TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Akdeniz

İLKHABER-Gazetesi - Akdeniz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Akdeniz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Baharın müjdecisi kırlangıçlar gelmeye başladı Haber

Baharın müjdecisi kırlangıçlar gelmeye başladı

Kış mevsiminin soğuk ve kasvetli günlerini geride bırakırken, baharın müjdecisi kırlangıçlar binlerce kilometre süren yolculuklarının ardından Ege ve Akdeniz kıyılarına gelmeye başladı. Soğuk kış günlerini geride bırakırken, doğanın yeniden canlanışına tanıklık ediyoruz. Bu canlanışın en güzel habercilerinden biri de, uzun bir yolculuktan sonra yuvalarına dönen kırlangıçlar. Kırlangıçlar, her yıl Afrika'dan yola çıkarak baharla birlikte binlerce kilometre yol katederek Türkiye'ye ulaşıyor. Mart ayının sonlarında ve Nisan ayının başlarında gökyüzünde uçuşan kırlangıçları görmek, baharla birlikte gelen sevinci ve umudu da beraberinde getiriyor. Kırlangıçların yuvalarına dönüşü, sadece bir doğa olayı değil, aynı zamanda kültürel açıdan da önemli bir yer oluşturuyor. Birçok kültürde kırlangıçlar, bereket, şans ve mutluluk simgesi olarak kabul ediliyor. Hatta bazı inanışlara göre, kırlangıç yuvası yapan evin bereketi artacağına ve o evde huzurun hakim olacağına inanılıyor. Uzmanlar, kırlangıçların sadece güzellikleri ve zarif uçuşlarıyla değil, aynı zamanda böceklerle beslenerek doğal dengeyi korumadaki rolüyle de önemli olduğunu beklirtiyor. Bu kanatlılar, özellikle tarım alanlarında böcek popülasyonunu kontrol altında tutarak tarımsal üretime katkıda bulunuyorlar. Kırlangıçların yaşam alanları daralıyor Ancak, kırlangıçların yaşam alanları her geçen gün daralıyor. Kentsel alanlarda yeşil alanların azalması, tarım ilaçlarının kullanımı ve binaların yüksek katlı olması gibi nedenler, kırlangıçların sayısında azalmaya neden oluyor. Çevreci kuruluşlar da bu nedenle kırlangıçları korumak ve yaşam alanlarını genişletmek konusunda uyarılarda bulunuyor. Doğe Derneği yetkilileri de vatandaşlara kırlangıçlar için evlerin teraslarına ve bahçelerine kuş yuvaları yerleştirip tarım ilaçlarının bilinçsizce kullanılmasına engel olarak  kırlangıçların yaşamına katkıda bulunulmalarını önerdi.

