
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), yılın ikinci Yüksek İstişare Konseyi toplantısını Ankara'da gerçekleştirdi. İş dünyasının önemli isimlerini bir araya getiren toplantının onur konuğu Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan oldu. Toplantıda bir konuşma yapan Karahan, para politikasının reel sektöre etkilerini ve gelecek hedeflerini anlattı.
"15 BİN FİRMA İLE GÖRÜŞTÜK"Reel sektörle iletişime büyük önem verdiklerini belirten Karahan, karar alma süreçlerinde sahadan gelen verileri aktif olarak kullandıklarını ifade etti.
Karahan, yürütülen iletişim stratejisine ilişkin şunları söyledi: "Makro ve mikro verilerden yaptığımız analizleri, saha görüşmelerinden elde ettiğimiz bilgilerle destekliyoruz. Elde ettiğimiz bilgileri hem karar alma süreçlerinde kullanıyoruz, hem de çeşitli sektörlerdeki durum ve yapısal sorunlar hakkında tespit yapma fırsatı buluyoruz. Bu kapsamda 2025 yılında iki bin 500'den fazla firmayla, son 5 yılda da toplamda yaklaşık 15 bin firma ile görüştük. Yeni yılda da bu toplantılara devam edeceğiz."
3 TEMEL ÖNCELİK VE MEVCUT DURUMMerkez Bankası'nın yol haritasında üç temel öncelik olduğunu vurgulayan Karahan; bunları rezerv yeterliliği, Kur Korumalı Mevduat (KKM) bakiyesinin azaltılması ve fiyat istikrarı olarak sıraladı.
Gelinen noktayı rakamlarla açıklayan Karahan, "Merkez Bankası net rezervlerinde 120 milyar dolardan fazla artış kaydettik. Geldiğimiz noktada Merkez Bankası rezervlerinin artık günlük bazda takip edilmediğini görüyoruz. Bildiğiniz gibi şartlı bir yükümlülük olan KKM hesaplarının bakiyesi 143 milyar dolara ulaşmıştı. Şu anda bu bakiyenin 1 milyar doların altına indiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu konuyu da başarıyla gündemden çıkarmış oluyoruz" dedi.
"ENFLASYON YÜZDE 31 SEVİYESİNE İNDİ"Enflasyonla mücadelenin refah artışı için kritik olduğunu belirten Karahan, dezenflasyon sürecinin devam ettiğinin altını çizdi.
Karahan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Üçüncü ama en önemli önceliğimiz fiyat istikrarı. En önemli diyorum çünkü rezerv ve KKM konularının kök sebebi olan yüksek enflasyon, aynı zamanda vatandaşın alım gücünü ve yaşam standartını düşürüyor. Aldığımız tedbirlerle enflasyonun yüzde 75'i aşmamasını sağladık. Daha sonra dezenflasyonu tesis ettik ve geldiğimiz noktada enflasyonun yüzde 31 seviyesine indiğini görüyoruz. Fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte kalıcı ve genele yayılan refah artışına ulaşacağız."
Karahan, konuşmasında Türkiye ekonomisinin büyüme kompozisyonundaki değişime de dikkat çekti. Yüksek enflasyon döneminde büyümenin "özel tüketim" ağırlıklı olduğunu, ancak fiyat istikrarı odaklı politikalarla bunun "yatırım" lehine değişmeye başladığını belirtti.
Karahan sözlerini şöyle tamamladı: "Yüksek enflasyon döneminde yatırımlar yüzde 5.7 büyürken özel tüketim yüzde 10 oranında, yani yatırımlardan çok daha yüksek oranda büyüyordu. Fiyat istikrarını sağladığımızda bu büyüme kompozisyonunun geçmişte olduğu gibi düzeleceğini düşünüyoruz. Özel tüketim büyümesinin dengelenmesi, ekonomideki büyüme için oldukça önemli. Şu anda baktığımızda yatırım büyümesinin yüzde 7,7 olduğunu özel tüketimdeki hızla artışın da önemli ölçüde törpülendiğini görebiliriz."