TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hayırlı olsun

Uluslararası Müzeler Günü’nde kapılarını ziyaretçilerine açan Türkiye’nin en büyük Adana Müze Kompleksi’nde 18 bini arkeolojik olmak üzere toplam 51 bin tarihi eser sergilenecek

Haber Giriş Tarihi: 18.05.2017 15:57
Haber Güncellenme Tarihi: 18.05.2017 15:57
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Hayırlı olsun

Hayırlı olsun

 

Serhat ŞANLI

ADANA (İLKHABER) - Adana’da 68 bin 530 metrekare hizmet alanıyla Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin en büyük müze kompleksi olan, Adana Müze Kompleksi’nin, 12 bin 500 metrekarelik kısmını oluşturan Arkeoloji ve Mozaik Müzesi bölümü,  düzenlenen törenle ziyarete açıldı.

Adana'da 1907 yılında kurulan, 'Milli Mensucat Fabrikası'nın yerine 2013'te Avrupa Birliği (AB) Bakanı Milletvekili Ömer Çelik'in Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptığı dönemdeki girişimleriyle başlatılan müze kompleksinde ilk etap çalışmalar sona erdi. Adana Müze Kompleksi, çağdaş müzecilik anlayışına uygun olarak ‘yaşayan müze’ konseptiyle, günümüz modern müzeleri arasında yer alacak.

Kompleksin ilk bölümü olan Arkeoloji ve Mozaik Müzesi, 18 Mayıs Müzeler Haftası'nda Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, AB Bakanı Ömer Çelik, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ve eski Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal'ın da katıldığı törenle açıldı. Ayrıca törende Adana Valisi Mahmut Demirtaş, Büyükşehir Belediye Başkanı MHP'li Hüseyin Sözlü, AK Parti Adana milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, kent protokolü üyeleri ve vatandaşlar da yer aldı.

Uluslararası Müzeler Günü’nde kapılarını ziyaretçilerine açan müzede, 18 bini arkeolojik olmak üzere toplam 51 bin tarihi eserin sergilenmesi planlanıyor.

Müzenin açılışında konuşan Adana Valisi Mahmut Demirtaş, ‘’Bereketli topraklar üzerine kurulmuş olan Çukurova’nın göz bebeği Adana, tarihten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu topraklar Lokman Hekim ve Şahmaran efsanelerine hayat vermiş, aşıkların diyarı olmuştur. Yıllar boyu pek çok uygarlığın kültür ile yoğrulan Adana, antik kentleri, kaleleri, tarihi konakları, camileri, yemekleri, sıcak ve misafirperver insanları ile ülke kültürü ve turizmi içerisinde hak ettiğini yerini alması yolunda bir adım daha atıyor, devasa bir müzenin açılışını gerçekleştiriyoruz.’’ Dedi.

Adana Müze Kompleksi’nin, 68 bin 530 metrekarelik bir alana sahip olduğunu belirten Vali Demirtaş, ‘’Müze kompleksimize, ev sahipliği yapan Milli Mensucat fabrikası, 1907 yılında kurulmuş ve 2000 yılında makinelerini durdurmuştur.’’ Dedi. Müzenin kültür varlığı mirası olarak tescillendiğini belirten Vali Demirtaş sözlerine şöyle devam etti;

TÜRKİYE VE ORTA DOĞU’NUN EN BÜYÜĞÜ

‘’Bu özellikleri ile yeni müze kompleksi olarak gelecek kuşaklara aktarılması uygun bulunmuştur. Müzemizin ikinci etabının bitmesi ile Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun en büyük müze kompleksi olma özelliğine sahip olacaktır. Bununla birlikte Adana, kültür ve tarihi turizm pastasından daha fazla pay almaya çalışacaktır. Müzemizin yapımında emeği geçen AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ve Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’a şükranlarımı arz ediyorum.’’

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, UNESCO’nun; ‘Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmesi’nin de günümüzün şartlarına göre yenilenmesi gerektiğini söyledi.

Prehistorik Dönem’den günümüze kadar insan yaşamının serüveninin, dönemler olarak bilgi metinleri, görseller, diaromalar ve canlandırmalarla anlatıldığı ve ilk etapta 3 bin eserin sergilendiği müzenin açılışında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı sözlerine şöyle devam etti;

TÜRKİYE, DÜNYADA 17.NCİ

‘’Sadece Adana’nın değil, bölgenin tarihini gün ışığına çıkartıyoruz. Adana Müze Kompleksi ile çocuk ve gençlerin yılın tüm mevsimlerinde vakit geçirecekleri, eğlenip de öğrenecekleri bir kültürel mekan haline getireceğiz.

