Maden şirketine kötü haber

Tokat İdare Mahkemesi, mera alanlarında ÇED’siz verilen maden arama izninin yürütmesini durdurdu. Mahkeme, hukuka aykırılığı ve çevresel zarar riskini gerekçe gösterdi. Hukuki süreci takip eden Adana Barosu avukatlarından İsmail Hakkı Atal, “Tokat’ın ve Anadolu’nun dört bir yanındaki meraların, ormanların ve su kaynaklarının korunması için mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 07.08.2025 10:01
Haber Güncellenme Tarihi: 07.08.2025 10:01

Tokat'ın Merkez ilçesine bağlı Çayören ve Killik köylerindeki mera alanlarında maden arama faaliyetlerine verilen izne karşı Adana Barosu avukatlarından İsmail Hakkı Atal, Günçalı Köyü Tüzel Kişiliği ve Tokat Killik Köyü Tüzel Kişiliği adına Tokat İdare Mahkemesine dava açtı. Atal, hukuki süreci davacılar adına gönüllü olarak takip etti.

Tokat Valiliği’ne karşı açılan davada, HLC Kıymetli Madenler ve Yatırım A.Ş.’ye ait IV. Grup Maden Arama Ruhsatı kapsamında Çayören ve Killik köylerindeki mera alanında maden arama izni verilmesi işleminin hukuka aykırı olduğu öne sürüldü. Dava dilekçesinde, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci işletilmeden izin verildiği, Devlet Su İşleri’nden (DSİ) görüş alınmadığı ve Güzelce Barajı’na yakın alanlarda kamu yararı gözetilmeden işlem yapıldığı belirtilerek, işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması talep edildi.

Tokat İdare Mahkemesi, kararında, HLC Kıymetli Madenler A.Ş.’nin arama ruhsatının daha önce Samsun Bölge İdare Mahkemesi tarafından ÇED süreci işletilmeden verilmiş olması nedeniyle iptal edildiği hatırlatılarak, bu ruhsata dayalı olarak verilen mera komisyonu kararının da hukuki dayanağını yitirdiğini vurguladı. Mahkeme, kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu ve uygulanması halinde telafisi güç çevresel zararların ortaya çıkabileceğini belirterek, işlemin yürütmesini durdurdu.

Çevrenin korunması kapsamında açtığı davalarla dikkati çeken Avukat İsmail Hakkı Atal, 4342 sayılı Mera Kanunu, 3213 sayılı Maden Kanunu, Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği ve ÇED Yönetmeliği kapsamında birçok mevzuatın ihlal edildiği öne sürerek, “Özellikle mera tahsis amacı değiştirilmeden maden arama faaliyetine izin verilebilmesi için teknik ekip raporu alınması, ÇED sürecinin tamamlanması ve ilgili kamu kurumlarının görüşlerinin alınması gerekirdi” dedi.

İdare Mahkemesi kararında da bu konuya vurgu yapıldığına dikkati çeken Atal, "Dava sonucundaki bu karar, sadece bir iptal değil, yaşam hakkının savunulmasıdır" dedi. Atal, şunları kaydetti:

“Tokat İdare Mahkemesi'nin verdiği yürütmeyi durdurma kararı yalnızca teknik bir işlem değildir. Bu karar, mera alanlarının talan edilmesine karşı hukuk ve doğa lehine verilmiş çok önemli bir duruştur. Köylülerin yaşam hakkı, su kaynaklarının korunması ve tarım alanlarının bütünlüğü için verilen bu mücadele sonucunda hukuk, doğadan ve halktan yana tavır almıştır.”

Atal, Erzincan İliç’te 66 milyon tonluk siyanür havuzunun yanında yaptıkları keşifte ise sıvı haldeki sodyum siyanürün PH seviyesinin düşmesi sonrasında gaz hali olan hidrojen siyanüre dönüşmesiyle KOAH hastalığına yakalandığını da anımsatarak, şöyle devam etti:

“Yürütmenin durdurulması kararının ardından asıl iptal davası süreci devam ediyor. Mücadelemiz yalnızca bu karar ile sınırlı değil. Bu karar bir dönüm noktası ancak Tokat’ın ve Anadolu’nun dört bir yanındaki meraların, ormanların ve su kaynaklarının korunması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Çevresel tahribatın önüne geçmek için hep birlikte, hukuk yoluyla direneceğiz.”