Rumeli Balkan Federasyonu Kurucu Genel Başkanı Pehlivanoğlu, Adanada verdiği bir konferansta Balkan Müslüman Türklerin başına gelenleri ayrıntılarıyla anlattı
Haber Giriş Tarihi: 01.04.2013 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 31.03.2013 23:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.ilkhaber-gazetesi.com
Rumeli Balkan Federasyonu Kurucu Genel Başkanı Pehlivanoğlu, Adanada verdiği bir konferansta Balkan Müslüman Türklerin başına gelenleri ayrıntılarıyla anlattı 5 milyon kişa katledildi Mansur EKMEKÇİ ADANA(İLKHABER) Rumeli Balkan Federasyonu Kurucu Genel Başkanı ve Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Özcan Pehlivanoğlu, Balkanlarda iki yıl içerisinde 5 milyondan fazla Müslüman Türkün öldürüldüğünü söyledi. Çukurova Oğuz Boyları Derneği Başkanı Mehmet Demirin ısrarlı davetine dayanamayıp Adanaya gelerek, Galeriadaki Seyirevi Tiyatrosu ve Sanat Merkezi, Vali İlhan Atış Sahnesi adlı salonda bir konferans veren Pehlivanoğlu, Balkanlarda yapılan soy kırımı anlatırken, sanki o günleri dakaki dakika yaşar gibiydi. Türk kimliğinin ayrılmaz bir parçası olan Balkanlarda 1821-1922 yılları arasında Müslüman Türklere yapılan soy kırımını ayrıntılarıyla ifade eden Pehlivanoğlu salonu dolduran Oğuz Boyları Derneği üyelerine de duygula anlar yaşattı. Pehlivanoğlu, akılları dolduran konuşmasında şunları dedi: Balkanlarda 1821 ile 1922 yılları arasında beş milyondan fazla Müslüman Türk, ülkelerinden sürülüp atılmıştır. Beş buçuk milyon Müslüman Türkte kimi savaşlarda öldürülerek, kimi de sığıntı durumunda iken açlıktan ve hastalıklardan canını yitirerek ölmüştür. Tarihçi George Finlay 1861 yılında, Mora İsyanında Yunanlı çeteciler ve köylüler, buldukları her Türkü öldürdüler. Hatta Kalavryta ve Kalamatadakiler kendilerine öldürülmeyecekleri sözü verilen Yunanlılara teslim oldu ancak bunlar da öldürüldü. Yunanlılar yarımadanın her bölümünde Türklere saldırdı ve hepsini öldürdü. Kalelere sığınanların geriye dönüş umudunu yıkmak için Türklerin evleri yakıldı. İsyanın başladığı Martın 26sından Nisanın 22sindeki Paskalya Pazarına kadar göz kırpmadan 15 bin Türk can verdi. Yunanlı Başpiskopos Germanos Hristiyanlara huzur, konsoloslara saygı, Türklere ölüm.diye emir veriyordu. Yunanlılar yakaladıkları Türkleri erkeği, kadını ve çocuklarıyla kıyımdan geçirmek suretiyle Hiçbir Türk kalmayacak/Ne Morada, ne dünyada ! şarkısını da ağızdan ağza yayarak soykırımı adeta alay edercesine tamamlamışlardı. Ayaklanmanın başlamasından itibaren üç hafta içinde Morada bir tek Türk bırakılmamıştı. Tripolitzadaki olay ise vahşetin boyutunu çok iyi anlatmaktadır. Kolokotrones isimli birinin anlatımına göre kasabaya girdiğinden itibaren Yukarı Hisar Kapısından başlayarak atımın ayağı hiç yere değmedi. İlerlediğim zafer kutlama töreni yolu cesetlerden bir örtüyle döşenmişti.demektedir. Ayaklanmanın elebaşlarından Benkovskinin konuşmalarında Türklerin ele geçirilebilen her yerde öldürülmeleri emrediliyordu. Bunun üzerine hemen 1000 civarında Türk köylüsü katledilmiştir. Savaşın korkunç bilânçosu sonucunda Müslüman Türklere ait nüfusun %17sine tekabül eden 261.937 kişinin katledildiği görülmektedir. Bu savaşa ilişkin bir belge henüz ortaya konamamış olsa da, olayların gelişmesine bakılarak çıkarılabilecek en mantıklı sonuç, Rus askerlerin yaptığı insan öldürmelerinin, yıkımın ve ırza geçmelerin, Rus askeri komutanlığının emirleri çerçevesinde gerçekleştiğidir. Bu savaş sonucu; ülkenin yani Bulgaristanın Türklerden temizlenmesi ve ezici çoğunluğu Slavlaşmış Bulgarlardan oluşan bir