TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#mahkeme

İLKHABER-Gazetesi - mahkeme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, mahkeme haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cinsel istismar davasında anne kızına inanmadı:'' Kızım sürekli yalan söyleyen birisidir'' Haber

Cinsel istismar davasında anne kızına inanmadı:'' Kızım sürekli yalan söyleyen birisidir''

Gebze'de 3 yıl önce 13 yaşında olan G.H.B. isimli kız çocuğu, anneannesinin evine gelen boya ustası E.D.'nin kendisine cinsel istimarada bulunduğunu iddia etti. Kız çocuğu bu durumu ailesine anlattı. Şikayet üzerine gözaltına alınan E.D., ifadesi sonrasında adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. "Boyacı soyundu" "Sarkıntılık yapmak suretiyle çocuğun cinsel istismarı" suçundan yargılanan tutuksuz sanık E.D. hakkında açılan davanın son duruşması Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya tutuksuz sanık E.D., annesi İ.E. ve taraf avukatları katıldı. Şu an 16 yaşında olan G.H.B., duruşmaya pedagog eşliğinde SEGBİS ile katıldı. Gebze'de Çocuk İzlem Merkezi'nde kaldığını söyleyen G.H.B., "Olay yaşanana kadar anneannemle yaşıyordum. Anneannem koruyucu ailemdi. 2021 mayıs ayında anneannem evi badana yaptırmak için usta çağırmıştı. Anneannem ve abim boya almak için evden çıktılar. Ayrıca anneannem bana ustaya yardımcı olmamı söyledi. E.D. beni odada duvarın arasına sıkıştırarak öpmeye çalıştı. Elini kıyafetimin içine koyarak göğsümü elledi. Daha sonra pantolonunu çıkardı, soyundu. Ben, 'Sakın öyle bir şey yapma' dedim. Sanık bana, 'Sakın kimseye söyleme yoksa sevdiklerine zarar veririm' dedi. Anneannem ve abim gelince korkudan bir şey diyemedim. Olay bu şekilde son buldu. Kısa bir süre sonrada durumu aileme anlattım. Şikayetçiyim" dedi. "Kızım evleneceğim adama da sulu davranıyordu" Olaya ilişkin dinlenen G.H.B.'nin annesi İ.M., "Kızımın velayeti ben de ancak yaşanan olaylar sebebiyle şu an sosyal hizmetlerde kalıyor. Kızım birinci sınıftan beri annemin yanında yaşıyor. Olayı annemden öğrendim. Yaşanan olay sebebiyle sanıktan şikayetçi değilim. G.H.B. bana sanıkla yaşanan olayı rızasıyla yaptığını söyledi. Kızım sürekli yalan söyleyen birisidir. Gizli gizli çantadan para alır. Kızımın başka mahkemede babasına yönelik de şikayeti vardı. Babasında olduğu gibi bu olayda da yalan söylediğini düşünüyorum. Kızım evleneceğim adama da sulu davranıyordu. Şikayetim yoktur" şeklinde konuştu. Beraat etti Hakimin, "Kızının birinci sınıftan beri annenle yaşadığını söylüyorsun, yalan söylediğini nereden biliyorsun?" sorusu üzerine anne İ.M., "Antalya'da yaşıyorum ama 3-4 ayda bir kızımı görmeye geliyorum" ifadelerini kullandı. Sanık ise suçlamaları kabul etmeyerek, beraatini istedi. Mahkeme heyeti, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair kesin sonuç ve delil elde edilemediğinden beraatine karar verdi.

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) bugün İsrail'in Gazze'deki soykırım suçlamalarına ilişkin karar verecek Haber

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) bugün İsrail'in Gazze'deki soykırım suçlamalarına ilişkin karar verecek

