#açlık

İLKHABER-Gazetesi - açlık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, açlık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

BM: "Gazze'den Ukrayna’ya, Sudan'dan Haiti’ye krizler büyüyor" Haber

BM: "Gazze'den Ukrayna’ya, Sudan'dan Haiti’ye krizler büyüyor"

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Pakistan’ın ev sahipliğinde BM Güvenlik Konseyi’nde düzenlenen "Uluslararası Barış ve Güvenliğin Korunması: Diplomasi, Diyalog ve Uzlaşmanın Teşviki" başlıklı açık oturumda yaptığı konuşmada, barışın korunması için uluslararası hukuk, çok taraflılık ve diplomasi ilkelerine dönülmesi gerektiğini vurguladı. Guterres, “Barış bir tercihtir. Dünya, Güvenlik Konseyi’nden bu tercihi yapmasına yardımcı olmasını bekliyor” ifadelerini kullandı. BM Şartı’nın 2. bölüm 3. maddesi ve 6. bölümünün barışçıl çözüm yöntemlerini açıkça vurguladığını hatırlatan Guterres, “Müzakere, arabuluculuk ve tahkim gibi araçlarla çatışmaların çözümü mümkün. Bu ilkelere yeniden bağlılık göstermeliyiz” dedi. “Uluslararası hukuk ihlal edilmiyor, artık görmezden geliniyor” Genel Sekreter, konuşmasında uluslararası hukukun sadece ihlal edilmediğini, aynı zamanda giderek daha fazla göz ardı edildiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Hukukun hiçe sayılması, artan jeopolitik bölünmelerle birleştiğinde, bedelini insanlık ödüyor. Gazze’de yaşananlar bunun en acı örneğidir. Açlık her kapıyı çalıyor, yetersiz beslenme hızla artıyor. İnsani yardım sistemi son nefesini veriyor.” “Güvenlik Konseyi bugünün dünyasını yansıtmalı” Guterres, BM Güvenlik Konseyi’nin işleyişine yönelik eleştirilerde bulunarak, Konsey’in artık günümüz dünyasını yansıtması gerektiğini söyledi. Konsey’in daimi üyeleri arasındaki derin bölünmelere dikkat çeken Guterres, Soğuk Savaş döneminde dahi ortak çözümler üretildiğini hatırlattı ve “Bugün de bunu başarmalıyız” dedi. Kriz haritası: Gazze, Ukrayna, Sudan, Haiti… Genel Sekreter, dünya genelindeki kriz bölgelerine de dikkat çekti. Gazze, Ukrayna, Sahel, Sudan, Haiti ve Myanmar’da artan şiddet, yerinden edilme ve açlıkla birlikte terörizm ve sınır ötesi suçların küresel güvenliği tehdit ettiğini belirtti. Umut veren adımlar: Karadeniz Tahıl Girişimi ve Gelecek Paktı Olumsuz tablonun yanında umut verici örneklerin de bulunduğunu ifade eden Guterres, Karadeniz Tahıl Girişimi, Sevilla Finans Konferansı, Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması ve Gelecek Paktı gibi girişimlerin çok taraflılığın hâlâ işe yaradığını gösterdiğini vurguladı. “Şimdi diplomasiye yeniden sahip çıkma zamanı” Guterres, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Diplomasi her zaman çatışmayı önleyememiş olabilir. Ancak hâlâ onu durdurma gücüne sahiptir. Devletler, BM Şartı, insan hakları ve uluslararası insancıl hukuka uygun hareket etmeli. Şimdi bu güce yeniden sahip çıkma zamanıdır.” Konuşma, diplomasinin önemine yapılan vurgunun ve BM iç reform çağrılarının damga vurduğu bir dönemde, uluslararası toplumdan geniş yankı buldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Gazze açıklaması: "Netanyahu barbarlıkta Hitler'i geçti" Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Gazze açıklaması: "Netanyahu barbarlıkta Hitler'i geçti"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF) kapsamında yaptığı konuşmada Gazze'deki insani trajediye ve İsrail’in saldırılarına ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, Gazze'ye insani yardım ulaştırılmasının engellenmesini sert bir dille eleştirerek, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun barbarlıkta Adolf Hitler’i geçtiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, IDEF 2025 kapsamında yaptığı konuşmada İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının geldiği boyuta dikkat çekti. Erdoğan, "Gazze'de insani yardım malzemesi girişine izin verilmediği için açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların derdi bizim derdimizdir. İsrail'in Gazze halkına yönelik Nazileri fersah fersah aşan soykırımını tüm insanlığın gündeminde tutmaya devam ediyoruz," ifadelerini kullandı. Erdoğan, ABD’nin tutumunu da yakından takip ettiklerini belirterek, "Gazze'yi desteklemeye devam edeceğiz. ABD'nin bu konudaki adımlarını sürekli takip ediyoruz. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Amerikalı mevkidaşıyla devamlı irtibat hâlinde. İsrail'e sürekli destek veren uluslararası camia artık bir şey gizleyemez hâlde." dedi. Gazze'de Son Durum Filistin Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bin 106’ya yükseldi. Yaralı sayısı ise 142 bin 511 olarak açıklandı. Özellikle 18 Mart 2025 tarihinden bu yana ateşkesi tek taraflı bozan İsrail’in saldırılarında 8 bin 268 Filistinli hayatını kaybetti, 30 bin 470 kişi yaralandı. Sağlık Bakanlığı ayrıca son 24 saatte 5 cansız bedenin hastanelere ulaştığını ve 52’den fazla kişinin yaralandığını bildirdi. Yardım noktalarına yönelik saldırılar da devam ediyor. Açıklamaya göre, yardım dağıtım bölgelerinden hastanelere ulaştırılan cenaze sayısı bin 26’ya, yaralı sayısı ise 6 bin 563’e ulaştı. Erdoğan'dan Dünya Kamuoyuna Çağrı Konuşmasının devamında uluslararası topluma seslenen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Her kim Gazze'deki soykırıma sessiz kalıyorsa, İsrail'in işlediği insanlık suçlarına ortak oluyor demektir. Her gün onlarca masumun bir lokma ekmek, bir yudum su bulamadığı için can verdiği bir acımasızlığı zerre kadar insanlık onuru taşıyan hiç kimse kabul edemez. Gelin bu caniliğe hep birlikte tepki verelim. Gelin, bu zulme, bu vahşete 'Artık yeter' diyelim." Kızılhaç gibi uluslararası insani yardım kuruluşlarının bile Gazze’ye girişine izin verilmediğine dikkat çeken Erdoğan, "Bu cinnet haline rıza gösterilemez," dedi.

