallerimizin peşinden koşmanın haklı gururunu yaşadık. Geçen sene itibariyle de İstanbul Tango Festivali’nin ortağı olduk.
Neler başardık sorusunun cevabını bizim vermemiz çok uygun değil sanırım; biz sadece inandığımız ve hayal ederken tebessüm ettiğimiz projeleri gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Adana halkından da bizlerin yanında yer almasını bekliyoruz.
Dans Sporunun çocukların gelişimi üzerine ne gibi faydaları var?
Sportif danslar çocukların kişisel, fiziksel, sosyal ve bilinçsel gelişimi açısından çok önemli. Estetik, beden farkındalığı, koordinasyon becerisi kazandırmanın yanı sıra özgüveninin artması, kendini ifade etme becerisi, hafızayı canlı tutma, dikkat toparlama ve yaratıcılığı arttırma gibi sayısız gelişim sağlar.
Dans sporunun, diğer spor branşları ile karşılaştırıldığında daha maliyetli olduğu gibi bir algı var. Sizce bu algı doğru mu?
Kesinlikle hayır. Dans sporunun birçok spor branşına göre aile bütçesine etkisinin oldukça önemsiz kaldığını bile söyleyebiliriz. Dans, her gelir grubundan ailenin çocuklarını rahatlıkla yönlendirebileceği bir spordur.
Dansa başlamak için sizce en uygun yaş hangisidir?
Dans okulumuzda, 3 yaşında çocuklarımız bile var. Resmî yarışmalara katılabilmek ve lisanslı sporcu olabilmek içinse, en az 6 yaşında olmak gereklidir. Ancak dans sporunu öğrenmek isteyen bir kişinin, hangi yaşta olduğunun hiçbir önemi yoktur. 3 yaşından 73 yaşına kadar her yaştaki bireyin dans sporu ile kendisini mutlu hissedebileceğini çok rahatlıkla söyleyebilirim.
Dansa yeni başlayan bir sporcunun, ulusal yarışmalara katılabilecek düzeyde gelişim gösterebilmesi için en az kaç aylık bir eğitim ihtiyacı vardır?
Bu, sporcunun tamamen kendi yeteneğine ve dansa olan ilgisine bağlı bir konu ancak ortalama 1 ilâ 2 yıllık bir eğitim sürecinin sonunda ulusal düzeydeki yarışmalara katılabilecek seviyede bir sporcu olmanız hiç de zor değil.
Adana’da dans sporuna bu kadar yoğun ilgi gösterilmesini neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle, dans sporunun kazanımlarının farkına varan anne babaların, çocuklarını bu özel spora yoğun bir biçimde yönlendirdiklerini söyleyebilirim. Bu yoğun ilgi karşısında yerel yöneticilerimizin inkâr edilemez teşvik ve destekleriyle yılın çeşitli zamanlarında düzenlediğimiz festivaller ve dans haftaları, dans sporunun kamuoyundaki tanınırlığını önemli ölçüde artırmaktadır. Bu olağanüstü güzellikteki sporunun tanıtımı konusunda büyükşehir belediyemizin ve ilçe belediyelerimizin çok büyük desteğini her zaman yanımızda hissettiğimizi ifade etmeden geçemeyeceğim.
Son olarak, dansın kent kültürüne ve ülkemizin sosyal gelişimine etkisiyle ilgili olarak neler söyleyebilirsiniz?
Tüm sanat ve spor branşları gibi ve hatta, onlardan çok daha fazla, dansın, kent kültürünün çıtasını zirvelere taşıdığını söylemek, sanırım, çok da abartılı bir ifade olmaz. Çukurova’nın, sanatın her türüyle yoğrulmuş bereketli topraklarının, dans sporuyla ve dans sanatıyla çok daha görkemli bir kent haline geleceğine hiç kuşkum yok. Dans eden toplum, şiddetten ve kavgadan uzak barışçıl bir toplumdur. Dans eden toplum, sevgiyle, aşkla yükselen bir toplumdur. Tüm hemşehrilerimizi mutlulukla dans etmeye, Casa de la Danza Dans Evi’ne çağırıyoruz.
En Çok Okunan Haberler