Uluslararası Adalet Divanı bugün İsrail'in Gazze'deki soykırım suçlamalarına ilişkin karar verecek. Uluslararası Adalet Divanı'nın ilk kararı İsrail'e Gazze'deki askeri operasyonlarını durdurma çağrısı olabilir. BM yüksek mahkemesinin beklenen kararı Netanyahu üzerindeki baskıyı artırabilir.  İşte Uluslararası Adalet Divanı kararıyla ilgili bilinmesi gerekenler Dava konusu nedir? Güney Afrika, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonuyla 1948’te imzalanan BM Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık’ta Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu. Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika'nın İsrail'in Gazze'deki askeri saldırısını derhal askıya alması yönündeki talebi üzerine Cuma günü karar verecek. Karar, İsrail'in bölgedeki Filistinlilere soykırım yapıp yapmadığına ilişkin daha geniş bir davanın ilk adımı. Birleşmiş Milletler'in en üst yargı organı olan mahkemenin kararları bağlayıcıdır, ancak mahkemenin uygulama olanakları sınırlıdır. Yine de İsrail aleyhine verilecek bir karar, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun hükümeti üzerinde savaşla ilgili uluslararası baskıyı artıracaktır. 17 yargıçtan oluşan bir heyet önünde konuşan Güney Afrikalı avukatlar, İsrailli liderlerin ve milletvekillerinin kamuya açık açıklamalarda soykırım yapma niyetlerini ilettiklerini, bunun İsrail'in de taraf olduğu BM soykırım sözleşmesinin ihlali anlamına geldiğini söyledi . Güney Afrika, Ekim ayında İsrail'in "insan hayvanlarla" savaştığı için bölgeyi tamamen kuşatacağını söyleyen Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın da aralarında bulunduğu İsrailli yetkililerin sözlerini kanıt olarak sundu . Bugüne kadar hiçbir devlet soykırımdan suçlu bulunmadı. ICJ 2007’de Sırbistan’ın 1995’te Bosna Hersek’te 8 bin Müslüman erkeği öldürdüğü Srebrenica Soykırımı’nı önlemekte yetersiz kaldığına hükmetmişti. İsrail'in savunması nedir? İsrail suçlamayı reddetti. Ülkenin avukatları mahkemeye, İsrail ordusunun sivil yaşamı korumak için çalıştığını ve Ekim ayı sonundaki işgalden önce savaşçı olmayanlara kuzey Gazze'yi terk etmeleri için iki hafta süre verdiğini söyledi. Ayrıca savaşın başlangıcında Gazze'ye yapılan yardım sevkiyatını dondurduktan sonra, bu yardımın günlük olarak ulaştırılmasına olanak sağladıklarını da söylüyorlar. İsrail soykırım suçlamasını “çok ağır bir çarpıtma” olarak niteliyor, kendisini savunma hakkı olduğunu ve Filistinli sivilleri değil Hamas militanlarını hedef aldığını belirtiyor. İsrailli avukatlar, İsrailli liderlerin bazı kışkırtıcı açıklamalarının askeri kampanya üzerinde yürütme yetkisi olmayan kişiler tarafından yapıldığını veya bağlam dışına çıkarıldığını söylüyor. İsrail , hükümet ve askeri liderler tarafından verilen ve İsrail'in sivillere verilen zararı sınırlama çabalarını gösterdiğini söylediği 30'dan fazla gizli emrin gizliliğini kaldırdı . Uluslararası Adalet Divanı'nın bugün alacağı kararların önemi nedir? Bir bakıma bu dava, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrailli yetkililere göre çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 1.200 kişiyi öldüren ve yaklaşık 240 kişiyi rehin alan saldırıyla başlayan Gazze'deki savaşla ilgili yasal bir hesaplaşma niteliğinde. İsrail'in sağlık yetkililerine göre İsrail, Gazze'de 25.000'den fazla insanın ölümüne yol açan hava saldırıları ve kara saldırılarıyla misilleme yaptı. Birleşmiş Milletler ölenlerin yaklaşık yüzde 70'inin kadın veya çocuk olduğunu söylüyor. ICJ ne karar verebilir? ICJ ihtiyati tedbir kararı verebiliyor fakat bunlar, Güney Afrika’nın talep ettiği kararlardan farklı da olabilir.Mahkeme İsrail’e uluslararası insan hakları hukukuna uyma, Gazze’ye gidecek bir araştırma heyetini kabul etme veya insani yardım üzerindeki kısıtlamaları kaldırma emri verebilir. Mahkemenin kararlarının hukuki bağlayıcılığı var ve herhangi bir temyiz mekanizması bulunmuyor. Öte yandan mahkeme, devletleri kararlarını uygulamaya zorlayamıyor. Bu davanın açılması İsrail’in soykırım işlediği anlamına mı geliyor? Hayır. Mahkeme davayı kabul edilebilir bulmuş olsa da, bugün bir ihtiyati tedbir kararı verse de davanın sonunda bir soykırım işlenmediği sonucuna varabilir. Bir ihtiyati tedbir kararı, ortada büyük bir riskin bulunduğu ve durum tam anlamıyla incelene kadar her şeyin durması gerektiği anlamına gelir. ICJ’de davalar yıllar sürebiliyor. Bir ihtiyati tedbir kararı ayrıca İsrail ve destekçilerine, eylemlerinin uluslararası incelemeye tabii olduğu mesajını verecektir.

Dilan Polat için beklenen gün geldi, Dilan Polat Çıkıyor mu? Haber

Dilan Polat için beklenen gün geldi, Dilan Polat Çıkıyor mu?

