Yıllardır Türk sinemasına adı sayılır oyuncular, tiyatrocular, sanatçılar yetiştiren, filmlere konu olan, doğal film platosu Adana’da bu yıl da yeniden Altın Koza heyecanı yaşanıyor.
Ben ilk Altın Koza ile çok küçük yaşlardayken Adana sokaklarında tanıştım. O zaman D-500 karayolu yoktu. İstiklal Orta Okulu ile Eskiistasyon karakolu’nun arasındaki o ince cadde Adana ile Mersin’i birbirine bağlayan ve Mersin yolu diye anılan yoldu. ‘Artistler oradan geçecek’ diye bütün Adanalı sokaklara akın etti. Mersin yolu sağlı-sollu 7’den 70’e insanlarla doluydu. Ben de ablamla birlikte Eskiistasyon Karakolu’nun önüne gidip beklemeye başladım. Sonra süslenmiş bir at ile o atın çektiği yine süslü bir at arabasının üzerinde bir grup sanatçı, aralarında kendinden uzun sazıyla halkı selamlayan Mine Koşan ile birlikte önümüzden yavaş yavaş geçti. Herkeste bir heyecan, bir sevinç, bir alkış tufanı. Önümüzden sanatçılar akıp geçti. Yine arkasından da bir başka at arabasındaki kişiler ellerinde honi şeklindeki demir bir aletle Altın Koza’nın konuklarını tanıtıyor, festival programını anons ediyorlardı. Sanatçılar sokaklarda yürüyor halkın içine karışıyordu. O beyazperdeden tanıdığımız ünlülerle sokakta karşılaşmak çok heyecan vericiydi doğrusu…
Sonra yazlık sinemalarda o tahta sandalyelerde oturup, zemini toprak alanlarda, açık havada en yeni filmleri izlerdik. Ailecek, hatta konu-komşu gittiğimiz o yazlık sinemalarda ay çekirdeklerini kese kağıdıyla alıp gelenler bir yandan film izlerken, filmin heyecanıyla kese kağıtlarındaki çekirdekler biter, yerler öbek öbek çekirdek kabuğu dolardı. Ara sıra çok fazla ses çıkarmamaya özen gösteren, kısık bir sesle “Gazooozz” diyen teşrifatçılar, içi yananlara gazoz satardı. O günlerin yazlık sinema keyfini yaşayan biri olarak; şimdiki sinemalardan, sinema keyfi almakta zorlanan biriyim diyebilirim.
İlk Yılmaz Güney’le başlayan ve bir dönem sekteye uğradıktan (yıllar) sonra yeniden o kaldığı yerdeki heyecanla yapılmaya başlanan bu festival bana hep aynı heyecanı yaşatmıştır.
Sanatın halkla yüzyüze buluşmasıdır Altın Koza. Bu yıl yine aynı heyecanı yaşıyor Adana. Dolu dolu bir programla başladı Altın KozaFilm Festivali..
ADANA’YA BİR SİNEMA OKULU GEREK
Türk sinemasının en vazgeçilmez kentidir Adana. Bunca değerli sanatçı yetiştiren Adana’ya bir Sinema Okulu gerekiyor. Belediyeye bağlı Şehitr Tiyatroları gibi. Düzenli bir eğitim verecek ve süreklilik arzedecek bir okul olması gerekiyor. Altın Koza Film Festivali kapsamında sinema alanında bir çok atölye çalışması yapılıyor. Alanında yetkin bir çok sanatçı, akademisyen bu çalışmalara katılıyor. Ancak bunların kısa bir zamanla sınırlı kalmaması, okul haline dönüştürülmesi ve eğitimlerin sürekli hale getirilmesi gerekiyor bence. Böyle bir çalışmanın hem sinemaya ilgiyi daha da artıracağını, hem de sinema izleyecisini çok daha fazla olgunlaştıracağını düşünüyorum.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar bu yıl Çukurova Üniversitesi ile görüştüklerini ve ‘Sanat Akademi’ çalışmaları başlattıklarını söyledi. İçeriğini tam olarak bilmiyorum. Umarım böyle bir ihtiyacı karşılayacak ve süreklilik arzedecek bir çalışma olur.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Süreyya Uri
Altın Koza bütün ihtişamıyla başlıyor
Yıllardır Türk sinemasına adı sayılır oyuncular, tiyatrocular, sanatçılar yetiştiren, filmlere konu olan, doğal film platosu Adana’da bu yıl da yeniden Altın Koza heyecanı yaşanıyor.
