TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#obezite

İLKHABER-Gazetesi - obezite haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, obezite haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Ayşe Nur İzol Torun: Obezite ölümcül hastalıklara neden olabilir Haber

Prof. Dr. Ayşe Nur İzol Torun: Obezite ölümcül hastalıklara neden olabilir

Yapılan araştırmaların Türkiye’de obezite sıklığının her geçen gün arttığını ve toplumdaki obezite sıklığı açısından Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada olduğumuzu gösterdiğini işaret eden Medical Park Adana Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Nur İzol Torun, açıklamalarda bulundu. “Obezite ile mücadelenin ekonomik ve eğitim boyutu da ele alınmalı” Obeziteyi sadece sağlık sistemi içinde çözmenin mümkün olmadığını, işin sosyal, ekonomik ve eğitim boyutu ile de ele alınacak programların hızla geliştirilerek, bir an önce hayata geçirilmesinin en önemli önceliklerden biri olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Ayşe Nur İzol Torun, obezite ile mücadelenin önem sırasının en üst sıralarda olduğunu ve bunun en önemli parçalarından birisinin de obezitenin önlenmesi olduğunun altını çizdi. “Sağlıklı yaşam tarzı alışkanlığı kazandırmak için eğitimler yapılmalı” Besinlerin hem enerji vermesi hem de vücudun dışarıdan almak zorunda olduğu vitamin, mineral, protein gibi önemli öğeleri içermesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Torun, şunları söyledi: “Obezitesi olan bireylerin çoğunlukla yüksek enerji içeriği olan ancak besin öğe içeriği açısından fakir yiyecekler tükettiği bilinmektedir. Bu yönüyle obezite, varlık içinde bir yokluk durumu olarak da tanımlanmaktadır. Bu açıdan sağlıklı bireyler, çocuklar ve gençler hedef kitlesi olarak belirlenip, sağlıklı yaşam tarzı alışkanlığı kazandırmak, sürdürmek açısından geniş çaplı eğitimler yapılmalı, okul kantinleri başta olmak üzere, toplu olarak yemek yenilen merkezler sağlıklı gıda tüketimi açısından düzenlenmelidir. Toplumun egzersiz yapabileceği uygun alanlara ulaşımı açısından düzenlemelerin yapılması da bir diğer önemli çalışma alanı olmalıdır. Sağlıklı beslenmek ve sağlığı sürdürmek, özetle sağlık hakkı bir insan hakkıdır.” “Obezitede pek çok faktör iç içe girerek etkili olabiliyor” Bir sağlık sorunu olarak obezite bazı endokrinolojik hastalıkların bir sonucu olarak görülebilse de çoğu bireyde tek bir nedenden bahsetmenin mümkün olmadığını dile getiren Prof. Dr. Ayşe Nur İzol Torun, “Çoğu zaman psikiyatrik, metabolik, yaşam tarzı, sosyal çevre, stres, uyku bozuklukları gibi pek çok faktör iç içe girerek etkili olabilmektedir. Bu karmaşık sorunun çözümü için bireylerin obezite olgularını çok yönlü değerlendirme deneyimine sahip olan merkezlerde değerlendirilmesi en ideal olandır. Bu merkezlerde hekimin yanı sıra, psikolog, egzersiz ve diyet uzmanları obezitesi olan bireyi olması gerektiği gibi çok yönüyle değerlendirmekte ve tedavi sürecini düzenlemektedir. Ülkemizde de bu açıdan geliştirilen ve geliştirilmekte olan merkezlerin sayısı hızla artmaktadır” şeklinde konuştu. “Öncelik toplum sağlığını koruma hedefi olmalı” Obezite ile mücadelede birey bazında ilaç tedavilerinin de gündeme geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Ayşe Nur İzol Torun, "Ülkemizde ve dünyada uzun süredir kullanılmakta olan ya da henüz kullanıma giren anti-obezite ilaçlarına gerekmesi halinde bir uzman tarafından başlanması, tedavi açısından umut vermektedir. Nihayetinde tüm bu yaklaşımların başarısız kaldığı bireylerde, özellikle de obezite ilişkili yandaş hastalığı olanlarda cerrahi tedavi de gündeme gelmektedir" dedi. Obezitenin ülkemiz için önemli bir toplum sağlığı sorunu olduğunu ve giderek daha da büyük boyutlar kazandığını vurgulayan Prof. Dr. Torun, “Obezite ile mücadelede önleme amaçlı çalışmalar, öncelikli toplum sağlığını koruma hedefi olmalıdır. Bir diğer hedefimiz de obezitesi olan bireylerin hak ettikleri uygun tedavi şansına kavuşacakları obezite tedavi merkezlerinin yaygınlaştırılmasıdır” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

