Ayşe Barım davasında ne karar çıktı? Ayşe Barım ne ile yargılanıyor?

Gezi Parkı protestolarını organize etmekle suçlanan ünlü menajer Ayşe Barım, ilk kez hâkim karşısına çıktı. Ünlü oyuncuların da izlediği duruşmada Barım savunma yaparken gözyaşlarına boğuldu. Mahkeme, tutukluluğun devamına karar vererek davayı 1 Ekim’e erteledi.

Haber Giriş Tarihi: 08.07.2025 10:10
Haber Güncellenme Tarihi: 08.07.2025 10:10

Gezi Parkı protestolarını organize etmek, sanatçıları yönlendirmek ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etmekle suçlanan menajer Ayşe Barım, tutuklanmasının ardından ilk kez hâkim karşısına çıktı. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, Barım’ın menajerliğini yaptığı Serenay Sarıkaya, Birce Akalay, Bergüzar Korel ve Hande Erçel gibi isimler de katıldı.

Barım hakkında istenen ceza: 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis

Barım hakkında, Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi uyarınca “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Sağlık sorunlarına rağmen tahliye talepleri reddedildi

24 Ocak’ta gözaltına alınan ve 27 Ocak’ta tutuklanarak Marmara Cezaevi’ne gönderilen Barım’ın, ciddi sağlık sorunları bulunduğu söyleniyor. 2 Temmuz tarihli sağlık kurulu raporuna göre, kalbinde ileri derecede ritim bozukluğu, kalp kapakçıklarında yetmezlik ve beyin anevrizması tespit edildi. Raporda, kalıcı kalp pili takılmaması durumunda cezaevi koşullarında ani ölüm riskinin yüksek olduğu belirtildi. Avukatları, defalarca tahliye başvurusu yaptı ancak başvuru kabul edilmedi.

Duruşmada duygusal anlar: “Yaşam hakkımı geri istiyorum”

Halk TV’nin haberine göre, duruşma salonunda ünlüler, avukatlar ve basın mensuplarının yerlerini almasının ardından Barım salona getirildi. Salondan "Hoş geldin Ayşe" sesleri yükseldi, alkışlarla karşılandı.

Savunmasına iddiaları reddederek başlayan Barım, şu ifadeleri kullandı:

“12 yıl önce Gezi Parkı’na nasıl destek vermişim, devleti yıkmaya nasıl yardım etmişim anlamıyorum. Hakkımda başlatılan linç kampanyası iftiralarla dolu.”

Barım, 7 Ocak 2025’te hakkında bir genç oyuncu üzerinden çıkar elde ettiğine dair iddiaların ortaya atıldığını, ardından farklı suçlamaların devreye girdiğini anlattı.

“Sadece bir gün eyleme gittim. O gün oyuncularım Muhteşem Yüzyıl dizisinden gitme kararı aldı. Ben de katıldım. Elimize megafon verildi, basın açıklaması okundu. Kimseyi zorla götürmedim.” diyen Barım, kendisinin sanatçılara baskı uyguladığı yönündeki iddiaları da yalanladı.

Osman Kavala açıklaması: "Gezi'den bir yıl sonra görüştüm"

Barım, Gezi olaylarının baş aktörlerinden biri olduğu iddia edilen Osman Kavala ile de yalnızca bir yıl sonra Fatih Akın filmi için görüştüğünü, bunun Gezi ile ilgisi olmadığını söyledi.

Gözyaşlarını tutamadı: "Vicdanınıza güveniyorum"

Savunmasının ilerleyen bölümlerinde gözyaşlarını tutamayan Ayşe Barım, sağlık durumunu anlattı:

“Kalbimde altı ayrı hastalık var, beynimde anevrizma. 161 gündür cezaevindeyim, sağlığım giderek kötüleşiyor. Tahliye edilmek yaşam hakkım. Ceza haksız ve orantısız. Sizin vicdanınıza güveniyorum.” dedi. Barım ayrıca kolundaki morlukları göstererek hastanede kendisine tetkik yapılmadığını söyledi.

Tanıklar: “Barım yönlendirmedi”

Tanıklık yapan oyuncu Metin Yıldız, “Gezi Parkı’nda Ayşe Barım’ın oyuncuları yönlendirdiğine dair hiçbir bilgim yok.” dedi. Oyuncu Şebnem Sönmez de benzer ifadelerle, “Gezi’ye kendi isteğimle katıldım. Ayşe Barım’ın etkisi olmadı.” diye konuştu.

Savcılık: Tutukluluğa devam

Duruşma savcısı, Ayşe Barım’ın tutukluluk halinin devamını talep etti. Mahkeme heyeti, Barım’ın tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 1 Ekim 2025 tarihine erteledi.

Duruşmaya tanık olarak çağrılan yazar Enver Aysever’in ise mahkemeye katılmadığı öğrenildi.

NE OLMUŞTU?

Ayşe Barım, 2024 sonlarında sosyal medyada başlayan bir kampanya sonrası hedef haline gelmiş; menajerliğini yaptığı oyuncuları Gezi Parkı protestolarına yönlendirdiği ve kamuoyunu manipüle ettiği iddiasıyla gözaltına alınmıştı. Tutuklanmasının ardından hem sanat camiası hem de kamuoyu bu gelişmeyi yakından takip etmeye başlamıştı.