#Abdullah Öğünç

İLKHABER-Gazetesi - Abdullah Öğünç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Abdullah Öğünç haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dağ ceylanı kamufle oldu, tilki, kurt ve engerek kayda girdi Haber

Dağ ceylanı kamufle oldu, tilki, kurt ve engerek kayda girdi

Hatay Doğayı ve Tabiatı Koruma Derneği, bölgenin zengin biyolojik çeşitliliğini koruma ve yaban hayatını izleme çalışmalarında öncü rol üstleniyor. Dernek, özellikle nesli tehlike altında olan Hatay dağ ceylanları başta olmak üzere, doğada yaşayan diğer canlıların korunmasına yönelik çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Dernek bünyesinde yürütülen fotokapan çalışmaları da kentin yaban hayatının tespiti ve izlenmesi açısından büyük önem taşıyor. Hatay’daki karasal memeliler listesine 69. sıradan dahil edilen uzun kulaklı çöl kirpisi de fotokapan kayıtları sayesinde tespit edilmişti. Bu kayıtlar, türlerin varlığını belgelemekle kalmayıp, ekosistemin sağlıklı işleyişini gözlemlemek için de önemli veriler sağlıyor. Derneğin kırsal alanlardaki foto kapanlarına son olarak kamufle olmuş bir dağ ceylanı, bir tilki, kurt ve hatta bir engerek yılanı görüntüleri de yansıdı. Bu kayıtlar, Hatay’ın doğal dengesinin ne kadar zengin ve kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Hatay Doğayı ve Tabiatı Koruma Derneği Başkanı Abdullah Öğünç, konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Fotokapan çalışmalarımız, yalnızca türleri tespit etmekle kalmıyor, ekosistemimizin sağlığı hakkında bize değerli bilgiler veriyor. Dağ ceylanından kurda, engerek yılanından diğer tüm canlılara kadar her tür, Hatay’ın doğasının vazgeçilmez bir parçasıdır. Amacımız, bu dengeyi korumak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Doğayı korumak hepimizin sorumluluğudur ve bu bilinçle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Volkanik miras tehlikede: Hassa’nın doğal hazinesi alarm veriyor Haber

Volkanik miras tehlikede: Hassa’nın doğal hazinesi alarm veriyor

Türkiye’nin en dikkat çekici jeolojik alanlarından biri olan Hatay’ın Hassa Volkanik Bölgesi, sahip olduğu eşsiz doğal ve biyolojik zenginlikleriyle bilim insanlarının ve çevre gönüllülerinin ilgisini çekiyor. Bölge hem oluşum süreci hem de barındırdığı nadir canlı türleriyle ülkenin en özel doğa miraslarından biri olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, bölgenin binlerce yıl önce gerçekleşen volkanik faaliyetlerle şekillendiğini, bu süreçte ortaya çıkan lav konileri, kraterler ve bazaltik yapının doğada benzersiz bir mozaik oluşturduğunu belirtiyor. Hassa Volkanik Bölgesi, sadece jeolojik açıdan değil, endemik bitki türleri, yabani zeytin ağaçları ve zengin su kaynaklarıyla da ekolojik bir hazine olarak değerlendiriliyor. Bölgedeki yabani zeytin ağaçlarından elde edilen doğal zeytinyağının, hem aromatik kalitesi hem de genetik çeşitliliği açısından büyük önem taşıdığı vurgulanıyor. Ayrıca yer altı ve yer üstü su kaynaklarının zenginliği, bölgenin sürdürülebilir ekoturizm açısından büyük bir potansiyel taşıdığını ortaya koyuyor. Hatay Tabiatı Koruma Derneği Başkanı Abdullah Öğünç, ilkhaber-gazetesi.com’a yaptığı açıklamada, bölgenin korunması gerektiğini söyledi. Öğünç, “Hassa Volkanik Bölgesi, benzersiz jeolojik yapısı, nadir ve nesli tehlike altında bulunan canlı türleri, çok özel yabani zeytin ağaçları ve bundan elde edilen zeytinyağı, zengin yer altı ve yer üstü su kaynakları bakımından mutlaka ama mutlaka koruma altına alınıp ekoturizme kazandırılması gereken Hatay'ın muhteşem bölgesi. Bu eşsiz bölge için ‘Aman ha aman’ diyorum. Sonra ‘ah vah’ dememek, sonra ‘keşke’ dememek ve gözyaşı dökmemek için buralara gözümüz gibi sahip çıkalım” dedi. Abdullah Öğünç, bölgenin plansız yapılaşma, madencilik faaliyetleri veya kontrolsüz tarımsal uygulamalardan korunması gerektiğine dikkat çekerek, “Bu alan sadece Hatay için değil, Türkiye'nin doğa mirası için de paha biçilemez bir değere sahip. Eğer bugünden önlem almazsak, geri dönüşü olmayan kayıplar yaşayabiliriz. Hassa Volkanik Bölgesi’nin jeopark statüsüne kavuşması ve kontrollü ekoturizm faaliyetleriyle yerel halkın da bu süreçten ekonomik olarak fayda sağlaması son derece önemli” ifadelerini kullandı.

