TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Covid-19

İLKHABER-Gazetesi - Covid-19 haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Covid-19 haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzman Doç. Dr. Zeydin Acar: Covid-19 sonrası ölümlerin üçte biri kalp ile ilgili sorunlardan kaynaklanıyor Haber

Uzman Doç. Dr. Zeydin Acar: Covid-19 sonrası ölümlerin üçte biri kalp ile ilgili sorunlardan kaynaklanıyor

Covid-19 ilk çıktığı zamanki salgın etkisini bugün yitirmiş olsa da etkileri halen devam ediyor. Günümüzde gerçekleşen kalp krizine bağlı ölümlerin birçoğunun korona virüs geçirmiş kişilerde olduğu ifade ediliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Medical Park Karadeniz Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Zeydin Acar, Covid-19'un önemli bir enfeksiyon ve sağlık sorunu olduğuna dikkat çekerek, "Covid-19'dan sonra hastaların yaklaşık üçte biri korona virüs kaynaklı kalp krizi ya da kalp damar hastalıkları gibi hastalıklar sonucu ölüyor. Bunun da başlıca sebebi; tıbbi olarak da artık biliyoruz, covid hastalığı. Yani damarın olduğu her yerde problemler çıkıyor. Tabi bu kalple ilgili olduğunda kalp, beyinle ilgili olduğunda beyin, ciğerle ilgili olduğunda ise ciğer problemlerinden dolayı. Bu hastalık bildiğimiz kadarıyla ciğeri tutuyor ama en sık ölüm sebeplerinden bir tanesi de kalp hastalığı ve kalp krizleri. İmmün sistem dediğimiz yani bağışıklık sistemimizin baskılandığı durumlarda daha fazla kalp krizi riski oluyor. Kalp hastalıkları da kalp yetersizliği, tansiyon hastalığı ve bir miktar kalp damar hastalıkları da bu durumu içermekte. Yani immün sistemi baskılanmış hastalık grubuna girdiği için bu hastalıkları da etkilemekte ve bu hastalıklardaki ciddiyeti daha fazla olmaktadır" dedi. Kalp krizi ve buna benzer riskler taşıyan hastaların erken dönemde hastalık bulguları başladığı andan itibaren bir hastaneye başvurmaları gerektiğini ifade eden Acar, "Özellikle covid sürecinde gördük; hastaların hastaneye ulaşmaları ya da şikayetleri olduğunda daha geç gelmeleri sonucunda daha ciddi sonuçlar yaşandığını. Covid-19 kalp hastalıklarını etkiledi, kendisi de bir takım kalp hastalıklarına sebep oldu. Özellikle kalp kası tutulumu olan hastalar bunun aşı sonucu olduğunu düşünüyor. Ancak bu temel yanlışlardan birisi. Bugünkü bilimsel çalışmalara göre covidi ağır geçirenlerde, kalp etkilerinde ya da kalp kası tutulumu yani miyokardit dediğimiz hastaların mutlaka tedavilerini aksatmamaları, doktorları ile beraber hareket etmeleri gerekiyor. Covid-19'u geçirmiş ve nefes darlığı yaşayan ve çarpıntısı olan kişilerin bu şikayetlerin ardından mutlaka bir kardiyoloğa başvurmaları gerekiyor" diye konuştu.

