Çukurova Kurtuluş Savaşı kahramanlarından biri de Molla Kerim’dir. Çukurova Kurtuluş savaşları simgesi konumuna gelmiştir.
Molla Kerimle ilgili çok sayıda (varyant) öykü anlatılmaktadır. En doğru öyküleme Türkmen Oymaklarında Bir Yörük Beyi(*) adlı kitapta anlatılmakta olduğunu düşünüyorum!…
Bilindiği gibi Fransızlar bugün bile yayılmacı huyunu bırakmış değildir! Oysa Fransuva Kral 5’e tutsak düştüğünde, annesi Kanuni Sultan Süleyman’a mektup yazarak oğlunun kurtarılmasını ister. Kanuni kurtarır; bunun üzerine dostluk kurulur. Bu dostluk bize pahalıya mal olur. Fransızlara kapitülasyonlar (ticarette ayrıcalık) verilmiş; bizi sömürmüşler. Yetmemiş Dünya Savaşı sonrası Çukurova, Amik, Antep, Harran ovalarını-kentlerini işgal etmişler.
Kiminle dost olmuşsak zarar görmüşüz. İngilizlerle dost olumuşuz Ege’ye Yunanlıları çıkarmışlar, İstanbul’u, Musul’u işgal etmişler. Alman dostluğu ise I.Dünya Savaşı’na girmemize neden olmuştur!...
Fransızlar Çukurova’yı işgal eder etmez yerleşim birimlerinde (Adana, Tarsus, Mersin) Türkçe konuşmayı yasak etmişler, resmi dairelere bayraklarını çekmişler. Halkta silah adına ne varsa toplamışlar. Zulme başlamışlar…
Atatürk’ün girişimleriyle Kuvayi Milliye Cemiyetleri kurulmuş, halk kısa zamanda örgütlenmiş, direnme birlikleri oluşturmuş. Bunlardan biri de Tarsus’ta Çeliktaş (Molla Kerim) Müfrezesi’dir.
Düşman Tarsus’ta çıkamayan birliklerini kurtarmak için 27.07.1920 günü, Adana’dan, tam donanımlı iki bin kişilik güç çıkarıyor yola. Bunun üzerine Çeliktaş Müfrezesi görevlendiriliyor. Molla Kerim aynı gün 370 kişilik gücüyle Tarsus Çayı’nın doğusuna geçer, Yenice Kasabası’na doğru ilerler.
Karşılarında güçlü bir direniş gücü göremeyen Fransızlar Dikili, Zeytinli, Arıklı köylerini geçerek Yenice’ye gelir, geceyi burada geçirir.
Molla Kerim, Fransız birliklerini Kamberhüyüğü Deresi’nde karşılar. Ama Fransızlar güçlüdür, ilerlemesini durduramaz. Çevre müfrezelerden de yardım alamaz.
Fransızların ateş etme, asker üstünlüğü vardır. Arka ve yan taraftan dolanarak çevirme girişiminde bulunmuşlar. 36 askerimiz şehit ederler. Müfreze teslim olmak zorunda kalmıştır.
Müfreze içinde Molla Kerim aranmaktadır. Ermeniler yardımıyla, Molla Kerim’i saptamaya çalışırlar. Takma adı Fettah Ağa’dır. Bulamayınca, seçtikleri 24 müfreze üyesini, tutsakları makineli tüfekle tararlar. Yine de Molla Kerim’i ele veren olmaz.
Ramazan takma adlı önemli adamlarından biriyle 40 kişiyi, Ayrıca 100 kişi, kalın sicimle birbirine bağlalar. Yürüyüşü geçerler. 28.07.1920 günü Tarsus girişine varırlar, akşam olmaktadır. Tarsus doğusunda Baç Köprüsü’nü geçmek için sabahı beklemek istemezler. Tarsus Çayı’nın batısına geçmeye başlarlar. Bu sırada yaralı taşıyan bir arabaya sahra topu düşer. Ardından diğer sahra topları gelmeye başlar, yürüyüş dağılır.Topçu Binbaşı Ferahim Şalvuz tarafından atılan top bitmiştir. Hava kararmıştır. Bağlı olmayan askerlerden 170 kişi Berdan Çayı’na atlar, bazıları da tarlalara kaçar.
Yerli Ermenilerden Molla Kerimin birbirlerine bağlı askerler arasında olduğu belirtilir. Fransız komutan Bonnour Ermenilere emir verir, Molla Kerim ve arkadaşları Baç Köprüsü başında makineli tüfekle şehit edilir.
….
(*) Emin Yalçın, Türkmen Oymaklarında Bir Yörük Beyi, 2. Baskı, 668 sayfa, Mersin Büyükşehir Belediyesi Yayınları 2015
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
M.Demirel Babacanoğlu
ÇUKUROVA KURTULUŞ SAVAŞINDA MOLLA KERİM
Çukurova Kurtuluş Savaşı kahramanlarından biri de Molla Kerim’dir. Çukurova Kurtuluş savaşları simgesi konumuna gelmiştir.