Abdullah Öğünç: Her vatandaş doğanın bir savunucusu olmalı Haber

Abdullah Öğünç: Her vatandaş doğanın bir savunucusu olmalı

Hatay Tabiatı ve Doğayı Koruma Derneği Başkanı Abdullah Öğünç, Mustafa Kemal Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin davetlisi olarak katıldığı etkinlikte öğrencilere ve akademisyenlere “Çevre Mücadelesinde Sivil Toplum Örgütlerinin Önemi, Ülke ve Hatay İlinin Biyolojik Çeşitliliği” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Etkinlikte Öğünç, çevre sorunlarıyla mücadelede sivil toplum örgütlerinin hayati bir rol üstlendiğini belirterek, doğa koruma bilincinin toplumun tüm kesimlerine yayılması gerektiğini vurguladı. Abdullah Öğünç konuşmasında, Türkiye’nin, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğunu, üç farklı iklim kuşağının kesiştiği bu coğrafyada binlerce bitki ve hayvan türünün yaşadığını söyledi. Türkiye’de yalnızca bu topraklara özgü endemik türlerin varlığına dikkat çeken Öğünç, “Bu zenginliğin korunması, sadece devlet kurumlarının değil, her bireyin ve her kurumun ortak sorumluluğudur” dedi. Öğünç, özellikle Hatay’ın biyolojik çeşitliliğine değinerek kentin Akdeniz, Anadolu ve Orta Doğu ekosistemlerinin kesişim noktasında bulunduğunu ifade etti. Hatay’ın endemik bitkiler, kuş türleri ve memeliler açısından önemli bir ekolojik merkez olduğunu belirten Öğünç, özellikle nesli tehlike altında olan dağ ceylanlarının (Gazella gazella) korunması için dernek olarak uzun yıllardır yürüttükleri çalışmalardan bahsetti. Öğünç, Hatay Tabiatı Koruma Derneği’nin dağ ceylanlarının yaşam alanlarının tespiti, izlenmesi ve korunması konusunda hem bilimsel hem de toplumsal farkındalık odaklı projeler yürüttüğünü dile getirdi. Öğünç, bu kapsamda bölgede kaçak avcılığın önlenmesi, yerel halkın bilinçlendirilmesi ve ekoturizmin teşviki için çok yönlü çalışmaların sürdüğünü ifade etti. Derneğin yapılanmasına ve faaliyetlerine de değinen Abdullah Öğünç, gönüllülük esasına dayalı olarak çalışan derneğin, çevre koruma bilincinin yerel yönetimlerden eğitim kurumlarına kadar yaygınlaşması için çok sayıda projeyi hayata geçirdiğini söyledi. Öğünç, “Bizim mücadelemiz sadece bugünün doğasını değil, gelecek kuşakların yaşam hakkını da koruma mücadelesidir. Bu nedenle üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve bireyler arasındaki iş birliği büyük önem taşımaktadır” dedi. Etkinliğin sonunda Öğünç, katılımcıların yoğun ilgisinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Nazik davetleri ve samimi tutumları için Özden Toprak ve Azra Nazlı’ya teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Doğa koruma görevlilerine 'Şehitlik Statüsü' talebi Haber

