Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Tatar, 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde Türkiye'de 485 diri fay bulunduğunu söyledi
Haber Giriş Tarihi: 16.08.2013 16:17
Haber Güncellenme Tarihi: 16.08.2013 15:17
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.ilkhaber-gazetesi.com
ADANA (İHA) - Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, "Bugün düne göre depremlere karşı daha güvenli bir yaşam yolunda olduğumuzu söylemek mümkün değildir" dedi.
Tatar, 17 Ağustos depreminin yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, ülkede yaklaşık 150 deprem üretecek diri fay olduğu bilinirken, MTA tarafından yapılan çalışmalarla güncellenen Türkiye Diri Fay Haritasına göre büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek 485 diri fay veya fay segmenti olduğunun saptandığını belirtti. Ülke coğrafyasının büyük bir deprem tehdidi altında olduğunu vurgulayan Tatar, "Bugün düne göre depremlere karşı daha güvenli bir yaşam yolunda olduğumuzu söylemek mümkün değildir" dedi.
“17 Ağustos”un bir doğa olayı olan depremin afete dönüştüğü gün olduğunu ifade eden Tatar, ”17 Ağustos’un üzerinden 14 yıl geçmiş olmasına rağmen bugün; 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Depremlerinden geriye kalan orta hasarlı binaların hala varlığını koruduğu ve bu yapıların kullanılmaya devam edildiği, afetlerle mücadele konusunda kurumsal yapılanmada çok başlılığın ve mevzuatsal dağınıklığın giderilmediği, merkezi ve yerel düzeyde başta deprem olmak üzere afetlerle etkin mücadele edecek planlarının hazırlanmadığı, ulusal ve bölgesel düzeyde yapılması gereken afet risk harita ve değerlendirmelerine yönelik çalışmaların yetersiz ve çok yavaş ilerlediği bilinmekte, sonuç olarak hala yapılması gerekenlerin olduğu ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde, birçok boyutuyla yetersiz kalan afet yönetim sisteminin dertlerine karşı bir “ilaç” olarak sunulan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un, uygulandığı bir yıl içinde afetlere karşı güvenli yerleşimler oluşturmak yerine, düşük gelir grupları ile kamunun elinde bulunan alanların ranta açılması ile sadece inşaat sektöründeki bazı müteahhitlik firmalarına ilaç olduğu görülmüştür" diye konuştu.
"JEOLOJİK ARAŞTIRMALAR YAPI ÜRETİM BEDELİNİN YÜZDE 0,2’Sİ BİLE DEĞİL"
Plansız ve kalitesiz yapılaşmanın, yapı üretim bedelinin en fazla yüzde 0,2’sine bile ulaşmamasına karşın jeolojik araştırmalardan kaçınıldığını belirten Tatar, şöyle devam etti:
"Önemli olan sosyal bir devletin en temel görevinin yurttaşları için sağlıklı, güvenli ve çevreye dost yaşam alanları ve yapılar üretmesidir. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’dan ve bu Kanunun kamu vicdanında açtığı yaralardan bahsediyor olmamız bile ülkemizde depremlerden yeterince ders alınmadığının açık göstergesi iken, bir gece yarısı değişikliği ile Kamu yararı güden Odalarımızın afet güvenliğinin temel araçlarından biri olan yapı üretim ve denetim süreçlerinde devre dışı bırakılması tabloyu daha da karamsar bir hale getirmiştir. Torba yasa maddesi ile, afetlere karşı güvenli yerleşim alanlarının belirlenmesine, nitelikli ve güvenli yapılaşmaya yönelik olarak Odalarımızın yaptığı kamusal mesleki denetim ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Bu yasa