Gazze'de açlık ve çocukların gözyaşı Haber

Gazze'de açlık ve çocukların gözyaşı

Gazze'deki Sağlık Bakanlığından 23 ve 28 Nisan'da yapılan açıklamalarda şiddetli akut yetersiz beslenme örneği teşkil eden 5 yaşındaki Usame Rakab ile 5 aylık Sivar Aşur bebeğin durumunun paylaşılmasının ardından bugün de uluslararası kurumlara çağrıda bulunuldu. "Gazze'deki çocukları kurtarın, masumlar artık ölmesin" başlığıyla yayınlanan açıklamada, uluslararası sağlık ve insani yardım kuruluşları ile vicdan sahibi insanlara seslenildi. "Gazzeli çocukların, sistematik öldürme, kasıtlı aç bırakma gibi insanlığın gördüğü en korkunç ihlallere maruz kaldığı, tedavi ve güvenlik hakkından mahrum bırakıldığı" vurgulanan açıklamada, 5 Mayıs'tan itibaren bir hafta boyunca küresel çapta düzenlenecek etkinliklerle Gazze'deki çocuklara destek verilmesi istendi. Hastanelerin yıkılması ve ilaç girişinin engellenmesi nedeniyle hastalıkların yayıldığı, devam eden ablukanın insanların hayatını tehlikeye attığı vurgulandı. Açıklamada, sağlık kuruluşlarına Gazze'ye acil tıbbi ekip, ilaç, tıbbi malzeme gönderme ve hükümetler ile küresel sağlık örgütlerine ablukayı kırmak için baskı yapma çağrısında bulunuldu. İnsani yardım kuruluşlarına acil yardım kampanyaları düzenleme, İsrail'in ihlallerini belgeleme ve çocuklara yönelik psikolojik destek programlarını destekleme, aktivistler ile vicdan sahiplerine ise protestolar düzenleme, sosyal medya üzerinden dayanışma içerikli paylaşımlarda bulunma çağrısı yapıldı. Bölgeden objektife yansıyan bir fotoğrafta yiyecek alabilmek için kuyrukta bekleyen çocukların çektiği açlık ve gözyaşı yürekleri dağladı. Sağlık Bakanlığından 23 Nisan'da yapılan açıklamada, 5 yaşındaki Usame Rakab'ın, Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre en şiddetli evre olan beşinci evre yetersiz beslenmeyle karşı karşıya olduğuna vurgu yapılmıştı. Kudüs Haber Ağı'nın 25 Nisan'da X hesabından paylaşılan görüntülerde ise Usame'nin annesi Menal Rakab, oğlunun yetersiz beslenme nedeniyle 14 ila 16 kilogram olması gereken ağırlığının 9 kilograma kadar düştüğünü söylemişti. Bakanlıktan 28 Nisan'da da 5 aylık Sivar Aşur'un görüntüleri paylaşılmıştı. Aşur bebeğin annesi, 5 aylık bebeğin sadece 4 kilogram olduğunu dile getirmişti. Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nden (OCHA), 30 Nisan'da yapılan açıklamada ise İsrail'in ablukası ve sınır kapılarını kapatması nedeniyle Filistinli bebeklerin yüzde 92'sinin temel gıdalardan yoksun olduğu belirtilmişti.

