Srebrenitsa soykırımının 30. yıl dönümünde kimlikleri tespit edilen 7 kurban, Potoçari’de düzenlenen törenle uğurlandı.
Haber Giriş Tarihi: 11.07.2025 17:49
Haber Güncellenme Tarihi: 11.07.2025 17:49
Kaynak:
İHA
Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük insanlık suçu olarak tarihe geçen Srebrenitsa soykırımının üzerinden 30 yıl geçti. 11 Temmuz 1995’te en az 8 bin 372 Boşnak erkek ve çocuğun katledildiği katliamın acısı hâlâ tazeliğini koruyor. Yıl dönümünde kimlikleri yeni belirlenen 7 kurban, Potoçari’de dualarla toprağa verildi. Törene Türkiye’den TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş katılırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da programa video mesaj gönderdi. Katliamdan sağ kurtulan tanıklar ise hâlâ dün gibi hatırladıklarını söylüyor.
"Dün gibi hatırlıyorum"
Soykırımı bire bir yaşayan Hasiye Mehmetovic, "Zor, çok zor. Konuşamıyorum. İki çocuğumla kaldım. Dün gibi hatırlıyorum. Yaşanamaz gibi geliyor ama yaşamak zorundasın. Duygular çok ağır. Hiçbir şekilde üstesinden gelemezsin. Ama yaşamak zorundasın. Çocuklarımla kaldım. Her şeyimi kaybettim; annemi, babamı, erkek kardeşimi, amcamı, dayımı ve daha nicelerini" diye konuştu.
"Neden böyle olması gerekiyordu?"
Dedesinin mezarı başında göz yaşı döken 13 yaşındaki Sina Muratovi, "Neden ölmesi gerekiyordu bilmiyorum. Kendime soruyorum, neden böyle olması gerekiyordu? Gerçekten bilmiyorum. Kendimi kötü hissediyorum. Üzgünüm" şeklinde konuştu.
"Babamı sadece anlatılan hikâyelerden biliyorum"
Mezarlıkta dua eden Tima Muratovi, "Savaş çıktığında 2 yaşındaydım. Çok bir şey hatırlamıyorum. Neredeyse hiçbir şey hatırlamıyorum, çünkü iki yaşında bir çocuğun ne hatırlaması beklenebilir ki? Babamı sadece anlatılan hikâyelerden biliyorum. Tam 30 yıl geçti ama sanki dün olmuş gibi geliyor, çok acı verici. Sadece bu yere gelmek bile insanı etkiliyor. Amcalarımı, dayılarımı, babamı kaybettim. Ailemden çok kişi hayatını kaybetti. Ben küçüktüm ve sadece anlatılan hikâyeleri biliyorum" ifadelerini kullandı.
"Yapamıyorum, çok zor geliyor"
Bir bacağını kaybeden Malic Derviş, "Bilmiyorum ne desem, bunlar benim kardeşim ve kuzenlerim. Bazen buraya geliyorum ama artık gelemeyeceğim. Yapamıyorum, çok zor geliyor. Ne söyleyeceğimi bile bilmiyorum" dedi.
"Bizi Potoari'de topladılar, orada erkekleri ayırdılar, bizi çocuklarla birlikte bıraktılar. Onları öldürdüler ve gömdüler"
Soykırımda yaşananları boğazı düğümlenerek anlatan Mevlida Osmanovic, "Bizi Potoari'de topladılar, orada erkekleri ayırdılar, bizi çocuklarla birlikte bıraktılar. Onları öldürdüler ve gömdüler. Oğlum Sinovski'nin çocuklarından geriye kimse kalmadı; biri 6 yaşındaydı, biri 5. Babam kayboldu, dedeleri kayboldu, damadım kayboldu, 20'ye yakın akrabam burada kayboldu. Hepsi burada öldürüldü. Ben artık Amerika'da yaşıyorum. Çocukları alıp Amerika'ya gittim. Devletle ve kendi içimde bağımı kopardım. Etrafta kimsemiz kalmadı" diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Srebrenitsa Soykırımı’nın 30. yılında anıldı
Srebrenitsa soykırımının 30. yıl dönümünde kimlikleri tespit edilen 7 kurban, Potoçari’de düzenlenen törenle uğurlandı.
Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük insanlık suçu olarak tarihe geçen Srebrenitsa soykırımının üzerinden 30 yıl geçti. 11 Temmuz 1995’te en az 8 bin 372 Boşnak erkek ve çocuğun katledildiği katliamın acısı hâlâ tazeliğini koruyor. Yıl dönümünde kimlikleri yeni belirlenen 7 kurban, Potoçari’de dualarla toprağa verildi. Törene Türkiye’den TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş katılırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da programa video mesaj gönderdi. Katliamdan sağ kurtulan tanıklar ise hâlâ dün gibi hatırladıklarını söylüyor.
"Dün gibi hatırlıyorum"
Soykırımı bire bir yaşayan Hasiye Mehmetovic, "Zor, çok zor. Konuşamıyorum. İki çocuğumla kaldım. Dün gibi hatırlıyorum. Yaşanamaz gibi geliyor ama yaşamak zorundasın. Duygular çok ağır. Hiçbir şekilde üstesinden gelemezsin. Ama yaşamak zorundasın. Çocuklarımla kaldım. Her şeyimi kaybettim; annemi, babamı, erkek kardeşimi, amcamı, dayımı ve daha nicelerini" diye konuştu.
"Neden böyle olması gerekiyordu?"
Dedesinin mezarı başında göz yaşı döken 13 yaşındaki Sina Muratovi, "Neden ölmesi gerekiyordu bilmiyorum. Kendime soruyorum, neden böyle olması gerekiyordu? Gerçekten bilmiyorum. Kendimi kötü hissediyorum. Üzgünüm" şeklinde konuştu.
"Babamı sadece anlatılan hikâyelerden biliyorum"
Mezarlıkta dua eden Tima Muratovi, "Savaş çıktığında 2 yaşındaydım. Çok bir şey hatırlamıyorum. Neredeyse hiçbir şey hatırlamıyorum, çünkü iki yaşında bir çocuğun ne hatırlaması beklenebilir ki? Babamı sadece anlatılan hikâyelerden biliyorum. Tam 30 yıl geçti ama sanki dün olmuş gibi geliyor, çok acı verici. Sadece bu yere gelmek bile insanı etkiliyor. Amcalarımı, dayılarımı, babamı kaybettim. Ailemden çok kişi hayatını kaybetti. Ben küçüktüm ve sadece anlatılan hikâyeleri biliyorum" ifadelerini kullandı.
"Yapamıyorum, çok zor geliyor"
Bir bacağını kaybeden Malic Derviş, "Bilmiyorum ne desem, bunlar benim kardeşim ve kuzenlerim. Bazen buraya geliyorum ama artık gelemeyeceğim. Yapamıyorum, çok zor geliyor. Ne söyleyeceğimi bile bilmiyorum" dedi.
"Bizi Potoari'de topladılar, orada erkekleri ayırdılar, bizi çocuklarla birlikte bıraktılar. Onları öldürdüler ve gömdüler"
Soykırımda yaşananları boğazı düğümlenerek anlatan Mevlida Osmanovic, "Bizi Potoari'de topladılar, orada erkekleri ayırdılar, bizi çocuklarla birlikte bıraktılar. Onları öldürdüler ve gömdüler. Oğlum Sinovski'nin çocuklarından geriye kimse kalmadı; biri 6 yaşındaydı, biri 5. Babam kayboldu, dedeleri kayboldu, damadım kayboldu, 20'ye yakın akrabam burada kayboldu. Hepsi burada öldürüldü. Ben artık Amerika'da yaşıyorum. Çocukları alıp Amerika'ya gittim. Devletle ve kendi içimde bağımı kopardım. Etrafta kimsemiz kalmadı" diye konuştu.
Kaynak: İHA