Kasım ayının ilk gününde eş zamanlı olarak düzenlenen operasyonla gözaltına alınan Dilan ve Engin Polat çifti, beraberinde adı geçen isimlerle birlikte tutuklanmış ve cezaevine gönderilmişti. Tutuklanan çift hakkında sayısız iddia gündeme gelmeye devam ederken, evlerinin bahçeleri ve arsalarının kazılmasından tutun da Dilan Polat'ın annesinin mezarının açılmasına kadar pek çok hayret ettiren olay yaşanmıştı. Herkes sabırsızlıkla beklerken, Dilan Polat davasında kararın yarın açıklanacağı ortaya çıktı! Dilan Polat'ın yakın arkadaşı Sevim Alan ve çiftin avukatı Hüseyin Kaya yarın Polat Davası kararını öğrenmek ve açıklamak için yeniden mahkemeye gidecek. Tutukluluk sürecine ilişkin son karar da böylece verilmiş olacak. Polat Ailesi davasında karar ve cezalar araştırılıyor. İşte davada son durum... 5 Kasım'dan itibaren cezaevinde bulunan Polat Ailesi mahkeme karşısına çıkacak.Dilan Polat'ın mahkemesi ne zaman sorusu, davayı takip edenler tarafından merak ediliyor. Son olarak savcısı değişen davaya ilişkin yeni detaylar ortaya çıkıyor.Mahkemede savunmalarını verecek olan Polatlar'ın tutukluluk süreci, kararın ardından netleşecek. Peki, Dilan Polat'ın mahkemesi ne zaman? Polatların davası ne zaman görülecek? Dilan Engin Polat ne zaman mahkemeye çıkacak? İşte davada son durum... Mahkeme tarihi Instagram hesabından yazılı bir açıklama yapan Sevim Alan, Dilan Polat'ın merakla beklenen mahkeme tarihini açıkladı. İddiaya göre, Polatların mahkemesi 24 Ocak Çarşamba günü görüleceğini ve 25 Ocak Perşembe günü ise karara bağlanacağı iddia edildi. Ancak resmi olarak basına yansımış bir tarih yok.