Acil servisler pandemiden sonra en yoğun dönemini yaşıyor Haber

Acil servisler pandemiden sonra en yoğun dönemini yaşıyor

Üst solunum yolu enfeksiyonları, influenza, grip ve Covid-19 vakaları nedeniyle hastaneler ve aile sağlığı merkezleri pandemi sonrası en yoğun günlerini yaşıyor. Acil servislerde oluşan yoğunluğun yanı sıra yoğun bakım servislerinde de hasta yatışlarında artış görüldüğü belirtildi. Diyarbakır Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Tekin, konuya ilişkin değerlendirmede bulundu. Tekin, “Bilindiği gibi Covid-19 pandemisi sonrası özellikle toplumda influenza gibi viral enfeksiyonlar görülmeme olduğu için bu yıl daha fazla görmeye başladık. Vatandaşlarımız influenza ve Covid-19 gibi viral enfeksiyonları daha ağır geçirmeye başladı. Özellikle havaların soğuması ve mevsim geçişlerinin artmasıyla birlikte bu tür enfeksiyonlar daha da artmaya başladı. Son günlerde enfeksiyon hastalıklarından kaynaklı acil servislerde aşırı yığılma var. İnfluenza virüsünün yanında Covid-19 ve rinovirüsü de görmekteyiz” dedi. Özellikle influenza virüsünün yaygın görüldüğünü dile getiren Tekin, “İnfluenza virüsünün belirtileri; ateş, halsizlik, vücutta ağrı, boğazda yanma hissi gibi semptomlar çok ön plana çıkmaktadır. Böylelikle hastalar acil servislere de başvurabilmektedir. Özellikle 65 yaş ve üstü vatandaşlar ile kronik akciğer hastalığı olan, diyabet hastalığı gibi altta yatan hastalığı olanlar bu dönemi daha ağır geçirebiliyor. Bu noktada korunma tedbirleri çok önemlidir. Özellikle okul çağındaki çocukların bu tür semptomları varsa, velilerden isteğimiz çocuklarını birkaç gün okula göndermemektir. Evde çocukların izole edilmesi bu konuda çok önemlidir. Bunun yanında yaşlı kesime özellikle mevsimsel geçiş döneminde influenza aşılarını öneriyoruz. Maalesef bu sene grip aşısına ilgi olmadı. Yaşlı kesimin toplu alana girişinde maske takması çok önemlidir. Çünkü biliyoruz ki havaların soğumasıyla birlikte kalabalık ortamlarda virüsler daha sık bulunuyor” diye konuştu. Maske, mesafe ve temizliğin viral enfeksiyonlar açısından koruyucu faktör olarak bilindiğini söyleyen Tekin, “Covid-19 pandemisinde biliyoruz ki gerçekten maske çok önemliydi. Aynı şekilde influenza virüsünün yoğun olduğu bu dönemde de maske, mesafe, hijyen çok önemlidir. Hastalık belirtisi olan kişilerin bu 3 kurala daha çok dikkat etmesini öneriyoruz. Bulaş açısından bu tedbirler önemli faktörlerdir. Bu kişilerin mümkün olduğunca evden çıkmamalarını öneriyoruz” şeklinde konuştu.

TTB uyardı: Ciddi bir salgınla karşı karşıyayız Haber

TTB uyardı: Ciddi bir salgınla karşı karşıyayız

Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından solunum yolu hastalıklarına bağlı salgına karşı toplu taşıma araçlarında maske kullanımı için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile ulaşım kurumlarına uyarıda bulunuldu. Uyarıda, "Ciddi bir salgınla karşı karşıyayız." denildi. Türk Tabipleri Birliği tarafından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Türk Hava Yolları, TCDD, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'na gönderilen yazıda, solunum yolu hastalıklarına bağlı olarak ciddi bir salgın ile karşı karşıya kalınması için ücretsiz maske dağıtımı ve maske kullanımına teşvik gibi önlemleri alınması talebinde bulunuldu. Yazının ilk bölümünde toplum sağlığı öncelenerek alınacak bilimsel önlemlerle salgınların en az zararla atlatılabileceği hatırlatılırken, salgınlarla mücadelenin toplumun ve kurumların da katılımıyla yürütülmesi gerektiği vurgulandı. Kış aylarında özellikle solunum yolu enfeksiyonlarının oluşturduğu salgınların alevlenebileceği uyarısına yer verilen yazıda şu ifadelere yer verildi: "Şu ana kadar uyarılarımızın dikkate alınmamasının sonucunda grip virüsü (H1N1), COVID-19 (J1.N varyantı), Respiratuvar Sinsityal Virüs (RSV) ve mycoplasma pneumoniae gibi etkenlerin sorumlu olduğu tahmin edilen ciddi bir salgınla karşı karşıyayız. Son haftalarda özellikle hastane acillerinde olağandışı yoğunluklar yaşanmakta; bu yoğunluklar sağlık çalışanlarını tüketirken hastalara da daha az zaman ayrılmasına, zamanında ve yeterli sürede muayene edilememesine, enfekte olmayan hastalara da hastalık bulaşmasına neden olabilmektedir. Salgın sönümlenmediği sürece hem toplumun hem de sağlık çalışanlarının sağlığı tehlike altındadır." Toplu taşıma araçlarında yapılacak basit düzenlemelerin toplum sağlığına olumlu etki sağlayacağına dikkat çekilen yazıda, ücretsiz maske ve maske kullanımına teşvik gibi uygulamaların hayata geçirilmesi istendi.

