Türkiye’nin ekonomisine yön veren, bir zamanların Yeşilçam’ına konu olan fabrikatörler, fabrikalar kenti, tarımın başkenti Adana’da bir Hayvanat Bahçesi yok.  Evet yok..

Dün ayaküstü bir sohbette “Adana’nın neden bir Hayvanat Bahçesi yok? Biz Hayvanat Bahçesi gezmek için başka illere, ilçelere gitmek zorunda mıyız?” sorusuyla karşılaştım.

Önce ben de kendime ‘Neden yok’ diye sordum. Onca hayvanın bakımı ve doyurulmasının, yaşam alanları oluşturulmasının maliyetli olacağını düşündüm. Belki o nedenledir diye düşündüm kendi kendime.

Ama sonra hayvanların özgürce yaşadıkları yaşam alanlarından koparılıp, birilerinin onları seyreylemesi için  bir yerlere kapatılmasını hiç güzel bulmadım.  Çocuklarımız için en ideal yaşam alanı nasıl ailesinin yanı ise, onlar için de en ideal yaşam alanı doğaları.  Özgürce koşup oynadıkları, kanat çırptıkları, gökyüzünün uçsuz bucaksız maviliğine çıkıp, bir buğday tanesi için yere indikleri alanlar, dağlar, bayırlar, ormanlar, denizler…

Bırakalım onlar kendi dünyalarında özgürce yaşasınlar. Biz onlara zarar vermeyelim, onlar da bize. 

Ama şunu yapabiliriz. Bu da Adana’da bir ilk olabilir.  Sadece ölen hayvanların doldurulmuş haliyle bir Hayvan Müzesi yapabiliriz.   Canlı hayvanlara da hiç zarar vermemiş, o vicdani sorumluluğu da almamış oluruz. Ne dersiniz?