50 bin oy fark atarım

p { margin-bottom: 0.21cm; direction: ltr; color: rgb(0, 0, 0); widows: 2; orphans: 2; }p.western { font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; }p.cjk { font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; }p.ctl { font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; }

Bayram BULUT

ADANA (İLKHABER) Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Seyhan Belediye Başkan Aday Adayı M. Fatih Özgür, Adana genelindeki konut stokunun yüzde 65’inin yapı kullanma izni olmayan binalardan oluştuğunu söyledi.

Şuanda Seyhan Belediye Meclis Üyeliği görevini yapan ve aynı zamanda bu seçimde Seyhan Belediye Başkan Aday Adayı olan M. Fatih Özgür, 1968 Siyasal Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi Ve Kamu Yönetimi mezunu. Yıllarını siyasete ayıran tecrübeli isim, bu bilgi birikimini Adanalı’ya, Seyhanlı’ya daha iyi hizmet etmek için harcamak istiyor. Bunun için Seyhan Belediye Başkanı Aday Adayı olduğunu söyleyen M. Fatih Özgür, Adana’nın her konuda çok büyük potansiyellere sahip olduğunu ve bu potansiyellerin eskiden olduğu gibi tekrar gün yüzüne çıkartılmayı beklediğini belirtiyor. Özgür, “Adana büyük bir zengin birikime sahip, potansiyelleri geçtiğimiz dönemlerde değerlendirilmiş, çok geniş bir çevre için çekim merkezi olmuş ve Türkiye’nin ekonomik hayatında üreten ve istihdam sağlayan yönü ile ihracat ayağı da güçlü tarım ve sanayi alanında öncü bir şehirdir. Ancak Adana 80’den sonraki ekonomik politikalar dolayısıyla gerilerken, belediye şehir rantlarının üretilip paylaştırılan yer olarak ortaya çıkmış. Hal bu ki bugün belediye başkanları bir iktisadi şirketin, bir kurumun CO’su gibi Adana’yı en verimli en karlı en fazla üretim sağlayacak, fayda üretecek bir bicimde yönetebilir. Tabi kamu hizmeti olduğu için burada kardan fazla faydayı azamileştirmek ve üretilen faydayı da ortaya çıkan rantı da halka adil bir biçimde paylaştırmak lazım. Ben 1968 Siyasal Bilimler Fakültesi mezunuyum. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi konusunda eğitim gördüm. 1968’den bu güne kadarda gerek kamu, gerek özel sektörde üst düzeylerde çalışarak bir bakıma doktorasını tamamlamış sayılabilecek bir bakıma kariyer yapsaydım ordinaryüs profesörlükten emekli olabilirdim. Çünkü bu sene siyasal bilgiler fakültesinden mezuniyetimizin 45. yılını kutladık.” dedi.

Siyasetçilerin kimsesizlerin kimi ve halkın parasız avukatlığını yapan kişiler olduğunun altını çizen Özgür, siyasetin bu manada bir fazilet mücadelesi olduğunu savundu. Kendisinin aday adayı olma sebebini anlatan Özgür, “Bende bir Adanalı olarak hizmet potansiyelimi uygun bir belediye başkanı olmak için, uygun donanım ve birikime sahip olarak Adana’yı düştüğü yerden kalkan bir yiğit misali tekrar bölgeyi bir çekim merkezi, dünyada emsalleri ile rekabet edecek bir tarım ve sanayi şehri haline getirmek için aday oldum. Öncelikle seçilecek kişinin topluma hizmet edecek, işinin ehli, güvenilir kişi olması lazım. Belediye başkanının Türk Kültürü’ndeki karşılığı olan “Şehrin Emin’i” yani şehrin güvenilir kişisi olma özelliğine sahip olduğumu düşündüğüm ve düşüncemi Adanalıların beni tanıyan 7’ den 70’ e herkesin paylaştığına inandığım için düşünüyorum. Turizm potansiyeli, kentsel dönüşüm ve taşeron işçilerin sorunlarını hal etmeye kadar belediye imkanları ile eğitimi ana kucağında başlatmaya, bunun için ev hanımlarına yönelik eğitim hamlesinden, yaşlı bakıma muhtaçlara evinde bakım götürmeye kadar Adana’nın hakkı olan Süper Lig’de temsil edilme hasretini sona erdirmek için spor kulüplerimizi belediye şemsiyesi altında kalıcı gelirlerle ve 7’den, 70’e spor yapan bir Adanalıyı gerçekleştirmek sureti ile beklenilen hedeflere yönlendirme iddiası ile buradayım.” şeklinde konuştu.

