TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#arkeoloji

İLKHABER-Gazetesi - arkeoloji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, arkeoloji haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sillyon Antik Kenti'nde yürütülen kazı çalışmalarında Roma dönemine ait  stadyum gün yüzüne çıkarılıyor Haber

Sillyon Antik Kenti'nde yürütülen kazı çalışmalarında Roma dönemine ait stadyum gün yüzüne çıkarılıyor

Antalya'nın Serik ilçesindeki Sillyon Antik Kenti'nde devam eden kazı çalışmalarında, toprak altında bulunan stadyumun yüzde 25'lik kısmı gün yüzüne çıkarıldı. Milattan önce 2 binlerin başında güvenlik kaygılarıyla yüksek bir tepeye kurulan antik kent, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çeşitli yapıları bir arada barındırıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünden alınan izinle Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Taşkıran başkanlığındaki 40 kişilik ekip, bölgenin tarihinin ortaya çıkarılması ve turizme kazandırılması için çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmaları Roma dönemine ait stadyumda yoğunlaştırdıklarını belirten Taşkıran, AA muhabirine, tonlarca toprağın altındaki stadyumun 254 metre uzunluğunda ve 48 metre genişliğinde olduğunu söyledi. Stadyumun yüzde 25'ini ortaya çıkardıklarını belirten Taşkıran, "2020'de başlayan kazılar, 2022'de Cumhurbaşkanlığının Kararlı Kazı Listesi'ne girmesiyle hız kazandı." dedi. - "Yapı çift tribünlü" Roma döneminde kentin zenginleşmesi ve refaha kavuşmasıyla stadyum, hamam ve bazı kamusal yapıların inşa edildiğini vurgulayan Taşkıran, "2022'de stadyumdaki kazı çalışmalarına başladık. Stadyum, kentin batı yamacı boyunca yapılmış. Zamanında buradaki arazi düzleştirilmiş, teras haline getirilmiş ve stadyum yapısı buraya kondurulmuş. Yapı çift tribünlü aynı zamanda bir dönüş alanına sahip." diye konuştu. Taşkıran, 10 bin kişilik kapasiteye sahip tarihi yapının hem kapasitesi hem şekli hem de ölçüsüyle bölge stadyumları arasında ön plana çıktığını dile getirdi. Antik dönemde stadyumda spor müsabakaları, yarışmalar ve festivallerin yapıldığını anlatan Taşkıran, şöyle konuştu: "Alandan çıkan malzemelerden hareketle, stadyumun İsa'dan sonra 1. yüzyılda inşaatına başlandığı, İsa'dan sonra 5. yüzyıla kadar da kullanılmış olduğunu söyleyebiliriz. Son aşamada yaptığımız kazılarda da bu netleşti. Sillyon'a bir saldırı olduğunu ve bu saldırı esnasında stadyumun tahrip edildiğini tespit ettik. Öte yandan yapının doğu kanadında üzeri ahşap bir konstrüksiyonla kapalı bir gölgelik oluşturulduğunu da söylemek mümkün." Taşkıran, alanda sadece kazı yapmadıklarını aynı zamanda restorasyon, konservasyon çalışmaları da yürüttüklerini anlattı. - Sillyon, Side'den Kemer'e deniz trafiğine hakim Antik kentin bölgenin denize ve Toros Dağları'na hakim bir noktada yer aldığına dikkati çeken Taşkıran, şunları kaydetti: "Sillyon bugün bile denizden veya karadan bölgeye hakim olan tek nokta. Sillyon'nun tepesine çıktığınızda Side'den Kemer'e kadar bütün deniz trafiğine hakim oluyorsunuz. Stadyum da tam bu manzaraya hakim bir şekilde yapılmış. Yani spor müsabakalarını izlemek isteyen birisi sadece müsabakalarını izlemiyor çevreye de hakim olacak bir şekilde çok güzel vakit geçirebiliyor. Stadyum noktasından bakıldığında Perge Antik Kenti'ni, Kadriye-Belek turizm bölgelerini, havaalanını görebiliyoruz. Antik dönemde de bu böyleydi. Bu konumundan dolayı da muhtemelen burası bir panayır-festival alanı gibi kurgulanmış. Engebeli tepelik bir alanda 10 bin kişilik bir stadyumun yapılmış olmasının en temel sebebi hem etkinlikleri izlemek hem de manzaranın keyfine varmak." Taşkıran, "Geleceğe Miras" projesi kapsamında stadyumdaki çalışmaları hızlandırarak bu yıl tamamlamak istediklerini sözlerine ekledi.