Seçil Erzan 3'üncü kez hakim karşısında Haber

Seçil Erzan 3'üncü kez hakim karşısında

Aralarında ünlü futbolcuların ve iş insanlarının da olduğu 21 kişiyi dolandırdığı iddiasıyla tutuklanan özel bir bankanın müdürü Seçil Erzan’ın yargılanmasına devam ediliyor. İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Seçil Erzan ve Ali Yörük avukatlarıyla birlikte katıldı. Cuma günü 00.00’a kadar devam eden duruşma tanıkların dinlenmesi için Pazartesi gününe ertelenmişti. SEMİH KAYA DIŞARI ÇIKARILDI Duruşmada tanık dinlemesine geçileceğini söyleyen mahkeme başkası tanık Semih Kaya’yı duruşma salonuna çağırdı. Kaya’nın salonda girdiği sırada Seçil Erzan söz isteyince mahkeme başkanı tanık Semih Kaya’nın dışarı çıkarılmasını söyleyerek Erzan’a söz verdi. “HERKES DOĞRULARI SÖYLESİN” Söz alan Seçil Erzan, söylediği her şeyin doğru olduğunu ancak kanıtlayamadığını her konuşanın kendisini yalanladığını söyleyerek, “Tüm fazla aldığını belirttiğim kişilerle ilgili MASAK raporları, hesaplara nakit yatan, nakit çeken olacak şekilde teknik raporlarla sizden yardım istiyorum. Nazlı Can’ın etrafındaki kişiler, Semih Kaya ve Fırat Özdemir hepsi araştırılsın. Doğru söylediğimin ortaya çıkması için araştırılmasını istiyorum. Çünkü ben söylediklerimi ispatlayamıyorum” dedi. SEÇİL ERZAN, “BU PARALAR BENDE DEĞİL” “Herkes doğrularını söylesin kim ne aldığını söylemezse maddi gerçeği ortaya çıkaramayız” diyen Erzan, “Bankanın bunu fark etme imkanı vardı. O an teftiş Bülent Çeviker Emre Çolak olmayacaktı. Gerçek mağdurlar var. Bunların tek tek ortaya çıkmasını istiyorum” dedi.  Daha sonra müşteki Nuray Şengüler'e söz verildi. İfade veren Nuray Şengüler, 5 milyon lira ve 56 bin dolar Erzan'ın fondan bahsetmesi sonrasında banka içerisinde verdiğini belirterek şikayetçi olduğunu söyledi. SEMİH KAYA TANIK OLARAK DİNLENDİ Müşteki Nuray Şengüler’in ifadesinin ardından tanık Semih Kaya yeniden salona alındı. 2011 yılında Galatasaray’da oynamaya başladıktan sonra bankanın Florya şubesinde hesabının açıldığını söyleyen Semih Kaya, “Seçil Erzan bana saklı bir fon olduğunu söyledi. Avantajlarından bahsetti. Ciddi şekilde iyi getirisi olduğunu ve yatırım fonu olduğunu söyledi. 2022 Nisan ayında ilk olarak 300 bin doları bu fona yatırdım. Daha sonra Mayıs ayında mevduat hesabı açıp para yatırdım. Hesaptaki parayı görmüş olmalı ki beni yeniden aradı ve bu parayı da fona yatırmamı söyledi. Ben de mevduatımı bozup 1.2 milyon Euro parayı Seçil Erzan ve Ali Yörük’e teslim ettim” dedi. “3.5 MİLYON DOLAR ALDIM” Verdiği tüm paraların karşılığında dekont aldığını söyleyen Semih Kaya, “Çek Cumhuriyeti’nde oynadığım zamandan orada da hesabım vardı. O hesaptaki paramı da çekip Levent Büyükdere şubedeki kendi hesabıma geçirdim. Bu da 2.2. milyon Euro gibi bir miktardı” dedi. Araya giren mahkeme başkanı, “Sürekli para veriyorsunuz. Hiç almadınız mı? Biraz da aldıklarından bahsedin” dedi. Bunun üzerine Semih Kaya, “Aldığım paralar oluyordu. Parça parça olmak üzere 3.5 milyon dolar para aldım. Aldığım paraları yeniden hesaba aktarıyordum. Paraları yatırırken Seçil Erzan şube müdürü olarak yanımdaydı. Sözleşmelerimiz var. Banka kaşeli imzalı belgeler var elimde” dedi. “SELÇUK İNAN’I BEN DAHİL ETMEDİM” Selçuk İnan’ı kendisinin fona dahil ettiğine dair çıkan haberlerin