Erzurum’un Simgesi Çifte Minareli Medrese: Selçuklu Mirasının Taşta Yükselen Sanatı
Erzurum’un Simgesi Çifte Minareli Medrese: Selçuklu Mirasının Taşta Yükselen Sanatı
Erzurum'un kalbinde yükselen ve şehrin adeta sembolü haline gelen Çifte Minareli Medrese, 13. yüzyıl Selçuklu mimarisinin en görkemli örneklerinden biri olarak ziyaretçilerini tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Eşsiz taş işçiliği, gizemli sembolleri ve anıtsal yapısıyla dikkat çeken medrese, günümüzde müze ve sergi salonu olarak tarihe tanıklık etmeye devam ediyor.
Oluşturulma Tarihi: 29 Haziran 2025, Pazar 13:28
Güncellenme Tarihi: 29 Haziran 2025, Pazar 13:30
Haber Merkezi
TARİHİN SAYFALARINDAN: MEDRESENİN KÖKENİ VE "HATUNİYE" ADI
Genellikle 13. yüzyılın sonlarında inşa edildiği kabul edilen Çifte Minareli Medrese'nin banisi hakkında farklı rivayetler bulunuyor. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın kızı Hundi Hatun veya İlhanlı hanedanından Padişah Hatun tarafından yaptırıldığına inanılması, bu görkemli esere aynı zamanda "Hatuniye Medresesi" adının verilmesine neden olmuştur. Bu tarihi gizem, medresenin duvarları arasındaki merakı daha da artırmaktadır.
TAŞIN DİLE GELDİĞİ MİMARİ: AVLUDAN ODALARA BİR GEZİNTİ
Yaklaşık 35x46 metre boyutlarındaki anıtsal yapı, iki katlı, dört eyvanlı ve açık avlulu medrese planının en seçkin örneği olarak kabul edilir. Ziyaretçilerini karşılayan 26x10 metre ölçülerindeki geniş avlu, dört bir yandan revaklarla çevrilidir.
Bu revakların arkasında, bir zamanlar ilim tahsil eden öğrencilere ve alimlere ev sahipliği yapan odalar sıralanır. Zemin katta 19, birinci katta ise 18 oda bulunan medresenin girişinin batısındaki kare planlı mekan, geçmişte mescid olarak kullanılmıştır.
ANADOLU'NUN EN BÜYÜK TÜRBESİ VE GÖRKEMLİ KÜMBETİ
Medresenin güney eyvanına bitişik olan ve altında bir mumyalık barındıran kümbet, Anadolu'daki benzerleri arasında en büyük türbe olma unvanını taşır. Dıştan on iki köşeli bir gövdeye sahip olan kümbet, estetik bir külahla örtülüyken, iç mekanı görkemli bir kubbe süsler. Kümbetin saçağındaki süsleme şeritleri ve silmeler, Selçuklu taş ustalarının zarafetini gözler önüne serer.
TAÇ KAPIDAKİ SAKLI SEMBOLLER: SELÇUKLU TAŞ İŞÇİLİĞİNİN ZİRVESİ
Çifte Minareli Medrese'yi eşsiz kılan unsurların başında, taç kapısında yer alan ve adeta birer sanat eseri olan bezemeler gelir. Selçuklu taş süsleme sanatının derinliğini ve estetiğini yansıtan bu bezemelerde, bitkisel motifler olan palmet ve rumiler ustalıkla kullanılmıştır. Taç kapının batı kanadında yer alan Orta Asya Türk mitolojisinin önemli bir simgesi olan çift başlı kartal, hayat ağacı ve ağzı açık iki yılan figürü, ziyaretçileri adeta bir semboller dünyasında yolculuğa çıkarır.
TOPHANEDEN MÜZEYE: ASIRLARA MEYDAN OKUYAN YAPI
Tarih boyunca çeşitli badireler atlatan ve bir dönem harap halde olan medrese, Osmanlı Padişahı IV. Murad tarafından onarılmış ve bir süre "tophane" olarak kullanılmıştır.