Bulgaristanın ortaya çıkması sağlandı. Bulgaristan Türklerine saldırılması, Rusların askeri politikasının pratik, bilinçli ve acımasız bir amacı idi. Ruslar, amaçlarını gerçekleştirmek için kirli savaşlarda usta ve uzman olan Don Volga/Rus Kazaklarından faydalandılar. Kazaklar, kimse kaçmasın diye köyleri kuşatmaya alıyor, sonra da Bulgarlar köye dalıp talana ve kıyımdan geçirmeye girişiyorlardı. Örneğin Hıdır Bey köyünde Rus Kazakları Türklerin elindeki silahları toplayıp Bulgarlara verdiler. Bulgarlarda köyün 70 erkeğinden 55ini orada öldürdüler. Yine Büklümbükte aynı yöntemle silahsızlaştırdıkları köyün erkeklerini bir saman ambarına, kadınları ve çocukları da evlere yerleştirdikten sonra ateşe verdiler. Kaçmaya çalışanlara da Bulgarlar ateş ettiler. Kaçabilenler bunu diğer Türklere anlattılar zaten Ruslarda korku yaratmak için bunu istiyordu. Bunun gibi bir çok olay Müderrisli, Yeni Mahalle, Usturumca, Kadisle, Binpınar gibi Türk yerleşim birimlerinde yaşanmıştır. Filibe ve Edirnede İngilterenin konsolos yardımcısı olarak görev yapan Edmund Calvert yazdığı 16 Eylül 1878 tarihli raporda Bu yörenin Türk erkek nüfusunun toptan ve duygusuz kıyımdan geçirmelerle kökünden kazımak amacını güden hesaplı ve kısmen de başarılı olmuş girişimler diye ifade edilen soykırım 1990lı yıllarda Haçlı zihniyeti tarafından Türk olarak görülen Boşnaklara da çoğunlukla erkekleri öldürmek sureti ile uygulanmıştır. Diplomatik misyon üyesi Morgan adlı kişinin 28.12.1912 tarihinde Kavalada yazdığı bir raporda Kavala bölgesinde Kavala Türklerinin komitacılar tarafından daha önceki raporlarda bildirildiği üzere, öldürülmelerinin yanı sıra Pravistada yaklaşık 200 Türkün ve Sarı Şabanda bir o kadarının kıyımdan geçirildiği haber alınmıştır. Drama bölgesinde, Çatalca, Doksat ve Kırlık Ovada Türkler öldürülmüşlerdir. demektedir. Yabancı misyon şefleri ve görevlileri ile ticaret için bölgeden bulunan yabancıların buna benzer rapor ve mektupları Batı ülkelerinin arşivlerinde bulunmaktadır. Batılı gözlemciler haksız ve hukuksuz bir şekilde katledilen Türk sayısını 200.000in üzerinde olarak hesaplamışlardır. Bu soykırım değil de nedir? Morada başımıza gelenler Türk Milletine anlatılmış mıdır? Soykırımın hesabı sorulmuş mudur? Bunlar tarihçiler ve siyasetçiler tarafından cevaplanması gereken önemli sorulardır. diyen Pehlivanoğlu, dinleyicilerine bakarken kiminin gözlerindeki yaşlarını görüyor, kiminin de yanan yüreğini hissediyordu yüreğinde ve elindeki belgeleri işaret ederek vahşetin boyutlarını anlatmaya devam etti. Balkan Savaşlarında Türklere karşı ön saldırıları yapma işlevini Sırp, Bulgar, Makedon, Rum çeteleri üstlenmiş ve bunlar kendilerini himaye eden devletlerden destek görmüşlerdir. Balkan Savaşları sırasında işlenen cinayetler; bir ırkı yani Türkleri yok etmeye yönelik türden cinayetlerdir. Türk Milletinin başına gelen kötü şeyleri anlatmakta zorluk çektiği ve bu konularda bir ketumiyet içinde bulunduğu genelde kabul gören bir anlayıştır. Bu nedenle Balkanlarda meydana gelen soykırım ve karşılaşılan kötü muameleler bir türlü Türk toplumuna yansıtılamamıştır. Selanikte görevli olan İngiliz Konsolosu Lambın Kılkış,Doyran ve Gevgili ilçelerinin tamamında bütün ileri gelen Türkler öldürülmüş, malları talan edilmiş ya da kullanılmaz hale getirilmiş, çiftlikleri ve evleri yakılmış, hanımları pek çok olayda aşağılanmış ve hatta çoğu kez daha beter davranışa uğramışlardır diye Türklerin başına gelenlerin bir kısmını rapor etmiştir. Hatta olaylar daha da ileri gitmiş ve Müslüman Türklerin zorla din değiştirmesi için