gerçek olmadığını söyleyen Kaya, Seçil Erzan ile yaptığı bir yazışmayı okudu. Yazışmada Seçil Erzan’ın, “Selçuk İnan’ı hoca söyledi” dediği kısmı okuyan Semih Kaya, Seçil Erzan’ın kendisini ikna etmek için bankanın üst düzey yöneticilerinden olan Mehmet Aydoğdu ile arasında geçen bir maili de okudu. Semih Kaya mailin ekran görüntüsünü gösterince, mahkeme başkanı görüntünün mahkemeye verilmesini istedi. “EVİNE BİR KEZ GİTTİM. KENDİSİ ÇAĞIRDI” Seçil Erzan’ın evine bir kez gittiğini söyleyen Kaya, “Mart ayında ödeme alamadığımız bir dönemdi. Ödeme çıktığını söyleyerek beni evine çağırdı. O dönem kamptaydım. Çıkamayacağımı düşünüp beni çağırdığını düşünüyorum. Çıktım gittim. 15 dakika kadar evinin önünde konuştuk. Her şeyin düzeleceğini söyleyip beni ikna etmeye çalıştı” dedi. SEMİH KAYA, “MATEMATİĞİNDE BİR SIKINTI VAR SÜREKLİ KURGU PLANLIYOR” Semih Kaya toplamda 4.1 milyon doları Seçil Erzan’a verdiğini ve Erzan’ın kendisine 10 milyon dolar alacağını söylediğini anlattı. Mahkeme başkanının, “Aranızda husumet var mıydı?” sorusu üzerine Semih Kaya, “Benim ona bir düşmanlığım yoktu. Husumetimiz de yoktu” dedi. Mahkeme başkanının, “Sanık en çok parayı sizin aldığınızı söylüyor. Buna ilişkin ne diyeceksiniz?” diye sorunca tanık Semih Kaya, “Herhalde matematiğinde bir sıkıntı var. Kendi tarafından sürekli bir kurgu planlanıyor” dedi. “BASKI KURMADIM ŞİDDET UYGULAMADIM” Seçil Erzan’ın avukatı tarafından, “Paranızı almak için mi baskı yaptınız?” sorusu üzerine Semih Kaya, “Baskı yapmadım” dedi. Avukatın ısrarlı soruları sonrası Semih Kaya, “İlk duruşmada benim Seçil Erzan’ı tehdit ettiğim, şiddet uyguladığım söylendi. Avukat hanım televizyonda da bunları söyledi. Ancak Cuma günü yapılan duruşmada Seçil Erzan bunları yapmadığımı söyledi” dedi. Duruşma devam ediyor. İDDİANAME İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Galatasaraylı eski futbolcular Selçuk İnan, Emre Çolak, Emre Belözoğlu, Arda Turan, Fernando Muslera ile Buse Terim, Buse Terim'in eşi Volkan Bahçekapılı, eski kulüp tercümanı Musa Mert Çetin ve Emre Çolak'ın kardeşi Emrah Çolak gibi 18 isim şikayetçi olarak yer alıyordu. İlk duruşmanın ardından soruşturmaları tamamlanan başka mağdurların da isimleri eklendi. İş insanı Mert Zeydanlı, Deniz Güzel ve Nuray Şengüler'in iddianamelerinin de eklenmesiyle davadaki şikayetçi sayısı 21'e çıktı. Seçil Erzan için "Özel Belgede Sahtecilik" ve "Tacir veya Şirket Yöneticisi Olan ya da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında Dolandırıcılık" suçlarından 77 yıldan 252 yıla kadar hapis talep edilirken; diğer sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk'ün ise aynı suçlardan 3 yıl ile 85 yıl arasında değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları istendi. 12 Ocak'ta yapılan 2'nci duruşma, 13 saat sürdü. Duruşmada Seçil Erzan ve sanıkların eklenen iddianameler nedeniyle yeniden savunmaları alındı. Tanık olarak ifade vermeyi bekleyen Semih Kaya, Erzan'ın kuzeni Tanın Yılmaz ile eşi Merve Yılmaz'ın ifadelerinin bugün alınmasına karar verilmişti. Fatih Terim'in bir dönem yardımcılığını yapan Müfit Erkasap'ın eşi Nur Erkasap, eski erkek arkadaşı Avukat Candaş Gürol, Mustafa Sefa, Nilgün Arabacı, Gülsenal Bayramova, Oğuzhan Özerk ve Bülent Onat'ın da tanık olarak dinlenmeleri bekleniyor.  