Cumhuriyet döneminde ise 1942-1967 yılları arasında Erzurum Müzesi olarak hizmet veren yapı, günümüzde hem müze kimliğini korumakta hem de çeşitli resim sergilerine ev sahipliği yaparak sanatseverleri ağırlamaktadır. Erzurum'a yolu düşenler için Çifte Minareli Medrese, sadece bir tarihi yapı değil, aynı zamanda yaşayan bir kültür merkezidir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Erzurum’un Simgesi Çifte Minareli Medrese: Selçuklu Mirasının Taşta Yükselen Sanatı
Erzurum'un kalbinde yükselen ve şehrin adeta sembolü haline gelen Çifte Minareli Medrese, 13. yüzyıl Selçuklu mimarisinin en görkemli örneklerinden biri olarak ziyaretçilerini tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Eşsiz taş işçiliği, gizemli sembolleri ve anıtsal yapısıyla dikkat çeken medrese, günümüzde müze ve sergi salonu olarak tarihe tanıklık etmeye devam ediyor.
Oluşturulma Tarihi: 29 Haziran 2025, Pazar 13:28
Güncellenme Tarihi: 29 Haziran 2025, Pazar 13:30
Haber Merkezi
TARİHİN SAYFALARINDAN: MEDRESENİN KÖKENİ VE "HATUNİYE" ADI
Genellikle 13. yüzyılın sonlarında inşa edildiği kabul edilen Çifte Minareli Medrese'nin banisi hakkında farklı rivayetler bulunuyor. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın kızı Hundi Hatun veya İlhanlı hanedanından Padişah Hatun tarafından yaptırıldığına inanılması, bu görkemli esere aynı zamanda "Hatuniye Medresesi" adının verilmesine neden olmuştur. Bu tarihi gizem, medresenin duvarları arasındaki merakı daha da artırmaktadır.
TAŞIN DİLE GELDİĞİ MİMARİ: AVLUDAN ODALARA BİR GEZİNTİ
Yaklaşık 35x46 metre boyutlarındaki anıtsal yapı, iki katlı, dört eyvanlı ve açık avlulu medrese planının en seçkin örneği olarak kabul edilir. Ziyaretçilerini karşılayan 26x10 metre ölçülerindeki geniş avlu, dört bir yandan revaklarla çevrilidir.
Bu revakların arkasında, bir zamanlar ilim tahsil eden öğrencilere ve alimlere ev sahipliği yapan odalar sıralanır. Zemin katta 19, birinci katta ise 18 oda bulunan medresenin girişinin batısındaki kare planlı mekan, geçmişte mescid olarak kullanılmıştır.
ANADOLU'NUN EN BÜYÜK TÜRBESİ VE GÖRKEMLİ KÜMBETİ
Medresenin güney eyvanına bitişik olan ve altında bir mumyalık barındıran kümbet, Anadolu'daki benzerleri arasında en büyük türbe olma unvanını taşır. Dıştan on iki köşeli bir gövdeye sahip olan kümbet, estetik bir külahla örtülüyken, iç mekanı görkemli bir kubbe süsler. Kümbetin saçağındaki süsleme şeritleri ve silmeler, Selçuklu taş ustalarının zarafetini gözler önüne serer.
TAÇ KAPIDAKİ SAKLI SEMBOLLER: SELÇUKLU TAŞ İŞÇİLİĞİNİN ZİRVESİ
Çifte Minareli Medrese'yi eşsiz kılan unsurların başında, taç kapısında yer alan ve adeta birer sanat eseri olan bezemeler gelir. Selçuklu taş süsleme sanatının derinliğini ve estetiğini yansıtan bu bezemelerde, bitkisel motifler olan palmet ve rumiler ustalıkla kullanılmıştır. Taç kapının batı kanadında yer alan Orta Asya Türk mitolojisinin önemli bir simgesi olan çift başlı kartal, hayat ağacı ve ağzı açık iki yılan figürü, ziyaretçileri adeta bir semboller dünyasında yolculuğa çıkarır.
TOPHANEDEN MÜZEYE: ASIRLARA MEYDAN OKUYAN YAPI
Tarih boyunca çeşitli badireler atlatan ve bir dönem harap halde olan medrese, Osmanlı Padişahı IV. Murad tarafından onarılmış ve bir süre "tophane" olarak kullanılmıştır.
Cumhuriyet döneminde ise 1942-1967 yılları arasında Erzurum Müzesi olarak hizmet veren yapı, günümüzde hem müze kimliğini korumakta hem de çeşitli resim sergilerine ev sahipliği yaparak sanatseverleri ağırlamaktadır. Erzurum'a yolu düşenler için Çifte Minareli Medrese, sadece bir tarihi yapı değil, aynı zamanda yaşayan bir kültür merkezidir.
Foto Galeriler