TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#AB

İLKHABER-Gazetesi - AB haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, AB haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kahramanmaraş'ın tarhanası AB coğrafi işaret belgesi tesciliyle sevindirdi Haber

Kahramanmaraş'ın tarhanası AB coğrafi işaret belgesi tesciliyle sevindirdi

Kentin adıyla özdeşleşen ve sembolü haline gelen Maraş Tarhanası, yazın üretilip, çeşitli türleriyle dört mevsim tüketilme özelliğiyle öne çıkıyor. Firik, çerezlik cips, çorbalık adlarıyla kendine has tadı ve aromasıyla damaklarda ayrı bir lezzet bırakan tarhana, tok tutma ve organik olmasıyla her kesimin damak zevkine hitap ediyor. İçerisinde yoğurt, buğday, kekik ve tuz bulunan aşın 2 saat kaynayan sıcak suya dövmenin ilave edilmesiyle çok ince halde üretilen tarhana, çayın yanında ya da günlük hayatta çokça tüketiliyor. Kentin AB'den coğrafi işaret tescili alan 2'nci ürünü olan tarhanayla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Kahramanmaraş Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Narlı, gazetecilere, tarhananın şehirle özdeşleşen bir yiyecek olduğunu dile getirdi. Aroması, tadı ve lezzetiyle tarhanayı herkesin severek tüketebileceğini ifade eden Narlı, tarhananın AB coğrafi işaret tescillenmesinin kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Maraş tarhanasının günlük hayatta birçok alanda tüketildiğini belirten Narlı, "Maraş tarhanasının AB'den tescil alması bizleri mutlu etti. Türkiye'nin her yerinde tarhana yapılır ama Kahramanmaraş'ın tarhanasını ayırt eden havası, yoğurdu, kekiği ve kamıştan yapılmış çiğlere serilmesidir. Bizim tarhanamızın kendine özgü şekli vardır. Hem yaş firik şeklinde yenilir hem de kurutularak cips şeklinde tüketilir. Tarhananın AB'den coğrafi işaret alması ürünümüzün dünyada tanınması demektir. Dünya inşallah Kahramanmaraş'ta üretilen tarhanayı yiyecek. Çok sağlıklıdır. Harika bir besin kaynağı." diye konuştu. Narlı, tarhananın tescil edilme sürecinde emeği geçenlere teşekkür etti.

X, Hamas bağlantılı yüzlerce hesabı kapattı Haber

X, Hamas bağlantılı yüzlerce hesabı kapattı

(Haber Merkezi) -  Sosyal medya platformu X, Hamas bağlantılı yüzlerce hesabı kapattı. Yaccarino, X'te paylaştığı açıklamada, İsrail'in Hamas ve Filistinli gruplarla çatışmasında platformun Avrupa Birliği'nin (AB) dijital kurallarına uyup uymadığına cevap verdi. X'in içerikleri incelediğine işaret eden Yaccarino, "Sürekli gelişen ve değişen kriz sırasında tespit edilen sahte ve manipüle edilmiş içerikleri orantılı ve etkili şekilde değerlendirdiklerini" kaydetti. Yaccarino, bu kapsamda, "X, çatışmanın başlamasından bu yana Hamas'a bağlı yüzlerce hesap tespit etti ve platformdan kaldırdı." ifadesini kullandı. Terör örgütleri, şiddet ve aşırılık yanlısı gruplar için X'te yer olmadığını vurgulayan Yaccarino, "bu tür hesapları gerçek zamanlı olarak kaldırmaya devam ettiklerini" belirtti. AB Komisyonu, son günlerde X sosyal medya platformunda şiddet bulunduran yasa dışı içerik ve dezenformasyon yayıldığını, bu tür içeriklerin uyarılara rağmen kaldırılmadığını, bunların kaldırılması için şirketin sahibi Elon Musk'a 24 saat süre verildiğini bildirmişti. AB Komisyonunun dijital hizmetlerden sorumlu üyesi Thierry Breton, mektubunda Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın İsrail'e saldırısının ardından X platformunun AB'de yasa dışı içerik ve yanlış bilgi yaymak için kullanıldığına dair göstergeler bulunduğunu belirtmişti. AB'den Facebook'a yasa dışı içeriklerle mücadele çağrısı Öte yandan, Breton, Meta'nın Üst Yöneticisi (CEO) Mark Zuckerberg'e de yasa dışı içerik ve dezenformasyonla mücadele çağrısında bulundu. Breton, X'ten yaptığı çağrısında, Zuckerberg'den İsrail'in Filistinli gruplarla çatışmasında Facebook'un yasa dışı içeriklerle mücadele planını açıklamasını istedi.