Seçil Erzan sesi titreyerek savunma yaptı, savunmasını yaparken salondaki bazı kişiler güldü Haber

Seçil Erzan sesi titreyerek savunma yaptı, savunmasını yaparken salondaki bazı kişiler güldü

Duruşmada savunma yapan Erzan'ın sık sık sesinin titrediği ve ağladığı duyuldu. Sanık savunmasında, "Benim para kelimesini duymak istemediğim zamanlar oldu. Ben öyle bir hayatı seçmiş olsaydım cebimde silahım, arkamda 10 tane korumam olurdu. Bana yardım edecek nüfuslu insanlar olurdu. İşimi kaybettim, geleceğimi kaybettim, insanlar mağdur oldu çok özür dilerim" dedi. Yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış futbolcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 21 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen Şube Müdürü Seçil Erzan’ın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 41.Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen ikinci duruşmada tutuklu sanıklar Seçil Erzan ile Ali Yörük, tutuksuz sanıklar Nazlı Can, Asiye Öztürk ve Atilla Yörük hazır bulundu. Duruşmaya Fatih Terim'in kızı Buse Terim Bahçekapılı ile eşi Volkan Bahçekapılı'nın da arasında bulunduğu bazı müştekiler de katıldı. Taraf avukatları da salonda bulunurken, Arda Turan, Selçuk İnan ve Emre Belözoğlu'nun ise mazeret sunduğu öğrenildi. Ayrıca çok sayıda basın mensubu, avukat ve vatandaş da izleyici olarak salonda yer aldı. "Parayı çoğaltmakla ilgili stresim başladı o dönemde: Duruşmada savunma yapan sanık Erzan, "O dönemde 1 milyon lira gibi bir para kaybettim. 2011 Aralık'ta Florya şubeye gittiğimde kaybettiğim parayı yerine koymam gerekiyordu. Bozcaada’da evim vardı Metin Taş İstanbul’daki şubeye para çekmek için geldi ve durumu ona anlattım. O dönemde birkaç 'Faktoring' yapıldı sonrasında ben bunun kötü niyetli olduğunu anladım. Florya'da babaannemden kalan evi sattık, aslında 2013'e kadar hiçbir şey yoktu. 2013'de kuzenim Tanın Yılmaz'ın Yalova'daki gayrimenkulüne vadeli mevduat işlemi yaptık. 200 bin lirayı verdi, eşi ticaret faaliyetinde kullandı. Bu para daha sonra bana 93 bin 500 euro olarak benim hesabıma geldi. Tanın o dönemde bu parayı biriktirmek istiyordu ben de döviz al sat yaparak, özel bankacılıkta nasıl işlem yapılıyorsa aynı şekilde yapıyordum. Tanın bir süre sonra benim ona verdiğim faizle hayatını geçindirmeye başladı. Evine giderken alacağı ekmek parasını bile benden alıyordu böyle bir hayatımızda düzen oluşmaya başladı. Parayı çoğaltmakla ilgili stresim başladı o dönemde. Ben onların kız kardeşi gibiydim, eşinin de onun da" "Baba kız tartışmalarımız oldu, dayak tarzı bir durum hiçbir zaman olmadı" Savunmasına devam eden Erzan, 2015 Aralık ayında annesinin beyin kanaması geçirdiğini, yüzde 99 engelli olarak hayatına devam etmek zorunda kaldığını belirterek, "Annem hastalandıktan sonra hassasiyetim daha fazla olmaya başladı, annemin hastalanmasından 6-7 ay sonra Hüseyin Eligül ve eşiyle feribotta karşılaştım. Hastalığından bahsettim onlara onlar da biz yardımcı oluruz dedi, babam da tanıyordu Hüseyin abiyi. 2016 Temmuz ayında hayatıma bu kişiler girdi. Ben babama, annemle daha fazla ilgilenmesi için kızıyordum o dönemde. O yüzden baba kız tartışmalarımız oldu. Dayak tarzı bir durum hiçbir zaman olmadı" şeklinde konuştu. Mahkeme Başkanı zaman zaman sesi titreyen Erzan'a istediği zaman oturarak savunma yapabileceğini hatırlattı, Erzan ise su içti ve ayakta devam edebileceğini söyledi. Erzan,"Seçili gördüğümüz zaman gözümüzün önüne dolar geliyor, para, geliyor' diyorlardı" Savunmasına devam eden Erzan, "Onların birbirine verdiği sözlerden dolay ben sorumluluk almaya başlamıştım. 2019 yılında bir cenazede Nazlı ile karşılaştık. Nazlı annemle ilgilenmek için daha fazla hayatımıza dahil olmaya başlamıştı. O dönem de Nazlı da böyle bir durum olduğunu fark etti, o da etrafından para aldı. 50 aldı 70 verdi, böyle aile içerisinde akraba içerisinde durum olmaya başladı. İnsanlar 'Seçili gördüğümüz zaman gözümüzün önüne dolar geliyor, para, geliyor' diyorlardı. Para, para, para, benim para kelimesini duymak istemediğim zamanlar oldu" diye konuştu. Salonda bazı kişiler güldüler Erzan'ın savunmasında, "Şimdiye kadar söylediğim her şey yüzde yüz doğrudur ve gerçektir. Hayatım araştırılsın, başından itibaren ben doğruyu anlatmaya çalıştım" dediği sırada salonda bazı kişilerin güldüğü de duyuldu. "Kimsenin bu kadar düzgün, bu kadar gelir elde edebileceği bir işi yoktu ama bunun 5 katı, 10 katı paralar alıyorlardı" O dönem paralar ödenmediği zaman şubeye gelinecek, rezillik çıkacak diye korkularının olmaya başladığını belirten Erzan, "2021 yılında Atilla Baltaş bana 25 bin dolar daha getirdi, kendi param diye. Bu parayı daha sonra benden 40 günde bir 100 bin dolar olarak alıyordu. O dönem akıl tutulması yaşıyordum, korkuyordum. 2019, 2020 den itibaren paraları kurtaramamaya başladım. O zamandan itibaren ben birinin parasıyla diğerininkini kotaramamaya başladım. "Ben kimseye 'fon yapıyorum' gibi cümleler kullanmadım çünkü herkes yakınımdı, akrabalarımdı ama insanlar parayı aldıklarında birbirlerine neler diyordu bilmiyorum. O dönemde ben 'bu parayı kazandıracağım' diyordum. Eskiden değerlendirdiğim gibi değerlendiriyorum' diyordum. Ali'nin getirdiği 2 adet 5 milyondan 1 tanesi tefeci parasıymış. Ben tefecilerin eline düştüğümüzü ödeme aşamasında öğrendim. Tabi bu sırada hayatımdaki herkesin yaşam standartı yükseliyordu, kimsenin bu kadar düzgün, bu kadar gelir elde edebileceği bir işi yoktu ama bunun 5 katı, 10 katı paralar alıyorlardı" ifadelerini kullandı. 