Antalya'da binlerce eser bulundu Haber

Antalya'da binlerce eser bulundu

Geçmişte birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Antalya'da, 2023'te yürütülen arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarılan tarihi eserlerden 1138'i envantere kazandırıldı. Dünyanın dört bir yanından ziyaretçi ağırlayan Antalya, barındırdığı kültürel miras öğeleriyle kültür turizminde de ön plana çıkıyor. Tarih boyunca ev sahipliği yaptığı medeniyetlerden birçok izin bugüne taşındığı kentte, birçok noktada arkeolojik kazı çalışmaları yürütülüyor. Türk ve yabancı bilim heyetleri ile müze müdürlüklerince sürdürülen kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan eserler, müzelerin envanterine kaydediliyor. İl Kültür ve Turizm Müdürü Candemir Zoroğlu, 2023'ün Antalya'daki arkeolojik çalışmalar bakımından oldukça verimli bir yıl olduğunu söyledi. Bölgede 20 antik kentte aktif kazı çalışmalarının sürdüğünü belirten Zoroğlu, "20 alanda, 2'si müze müdürlüğü, 2'si yabancı kazı heyetleri başkanlığında, 16'sı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Türk akademisyenlerce arkeolojik çalışmalar yürütüldü. Kültür ve Turizm Bakanlığımızca Antalya'daki kazı ve araştırmalara geçen yıl yaklaşık 200 milyon liralık ödenek aktarıldı." dedi. Zoroğlu, bu ödeneklerle kazı başkanlıklarınca belirlenen alanlarda kazı, onarım ve restorasyon projelerinin yürütüldüğünü anlattı. İl Kültür ve Turizm Müdürü Candemir Zoroğlu, "Binlerce başka eser de bulundu" Çalışmalar kapsamında birçok tarihi buluntuya ulaşıldığını dile getiren Zoroğlu, "Yapılan çalışmalarda 1138 envanterlik eser gün yüzüne çıkarıldı. Eserler, sergi salonlarında ve depolarında korunmak üzere müzelerimize devredildi. Bunun yanında elbette arkeolojik alanlarda yaptığımız çalışmalarda binlerce başka eser de bulundu. Bu eserler Bakanlığımızın yönergeleri doğrultusunda kazı evi depolarında korunuyor. Yapılan çalışmalarda bulunan 594 eser Alanya Müzesi'ne, 489 eser Side Müzesi'ne, 50 eser Antalya Arkeoloji Müzesi'ne, 5 eser de Elmalı Müzesi'ne kazandırıldı." diye konuştu. Zoroğlu, eserlerin hem müze müdürlüğündeki uzmanlar hem de Antalya Bölge Koruma Laboratuvarı ekiplerince konservasyon ve restorasyon çalışmaları tamamlanarak muhafaza altına alındığını aktardı.  "Nike" heykelleri ve mozaikler dikkati çekti Syedra Antik Kenti'nde Roma dönemine ait 1800 yıllık iki heykelin bulunduğunu bildiren Zoroğlu, şöyle konuştu: "Alanya'da iki 'Nike' (zafer tanrıçası) heykeli çıktı. Julius-Claudiuslar döneminden bir portre bulundu. Aynı zamanda Syedra'da 'Herakles'in 12 İşi' mozaiğinin onarım çalışmaları devam ediyor. Kazı başkanımızın orada özellikle caddede yaptığı çalışmalarla orayı yürünebilir, gezilebilir hale getirdik. Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy orada bir karşılama merkezi yapılması yönünde bir talimat verdi, çalışmalara başladık. Bununla birlikte Olimpos'ta yaptığımız kazılarda büyük sarayda çok güzel mozaikler ortaya çıktı. Ayrıca kent merkezindeki Nekropol Müzesi'ni de hayata geçirdik." Zoroğlu, "Önemli kazılar ve restorasyon projeleri gerçekleştireceğiz" Bölgenin geçmişte çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yaptığına ve bu nedenle geniş bir kültürel miras barındırdığına işaret eden Zoroğlu, yürütülecek oldukça fazla çalışma olduğunu dile getirdi. Zoroğlu, bu yıl kentteki çalışmaların daha da kapsamlı hale getirileceğini belirterek, "Geleceğe Miras Projesi ile Bakanlığımız çok önemli bir adım attı. Bakanımız 4 yılda, 20 yılda yapılmayan işlerin gerçekleştirileceğini ifade etti. İnşallah bu yöndeki planlama ve çalışmalarla bunu gerçekleştirmiş olacağız. Bu yıl için Bakanlığımızla yakın görüşmeler ve çalışmalar yapıyoruz. Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü'müzün ören yerleri, çevre düzenleme ve restorasyon projeleri, Antalya Valiliği Yatırım İzleme Başkanlığının restorasyon ve onarım çalışmaları da devam ediyor. Özellikle kazılar bağlamında ödenekler ve restorasyon çalışmalarında yapılacak istihdamlarla, çok önemli kazılar ve restorasyon projeleri gerçekleştireceğiz." ifadelerini kullandı.

