TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Deprem riski

Türkiye, yer küre üzerindeki konumu itibariyle, başta deprem olmak üzere çeşitli doğa olaylarından sıkça etkilenen bir coğrafyada yer alıyor. Geçmişte yaşanan depremlere bakıldığında meydana gelen depremlerin yıkıcı etkisinin meydana getirdiği can ve mal kaybı bunu doğrular niteliktedir.

Haber Giriş Tarihi: 10.08.2018 17:51
Haber Güncellenme Tarihi: 10.08.2018 17:51
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Deprem riski


Serhat Şanlı

(ÖZELHABER)

ADANA (İLKHABER) - Türkiye, yer küre üzerindeki konumu itibariyle, başta deprem olmak üzere çeşitli doğa olaylarından sıkça etkilenen bir coğrafyada yer alıyor. Geçmişte yaşanan depremlere bakıldığında meydana gelen depremlerin yıkıcı etkisinin meydana getirdiği can ve mal kaybı bunu doğrular niteliktedir.

Ayrıca yaşadığımız topraklar tarih boyunca yıkıcı depremlere tanıklık etmiştir. Yakın dönemler olan 17 Ağustos 1999 Gölcük ve 2011 yılının Ekim ve Kasım aylarında yaşanan Van depremlerinin acı bilançosu, yapı stokunun durumunu tekrar ortaya koymuştur.

Ülkemizin deprem gerçeği hakkında gazetemize önemli açıklamalarda bulunan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Zekeriya Turanbayburt, önemli deprem kuşakları üzerinde yer aldığımızı belirterek; “Türkiye, önemli deprem kuşakları üzerinde bulunmaktadır. Ülke topraklarının yüzde 66’sı 1. ve 2. derecede deprem bölgesinde yer almakta, ülke nüfusunun ise yüzde 70’i ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75’i deprem tehlikesi altındadır” dedi.

Hızlı kentleşme ve sanayileşmeyle birlikte kentlerimizde plansız hızlı bir yapılaşma ile birlikte, yapıların pek çoğunun imar yasası dışında üretildiğine değinen Turanbayburt; “Bu koşullara sahip ülkemizin kentleşmeleri sancılı bir süreçle yaşanmıştır. Özellikle 1950 sonrası dönemde Türkiye’de yaşanan hızlı kentleşme ve sanayileşmeyle birlikte kentlerimizde plansız, hızlı bir yapılaşma faaliyeti başlamış, yapıların pek çoğu imar yasası dışında üretilmiştir. Neticesinde kentlerimizde afet ve deprem açısından riskli yapı stokunun bulunduğu alanlar oluşmuştur” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin yüzde 92’sinin deprem tehlikesi altında olduğunu ifade eden İMO Adana Şube Başkanı Zekeriya Turanbayburt, devamında şöyle konuştu;

“Kentlerimiz depreme hazırlıklı değil. Sel ve su baskınları doğal bir hal aldı, afete dönüştü. Isı adaları oluştu iklim değişti. Hava düne göre çok daha fazla kirlendi. Tüm bu gerçeklere rağmen, yeni inşaat ve kentsel dönüşüm uygulamaları ile sosyal ve toplumsal sorunlar çoğalmaktadır.

Ülke gerçekleri de hazırlıklı olmamıza işaret ediyor. Ülke topraklarımızın yüzde 92’si deprem tehlikesi altında; yüzde 66’sı ise birinci ve ikinci derecede tehlikeli deprem bölgesinde yer almaktadır. Nüfusu bir milyonun üzerinde bulunan 11 büyük kent ve ülke nüfusumuzun yüzde 70’i, deprem tehlikesi altında bulunuyor. Yine büyük sanayi tesislerinin yüzde 75’i deprem tehlikesi altındadır. Üstelik bu tesisler Doğu Marmara’da toplanmıştır.