Akdeniz'deki deniz çayırlarının yüzde 34'ünden fazlası yok oldu Haber

Akdeniz'deki deniz çayırlarının yüzde 34'ünden fazlası yok oldu

Akdeniz'in biyolojik çeşitliliğinin temelini oluşturan deniz çayırlarının yüzde 34'ünden fazlasının,  demirleme, kirlilik ve iklim değişikliği gibi nedenlerle yok olduğu bildirildi.  Adını deniz tanrısı Poseidon'dan alan deniz çayırı (Posidonia), milyonlarca yıldır olağanüstü bir deniz ekosistemine ev sahipliği yapıyor. Akdeniz biyolojik çeşitliliğinin temelini oluşturan deniz çayırları, 400'den fazla bitki ve binden fazla denizel türe üreme ve yaşam alanı sunuyor. Ancak Akdeniz'deki demirleme, kirlilik ve iklim değişikliği gibi insan kaynaklı nedenlerden dolayı son 50 yılda deniz çayırlarının yüzde 34'ünden fazlasının yok olduğu belirtiliyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) tarafından bu konuda yapılan açıklamada, değerli bir karbon yutağı olması bakımından kritik role sahip deniz çayırı ekosistemlerinin zarar görmesinden dolayı, karbon depolama kapasitelerinin de olumsuz etkilendiği belirtildi.  Akdeniz’in akciğerleri deniz çayırlarını yaz aylarında Akdeniz’de yoğunlaşan demirleme faaliyetlerinin olumsuz etkileiği belirtilen açıklamada, "Bu durumun önünde geçmek için Kaş-Kekova Deniz Koruma Alanı’nda oluşturulan sistemi yerel yönetimler koordinasyonunda HSBC desteğiyle hayata geçirdik. 'Akdeniz’e Nefes: Kaş-Kekova Deniz Çayırlarını Koruma' projesi kapsamında Cumhuriyetimizin 100. Yılında Akdeniz’deki yüz şamandıra, deniz çayırlarının korunmasına destek olacak.  Deniz çayırlarının alandaki güncel durumunu belirlemek üzere bilim danışmanlarımızla sualtı izleme çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Mart 2023 itibariyle Kaş-Kekova ÖÇKB’nden edinilen deneyimlerin Datça-Bozburun ve Dilek Yarımadası’nda yaygınlaştırılması, deniz çayırlarının ulusal ve bölgesel ölçekte etkin korunmasına katkı sağlamak üzere WWF Akdeniz ofislerinin iş birliğiyle Mavi Ormanlar Projemizi de yürütmeye başladık." denildi.

Akdeniz Belediye Başkanı Gültak: Altyapı çalışmalarını yerinde inceledi Haber

Akdeniz Belediye Başkanı Gültak: Altyapı çalışmalarını yerinde inceledi

Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerinin, ilçe genelinde asfalt kaplama ve kaldırım yenileme hizmeti aralıksız devam ediyor. Güçlendirilen ekip ve arttırılan iş makineleri desteğiyle aynı anda birçok mahallede hizmet veren ekipler, Kiremithane ve Yeni Mahalle’ye de çıkarma yaparak sokakları asfaltla kaplayıp kaldırımları yeniliyor. Kiremithane Mahallesi Muhtarı Ali Gülgen ve Yeni Mahalle Muhtarı Habib Aksın ile bir araya gelerek 2 mahallede gerçekleşen çalışmaları takip eden Başkan Gültak, ekiplerden bilgi aldı, ardından mahalle sakinleri ve esnafla sohbet ederek taleplerini dinledi. “Aynı anda 10 mahallemize hizmet verebiliyoruz” Kiremithane Mahallesi Dr. Cemalettin Tanrıöver Sokakta gerçekleşen çalışmaları inceleyen Gültak; “Burada zamanla eskiyip ömrünü tamamlayan asfalt kaldırıldı. Sıcak asfalt da geldi, sokağı tamamen asfaltlayacağız. Şu an Akdeniz’de 10 mahallede hem sıcak asfalt döküyoruz hem yama hem de kaldırım çalışmalarımız devam ediyor. Bir özelliği şu; kendi plentimizden, kendi sıcak asfaltımızla bu hizmeti üretiyoruz. Bu da Akdeniz’e yakışıyor. Her şey Akdeniz için” ifadelerini kullandı. “Başkanımız sözünü yerine getirdi” Çalışmalardan duyduğu memnuniyeti dile getiren Kiremithane Mahallesi Muhtarı Ali Gülgen ise “Şu an mahallemizde Dr. Cemalettin Tanrıöver Sokaktayız. Bu sokağımızın yenilenmesi lazımdı. Başkanımız daha önce bize söz vermişti. Kısmet bugüne imiş. Bugün de fen işleri ekipleri geldi ve asfaltı dökecekler. Ardından ara sokakların da bazıları yenilenecek. İnşallah diğer sokaklarımıza da en kısa sürede gireceğiz. Başkanımız Gültak’a ve ekibine çok teşekkür ediyorum” dedi.