'Açlık' Gazze'de 16 çocuğu öldürdü Haber

'Açlık' Gazze'de 16 çocuğu öldürdü

Gazze'de yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden çocukların en küçüğü 14 günlük iken en büyüğü ise 10 yaşında İsrail yaklaşık 5 aydır yıkıcı saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'ne yardım girişini engelleyerek bölgede büyük bir "insani felakete" neden olurken, İsrail'in "aç bırakma politikası" şu ana kadar en küçüğü 14 günlük bebek olmak üzere 16 çocuğun ölümüne yol açtı. Yerel ve uluslararası kuruluşların felaketi önlemek için Gazze'ye acil insani yardım girişi sağlanmasına yönelik çağrılarına rağmen İsrail, abluka altında tuttuğu bölgeye su, yiyecek, ilaç, yakıt ve elektrik ulaştırılmasına izin vermiyor. Son dönemde İsrail'in Gazze'ye uyguladığı "aç bırakma politikası"ndan kaynaklanan yetersiz beslenme nedeniyle aralarında bebek ve yeni doğanların da bulunduğu çocuk ölümlerinde artış görülüyor. Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkililerinin açıkladığı son verilere göre, 4 Mart itibarıyla yetersiz beslenme nedeniyle yaşamını yitiren çocuk sayısı 16'ya ulaştı. Gazze kentinin yanı sıra Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliya'da gıda yetersizliği, dehidrasyon (sıvı kaybı) ve elektrik kesintileri nedeniyle 15, güneydeki Refah kentinde de bir çocuk yaşamını yitirdi. Gazze'deki Sağlık Bakanlığı, 27 Şubat'ta, Beyt Lahiya'da bulunan Kemal Advan Hastanesi'ne yetersiz beslenme ve dehidrasyon (sıvı kaybı) nedeniyle hayati tehlikesi bulunan çok sayıda bebek getirildiğini duyurdu. En küçüğü 14 günlük, en büyüğü 10 yaşında İsrail'in "aç bırakma politikası" sonucu Gazze'de hayatını kaybeden çocukların en küçüğü 14 günlük iken en büyüğü 10 yaşında. Söz konusu çocukların isimleri ve yaşları ise şöyle: Yezen el-Kefarne (10 yaş), İbrahim el-Batş (3 yaş ), Halid Ahmed Hicazi (2,5 yaş ), Mira Salih Abdunnebi (2 yaş ), Mahmud Aben (1 yaş ), Enver el-Hudari (9 aylık), Yusuf Sami et-Teramsi (6 aylık), Minnetullah Ebu Umeyra (6 aylık), Abdülaziz Salim (2 aylık), Muhammed ez-Zayiğ (45 günlük), Seher ez-Zubde (40 günlük) ve Musab Ebu Asr'ın (yaşı bilinmiyor) yanı sıra ismi bilinmeyen 2 yaşındaki bir erkek çocuğu ile isimleri bilinmeyen 40 gün, 33 gün ve 14 günlük 3 kız çocuğu. "Yetersiz beslenme nedeniyle hastaneye getirilen çok sayıda çocuk var" Kemal Advan Hastanesi Müdürü Husam Ebu Safiye, çocuk ölümlerine ilişkin yaptığı açıklamada, hastanede yetersiz beslenme nedeniyle 15 çocuğun hayatını kaybettiğini söyledi. "Gazze Şeridi'nin kuzeyinde gerçek anlamda bir