"Kaleler Şehri Andırın" 26'sı tescilli 70 kaleye ev sahipliği yapıyor Haber

"Kaleler Şehri Andırın" 26'sı tescilli 70 kaleye ev sahipliği yapıyor

KAHRAMANMARAŞ (AA) - MANSUR ÖKSÜZ - Kahramanmaraş'ın tarihi ve doğal güzellikleriyle adından söz ettiren Andırın ilçesi, 26'sı tescilli 70 kaleye ev sahipliği yapıyor. Kent merkezine 60 kilometre uzaklıkta yer alan, onlarca medeniyete ait izler barındıran "Kaleler Şehri Andırın", Küçükayrıcatepe, Azgıt, Meryemçil, Akkale ve Haştırın kaleleri başta olmak üzere 26'sı tescilli 70 kaleyi bünyesinde barındırıyor.Çeşitli kaynaklarda Roma dönemi öncesinde inşa edildiği belirtilen ilçe sınırları içerisindeki kaleler, tarihi ipek yolu üzerinde yer almaları ve hikayeleriyle ilgi çekiyor.Andırın Belediye Başkanı Ahmet Doğan, AA muhabirine, amaçlarının doğal güzelliklerinin yanı sıra onlarca tarihi kalesiyle turizmin önde gelen kentleri arasında yer almak olduğunu söyledi.İlçeye gösterilen ilginin her geçen gün arttığını anlatan Doğan, bu durumun en büyük nedenlerinden birisinin eski İpekyolu üzerinde konumlanan kaleler olduğunu ifade etti.Doğan, bölgenin doğal ve tarihi güzellikleriyle ön plana çıktığına dile getirerek, şöyle devam etti:"Kışın 35 bin olan nüfusumuz yaz sezonunda 150 bini aşıyor. Bütün tarih ve doğa severleri ilçemize bekliyoruz. Burada kalelerimizin yanı sıra ibadethaneler, mozaik alanları, kaya mezarları, birçok kanyon ve vadilerimiz var. Şu an bulunduğumuz Küçükayrıcatepe ve Meyremçil kalelerinde incelemelerde bulunduk. Biz buraların tarihi geçmişinin sağlıklı bilimsel olarak tespit edilmesini talep ediyoruz. Çünkü bilindiği gibi ilçemizin her mahallesinde, her köşesinde bir tarihi kalıntı var ama bunların tarihi geçmişi sağlıklı olarak tespit edilebilmiş değil. Kaleler ile ilgili 3-4. yüzyıl diyenler vardı ama bugün hocalarımız incelediler, Meyremçil kalemizin M.Ö. Helenistik döneme ait olduğunu ifade ettiler."Bölgeyi ziyaret edenlerden Tarihçi Yazar Dr. Aytül Kaplan da Meryemçil Kalesi'nde incelemelerde bulunduklarını söyledi.Bölgenin M.Ö. 1974-1719 yılları arasında hüküm süren Mama Krallığı'na ev sahipliği yaptığını düşündüklerini aktaran Kaplan, "Tezim Helenistik Roma dönemi, Kilikya yerleşimleriydi ve Geben kalesi bunun içesinde çok önemli bir yere sahipti, çünkü Meyremçil beli, Kilikya ile Kapadokya'yı birbirine bağlayan en önemli geçitlerden birisi." diye konuştu.Araştırmacı Yazar Celil Çınkır da 13 Yıldır Andırın ilçesindeki kaleleri incelediğini, birçok medeniyete ev sahipliği yapan bölgenin aynı zamanda bir ticaret merkezi olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin antik değerleri dev bütçelerle ayağa kaldırılacak Haber

