Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, deprem riskinin bilinmesine karşın gerekli önlem alınmadığını savundu
Haber Giriş Tarihi: 27.06.2013 17:34
Haber Güncellenme Tarihi: 27.06.2013 16:34
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.ilkhaber-gazetesi.com
ADANA(LKHABER) - Türkiye’de nüfusun yaklaşık % 93’ünün aktif deprem kuşağı üzerinde bulunduğunu ve % 98‘inin deprem riski altında olduğunu belirten Jeoloji Mühendisleri Odası(JMO) Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, bilinen bu ciddi risklere rağmen yapılan uyarılar dikkate alınmadığı için doğa olaylarının afete dönüştüğünü ve afetlerin unutulduğu anlarda gelebileceğini söyledi.
DEPREM ÖNCESİ ÖNLEM ALINMASI ÖNEMLİ
Adana-Ceyhan Depremi'nin üzerinden geçen 15 yılda da afet yönetim sistemimiz hala çözümün değil, sorunun bir parçası olmaya devam ettiğini ifade eden Dr. Tatar, ”Depremlerde binlerce insanımızı yitiriyor, önemli maddi kayıplara uğruyoruz. Doğal afetlerin (deprem, heyelan, sel, çığ v.s) türü ne olursa olsun her yıl ortalama Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)‘nın % 3‘ü oranında zarara neden olmaktadır. Bölgemiz deprem bölgesi olduğuna göre, günümüzde ve gelecekte de şu ya da bu şiddette depremler olacaktır. Bu bilimsel ve tarihi gerçekleri göz önüne alarak, bir doğa olayının doğal afete dönüşmemesi için, depremden sonra yaraları sarmaktan daha önemli olan deprem öncesi önlemlerin alınmasıdır.” dedi.
NÜFUSUN %80’İ KENTSEL ALANLARDA TOPLANMIŞTIR
Deprem zararlarının azaltılmasının bu konudaki temel politikaların saptanmasına bağlı olduğunu da belirten Dr. Tatar, şunları söyledi:
”Depremden sonra çare arama politikası yerine, deprem öncesi önlemleri içeren halkın yararına bir deprem politikası oluşturulmalıdır. Başta deprem olmak üzere, heyelan, çığ/kaya düşmesi, subaskını gibi doğa olayları, bilinçsizce verilmiş yer seçimi kararları, mühendislik verilerinden yoksun imar planları, mühendislik hizmeti görmemiş düşük standartlardaki yapı üretimi ve denetimi süreci ile uygulanan rant politikaları sonucu insani, sosyal ve ekonomik yıkımlara dönüşmektedir. Son elli yıldaki sanayileşmeye ve ekonomik gelişmeye koşut olarak, 1945 de ülke nüfusunun yüzde 18.3'ü kentlerde yaşarken, Ülkemiz nüfusunun % 80'inin kentsel alanlarda toplanmasına neden olan bir süreç yaşanmıştır. Bu kentleşme süreci, genel olarak, kırsalın yarattığı hızlı, sağlıksız ve çarpık bir yapıdadır. Bugün, kentlerde aşırı nüfus yığılmaları, plansız kentleşme, alt yapısız gecekondu bölgeleri, kent yoksulları, sosyo-ekonomik ve kültürel ihtiyaçlar karşısında yetersiz kalan kentsel hizmetlerin yetersizliği vb. etkenlere bağlı değişik kentsel sorunlar yaşanmaktadır. Yerleşim alanlarının karşı karşıya olduğu afet riskleri de eklenince bu sorunlar daha da karmaşık hale gelmiştir. Genel olarak kentsel dönüşüm, farklı nedenlerden ötürü zaman süreci içinde tahrip edilmiş, güvenli olmayan, yanlış kullanılan veya terkedilmiş kentsel dokunun, bilim ve tekniğin, kamu yararının ve yerel koşulların (jeolojik-jeoteknik yerel zemin koşulları; sosyal anlayışlar vb) göz önünde tutulmasıyla oluşturulacak, katılımcı mekanizmalarla desteklenmiş çözüm araçları ile dönüştürülmesi, rehabilite edilmesi ve sonuçta yeni bir kimlikle yeniden kente kazandırılması gerekmektedir. Bu gün, kentsel dokuyu, doğal ve kültürel yapıyı yok ederek kent merkezlerini sermayeye ve ranta açan projeler üretilmektedir. Unutulmamalı ki afetler unutulduğu an gelebilir.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Unutulduğu an afet gelebilir!
Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, deprem riskinin bilinmesine karşın gerekli önlem alınmadığını savundu
ADANA(LKHABER) - Türkiye’de nüfusun yaklaşık % 93’ünün aktif deprem kuşağı üzerinde bulunduğunu ve % 98‘inin deprem riski altında olduğunu belirten Jeoloji Mühendisleri Odası(JMO) Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, bilinen bu ciddi risklere rağmen yapılan uyarılar dikkate alınmadığı için doğa olaylarının afete dönüştüğünü ve afetlerin unutulduğu anlarda gelebileceğini söyledi.