Molla Kerimle ilgili çok sayıda (varyant) öykü anlatılmaktadır. En doğru öyküleme Türkmen Oymaklarında Bir Yörük Beyi(*) adlı kitapta anlatılmakta olduğunu düşünüyorum!…
Bilindiği gibi Fransızlar bugün bile yayılmacı huyunu bırakmış değildir! Oysa Fransuva Kral 5’e tutsak düştüğünde, annesi Kanuni Sultan Süleyman’a mektup yazarak oğlunun kurtarılmasını ister. Kanuni kurtarır; bunun üzerine dostluk kurulur. Bu dostluk bize pahalıya mal olur. Fransızlara kapitülasyonlar (ticarette ayrıcalık) verilmiş; bizi sömürmüşler. Yetmemiş Dünya Savaşı sonrası Çukurova, Amik, Antep, Harran ovalarını-kentlerini işgal etmişler.
Kiminle dost olmuşsak zarar görmüşüz. İngilizlerle dost olumuşuz Ege’ye Yunanlıları çıkarmışlar, İstanbul’u, Musul’u işgal etmişler. Alman dostluğu ise I.Dünya Savaşı’na girmemize neden olmuştur!...
Fransızlar Çukurova’yı işgal eder etmez yerleşim birimlerinde (Adana, Tarsus, Mersin) Türkçe konuşmayı yasak etmişler, resmi dairelere bayraklarını çekmişler. Halkta silah adına ne varsa toplamışlar. Zulme başlamışlar…
Atatürk’ün girişimleriyle Kuvayi Milliye Cemiyetleri kurulmuş, halk kısa zamanda örgütlenmiş, direnme birlikleri oluşturmuş. Bunlardan biri de Tarsus’ta Çeliktaş (Molla Kerim) Müfrezesi’dir.
Düşman Tarsus’ta çıkamayan birliklerini kurtarmak için 27.07.1920 günü, Adana’dan, tam donanımlı iki bin kişilik güç çıkarıyor yola. Bunun üzerine Çeliktaş Müfrezesi görevlendiriliyor. Molla Kerim aynı gün 370 kişilik gücüyle Tarsus Çayı’nın doğusuna geçer, Yenice Kasabası’na doğru ilerler.
Karşılarında güçlü bir direniş gücü göremeyen Fransızlar Dikili, Zeytinli, Arıklı köylerini geçerek Yenice’ye gelir, geceyi burada geçirir.
Molla Kerim, Fransız birliklerini Kamberhüyüğü Deresi’nde karşılar. Ama Fransızlar güçlüdür, ilerlemesini durduramaz. Çevre müfrezelerden de yardım alamaz.
Fransızların ateş etme, asker üstünlüğü vardır. Arka ve yan taraftan dolanarak çevirme girişiminde bulunmuşlar. 36 askerimiz şehit ederler. Müfreze teslim olmak zorunda kalmıştır.
Müfreze içinde Molla Kerim aranmaktadır. Ermeniler yardımıyla, Molla Kerim’i saptamaya çalışırlar. Takma adı Fettah Ağa’dır. Bulamayınca, seçtikleri 24 müfreze üyesini, tutsakları makineli tüfekle tararlar. Yine de Molla Kerim’i ele veren olmaz.
Ramazan takma adlı önemli adamlarından biriyle 40 kişiyi, Ayrıca 100 kişi, kalın sicimle birbirine bağlalar. Yürüyüşü geçerler. 28.07.1920 günü Tarsus girişine varırlar, akşam olmaktadır. Tarsus doğusunda Baç Köprüsü’nü geçmek için sabahı beklemek istemezler. Tarsus Çayı’nın batısına geçmeye başlarlar. Bu sırada yaralı taşıyan bir arabaya sahra topu düşer. Ardından diğer sahra topları gelmeye başlar, yürüyüş dağılır.Topçu Binbaşı Ferahim Şalvuz tarafından atılan top bitmiştir. Hava kararmıştır. Bağlı olmayan askerlerden 170 kişi Berdan Çayı’na atlar, bazıları da tarlalara kaçar.
Yerli Ermenilerden Molla Kerimin birbirlerine bağlı askerler arasında olduğu belirtilir. Fransız komutan Bonnour Ermenilere emir verir, Molla Kerim ve arkadaşları Baç Köprüsü başında makineli tüfekle şehit edilir.
….
(*) Emin Yalçın, Türkmen Oymaklarında Bir Yörük Beyi, 2. Baskı, 668 sayfa, Mersin Büyükşehir Belediyesi Yayınları 2015