kıtlık yaşanıyor, yetersiz beslenme nedeniyle hastaneye getirilen çok sayıda çocuk var." diyen Ebu Safiye, Dünya Sağlık Örgütü'ne ve uluslararası kuruluşlara "Gazze Şeridi'nin kuzeyine acil gıda ulaştırılması" çağrısında bulundu. Ebu Safiye, 28 Şubat'ta yaptığı açıklamada, hastanenin yakıt yetersizliği nedeniyle hizmet dışı kaldığını duyurmuştu. Gazze'nin özellikle kuzey bölgelerinde gerçek bir kıtlık yaşanıyor İsrail'in devam eden saldırıları ve kısıtlamaları nedeniyle Gazze kentinde ve özellikle kuzey bölgelerde binlerce Filistinli sivil, gıda, su, ilaç ve yakıt sıkıntısı nedeniyle gerçek anlamda kıtlığı yaşıyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Adele Khodr, İsrail'in saldırı ve ablukası altındaki Gazze'de yeterli beslenemeyen bebeklerin ölümlerine ilişkin 3 Mart'ta yaptığı yazılı açıklamada, yetersiz beslenmenin Gazze Şeridi'ni kırıp geçirdiğini ve korkulan çocuk ölümlerinin yaşandığını ifade etti. Khodr, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesi'nde son günlerde en az 10 çocuğun yetersiz beslenme ve sıvı kaybı nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkati çekti. "Bu trajik ve korkunç ölümler, tahmin edilebilir ve tamamen önlenebilir" Gazze'de kalan birkaç hastanede muhtemelen hayat mücadelesi veren daha fazla çocuk olduğunu, kuzeyde ise bakıma ulaşamayan daha fazla çocuk bulunduğunu belirten Khodr, "bu trajik ve korkunç ölümlerin tahmin edilebilir ve tamamen önlenebilir" olduğunu vurguladı. Khodr, besleyici gıda, temiz su, sağlık hizmetleri konusunda yaygın eksikliğin yanı sıra insani yardımlara erişimin engellenmesinin, özellikle kuzey kesimi olmak üzere bebekler, çocuklar ve anneleri etkilediğinin altını çizerek, insanların aç, bitkin ve travma halinde olduğunu ifade etti. UNICEF ve Dünya Gıda Programı'nın (WFP) Gazze'nin kuzeyinde ocak ayında yaptığı yetersiz beslenme taramasına göre, 2 yaşın altındaki çocuklardan yüzde 16'sı, güneydeki Refah kentinde ise yüzde 5'i şiddetli yetersiz beslenme durumuyla karşı karşıya. Açıklamada, UNICEF gibi insani yardım kuruluşlarına Gazze'deki insani krizin tersine çevrilmesi, kıtlığın engellenmesi ve çocukların hayatlarının kurtarılması konusunda olanak sağlanması talebinde bulunularak, bunun için kuzey kesimi dahil olmak üzere yardımların erişiminin engellenmemesi ve geciktirilmemesi çağrısı yapıldı. Açıklamada ayrıca, "Gazze'de yetersiz beslenen bebekler dünyanın gözü önünde yavaş yavaş can veriyor. Daha binlerce bebek ve çocuğun hayatı, şu an alınacak acil önlemlere bağlı." ifadeleri kullanıldı.