Uzmanından "Duygusal yoksunluk obeziteyi tetikliyor" uyarısı Haber

Uzmanından "Duygusal yoksunluk obeziteyi tetikliyor" uyarısı

Açıklamada görüşlerine yer verilen Doç. Dr. Taha Can Tuman, Türkiye'de son yıllarda obezite oranlarındaki ciddi artışın nedeninin genetik, hormonal, sosyokültürel, psikolojik ve çevresel faktörler olduğunu belirtti. Kontrolsüz yemek yeme, aç olmadığı halde duygusal yeme ve gece yeme gibi problemlerin altında psikolojik faktörlerin rol oynadığını da belirten Doç. Dr. Tuman, "Obeziteye neden olan psikolojik faktörlere bakacak olursak aşırı yeme, yemek yeme üzerinde kontrol kaybı, aç olmadığı halde duygusal yeme ve gece yeme gibi problemli davranışlarının olduğunu görürüz. Obezite hastalığı olanlarda karbonhidrattan zengin gıdaların aşırı tüketimi, karbonhidrat aşerme ve arama davranışlarının görülmesi yeme bağımlılığına neden olur." ifadelerini kullandı. Tuman, Özellikle karbonhidrat ağırlıklı besinlerin, alkol ve diğer maddelerde olduğu gibi beynin ödül merkezini uyardığının altını çizerek, " Birçok kişi belli gıdaları yemediğinde diğer bağımlılıklarda olduğu gibi yoksunluk yaşar, gıdaları aşerir ve yeme davranışı üzerindeki kontrollerini kaybeder. Karbonhidrat içeren besinler, kan şekerini hızla yükselttiğinden ödül merkezini uyararak kişinin kendisini daha iyi hissetmesini ve duygusal yeme olarak da adlandırılan iç sıkıntısı, huzursuzluk, depresif duygu durumla baş etmesini sağlar." yorumunu yaptı. "Sosyal medya reklamları yeme bağımlılığını artırıyor" Yeme bağımlılığı, kalp damar hastalıkları, obezite, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve beyin damar hastalıkları açısından riski artırdığını da belirten Doç. Dr. Tuman, sözlerini şöyle tamamladı: "Yeme bağımlılığı için önerilen kriterlere bakıldığında tolerans gelişimi dediğimiz, yediğinde aldığı etkiyi elde edebilmek için gittikçe artan miktarlarda yeme, yemediğinde ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik yoksunluk belirtileri, yeme davranışı üzerindeki kontrolün kaybı, yeme ile ilgili sürekli zihinsel meşguliyet, aşırı yeme nedeniyle ortaya çıkan fiziksel problemlere rağmen yeme davranışının sürdürülmesi vardır. Aynı zamanda kısıtlayıcı diyetler yapmak ödül duyarlılığında artışa, dürtüsel yemelere ve yeme davranışı üzerindeki kontrolün kaybına neden olur. Sosyal medyada yüksek kalorili karbonhidrat içeren gıdaların reklamlarına maruz kalmak yeme bağımlılığı riskini artırır. Yeme bağımlılığı tedavisinde bilişsel davranışçı terapi, psikososyal müdahaleler ve ödül merkezini uyararak etki gösteren bazı ilaçlar kullanılabilir."