AB gaz depolarının doluluk oranı neredeyse yüzde 90'ı buldu Haber

AB gaz depolarının doluluk oranı neredeyse yüzde 90'ı buldu

(Haber Merkezi) -  Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler, doğal gaz depolarını yaklaşık yüzde 90 seviyesinde doldurdu. AB Komisyonu Sözcüsü Stefan de Keersmaecker, Brüksel'de düzenlenen basın toplantısında AB gaz depolarının doluluk durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Üye ülkelerin 1 Kasım'a kadar doğal gaz depolarını en az yüzde 90 oranında doldurma hedefi belirlediklerini anımsatan Keersmaecker, "Bugün itibarıyla doğal gaz depolama oranı 89,89 seviyesine ulaştı." dedi. Keersmaecker, AB ülkelerinin gaz depolama tesislerini doldurma yükümlülüğünün öneminin farkında olduklarına dikkati çekerek, depoları doldurma sürecinin devam ettiğini ve doğru yolda ilerlediklerini ifade etti. Normal dönemlerde yılda yaklaşık 400 milyar metreküp doğal gaz tüketen AB ülkelerinin 110 milyar metreküp kadar doğal gaz depolama kapasitesi bulunuyor. AB ülkeleri, Rusya- Ukrayna Savaşı öncesinde doğal gazının yüzde 40'ını Rusya'dan ithal ediyordu. Savaşla birlikte Rusya'da AB'ye doğal gaz sevkiyatı büyük ölçüde azaldı. Birlik ülkeleri savaşın başlamasıyla yer altı doğal gaz depolarının kış aylarına kadar doldurmayı zorunlu kılacak yasal düzenlemeler hazırlamıştı. Bu kapsamda, gaz depolarında bu yıl 1 Kasım'a kadar yüzde 90 doluluğa ulaşılması planlanmıştı. Ulaşılan son seviye ile AB hedefini yaklaşık 2,5 ay önce yakalamış oldu. Fiyatlardaki dalgalanma devam ediyor AB'nin gaz depolarındaki yüksek doluluk oranlarına rağmen, kıtada gaz fiyatları son günlerdeki dalgalı seyrini sürdürüyor. Fiyatlardaki oynaklıkta, Avustralya'da sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tesislerindeki çalışanların planladığı grevin küresel LNG arzının yüzde 10'unu aksatabileceğine yönelik endişeler etkili oluyor. Avrupa'da derinliği en fazla olan Hollanda merkezli sanal doğal gaz ticaret noktası TTF'de, eylül vadeli kontratlarda megavatsaat başına gaz fiyatı bugün 36,8 avro seviyesinden işlem görüyor. Gaz fiyatları, geçen hafta çıkan grev haberlerinin hemen ardından yüzde 30 artış göstermişti. Avustralya'nın Avrupa'ya doğrudan LNG tedariki kısıtlı olmasına rağmen, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından kıtaya Rus gazı arzının büyük ölçüde azalmış olması Avrupa'nın LNG ithalat bağımlılığını artırdı. Bu nedenle, küresel LNG piyasalarında oluşan arz endişeleri, Avrupa'daki gaz fiyatlarını doğrudan etkiliyor ve mevcut riskler, fiyatlarda dalgalanmaya yol açıyor.