Ben ilk Altın Koza ile çok küçük yaşlardayken Adana sokaklarında tanıştım. O zaman D-500 karayolu yoktu. İstiklal Orta Okulu ile Eskiistasyon karakolu’nun arasındaki o ince cadde Adana ile Mersin’i birbirine bağlayan ve Mersin yolu diye anılan yoldu. ‘Artistler oradan geçecek’ diye bütün Adanalı sokaklara akın etti. Mersin yolu sağlı-sollu 7’den 70’e insanlarla doluydu. Ben de ablamla birlikte Eskiistasyon Karakolu’nun önüne gidip beklemeye başladım. Sonra süslenmiş bir at ile o atın çektiği yine süslü bir at arabasının üzerinde bir grup sanatçı, aralarında kendinden uzun sazıyla halkı selamlayan Mine Koşan ile birlikte önümüzden yavaş yavaş geçti. Herkeste bir heyecan, bir sevinç, bir alkış tufanı. Önümüzden sanatçılar akıp geçti. Yine arkasından da bir başka at arabasındaki kişiler ellerinde honi şeklindeki demir bir aletle Altın Koza’nın konuklarını tanıtıyor, festival programını anons ediyorlardı. Sanatçılar sokaklarda yürüyor halkın içine karışıyordu. O beyazperdeden tanıdığımız ünlülerle sokakta karşılaşmak çok heyecan vericiydi doğrusu…
Sonra yazlık sinemalarda o tahta sandalyelerde oturup, zemini toprak alanlarda, açık havada en yeni filmleri izlerdik. Ailecek, hatta konu-komşu gittiğimiz o yazlık sinemalarda ay çekirdeklerini kese kağıdıyla alıp gelenler bir yandan film izlerken, filmin heyecanıyla kese kağıtlarındaki çekirdekler biter, yerler öbek öbek çekirdek kabuğu dolardı. Ara sıra çok fazla ses çıkarmamaya özen gösteren, kısık bir sesle “Gazooozz” diyen teşrifatçılar, içi yananlara gazoz satardı. O günlerin yazlık sinema keyfini yaşayan biri olarak; şimdiki sinemalardan, sinema keyfi almakta zorlanan biriyim diyebilirim.
İlk Yılmaz Güney’le başlayan ve bir dönem sekteye uğradıktan (yıllar) sonra yeniden o kaldığı yerdeki heyecanla yapılmaya başlanan bu festival bana hep aynı heyecanı yaşatmıştır.
Sanatın halkla yüzyüze buluşmasıdır Altın Koza. Bu yıl yine aynı heyecanı yaşıyor Adana. Dolu dolu bir programla başladı Altın KozaFilm Festivali..
ADANA’YA BİR SİNEMA OKULU GEREK
Türk sinemasının en vazgeçilmez kentidir Adana. Bunca değerli sanatçı yetiştiren Adana’ya bir Sinema Okulu gerekiyor. Belediyeye bağlı Şehitr Tiyatroları gibi. Düzenli bir eğitim verecek ve süreklilik arzedecek bir okul olması gerekiyor. Altın Koza Film Festivali kapsamında sinema alanında bir çok atölye çalışması yapılıyor. Alanında yetkin bir çok sanatçı, akademisyen bu çalışmalara katılıyor. Ancak bunların kısa bir zamanla sınırlı kalmaması, okul haline dönüştürülmesi ve eğitimlerin sürekli hale getirilmesi gerekiyor bence. Böyle bir çalışmanın hem sinemaya ilgiyi daha da artıracağını, hem de sinema izleyecisini çok daha fazla olgunlaştıracağını düşünüyorum.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar bu yıl Çukurova Üniversitesi ile görüştüklerini ve ‘Sanat Akademi’ çalışmaları başlattıklarını söyledi. İçeriğini tam olarak bilmiyorum. Umarım böyle bir ihtiyacı karşılayacak ve süreklilik arzedecek bir çalışma olur.