SİYAH TAKIM ELBİSELİ GENÇLER

ölümün gölgesindeki yaşam-4

Haber Giriş Tarihi: 01.04.2013 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 31.03.2013 23:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.ilkhaber-gazetesi.com
SİYAH TAKIM ELBİSELİ GENÇLER
SİYAH TAKIM ELBİSELİ GENÇLER Bir gün dört genç ziyaretine geldi Bayır'ın. Onun gibi olmak istiyorlardı siyah takım elbiseli gençler. "Baba senin gibi mafya olmak istiyoruz" diyorlardı Bayır'a, "cesur, korkusuz birisin " diyorlardı. Bir şekilde girmiş ve sıyrılamamıştı bir daha bu işlerden Bayır, bu çocuklara nasıl 'gelin siz de benim gibi olun' derdi. Demedi. Kendisi gibi olmalarını istemedi. Üzerindeki ceketi açıp belindeki çifte tabancaları gösterdi. "Ben mi korkusuzum, ben mi cesurum?" diye sordu gençlere. "Ben korkusuz olsam bu silahların bende işi ne? Bak tuvalete bile tabancasız gitmiyorum. Hayatım boyunca korkuyla yaşadım" dedi ve gençlerin ceplerine bir miktar para koyup, "Ne zaman paraya ihtiyacınız olursa gelin benden alın, ama bu işlere sakın bulaşmayın" diye nasihat edip gönderdi onları. Fakat bir süre sonra bu çocukların bir silahlı yaralama olayına karıştığını ve 17 kişinin de kendileriyle birlikte yakalandığını gazetelerden okudu. 4 genç daha dönüşü olmayan yola girmişti. Üzüldü.. Adam öldürmenin, adam yaralamanın sonuçlarına katlanmanın çok da kolay olmadığını dile getiren Bayır, "Birini öldürür cezaevine girersin. Peki ya dışarıda anan, bacın, kardeşlerin, eşin, çocukların kalmıyor mu? Onlara bir şey olduğunda sen cezaevinde elinden bir şey gelmediği için kendini yer bitirirsin. Buna katlanabilmek ne kadar zor bilir misin? İşte onlara da bunu anlatmıştım ama dinlemediler, vazgeçirdim sandım ama kafalarına koymuşlar, gazetelerden haberlerini okuyunca çok üzüldüm" dedi. KARDEŞ KUŞAĞINI NEZARETTE BAĞLADI Bir ağabeyinin dışında 5 de kızkardeşi vardı Ahmet Bayır'ın. 5 kızkardeşi de evlendiğinde o cezaevindeydi. Hiç birinin düğününe gitmek kısmet olmadı Bayır'a. Oysa ağabeyleriydi, mutlu günlerinde birlikte olmak isterdi.. Bir kızkardeşinin kardeş kuşağını ise nezarette bağlayabildi. O ünlü kabadayı, mafya babası Ahmet Bayır'ın da gözyaşları vardı, belki o güne kadar kimseye göstermediği o gözyaşları kardeş kuşağını bağlarken artık gözlerinde durmuyordu. Ağlıyordu Bayır. Onunla birlikte orada bulunan herkes de ağlıyordu.. xxxx SİYASETE SOYUNDU, MAHKUMİYETİ ENGEL OLDU 1994 seçimleriydi. Çevresindekiler, yani sevenleri Yüreğir Belediye Başkanlığı'na aday olması için ısrar ediyordu. Cezaevinden yeni çıkmıştı. Düşündü, 'olabilir miydi?'. 'Neden olmasın?' dedi ve bir takım çalışmalar yaptıktn sonra bağımsız olarak adaylığını açıklamaya hazırlandı. Çevresindekiler öyle istiyordu ama toplumu yine şaşırtmıştı. Fakat bu kez şaşıran sadece toplum olmadı, kendisi de sabıkalıların aday adayı bile olamayacağını öğrendiğinde şoka uğramıştı. Mücadelede kararlı ve tehditkardı. "Demokrasi varsa herkes için olmalıydı" İdamdan yargılananların milletvekili olabildiğini örnek göstererek, "Kanunlar sadece benim için mi var" diye tepki gösteriyordu, gerekirse Ankara'ya kadar yürüyeceğini söylüyordu. Ahmet Bayır belediye başkanı olduğunda 'sulu benzin satan istasyonları kapatacak, tablacılara sabit yer yapacaktı'. Yıllarca yattığı cezaevindeki mahkum arkadaşlarını da unutmamıştı. İlk etapta onlar için '20 koyun kesip gariban mahkumlara yiyecek yardımında bulunacaktı'. Israrında direndi, kendisi aday adayı olamadı ama soyadı Bayır olan amcasının oğlunu aday adayı gösterdi yine Yüreğirlilerin oyunu istedi.. Seçimler yapıldı, Bayırlar seçimi kaybetti.. GAZETE PATRONLUĞUNA SOYUNDU Gerçekleri açık açık yazacak cesur bir gazete hayal ediyordu. Seçimden hemen sonra bu hayalini gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Haftalık bir gazete çıkardı. Adı da Cesur Haber'di. Silahı bırakıp kaleme sarılmıştı artık. İddiası da seçim boyunca oydu zaten. 'Silahı bıraktım kaleme sarıldım' diyordu ve politikasını da bunun üzerine yapıyordu. Söylediklerini hayata geçirmişti. O artık bir gazete patronu ve köşe yazarıydı. Başkasının ismini kullanarak çıkardığı gazetesinde "Demir Parmaklıklar arasındaki Loca.." başlığıyla yazdığı köşesinde, cezaevi yaşamını doğrusuyla eğrisiyle anlatıyordu. Bu gazeteyle birlikte bir bilinmeyen yönü daha ortaya çıkıyordu Ahmet Bayır'ın... Gazetenin ikinci sayfasında yayınlanan kendi şiirleri onun duygusal yanlarını da ortaya çıkarıyordu.. Daha iyi bir yaşam tarzı, daha iyi bir yönlendirme, ve hayatındaki eksik olan eğitim Bayır'ın içindeki bu başka kişiliği, iyilikleri büyütebilirdi belki.. Ama ona biçilen kaftan, daha 11 yaşında eline tutuşturulan silahla körüklenen şiddetti..
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.