TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ette üretim az, sütte ise fazla

Tarım, dünyada başta insanoğlu ve diğer canlıların yaşamı için en gerekli ve en yaygın olan alanıdır.

Haber Giriş Tarihi: 18.07.2017 18:03
Haber Güncellenme Tarihi: 18.07.2017 18:03
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Ette üretim az, sütte ise fazla

Ette üretim az, sütte ise fazla

 

(ÖZEL HABER)

 

Serhat ŞANLI

ADANA (İLKHABER) - Tarım, dünyada başta insanoğlu ve diğer canlıların yaşamı için en gerekli ve en yaygın olan alanıdır. Özellikle son yıllarda, tarım toprakları da yeryüzünün en stratejik kaynakları arasında yer almıştır. Çünkü insanoğlunu doyuran tarımdır.

Küresel ısınma, erozyon ve bazı nedenlerden dolayı yitirilen toprağın önemi hızla artan dünya nüfusu tarımın önemini bir kez daha öne çıkarmıştır. Beslenmede hayati önem taşıyan hayvancılık da tarımın olmazsa olmazıdır.

Özellikle vazgeçilmezimiz olan hayvansal ürünler insanların sağlıklı ve dengeli beslenmesinde büyük önem taşır. Uzmanlar, bugün en önemli hayvansal ürünler olan ette ve sütte ciddi sorunlar olduğunu belirtmektedir.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Semih KARADEMİR, ülkemizdeki et ve süt üretimi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ülkemizde et tüketimini gelişmiş ülkelere göre az olduğunu belirten Karademir, ‘’ Ette üretim azlığından kaynaklanan sorun, sütte tam tersine üretim fazlalığından kaynaklanmaktadır.

Ülkemizde kişi başına kırmızı et tüketimi 12 kg civarında olup bu miktar AB ve Rusya`da 18 kg, ABD`de 38 kg, Brezilyada 42 kg`dır. Piliç eti dahil kişi başına toplam et tüketimimiz 35 kg civarında seyrederken, bu miktar Rusya`da 63 kg, AB`de 77 kg, Brezilya`da 100 kg, ABD`de 108 kg`dır.’’ Dedi.

Ülkemizde ette yaşanan sorunlara değinen Karademir sözlerine şöyle devam etti:

‘’Ülkemizde ette yaşanan sorunun kaynağında ise başta Et ve Süt Kurumu`nun işlevsiz hale getirilmesi, yanlış desteklemeler, mera alanlarının amaç dışı kullanımı, yem üretim miktarının düşüklüğü ve et piyasasında yaşanan her sorunda ithalat yapılarak sorunu çözüme gidilmesidir.

2010 ile 2015 yılları arasında 1,5 milyon büyükbaş, 2,3 milyon küçükbaş hayvan ile 212 bin ton et ithali yapılması, karşılığında 3,8 milyar dolar ödenmiştir.

Fiyatları baskı altına almak için yapılan ithalata rağmen fiyatların artması bunun yanlış bir uygulama olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. 

Hayvancılıkta ki, önemli sorunlarımızdan biri de üretim maliyetinin yüzde 60-70`lik bölümünü oluşturan yem üretiminde görülmektedir. Ülkemizde karma yem üretimimiz yaklaşık 9 milyon ton olup, ihtiyacımız ise 14 milyon ton civarındadır; açığımız 5 milyon tondur. Karma yem üretimimiz yaklaşık yüzde 50 oranında ithal yem hammaddelerine bağlı olduğundan dolayı açığımız GDO`lu mısır ve soya ithalatı ile karşılanmaktadır. Kaba yem ihtiyacı anlamında da durum pek parlak görülmemektedir. Kaba yem ihtiyacımız yaklaşık 74 milyon ton olup, üretimimiz ise 59 milyon ton civarındadır.

2014-2015 yılları arasında toplam süt üretimi çok fazla değişmezken, 2015 yılı süt üretimi 18.654.682 ton olmuştur. Toplam süt üretiminin yüzde 90,8`i inek sütü, yüzde 6,3`ü koyun sütü, yüzde 2,6`sını keçi sütü ve binde 3`ü ise manda sütüdür.