ÇÜ'den Avrupa Birliği başarısı Haber

ÇÜ'den Avrupa Birliği başarısı

(Haber Merkezi) - Türkiye'den Sadece Çukurova Üniversitesi'nin yer aldığı (European University for Peace, Justice, and Inclusive Societies) proje, Avrupa Birliği Komisyonu tarafından kabul edildi. Projenin geliştirilmesi amacıyla ilgili üniversitelerin üst düzey yöneticileri arasında beyin fırtınası yapılan ve geçtiğimiz Ekim ayında Marburg Üniversitesi ev sahipliğinde Almanya’da düzenlenen toplantı sürecine katılan Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Meryem Tuncel, projenin Avrupa Üniversiteler İşbirliği çerçevesinde Avrupa Birliği Komisyonu tarafından kabul edilmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdi. “Hedef; Avrupa'da ve Dünyada barış, adalet ve katılımcı toplumlar yaratmak” Yürütücülüğünü Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü İngiliz Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zuhal Okan’ın yapacağı ve toplam bütçesi 14.400.000 € olarak istenilen projenin süresi 4 yıl olarak öngörülüyor. Prof. Dr. Tuncel, proje kapsamında Avrupa'da ve dünyada barış, adalet ve katılımcı toplumlar yaratma sürecinde gerekli bilgi ve donanımı kazandırmak amacıyla öğrenci ve öğretim elemanları ile birlikte çalışarak bir Avrupa kampüsünün oluşturulmasının hedeflendiğini söyleyerek şu bilgileri aktardı. “Temel amacı yarının vatandaşlarına Barış, Adalet ve Katılımcı toplumlar yaratma sürecinde gerekli bilgi ve donanımı kazandırmak olan proje, öğrenci ve öğretim elemanları ile birlikte çalışarak gerekli koşulları yaratmaya çalışacak. Dolayısıyla proje, Avrupa kıtası boyunca öğrencilere çalışma konuları ne olursa olsun çelişkili durumları yaratan nedenleri ve köklerini anlamalarını ve bunları etkili bir şekilde çözme yollarını gösterecek eğitim ve öğretim deneyimi sunacak. Barış, adalet ve katılımcı toplumlar yaratma çerçevesinde akademik toplumları bir araya getirmeyi hedefleyen proje, oluşturulan bilgi birikiminin somut eylemlere dönüştürülmesini sağlayacak. Bu amaçla, hâlihazırda var olan uygulamalar gözden geçirilecek, araştırma imkânları incelenecek ve bir Avrupa kampüsü oluşturulacak. Böylece üniversitelerin bir bütün olarak- akademik ve idari birimlerle-çalışması sağlanacak.”