çeşitli ağır baskılar uygulanmıştır. Amerikalı araştırmacı yazar Justin McCarthy Balkan Savaşları ve sonrasında ölen Müslüman Türk sayısını 632.408 kişi olarak veriyor. Bu bir insanlık dramıdır. Bu katliamlar ve soykırımlar Yunanlıların Anadoluyu işgalinde de sürmüştür.1919 yılında 3000 nüfuslu Menemen halkının 1300 ü Yunanlılar tarafından iki üç gün içinde öldürülmüştür. Günümüzde Menemen halkı 1919 yılının Mayıs ayı içersinde gerçekleştirilen bu katliamdan halen habersizdir. En azından soykırım niteliği taşıyan bu katliam bir anıt dikilmek sureti ile hatırlanmalı ve gelecek nesiller soykırımdan bu şekilde haberdar edilmelidir. İngiliz, Fransız, İtalyan İşgal Güçleri ve Kızılhaç tarafından kurulan soruşturma komisyonları incelemelerine ve Bab Ali raporlarına göre Yunanlıların Anadoluda yaptıkları soykırım; bunları Fransızcadan çeviren Dr. Necdet Ekincinin Türkiyede Yunan Vahşeti isimli kitabında çok iyi bir şekilde resmi belgelere dayanılarak anlatılmaktadır. Almanlarla işbirliğine giden Yunanlı General Napoleon Zervas, daha sonra İngilizler tarafından desteklenmiş ve Haziran 1944de ayında Çameryada geniş çaplı bir katliam ve etnik temizlik hareketi gerçekleştirmiştir. Bu olay aynı zamanda, Yunanistan tarihinde ilki 1821 İsyanında, sonrada Balkan Savaşları ile Anadolu işgalinde yaşanan ve Yunanlıların giriştiği çeşitli katliam hareketlerinden biri olarak anılmaktadır. Çamerya bölgesindeki Müslüman Arnavut halka karşı katliam hareketi 27 Haziran 1944' de başladı. İnsanların çeşitli uzuvlarının kesilip parçalandığı, hamile kadınların, bebeklerin katledildiği bir vahşetin söz konusu olduğu kayıtlara geçmiştir. Göz çıkarma, burun, kulak kesme ve benzeri vahşet sonucunda ilk 24 saat içinde sadece Paramitide 600'den fazla insan katledilmişti. 27 Haziran 1944 ile Mart 1945 arasında Filatta 1286 kişi, Gümenice ve çevresinde 192 kişi, Margelliç ve Pargada ise 626 kişi öldürülmüş, meçhul kayıplar ve başka vakalarda ise yüzlerce insan daha yok olmuştu. Belgelere göre, Haziran 1944 Mart 1945 arasında Yunanlılar bütün Çameryada sivil halktan 3242 kişiyi katletmişlerdir. Ayrıca 745 kadına tecavüz edilmiş, 76 kadın kaçırılmış, 3 yaşından büyük 32 bebek katledilmiş, 68 köy yerle bir edilmiş, 5800 ev ve ibadethane (camiler dahil) yakılmış ve tahrip edilmiş, evler talan edilmiştir. Bütün bu vahşetin ardından, hayatta kalabilen Müslüman Arnavutlar Mart 1945den sonra anayurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Çoğu Arnavutluğa, bir kısmı da Türkiyeye göçmüşlerdir. Türklerin Balkanlarda uğradığı bu kayıplar, Türk tarihi açısından büyük önem taşımasına rağmen bu kayıplara ders kitaplarında değinilmez. Bulgarların, Sırpların, Rumların uğradığı kıyımları anlatan ders ve tarih kitapları, Türklerin uğradığı kıyımları anmamıştır. Bu durum Türklerin başına gelen ölüm ve sürgünlerin, tarihsel önemini anlamamızı engellemiştir. Pehlivanoğlu, 1992 1995 yılları arasında yapılan, son soykırım örnekleri ve Türk vurgusunu açıklamak istiyorum. diyerek katliamlarla geçen Türklerin üzerinde oynanan oyunları anlatmaya başlar. Sırplar tarafından Türk olarak görüldükleri için öldürülen Bosnalı Müslüman sayısı 200 bini aştı, 2 milyon insan evlerinden sürüldü, 50 bine yakın Müslüman kadına tecavüz edildi. Benzer olaylar Makedonya ve Kosovada da tekrarlanarak yaşandı. SON SOYKIRIM ÖRNEKLERİ VE TÜRK VURGUSU 20. yüzyılın son dönemecinde dünya çok büyük bir soykırıma daha sahne oldu. 1992 yılında Bosnada başlayan bu soykırım boyunca yüz binlerce insan topraklarından sürüldü, hayatını kaybetti, toplama kamplarına