Türkiye'nin antik değerleri dev bütçelerle ayağa kaldırılacak

ANTALYA (AA) - HATİCE ÖZDEMİR TOSUN - Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, bu yıl içinde Antalya'da 14 noktadaki kazılar için 400 milyon lira ödenek aktarıldığını, Efes Antik Kenti için de 1 milyar liralık bütçe ayırdıklarını belirterek, çalışmaların hızlı ilerlemesini amaçladıklarını bildirdi.Antalya Kültür Yolu Festivali için kentte bulunan Ersoy, AA muhabirine, Türkiye'de turizmin çok sayıda destinasyona sahip olduğunu ve Bakanlık olarak her bir kolunu ayrı ayrı işlediklerini söyledi.Ülkede turizmi 12 aya yaymak ve her ili turizme dahil etmek için önemli projeler yürüttüklerini dile getiren Ersoy, antik kentlere yönelik de ciddi yatırımlar yaptıklarını anlattı.Türkiye'de 144 yerli, 31 yabancı kazı başkanlığı bulunduğunu belirten Ersoy, ilk etapta kazı sürelerini 45-60 günlükten 12 aya çıkardıklarını kaydetti. Bu şekilde daha yavaş ilerleyen süreci hızlandırdıklarına dikkati çeken Ersoy, şöyle devam etti:"Geçtiğimiz dönemde 12 aylık kazı başkanlığı sürecini tamamladık, şimdi ikinci aşamaya geldik. İkinci aşamada da yabancı kazı başkanlıklarını bu sürece dahil etmek istiyoruz. 31 kazı başkanlığının 18'i önemli. Bu kazı başkanlıklarına koordinatör Türk hoca atamaya başladık. İlk atamalar yapılmaya başlandı, yıl sonuna kadar tamamlayacağız. Sadece Türk hoca atamakla kalmıyoruz, ekip, ekipman ve finansman desteği de sağlıyoruz. Bu da oradaki kazı çalışmalarını hızlandıracak ve kazılar Türk hocalar tarafından yapılıyor olacak."- Antalya'daki kazılara gelecek yıl için 600 milyon liralık bütçeKazı çalışmalarını kurtarma, ayağa kaldırma ve tanıtma olmak üzere 3 program dahilinde yürüttüklerini aktaran Ersoy, her aşama için de çok ciddi finansman desteği sağladıklarını vurguladı.Sadece Antalya'da bu yıl kazılar için 115 milyon lira ödenek aktardıklarını dile getiren Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:"Antalya'da 19 kazı başkanlığımız var, bunun 14'ü 12 aylık kazı başkanlığı. İlk etapta 115 milyon lira ödenek sağladık, yıl sonuna kadar 150 milyon lira daha ek kazı kaynağı aktaracağız. Restorasyon kaynaklarıyla bu sene sadece Antalya bölgesindeki 14 noktaya aktardığımız bütçe 400 milyon lirayı geçecek. Önümüzdeki yıl için de şu an itibarıyla 600 milyon liralık bir bütçe ayrıldı. İnşallah gelen projelerle bunu daha ileriye taşıyacağız. Biz bir kısıtlama koymuyoruz, hocalarımıza 'Siz kabul edebileceğimiz projelerinizi gönderin, biz hızlı bir şekilde onaylayıp onları hayata geçirmek için gerekli desteği vereceğiz' diyoruz."Efes Antik Kenti'ne yönelik "Geleceğe Miras Sonsuz Efes" projesinden de bahseden Ersoy, Efes'teki kazıların 1860'lı yıllarda başladığını hatırlattı. Bölgede yabancı bilim heyetlerinin çalışma yürüttüğünü anımsatan Ersoy, ilk Türk bilim insanlarından birer koordinatör atama çalışmasının da Efes'te yapıldığını bildirdi.Efes'teki çalışmaların hızlanacağını vurgulayan Ersoy, şunları kaydetti:"Efes, 1860'lı yıllardan beri kazılıyor. Şu ana kadar yüzde 25'i gün yüzüne çıkarılmış, Yeni program başlattık, koordinatör hocayı da atadık. Yeni program dahilinde son 60 yılda yapılmış kazı kadar çalışmayı, gelecek 4 yılda gerçekleştireceğiz. Başlangıçta 1 milyar liralık bir bütçe ayırdık. Bununla da sınırlı değiliz, projeler geldikçe bu bütçeyi de artıracağız. Oradaki kazı yapılma oranını yüzde 25'ten yüzde 45 seviyelerine kadar çıkaracağız."Bakan Ersoy, Anadolu'nun her bir noktasında turizm trafiğini artırabilmek için arkeoloji çalışmalarına da ağırlık vereceklerini söyledi.- Türkiye, ABD'den sonra en çok dizi film ihraç eden ülkeKültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Türkiye'nin film sektöründe de önemli aşama kaydettiğine işaret etti.Türkiye'nin 4 mevsimin aynı anda yaşanabildiği noktalarının bulunduğunu dile getiren Ersoy, İstanbul ve Antalya'nın doğal bir platoya dönüştüğünü ifade etti. Ülkenin bu açıdan da çok amaçlı olduğunun altını çizen Ersoy, "Türkiye Amerika'dan sonra dünyada en çok dizi film ihraç eden ülke. Bu amaçla da bir çalışma yürütüyoruz. Dünyada en çok dizi film ihraç eden ülke olma konumundan pazarlamanın da yapıldığı ülke konumuna getiriyoruz." diye konuştu.En son Cannes Film Festivali'ne üst düzey Bakanlık bürokratlarını gönderdiklerini belirten Ersoy, "Sektörle birlikte el ele verdik, inşallah 2025 yılında pazarlama fuarının da Türkiye'de gerçekleşmesini sağlayacağız. Sadece filmlerin üretildiği değil, pazarlandığı pazar yeri noktasına da Türkiye'yi getireceğiz." ifadelerini kullandı.