Antalya kıyılarında ceset avı Haber

Antalya kıyılarında ceset avı

Antalya sahillerinde son 1 haftada 8 cesedin bulunmasının ardından Antalya İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Deniz Polisi ekipleri adeta alarma geçti. Kaleiçi Yat Limanı’ndan çıkış yapan çok sayıda bot, Akdeniz açıklarını taramaya başladı. Sahil Güvenlik ekiplerinin de katıldığı çalışmalara havadan da destek veriliyor. Ekipler ara vermeden hem kıyı hem de açığı kademeli olarak didik didik tarıyorken, şuana kadar yapılan taramalarda herhangi bir cesede rastlanılmadı. Antalya Valisi Orhan Çevik: “Sürekli denizde tarama halindeyiz” Konuyla ilgili Antalya Valiliğinin daha önceki açıklamasını hatırlatan Çevik, 2,5-3 ay önce Lübnan’da bir gemiye 80-90 kadar Suriyelinin bindiğini, Akdeniz açıklarına ilerleyen gemiden haber alınamadığını ve battığı yönünde değerlendirmeler olduğunu söylemişti. Bu değerlendirmelerden yola çıkarak hava muhalefeti, akıntı gibi sebeplerden dolayı Antalya kıyılarına vurduğu yönünde düşüncelerini olduğunu aktaran Çevik, "Kıbrıs’ta da 3-4 ceset vurmuş. Üzerindeki kıyafetlerden, ayakkabılardan Suriye imalatı olduğunu anlıyoruz. Dolayısıyla o yönde bir değerlendirmemiz var. İlgili birimlerde konu ciddi bir şekilde takip ediliyor. Sahil Güvenlik ve Deniz Polisi araç gereçleriyle sürekli denizde tarama halinde, çalışmalarımız devam ediyor. Şu ana kadar rastlayamadık. Uluslararası sularda devletimiz tüm imkanlarıyla, ilgili devletlerle birlikte koordineli bir şekilde yürütecektir diye düşünüyorum" diye konuşmuştu. Antalya Sahillerinde andarma Ekipleri dron destekli devriye görevine başladı  Antalya sahillerinde dalgaların, mültecilere ait olduğu değerlendirilen 7 cesedi 6 gündür kıyıya getirmesinin ardından Jandarma ekipleri Manavgat sahillerinde dron destekli devriye görevine başladı. Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı ekipler, Titreyengöl sahillerinde yaya olarak devriye görevi yaparken, dron ile sahilleri ve denizi gözetlemeye başladı. Jandarma ekipleri, 64 kilometre uzunluğundaki sahil şeridinde aralıksız devriye görevi ifa ederek kontrol altında tutuyor.li değerlendirildiği bilgisi paylaşılmıştı.