düzenlemesi ile, fay zonları, heyelanlı bölgeler, taşkın alanları gibi jeolojik tehlike ve riskleri ortaya koyan, yapı-zemin ilişkisini belirleyen planlama ve yapı üretim süreçlerinde hazırlanan raporların denetlenmesi engellenmek istenmiştir. Oda mesleki denetimini ortadan kaldırmayı amaçlayan bu yasa ile, sahte mühendis ve mimarların türemesinin, standartlara uygun olmayan niteliksiz mühendislik hizmetleri verilmesinin yolu açılmıştır. Bütün bu yasal düzenlemeler de göstermektedir ki, başta deprem olmak üzere afet yönetim sistemi kamu yararı ve bilimsel gerçeklere göre değil, rant odaklı bir temelde kamusal denetimden de kaçırılarak yeniden inşa edilmek istenmektedir. Kendi kentsel dönüşümünü deprem zararlarını azaltmaya çare gören, 17 Ağustos anmalarının anlamını çarpıtıp unutturamaya çalışan, odaları mesleki denetim dışında bırakan bu anlayışla, ülkemiz her depremde daha büyük can ve mal kayıpları ile karşı karşıya kalmaya devam edecektir. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, 17 Ağustos’u rantın değil, güvenli yerleşimlerde yaşama hakkının savunulduğu bir gün olması çabasını sürdürecektir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Daha güvenli değiliz
Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Tatar, 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde Türkiye'de 485 diri fay bulunduğunu söyledi
ADANA (İHA) - Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, "Bugün düne göre depremlere karşı daha güvenli bir yaşam yolunda olduğumuzu söylemek mümkün değildir" dedi.
Tatar, 17 Ağustos depreminin yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, ülkede yaklaşık 150 deprem üretecek diri fay olduğu bilinirken, MTA tarafından yapılan çalışmalarla güncellenen Türkiye Diri Fay Haritasına göre büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek 485 diri fay veya fay segmenti olduğunun saptandığını belirtti. Ülke coğrafyasının büyük bir deprem tehdidi altında olduğunu vurgulayan Tatar, "Bugün düne göre depremlere karşı daha güvenli bir yaşam yolunda olduğumuzu söylemek mümkün değildir" dedi.
“17 Ağustos”un bir doğa olayı olan depremin afete dönüştüğü gün olduğunu ifade eden Tatar, ”17 Ağustos’un üzerinden 14 yıl geçmiş olmasına rağmen bugün; 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Depremlerinden geriye kalan orta hasarlı binaların hala varlığını koruduğu ve bu yapıların kullanılmaya devam edildiği, afetlerle mücadele konusunda kurumsal yapılanmada çok başlılığın ve mevzuatsal dağınıklığın giderilmediği, merkezi ve yerel düzeyde başta deprem olmak üzere afetlerle etkin mücadele edecek planlarının hazırlanmadığı, ulusal ve bölgesel düzeyde yapılması gereken afet risk harita ve değerlendirmelerine yönelik çalışmaların yetersiz ve çok yavaş ilerlediği bilinmekte, sonuç olarak hala yapılması gerekenlerin olduğu ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde, birçok boyutuyla yetersiz kalan afet yönetim sisteminin dertlerine karşı bir “ilaç” olarak sunulan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un, uygulandığı bir yıl içinde afetlere karşı güvenli yerleşimler oluşturmak yerine, düşük gelir grupları ile kamunun elinde bulunan alanların ranta açılması ile sadece inşaat sektöründeki bazı müteahhitlik firmalarına ilaç olduğu görülmüştür" diye konuştu.