Alanya'da turizm hareketliliği ekimde de sürecek Haber

Alanya'da turizm hareketliliği ekimde de sürecek

ANTALYA (AA) - Alanya Turistik İşletmeciler Derneği Başkanı Burhan Sili, ilçede ekim ayında yüzde 70-75'lerde bir doluluk yakalamayı beklediklerini belirterek, "Avrupa, Doğu Avrupa ve İskandinav ülkeleri başta olmak üzere diğer pazar ülkelerle belirli bir doluluk oranına ulaşacağımızı öngörüyoruz." dedi. Sili, AA muhabirine, mayısta iç pazarla hareketlenen sezonu dolu dolu geçirdiklerini söyledi. Okulların açılmasıyla eylülde yerli turist sayısının azaldığını belirten Sili, tesislerin geçen ay ortalama yüzde 80-85 dolulukla hizmet verdiğini kaydetti. Ekim ayında yüzde 70-75'lerde bir doluluk yakalamayı beklediklerini dile getiren Sili, "Avrupa, Doğu Avrupa ve İskandinav ülkeleri başta olmak üzere diğer pazar ülkelerle belirli bir doluluk oranına ulaşacağımızı öngörüyoruz. Birçok bölgeye nazaran fiyat-kalite dengesi anlamında çok daha uygun bir bölge olmamız nedeniyle talebin daha yoğun olduğunu görüyoruz." dedi. Salgın nedeniyle olumsuz bir süreç yaşadıklarını hatırlatan Sili, buna rağmen hem sayı hem de kişi başı gelir anlamında daha üst seviyelere çıktıklarını anlattı. - "Bölgenin kültür turizmindeki önemi artıyor" Alanya bölgesi olarak sadece deniz, kum, güneşe değil sağlık, spor, kültür turizmine de ağırlık vermek istediklerini ifade eden Sili, turizmin 12 aya yayılması anlamında orta ve uzun vadeli projeler üzerinde çalıştıklarını belirtti. Bölgelerinin kültür turizmindeki öneminin her geçen gün arttığına işaret eden Sili, şöyle devam etti: "Alanya'da tarihi noktalar çok önemli. Selçuklu'nun yazlık başkenti Alanya Kalesi, ilçeyle özdeşleşmiş durumda. Çok ciddi sayıda ziyaretçi geliyor. Son dönemde Kültür ve Turizm Bakanlığımızın yatırımlarıyla Syedra Antik Kenti bir cazibe merkezi oluyor. Syedra, 3500 yıllık bir tarihe sahip şehir devleti. Çok enteresan bölge. Kazılarda Herakles mozaiği, sütunlu cadde, meclis alanı, tanrıça heykelleri, vaftiz mağarası gibi çok sayıda eser ortaya çıkarıldı. Keza ilçemizde Laertes Antik Kenti, Naula Antik Kenti gibi çok değerli başka tarihi yerlerimiz de var." Sili, bu tarihi alanlar daha fazla ön plana çıkarıldıkça Alanya'nın kültür turizmi anlamında da cazibe merkezi olabileceğini dile getirdi. - "Dört mevsimi yaşayan kentte, dört mevsim turizm olmalı" Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Alanya Bölge Temsil Kurulu İkinci Başkanı Kerim Yılmaz da Alanya turizminin 12 aya yayılması için çaba gösterdiklerini söyledi. Alanya'nın kültürel değerlerinin turizme kazandırılmasının çok iyi olacağını ifade eden Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu: "Kültürel faaliyetlerin olması çok iyi. Antik kentlerin öne çıkarılması da önemli. Syedra, Laertes, Naula gibi kentlerin, Alanya'mızın turizm değerine katkı sağlayacağını düşünüyorum. Alanya'yı yurt dışında pazarlarken, daha çok alternatifle daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşabiliriz. Dört mevsimi yaşayan kentte, dört mevsim de turizm olmalı. Bunu sadece yaz aylarına sıkıştırmak olmuyor. Kış aylarında turizmi, tarihi değerlerimizle daha çok canlandıracağımızı düşünüyorum."

Geçmişi binlerce yıla dayanan Myra Antik Kentinde kazılar tapulu arazilere takıldı Haber

Geçmişi binlerce yıla dayanan Myra Antik Kentinde kazılar tapulu arazilere takıldı

Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Myra-Andriake Kazıları Başkanlığını yapan Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, Antalya’nın Demre ilçesinin neredeyse tamamının 4 ila 10 metre derinliğinde yaklaşık 2 kilometre çapında alanda büyük bir metropole ilişkin yaygın kalıntıların bulunduğunu söyledi. Çevik, “Kentte yürüttüğümüz 1 yıl süren jeofizik çalışmalarında bütün Demre’nin yer altını gözlemledik. 4 – 10 metre arasında değişen derinlikte katman katman Bizans’ı, Roma’sı bir antik kent yatıyor. Burası bir tür Pompei gibi, Myros Çayı’nın alüvyonlar altına gömülmüş ve korunarak bize kadar gelmiş. Çok iyi korunmuş. Neredeyse bin yıldır gömülü bu kalıntılar. Bütün Demre aslında antik şehir” dedi. Demre ilçesindeki Myra Antik Kenti ve Çayağzı’ndaki Andriake kazıları devam ediyor. Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik başkanlığında Akdeniz Üniversitesi’nden Öğr. Gör. Süleyman Bulut ve Dr. Beste Tomay, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Öğr. Gör. Erhan Özkan, Dicle Üniversitesi’nden Doç. Dr. Cüneyt Öz, yine Akdeniz Üniversitesi’nden doktorantlar Mehmet Şengül ve Sema Talu gibi isimlerin yer aldığı ekibin yürüttüğü kazılarda, Roma, Bizans dönemleri ve Kalkolitik Çağa kadar gidilebilen kalıntılar ve bulgular gün yüzüne çıkartılıyor. Andriake’de kazı çalışmalarına son sürat devam eden ekip, Myra Antik Kenti’ndeki 11 bin kişilik antik tiyatronun kazılarını da neredeyse bitirmiş durumda. Tarihe ışık tutan kazılarda geçmiş dönem medeniyetlerinin bölgedeki yaşam biçimleri, sosyokültürel yapıları, Sanatları, inançları ve ticaret yapılarına kadar hayatın tüm alanlarında inceleniyor. "Kamulaştırma çalışmaları eğer yapılırsa, Myra’yı açabiliriz" Kültür ve Turizm Bakanlığı Myra ve Andriake kazılarıları hakkında İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulunan Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, bu bölgede en erken buluntunun 2 yıl önce yapılan 9,5 metre derinlikteki sondaj çalışmalarında bulunan Kalkolitik Çağ’a ait seramikler olduğunu söyledi. Antik Akdeniz’in en önemli limanlarından olan Andriake Liman merkezinde kazı ve restorasyonları bitirip Likya Uygarlıkları Müzesi’ne dönüştürdüklerini ve Myra’da tiyatro kazılarını neredeyse bitirdiklerini aktaran Çevik, “Biz kazı işimizi tamamladık. Artık Bakanlik tarafından restorasyon ihalesinin yapılmasını bekliyoruz. Bölgenin en büyük tiyatrosu. Orijinal malzemesi büyük oranda elimizde olan bir tiyatro, bir ihale yaparak bu tiyatroyu ayağa kaldırmak bizim için Myra açısından temel bir hedef oluyor. Ancak bir zorluğumuz var. Demre çok kıymetli tarım topraklarının olduğu bir yer. Büyük ölçekte seracılık yapılıyor. Antik kentin üstü tamamen seralarla dolu. Kamulaştırma çalışmaları eğer yapılırsa, biz de Myra’da bin yıllardır bize bilgi rezervi gibi paketlenmiş Myra’yı açabiliriz. Sadece tiyatro değil, diğer yapılarla beraber açmayı hayal ediyoruz. Olursa olur, olmazsa da önemli değil. 150-250 yıl sonraki meslektaşlarımız kazabilir ve o zamana bilgiyi depolamış olarak sağlam şekilde göndermiş olacağız” dedi. “Çok iyi korunmuş” 1 yıl süren jeofizik çalışmalarda Demre’nin her bölgesinde yer altı ölçümü yaptıklarını da ifade eden Çevik, bu ilçenin 4 ila 10 metre altında her döneme ait, katman katman antik yerleşimler olduğunu söyledi. Çevik, “Bütün Demre’nin içini yer altını ölçtük. 4 – 10 metre derinlik arasında değişen şekilde zamanla üstü örtülmüş. Üstü Demre ama altında 4-10 metre değişen derinlikte katman katman antik kentler yatıyor. Kalıntılar aşağıda. Bastığınız toprağın 9,5 metre altına kadar kalıntı var. Burası bir tür Pompei gibi, tümüyle alüvyonlar altında gömülmüş ve korunarak bize kadar gelmiş. Çok iyi korunmuş. Neredeyse bin yıldır gömülü bu kalıntılar. Bütün Demre aslında antik şehir. 1,5 – 2 kilometre çapında büyük bir metropolis. Tiyatronun 11 bin kişilik olduğunu düşünürseniz, bu tiyatronun ait olduğu kentin ne ölçekte büyük bir metropol olduğunu da anlayabilirsiniz” şeklinde konuştu.

Alanya'daki Syedra Antik Kenti'nin orijinal gezi güzergahı ortaya çıkarılıyor Haber