Obeziteyi tetikleyen beslenme alışkanlıkları uyarısı Haber

Obeziteyi tetikleyen beslenme alışkanlıkları uyarısı

Dünya Obezite Fedarasyonu 2023 verilerine göre dünyada 4 milyar insanın fazla kilolu veya obez olduğunu belirten uzmanlar, basit bir kilo alımı olmayan bu hastalığı tetikleyen beslenme alışkanlıklarına karşı uyarıda bulundu. Obezite, boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkması ve sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü de (DSÖ) obeziteyi, vücut kitle indeksinin 30 veya daha yüksek olması olarak belirtiyor. Uzmanlar, yine DSÖ tarafından en riskli 10 hastalık arasında sayılan obezitenin, kalp hastalıkları, diyabet, kanser, uyku apnesi, eklem problemleri ve depresyon gibi sağlık sorunlarına yol açtığını belirtiyor. Küresel bir sağlık sorunu olan obeziteye dair farkındalığı artırmak ve bu hastalığın önlenmesi ile tedavisine yönelik adımlar atılmasını teşvik etmek amacıyla uzmanlar tarafından 4 Mart Dünya Obezite Günü kapsamında uyarıcı açıklamalar yapılıyor. Uzmanlar, obeziteyi tetikleyebilecek birçok beslenme alışkanlığı bulunduğunu ve bunlardan en yaygın olanların 'yüksek kalorili yiyecek ve içeceklerin aşırı tüketimi, şekerli içecekler, meyve, sebze ve tam tahıllar gibi besin açısından fakir gıdaların yetersiz tüketimi' olarak sıraladı. Meyve, sebze ve tam tahıllar gibi besin açısından zengin gıdaların bolca tüketilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, 'düzenli öğünler yemek, duygusal yemeyi yönetmek ve yeterince uyuma' önerisinde bulundu. Sağlıklı bir kiloyu korumaya yardımcı olmak için düzenli egzersiz yapmanın önemini de vurguladı. Sağlıklı bir diyet veya egzersiz programı hakkında herhangi bir sorun yaşayanların mutlaka doktoru veya kayıtlı bir diyetisyenle konuşmasını isteyen Prof. Dr. Ferit Kerim Küçükler ise obez kişilerde diyabet, kalp-damar rahatsızlıkları, depresyon ve kanser gibi hastalıkların görülme sıklığının arttığını söyledi. Dünya Obezite Fedarasyonu 2023 verilerine göre 2035 yılında Türkiye’de yaşayan erişkinlerin yarısının obez olacağının tahmin edildiğini ifade eden Prof. Dr. Küçükler, "Obezitenin yol açtığı hastalıkları yaşam sürelerinin kısalmasına neden olabiliyor. Bu hastalıklar arasında insülin direnci ve diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıkları, yüksek kolesterol, karaciğer yağlanması, polikistik over sendromu, kısırlık, uyku apnesi, astım, kireçlenme ve depresyon yer alıyor." dedi.