Türkiye’de COVID-19 güncel durumu ve öneriler Haber

Türkiye’de COVID-19 güncel durumu ve öneriler

NİLGÜN TAZE (İLKHABER) - Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye’de COVID-19 güncel durumu ve önerilere ilişkin açıklamada bulundu. TTB'nin internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de COVID-19 hastalığının sıklığına ve yol açtığı ölümlere dair bilgi paylaşımının 2023 Mart ayında sonlandırıldığı belirtildi. Sağlık Bakanlığı'nın, 11 milyon dolayında kişinin doğrudan, yurt içinde yerinden olma sonucu ülke genelinin dolaylı olarak etkilendiği Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra hastalığın yayılmasına uygun ortamın oluşmasına rağmen kış ortamında yeterli önlemi almadığı öne sürülen açıklamada, "Şimdi yine kışa girmekteyiz ve COVID-19 gibi bulaşıcı hastalıklara yönelik bir hazırlık halen görünmemektedir." denildi. Eris varyantı ile ilgili detaya değinilen açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: "Türkiye’de varlığı, Şubat 2023’te varlığı saptanan, ağustos ayında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından (Variant of interest) olarak nitelenip dikkatle izlenmesi önerilen Eris varyantının Türkiye’de varlığı, 15 Eylül’de, Sağlık bakanı tarafından 'Endişe konusu sayılmayacak bier gelişme' başlığıyla duyurulmuştur. Yaklaşık bir aydır vaka sayısı, ölüm sayısına yönelik açıklamaya ulaşılamamıştır. DSÖ, COVID-19 salgını yönetimine yönelik önerilerini Mart 2020’de yayımlamış; hastalığın kimlerde, nerelerde ve ne durumdaki insanlarda görüldüğüne (epidemiyolojisine) ilişkin verilerin şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılmasının, halka bilgi vermenin salgınla mücadeleye katılımını, iş birliğini sağlama yolu olarak duyurmuştur. Bakanlık, bu açıklamayla, hastalık spektrumu (enfeksiyonu belirtisiz ayakta geçirme, hafif-orta şiddette sağlık hizmeti gereksinimiyle geçirme, hastaneye yatırılma, yoğun bakım gereksinimi duyulması ve ölüm) henüz tanımlanmamış bir varyantın halk sağlığına olası etkisini baştan önemsememeyi seçmiştir. Halk Sağlığına yönelik tehditlerde ihtiyatlı olmayı gerektiren ihtiyatlılık ilkesini (precautionary principle) ihlal etmiştir." Koruyucu hizmetler Türk Tabipleri Birliği, açıklamasını şöyle sürdürdü: "DSÖ, COVID-19 ile mücadeleyi, toplum katılımını sağlayacak biçimde, ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla yürütmeyi, aşılama ile ilgili kararları ülkelerin bağışıklama danışma kurullarının kararları doğrultusunda yürütmeyi önermektedir. Ne var ki, ülkemizde COVID-19 sürecinin başından beri bu önerinin yerine getirildiğine dair kanıt yoktur. Sağlamlara yönelik; aşılama, maske takma, fiziksel mesafe bırakma, kalabalıktan kaçınma ve havalandırma; temaslılara ve hastalara yönelik karantinaya alma, tecrit etme önlemlerinin bir politik kararlılıkla uygulanmadığı deneyimini COVID-19 salgını sürecinde yaşayan toplum, ihtiyatlı olmayan bir dille sayın bakan tarafından önemsizleştirilen en etkin koruma önlemlerine ne denli uyma isteği duyar? Ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Halk sağlığı sorunlarının yönetiminde birincil koruma önlemleri, zarar verme potansiyeli olan etkenle (COVID-19 virüsü) karşılaşmanın önlenmesidir. Bunu sağlamanın yolu, tanı araçlarına ulaşmanın kolaylaştırılması, yaygın test uygulamasıdır. Örneğin, ABD’de her eve dört COVID-19 testi ücretsiz sağlanmaktadır. Ülkemizde COVID-19 testlerine erişim ise çok kısıtlıdır. Eğitim araştırma hastaneleri ve üniversite hastanelerinde sadece klinik açıdan hastalık şiddeti orta ağır olan hastalara hastayı gören hekimin talebi üzerine yapılmaktadır. Ayaktan hastalara klinik uyumlu olsa da test yapılamamaktadır. Bu durumda COVID-19 yaygınlığının gerçek boyutunu anlamayı zorlaştırmaktadır. Tanı konamayan bir bulaşıcı hastalığın dolaşımının engellenmesi, olası zararlarının saptanması mümkün görünmemektedir. COVID-19’a karşı birincil korumanın diğer önemli öğesi; öncelikle incinebilirliği yüksek olan grupların (yaşlıların, gebelerin, süreğen bir hastalığı olanların, yoksulların, ayrımcılığa maruz kalan dezavantajlıların) bireylerinde aşılama yoluyla direnç sağlama, yaygın ve yüksek oranda aşılama ile sağlanacak toplum bağışıklığı sayesinde aşılanamayacak