kapatıldı, insanlık dışı işkencelere maruz kaldı. Önce Bosna sonra da Kosovada yürütülen bu büyük soykırımın özelliği ise, Balkanlarda 1821den beri süre gelen önceki katliamlar gibi tüm dünyanın gözleri önünde, Avrupa ülkelerinin hemen yanı başında ve onların da desteğiyle 1992 1995 yılları arasında devam etmesiydi. Sırplar tarafından Türk olarak görüldükleri için öldürülen Bosnalı Müslüman sayısı 200 bini aştı, 2 milyon insan evlerinden sürüldü, 50 bine yakın Müslüman kadına tecavüz edildi. Benzer olaylar Makedonya ve Kosovada da tekrarlanarak yaşandı. Balkanlar da soykırım, sadece Türklerin değil soykırımcılar tarafından Türk olarak görülen Boşnak ve Arnavutlarında Sırp General Karadziçin Srebrenicada soykırım emrini verirken Tek Türk kalmayıncaya kadar öldürün ifadesinden de anlaşılacağı üzere makûs talihi olmuştur. Yüzyıllardır soykırımlarla sahneye konulan oyun Türkler üzerinde ve daha sonra da Türk gibi görülen Müslüman topluluklar için uygulanmaya başlamıştır. Her ne kadar Balkanlarda soykırım denilen akla Türkler gelse de bu durum Türklerin yaşadığı her coğrafyada neredeyse aynı durumdadır. Büyük bir sürgüne ve soykırıma uğrayan Kırım ve Ahıska Türkleri, Irak Türkleri, Kıbrıs Türkleri ve nihayetinde Hocalıda Azerbaycan Türkleri değişik metod ve yöntemleri aynı akıbete uğratılmışlardır. Büyük Şair Mehmet Akif Ersoy; İlahi, altı yüz bin Müslüman birden boğazlandı Yanan can, yırtılan İsmet, akan seller bütün kaldı. Ne masum ihtiyarlar süngüler altında kıvrandı! Şu küllenmiş yığınlar hep birer insan, birer candı Derken aslında soykırımın edebi tarifini yapıyordu. İfade ettiklerimizden görülmektedir ki, Müslüman Türkler Balkanlarda soykırıma uğramıştır.1821 1923 arası katledilen ve tek çare olarak ölüme zorlanan Türk sayısı 5,5 milyonun üzerindedir. Bu nedenle Balkanlarda Türk denilince akla hemen soykırım gelmekte ve ölüm duygusu çağrışım yapmaktadır. Türk Dünyası İnsan Hakları Savunucusu ressam Enbiya Çavuş anılarını kaleme aldığı Bulgaristanda Türk Olmak adlı kitabında Beleneyi anlatırken yılan, çiyan dolu bataklık bir adaydı. Komünistler muhaliflerini ve Türkleri oraya sürüp yok ediyorlardı. Açlık, çıplaklık ve dayaktan öldürdükleri insanları ceset arabasına koyup domuzlara yediriyorlardı. Buz kütleli sular Beleneyi basıp domuzlar sürüklenince insanlar domuzlara yem olmaktan kurtuldu. Bunları da Belene kampından kurtulan Bulgar tarihçisi Vasil Lilov Kazanski Ölüm Kampı Belene adlı kitabında yazdı. Kazanski bu kitabında dışarıdan ne kadar mahkûm gelirse o kadar mahkûm öldürülecek emri gereği 110.000 kişinin öldürülüp domuzlara yedirildiğini söylüyor diye yazmaktadır. Henüz üzerinden onlarca yıl geçmiş olan bu iddialar yetkililer tarafından tekzip görmemiş ve yalanlanmamıştır. Türklere ve Türk gibi görünenlere yüzyıllardır insanlık suçu olan bu muameleleri reva görenlerin değişmez amacı Balkanlardan Türk ve Müslüman varlığını arındırmak ve Balkanlardan Türk izlerini silmektir. İnsanlık âleminin üzerine düşen; yine bir insanlık ayıbı olan bu soykırımların üzerindeki karanlık perdeyi kaldırmak, suçlularını deşifre etmek ve imkân varsa cezalandırmaktır. Türk milleti de Balkanlarda başıma gelen bu soykırımdan ders almalı ve bir nasihat şeklinde bu olayları gelecek nesillere objektif olmak kaydıyla aktarmalıdır. İnsan Hakları Gününde hatırlatalım istedik.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
5 milyon kişa katledildi
Rumeli Balkan Federasyonu Kurucu Genel Başkanı Pehlivanoğlu, Adanada verdiği bir konferansta Balkan Müslüman Türklerin başına gelenleri ayrıntılarıyla anlattı