Çocuklar ve ergenlerde obezite oranı arttı Haber

Çocuklar ve ergenlerde obezite oranı arttı

Obez insan sayısının son yayımlanan çalışmalara göre dünya genelinde bir milyarı aştığı, son 30 yılda çocuklarda obezite oranının 2, ergenlerde ise 4 katına çıktığı bildirildi. Obezite, boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkması ve sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü de (DSÖ) obeziteyi, vücut kitle indeksinin 30 veya daha yüksek olması olarak belirtiyor. Uzmanlar, yine DSÖ tarafından en riskli 10 hastalık arasında sayılan obezitenin, kalp hastalıkları, diyabet, kanser, uyku apnesi, eklem problemleri ve depresyon gibi sağlık sorunlarına yol açtığını belirtiyor. Türk Tabipleri Birliği de, küresel bir sağlık sorunu olan obeziteye dair farkındalığı artırmak ve bu hastalığın önlenmesi ile tedavisine yönelik adımlar atılmasını teşvik etmeyi amaçlayan 4 Mart Dünya Obezite Günü nedeniyle açıklama yaptı. Ömrü kısaltan, yaşam kalitesini düşüren, fiziksel aktiviteyi zorlaştıran, yorgunluk ve halsizlik hissi veren obezite ile ilgili şunlar kaydedildi: "Obez insan sayısı, son yayımlanan çalışmalara göre tüm dünyada bir milyarı aştı. 1980’lerden bu yana 70’ten fazla ülkede obezite oranları en az iki katına, benzer şekilde son 30 yılda çocuklar ve ergenlerdeki obezite oranı 2-4 katına çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun sağlık araştırmasında da nüfusun yüzde 20’den fazlasının obez olduğu ortaya çıktı. Önemli bir halk sağlığı sorunu olan obezite ile ilişkili olduğu hastalıklar nedeniyle dünyada her yıl milyonlarca insan ölüyor. Dünyada başlıca ölüm nedeni olarak gösterilen kardiyovasküler sistem hastalıklarının önemli nedenlerinden biri de obezitedir. Aynı zamanda obezite; tip 2 diyabet, hipertansiyon, inme, kanser, iskelet sistemi hastalıklarına da neden olabilmektedir.  Dünyanın en büyük sağlık sorunlarından biri olan obezite ciddiye alınmalı, Türkiye ve tüm dünyada bu zamana kadar başarısızlık getiren mücadele tarzındaki bakış açısı yeniden değerlendirilmelidir. Tedavi edici değil, koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği bir acil eylem planı oluşturulmalıdır. Yeterli ve güvenceli ücret, insanca çalışma koşulları, fiziksel aktivite için ücretsiz, uygun ortam ve zaman, sağlıklı gıdaya her koşulda düşük ücretle ulaşım, okul gibi alanlarda ücretsiz ve nitelikli beslenmenin kamu otoritesi tarafından sağlanabilmesi obezite ile mücadele için de gereklidir."