Müzeler yapıp, tarihi eserleri tanıtıp, gelecek kuşaklara ulaşması noktasında mekânlar inşa ediyoruz. Değerlerimizin tanıtımı için uluslararası planda, çok büyük çabalar harcıyoruz. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde bugün Türkiye’nin toplam 72 eseri bulunmaktadır. Ayrıca Dünya Miras listemizde 16 kalıcı eserimiz var. Bu rakamla da Türkiye,  dünyada 17. ülke konumunda yer almaktadır. Benden önce görev yapan Ömer Çelik ve Mahir Ünal’a da bugüne kadarki çaba ve çalışmalarından dolayı da teşekkür ediyorum.

UNESCO SÖZLEŞMESİNİ GÜNCELLEMELİ

Dünyanın birçok yerinde Türkiye’den gayrimeşru yollarla yurtdışına kaçırılan eserlerimiz var. Bunlarla ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ciddi bir çaba göstermektedir. Bu eserlerin asli mekânlarına yani topraklarımıza geri gönderilmeleri için bütün kanalları kullanmaktayız. Nitekim Türkiye’den yurtdışına kaçırılan ve New York’taki ünlü bir müzayede evi olan; ‘Christie’s’ tarafından satışa sunulmak istenen; ‘Kilia’ tipi idolle ilgili olarak New York Times’ta tam sayfa açık mektubu yayınlattık. Bu mektupta UNESCO’nun; ‘Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmesi’nin artık yetersiz kaldığını ve bu sözleşmelerin günümüzün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden güncellenmesi gerektiğini vurguladık.

MÜZELER YAŞAYAN MEKANLAR OLACAK

Müzelerimizi yaşayan mekanlar haline getirerek, öğrencilerimiz için tarih ve sanatla iç içe bir eğitim sağlamak için, başlattığımız girişimleri devam ettiriyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladığımız bir protokol ile müzelerimiz, çocuklarımızın daha etkin kullandığı bir mekan haline gelecektir. Bunu en güzel örneği de Adana Müze Kompleksi olacak. Burası hem Türkiye ve Ortadoğu’nun en büyük müzesi, hem de kültür alanı olacaktır. Böylece binlerce yıllık bilgi ve tecrübeye sahip bu yerler, aynı zamanda bir öğrenim mekanı, eğitim ve tefekkür yeri olacaktır.

ORHAN KEMAL UNUTULMADI

Bu Milli Mensucat binasının müzeye dönüştürülmesi ile ayrıca bizim tarihimize, farklı farklı nasıl sahip çıkılabileceğinin en güzel örneklerinden biri olması bakımından da önemlidir. Bugün burada birinci etap bitmiş durumda ve ikinci etap ile etnografya, sanayi ve tarım müzeleri de eklenecek. Ayrıca burada Orhan Kemal’inde hatırasını yaşatacak bir üniteyi de buraya monte edeceğiz.’’

TÜRK VE DÜNYA TARİHİ İÇİN ÖNEMLİ

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan da Türkiye ve dünya tarihi açısından çok önemli bir müzenin açılışını gerçekleştirdiklerini söyledi. Elvan, ‘’Bugün bu tarih ve kültür havzası, 2 müzeye birden kavuşuyor. Adana Arkeoloji Müzesi ile birlikte Mersin’de de ‘Arkeoloji Müzesi’nin de açılışını gerçekleştireceğiz. Adana ve Mersin’in turizm ve kültürel yönüyle kalkınıp gelişmesinde bu yatırımlar oldukça önemli bir yer tutacaktır. Bu tür yatırımlar devam edecek. Yeter ki, Türkiye mirasına sahip çıksın, Çukurova ve Adanamız mirasına sahip çıksın” dedi.

TURİZME KAZANDIRMAYA KARARLIYIZ

Her projeye gerekli desteği vereceklerine belirten Bakan Elvan, ‘’Bu topraklara artı değer getiren her projeye kaynak sağlayıp, gereken desteği verdiğimiz gibi bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Burası bereketli topraklar, sadece tarımı ve ürettikleriyle değil, tarihi ve insanlarıyla da kültürüyle de bereketli topraklar. Burasını şanına yakışır bir şekilde insanların gezip görmesi noktasında turizme kazandırmaya kararlıyız” şeklinde konuştu.

TARİHİ GÜN YÜZÜNE ÇIKARTIYORUZ

Ardından konuşan AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, kompleksin oluşmasında emeği geçenlere teşekkür ederek, yerin altındakini yerin üstüne getirip, tarihi gün ışığına çıkarttıklarını belirtti. Adana Müze Kompleksi’nin bulunduğu yerde daha önce faaliyet gösteren; ‘Milli Mensucat Fabrikası’ ile ilgili anılarını paylaşan Çelik, ‘’Ben 10 yaşındayken burası kapatıldı. Bir fabrika olarak Türkiye’nin en büyük fabrikalarından biriydi. Biz bütün çocukluk ve gençliğimiz boyunca burasıyla ilgili hikayeler duyduk, Türk edebiyatında burasıyla ilgili yazılanları okuyup, filmlerde anlatılan hikayeleri izlerdik’’ dedi.

