TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Okul sadece ders demek değildir

Bugün binlerce çocuk ilk kez anne babalarından ayrı kalarak geleceklerine yön verecek okulla tanışıyor.

Haber Giriş Tarihi: 18.09.2017 15:14
Haber Güncellenme Tarihi: 18.09.2017 15:14
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Okul sadece ders demek değildir

Okul sadece ders demek değildir

Bugün binlerce çocuk ilk kez anne babalarından ayrı kalarak geleceklerine yön verecek okulla tanışıyor. Peki okul deyince aklımıza sadece dersler mi gelmelidir? Yard. Doç. Dr. Egemen Hanımoğlu, bu konuda anne-babalara ve öğretmenlere büyük görevler düştüğünü belirterek, “Anne babalar  ve çocuğun çevresindeki diğer yetişkinler, dersler dışında da çocukların kendilerine özgü bir dünyası olduğunu unutmamalı ve dersler kadar ruhsal durumlarını da dikkate almalıdırlar. Yani çocuk dersler dışında neler yapıyor, hangi olaylar karşısında zorlanıyor, diğer insanlarla neler paylaşıyor ya da paylaşmıyor, arkadaşlarıyla ilişkileri ne durumda, ilişki kurmakta güçlük yaşıyor mu yoksa ilişki kurmada iyi mi, kendisini ifade edebiliyor  mu, neler hissediyor gibi durumlarla da ilgilenilmelidir. Bunların içerisinde dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri çocuğun arkadaşlarıyla kurduğu ilişkilerdir” diyor.

RÖPORTAJ: MURAT YILDIRIM

Okullar açıldı. Bazı anne babalar çocuklarıyla ilgili sıkıntılar yaşıyorlar. Okula yeni başlayan çocuklar için nelere dikkat etmek gerekir?

Anne babalar çocukları kaygılandırabilecek durumlara dikkat etmeliler. Çocuklar için aileden ayrı kalmak endişe verici bir durumdur ve genellikle çocuklar yaşamlarında ilk defa okula giderek ailelerinden ayrı kalıyorlar. Doğal olarak bu durum çocuklarda kaygıya yol açabiliyor. Özellikle kaybolmaktan korkma, anne babanın okul çıkışında kendisini almayacağından endişe etme gibi durumlar söz konusu olabiliyor. Anne babaların yapması gereken, çocuklarının yeni bir ortamda ne tür kaygılar yaşayabileceğini önceden tespit etmek ve bunlarla ilgili çocuğa güvence vermektir. Bununla ilgili olarak anne babalar çocuğa “Okulda olacağım, seni alacağım. Öğretmenin sana yardımcı olacak.” şeklinde bilgiler vermeliler.

Ayrıca bu konuda öğretmenlere de büyük görevler düşüyor. Öğretmenlerin çocukların her birini ayrı ayrı tanımaları gerekiyor. Çünkü okul ortamında çocuk için güvenli sığınak öğretmen olacaktır. Bu nedenle öğretmenler her çocukla tanışmalı ve gerekli durumlarda kendilerine yardımcı olacağını ifade etmelidir.

Çocuklar okulda yeni bilgiler ediniyorlar, okuma yazmayı ve daha birçok şeyi öğreniyorlar. Özellikle bu konuda performans kaygısı söz konusu olabiliyor. Hem çocukta ve hem de anne babada başarılı olup olmama ile ilgili endişeler söz konusu olabiliyor. Bununla ilgili neler yapılması gerekmektedir?

Bazı anne babalar, özellikle de çocukları okula yeni başlayanlar, gerçekten de belirttiğiniz şekilde endişelere sahip olabiliyorlar. Henüz okulun ilk günlerinden itibaren sanki çocuklarının hayatlarıyla ilgili büyük bir sınava hazırlanıyorlarmış gibi davranabiliyorlar. Mesela bazı anne babalar çocuklarının okulun ilk günlerindeki davranışlarını, ilerleyen yıllardaki başarı düzeylerinin göstergesi olarak kabul edebiliyorlar. Bu durumda anne baba daha çok kaygılanıyor ve bu kaygıları haliyle çocuklarına da geçiyor. Böylece çocuklar da kaygılı olmaya başlıyor. Anne babalar belli etmemeye çalışsalar bile çocuklar aile ortamındaki duyguların ve diğer şeylerin farkına varıp bunları anlayabiliyorlar. Bu nedenle anne babanın mümkün olduğunca rahat olması çok önemli. Çocuklarının yetilerine ve öğrenebilme kapasitelerine güvenmeleri gerekiyor. Çocuklar ilk günlerde ödevlerini yapmak, okula gitmek ya da anne babadan ayrı kalmak istemeyebilirler. Bu durumda çocuğa zaman içerisinde okulu seveceği, okula alışacağı anlatılmalı. Yeni arkadaşlar edineceği anlatılmalı. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta çocukların okulu sevmeleridir. Bunun için de çocukların okulda rahat olmaları, kendilerini güvende hissetmeleri ve arkadaşlarıyla güzel ilişkiler kurabildikleri bir ortam oluşturulmalıdır. Eğer bu ortam sağlanabilirse çocuklar için yeni bir şeyler öğrenmek de daha kolay olur. Fakat tam tersi çocuk okula gittiğinde huzursuz ve kaygılı oluyorsa, okula gitmek istemeyecek ve sonuç olarak sıkıntılar ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bu durumda çocuklar doğal olarak okula gitmemek için çeşitli yollara -ağlama, bahane üretme vb-  başvuracaklardır. Buna benzer senaryoların yaşanmaması adına çocuklara okulun sevdirilmesi son derece önemlidir.