Türkiye'nin En Obez İli 'ADANA' Seçildi Haber

Türkiye'nin En Obez İli 'ADANA' Seçildi

Dünyada 1 milyardan fazla insanın mücadele ettiği obezitede Türkiye, 200 ülke arasında kadınlarda 42'nci, erkeklerde ise 60'ıncı sırada. Obezite, kalp hastalığı, Tip 2 diyabet ve bazı kanserler dahil birçok ciddi sağlık sorununun oluşma riskini arttırıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye, yüzde 66,8 ile Avrupa'da ilk sırada yer alıyor. Türkiye'yi yüzde 63,7 ile İngiltere, yüzde 62,3 ile Yunanistan, yüzde 61,6 ile İspanya ve yüzde 59,5 ile Fransa takip ediyor. Uzmanlardan uyarı geldi Türkiye Obezite Araştırma Derneği'nin (TOAD) verilerine göre ise en obez il Adana olurken, en fit il ise Erzurum. Birbirinden lezzetli yemeklerin olduğu, gece yemek kültürünün yaygın olduğu Adana’da ise uzmanlar vatandaşları spor yapmaları konusunda uyardı. "Çok ciddi bir hastalık" Konuyla ilgili Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Bariatrik ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kuntay Kaplan, İhlas Haber Ajansı’na konuştu. Dr. Kaplan, Türkiye’de her 3 kişiden birisinin obez olduğunu aktararak, “Obezite, dünyada ve ülkemizde sıklığı giderek artmakta olan çok ciddi bir halk sağlığı problemi haline gelmiştir. Maalesef günümüzde ciddi problemlere yol açmaktadır. Vücut kitle endeksi parametrelerini kullanarak bunu hesaplıyoruz. Vücut kitle endeksi 18.5-25 arası normal kilolu, 25-30 arası kilolu gruba girerken 30’un üzerine çıktığı zaman biz obeziteden bahsediyoruz. 30-35 arası sınıf 1, 35-40 arası sınıf 2, 40’ın üzeri ise artık sınıf 3 obeziteye girmektedir” ifadelerini kullandı. "Önce düzenli beslenme ve spor" Obezitenin birçok hastalığa davetiye çıkardığını vurgulayan Dr. Kaplan, “Obezitenin eşlik ettiği bir sürü hastalık var maalesef. En sık sebep olduğu hastalıklar, hipertansiyon, diyabet, uyku apne hastalığı ve kanser türleri. Obeziteyi tedavi ederek bu hastalıklardan, hastalarımızı korumuş oluyoruz. Obezitede ise önce düzenli beslenme ve spor öneriyoruz. Eğer bunlardan çözüm bulamazsak ameliyata yöneliyoruz” dedi. "Adana'nın mutfağı zengin" Adana’nın Türkiye’nin en obez ili olduğunu kaydeden Op. Dr. Kuntay Kaplan, daha sonra şunları söyledi: “Türkiye Obezite Araştırma Derneği'nin (TOAD) verilerine göre en obez il Adana olarak görünmektedir. En fit il ise Erzurum’dur. Adana’nın, obezitenin en sık görülen il olmasının sebebi gece yeme alışkanlığının, mutfağının zengin olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye, yüzde 66,8 ile Avrupa'da ilk sırada yer alıyor. Hastalarımıza obeziteden korunma anlamında düzenli spor yapmalarını, düzenli fiziksel aktivite bulunmalarını ve düzenli beslenmeleri konusunda çağrıda bulunuyoruz.” "Adana diyet yapmak için uygun değil" 200 kiloya ulaşan ve haftaya obezite ameliyatı olacak Recep Haydutlu isimli hasta ise Adana’nın diyet yapmak için uygun bir şehir olmadığını söyledi. Haydutlu, “Daha önce diyetisyene gidip kilo vermeyi denedim, spor yaptım ancak başaramadım. Boğazı kesemediğim için şimdi ameliyata karar verdim. Yörük milletindeniz, boğazı kesmek bizde zor. Gece gündüz fark etmeden devamlı yiyoruz. Öğlen Adana Kebap, akşam şırdan, şalgam ve birçok tatlı yiyoruz. Durmuyoruz yani devamlı yiyoruz. O nedenle de sürekli kilo alıyoruz. Adana diyet yapmak için uygun bir şehir değil, en iyi çözüm ameliyat. Ameliyat olduktan sonra inşallah fit olup rahatlayacağız” dedi.

Diyetisyen Yağmur İlayda Taş'tan, şeker ve tuz tüketimine dikkat Haber

Diyetisyen Yağmur İlayda Taş'tan, şeker ve tuz tüketimine dikkat

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Diyetisyeni Yağmur İlayda Taş, obezitenin oluşmasındaki en büyük etkenin hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme düzeni olduğuna dikkat çekerek 4 Mart Dünya Obezite Günü’nde farkındalık oluşturmak için önerilerde bulundu. Taş, “Obezite hastalarına uygulanacak diyet listelerinin sürdürülebilir olması önemli. Tek düze bir liste yerine hastaların esnetebileceği, yer değişikliği yapabileceği en önemlisi de yaşam tarzı haline getirebileceği bir liste hazırlanmalıdır. Beslenmenin yanında doğru ve yeterli egzersiz programları da obez hastasının sağlığına kavuşma sürecinde destekleyici olacaktır. Yaşam boyu düzenli yapılan egzersiz obezite olma riskini azaltacaktır ‘’ dedi. Obezite tehlikesinin fark edilerek, baştan önlem alınması gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Yağmur İlayda Taş, ‘’ Çocuklar raf ömrü uzun, hazır-paketli gıdalardan uzak tutulmalı, ebeveynler çocuklarına küçük yaşta doğru beslenme alışkanlığı kazandırmalıdır. Ayrıca her yaş aralığındaki bireylerin, sağlıklı beslenme alışkanlığı edinmesi şart. Örneğin, rafine şeker tüketilmemeli ve günlük tuz alımına dikkat edilmeli. Sağlıklı pişirme teknikleri tercih edilmeli. Gün içerisinde vücudun ihtiyacı kadar su tüketilmeli. Yemek yeme alışkanlıkları değiştirilmeli ve yemekler yavaş bir şekilde yenmeli. Doymuş yağlar mümkün olduğunca az tüketilmeli. Besin çeşitliliğine dikkat edilmeli, her besin grubundan dengeli bir şekilde tüketilmeli” şeklinde konuştu.