İsveç, Türkiye'nin AB sürecine destek verecek Haber

İsveç, Türkiye'nin AB sürecine destek verecek

(Haber Merkezi) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi kapsamında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile üçlü görüşmede bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, LIETXPO Sergi ve Kongre Merkezi’nde NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Kristersson’la üçlü görüşmesi basına kapalı yapıldı. Görüşme sonrası yapılan açıklamada İsveç’in, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi dahil Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine aktif destek vereceği bildirildi. Türkiye, İsveç ve NATO’nun Vilnius’taki üçlü görüşmesinde, İsveç’in terör örgütü YPG/PYD ve FETÖ’ye destek vermeyeceğini yinelediği bildirildi. Türkiye, İsveç ve NATO görüşmesinde, müttefikler arasında savunma ticaret ve yatırımlarında yaptırım olmaması ve engellerin kaldırılmasına yönelik çalışmakta mutabık kalındı. Türkiye, İsveç ve NATO görüşmesinde, Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya Katılım Protokollerini TBMM'ye sevk edeceği ve onaylanması için yakın iş birliği içinde olacağı bildirildi. Üst düzey Türk yetkili, Vilnius’taki üçlü toplantıda Türkiye’nin, yaptırımların kaldırılması ve vize serbestisi dahil AB sürecine ilişkin tam destek aldığını bildirdi. NATO TARİHİNDE BİR İLK Görüşme sonrası NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Türkiye ile İsveç arasında ikili güvenlik mekanizması kurulacağını bildirdi. Stoltenberg, NATO tarihinde ilk kez Terörle Mücadele Özel Koordinatörü atanacağını açıkladı. Stoltenberg, AB üyesi olarak İsveç’in, Türkiye’nin AB sürecini, vize serbestisini ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi çabalarını destekleyeceğini söyledi. MUTABAKAT METNİ YAYINLANDI Üçlü zirvenin ardından NATO’dan yayınlanan 7 maddelik mutabakat metninde şu ifadeler yer aldı: * 10 Temmuz 2023 tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Vilnius’ta düzenlenen NATO Zirvesi’nde bir araya geldi. * Son NATO Zirvesi’nden bu yana İsveç ve Türkiye, Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını gidermek üzere yakın işbirliği içinde çalışmışlardır. Bu sürecin bir parçası olarak İsveç anayasasını değiştirdi, yasalarını değiştirdi, PKK’ya karşı terörle mücadele işbirliğini önemli ölçüde genişletti ve Türkiye’ye silah ihracatını yeniden başlattı; tüm bu adımlar 2022’de kabul edilen Üçlü Memorandum’da belirtilmişti. * İsveç ve Türkiye bugün hem 2022 Madrid NATO Zirvesi’nde kurulan Üçlü Daimi Ortak Mekanizma hem de her yıl bakanlar düzeyinde toplanacak ve gerektiğinde çalışma grupları oluşturacak yeni bir ikili Güvenlik Mutabakatı çerçevesinde işbirliklerini sürdürme konusunda mutabık kalmışlardır. Bu Güvenlik Mutabakatının ilk toplantısında İsveç, 4. madde de dâhil olmak üzere Üçlü Mutabakatın tüm unsurlarının tam olarak uygulanmasına yönelik olarak, terörizmin tüm şekil ve tezahürlerine karşı sürdürdüğü mücadelenin temeli olarak bir yol haritası sunacaktır. İsveç, YPG/PYD’ye ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek vermeyeceğini bir kez daha yineledi. * Hem İsveç hem de Türkiye terörle mücadelede işbirliğinin İsveç’in NATO üyeliğinden sonra da devam edecek uzun vadeli bir çaba olduğu konusunda mutabık kalmışlardır. Genel Sekreter Stoltenberg ayrıca NATO’nun terörizmin tüm şekil ve tezahürlerini kategorik olarak kınadığını bir kez daha teyit etti. NATO, Genel Sekreter’in NATO’da ilk kez Terörle Mücadele Özel Koordinatörlüğü’nü kurması da dahil olmak üzere, bu alandaki çalışmalarını önemli ölçüde hızlandıracaktır. * Müttefikler arasında savunma ticareti ve yatırımına yönelik hiçbir kısıtlama, engel veya yaptırım olmaması gerektiği ilkesine bağlıyız. Bu tür engellerin ortadan kaldırılması için çalışacağız. * İsveç ve Türkiye ayrıca Türkiye-İsveç Ortak Ekonomik ve Ticaret Komitesi (JETCO) aracılığıyla ekonomik işbirliğini artırma konusunda da mutabık kalmışlardır. Hem Türkiye hem de İsveç, ikili ticaret ve yatırımları artırmak için fırsatları azami düzeye çıkarmaya çalışacaktır. İsveç, AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin modernizasyonu ve vize serbestisi de dâhil olmak üzere Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini yeniden canlandırma çabalarını aktif olarak destekleyecektir. * Bu temelde ve Avrupa-Atlantik bölgesinin caydırıcılığı ve savunmasına ilişkin zorunluluklar göz önüne alındığında, Türkiye, İsveç’in Katılım Protokolünü TBMM’ye iletecek ve onaylanmasını sağlamak üzere Meclis ile yakın işbirliği içinde çalışacaktır. ABD BAŞKANI BİDEN'DAN AÇIKLAMA ABD Başkanı Joe Biden da, Türkiye'nin İsveç'in NATO'ya katılım protokollerini TBMM'ye sevk etme kararını memnuniyetle karşıladığını bildirdi.