Zafer Şanlı; Tarım arazilerini beton değil, gıda için kullanalım Haber

Zafer Şanlı; Tarım arazilerini beton değil, gıda için kullanalım

Serhat ŞANLI  ADANA (İLKHABER) – Dünyada her geçen gün artan nüfus ile birlikte tarımın önemi daha da artarken, son yıllarda yaşanan küresel iklim değişikliği, tarımsal doğal kaynakların hızla bozulması, açlık, yoksulluk, küresel ekonomik kriz vb. nedenler tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.  Son yıllarda özellikle küresel iklim değişikliği ile birlikte çoraklaşan verimli tarım arazileri ve tatlı suların kirlenmesi, sürdürülebilir tarım için büyük bir tehlike oluştururken, ülkemiz için su ve iklim gibi tarımsal doğal kaynaklar bakımından zengin bir yer olarak görülse de küresel ısınmanın etkileri sonucu su fakiri ülkeler içerisine girebileceğini gösteriyor.  Türkiye’de ise Çukurova, tarımsal üretimle ülke ve bölge ekonomisine ciddi katkılar sağlamasının yanında zengin ürün deseniyle de öne çıkıyor. Yılda 2 ve hatta 3 ürüne kadar ekimin yapılabildiği bölgede tarım arazilerin korunmasının önemine dikkat çeken Ziraat Mühendisi Zafer Şanlı, uyarılarda bulunuyor.  Gazetemize son yıllarda artan gıda ihtiyacı ile birlikte tarımsal üretimin önemi hakkında açıklamalarda bulunan Zafer Şanlı, “Türkiye'nin tarımsal üretiminde önde çıkan kentlerinden olan Adana’nın tarımsal üretimi devam ediyor hem de tohum, gübre ve akaryakıt gibi girdi fiyatlarının sürekli artmasına rağmen.. Zorluklar içerisinde arazilerini eken yani işini devam ettiren üreticilerimiz, girdi maliyetleri karşısında zorlansa da yılmadan, yorulmadan devam etmektedir. Buna bir de verimli arazilerin betonlaşmasını gördüğümüzde, bu geleceğimiz için önemli bir sorun oluşturuyor.” Dedi.  Zafer Şanlı, “Adana’nın bereketli toprakları, yılın 12 ayı yörenin ve ülkenin tarımsal üretiminde büyük rol oynuyor. Bölgede yapılan üretimle ülke ihracatına da ciddi katkı sağlarken, verimli tarım arazilerinin üzerinde yükselen beton bloklar ise tarımsal faaliyet alanlarını her geçen gün daraltmaktadır. Bu, aslında ülke olarak hepimiz için büyük kayıptır” diye konuştu.  Her geçen gün artan nüfus ile birlikte, gıda ihtiyacının da artacağını ve bununla birlikte tarımsal üretim için, mevcut arazilerin değerinin bilinmesi gerektiğine dikkat çeken Ziraat Mühendisi Zafer Şanlı şu bilgilere yer verdi;  “Ülke olarak tarım toprakları bakımından, iklim ve konum itibariyle zengin bir yapıya sahibiz. Dört mevsimi aynı gün yaşayabiliyoruz. Türkiye’nin içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyası yarı-nemli, yarı-kurak, kurak ve çok kurak iklim rejimi içerisinde yer almaktadır.   Türkiye coğrafyasının çağlar boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olması sebebiyle ülke toprakları arazi tahribatı ve kuraklığa karşı hassas bir konumdadır. Dolayısıyla, Türkiye kurak ve yarı kurak özellik gösteren bir ülke olup, toprakları erozyona karşı hassastır. Bunun yanı sıra iklim değişikliği ve insan faaliyetlerinden kaynaklanan yanlış uygulamalar gibi sebeplerle, çölleşme tehdidi altındadır.  Her geçen gün artan Dünya nüfusunun 2040-2050 yıllarında 10 milyarı bulacağı tahminleri ile bu nüfus ile birlikte tüm dikkatler tarım sektörüne çevrildi. Her zaman olduğu gibi gelecekte de en stratejik öneme sahip sektörlerin başında yer alacak olan tarımın yapılması için hem tarım topraklarının korunması, hem de tatlı su kaynaklarının korunup bilinçli kullanılmasını büyük önem arz etmektedir.   