2021 Mart, Nisan ayından itibaren bu paraları değerlendiremediğini çünkü aldığı parayı 1 saat sonra başkasının aldığını söyleyen Erzan, ""Ben kimseye 'fon' demedim. Ben 'Fatih Terim fonu varmış, Hakan Ateş fonu varmış' gibi şeyler söylemedim. Mesela Selçuk İnan'a, 'Semih çok para kazandı, sen de kazanmak ister misin, girmek ister misin' demiştim. İnan'a gizli işlem yaptığımı söyledim. Herkes bana 'bu bir fon, bizi kandırıyorsun' dedi, 'fon' ismini ben demedim" dedi. Seçil Erzan,"İşimi kaybettim, geleceğimi kaybettim, insanlar mağdur oldu çok özür dilerim" Savunmasına devam ettiği sırada sesi fazlasıyla titreyen ve ağlamaya başlayan Erzan, göz yaşlarını tutamayarak, "Ben öyle bir hayatı seçmiş olsaydım cebimde silahım, arkamda 10 tane korumam olurdu. Bana yardım edecek nüfuslu insanlar olurdu, ben Aralık ayından sonra, Mart ayındaki FETÖ olayından sonra koptum gittim. İşimi kaybettim, geleceğimi kaybettim, insanlar mağdur oldu çok özür dilerim. Bilinçli şekilde yapılmış bir şey değildi. Ben banka müdürü olmasaydım, Seçil Erzan olsaydım tabi ki bana para vermezlerdi. Seçil Erzan iyi bir bankacıydı, bu işlerin dışında herkese çok hizmet veriyordu. Kimilerinin kızı, kimilerinin kardeşi, kimilerinin iyi bir bankacısıydım. Bana 'kötü kadınsın' dediler, 'fazla para verdiğim için mi kötü oldum' dedim. Hocaya mı yaranıyorsun dediler, nerelere gitti konular. Paradan nefret etmiştim artık. Annemi göremiyorum, babam ölmüştü, kimse sahip çıkmamıştı. İnsanlar olayı bambaşka yerlere getirdiler" diye konuştu. "Belki bunlar bana zarar verecek ama her şeyin doğrusunu söylüyorum" Savunmasına devam eden Erzan, "Evet, mağdurlar var ama mesela Emre Belözoğlu'nun, bu çocuğun ne günahı vardı. Onu ben hayatında sadece parayı alırken tanıdım. Arda Turan ile çok samimi değildik. Futbolcuların hepsiyle çok samimi değildim ama iyi bir bankacısıydım. Bankacı olduğum için bana güveniyorlardı. Belki bunlar bana zarar verecek ama her şeyin doğrusunu söylüyorum. Bankacılık ilişkilerimiz her zaman vardı ve kurumsal olarak devam ediyordu. Bana 'Seço, Seçil' diyerek para verenler, inananlar da oldu" ifadelerini kullandı. Erzan bu sırada 'biraz ara verelim mi' dedi. Mahkeme Başkanı duruşmaya ara verdi. Davanın geçmişi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, aralarında Buse Terim Bahçekapılı, Emre Belözoğlu, Emre Çolak, Fernando Muslera, Arda Turan, Selçuk İnan, Volkan Bahçekapılı’nın da bulunduğu 18 kişi ’müşteki’ sıfatıyla yer alırken; Seçil Erzan, Ali Yörük, Asiye Öztürk, Atilla Yörük, Hüseyin Eligül, Kerem Can ve Nazlı Can’un bulunduğu 7 kişi ise ’şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. Güven ilişkisine dayanarak parayı teslim etti, daha sonra Erzan’a ulaşamadı Hazırlanan iddianamede, Denizbank’ın Levent Büyükdere Caddesi Şubesi müdürü olarak çalışan şüpheli Seçil Erzan’ın, müştekilerden Bülent Çeviker’den kişisel güven ilişkisine dayanarak 2 milyon dolar parayı değerlendirmesi amacıyla elden aldığı, 3 Nisan’da 3 milyon olarak iade edeceğini bildirdiği, bunun karşılığında da müşteriye yazılı bir evrak verildiği ancak şube müdürüne ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığı anlatıldı. Şüpheli Erzan’a ulaşamayınca durumun bankaya bildirildiğinin aktarıldığı iddianamede, banka tarafından araştırma yapılmaya ve Seçil Erzan’a ulaşılmaya çalışıldığı ancak ulaşılamadığı, bu nedenlerden dolayı Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve soruşturmaya başlandığı kaydedildi. Kim ne kadar para yatırdı İddianamede, müştekilerden Buse Terim Bahçekapılı’nın 190 bin Amerikan Doları verdiği, Emre Belözoğlu’nun bu fona para yatırması için bir kısmını Volkan Bahçekapılı ile göndermek suretiyle toplamda 4 milyon 292 bin doları şüpheli Erzan’a teslim ettiği, Fernando Muslera’nın 1 milyon 200 bin dolar teslim ettiği ancak şüpheli Erzan’ın bu paranın 700 binlik kısmını geri vererek 500 bin dolar dolandırdığı kaydedildi. Öte yandan şüpheli Erzan’ın Arda Turan’dan 13 milyon 900 bin dolar nakit elden para alıp sadece 6 milyon 400 bin doları fon getirisi olarak geri vermek suretiyle 7 milyon 500 bin dolandırdığı belirtildi. Şüphelinin Selçuk İnan’dan ise 3 milyon 685 bin dolar alıp bunun 2 milyon 150 binini fon getirisi olarak geri iade ederek toplamda 1 milyon 535 bin dolandırdığı kaydedildi. Erzan hakkında istenen ceza 252 yıla yükseldi 18 müştekili iddianamede şüpheli Erzan’ın ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘özel belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 66 yıldan 216 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Diğer 6 şüphelinin ise 3 yıl ile 65 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi. Daha sonra 3 mağdurun da eklenmesiyle müşteki sayısı 21’e yükselirken, Erzan hakkında istenen hapis cezası da 77 yıldan 252 yıla kadar yükseldi.