Genel Cerrahi Uzmanı, obezite salgınına dikkat çekiyor Haber

Genel Cerrahi Uzmanı, obezite salgınına dikkat çekiyor

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde anormal veya aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Obezite, günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde en önemli sağlık sorunu olarak görülmekte olup ICD-10’da hastalık olarak tanımlamıştır. Medipol Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Civil, obezitenin pek çok sebebi olan karmaşık bir sağlık sorunu olarak varlığını sürdürdüğüne ilişkin vurgu yaparak çeşitli açıklamalarda bulundu. “Dünyada yaklaşık 2 milyon civarında fazla kilolu veya obez kişi bulunmaktadır” Doç. Dr. Osman Civil, “Obezite son yıllarda dünyada ve ülkemizde ciddi oranda artış göstermiştir. DSÖ yakın dönem verilerine göre dünyada yaklaşık 2 milyon civarında fazla kilolu veya obez kişi bulunmaktadır. Bunlardan yaklaşık 600 bini obezite sınırları içindedir. Türkiye’de de durum çok farklı değildir. TÜİK verilerine göre ülkemizde her 5 kişiden bir tanesi fazla kiloludur. 2008 yılındaki çalışma ile karşılaştırıldığında 2015 yılında obezite ülkemizde yüzde 30 oranında artmıştır. Günümüzde toplumda erkeklerin yaklaşık yüzde 15, kadınların yaklaşık yüzde 25’i obezdir” açıklamasını yaptı. “Polikistik over sendromu, kısırlık gibi hastalıklara da neden olmaktadır” Obezite yaygınlığı giderek arttığını ve beraberinde pek çok fiziksel, psikolojik, sosyal, ekonomik sorunlar getiren çok faktörlü bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Civil, “Obezite, tedavi edilememesi ve tekrarlaması durumunda birey ve toplum sağlığı açısından ciddi yıkıcı sonuçlara neden olabilir. Obezite; diyabet, hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, iskelet sistemi ve eklem rahatsızlıkları, solunum güçlüğü, bazı kanser türleri, yağlı karaciğer ve siroz, polikistik over sendromu, kısırlık gibi hastalıklara da neden olmaktadır” uyarısında bulundu. Doç. Dr. Osman Civil, obezitenin halk tarafından yalnızca fiziksel görünüş bozukluğu olarak algılandığını ancak sadece fiziksel görünüş bozukluğu değil çok ciddi hastalıkları beraberinde getiren ya da getirecek olan dünyadaki en ciddi sağlık problemlerinden biri olduğunu söyledi. Obezite oluşumunda etkili olan risk faktörleri Obeziteye yol açan çok sayıda faktör arasında yanlış beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliğinin en önemli obezite nedenleri olarak kabul edildiğini belirten Doç. Dr. Osman Civil, “Genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyo-kültürel ve psikolojik pek çok faktör birbiriyle ilişkili olarak obeziteye neden olmaktadır. Çevresel faktörler; günümüzde insanların sürekli apartman hayatı yaşaması, sürekli oturarak çalışması, spor yapma imkânının az olması şeklinde örneklendirilebilir” şeklinde konuştu. Kötü beslenme alışkanlıklarının da obezite sebebi olduğuna değinen Do. Dr. Sivil sözlerine şunları ekledi: “Günümüzde kötü beslenme alışkanlıkları da obezite sebebidir. Daha çok düzensiz ve fast food beslenme, işlenmiş gıdaların pratik olması sebebiyle organik gıdaların yerine diyette tercih edilmesi, gece geç saatlerde yemek yeme veya bir şeyler atıştırma gibi alışkanlıklar obeziteye sebep olur. Obezitenin genetik faktörlerinde ise ebeveynlerin obez olması çocukların da obez olma ihtimalini arttırmaktadır. Her iki ebeveyn de obez ise çocuklarının obez olma ihtimali yüzde 80’lere, ebeveynlerden biri obez olma durumunda ise çocuğun obez olma ihtimali yüzde 40’lara kadar yükselebilir. Hormonel sebepler ise özellikle mide ve bağırsaktan salınan bazı hormonların fazlalığı ya da yetersizliği şeklinde açıklanabilir. Tüm bu faktörler ayrı ayrı obeziteye zemin hazırlar.” Obezitenin teşhis ve tedavisi Doç. Dr. Osman Civil, konuşmasını çağımızın küresel sorunu olan obezitenin teşhis ve tedavisinden bahsederek şu sözlerle tamamladı: “Obezite tanımlamasında Vücut Kitle İndeksi (VKİ) kullanıyoruz. VKİ kilogram olarak vücut ağırlığının metre olarak vücudun karesine bölünmesi ile bulunuyor. VKİ 18-25 arasındaki kişiler sağlıklı bireylerdir. 25 ile 29 arasındaki bireyler kilolu, 30’un üzerindekiler obez, 40’ın üzerindekileri morbit obez, 50 üzerindekileri süper obez olarak tanımlıyoruz. Dengeli ve sağlıklı beslenerek, yeterli su tüketerek, düzenli egzersizi bir yaşam tarzı haline getirerek obeziteyi önlemek mümkündür. Yine de obezite sorunundan muzdarip olan kişilerde birinci basamak tedavi olarak diyet, spor ve ilaçlarla tedavi denenir. Birinci basamak tedavide başarılı olunamazsa ki başarı şansı yüzde 1-2 civarıdır; cerrahi tedaviler gündeme gelir. Günümüzde obezitenin en etkin tedavi yöntemi cerrahi tedavidir. Cerrahi tedavi ile başarı şansı yüzde 90’ların üzerindedir. Ancak her obeziteden muzdarip bireyin cerrahi tedavisi uygun olmayabilir. Cerrahi tedavi öncesi hastaların metabolik ve psikiyatrik olarak değerlendirilmesi önemlidir. Mümkünse genel cerrahi, endokrinoloji, psikiyatri, diyetisyen ve anestezi hekimlerinden oluşan bir konseyden değerlendirilerek karar verilmesi uygundur.”