Hal böyleyken mevcut tarım arazilerinin korunması çok önemli.. Ülke olarak bu konuda çalışmaların yapılması sevindirici bir durum.. Son 3 yılda 72 ilde 440 bölge ‘büyük ova koruma alanı’ alanı olarak ilan edildi. Böylelikle büyük ova koruma alanlarının toplam büyüklüğü 9,38 milyon hektara ulaştı. Alansal olarak bakıldığında 1 milyon 677 bin hektarı aşkın alanla Konya ilk, 937 bin 573 hektarla Şanlıurfa ikinci ve 445 bin 189 hektarla Adana üçüncü sırada yer almakta.. Ayrıca ova sayısı açısından 21 ovayla Malatya birinci, 17 ovayla Balıkesir ikinci ve 15 ovayla Çanakkale üçüncü sırada bulunuyor.  Toprakların korunması, arazi kullanımı ve koruma dengesinin sağlanması için büyük ova koruma alanlarının sayılarının artırılması için çalışmalar devam ederken, 2023 yılında büyük ovaların sayısının 500'e ulaşması hedefleniyor. Güzel bir gelişme..  Bugün artık bariz bir şekilde yaşanan küresel iklim değişikliği ve kuraklık gibi doğal afetlerin yanı sıra, gelişmiş ülkelerin tarımsal ürün ticaretindeki korumacı politikaları, gıdaya olan talebin artması, tarımda girdi fiyatlarının yükselmesi, tarım sektöründen uzaklaşma, yeterli yatırımın yapılmaması ve daha birçok etkenden dolayı dünyada açlık ve yetersiz beslenme ile karşı karşıya bir durum söz konusu..    İnsanlar düşünmeden, duyarsızca ve doymak bilmeyen istekleri ile adeta koca dünyayı hızla tüketiyor. Ayıca hızla artan nüfus, kirlenen sularımız, erozyon, yapılaşma, toprak kayıpları vb. gibi nedenlerle mevcut tarım arazileri küçülüyor. Doğada oluşturduğumuz değişim ile birlikte erozyon artıyor, doğanın kendisini yenilemesine dahi izin vermiyoruz. Bu durum gösteriyor ki, yakın gelecekte açlığın, gıda ve su sorununun ilk öncelikli konu olacağını bir gerçeği var.   Geç kalmadan, hemen şimdi önlemini almazsak kötü bir geleceğin insanoğlunu beklediğini söyleyebiliriz. Yaklaşık 8 milyar olan insan nüfusu gezegenimizde bulunan 3 milyar 200 milyon hektar işlenebilir tarım arazisi içerisinde yapılan 1 milyar 475 milyon hektarında yapılan işlemeli tarım ile yaşamını sürdürüyor. Ancak son yıllarda bu azalmaya başladı ve böyle giderse daha da azalacak.  Yani sorunumuz büyük ve geç kalmadan önlemini almaktan başka çaremiz yok. Toprak oluşumu kolay değil.. Yüzyıllar, bin yıllar gibi zaman isteyen bir süreç.. O nedenle tüm dünya olarak mevcut tarım arazilerini korumak zorundayız.   Ülke olarak da bizler ovalarımızı, tarım arazilerimizi devamlı denetim altında tutmalı, yeni yapılaşmaya karşı korumalıyız. Koruma ovası ilan edilen alanları sıkı denetlemeli, yapılaşma ve benzeri kaçak uygulamalar takip edilerek, bunların önüne geçmek için gerekli girişimleri hızlı bir şekilde yapmalıyız.   Ayrıca sanayi, ulaşım, enerji vb. yatırımlar doğru planlanmalı, tarım arazileri ve su kaynaklarına yakın yerlerden uzak yapılmalıdır. Yani bu gibi yatırımlar ovalardan uzakta, nitelikli tarım arazisi olmayan yerlerde yapılmalıdır.  Sürdürülebilir arazi/toprak yönetimi, toprak ekosistem bağıntıları ve hizmetleri, arazi bozulumunun azaltılması/dengelenmesi, bozulmuş alanların geri kazanımı ile gelecek kuşaklar için arazi kaynaklarının güvence altına alınması açısından son derece önemlidir.   Sonuç olarak, bugün gıda sistemleri yeterli, güvenilir, çeşitli ve besleyici bakımdan zengin gıdayı sunmakta zorluk çekmektedir. Topraklar yenilenebilir kaynaklar değildir, bu yüzden toprakların korunması, gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelecek için büyük önem taşımaktadır.   Mutluluk, beton yığınları arasında değil, doğaya ve toprağa saygı ile mümkündür. Tarım arazilerimizi öldürerek geleceğimiz yok etmeyelim, aç kalmayalım. Onları koruyalım ki, o da bize sağlıklı bir yaşam sağlasın. Toprağımız koruyalım. Tarım arazilerini beton değil, gıda üretimi için kullanalım.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.