
Orta Doğu’daki jeopolitik gerilimler yeniden tırmanırken, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sinin geçtiği Hürmüz Boğazı bir kez daha dünya kamuoyunun odağında. İran, Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin sınırında yer alan stratejik su yolu, enerji arz güvenliği açısından kritik öneme sahip. İran’ın kontrolündeki boğazda yaşanacak olası bir kriz, petrol fiyatlarını ve küresel piyasaları derinden etkileyebilir.
HÜRMÜZ BOĞAZI NEREDE?Hürmüz Boğazı, Orta Doğu’da bulunan ve Basra Körfezi ile Umman Körfezi’ni birbirine bağlayan dar ve kritik bir su yoludur. İran’ın güney kıyıları ile Umman’a bağlı Musandam Yarımadası arasında uzanan boğaz, aynı zamanda Arap Denizi’ne açılan kapıdır. Bu özelliğiyle dünya deniz taşımacılığı açısından stratejik bir geçit görevi görmektedir.
HÜRMÜZ BOĞAZI HANGİ ÜLKELERİN SINIRINDA?Hürmüz Boğazı, üç ülkenin deniz sınırlarını kapsar:
İran (kuzey kıyısı)
Umman (Musandam bölgesi üzerinden)
Birleşik Arap Emirlikleri (boğazın güney kıyısına yakın yerlerde)
Hürmüz Boğazı’nın kuzey kısmı İran sınırları içindedir ve İran, boğazın askeri ve güvenlik kontrolünün büyük kısmını elinde bulundurmaktadır. Güney kısmı ise Umman’a bağlı Musandam Yarımadası’na aittir. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri de kıyıdaş ülkeler arasında yer almakta, ancak doğrudan boğazın deniz trafiği üzerinde belirleyici bir kontrol gücüne sahip değildir.
İran, zaman zaman boğazdan geçen petrol tankerlerine yönelik yaptığı açıklamalarla bölgedeki deniz trafiği üzerinde söz sahibi olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte boğazdaki uluslararası deniz taşımacılığı, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi kapsamında güvence altına alınmıştır. Ancak İran, kendi güvenliğini tehdit edecek adımlar atıldığında boğazı kapatma tehdidini gündeme getirmektedir.
NEDEN BU KADAR STRATEJİK?Hürmüz Boğazı, enerji ticareti açısından dünyadaki en kritik boğazlardan biridir. Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan geçerek dünya piyasalarına ulaştırılıyor. Boğazdan geçen bu enerji sevkiyatı;
Suudi Arabistan, İran, Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi üretici ülkelerin ihracatını,
Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) taşımacılığını kapsamaktadır.
Dolayısıyla boğazda yaşanabilecek her türlü askeri veya siyasi kriz, küresel enerji arzı ve fiyatları üzerinde doğrudan etki yaratmaktadır.