Alanya'daki Syedra Antik Kenti'nin orijinal gezi güzergahı ortaya çıkarılıyor

 Antalya'nın Alanya ilçesinde 5 yıldır sürdürülen kazı çalışmalarıyla görünür hale getirilen Syedra Antik Kenti'nde, antik dönem yürüyüş güzergahı ortaya çıkarılarak turizmin hizmetine sunulacak. Seki Mahallesi'nde yer alan ve geçmişi milattan önce 9'uncu yüzyıla dayanan antik kentin, önemli bölümlerinin ziyaretçilere açılması için yoğun çalışma yürütülüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izni ve desteğiyle yürütülen çalışmalara Türk Tarih Kurumu ve Alanya Belediyesi de destek veriyor. Kent; sütunlu caddesi, vaftiz mağarası, hamamı, meclis binası, Herakles'in (Herkül) 12 görevinin betimlendiği yaklaşık 164 metrekare taban mozaiği, Zafer Tanrıçası "Nike" heykelleri, caddeleri birbirine bağlayan merdivenleri, temiz su için oluşturulmuş altyapı sistemleri, meclisi ve su sarnıçlarıyla öne çıkıyor. - "Çok önemli bulguları gün yüzüne çıkarttık" Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Syedra Antik Kenti Kazı Başkanı Doç. Dr. Ertuğ Ergürer, AA muhabirine, 5 yıldır sürdürdükleri kazılarda çok önemli bulguları gün yüzüne çıkarttıklarını söyledi. Antik kentin 4 kilometrekare bir alanı kapladığını anlatan Ergürer, "Aslında kent, 3-4 kilometre mesafedeki mahallelere kadar yayılıyor. Tümünü düşündüğümüzde büyük bir kent olarak karşımıza çıkıyor." dedi. Syedra'daki ilk çalışmaların 1994-1999 yıllarında sütunlu caddede başladığını anlatan Ergürer, 5 yıl önce kendilerinin de sütunlu cadde ve hamam merkezli çalışmaya başladıklarını aktardı. Ergürer, çalışmaların daha sonra farklı alanlara kaydığını kaydederek, şunları söyledi: "Kentin erken tarihine yönelik hamamı, meclisi, kaynak mağarası ve vaftiz mağarasında çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Kentin en dikkat çeken özelliklerinden olan merdivenlerinde de çalışmalara 2021'de küçük çalışmalarla başladık. Bu yıl çalışmalarımız hızlandı. Batı kapısından 100 metre yükseklikteki sütunlu caddeye çıkan merdivenler şu an aşılıyor. Kentin birbirine paralel büyük caddeleri ve bu caddeleri birbirine bağlayan sokak ve merdivenleri var. Bu merdivenleri bu yıl tamamlamaya çalışacağız. Bu çalışma tamamlandığında kent içerisinde tam bir gezi güzergahı ortaya çıkacak." - Amaç kenti bu yıl ziyarete açmak Merdivenlerdeki çalışmaların oldukça zor olduğunu anlatan Ergürer, bitki örtüsü ile yapıların moloz taşlarından oluşturduğu metrelerce yükseklikteki dolguların, kaldırılarak zemine ulaşıldığını belirtti. Ergürer, şu ana kadar en az 150 basamağın ortaya çıkarıldığını belirterek, "Önceden merdivenlerde sadece 3-4 basamak vardı. Tümü neredeyse açığa çıkarıldı. Antik kentler arasındaki en fazla ve en uzun merdiven diyebiliriz." ifadelerini kullandı. Elde ettikleri buluntularla kent tarihinin 3 bin yıl eskiye gittiğini dile getiren Ergürer, ilerideki çalışmalarla daha eski tarihlere giden buluntulara ulaşabileceklerini vurguladı. Ergürer, 400 metre yükseklikte kurulan kentin deniz kıyısında, iki yıl kadar önce kurtarma kazısı yaptıklarını kaydederek, bu çalışmalarda liman ile buna bağlı caddeler ve bağlantı yollarını tespit ettiklerini bildirdi. Bu seneki çalışmalardaki amaçlarından birinin de kenti ziyarete açmak olduğunu vurgulayan Ergürer, bu yıl içinde gezi güzergahında temizlik ve güvenlikle ilgili çalışmaları tamamlayarak yön levhalarını yerleştirmek istediklerini sözlerine ekledi.

Su altında dalgıçların inemediği bölümlerdeki kazılar robotlarla yapılıyor Haber

Su altında dalgıçların inemediği bölümlerdeki kazılar robotlarla yapılıyor

ANTALYA (AA) - AYŞE YILDIZ - Antalya'da Kumluca Tunç Çağı Batığı ekibi, hava soluyarak en fazla 60 metreye kadar inebildikleri su altında yeni kullanmaya başladıkları robotlarla 500 metre derinliğe kadar ulaşarak daha fazla batığı bilime kazandırıyor. Kumluca Tunç Çağı Batığı Kazı Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz ve ekibi, Antalya'nın Kumluca ilçesi derinliklerinde su altında arkeolojik kazı çalışmalarını sürdürüyor. Antalya'nın kıyılarında Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle 2001'den beri su altı kazı çalışması yapan ekip, 13 yıl önce batık olup olmadığını tespit etmek için su altı robotundan yararlandı. Tespit çalışmalarının ardından gerekli izinleri alarak kazılarına devam eden ekip, 335 arkeolojik nitelikte gemi batığının belgelendirilmesini yaptı. Hava soluyarak en fazla 60 metreye kadar inebilen ekip, daha derinlerdeki batıkların tespitinde ve eserlerin çıkarılmasında, üç boyutlu görüntüleme ve kazı yaparak eser çıkarma özelliklerine sahip robotları kullanmaya başladı. Geminin sonar cihazları sayesinde denizin tabanından üç boyutlu görüntü alan kazı ekibi, dalarak inemedikleri derinliklerdeki çalışmaları robotlarla yürütüyor. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz, AA muhabirine, dünyanın en eski batıklarının Antalya'nın kıyı şeridinde yer aldığını, 2018'de buldukları Kumluca Orta Tunç Çağı Batığı'nın şu an dünyanın en eski ticaret gemisi niteliğinde olduğunu söyledi. Bu gemi batığının kazısını yürüttüklerinin anlatan Öniz, batıktaki kazı çalışmalarının bu ayın sonuna kadar süreceğini ifade etti. Bu kazının 50-55 metre derinliklerde yürütüldüğünü vurgulayan Öniz, "Bu bağlamda dalgıçlar için de çeşitli riskler oluşturmakta. Bu nedenle gemimizde 5 kişilik basınç odamız var. Bu basınç odası sayesinde dalış kazası anında basınç odasıyla hayat kurtarabiliyoruz." dedi. - "Robotlarla riski sıfıra indirmek mümkün" Su altı arkeolojisinde insanın hava soluyarak dalabileceği derinliklerin 60 metreyle sınırlı olduğuna dikkati çeken Öniz, "Kumluca'daki batığımız 55 metrede. Belki biraz daha aşağı doğru devam ediyor, biz oralara hava soluyarak inemiyoruz. Su altı arkeologları da genel olarak en emniyetli dalış metodunu tercih ediyorlar." ifadesini kullandı. Öniz, farklı gazlar soluyarak yapılan dalışların riskleri olduğunu ifade ederek, kazılarda kullandıkları robotlar sayesinde bu riski sıfıra indirmenin artık mümkün olduğunu aktardı. Araştırma gemisinde 500 metreden üç boyutlu görüntü alabilen sonar cihazlar bulunduğunu dile getiren Öniz, şöyle konuştu: "Örneğin 200 metre derinlikte bir batık bulduk. Sonar cihazlarımızla 3 boyutlu deniz tabanından görüntü alabiliyoruz. Aldığımız bu görüntülerde batık olduğunu düşündüklerimizin üzerine robotlarımızı yolluyoruz. Bunların içinde su altında kazı yapabilecek robotlar var. Örneğin sonarlar bize 400 metrede batık gösterdi, bu batığı robotlarla belgeleriz. Batık üzerinde kazı yapmak istersek artık bu kazıyı yapabilecek teknolojiye sahibiz. Türkiye, dünyada bunu yapabilen iki, üç ülke arasında. Türkiye'de su altı arkeoloji kazılarında ilk defa robotlar kullanılarak kazı yapılıyor. Robotlar kazıda büyük bir adım." - "Artık 500 metrede kazı yapabiliyoruz" Öniz, belgelendirdikleri 335 batığın ortalama 10, 20, 30 metre, çok azının ise 40-50 metre derinliklerde olduğunu hatırlattı. Gemideki teknolojiyle artık 500 metrede kazı yapabildiklerini anlatan Öniz, "Belki bir, iki yıl sonra bin, 2-3 bin metreye inebilen robotlar imal edilebilecek. Gemimizde 4 robotumuz var. Çok ileri sonarlarla deniz tabanından elde edilen üç boyutlu görüntülerle batığı belgeleyip, derin sularda o batıklara robotları yollayarak belgelemeyi ve gerekirse örnek almayı hatta kazı yapmayı mümkün hale getirdik." dedi.

