TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tarihi camide cuma namazı

Adana’da Aralık ayının ilk Cuma Namazı kılındı. Havanın yağmurlu ve soğuk olmasına aldırış etmeyen binlerce Adanalı Camilere akın etti. Bu camilerden biride Tarihi Ulu Cami oldu. Tarihi Ulu Cami’ye gelen yüzlerce kişi camiyi doldurdu.

Haber Giriş Tarihi: 07.12.2018 13:53
Haber Güncellenme Tarihi: 07.12.2018 13:53
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Tarihi camide cuma namazı

BAYRAM BULUT

 

ADANA (İLKHABER)-Adana’da Aralık ayının ilk Cuma Namazı kılındı. Havanın yağmurlu ve soğuk olmasına aldırış etmeyen binlerce Adanalı Camilere akın etti. Bu camilerden biride Tarihi Ulu Cami oldu. Tarihi Ulu Cami’ye gelen yüzlerce kişi camiyi doldurdu.

 

Ramazanoğulları Camii veya Adana Ulu Cami adıyla bilinen tarihi cami Adana’nın Büyük Saat Yerleşkesinde yer alıyor. Adana’da bulunan 16. Yüz yıldan kalma tarihi bir cami  olan Tarihi Ulu Cami, Ramazanoğulları Beyliği’nin başyapıtı olan cami şehrin en önemli tarihi yapılarından birisi olma özelliğini taşımaktadır.1998 yılında Sabancı Merkez Camii'nin hizmete açılmasına kadar Adana'nın en büyük camisi olma özelliğini koruyan Tarihi Ulu Cami hala ibadete açık bulunuyor.

 

CAMİYİ ADANALILAR DOLDURDU

 

Bu hafta kılınan Aralık ayının ilk Cuma Namazı için tarihi camiyi Adanalılar yine doldurdu. Cami içerisinde yer bulamayan vatandaşlar caminin avlusunda bulunan kapalı alanları ve açık alanları kullandı. Tarihi bir camide Cuma Namazını kılma fırsatı bulan vatandaşlar, dualarını edip namaz sonrası ise Caminin önünde toplanan binlerce güvercine yem verdi.

 

‘Selâm: İslâm'ın Güven Ve Barış Çağrısı’

‘Selâm: İslâm'ın Güven Ve Barış Çağrısı’ başlığı altında okunan Cuma hutbesinde ise, Peygamber Efendimizin hayatından örnekler verildi. Yine hutbede selam vermenin önemi anlatıldı. Okunan Cuma Hutbesi’nde şu ifadelere yer verildi;

“Bizi yaratan, yaşatan, türlü nimetlerle donatan Allah’a hamdü senalar olsun! O’nun habîb-i edîbi Muhammed Mustafa’ya salâtü selâm olsun! Resûl-i Ekrem’in pâk ve temiz âline, aziz ve kerim ashabına selâm olsun! Barış ve esenlik dini İslam’a sımsıkı sarılan, etrafına huzur ve güven veren Müslüman gönüllere selâm olsun!

 Allah Resûlü (s.a.s), emin belde Mekke’den esenlik diyarı Medine’ye hicret için yola çıktığında, Medineli Müslümanlar günlerce hasret ve heyecan içinde onu beklemişlerdi. Nihayet Sevgili Peygamberimizin şehre ulaştığı haberi duyulunca ahali büyük bir coşkuyla yollara döküldü. Herkesin gözü ve kulağı Peygamberimizde, onun mübarek ağzından dökülecek ilk sözlerde idi. Allah Resûlü (s.a.s), o gün kalabalığa şöyle seslendi: “Ey insanlar! Selâmı aranızda yayın, birbirinize yemek ikram edin, insanlar uykuda iken namaz kılın ki, selâmetle cennete giresiniz.”  

 “Selâm”, Rabbimizin esmâ-i hüsnâsından biridir. Allah Teâlâ, kullarını selâmete eriştiren, onlara, sağlık ve afiyet bahşedendir. Muhammed Mustafa (s.a.s), insanlığı tevhide ve adalete davet eden, Allah’a kulluk etmeye, güven ve huzuru hâkim kılmaya, kardeşçe yaşamaya çağıran son peygamberdir. İslâm, adı üzerinde, barış ve ebedi kurtuluş dinidir. Müslüman ise, elinden ve dilinden diğer insanların güvende olduğu kişidir.  

Müminlerin birbirlerine “Selâmün aleyküm”, “Allah’ın selâmı üzerinize olsun” diyerek seslendiği her an, selâmın zengin anlam dünyası hayatımıza yansır. Mümin, imanından aldığı huzur ve güveni selâm ile çevresine yayar ve iyi niyetlerini duaya döker.

Selâm, kalabalıklar içinde kendi telaşına düşmüş, belki de birbirine yabancılaşmış insanları tanıştırır ve kaynaştırır. Bir dost selâmı, yalnız olmadıklarını onlara hatırlatır. Kalpleri yumuşatır, kırgınlıkları ortadan kaldırır. Selâm denizi coştuğunda gönüllerden kini giderir. Cennete ulaşan yolda, selâm ile yayılan muhabbetin payıvardır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s), şöyle buyurmaktadır: “İman etmedikçe Cennet’e giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olamazsınız. Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız.”

 Mümin, kâinattaki her varlıkla selâm ve güven ilişkisi kurar; her işinde selâm ve barış dili kullanır. Allah’ın selâmını veren Müslüman, adeta bulunduğu yerde sözleriyle ve davranışlarıyla huzurun teminatı olur. Can yakmaz, gönül yıkmaz, kimseyi hakir görmez, kimsenin onur ve haysiyetini zedelemez, kaba ve kırıcı konuşmaz. Hâsılı Müslüman’ın verdiği selâm kuru bir sözden ibaret değil, bilâkis mana ve maksadına uygun bir iyilik şiarıdır.

Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de bize şöyle hitap ediyor: “Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (yani İslam'a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”

O halde, en yakınlarımızdan başlamak üzere selâmı yayalım ve tanımasak da selâm verdiğimiz müminlerin sayısını artıralım. Bir huzur ve bereket duası olan selâmın hakkını verelim. Varlığımızla bulunduğumuz her yere güven ve huzur taşıyalım. Selâmımızla dillerden gönüllere kardeşlik bağları kuralım. Böylelikle misafiri olduğumuz fani dünyayı kavga ve ızdırap yurdu olmaktan çıkarıp sulh ve selâmet yurdu haline getirelim.”

 

.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.