Süt piyasasını düzenlemek ve süt fiyatlarını belirlemekle görevli Süt Konseyinin piyasada gerçekte hiçbir etkinliğinin olmadığı görülmektedir. Ulusal Süt Konseyi, 1 Temmuz 2017'den 1 Şubat 2018 tarihine kadar çiğ sütün referans litre fiyatını 1 lira 30 kuruş olarak belirledi. Böylece litre bazında 9 kuruşluk artış sağlandı. Kırmızı et fiyatının yükselmesi nedeniyle ineklerin kesilmesi çiğ süt arzını düşürdü. Üretimde düşüş yaşanırken, Bazı ülkelere yönelik ihracatın artması, turizm sezonunun açılması çiğ süte olan talebi artırdı.

Üreticiler üretim maliyetlerini de dikkate alarak çiğ süt referans fiyatının 1 lira 40 kuruş olmasını istedi. Ancak, sanayiciler kendi maliyetlerinin de arttığını belirterek bu kadar yüksek artışın mümkün olamayacağını belirtti. 1 Ocak 2017'den 1 Temmuz 2017'ye kadar 1 lira 21 kuruş olarak uygulanan çiğ süt referans fiyatı 1 lira 30 kuruş oldu. Tüketici marketlerden 1 litre sütü 2,5 - 4 liraya almaktadır.

Bakanlık tarafından arz fazlası olarak hesap edilen çiğ sütün piyasadan alınarak süttozuna dönüştürülmesi için Et ve Süt Kurumunun devreye sokulması üreticilere nefes aldıracak önemli bir adım olmuştur. Çiğ sütteki fiyat düşüşünü engellemeyi ve inek kesimini önlemeyi amaçlayan bu uygulama kararlılıkla yürütülmelidir.

Sonuç olarak, hayvan hastalıkları ve gıda güvenirliliğini sağlamada yaşanan sorunlar, sektörün yeni pazarlar bulmasında özellikle de Avrupa`ya ihracatta en önemli güçlükler olarak görülmektedir. Öncelikli olarak yapılması gereken sorunların gerçekçi bir biçimde tespiti ve bunların çözümü için kısa, orta ve uzun dönemli politikaların oluşturulmasıdır.

Sorunların çözümüne ilişkin öncelikle yapılması gerekenler;

Girdi masraflarının azaltılması için mazottaki ÖTV ile elektrik, gübre ve yemde uygulanan KDV oranları üreticinin faydalanabileceği şekilde düşürülmelidir.

Et açığımızın kapatılabilmesi için küçükbaş hayvancılıkta farklı projeler ve ıslah çalışmaları uygulanmalıdır. 

Küçük aile işletmelerinin üretim zincirinde yer almamalarından dolayı besi materyali üretiminde sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu konuda özel teşvikler verilerek küçük aile işletmeleri desteklenmelidir.

Buzağı kesimleri son derece yüksek rakamlara ulaşmıştır. Bu rakamlarla sürdürülebilir hayvancılık yapmak ve besi materyali üretmek son derece güçtür. Aynı durum besi danası ve damızlık dişi hayvan için de söz konusudur. Üretim kayıt altına alınmalı ve kontrolü sağlanmalıdır.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından sözleşmeli üreticilere özel destekleme, hibe, faiz indirim vb. uygulamalar geliştirilmelidir.

Destek çeşidini artırmak yerine amaca yönelik az sayıda kalem üzerinden destek verilmeli ama toplam miktar azaltılmamalıdır. Desteklerin hayvan yerine ürüne, örgütlenmeye ve hayvan sağlığına verilmesi üzerinde durulmalı buna uygun modeller geliştirilmelidir. Doğru olan, bölgeler ve işletme tiplerine göre gerçek maliyetleri izlemeye imkân verecek bir yapı kurmaktır.

Sektörle ilgili kooperatifler desteklenmelidir. Hayvancılık kayıt sistemi TÜRKVET ve Koyun Keçi Bilgi Sistemi verileri, destekleme uygulamaları ve hayvan hareketlerinin takibi için güncel ve kullanılabilir olmalıdır.

Hayvancılık politikaları uzun vadeli bir stratejiye uygun yürütülmelidir. Et ve Süt Kurumu (ESK) piyasa düzenleyici görevini yerine getirecek yönetim anlayışı ve enstrümanlara kavuşturulmalıdır.

Okul sütü projesi kapsamında dağıtılan sütlerin, direkt üretici kooperatifleri vasıtasıyla teminine gidilmelidir. Okul sütü uygulamaları tüm haftaya yayılmalı, üniversiteleri de kapsayacak şekilde genişletilmelidir.

Et ve Süt Konseyinin öncelikli olarak üretici ve tüketicinin korunduğu bir yapıya dönüştürülmesi ve bu konseylerde tüm paydaşların temsilinin sağlanması gerekmektedir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.