Akdeniz'de rekor kıran deniz suyu sıcaklığı kasırgalara yol açabilir Haber

Akdeniz'de rekor kıran deniz suyu sıcaklığı kasırgalara yol açabilir

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Akdeniz'in iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölge olduğunu söyledi.İklim değişikliğinin Akdeniz'in yüzey suyu sıcaklıklarındaki etkisine değinen Salihoğlu, "Son 40 yılda Mersin Körfezi, İskenderun Körfezi gibi bölgelerde 2 derecenin üzerinde bir artış gözlemliyoruz. Bu, ülkemiz denizleri için ciddi bir sıcaklık artışı olarak öne çıkıyor. Akdeniz'deki sıcaklık artışı ortalama 1,5 dereceyi buluyor. Antalya Körfezi'nin açıklarında da benzer şekilde 1,5 derece sıcaklık artışları yaşanıyor." dedi. Aralık ayı ortasında deniz yüzey suyu sıcaklığının Mersin Körfezi'nde 22, İskenderun ve Antalya Körfezi'nde ise 21,5 derece ölçüldüğü bilgisini veren Salihoğlu, bu değerlerin, bu dönemde ölçülen en yüksek rakamlar olduğunu vurguladı. Ocak ayı içinde de rekor değerler ölçüldüğünü belirten Salihoğlu, "Bu yıl ocak ayında İskenderun, Mersin ve Antalya körfezlerinde 19 derece olması gereken sıcaklık ortalaması 20 dereceye yükseldi. Bu rakamlar söz konusu körfezler için tüm zamanların en sıcak ocak ayı deniz yüzey suyu sıcaklıkları oldu. İskenderun ve Mersin Körfezi'nde kasım ayı ortalaması 23 dereceyken geçen yıl kasımda 25 dereceyi, ortalaması 22 derece olması gereken Antalya ise yine kasımda hiç görmediğimiz 24,5 dereceyi gördü." diye konuştu. Artan sıcaklıkların deniz canlılarına etkisi Yüzeyde artan tuzlulukla yoğunlaşan suyun batarak derinlerde de etki oluşturduğunu anlatan Salihoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Derin deniz genelde dengeli bir yapıya sahip, küçük sıcaklık değişimleri bile tüm yapıyı etkiliyor ve küçük değişimlerin büyük etkileri olabiliyor. Daha da korkutucusu, dünyadaki büyük akıntı sistemlerindeki genel döngüler gibi Akdeniz'de de döngüler var ve bu döngüler artan sıcaklıklarla giderek değişecek. O zaman durum ekosistem açısından daha da tehlikeli bir boyuta ulaşacak çünkü artan sıcaklıklar canlıların yaşam alanlarını değiştirmeleriyle sonuçlanabiliyor." Salihoğlu, iklim değişikliğinin denizde asitlenmeye yol açtığını, bunun da özellikle bünyesinde kalsiyum içeren türlerin ya yapılarını değiştirmelerine ya da ölümlerine neden olduğunu, hatta balıkların göçlerini, üreme alışkanlıklarını değiştirdiğini aktardı. Salihoğlu, şu önerilerde bulundu: "İklim değişikliğinin denizler üzerindeki fiziksel etkisine bir çözümümüz yok, sıcaklıklar arttı, okyanus asitlendi. En iyi senaryoda, sıcaklık artışlarını 1,5-2 derecede durdursak bile artış bir süre daha devam edecek. Burada deniz ekosistemini güçlendirmemiz gerekiyor ve bunun tek yolu diğer baskıları azaltmak. Kirlilik, avcılık, yapılaşma gibi baskıları azaltmak, biyoçeşitliliği ve ekosistem direncini artırmak gerekiyor. Bunun yollarından biri de koruma alanlarını artırmak. Biz, 'Mevcudu koruyalım.' değil, 'Mevcudu daha sağlıklı hale getirelim.' diyoruz, çünkü mevcut sağlıksız."  