durumda olanların, hastalığın yayılımına toplumun göstereceği direnç sonucu korunmasıdır. Ülkemizde COVID-19’a karşı bağışıklama hizmetlerinde erişilen yetersiz ve eşitsiz düzey, aşağıda sunulan verilerden kolayca anlaşılabileceği gibi, aşı uygulama sürecinde, TTB ve ilgili tıpta uzmanlık derneklerince yapılan katkı, eleştiri ve çağrılara rağmen, önümüzdeki sonbahar ve kışa korunmamışlık/ incinebilirlik duygusuyla girmek için yeterli kanıt oluşturmaktadır. Bu huzursuzluğun başkaca nedenleri de aşının koruyuculuk süresinin bu mevsime dek uzamaması ve evrim geçiren COVID-19 virüsünün yeni varyantlarına karşı koruma kapsayıcılığının yetersizliğidir. Bu nedenlerle DSÖ, ECDC, CDC, Public Health England, KLİMİK tarafından yapılan aşılanma, var olanı aşılamayı pekiştirme çağrıları önem arz etmektedir. Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı verilerine göre COVID-19’a karşı aşılanma durumu 10 Ekim 2023 itibariyle yapılan toplam doz (1,2 ve 3. doz) 152.727.666, 2 doz ile aşılanmış 18 yaş üstü nüfus yüzde 85,7, bir doz ile aşılanma yüzde 93.38'dir. Avrupa’da ve Türkiye’de COVID 19 22 Ekim 2023 itibarıyla son 28 günde bir önceki 28 güne kıyasla yüzde 10 artışla 371.855 vaka (dünyada görülenlerin yüzde 74’ü) ve bir önceki 28 güne kıyasla yüzde 45 azalma ile 1.352 ölüm (dünyada görülenlerin yüzde 29’u) görülmüştür. Hastaneye yatırmada, son 56 günde bildirimde bulunan ülkelere göre yüzde 24 artış görülmüştür. Türkiye son 56 günde DSÖ’ye doğrulanmış COVID-19 vaka ve ölüm bildiriminde bulunmamıştır.  Tanı konan hastalar genellikle enfeksiyon hastalıkları kliniklerinde tedaviye alınmaktadır. İlk beş gün içinde olan hastalarda Sağlık Bakanlığı tarafından sunulan tek tedavi molnupiravir etken maddeli ilaçtır. İncinebilirliği yüksek hastalarda orta ağır klinik olduğunda hastalar servislerde ve yoğun bakımlarda yatırılarak izlenmektedir. Mevcut durumda servis ve yoğun bakım yatak kapasitelerini zorlayacak düzeyde bir başvuru söz konusu olmamakla birlikte, toplumda enfeksiyonun yaygınlaşması durumunda incinebilir gruptaki hastaların daha çok hastalanmaları sonucunda kapasiteyi zorlayacak düzeyde hasta başvuruları olma ihtimali söz konusudur. Sağlık çalışanlarına yönelik öneriler Hizmet sunum biriminizde kendinizi ve çalışma arkadaşlarınızı COVID-19’dan koruma prensiplerine uyun, kendinizi koruyun. Korunmada rol model olun. TTB’nin ve ilgili uzmanlık derneklerinin öneri ve kılavuzlarına uyun. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için maske takın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için aşılanın. Standart korunma önlemlerinin eğitimlerini yapın ve uygulatın. Yakınlarınızı COVID-19 morbidite ve mortalitesinden koruyun. Korumada rol model olun. COVID-19 ve mevsimsel gripten korumak için aşılatın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korumak için kalabalık, kapalı ortamlarda maske takmalarını sağlayın. Öksürük ve ateşle seyreden bir sorunları olursa, klinik bakımın yanı sıra, bulaşma kaynağı olmamaları için ayırın, maske taktırın, ortamın sık sık havalandırılmasını sağlayın. Size başvuran sağlık hizmeti kullanıcılarını değerlendirirken COVID-19 ve grip dahil aşı ile önlenebilir hastalıklar açısından da değerlendirin. Gerekli önerilerde bulunun. Sağlık yönetimine yönelik öneriler İmzacısı olduğumuz DSÖ Anayasası’na göre yönetme erki, halkın sağlığından sorumludur. COVID-19, grip ve morbiditeyi artıran sağlık sorunları için, öncelikle incinebilirliği yüksek grupları için; aşıları, tanı testlerini ve tedavi edici ilaçları erişilebilir kılın. COVID-19 için; test, hastalanma, aşılanma, sağlık hizmeti kullanımı ve ölüm verilerini şeffaflık içinde kamuoyuyla paylaşın. Bilgi paylaşmamanın yarattığı belirsizlik, infodemiye yol açar, salgın yönetimine ilişkin uyumu ve katılımı baskılar, aşı kararsızlığını artırır. Halka yönelik öneriler COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için aşılanın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için kalabalık, kapalı ortamlarda maske takın. Öksürük ve ateşle seyreden bir sorununuz olursa, sağlık hizmeti alın, bunun yanı sıra, bulaşma kaynağı olmamak için olabildiğince ayrı durun, maske takın, bulunduğunuz ortamı sık sık havalandırın."