Uzmanlardan Uyarı: Obezite artık cerrahiyle tedavi ediliyor Haber

Uzmanlardan Uyarı: Obezite artık cerrahiyle tedavi ediliyor

Medicana International Samsun Hastanesinde görevli Genel Cerrahi Uzm. Doç. Dr. Sönmez Ocak, obezite ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Obezitenin dünya nüfusunun yüzde 30 ile 40’ında görülen bir hastalık olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzm. Doç. Dr. Sönmez Ocak, “Sadece görsel olarak kişiyi etkileyen bir hastalık değildir. Tüm sistemleri etkilediği için, tansiyon, şeker ve özellikle de kanser hastalığına neden olduğu için tedavi edilmesi gereken bir hastalık. Obezitenin ilk basamak tedavisi diyet ve egzersiz olmakla birlikte birçok kişi tam anlamıyla bunu yerine getirmemektedir. Getirse dahi geri kilo alımları söz konusu olmaktadır. Obezitenin tedavisinde cerrahi artık altın standart haline gelmiştir” diye konuştu. “Mevcut hastalıkların tedavisini zorlaştırıyor” Vücut kitle endeksi dedikleri bir parametre ile obezite kişilerin cerrahi adayı olup olmadığını belirlediklerini söyleyen Dr. Sönmez Ocak, “Vücut kitle endeksi boyun kiloya oranı şeklinde tarif edilebilir. Vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olan her hasta, 18 yaş üzeri özellikle bu cerrahi tedaviye adaydır. Diyabet, şeker, tansiyon gibi hastalıkları olan hastalarda vücut kitle endeksini biz 40 değil 35 olarak kabul ediyoruz. 35 üzerinde hastaları da ameliyat ediyoruz. Obezite cerrahisinde çeşitli yöntemler var. Tüp mide, baypas gibi yöntemlerle birlikte son zamanlarda endoskopik olarak takılan 6 aylık veya 1 yıllık geçici balonlar da günümüzde artık yavaş yavaş kullanılmaktadır. Obezitenin tedavisini önemsiyoruz. Kanser başta olmak üzere birçok hastalığa neden oluyor. Mevcut hastalıkların tedavisini zorlaştırıyor. Özellikle kadın hastalarda gebeliği engelliyor. Kısırlık yapabilen bir hastalıktır. Sağlıklı bir yaşam için mutlaka obezite ile mücadele etmek gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.

