
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) iş birliğiyle yürütülen “Kadın Dostu Kentler” projesinin 3. faz lansmanı Ankara’da gerçekleştirildi. Proje, kadınların kentlerde eşit, güvenli ve engelsiz bir yaşam sürmesini sağlamak ve kent yönetimlerinde karar alma süreçlerine etkin katılımlarını artırmak amacıyla hayata geçirildi. Türkiye’nin yedi bölgesinden toplam 25 belediye ile yerel sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla üç yıl boyunca devam edecek proje kapsamında düzenlenen lansman etkinliğine, TBB Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, UNFPA Türkiye Temsilcisi Mariam A. Khan, AB Türkiye Delegasyonu İşbirliği Bölümü Başkanı Maria Luisa Wyganowski ve Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan konuşmacı olarak katıldı. Lansmana ayrıca TBB Genel Sekreteri Suat Yıldız, kamu üst düzey bürokratları ve ulusal ile uluslararası kurumlardan çok sayıda davetli katılım sağladı.
TBB Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Bu program, yerel yönetim anlayışımızı, toplumsal sorumluluğumuzu ve kentlerimizin yaşam kalitesini yeniden tanımlıyor ve tüm vatandaşlar için daha adil, daha güvenli ve daha yaşanabilir bir mekan haline getiriyor Kadınların güçlendiği kent, toplumun güçlendiği kenttir” diyen Seçer, “Kadın dostu kent” markasına hayat veren şehirlerin dayanışmanın, güvenliğin ve eşitliğin kök saldığı yerler olduğunu söyledi.
Khan, “Türkiye’de kadınlar için güvenli ve güçlendirici kentler oluşturacağız”BM Nüfus Fonu, UNFPA Türkiye Temsilcisi Mariam A. Khan, UNFPA’in belediyelerle ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde ulusal öncelikleri desteklemeye devam ettiklerini belirterek, “Kadın Dostu Kentler oluşturma yolculuğumuzun üçüncü aşamasında, Türkiye genelinde kadınlar ve kız çocukları için daha güvenli ve güçlendirici kentlerin gelişimine katkı sunmayı sürdüreceğiz. Bu çalışmalar, kadınların sosyal ve ekonomik yaşama daha da güçlü katılımı yoluyla demografik dayanıklılığı güçlendirirken, kalıcı bir eşitlik ve kapsayıcılık modelinin ilerlemesini sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı, Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan, projenin kapsayıcılığa, eşitliğe önem verdiğini aynı zamanda ayrımcılık ve şiddetle mücadeleyi amaçladığını kaydetti. Özcan, toplum ve temel haklarla alakalı projenin finansmanını sağlama konusunda Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu ile çalışarak bunun uygulayabilir hale getirileceğini belirtti. Projeyi takip edip, verimli ve efektif bir şekilde hayata geçmesine destek olmak için büyük bir gayretle çalışacaklarını paylaşan Özcan, projenin sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve yerel kamu kuruluşlarını bir araya getirmesi nedeniyle önemli bir adım olduğunu söyledi. 2027 yılına kadar sürecek olan programın 3. fazı kapsamında, pilot olarak seçilen 25 belediyede yerel eşitlik birimleri kurulacak, mevcut birimler güçlendirilecek ve kadınların toplumsal hayata katılımını artıracak eylem planları uygulanacak. Kadına yönelik şiddetle mücadele, kadın sağlığı ve ekonomik güçlenme alanlarında çalışmalar yürütülecek; kreş, güvenli ulaşım ve erişilebilir mekanlar yaygınlaştırılacak.
Yerelde sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle, eşitlikçi ve katılımcı yerel yönetişim anlayışı güçlendirilecek. Program kapsamında ayrıca, kadınlar ve kız çocukları başta olmak üzere kentte yaşayan herkesin şiddetten uzak yaşamlar kurması için çalışmalar yürütülecek.
Kadın Dostu Kentler Projesinde ilk iki fazda YEM ve YEEP kurulduProgramın 2006–2010 ve 2011–2015 yıllarını kapsayan ilk iki fazında, kadınların hizmet ve haklara erişimini artırmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirmek amacıyla ilk etapta 6 belediyede, ardından 12 belediyede Yerel Eşitlik Mekanizmaları (YEM) kuruldu. Belediyeler bünyesinde oluşturulan bu mekanizmalar, komisyon ve koordinasyon yapıları sayesinde, kadınların ihtiyaçlarını gözeten Yerel Eşitlik Eylem Planları (YEEP) hazırlayıp uygulamaya geçirdi. Her iki dönemde de kamu kurumları ile sivil toplum kuruluşları yerel düzeyde kadın-erkek eşitliği konusunda desteklenirken, bu aktörler arasındaki iş birliği önemli ölçüde güçlendirildi.