"JEOLOJİK ARAŞTIRMALAR YAPI ÜRETİM BEDELİNİN YÜZDE 0,2’Sİ BİLE DEĞİL"
Plansız ve kalitesiz yapılaşmanın, yapı üretim bedelinin en fazla yüzde 0,2’sine bile ulaşmamasına karşın jeolojik araştırmalardan kaçınıldığını belirten Tatar, şöyle devam etti:
"Önemli olan sosyal bir devletin en temel görevinin yurttaşları için sağlıklı, güvenli ve çevreye dost yaşam alanları ve yapılar üretmesidir. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’dan ve bu Kanunun kamu vicdanında açtığı yaralardan bahsediyor olmamız bile ülkemizde depremlerden yeterince ders alınmadığının açık göstergesi iken, bir gece yarısı değişikliği ile Kamu yararı güden Odalarımızın afet güvenliğinin temel araçlarından biri olan yapı üretim ve denetim süreçlerinde devre dışı bırakılması tabloyu daha da karamsar bir hale getirmiştir. Torba yasa maddesi ile, afetlere karşı güvenli yerleşim alanlarının belirlenmesine, nitelikli ve güvenli yapılaşmaya yönelik olarak Odalarımızın yaptığı kamusal mesleki denetim ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Bu yasa düzenlemesi ile, fay zonları, heyelanlı bölgeler, taşkın alanları gibi jeolojik tehlike ve riskleri ortaya koyan, yapı-zemin ilişkisini belirleyen planlama ve yapı üretim süreçlerinde hazırlanan raporların denetlenmesi engellenmek istenmiştir. Oda mesleki denetimini ortadan kaldırmayı amaçlayan bu yasa ile, sahte mühendis ve mimarların türemesinin, standartlara uygun olmayan niteliksiz mühendislik hizmetleri verilmesinin yolu açılmıştır. Bütün bu yasal düzenlemeler de göstermektedir ki, başta deprem olmak üzere afet yönetim sistemi kamu yararı ve bilimsel gerçeklere göre değil, rant odaklı bir temelde kamusal denetimden de kaçırılarak yeniden inşa edilmek istenmektedir. Kendi kentsel dönüşümünü deprem zararlarını azaltmaya çare gören, 17 Ağustos anmalarının anlamını çarpıtıp unutturamaya çalışan, odaları mesleki denetim dışında bırakan bu anlayışla, ülkemiz her depremde daha büyük can ve mal kayıpları ile karşı karşıya kalmaya devam edecektir. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, 17 Ağustos’u rantın değil, güvenli yerleşimlerde yaşama hakkının savunulduğu bir gün olması çabasını sürdürecektir.
Niğde'de baraja düşen çocuk için kurtarma çalışması başlatıldı
Adana Demirspor’da zorlu Başakşehir deplasmanı öncesi moral arayışı
Türkiye Kasaplar Besiciler Et ve Et Ürünleri Federasyonu Başkanı Yardımcı: Marketlerde satılan et kurban değildir
Veli Yavuz İlkokulu’nda okuma bayramı coşkusu
ABD Başkanı Trump'tan AB'ye yüzde 50, Apple'a yüzde 25 gümrük vergisi tehdidi!
SON HABERLER
Lahmacunda eşek eti skandalı, pekmezde şeker tuzağı! Bakanlık ifşa etti…
Tarım ve Orman Bakanlığı, lahmacun ve pekmez ürünlerinde yapılan hileleri ifşa etti. Dana eti yerine ‘kanatlı’ ve ‘tek tırnaklı’ et kullanıldığı, pekmezlerde ise şeker katkısı bulunduğu ortaya çıktı. Halk sağlığı tehlikede.
25 Mayıs’ta Mersin'de birçok mahallesinde elektrik kesintisi
Yapılan duyuruya göre 25 Mayıs Pazar Mersin’in çoğu ilçesi Toroslar EDAŞ elektrik kesintisi işleminden etkilenecek. İlçelere göre belirlenen saat aralıklarındaki kesintilerde, mağdur olmamak için telefonları şarja katmayı unutmayın. İşte detaylar haberimizde...
İsrail'in evini vurduğu Filistinli doktorun 10 çocuğundan 9'u hayatını kaybetti
Han Yunus’taki hastanede görev yapan Filistinli doktor Alaa Al-Najjar’ın evi İsrail ordusunun saldırısında hedef alındı. Saldırıda doktorun 10 çocuğundan 9’u yaşamını yitirirken, eşi ve bir çocuğu da ağır yaralandı. En büyük çocuk ise 12 yaşındaydı.