Mersin'de İntörn Doktor Nida Nur Nergiz'i pompalı tüfekle vuran sanık "Hala seviyorum" dedi Haber

Mersin'de İntörn Doktor Nida Nur Nergiz'i pompalı tüfekle vuran sanık "Hala seviyorum" dedi

Olay, 23 Ekim 2023 tarihinde merkez Yenişehir ilçesi Çiftlikköy Mahallesi'ndeki kız öğrenci yurdu önünde yaşanmıştı. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi İntörn Doktor Nida Nur Nergiz, hastanede teknisyen olarak görev yapan ayrıldığı erkek arkadaşı Ersin Karakuş tarafından pompalı tüfekle vurulmuş, her iki bacağı ve vücudunun çeşitli yerlerinden ağır yaralanan genç kızın sağ bacağı dizüstünden kesilmişti. Sol bacağı da ağır hasarlı olan Nergiz'in tedavisi halen Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde sürerken, 15 ameliyat geçirdiği öğrenildi. Olay anının güvenlik kamerasına da saniye saniye yansıdığı olayla ilgili kaçtığı Adana'da yakalanıp tutuklanan zanlı Karakuş bugün ilk kez mahkeme karşısına çıktı. "Tüfeği çıkarıp ayaklarına ateş ettim" Mersin Adliyesi 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Karakuş SEGBİS aracılığı duruşmaya katılırken, taraf avukatları, doktorlar ve kadın derneklerinin temsilcileri yer aldı. Savcı iddianamesinde sanığın 'kadına karşı tasarlayarak nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan' 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep etti. Mahkeme heyeti ilk önce sanık Karakuş'u dinledi. Müşteki ile evlilik aşamasında olduğunu ve ayrıldıklarını iddia eden sanık Karakuş, "Travma yaşadım, kendimi öldürmeye karar verdim. Olay günü kendisini tesadüfen gördüm; bana yaşattıkları aklıma geldi, tüfeği çıkarıp ayaklarına ateş ettim. Bu kadar sevdiğim insanı öldürme kastıyla hareket etmedim" dedi. Mahkeme başkanının "Sen memur değil misin? Tüfek neden aracında durur?" sorusuna karşı konuşan sanık Karakuş, "Normal bir yerde yaşamıyoruz. Tüfek sürekli aracımda durur. İntihar edecektim; tam döneceğim sırada Nida'yı gördüm, ateş ettim. Kaç defa ateş ettiğimi sonradan öğrendim. O an hayal gibi, hiç yaşanmamış gibi. Onu öldürmek isteseydim üst tarafında ateş ederdim, ayaklarına doğru ateş ettim. Bana hayatında başka biri olduğunu söyledi. Kafasını çevirdi, 'Beni aldattın mı' dediğimde 'Evet' dedi" diyerek kendisini savunmaya çalıştı. Olaydan sonra ablasına mesaj atmış Mahkemeye heyeti sanığa, olaydan önce Nida'nın ablasına, 'Onu öldüreceğim, kendim intihar edeceğim' şeklinde mesaj atıp atmadığını sordu. Sanık ise öyle bir mesaj atmadığını, ancak kendisini öldüreceğine yönelik mesaj attığını ileri sürdü. Neden kendini öldürmekten vazgeçtiği de sorulan sanık, "Kardeşim aradı, onun sesini duyunca yapamadım. Kendisini hala seviyorum, aklım ermiyor nasıl böyle bir şey yaptığıma. Çok pişmanım" diye konuştu. Müşteki avukatı Uğur Köksal ve destek için gelen diğer avukatlar, sanığın haksız tahrik maddesinden yararlanmak için sanığın aldatma hikayesi uydurduğunu belirterek, tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs suçundan en üst seviyeden ceza verilmesini talep etti. Duruşmada SEGBİS aracılığı ile dinlenen mağdur Nergiz'in ablası B.N.Y., "Şahsın kardeşimi ısrarla rahatsız ettiğini biliyorum. Olay sonrası bizim için çok zorlu süreç oldu. Halen de o süreç sürüyor. Olaydan sonra diğer kardeşime bu olayı gerçekleştirdiğini ve pişman olmadığını anlatan bir mesaj göndermiş. Biz şahsı tanımıyoruz. Kısa bir birliktelik olmuş, kardeşim bitirmeye çalışmış" ifadelerini kullandı. İfadelerin alınmasının ardından dosyadaki eksikliklerin tamamlanması ve 'O nu öldüreceğim, kendim intihar edeceğim' mesajının olup olmadığına yönelik inceleme yapılması için duruşma ileri bir tarihe ertelendi. "Nida 15 ameliyat oldu, tedavisi sürüyor, sol bacağını da kaybetme riski var" Duruşma sonrasında Nergiz'in avukatı Uğur Köksal gazetecilere açıklamada bulundu. Dosyanın ilk duruşmasına girdiklerini hatırlatan avukat Köksal, "Bu dosyanın en önemli özelliklerinden biri insanın insan olma vasfının tamamen ortadan kalktığı, hunharca ve vahşice işlenen bir cinayete teşebbüs dosyası olması. Hastamız yaklaşık şu ana kadar 15 ameliyat geçirdi. Sağ bacağı tamamen ampüte, sol bacağını da kaybetme riski var. Vücudunun her yerinde yayılan ve dağılan şekilde saçma tanelerinin giriş ve çıkış izleri mevcut. Sanık savunmalarında kastının öldürmeye değil yaralamaya yönelik olduğunu beyan etse de giren saçma tanelerinin sayısı, vücutta bıraktığı izler ve vücudunda hala saçma tanelerinin hala hayati tehlike geçirecek şekilde sabit halde kalıyor olması bir arada değerlendirildiğinde eylemin öldürmeye teşebbüs olduğu çok açık bir şekilde ortada" şeklinde konuştu. 2 metreden 2, 1 metreden 4 atış yapmış Sanığın pompalı tüfekle toplamda müvekkiline 6 el atış yaptığın dikkat çeken Köksal, "Atışlardan iki tanesini olay yeri inceleme raporuna göre iki metre mesafeden, diğer 4 atışı ise yanına yaklaşarak bir metre mesafeden yapıyor. Burada en önemli kısım yine mağdurenin ‘atış yapma, dur’ şeklinde bağırıp yalvarmasına rağmen mağdurenin yanından bir metre mesafeden 4 atışı daha gerçekleştiriyor olması. İddianame sanığın eylemlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 82. Maddesi'nin 1. Fıkrası'nın A ve F bentleri gereği, ‘Tasarlayarak Kadına Karşı Kasten Adam Öldürmeye Teşebbüs’ hükümlerinin uygulanmasına yönelik cezalandırma talep etti. Üst seviyeden, en üst hadden cezalandırılması amacıyla biz de gereken hukuki yardımı müvekkilimize elimizden geldiğince yapıyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.