50 BİN OY FARKI YAPACAĞIM İDDİASI

Belediyelerin hizmet yetkilerinin daha da artacağını işaret eden Özgür, “Belediyeler önümüzdeki dönemlerde yetki devri ile beraber, bugün belediye zabıtasının toplu taşıma araçlarında gördüğümüz trafik hizmetlerine ilaveten, eğitim gibi, sağlık gibi alanlarda da yerel otorite olarak daha da sorumluluk alacaklar. Buna bağlı olarak da tabi bütçelerinde daha bağımsız, tasarruflarında daha bağımsız hale gelecekler. O zaman belediyeler daha nitelikli daha üretken daha seçkin anlayışlarla halktan yana hizmet yapabilmesi için sosyal demokrat, halkçı bir yapıya geçmesi gerektiğine inanıyorum. Bunun gerçekleştirilebilmesi içinde rey dağılımına 12 Eylül’den sonra solun üzerinden silindir gibi geçen ihtilal idaresinin de sonuçta pay sahibi olduğu siyasal tabloyu düşündüğümüz zaman, Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim kazanması için kendi dışındaki rey potansiyelinin de oylarını alması lazım. Bugünde Cumhuriyet Halk Partisi’nin dağılan merkez sağın ortadaki oylarını da alarak Cumhuriyet projesinin karşı devrime yedirilmemesi için öne çıkması gerekir. Bunun içinde yerel seçimlerde Adana’da başarılı olması gerekir. Son 2011 seçimlerine baktığımızda CHP’nin 100 Bin civarında oy farkını kapatması gerektiğini görüyoruz. Adana’nın yüzde 38 rey itibari ile Seyhan’dır. Yani yuvarlak yüzde 40 dediğimiz zaman Seyhan Adana’nın kalbi ve lokomotifidir. Ben Seyhan’da bu farkı kapatmak için 50 bin oy farkı atacağım iddiasının sahibiyim. Yani belediyelerin rutin hizmetlerine değil 2014 30 Mart seçimlerinde Cumhuriyet’e karşı komplonun durdurulması için de başarılı olması gerekir. Ve CHP söz konusu vatansa gerisi teferruattır diyenlerin yeridir. Benim aday olmamı isteyenlerin hemşehrilerimin isteği ve 4 yıldır devam eden CHP meclis üyeliğimde ki birikimlerimi baz alarak aday adayı oldum.” diye konuştu..

BAŞARI SAĞLAYACAĞIZ

Özer, Seyhan’da başarı sağlayarak Büyükşehir’inde alına bilineceğinin belirtti. Adana’nın tüm sorunlarını gidip yerinde gören kişilerden biri olduğunu ifade eden Özer, Özellikle güneyde bulunan mahallelerin Adana’ın kanayan yarası halinde olduğunu söyledi. Seyhan’ın her mahallesinin Ziyapaşa Bulvarı rahatlığından olmadığı sürece kendi anladığı manadaki belediyeciliğin tam olarak gerçekleşmediğini anımsatan Özer sözlerini şöyle sürdürdü, “Adana yoğun iç göç olgusu ve iç göçün arsa üretiminden imarlı bir şehirleşmeye kadar ve bunun kontrolünde yaşanan noksanlıklar dolayısıyla treni kaçırmıştır. Şuan Adana genelindeki konut stokunun yüzde 65’i yapı kullanma izni olmayan binalar. Birde Adana’nın sorunu şu. Adana’da gece kondu yok. Adana’da imarsız yapılaşma var. Adana’da dışarıdan gelenler taksitle ödemek suretiyle emlakçı parsellerinden 50 metre, 100 metre arasında aralarında 2 arabanın dahi geçeceği yollara imkan vermediği çoğu zaman çıkmaz sokaklarla ulaşımı dahi engelli bir yapılaşma ortaya çıkartılmış. Burada kentsel dönüşüm yapılırken yukarı doğru bir yoğunluk verilmek suretiyle sorun çözülebilir. Şehrin elbette en sorunlu bölgeleri güney bölgeleri, çünkü portakal bahçelerinde emlakçı parselleri ile drift bir yapılaşma olmuş. Kişilerin oturduğu bahçeli nizam içerisinde doğayla iç içe Adana’nın coğrafi ve iklim özelliklerinin de gözetildiği bir yapılanma biçiminde kentsel dönüşüm gerçekleştirilmesi gerekli. Yani biz 2 katlı, bir katlı kendine göre bahçeli olan yerlerde yaşayan insanları üst üste konserve gibi apartman dairelerine sıkıştırmadan, onlar için uygun yaşam koşullarının projesini yapıp finansmanını sağlayabilecek bir birikimle yaklaşıyoruz. O zaman güney mahallerindeki hemşehrilerimizi alıştıkları yaşam biçimlerinden uzaklaştırmadan onlara kendi evlerini yeniden para vererek satın alma külfeti yaratmadan bu dönüşümü gerçekleştireceğiz. Biz Adana’nın en sorunlu mahallesinde en özlenen yaşam biçimini sağlayarak Adananın meselelerini çözmüş olacağımızın bilinci içinde hareket edeceğiz. Her yer Ziyapaşa gibi rahat bir hale gelmedikçe benim anladığım manadaki belediyecilik görevi bitmez. Oluşturduğumuz şehir kendi kendisinin sürdüre bilecek üretim niteliğinde ve bunu topluma adil şekilde dağıtacak yapıda olacaktır.“