
Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin tarihçesi, Osmanlı dönemine, Rumeli seferleri zamanına kadar uzanıyor. Rivayete göre, fetih hareketlerine katılan 40 Osmanlı akıncısı, mola verdikleri sırada güreşe tutuşur. Simavna (bugünkü Yunanistan toprakları) yakınlarında gerçekleşen bu güreşlerden birinde, Ali ve Selim adındaki iki kardeş, saatlerce süren mücadelede birbirine üstünlük sağlayamaz ve sonunda ikisi de oracıkta can verir.
Kardeşlerin defnedildiği bölgede yıllar sonra bir pınar oluşur. Bu pınarın çevresi artık "Kırkpınar" olarak anılmaya başlar. Böylece Kırkpınar ismi, Türk güreş tarihine adını efsanevi bir şekilde yazdırır.
BAŞKENT EDİRNE VE GÜREŞİN RESMİ KURUMSALLAŞMASIKırkpınar güreşlerinin bugünkü haline kavuşması, Osmanlı Padişahı 1. Murat’ın Edirne’yi fethetmesinden sonra gerçekleşti. Edirne’nin başkent ilan edilmesiyle birlikte, burada bir güreşçiler tekkesi kuruldu ve Kırkpınar Güreşleri her yıl düzenli olarak yapılmaya başlandı.
Osmanlı-Rus Savaşı, Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı dönemlerinde kesintiye uğrayan bu gelenek, 1946 yılından itibaren Edirne Belediyesi organizasyonuyla tekrar düzenli hale getirildi.
UNESCO MİRASI OLARAK KIRKPINARKırkpınar Yağlı Güreşleri, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da dikkatini çeken bir kültürel miras oldu. 2010 yılında UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras listesine dahil edilen Kırkpınar, geleneksel Türk sporlarının dünyaya tanıtılmasında da önemli rol oynuyor.
Kırkpınar yalnızca güreş değil; aynı zamanda kültürel kimlik, tarihsel hafıza ve toplumsal birliktelik anlamına geliyor. Güreşler öncesinde Selimiye Camii’nde mevlitler okunur, pehlivanlar mezarlığı ziyaret edilir ve geleneksel ritüeller büyük bir titizlikle uygulanır.
Kırkpınar’da güreşçiler, sadece rakiplerini yenmeye değil, aynı zamanda tarihle bağ kurmaya ve atalarının mirasını yaşatmaya çalışıyor. Bu yönüyle Kırkpınar, Türk milletinin geçmişiyle bugünü arasında kurulan güçlü bir köprü olarak önemini koruyor.
Bu yıl 664.’sü düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşleri, Edirne Sarayiçi Er Meydanı’nda binlerce güreşçinin katılımıyla devam ediyor. Başpehlivanlık mücadeleleri, cazgır anonsları ve tribünlerin coşkusu, asırlık geleneğin bugün de aynı heyecanla yaşandığını gösteriyor.
Altın kemer için ter döken pehlivanlar kadar, bu mirası sahiplenen ağalar, cazgırlar ve izleyiciler de Kırkpınar’ı ayakta tutan en önemli unsurlar arasında yer alıyor.