2035 yılına kadar 4 milyardan fazla kişinin obez olması öngörülüyor Haber

2035 yılına kadar 4 milyardan fazla kişinin obez olması öngörülüyor

MARDİN(İLKHABER)- Dünya Obezite Federasyonu tarafından yayımlanan "Dünya Obezite Atlası 2023" raporunu değerlendiren Mardin Artuklu Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Basri Savaş, raporun obezite hakkında çok detaylı ve önemli bilgiler içerdiğini, önlem alınmazsa önümüzdeki 12 yıl içinde dünya nüfusunun yarısından fazlasının aşırı kilo problemi yaşayacağının öngörüldüğünü söyledi. Hem Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hem de Sağlık Bakanlıklarının öncelikli hedefleri arasına obezite ile mücadeleyi aldığını belirten Doç. Dr. Savaş, aşırı kiloların hem beden sağlığı hem de ülke ekonomisi için yıkıcı bir etkiye sahip olduğunu aktardı. "Aşırı kilonun ekonomi üzerine oluşturduğu yük Covid-19 pandemisinin ekonomik etkilerine eşdeğer mahiyettedir" diyen Dr. Savaş, şöyle konuştu: "Beden sağlığı üzerine aşırı kilonun etkileri ise kalp-damar hastalıkları, diyabet (şeker) hastalığı, kalp krizleri, inmeler ve birçok kanser türü başta olmak üzere birçok yaşam kalitesini düşüren ve ölümcül olabilen hastalıklarla ilişkili olmasıdır. Obezite; çok karmaşık, yaygın ve çok boyutlu bir sorun. Obezite ile mücadele etmek de sadece Sağlık Bakanlıklarının çabasıyla olmaz. Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitimin her aşamasını kapsayacak şekilde obeziteye karşı etkin mücadele edilmelidir." Her iş grubunda çalışan kesimin obeziteye karşı korunması için gayret edilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Savaş, "Aksi takdirde 2035 yılına kadar dünya nüfusunun çoğunluğu olan 4 milyardan fazla insan, fazla kilolu ya da obeziteyle yaşayacaklar. Her 4 kişiden 1’ine karşılık gelen yaklaşık 2 milyar insan obez olacak. Çocukluk çağı obezitesi 2035 yılına kadar iki katından fazla artabilir. Bunun anlamı ise birçok ölümcül kronik hastalıkların çok daha erken yaşlarda görülmeye başlaması demektir. Dolayısıyla beklenen yaşam süresi, ani ölümler, yaşam kalitesi ve benzeri sağlık parametrelerinin hepsinin olumsuz etkilenmesi söz konusudur" dedi. Hareketsizliğin obeziteyi tetiklediğini dile getiren Dr. Savaş, "Daha hareketli bir yaşam, asansör kullanımından kaçınma, merdiven çıkma, kısa mesafeli ulaşımda yürüme, uzun süre hareketsiz kalmama, düzenli egzersiz, tempolu ve düzenli yürüyüş, mümkünse bireyin yaşına ve sağlık durumuna uygun spor ihmal edilmemelidir. Öncelikle kilo almamanın yollarını özetledim. Obez bireyler ise bir an önce bir sağlık kuruluşuna başvurarak tedavi uygulamalılar. Obezite başlı başına ciddiye alınması ve tedavi edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır" ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.