Akdeniz'de 2040 yılında 2,2 derecelik artış öngörülüyor Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Turan Beşiktepe, denizler ve okyanusların yerküre iklim sisteminin çok önemli bir parçası olduğunu ve iklim düzenleyici rolleri bulunduğunu kaydetti. İnsan faaliyetleriyle üretilen ısının yaklaşık yüzde 90'ının denizler tarafından emilerek akıntılar yoluyla dağıtıldığını ifade eden Beşiktepe, ısının bir kısmının atmosfere geri salındığı, geri kalanının denizin derin katmanlarına doğru taşındığı, bütün bu sürecin iklim sisteminin dengesinin korunması için hayati anlam taşıdığı tespitinde bulundu. Bu süreç içinde yaşanan birtakım dengesizliklerin denizlere zarar verdiğine dikkati çeken Beşiktepe, "Sanayi öncesi döneme göre atmosfer sıcaklığı 1,1 derece daha fazlayken Akdeniz'de bu değer 1,5 derece. Bu eğilim devam ettiği sürece 2040 yılında 2,2 dereceye ulaşacağı öngörülüyor. Akdeniz'in batısı son 10 yılda 0,35 derece, Doğu Akdeniz ise 0,5 derece ısındı, Atlantik Okyanusu'nda ise 0,25 derece bir ısınma var. Küresel ısınmayla birlikte denizdeki buharlaşma artıyor, bu da buluttaki su miktarını ve yağışları artırıyor. Ancak Akdeniz bu genel durum içerisinde bir istisna teşkil ediyor ve Akdeniz'in genelinde özellikle kış yağışlarında azalma olacağı tahmin ediliyor." değerlendirmesini paylaştı. Akdeniz'i, aşırı hava ve deniz olaylarının daha fazla olduğu batı ve daha çok ısınan doğu olarak ikiye ayırdıklarını bildiren Beşiktepe, şunları söyledi: "Batı Akdeniz'de Afrika'dan gelen sıcak ve kuzeyden gelen soğuk hava kütlesi etkileşim halinde olduğu için aşırı hava olayları görülüyor ve bunun denize etkisi çok şiddetli oluyor. Bu nedenle Akdeniz'de daha önce gözlenmeyen kasırgaları gözlemlemeye başladık, okyanustakine benzer şekilde oluyorlar. Bunlar zaman içerisinde bize daha güçlü hale gelecek çünkü deniz suyu sıcaklığı arttıkça siklon şeklinde olan kasırganın şiddeti de artıyor. Akdeniz'de 150-160 kilometre hızında kasırgalar sürpriz olmayacak, Batı Akdeniz'de görmeye başladık, yakında bizim kapımızı çalacak. Şu anda bizde görülmemesinin sebebi kıyıdaki dağların dağılımıyla alakalı." Doğu Akdeniz tropikleşme süreci yaşıyor Denizdeki aşırı ısınmanın balıkların yumurtlama mevsimlerini ve stoklarını etkileyeceği, mercan kayalıklarının ve deniz çayırlarının bozulmasıyla kıyılarda su kalitelerinin bozulacağı uyarısında bulunan Beşiktepe, "Doğu Akdeniz, batıya göre daha fazla ısındığı için bir tropikleşme süreci yaşıyor. Burada yaşayan mercan kayalıkları 'soğuk su mercan kayalıkları' diye adlandırılıyor ve deniz suyu 26-27 derecenin üzerinde çıktığı zaman uyum sağlayamayarak ölmeye başlıyorlar. Akdeniz'e özgü mercan kayalıklarının önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde yok olacağı tahmin ediliyor. Bu da bütün ekosistemi tümüyle mahvedecek." ifadelerini kullandı. Fırtınalar ve denizdeki taşkınlara karşı kıyılardaki yapıların ve altyapıların elden geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Beşiktepe, sözlerini şöyle tamamladı: "Küresel ısınmayı durduramadığımız sürece çok ciddi dönemler yaşayacağız, buna karşı bireysel ya da ülke olarak önlem almamız çok zor. Tek yapabileceğimiz hava olaylarına karşı tahmin mekanizmasını geliştirmek. Bunlarla yaşamayı öğrenmeliyiz, yaşam şartlarımızı düzenlememiz lazım. Doğayla baş etmemiz mümkün değil, ancak ona uygun yaşarsak hayatta kalacağız."