DEPREM ÖNCESİ ÖNLEM ALINMASI ÖNEMLİ
Adana-Ceyhan Depremi'nin üzerinden geçen 15 yılda da afet yönetim sistemimiz hala çözümün değil, sorunun bir parçası olmaya devam ettiğini ifade eden Dr. Tatar, ”Depremlerde binlerce insanımızı yitiriyor, önemli maddi kayıplara uğruyoruz. Doğal afetlerin (deprem, heyelan, sel, çığ v.s) türü ne olursa olsun her yıl ortalama Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)‘nın % 3‘ü oranında zarara neden olmaktadır. Bölgemiz deprem bölgesi olduğuna göre, günümüzde ve gelecekte de şu ya da bu şiddette depremler olacaktır. Bu bilimsel ve tarihi gerçekleri göz önüne alarak, bir doğa olayının doğal afete dönüşmemesi için, depremden sonra yaraları sarmaktan daha önemli olan deprem öncesi önlemlerin alınmasıdır.” dedi.
NÜFUSUN %80’İ KENTSEL ALANLARDA TOPLANMIŞTIR
Deprem zararlarının azaltılmasının bu konudaki temel politikaların saptanmasına bağlı olduğunu da belirten Dr. Tatar, şunları söyledi:
”Depremden sonra çare arama politikası yerine, deprem öncesi önlemleri içeren halkın yararına bir deprem politikası oluşturulmalıdır. Başta deprem olmak üzere, heyelan, çığ/kaya düşmesi, subaskını gibi doğa olayları, bilinçsizce verilmiş yer seçimi kararları, mühendislik verilerinden yoksun imar planları, mühendislik hizmeti görmemiş düşük standartlardaki yapı üretimi ve denetimi süreci ile uygulanan rant politikaları sonucu insani, sosyal ve ekonomik yıkımlara dönüşmektedir. Son elli yıldaki sanayileşmeye ve ekonomik gelişmeye koşut olarak, 1945 de ülke nüfusunun yüzde 18.3'ü kentlerde yaşarken, Ülkemiz nüfusunun % 80'inin kentsel alanlarda toplanmasına neden olan bir süreç yaşanmıştır. Bu kentleşme süreci, genel olarak, kırsalın yarattığı hızlı, sağlıksız ve çarpık bir yapıdadır. Bugün, kentlerde aşırı nüfus yığılmaları, plansız kentleşme, alt yapısız gecekondu bölgeleri, kent yoksulları, sosyo-ekonomik ve kültürel ihtiyaçlar karşısında yetersiz kalan kentsel hizmetlerin yetersizliği vb. etkenlere bağlı değişik kentsel sorunlar yaşanmaktadır. Yerleşim alanlarının karşı karşıya olduğu afet riskleri de eklenince bu sorunlar daha da karmaşık hale gelmiştir. Genel olarak kentsel dönüşüm, farklı nedenlerden ötürü zaman süreci içinde tahrip edilmiş, güvenli olmayan, yanlış kullanılan veya terkedilmiş kentsel dokunun, bilim ve tekniğin, kamu yararının ve yerel koşulların (jeolojik-jeoteknik yerel zemin koşulları; sosyal anlayışlar vb) göz önünde tutulmasıyla oluşturulacak, katılımcı mekanizmalarla desteklenmiş çözüm araçları ile dönüştürülmesi, rehabilite edilmesi ve sonuçta yeni bir kimlikle yeniden kente kazandırılması gerekmektedir. Bu gün, kentsel dokuyu, doğal ve kültürel yapıyı yok ederek kent merkezlerini sermayeye ve ranta açan projeler üretilmektedir. Unutulmamalı ki afetler unutulduğu an gelebilir.”
Corendon Airlines, Turquality destek programı’na dahil oldu
Konut kredisi faiz oranları düşüşte! Yeni evlenenlere sunulan özel paketlerle ev sahibi olmak kolaylaşıyor
Pegasus'un 'Beyzanur'u uçmaya hazırlanıyor
Adanaspor, mağlubiyeti unutup İstanbulspor’a odaklandı
Yalı Çapkını final tarihi ne zaman? Seyran ve Ferit'e veda!
SON HABERLER
Doğu Akdeniz'de zirai don ve kuvvetli rüzgar uyarısı
Meteoroloji, Doğu Akdeniz'de 19-21 Mart tarihleri arasında zirai don ve kuvvetli rüzgar uyarısı yaptı. Çiftçilere ve bölgedeki vatandaşlara dikkatli olmaları çağrısı yapıldı.
Adana'nın Meşhur Lezzeti: Çöç Tarifiyle Sofralarınızı Şenlendirin
Adana'nın meşhur yöresel yemeklerinden biri olan çöç, etin ve bulgurların mükemmel uyumuyla damakları şenlendiriyor. Geleneksel Adana mutfağının vazgeçilmezi bu köfte tarifi, özel günlerde sofralarınıza lezzet katarken, günlük yemeklerinizde de mükemmel bir seçenek oluyor. Bulgur, et ve baharatların doğru oranıyla yapılan çöç, hem pratik hem de lezzetli bir alternatif arayanlar için ideal bir tarif. Adana'dan sofralarınıza gelen bu eşsiz lezzeti deneyerek, mutfağınıza farklı bir tat katabilirsiniz.
Busenaz Sürmeneli: ‘Kolbastı’ amacımız Los Angeles’ta oynamak
Sırbistan'da düzenlenen Kadınlar Dünya Boks Şampiyonası'nda takım halinde dünya üçüncüsü olan Türk kadın boks takımı, yurda döndü. Sürmeneli, takım arkadaşı Buse Naz Çakıroğlu ile her gittikleri yerde 'kolbastı' oynadıklarını, Los Angeles Olimpiyatları’nda da bu geleneği sürdürmeyi hedeflediklerini belirtti.