Depremde zarar görmeyen 3 bin 500 yıllık "Maraş Fili" korumaya alındı Haber

Depremde zarar görmeyen 3 bin 500 yıllık "Maraş Fili" korumaya alındı

KAHRAMANMARAŞ (AA) - ALİ CEVAHİR AKTÜRK - Kahramanmaraş'taki arkeoloji müzesinde sergilenen ve 6 Şubat'taki depremlerde zarar görmeyen 3 bin 500 yıllık "Maraş Fili", müzedeki diğer arkeolojik eserlerle koruma altına alındı.Kentin simgeleri haline gelen yaklaşık 3 bin 500 yıllık fil fosili ile erken Bizans dönemine ait Germanicia Antik Kenti'nin taban mozaikleri, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremleri hasar görmeden atlattı.Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesi Müdürü Safinaz Acıpayam, AA muhabirine, şiddetli depremlerin ardından evden çıktıktan sonra çalışanlarla beraber müzenin durumuna bakmaya geldiklerini söyledi.Müzenin yıkılmış olma ihtimalini düşünmenin bile kendilerini çok üzdüğünü vurgulayan Acıpayam, müzeye vardıklarında binada herhangi bir hasarın olmadığını gördüklerini dile getirdi.Acıpayam, "Müzeye gelir gelmez hemen eserlerin olduğu bölüme gittik. Eserlerimizin hiçbirinde kırılma veya herhangi bir zarar olmadığını gördük. Bu da bizi tabii ki mutlu etti." dedi.Depremin ilk anından itibaren, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün koordinesinde müzeye, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, ilgili daire başkanları, birçok müze müdürü ve uzman, teknik ve koruma güvenlik personelinin gelerek kendilerine destek olduğunu aktaran Acıpayam, her türlü ihtiyacın Kültür ve Turizm Bakanlığınca karşılandığını ifade etti.Bazı sergilenmeyen eserlerin daha önceden paketli bir şekilde acil afet durumuna göre muhafaza altına alındığına işaret eden Acıpayam, bu eserleri daha güvenli bir yere taşıdıklarını aktardı.- 3 bin 500 yıllık fil fosili müzede güvenli alana taşındıAcıpayam, Arkeoloji Müzesinin yanında bulunan ağır hasarlı binanın yıkılma ihtimali olduğunu söyledi.Bu durumun risk oluşturmaması için sergilenen eserlerin tek tek paketlenerek müzede güvenli alana taşındığını anlatan Acıpayam, bunların arasında Gavur Gölü bölgesinde bulunan 3 bin 500 yıllık, nesli tükenmiş "Maraş Fili"nin iskelet kalıntılarının da yer aldığını, iskeleti oluşturan kemiklerin uzman restoratörler tarafından tek tek paketlendiğini ve taşındığını anlattı.Taban mozaiklerinin de depremden etkilenmediğini belirten Acıpayam, "Mozaiklerimizin hiçbir yerinde çatlak dahi yok. Mozaik taşların hiçbiri yerinden dahi oynamadı. Tüm taban mozaiklerimiz sağlam. Herhangi bir tahribat yaşanmadı." diye konuştu.Acıpayam, müze binasının sağlamlığına göre eserlerin başka bir müzeye de taşınabileceğini ifade etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.