Doğa koruma görevlilerine 'Şehitlik Statüsü' talebi

Hatay Tabiatı Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Öğünç, ilkhaber-gazetesi.com’a yaptığı açıklamada, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yapan koruma ekiplerinin, ülke genelinde büyük bir fedakârlıkla çalıştığını belirtti. Öğünç, doğa koruma personelinin ciddi riskler altında görev yaptığını ifade ederek şunları söyledi: “Doğayı korumak için gece gündüz demeden çalışan bu personeller, ne yazık ki zaman zaman yasa dışı avcılık yapan kişilerin saldırısına uğruyor. Geçtiğimiz yıllarda birçok görevlimiz bu saldırılarda hayatını kaybetti ya da ağır şekilde yaralandı. 2022 yılında Hatay’da yaşanan olayda, av koruma görevlisi Mehmet Ali Koşar yaşamını yitirmiş, Milli Park görevlisi Mehmet Atıcı ise yaralanmıştı. Bu olaylar, görevin ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha göstermiştir.” Görevi başında yaşamını yitiren doğa koruma görevlilerinin şehit statüsüne alınması gerektiğini vurgulayan Abdullah Öğünç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu insanlar, ülkemizin doğal yaşamını korumak için canlarını ortaya koyuyorlar. Bu nedenle, görev sırasında saldırıya uğrayarak ya da bir kaza sonucu hayatını kaybeden doğa koruma personelinin şehit sayılması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yapan milletvekillerimizden beklentimiz, bu konunun gündemdeki kanun teklifine eklenmesidir.” Doğa koruma görevlileri ailelerinin devlet desteğine ihtiyaç duyduğunu da dile getiren Öğünç, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Bu görevlilerin geride bıraktıkları aileleri, devletimizin şefkatli eline emanet edilmelidir. Onların fedakârlığına karşılık, devletin de aynı duyarlılığı göstermesini bekliyoruz.”

Türkiye’nin en zengin kuş habitatı Haber

Türkiye’nin en zengin kuş habitatı

Türkiye, 502 kuş türüyle zengin bir kuş çeşitliliğine sahip. Bu türlerin büyük bir bölümü ise sulak alanlarda yaşamını sürdürüyor. Ülke genelinde en fazla kuş türüne ev sahipliği yapan illerin başında ise Hatay geliyor. Hatay’da tespit edilen 396 kuş türü, ilin doğal zenginliğini gözler önüne seriyor. İl genelindeki sulak alanlardan Reyhanlı Barajı 231, Milleyha 315 ve Gölbaşı 194 kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Uzmanlar, sulak alanların kuş türleri için kritik öneme sahip olduğunu vurguluyor. Bu alanlar hem göç yolları üzerindeki durak noktaları hem de üreme ve beslenme bölgeleri olarak kuşların hayatta kalmasında hayati rol oynuyor. Ancak hızlı kentleşme, plansız tarım faaliyetleri ve kuraklık gibi faktörler, sulak alanları ciddi şekilde tehdit ediyor. Hatay Tabiatı Koruma Derneği Başkanı Abdullah Öğünç, dernek olarak il genelindeki sulak alanların korunmasına yönelik önemli çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Öğünç, “Her mevsim onlarca kuş gözlemcisini konuk eden Hatay’daki sulak alanların korunması, sadece kuş türlerinin devamı için değil, bölge ekosistemi ve yerel halkın yaşam kalitesi açısından da kritik öneme sahip. Dernek olarak sulak alanların tespit edilmesi, izlenmesi ve korunması konusunda yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarıyla koordineli çalışıyoruz” dedi. Bilim insanları da Hatay’ın Türkiye’de en fazla kuş türünü barındıran iller arasında birinci sırada olduğunu, ardından Mersin ve Samsun’un geldiğini belirtiyor. Uzmanlar, özellikle Reyhanlı Barajı, Milleyha ve Gölbaşı gibi sulak alanların korunması için acil önlemler alınması gerektiğinin altını çiziyor.