Akdeniz'de kasırga ihtimali Haber

Akdeniz'de kasırga ihtimali

Uzmanlar, Akdeniz'deki deniz suyu sıcaklıklarının rekor seviyelere ulaştığı ve bu durumun okyanuslardaki kasırgalara benzer şiddetli hava olaylarına neden olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Akdeniz'in iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölge olduğunu söyledi. İklim değişikliğinin Akdeniz'in yüzey suyu sıcaklıklarındaki etkisine değinen Salihoğlu, "Son 40 yılda Mersin Körfezi, İskenderun Körfezi gibi bölgelerde 2 derecenin üzerinde bir artış gözlemliyoruz. Bu, ülkemiz denizleri için ciddi bir sıcaklık artışı olarak öne çıkıyor. Akdeniz'deki sıcaklık artışı ortalama 1,5 dereceyi buluyor. Antalya Körfezi'nin açıklarında da benzer şekilde 1,5 derece sıcaklık artışları yaşanıyor." dedi. Aralık ayı ortasında deniz yüzey suyu sıcaklığının Mersin Körfezi'nde 22, İskenderun ve Antalya Körfezi'nde ise 21,5 derece ölçüldüğü bilgisini veren Salihoğlu, bu değerlerin, bu dönemde ölçülen en yüksek rakamlar olduğunu vurguladı. Ocak ayı içinde de rekor değerler ölçüldüğünü belirten Salihoğlu, "Bu yıl ocak ayında İskenderun, Mersin ve Antalya körfezlerinde 19 derece olması gereken sıcaklık ortalaması 20 dereceye yükseldi. Bu rakamlar söz konusu körfezler için tüm zamanların en sıcak ocak ayı deniz yüzey suyu sıcaklıkları oldu. İskenderun ve Mersin Körfezi'nde kasım ayı ortalaması 23 dereceyken geçen yıl kasımda 25 dereceyi, ortalaması 22 derece olması gereken Antalya ise yine kasımda hiç görmediğimiz 24,5 dereceyi gördü." diye konuştu. Artan sıcaklıkların deniz canlılarına etkisi Yüzeyde artan tuzlulukla yoğunlaşan suyun batarak derinlerde de etki oluşturduğunu anlatan Salihoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Derin deniz genelde dengeli bir yapıya sahip, küçük sıcaklık değişimleri bile tüm yapıyı etkiliyor ve küçük değişimlerin büyük etkileri olabiliyor. Daha da korkutucusu, dünyadaki büyük akıntı sistemlerindeki genel döngüler gibi Akdeniz'de de döngüler var ve bu döngüler artan sıcaklıklarla giderek değişecek. O zaman durum ekosistem açısından daha da tehlikeli bir boyuta ulaşacak çünkü artan sıcaklıklar canlıların yaşam alanlarını değiştirmeleriyle sonuçlanabiliyor." Salihoğlu, iklim değişikliğinin denizde asitlenmeye yol açtığını, bunun da özellikle bünyesinde kalsiyum içeren türlerin ya yapılarını değiştirmelerine ya da ölümlerine neden olduğunu, hatta balıkların göçlerini, üreme alışkanlıklarını değiştirdiğini aktardı. Salihoğlu, şu önerilerde bulundu: "İklim değişikliğinin denizler üzerindeki fiziksel etkisine bir çözümümüz yok, sıcaklıklar arttı, okyanus asitlendi. En iyi senaryoda, sıcaklık artışlarını 1,5-2 derecede durdursak bile artış bir süre daha devam edecek. Burada deniz ekosistemini güçlendirmemiz gerekiyor ve bunun tek yolu diğer baskıları azaltmak. Kirlilik, avcılık, yapılaşma gibi baskıları azaltmak, biyoçeşitliliği ve ekosistem direncini artırmak gerekiyor. Bunun yollarından biri de koruma alanlarını artırmak. Biz, 'Mevcudu koruyalım.' değil, 'Mevcudu daha sağlıklı hale getirelim.' diyoruz, çünkü mevcut sağlıksız." "Akdeniz'de 2040 yılında 2,2 derecelik artış öngörülüyor" Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Turan Beşiktepe, denizler ve okyanusların yerküre