
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), 23 Nisan Çarşamba günü saat 12.49'da Marmara Denizi'nde Silivri açıklarında 6,2 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini duyurdu. Depremin, Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun Orta Marmara içinden geçen segmenti üzerinde gerçekleştiği belirtildi.
Depremin, yüzeyin yaklaşık 7 kilometre derinliğinde meydana geldiği ve 13 saniye sürdüğü belirtilerek, "Deprem dış merkezden 300 kilometre yarıçaplı bir alan içindeki illerimizde hissedilmiştir. Ana şok sonrasında şu ana kadar toplam 184 artçı sarsıntı kaydedildi. 4 ve üzeri büyüklükteki artçı sayısı 7'dir. Bu artçı sarsıntılar önümüzdeki günlerde bir süre daha devam edebilecektir. Binasıyla ilgili şüphesi olan vatandaşlarımız, 112 Çağrı Merkezi'ne durumu bildirmelidir. Ana şoktan sonra devam eden artçı sarsıntılar nedeniyle belirli bir süre daha belli bir büyüklüğe varan depremler olması muhtemeldir. Halkımızın sakin olması, bu tür sarsıntılarda panik yapmaması, ancak tedbirli olması önem arz etmektedir” denildi.
Melih Baki, Türkiye’nin genel sismik yapısına dikkati çekti
"Asrın felaketi" olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli deprem başta olmak üzere son dönemlerde Türkiye genelinde sıkça yaşanan depremlerin, halk arasında büyük bir endişeye yol açtığını belirten Jeofizik Mühendisleri Odası Genel Merkezi Onur Kurulu Üyesi deprem uzmanı Melih Baki, Türkiye’nin genel sismik yapısına dikkati çekti.
Melih Baki, ilkhaber-gazetesi.com'a yaptığı açıklamada, depremlerin doğası, etkileri ve alınması gereken önlemlere ilişkin görüşlerini paylaştı.
Türkiye’nin, coğrafi olarak deprem kuşağında yer alan bir ülke olduğunu söyleyen Baki, “Enerji birikimi sonucu son yıllarda artış gösteren küçük ve orta ölçekli depremlerin, daha büyük depremlerin habercisi olabiliyor. Bu nedenle, öncelikle tüm deprem bölgelerindeki eski ve riskli yapıların güçlendirilmesi, yeni yapıların deprem yönetmeliğine göre inşa edilmesi ve sıkı bir denetim mekanizması gerekliliğine tekrar dikkat çekmekte yarar var” dedi.
“Binalar yönetmeliğe uygun inşa edilmeli”Melih Baki, büyük depremlerin yaratacağı risklerin binaların yıkılmasından kaynaklanacak can kayıplarıyla sınırlı kalmayıp kentlerin altyapılarına zarar vereceğini, ekonomik kayıplara yol açabileceğini dile getirerek, şunları söyledi:
"Deprem bölgelerinde yer alan binaların, mutlaka deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilmesi gerekir. Eski binalar ise kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmeli. Bu, felaketin boyutlarını azaltır. Bu konu önceliklidir ve depremden korunmanın ilk unsurudur. Deprem yönetmeliği, binaların tasarımından inşasına kadar birçok aşamada dikkate alınması gereken standartları belirler. Bu standartlar, yapıların depreme karşı dayanıklılığını artırmayı ve can kaybını en aza indirmeyi hedefliyor. Deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde, inşaat firmaları bu yönetmeliklere sıkı sıkıya uymalı, hem malzeme kalitesi hem de inşaat teknikleri doğru bir şekilde uygulamalı. Binaların inşasından önceki zemin etüdü ve sonrasındaki yapı imalatında da yerel yönetimlerin denetimi çok büyük önem taşıyor.
İnşaatların yönetmeliklere uygun yapılmaması, hem kamu güvenliği hem de yatırımcıların can ve mal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturur. İnşaat sektöründe çalışanların deprem yönetmeliği ve yapı güvenliği konularında sürekli eğitim alması gerektiğini de hatırlatmakta yarar var.”
Türkiye’nin deprem tarihinde büyük yıkımlara yol açan depremler olduğunu hatırlatan Melih Baki, İstanbul ve Marmara Bölgesi için olası bir büyük depremin yaratacağı tehlikelere de daha önce değindiğini anımsattı.
Baki, şunları kaydetti:
"Marmara Denizi’nde meydana gelebilecek bir depremin, sadece İstanbul’u değil çevre illeri de ciddi şekilde etkileyebileceğini daha önce açıklamıştım. Enerji ve basınç birikiminin Kıbrıs, Ege, Marmara, Midilli arasında yoğunlaştığını ifade etmiştim. Fay değil, biriken basınç ve enerji deprem üretiyor. Dün meydana gelen depremin artçıları da devam edecektir. Buna karşı tedbirli olunmalı. Dün yaşanan depremle birlikte önemli derecede enerji boşalması oldu. Şimdi de basıncın ve enerjinin yön değiştirip değiştirmediği inceleniyor.
Yaşadığımız coğrafya birinci derecede deprem coğrafyası. Deprem olacak mı? Olacak. Önemli olan deprem öncesi önlemler. Yani depreme dayanıklı bina yapmak. Konuşulması gereken tek konu bu olmalı. Yasa ve yönetmeliklerde eksikliler ele alınmalı. Deprem coğrafyasında yer alan Çin, Japonya, ABD, Fransa, gibi ülkelerin yönetmelikleri örnek alınsın. Bilim ve teknoloji çağındayız. Yasalarda zemin etüdünü yapanlar ile binayı yapan ve denetleyenlere yasal sorumluluk getirilmeli. O zaman herkes işini doğru yapar. Bu sayede olası şiddetli depremlerde can kayıpları olmaz."