1910 yılında İstanbul'da yaşayan 80.000'den fazla sokak köpeğinin toplu bir şekilde Sivriada'ya sürgün edilmesi, tarih boyunca hafızalarda kalan acı bir olay olarak biliniyor. Köpeklerin adaya sürülmesinden sonra yaşanan doğal felaketler, insanlar arasında "köpeklerin laneti" olarak yorumlandı ve adaya "Hayırsızada" denmeye başlandı.
Son günlerde sokak hayvanlarının uyutulması ile ilgili yeni yasanın çıkma ihtimali vatandaşlar arasında kaosa neden oldu. Bununla ilgili daha önce Türkiye'de benzeri görülmüş vakalar var mı? Sizler için araştırdık...
Tarih'te 1910 Köpek Katliamı Avrupa'daki devletlerin köpekleri toplama uygulamasını örnek alan 2. Mahmut hükümet tarafından uygulamaya konuldu. İstanbul'daki sokak köpekleri Sivriada'ya sürgün edildi. 1910 yılında İstanbul'da 80 binden fazla sokak köpeği toplu bir şekilde Sivriada'ya gönderildi. Adaya bırakılan köpeklerin tamamı açlıktan veya birbirlerini yiyerek öldü. Köpeklerin adaya sürülmesinin ardından yaşanan trajedi şehir efsanelerine ve tarihi kayıtlara konu oldu. İstanbul köpeklerinin toplu sürgünleri, 19. yüzyılın ilk çeyreğinde, 2. Mahmud döneminde başladı. İlk sürgün emri, Galata'da bir İngiliz'in köpeklerden kaçarken ölmesi üzerine verildi. Ancak halkın tepkisi ve uğursuzluk söylentileri nedeniyle köpekler şehre geri getirildi. Sultan Abdülaziz döneminde ise köpeklerin tekrar toplanarak Sivriada'ya sürülmesi kararı alındı. Bunun üzerine 1865'te meşhur Hocapaşa yangını gibi büyük bir felaket yaşandı ve köpekler ikinci kez şehre geri getirildi. Ancak 1910'da dönemin belediye başkanı Suphi Beysoyundu'nun talimatıyla 80 binden fazla köpek toplanarak Hayırsızada'ya götürüldü ve burada kaderine terk edildi. Ada, sadece kayalıktan ibaret olduğu için köpeklerin yaşaması için hiçbir imkan sunmuyordu. Köpeklerin feryatları İstanbul'dan dahi duyulur hale geldi, ancak birkaç gün sonra sesler kesildi ve adadaki köpeklerin tamamı hayatını kaybetti. Halk, bu trajik olayın 1912'deki İstanbul depreminin sebebi olduğuna inandı.