Hatay’ın doğal hazinesi Amik Gölü’nden geriye çorak arazi kaldı Haber

Hatay’ın doğal hazinesi Amik Gölü’nden geriye çorak arazi kaldı

Hatay’da doğal yaşamın ve su kaynaklarının en önemli simgelerinden biri olan Amik Gölü, sadece bölgedeki ekosistem için değil, aynı zamanda göçmen kuşların Türkiye üzerindeki en önemli rotalarından biri üzerinde yer alması nedeniyle de büyük öneme sahipti. Göl, 1950-1975 yılları arasında sıtma hastalığını önlemek ve tarımsal alan yaratmak amacıyla aşamalı olarak kurutuldu. Gölün suyu, açılan dört drenaj kanalı ile Asi Nehri’ne boşaltıldı ve alanda tarım yapılmaya başlandı. Ancak milyonlarca yılda oluşmuş önemli bir sulak alan olan Amik Gölü'nün kurutulması, bölgenin ekonomisine beklenen katkıyı sağlamadığı gibi aynı zamanda Amik Ovası'nda adeta bir doğa felaketine yol açtı. Gölün kurutulması yağışlar nedeniyle zaman zaman sellere de neden oldu. Yer altı suları derine inerken, toprakta tuzluluk oranı arttı, çoraklaştı. Göçmen kuşların önemli rotalarından biri üzerinde yer alan gölün kuruması sonucu, Yılan boyun kuşu ve Saz horozu gibi türler de yok oldu. Göl, yıllardır süren çevre mücadelesine rağmen geri kazanılamadı. Hatay Tabiatı Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Öğünç, 400 bin dönümlük alana sahip olan Amik Gölü’nün kurutulan havzasında Kumlu ilçesi ve 9 köy kurulduğunu, buralarda yüzlerce bina bulunduğunu ve havalimanı yapıldığını dile getirdi. Dernek olarak uzun yıllardır gölün sembolik de olsa geri kazanımı konusunda verdikleri mücadelenin sonuçsuz kaldığını anlatan Öğünç, “Yıllarca umutla mücadele ettim. Sonra çoğaldık, birlikte mücadele etmeye başladık. Dernek kurduk, daha organize olduk. Yazdık, çizdik, televizyon programlarına çıktık, basına konuştuk. TBMM’ye ziyaretlerde bulunduk. ‘Su, kuraklık ve Hatay Amik Gölü’nü geri istiyoruz’ dedik. Küçük çaplı başarılarımız elbette oldu ama Amik Gölü’nü bir türlü geri getiremedik. Eski Amik Gölü oluşturulamaz. Ancak, eski hali olmasa bile sembolik bir Amik Gölü istiyoruz. Sembolik olarak 20 bin dönümlük bir alan oluşturulsa en azından ekolojik kırımın önüne geçmiş olacağız. Böylece yeraltı su seviyeleri tekrar yüzeye doğru yaklaşacak ve aynı zamanda Hatay’ın iklimi yumuşayacak.” Öğünç, Hatay Tabiatı Koruma Derneği olarak, Amik Gölü’nün yeniden hayat bulması, bölgedeki su kaynaklarının korunması ve kuraklıkla mücadele için çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceklerini kaydetti.