Çukurova'daki pek çok höyükten çıkarılmış tarihi eserlerin burada sergileneceğini ifade eden AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik sözlerine şöyle devam etti;

MÜZELERDEN ÇOK ŞEY ÖĞRENECEĞİZ

‘’Kültürel hayatınız ve yazılımınız ortadan kalkarsa, o zaman geleceğinizi idame ettiremezsiniz. Onlarca medeniyetin mirasçısıyız, hak edilmiş ve bedeli ödenmiş şekilde burayı kendimize vatan kılmışız, bundan sonrasında burayı daha güçlü sahiplenmemiz için ne yapmamız gerektiğini de buralardan öğreneceğiz.

Bütün gençliğim boyunca bu fabrikayla ilgili hikayeler duydum. Bir bakıma, Çukurova'daki insanların aşkı nasıl anladığı, hayata nasıl baktığı, hayatı nasıl yaşadığı, geleceğe hangi umutlarla baktığı, hangi çilelerin içinden yürüyerek büyük bir gelecek inşa etmek üzere kendi hayatlarını kurguladıkları, burası temelli olarak anlatılmıştır.

ADI KONULMAMIŞLARIN HİKAYELERİ ÖNEMLİ

Türkiye'nin gerçek sahiplerinin hikayesi kitaplarda yazılmadı. Tarihi ve toplumu anlamak içim ismi bilinenlerin değil, adı konulmamışların hikayeleri önemlidir.

Bu müzede beni en çok gururlandıran şey şudur; ben buradaki çalışmaları incelemeye ilk geldiğimde, burada hala tezgahlar vardı ve bazı işçilerle sohbet etmiştim. O işçilerle sohbetim sırasında görmüştüm ki geçmişte yaşanmış o güzel günlerin hatırasını nasıl yazarız diye. Sadece bir gün kazanan, ertesi gün ne kazanacağını bilmeyen, bugün çocuğuna ekmek götüren ama ertesi gün çocuğuna ekmek götürüp götürmeme konusunda tereddüdü olan insanların emeğinin kutsallığının bu binalara ve ağaçlara sindiğini gördüm. Şimdi, Eski Kültür ve Turizm Bakanımız Mahir Ünal ile Kültür ve Turizm Bakanımız Nabi Avcı'nın büyük destekleriyle oluşan bu şey, Adanalının emeğinin kutsanmasıdır. Adanalının çilesinin selamlanmasıdır. Çukurova'nın çilesine, alın terine, emeğine bu müzeyle hep birlikte selam duruyoruz.

ÖNEMLİ DEVLETLERİN MİRASÇISIYIZ

Biz, Anadolu'daki çok önemli devletlerin mirasçıyız. Müzelerimiz, dünyaya hükmetmiş, Akdeniz'e, Suriye'ye, Pers ve Ortadoğu bölgesine, Karadeniz'e, Balkanlara ve Asya'ya hükmetmiş, Anadolu coğrafyasını merkez alarak bu imparatorlukları kurmuş, bu egemenlikleri kurmuş devletlerin hikayeleriyle dolu. Bunlardan geriye bazılarından çok, bazılarından az eser kalmış. Ama bin yıldır bu topraklarda olarak, bin yıldır burayı kendimize vatan kılmış bir millet olarak ve buranın bedelini alın terimizle ve kanımızla ödemiş olarak bu meseleye daha çok kafa yormalıyız. Batıdaki Haçlı seferlerinden doğudaki Moğol tehdidine kadar, bir sürü tehdit karşısında Anadolu coğrafyası nasıl ayakta kalmıştır, Türk devletleri nasıl ayakta kalmıştır ve bugün göz bebeğimiz olan Türkiye Cumhuriyeti'ni, bundan sonrasına nasıl götürmeliyiz, nasıl ilerletmeliyiz? Dolayısıyla bütün bu kültürel mirasa, sadece hoş bir hatıra olarak bakmamalıyız. Bu kültürel mirasın gerisinde, geleceğimizi kurgulayacağımız kodları görmeliyiz.

Bugün zor bir dönemden geçiyoruz ve pek çok tehditle karşı karşıyayız. Tarihin çeşitli zamanlarında gördük, devletlerin orduları zaman zaman yok edilir. Ekonomileri çöker, kurumları büyük badireler ile karşı karşıya kalır. Ancak bir millet güçlü ve milli bir yazılıma, büyük bir kültüre sahipse hayatiyetini devam ettirir. Eğer devletin kültürü ve irfanı çökerse o millet ayakta kalamaz.