Ülkemizde yaklaşık olarak yirmi milyon mertebesinde yapı stoku bulunmaktadır. Orta büyüklükte bir depremde bile yapılarımızın hasar görmesi ve can kayıplarının ortaya çıkması yapı stokumuzun büyük bir risk taşıdığını önümüze seriyor. Ancak yapı envanteri ile ilgili bütünlüklü bir çalışma mevcut değildir.

Ülkemizi, kentlerimizi, yapılarımızı depreme karşı hazırlamak için insan odaklı uygulamalarla mevcut yapı stokunun iyileştirilmesi, onarılması ve güçlendirilmesi gereklidir. Yeni yapılacak yapıların üretiminde de bilimin, tekniğin ve mühendisliğin ortaya koyduğu ilkeler esas alınmalı, proje üretim sürecinden başlayarak yapı üretim sürecinin tüm evreleri sertifikalı mühendisler tarafından denetlenmelidir. Ayrıca yapıların sigorta kapsamına alınması da deprem zararlarını azaltmanın bir diğer yolu olarak söylenebilir.

Adana’da da, afet ve deprem açısından riskli yapı stokunun önemli bir kısmının yenilenmesi kalanların da güçlendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu yenileme projelerinde, depreme dayanıklı ve vatandaşın hakkını hukukunu koruyan sağlıklı yaşam alanlarının yaratılması hedef alınmalıdır. Olası bir depreme kentin hazır olması büyük önem taşımaktadır. Adana’da deprem toplanma alanlarının sayısı, niteliği, kamuoyu tarafından bilinmesi, bu alanların yakınında helikopter pistlerinin olması önemlidir. Deprem anında toplananların ihtiyaçlarının karşılanmasını temin edecek çalışmaların önceden yürütülmesi gerekmektedir. Yine sağlık desteğinin de anında verilebilecek düzeyde örgütlü olması sağlanmalıdır.

Kent politikaları, yapılaşma; bilime, tekniğe ve akla uygun bir perspektifle, toplum yararı için ele alınmalı ve yapılmalıdır. Afet, bir doğa olayının kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır. Doğanın kendi kuralları her zaman işleyecektir. Önemli olan yaşanacak olayları afete dönüştürmeyecek yapıların üretilmesi ve sağlıklı bir çevrenin yaratılmasıdır.

Yapı stokumuzun durumuna baktığımızda ise yüzde 60’nın kaçak olduğu bilinmektedir. 13 milyon civarında olan bu kaçak yapılar, olası bir depremde önemli bir risk teşkil etmektedir.

Bu durumun çözümü için adımlar atılmadıkça, bir doğa olayı olan depremler ne yazıktır ki doğal afete dönüşmekte ve telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açmaktadır. Bugün depremin zararlarının en aza indirgenmesi, ancak depreme dayanıklı yapılar inşa edilmesi, bunu sağlayacak olan yasal düzenlemeler, yasaların uygulama ve denetimiyle mümkündür”

Türkiye’de 1912 yılından bu yana yaşanan depremler büyük can ve mal kayıplarına neden oldu. 76 bin 414 kişinin hayatını kaybettiği depremleri şöyle sıralayabiliriz;

9 Ağustos 1912 Mürefte: Büyüklüğü 7,3 olan bu depremde 216 kişi yaşamını yitirdi, 466 kişi de yaralandı.

6 Mayıs 1930 Hakkari: Hakkari'nin sınır bölgesinde gerçekleşen bu depremde 2 bin 514 kişi öldü. Depremin büyüklüğüyse 7,2'ydi

26 Aralık 1939 Erzincan: Türkiye'nin bu yüzyılda yaşadığı en şiddetli deprem olan Erzincan depremi hala hafızalarda. Merkez üssü Erzincan Ovası olan deprem, Son bin yılda Anadolu'da görülen en büyük deprem oldu. Şiddeti 7,9 olan deprem sonucunda, Erzincan dünya tarihinde en çok insanın hayatını kaybettiği ilk on felaketten birini yaşadı. Depremde 32 bin 962 kişi enkaz altında kalarak ya da soğukta donarak can verdi.