Abdullah Öğünç’e 'Erasmus Projesi'ne katkılarından dolayı plaket Haber

Abdullah Öğünç’e 'Erasmus Projesi'ne katkılarından dolayı plaket

Belen Kaymakamlığı tarafından yürütülen "Doğa, Çevre ve Doğal Yaşam Temalı" Erasmus projesine katkılarından dolayı Hatay Tabiatı Koruma Derneği Başkanı Abdullah Öğünç’e, Belen Kaymakamı Onur Şan tarafından teşekkür plaketi takdim edildi. Abdullah Öğünç, projeye destek vermekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Kaymakam Onur Şan’a teşekkür etti. Öğünç, şunları söyledi: “Bu anlamlı projeye katkı sağlama fırsatı bulduğumuz için derneğimiz adına büyük bir mutluluk duyuyorum. Sayın Kaymakamımız Onur Şan’ın doğa sevgisi ve çevresel duyarlılığı, bizler için hem ilham hem de motivasyon kaynağıdır. Bu nazik plaket için kendilerine teşekkür ediyorum.” "Dağ ceylanları Hatay’ın sessiz mirasıdır" Öğünç, ilkhaber-gazetesi.com’a yaptığı açıklamada, özellikle nesli tükenme tehlikesi altında olan Hatay dağ ceylanlarının korunmasına yönelik yürüttükleri çalışmaların önemine değindi. Çevrenin korunması konusunda büyük çaba gösterdikleeini anlatan Öğünç, şöyle devam etti: “Hatay dağ ceylanları, yalnızca bölgemizin değil, tüm Türkiye’nin biyolojik çeşitliliği açısından çok özel ve hassas bir tür. Onların yaşam alanlarının korunması, yalnızca bir türü değil, tüm ekosistemi korumak anlamına geliyor. Doğa bir bütündür. Ormanlar, su kaynakları, yaban hayatı ve insan bu dengenin parçalarıdır. Bu dengeyi korumak hem bugünün hem de gelecek kuşakların sorumluluğudur.” Öğünç, doğa ve çevre bilincinin erken yaşta kazanılması gerektiğini vurgulayarak, Erasmus projesi kapsamında yapılan eğitim ve farkındalık faaliyetlerinin bu açıdan büyük değer taşıdığını belirtti.

‘Doğal zenginliklerimiz hızla tükeniyor’ Haber

‘Doğal zenginliklerimiz hızla tükeniyor’

Hatay Tabiatı Koruma Derneği Başkanı Öğünç, “Depremin ardından şehrin her bölgesine gelişi güzel yayılan taş ocakları en büyük sorunlarımızın başında geliyor. Tarımsal alanlar, korunan bölgeler, yerleşim yerleri ve su kaynaklarımız gibi hayati önem taşıyan doğa alanları büyük bir tehlike altında” ifadelerini kullandı. Madencilik faaliyetlerinin, deprem sonrası oluşan olağanüstü durumu fırsata çevirdiğini belirten Öğünç, “Madenciler, mahkeme kararlarını hiçe sayarak doğamızın bütünlüğüne, insan sağlığına ve biyolojik çeşitliliğe zarar veriyorlar. Siyasetçiler suskun, bürokratlar ilgisiz kalırken halk ve doğa ise yalnız bırakılmış durumda” diye konuştu. Öğünç, madencilik faaliyetlerinin belirli bir programa bağlanması gerektiğini vurgulayarak, “Özellikle Dağ Ceylanı ve Arsuz Yaban Hayatı Geliştirme sahaları gibi önemli doğa alanlarının bu faaliyetlerin dışında tutulması zorunludur. Mevcut taş ocakları ise sıkı çevresel denetimlere tabi tutulmalı. Deprem sonrası yapılaşmaya odaklanılırken, gelecek nesillerin yaşam alanlarının korunması da göz önünde bulundurulmalı” dedi. Bir diğer önemli sorunun ise kaçak avcılık ve korunan alanlarda arazi işgalleri olduğunu anlatan Öğünç, şunları kaydetti: “Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Hatay Şubesi ekipleri görevlerini büyük bir özveriyle sürdürse de ekipman ve araç eksikliği nedeniyle tüm sorunlara müdahale etmekte yetersiz kalıyorlar. DKMP Hatay Şubesine acilen araç, ekip ve ekipman desteği sağlanması gerekir. Hatay’ın doğası, deprem gibi olası afetlere karşı hassas.  Yaşanan tahribatlar biyoçeşitlilik kaybına yol açacak ve bu zarar gelecek nesillerce lanetle anılacaktır.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.