AB mülteci krizinde Akdeniz'e kıyısı olan üyelerini yalnız bırakıyor Haber

AB mülteci krizinde Akdeniz'e kıyısı olan üyelerini yalnız bırakıyor

İSTANBUL (AA) - ÖMER FARUK MADANOĞLU - Yunan siyaset bilimci doktor Stefanos Kefokeris Avrupa Birliği'nin (AB) Akdeniz'e kıyısı olan üyelerine düzensiz göçü durdurmak için yardım etmediğini ve bu durumun Yunanistan'daki göçmenlere yönelik baskıyı artırdığını söyledi. Araştırmacı-yazar Stefanos Kefokeris, AA muhabirine, Avrupa'daki mülteci krizi ve Müslüman karşıtlığıyla ilgili değerlendirmede bulundu. Kefokeris, düzensiz göçmenlerin genellikle Kuzey Afrika ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçtiğini belirterek, bu kişilerin daha iyi bir hayat kurma umuduyla ölümle burun buruna seyahat ettiğini anımsattı. Yunanistan'da düzensiz göç ve mülteci sorununun "içinden çıkılmaz" siyasi soruna dönüştüğünü ifade eden Kefokeris, Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin yıllardır bunlarla tek başına mücadele etmeye çalıştığını dile getirdi. Kefokeris, Yunan hükümeti ve halkının düzensiz göçmenleri başta ekonomik nedenlerle ülkede istemediklerine işaret ederek, "Yunanistan'ın mülteci politikası elbette doğru değil, olamaz çünkü mali yardım yok. Bu konuda uluslararası kuruluşlardan siyasi destek de yok. Yunanistan on yıllardır bu sorunla tek başına mücadele etmek zorunda kalıyor." dedi. AB'nin Akdeniz'e kıyısı olan üyelerini düzensiz göçle mücadelede yalnız bıraktığının altını çizen Kefokeris, Birliğin mülteci sorunuyla karşı karşıya kalan üye devletlere çok az mali yardım yaptığını, bunun da ülkelerin ekonomisini sarstığını dile getirdi. Kefokeris, AB politikalarının ölümü göze alarak Akdeniz'i geçip Avrupa'ya gelenlerin entegrasyonu konusunda yetersiz kaldığını vurgulayarak, şöyle devam etti: "İsveç, Finlandiya ve Almanya gibi zengin üye ülkeler, düzensiz göç konusunda Akdeniz'e kıyısı olan ülkelere daha fazla yardım etmeli. AB'nin Akdeniz'e kıyısı olan üyelerine yardım etmesi gerekiyor. Diğer üye devletler neden düzensiz göçmenlerin bir kısmını kendi ülkelerine almıyor da milyonlarcasını İspanya'da, İtalya'da ya da Yunanistan'da bırakıyor? Diğer AB üyeleri sorunun parçası olmak ve ellerini kirletmek istemiyor." - "Yunanistan'da çok fazla ırkçılık ve Müslüman karşıtlığı var" Kefokeris, Yunanistan'a ilk göç dalgasının Bosna Savaşı ile başladığını ve Yunanların gelenleri evlerinde misafir ettiğini aktararak, ekonominin kötüleşmesiyle misafirperverliğin yerini "mülteci düşmanlığına" bıraktığını anlattı. Yunanistan'da 2000'li yıllarda başlayan ekonomik ve siyasi krizle yabancı düşmanlığının paralel şekilde arttığına değinen Kefokeris, şu ifadeleri kullandı: "Ekonomik kriz nedeniyle mülteciler ortada kaldı. Bu insanlar ne yiyecek, nerede barınacak hepsi