20 Aralık 1942 Niksar-Erbaa: Büyüklüğü 7,0 olan bu depremde 3 bin insan ölmüş, yaklaşık 6300 kişi de yaralandı.

26 Aralık 1943 Tosya-Ladik: 2 bin 824 kişinin yaşamına mal olan bu depremin büyüklüğü 7,2 olarak ölçüldü.

1 Şubat 1944 Bolu-Gerede: 7,2 büyüklüğündeki depremde 3959 kişi öldü, çok sayıda insan evsiz kaldı.

31 Mayıs 1946 Varto-Hınıs: Yazın başlangıcında yaşanan bu depremde 839 kişi yaşamını yitirdi, 349 kişi yaralandı.

19 Ağustos 1966 Varto: Varto'nun karşılaştığı bu en şiddetli depremde 2394 kişi öldü 1489 kişi yaralandı. Derinliği 26 km olan bu depremim büyüklüğü Richter ölçeğine göre 6,9'du. Varto'da bir önceki yıl yaşanan ve 4,0 büyüklüğünde olduğu hesaplanan bu depremde de 12 kişi yaşamını yitirdi.

28 Mart 1970 Gediz: Gediz'de meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremin ortaya koyduğu felaket tablosu: bin 86 ölü ve bin 260 yaralı.

6 Eylül 1975 Lice: 6.9 ölçeğindeki depremde, 2 bin 385 kişi hayatını kaybetti ve 3 bin 339 kişi yaralandı.

24 Aralık 1976 Çaldıran-Muradiye: Yaşanan en büyük depremlerden biri olan bu depremin büyüklüğü 7,2 olarak ölçüldü. Can kaybı 3 bin 840'tı.

30 Kasım 1983 Erzurum-Kars: 6,8 büyüklüğündeki deprem, büyük hasara ve can kaybına yol açtı. Depremde bin 155 kişi öldü, bin 142 kişi yaralandı.

13 Mart 1992 Erzincan: Erzincan ile birlikte Tunceli'yi de vuran bu deprem, 6,8 büyüklüğündeydi. Depremde 653 kişi yaşamını yitirdi.

1 Kasım 1995 Dinar: 5,9 büyüklüğündeki depremde ölü sayısı 94.

27 Haziran 1998 Ceyhan: 6,3 büyüklüğündeki deprem başta Ceyhan olmak üzere bütün Adana'yı etkiledi. 144 kişinin hayatını yitirdiği depremde 310 kişi yaralandı, yüzlerce ev hasar gördü.

17 Ağustos 1999 Gölcük: 7.8 büyüklüğündeki depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 73 bin 342 kişi yaralandı.

12 Kasım 1999 Düzce: 7.5 büyüklüğündeki depremde 763 kişi hayatını kaybetti, 35 bin 519 kişi yaralandı.

6 Haziran 2000 Çankırı: 6.1 büyüklüğündeki Çankırı depreminde bir kişi hayatını kaybetti, bin 766 kişi yaralandı.

3 Şubat 2002 Çay-Sultandağı: 6.4 büyüklüğündeki depremde 45 kişi öldü, 622 yaralandı.

1 Mayıs 2003 Bingöl: 6.4 büyüklüğündeki depremde 176 kişi hayatını kaybetti 6 bin kişi yaralandı.

23 Ekim 2011 günü meydana gelen Van-Erciş merkezli deprem ve 9 Kasım 2011 günü yaşanan Van-Edremit merkezli deprem; Van ve ilçelerinde çok kuvvetli bir şekilde hissedilmiş olup, bölgenin yapı stoğu nedeniyle yıkıcı hasar yarattı. Depremlerde 644 kişi hayatını kaybetti ve bin 966 kişi de yaralandı.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.