 

Sizce çocuğun motivasyonunu arttırmak için yani okula teşvik etmek için öğretmenler nelere dikkat etmeli?

Öncelikle şunu bilmemiz gerekir ki, anne baba kadar öğretmenin rolü de burada çok kritiktir. Öğretmenler, her çocuğun farklı özeliklere sahip olduğunu kabul edip bu özellikleri nedeniyle çocukların değerli olduklarını onlara hissettirmelidirler. Eğer çocuğun farklı özelliklerinin, farklı becerilerinin ortaya çıkmasına izin verilirse, çocuk tarafından bunlara değer verildiği hissedilirse okul keyifli bir yer haline gelecektir.

Bunun dışında okullarda arkadaşlık ilişkileri de önemlidir. Aslında okulun ilk yılları, hayat boyunca kuracağımız sosyal ilişkilerin başlangıç noktasıdır. Bu nedenle çocukların okullarda kurduğu arkadaşlık ilişkileri önemlidir. Paylaşmayı, yardımlaşmayı, sınırları, kendisinin ve diğerlerinin haklarını, diğerlerine saygı duymayı ve daha birçok şeyi çocuklar bu ilişkiler sayesinde öğrenirler. Bu nedenle okul ortamını toplumun minik bir hali olarak düşünmek ve toplumsal olarak hangi değerlere sahip olunması isteniyorsa bu değerleri kazandırmak önemlidir.

Peki çocuklara sorumluluk vermeyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Çocukların kendi işlerini yapmayı, sorumluluklarını yerine getirmeyi, hayatı devam ettirebilmek için gerekli olan asgari becerileri öğrenmeleri gerekiyor. Eğer anne baba, evde karar alırken veya herhangi bir iş yaparken çocuğa sorumluk vermez, aşırı korumacı davranır ve incinmesin, yorulmasın diye çocuğun yapması gerekenleri kendileri yaparlarsa hayata karşı yeterli becerilere sahip olamayan çocuklar yetiştirmiş olurlar. Bu nedenle çocukları pasifleştirmek yerine, birlikte iş yapmayı öğretmek gerekir. Okulun da burada önemli bir rolü söz konusudur. Arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde işbirliği yapmayı, diğer insanları anlamayı öğrenmeleri gerekiyor.

Okul denilince akla gelen ilk şey dersler oluyor. Bu doğru mudur, ne düşünüyorsunuz?

Anne babalar  ve çocuğun çevresindeki diğer yetişkinler, dersler dışında da çocukların kendilerine özgü bir dünyası olduğunu unutmamalı ve dersler kadar ruhsal durumlarını da dikkate almalıdırlar. Yani çocuk dersler dışında neler yapıyor, hangi olaylar karşısında zorlanıyor, diğer insanlarla neler paylaşıyor ya da paylaşmıyor, arkadaşlarıyla ilişkileri ne durumda, ilişki kurmakta güçlük yaşıyor mu yoksa ilişki kurmada iyi mi, kendisini ifade edebiliyor  mu, neler hissediyor gibi durumlarla da ilgilenilmelidir. Bunların içerisinde dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri çocuğun arkadaşlarıyla kurduğu ilişkilerdir. Ruh sağlığı açısından arkadaş ilişkilerinin iyi durumda olması koruyucu faktördür. Son zamanlarda yapılan çalışmalar sosyal ilişkileri daha iyi olan bireylerin ruh sağlıklarının da daha iyi olduğunu göstermektedir.

Ev ödevleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Kimi anne babalar ödevlerin çok olduğundan şikayet ederken kimileri de azlığından şikayet ediyor. Ödevlerle ilgili nasıl bir yol izlenilmeli?

Çocuklara ev ödevi vermek, okuldaki işlerle ilgili sorumluklar yüklemek elbette doğru bir uygulamadır ancak bunun dengeli yapılması gerekiyor. Ben hiç ödev vermemeyi doğru bulmuyorum. Çocukluk yıllarında ev ödevi yapmamış bir kişinin ilerleyen yıllarda önemli sınavlara hazırlık sürecinde problem yaşaması kaçınılmazdır. Bu nedenle ev ödevi vermeye çocukluktan itibaren başlamak doğrudur. Fakat bu ödevleri verirken ölçüyü iyi belirlemek gerekli. Çocuğu birazcık zorlayacak ödevler vermek uygun olacaktır. Ancak fazlaca ve çok zorlayıcı ödevler verilirse çocukta yetersizlik duygusunun yanı sıra bezginlik oluşacaktır. Bu da okul yaşantısına olumsuz yansıyacak ve zamanla okuldan soğumayla sonuçlanacaktır. Bu konuda öğretmenlerin ölçüyü iyi ayarlamaları gerekiyor.

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.