büyük soruna dönüştü. Yunan halkı da mevcut krizlerin sebebi olarak düzensiz göçmenleri görmeye başladı. Yunan halkının şu an yabancılara yaklaşımı 20 yıl önceki gibi değil. Artık ülkede çok fazla ırkçılık ve Müslüman karşıtlığı var. Tüm bunlar sadece Yunanistan'ın değil, AB'nin siyasi başarısızlıklarından kaynaklanıyor." Kefokeris, Yunanistan'da yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığından beslenen siyasi gruplar olduğuna değinerek, bu grupların mülteci karşıtlığı üzerinden taraftar toplama stratejisinin ülkedeki nefreti körüklediğini kaydetti. Yunanistan'da sokakta mültecilere sözlü ve fiziksel saldırılar yapıldığını hatırlatan Kefokeris, şunları dile getirdi: "Yunan halkındaki mülteci ve Müslüman karşıtlığı gibi zararlı fikirleri değiştirmeliyiz ama bu kadar yanlış uygulama varken bu zor görünüyor. Pakistan'dan veya Hindistan'dan gelen göçmenlere sokak artasında saldırılıyor. Sadece Müslüman oldukları için değil, göçmen oldukları için de. Yunanistan'da insanların kafasında ayrımcılık var. Kendilerini Müslümanlardan üstün görüyorlar." - Avrupa'da Müslüman karşıtlığı yüzlerce yıl önce başladı Kefokeris, Avrupa'daki "İslamofobinin" kökenin 700'lü yıllara dayandığını belirterek, Müslümanların Cebelitarık Boğazı'ndan kıtaya gelmesiyle dönemin yazarlarının kitaplarında Müslüman karşıtlığına yer vermeye başladığını anlattı. Avrupalıların, kıtaya gelen Müslümanlara kökeni Yunanca "Madras" kelimesinden gelen ve siyah anlamını taşıyan "Morse" ya da "Morris" dediklerini dile getiren Kefokeris, bu ifadelerin ilk Müslüman karşıtlığı örneklerinden olduğunu söyledi. Kefokeris, modern Avrupalı devletlerin kuruluşunda da benzer düşüncenin etkili olduğuna dikkati çekerek, "Avrupalılar şöyle düşünüyor; 'Biz beyazız ve Hristiyanız onlar ise siyah ve Müslüman. Avrupa beyazların yeri'. Bu düşünce yaklaşık 1400 yıldır Avrupalıların bilinçaltında, akıllarının köşesinde." ifadesini kullandı. Avrupa'ya iltica edenlerin büyük kısmının Müslüman olmasının da Müslüman düşmanlığını körüklediğine işaret eden Kefokeris, sözlerini şöyle tamamladı: "Avrupalılar açıkça Müslüman mültecilere ve İslam'a daha da düşman oldu. Avrupa'ya Budistler göç etseydi 'Budofobi' olurdu. Sorun İslam değil, gelenlerin hangi dinden olduğu. Avrupa'ya Suriye'den, Afganistan'dan, Pakistan'dan Müslümanlar geliyor Avrupalılar da sorunun kaynağı olarak Müslümanları görüyor. Avrupalılar bu konuda çok cahil, kıtanın sahibinin sadece Hristiyanlar olduğunu sanıyor ve artan Müslüman nüfusu görmezden geliyorlar. Avrupalılar; Bosna-Hersek, Türkiye, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya gibi Müslüman ülkeler kıtada olmasına rağmen, İslam'ın Avrupa'nın bir parçası olmadığına inanıyor."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.