CHP'li Gürer'den aşı yan etkilerine ilişkin soru önergesi Haber

CHP'li Gürer'den aşı yan etkilerine ilişkin soru önergesi

ADANA (İLKHABER)- CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Covid 19 sürecinde yapılan aşılar ile halk arasında yaygın söylentiye dönüşen bazı aşılar sonrası sorunlar oluştuğu yönünde anlatıları Sağlık Bakanına verdiği soru önergesi ile gündeme taşıdı. Bakanın 15 gün içinde yanıt vermesi gereken soruyla sorunun yargıya yansıyan örnekleri var mı ? Sorusunu da sordu. Gürer’in vatandaşlara yapılan aşıların yan etkileri ve bu aşılarla ilgili olumsuzlukların açıklanması istemiyle Sağlık Bakanlığına yazılı soru önergesine  Bakanın vereceği yanıt bu bağlamda genel durumu yansıtması bekleniyor. SORULAR YANIT BULMALI  Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Covid-19 pandemisi döneminde, Sağlık Bakanlığı tarafından vatandaşlara uygulanan aşılar, bu ayıların yan etkileri ile hayatını kaybeden vatandaşların otopsi raporlarında olağan dışı bulguların kamuoyuna açıklanması için yazılı soru önergesi verdi. BİONTEK İLE İLGİLİ DAVALAR TAKİP EDİLİYOR MU? CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde şu sorularına yanıt istedi: Covid-19 pandemisi döneminde, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan aşı uygulamalarında hangi aşılar kullanıldı ve kaç doz uygulandı? Covid-19 aşılarıyla ilgili olarak, hangi yan etkiler gözlemlendi ve bu yan etkilerin Türkiye'deki durumu nedir? Almanya'da BioNTech aşısı ile ilgili yaşanan yargı davaları Bakanlık tarafından takip edilmekte midir? Türkiye'de bu aşının kullanımı ve etkileriyle ilgili yaşanan olumsuz geri dönüşler neler olmuştur? Türkiye'de Covid- 19 nedeniyle ölen kişilerin otopsi raporlarında tespit edilen olağan dışı bir bulguya rastlanmış mıdır?  Sağlık Bakanlığı, Covid-19 aşılarıyla ilgili olarak vatandaşlara bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapmış mıdır? Bu çalışmaların kapsamı nedir? Türkiye'de Covid-19 pandemisi sırasında aşılama programı hakkında güncel verileri paylaşabilir misiniz?