iklim sisteminin çok önemli bir parçası olduğunu ve iklim düzenleyici rolleri bulunduğunu kaydetti. İnsan faaliyetleriyle üretilen ısının yaklaşık yüzde 90'ının denizler tarafından emilerek akıntılar yoluyla dağıtıldığını ifade eden Beşiktepe, ısının bir kısmının atmosfere geri salındığı, geri kalanının denizin derin katmanlarına doğru taşındığı, bütün bu sürecin iklim sisteminin dengesinin korunması için hayati anlam taşıdığı tespitinde bulundu. Bu süreç içinde yaşanan birtakım dengesizliklerin denizlere zarar verdiğine dikkati çeken Beşiktepe, "Sanayi öncesi döneme göre atmosfer sıcaklığı 1,1 derece daha fazlayken Akdeniz'de bu değer 1,5 derece. Bu eğilim devam ettiği sürece 2040 yılında 2,2 dereceye ulaşacağı öngörülüyor. Akdeniz'in batısı son 10 yılda 0,35 derece, Doğu Akdeniz ise 0,5 derece ısındı, Atlantik Okyanusu'nda ise 0,25 derece bir ısınma var. Küresel ısınmayla birlikte denizdeki buharlaşma artıyor, bu da buluttaki su miktarını ve yağışları artırıyor. Ancak Akdeniz bu genel durum içerisinde bir istisna teşkil ediyor ve Akdeniz'in genelinde özellikle kış yağışlarında azalma olacağı tahmin ediliyor." değerlendirmesini paylaştı. Akdeniz'i, aşırı hava ve deniz olaylarının daha fazla olduğu batı ve daha çok ısınan doğu olarak ikiye ayırdıklarını bildiren Beşiktepe, şunları söyledi: "Batı Akdeniz'de Afrika'dan gelen sıcak ve kuzeyden gelen soğuk hava kütlesi etkileşim halinde olduğu için aşırı hava olayları görülüyor ve bunun denize etkisi çok şiddetli oluyor. Bu nedenle Akdeniz'de daha önce gözlenmeyen kasırgaları gözlemlemeye başladık, okyanustakine benzer şekilde oluyorlar. Bunlar zaman içerisinde bize daha güçlü hale gelecek çünkü deniz suyu sıcaklığı arttıkça siklon şeklinde olan kasırganın şiddeti de artıyor. Akdeniz'de 150-160 kilometre hızında kasırgalar sürpriz olmayacak, Batı Akdeniz'de görmeye başladık, yakında bizim kapımızı çalacak. Şu anda bizde görülmemesinin sebebi kıyıdaki dağların dağılımıyla alakalı." Doğu Akdeniz tropikleşme süreci yaşıyor Denizdeki aşırı ısınmanın balıkların yumurtlama mevsimlerini ve stoklarını etkileyeceği, mercan kayalıklarının ve deniz çayırlarının bozulmasıyla kıyılarda su kalitelerinin bozulacağı uyarısında bulunan Beşiktepe, "Doğu Akdeniz, batıya göre daha fazla ısındığı için bir tropikleşme süreci yaşıyor. Burada yaşayan mercan kayalıkları 'soğuk su mercan kayalıkları' diye adlandırılıyor ve deniz suyu 26-27 derecenin üzerinde çıktığı zaman uyum sağlayamayarak ölmeye başlıyorlar. Akdeniz'e özgü mercan kayalıklarının önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde yok olacağı tahmin ediliyor. Bu da bütün ekosistemi tümüyle mahvedecek." ifadelerini kullandı. Fırtınalar ve denizdeki taşkınlara karşı kıyılardaki yapıların ve altyapıların elden geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Beşiktepe, sözlerini şöyle tamamladı: "Küresel ısınmayı durduramadığımız sürece çok ciddi dönemler yaşayacağız, buna karşı bireysel ya da ülke olarak önlem almamız çok zor. Tek yapabileceğimiz hava olaylarına karşı tahmin mekanizmasını geliştirmek. Bunlarla yaşamayı öğrenmeliyiz, yaşam şartlarımızı düzenlememiz lazım. Doğayla baş etmemiz mümkün değil, ancak ona uygun yaşarsak hayatta kalacağız."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.