İkinci Dünya Savaşı'nın büyük bir saldırısı karşısında anlatılan bir hikaye vardır, bir ülke saldırıya uğradığı zaman, o ülkenin devlet başkanına başbakan gelir ve der ki, 'Büyük bir saldırıyla karşı karşıyayız, ilk yapmamız gereken nedir?' O da der ki, 'Milli kütüphaneyi direkt korumaya alın'. İlk verdiği emir budur. Milletin hafızasını, irfanını, kültürünü korumaya alırsanız, devletlerin hayatındaki siyasi iniş ve çıkışlarını yönetmeniz daha kolay olur. Kültürel hayatınız ve yazılımınız ortadan kalkarsa, o zaman geleceğinizi idame ettiremezsiniz. Onlarca medeniyetin mirasçısıyız, hak edilmiş ve bedeli ödenmiş şekilde burayı kendimize vatan kılmışız, bundan sonrasında burayı daha güçlü sahiplenmemiz için ne yapmamız gerektiğini de buralardan öğreneceğiz.

ADANALI ÇOCUKLAR AVM’LERDE BÜYÜMEYECEK

Burada en fazla arzu ettiğim şey, çocuklar burada sıkıcı binaların içerisinde gezmeyecek. Adanalı çocuklar, AVM’lerde büyümeyecekler. Adanalı çocuklar bu müzelerin binalarında, caddelerinde, sokaklarında, ağaç altlarında büyüyecekler. Burada bütün yaz boyunca çocuklara sinema filmi izlettireceğiz, burasını bir çocuk bahçesine çevireceğiz. Benim 10 yaşında iken kapatılmış müzenin hatırları üzerinde en mutlu olacağım an, Adana’nın çocukları, burada çalışanların çocukları bu müzede, bu bahçede oynarken, ben oturup kahvemi içerken onları izlediğimde, bu dünyanın en mutlu insanı olacağım.’’

Konuşmaların ardından bakanlar Nabi Avcı, Ömer Çelik ve Lütfi Elvan, Adana Valisi Mahmut Demirtaş ve diğer protokol üyeleriyle birlikte ‘Adana Arkeoloji Müzesi’nin açılışını gerçekleştirdi, daha sonra da müzede incelemelerde bulundu.

MÜZEDE NELER VAR

Adana’nın en eski sanayi kuruluşlarından biri olan ünlü yazar Orhan Kemal’in de bir dönem bekçi olarak çalıştığı tarihi Milli Mensucat Fabrikası’nın yerine inşa edilen müze kompleksi içinde; Arkeoloji Müzesi, Kent Müzesi, Tarım Müzesi, Sanayi Müzesi, Etnografya Müzesi, Çocuk Müzesi ve Mozaik Müzesi bulunuyor. Adana Müze Kompleksi’nin içinde ayrıca kafeterya, fuaye, satış birimleri, sinevizyon alanı ve açık alan var.

Yapımı tamamlanan Arkeoloji Müzesinde, prehistorik dönemden bugüne insanın yaşam serüveninin, dönemlere ait bilgi metinleri, görseller, diaromalar ve canlandırmalar yardımıyla anlatıldığı yedi salon bulunuyor.

Kompleks olarak Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun en büyüğü olan müzede sergileme alanı 36.790 metrekareyi buluyor. Tarım Müzesi’nde Adana’nın tarımsal süreci, Sanayi Müzesi’nde ise yine Türkiye’nin ilk sanayi yatırımları sergilenecek. Kent Müzesi’nde kentin geçmişi aydınlatılacak, Etnografya Müzesi’nde kentin kültürel birikimi gözler önüne serilecek. Çocuk Müzesi’nde ise geçmişten günümüze oyuncaklar sergilenecek.

Müzenin salonlarda, Hitit, Asur, Arkaik, Hellenistik, Roma, Doğu Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait heykel, lahit, stel, sunak ve büstler, cam, pişmiş toprak ve bronzdan yapılmış çeşitli kaplar, pişmiş toprak ve bronz kandil, antik dönem küçük heykeller, silindir ve damga mühürler, cam, bronz, altın takılar ile M.Ö. 18 bin yılından bugüne eserler yer alıyor.

Adana’nın Seyhan ilçesinde 1907 yılında inşa edilen Milli Mensucat Fabrikası, Türkiye’nin 7. Adana’nın ise ilk tekstil fabrikası olma özelliğini taşıyor. Yazar Orhan Kemal de bu fabrikada uzun yıllar memurluk yapmıştı. Ayrıca yazarın ünlü romanı ‘Murtaza’, bu fabrikanın gece bekçisiydi.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.