COVID-19 salgınında yeni aşılama önerileri Haber

COVID-19 salgınında yeni aşılama önerileri

ALİ GÜRELİ ADANA (İLKHABER) - Türk Tabipleri Birliği, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Toraks Derneği, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği ve Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu Yürütme Kurulu tarafından COVID-19 için yeni aşılama önerileri konusunda açıklama yapıldı. Türk Tabipleri Birliği tarafından yapılan ortak açıklamada, COVID -19 pandemisinin 3,5 yıl önce başladığı ve etkisinin zamanla azalsa da yeni varyantlarla devam ettiği belirtildi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 21 Eylül 2023 tarihine kadar dünyada 770 milyon 778 bin 396 kesinleşmiş olgu ve buna bağlı olarak 6 milyon 958 bin 499 ölüm meydana geldiği ifade edilen açıklamada şu bilgiler yer aldı: "Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı’nın toplam vefat sayısı olarak paylaştığı 102 bin 174 sayısına rağmen Türk Tabipleri Birliği’nin fazladan ölüm çalışmalarının da gösterdiği üzere pandemi kaynaklı 300 binden fazla ölümün olduğu tahmin edilmektedir. COVID-19’a karşı ilk kullanıma giren ve orijinal Wuhan SARS-CoV-2 suşunu içeren tek değerli aşıların yapılan çalışmalarda etkili ve güvenli olduğu bildirilmektedir. Bugüne kadar yaklaşık 14 milyar doz uygulanmış olup ağır COVID-19’u ve buna bağlı ölümleri engellemede yüzde 90’dan fazla etkili olup 20 milyondan fazla kişinin hayatını kurtardığı hesaplanmaktadır. DSÖ COVID-19 Aşı İçeriği İzleme Komitesi, hastalığın seyri, sıklığı, dağılımı, dolaşımdaki varyantların durumu ve kullanımdaki aşıların etkinliği gibi konuları değerlendirerek yeni COVID-19 aşısının XBB.1’den türeyen XBB.1.5 veya XBB.1.16 suşlarını içermesini önermiştir. XBB.1.5 suşunu içeren yeni tek değerli mRNA COVID-19 aşıları da kısa süre önce üretilerek gerekli onayları almış ve ABD, Avrupa, Kanada gibi ülkelerde ve özellikle risk gruplarına olmak üzere Eylül 2023 itibariyle uygulanmaya başlanmıştır. En güncel aşı olan XBB.1.5 suşunu içeren tek değerli mRNA aşılarının, XBB.1.5, XBB.1.6, XBB.2.3.2 gibi XBB’yle ilişkili varyantlara karşı, aynı zamanda kısa süre önce tanımlanmış EG.5.1 (Eris) , FL.1.5.1 varyantlarına karşı da olmak üzere potent nötralizan antikor yanıtı oluşturduğu gösterilmiştir. Ek olarak laboratuvar çalışmalarından elde edilmiş veriler, güncellenmiş tek değerli aşıların BA.2.86 varyantına karşı da yeterli nötralizan antikor oluşturabileceğini göstermiştir." ÖNERİLER GÜNCELLENDİ Aşıyla veya hastalığı geçirerek bağışıklık kazanmış kişi sayısının artmasıyla birlikte, DSÖ COVID-19 aşılama önerilerinin de güncellendiği anımsatılan açıklama, şöyle devam etti: "Yaşlılar (50 yaş), ağır komorbiditesi (diabetes mellitus ve kalp hastalıkları gibi) veya ciddi obezitesi olan genç erişkinler, 6 aylık çocuklar dahil tüm bağışıklığı baskılanmışlar (HIV’le yaşayan bireyler, solid organ veya kemik iliği alıcıları), gebeler, palyatif bakım altındaki hastalar ve bu gruplara bakım verenler ve sağlık çalışanları COVID-19 aşılaması için yüksek öncelikli gruplar olarak tanımlanmıştır. Bu gruplar için primer aşılama ve ilk hatırlatma dozlarının ardından 6-12 ay sonra tekrarlanacak hatırlatma dozları önerilmiştir. İzolasyon önlemlerinin kaldırılmış olması ve hafif seyirli hastalığa karşı korumanın aşılamalardan kısa süre sonra azalması nedeniyle SARS-CoV-2’nin toplumdan eradike edilmesi beklenmemektedir. Günümüzde aşılamanın esas amacı COVID-19’a bağlı hastane yatışlarını ve ölümleri azaltmaktır. Bu nedenle de Çin, Fransa, Almanya, İngiltere ve Meksika gibi birçok ülke güncellenmiş COVID-19 aşısı ek dozlarını sadece ağır COVID-19 için en yüksek riskte olan gruplara önermektedir. Dolaşımdaki suşlara karşı, eski aşılardan belirgin olarak daha etkili olmaları nedeniyle, COVID-19’un hem primer bağışıklamasında hem de hatırlatma dozu olarak en güncel aşıların kullanılması önerilmektedir. Şu anda yüksek gelirli ülkeler orijinal suşu içeren ilk aşıları ve 2022’de kullanıma sokulmuş iki değerli aşıları kullanımdan kaldırmıştır, Eylül 2023 itibariyle bu ülkelerde hem primer aşılamada hem de hatırlatma dozu olarak kullanılmak üzere XBB.1.5 omikron suşunu içeren SARS-CoV-2 aşıları kullanılmaya başlamıştır. COVID-19’dan korunmada en güncel aşıların en etkili olduğu bilimsel olarak gösterilmiş olmakla birlikte, XBB.1.5 içeren yeni aşılara dünyanın pek çok ülkesinde ulaşılabilmesi mümkün olamayacaktır. Orijinal suşu içeren ilk COVID-19 aşılarının, ağır hastalığa ve ölüme karşı halen bir miktar koruma sağladığı gerçeğine dayanarak, yeni güncellenmiş aşılara ulaşılamayan ülkelerde, eski aşıların özellikle yüksek riskli gruplarda ve primer aşılama için ve ilk hatırlatma dozu olarak halen kullanılabileceği düşünülmektedir. Bu gerekçelerle; özellikle bağışıklığı baskılanmış kişilere, ileri yaşta (>75) olup altta yatan ciddi hastalığı olanlara son aşılarından veya COVID-19 hastalığından 6-12 ay sonra orijinal suşu içeren aşıyla hatırlatma yapılabilir. Ancak etkili ve uzun süreli koruma sağlayan XBB.1.5 omikron suşunu içeren SARS-CoV-2 aşılarının olabilecek en kısa sürede ülkemizde kullanıma girmesine yönelik girişimler yapılmalıdır." YENİ VARYANTLAR SÜRÜYOR COVID-19 salgınının yeni varyantlarla sürdüğü vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bu nedenle COVID-19’un yakından izlenmesi, Türk Tabipleri Birliği ve ilgili uzmanlık dernekleriyle iş birliği yapılması ve kamuoyuyla doğru şeffaf bilgi paylaşımına ihtiyaç duyulmaktadır. Toplumun hem COVID-19 hem de diğer bulaşıcı hastalıklardan korunması için bilimsel gerçeklerin ışığında gerekli önlemlerin alınması, COVID-19 salgını süresince yapılan hatalardan ders çıkarılıp aşı kararsızlığıyla mücadele dahil toplum sağlığına yönelik her türlü düzenlemenin toplumun da içinde olduğu şekilde yapılması, yeni COVID-19 aşılarının temin edilip belirlenen yüksek riskli gruplara uygulanması gelecek için hayati önemdedir."

Eris varyantından korunma yöntemleri Haber

Eris varyantından korunma yöntemleri

Serhat AKARSU (İLKHABER) - Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Acar, Eris varyantı hakkında önemli bilgiler verdi. COVID-19’un Omicron varyantının bir alt türü olan Eris varyantı, diğer SARS-CoV-2 virüs varyantlarında olduğu gibi en sık üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri ile ortaya çıkıyor. Omicron ya da önceki COVID-19 varyantları ile karşılaştırıldığında, hastalık yapıcı mekanizması açısından fark olmadığı Eris varyantı dolaşımdaki ve yerini almakta olduğu varyanttan daha kolay bulaşması ile farklılık yaratıyor.  Eris varyantı hastalığının daha önce geçirilmiş olması, Covid-19 aşılı olunması hastalığa karşı koruma sağlamayabiliyor. ERİS VARYANTI NASIL BULAŞIR? ERİS VARYANTI ÖLÜMCÜL MÜDÜR? Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Acar, şu ana kadarki bilgiler doğrultusunda Eris varyantının aşıdan ya da geçirilmiş hastalık sonrası oluşan antikorlardan kaçabildiğini ve bulaştırıcılığa ya da hastalığa yol açabildiğini gözlemlediklerini belirterek şu açıklamalarda bulundu: “Eris varyantının neden olduğu enfeksiyonlar Omicron veya daha önceki varyant enfeksiyonlarından daha şiddetli değil. Diğer bir değişle, Eris varyantı enfeksiyonları hafif seyirli olmaya meyilli ve hastaneye yatış ya da ölüme neden olma sıklığı yüksek değil. Delta varyantına göre çok daha hafif, Omicron’a göre benzer veya daha hafif enfeksiyona neden olduğu söylenebilir. Tabii bu bilgiler şu an için geçerli olup, ilerleyen zamanda daha fazla veri elde edildiğinde çok daha kesin bir değerlendirme yapılabilecektir.” ERİS VARYANTI, SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİPTEN NASIL AYIRT EDİLİR? Eris varyantının soğuk algınlığı ve grip ile karıştırılabileceğini belirten Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Acar “Soğuk algınlığı hapşırık, tıksırık, burun akıntısı, gözlerde yanma, ışığa karşı hassasiyet, boğaz ağrısı ve bazen yüksek ateş ile seyrederek genelde basit bir üst solunum yolu enfeksiyonuna yol açan bir hastalıktır. Grip ise influenza olarak adlandırılan virüslerin neden olduğu ve soğuk algınlığına benzer belirtilerin yanında daha şiddetli kas-eklem ağrısı, yüksek ateş belirtilerine ve bazen de sistemik tutuluma neden olur. İnfluenzadan her yıl aşılanmak suretiyle korunmak mümkün. Koronavirüs enfeksiyonu ilk olarak Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkan ve sonrasında pandemiye neden olan SARS-COV-2 olarak adlandırılan virüsün neden olduğu viral bir hastalıktır. Genelde akut üst solunum yolu belirtilerine ve bulgularına yol açmakla birlikte, özellikle yaşlılarda ve kronik hastalığı olanlarda şiddetli solunum yetmezliği ile karakterize akciğer enfeksiyonuna ve ölüme dahi neden olan bir enfeksiyondur” dedi. ERİS VARYANTI SÜRESİ HASTAYA GÖRE DEĞİŞİKLİK GÖSTEREBİLİR Eris varyantının neden olduğu hastalık şiddeti ve süresinin Omicron varyantının neden olduğu hastalıkla benzer olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Acar “Eris varyantı, Omicron varyantına göre daha kolay bulaşmasına karşın, daha hafif bir hastalığa yol açtığı görülüyor. Dolayısıyla hastalık süresi kişinin yaşına, altta yatan hastalığının olup olmamasına göre değişmekle birlikte, semptomatik (belirti gösteren) hafif seyirli olgularda 5-7 gün denilebilir.  Ancak unutulmamalıdır ki, önemli bir oranda belirti vermeyen hastalığa yol açabilir ve bu dönemde kişiler bulaştırıcı olabilir” dedi. ERİS VARYANTINDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ Eris varyantının neden olduğu hastalıktan korunmak için alınması gereken koruyucu önlemlerin önceki varyantlardan farklı olmadığını belirten Prof. Dr. Ali Acar, korunma yöntemlerini açıkladı: -Maske takılması, -El hijyeninin sağlanması, -Hasta olduğu düşünülen kişiler ile aynı ortamda bulunulmaktan kaçınılması, -Öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnun tek kullanımlık bir mendil ya da dirsek içi ile kapatılması, -Ellerin göz, burun ve ağız ile temasından kaçınılması, -Kalabalık ortamlardan kaçınılması -Bunların dışında aşı, bilindiği üzere en etkili koruyucu önlemdir. “ERİS VARYANTINA KARŞI ETKİLİ AŞILAR ÜLKEMİZE GELENE KADAR MEVCUT AŞILAR KULLANILABİLİR” Ülkemizdeki aşıların Eris varyantına karşı koruyucu olduğunu söylememenin pek mümkün görünmediğinin altını çizen Prof. Dr. Ali Acar, “ABD’de 2022 yılında Omicron varyantına karşı geliştirilmiş bivalan aşılar, 11 Eylül 2023 tarihinden itibaren yerini yeni varyantlara karşı etkili aşılara bıraktı. Bunun en önemli nedeni Omicron varyantının alt tip varyantları ve yeni tanımlanan Eris varyantına karşı eski aşıların etkinliğinin yetersiz olması. Buna karşın Eris gibi yeni varyantlara karşı etkili aşılar ülkemize gelene kadar, risk grubunda bulunanların mevcut aşılar ile aşılanması ve/veya rapel (pekiştirme) dozlarının yapılması hastaneye yatış, ağır hastalık gelişimi ve ölümü azaltabilir” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.