SON DAKİKA
Hava Durumu

#Adana Adliyesi

İLKHABER-Gazetesi - Adana Adliyesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adana Adliyesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Doğuştan görme engelli Av. Oğuzhan Osral, karşılaştığı engelleri aşarak gençlere ilham oluyor Haber

Doğuştan görme engelli Av. Oğuzhan Osral, karşılaştığı engelleri aşarak gençlere ilham oluyor

Adana’da yaşayan doğuştan görme engelli Avukat Oğuzhan Osral, karşılaştığı tüm engellere rağmen hukuk mesleğini icra etmek için büyük bir azimle çalışmalarını sürdürüyor. Hasan Kalyoncu Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Oğuzhan Osral, 8 aydır serbest avukatlık yapıyor. Görme engelli olmasına rağmen hukuk alanında başarılı olma hayalini gerçekleştiren Osral, mesleki yolculuğunda karşılaştığı zorlukları ve engelleri aşmaya devam ediyor. Av. Osral, ulaşım konusunda yaşadığı sıkıntılara da değinerek, "Görme engelli birisi olarak ulaşımda sıkıntılar yaşıyorum. Toplu taşıma araçları bazen iş kaybına yol açabiliyor" dedi. “Ulaşım sorunları mesleki hayatımı etkiliyor” Hasan Kalyoncu Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Osral, 8 aydır serbest avukatlık mesleğini icra ediyor. Görme engelli olarak başarılı bir hukuk kariyeri inşa eden Av. Osral, mesleki yolculuğunda yaşadığı zorluklara ve ulaşımda yaşadığı sıkıntılara değinen Av. Oğuzhan Osral, “Doğuştan görme engelliyim. Hasan Kalyoncu Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. 8 Aydır serbest avukatlık yapıyorum. İlkokuldan beri hayalimdi avukat olmak. 8 Ay boyunca en büyük problemlerimizden bir tanesi görme engelli birisi olarak ulaşım konusunda sıkıntı yaşıyorum. Çünkü geri döndürme merkezi var mesela şehir dışında olduğu için ulaşım yok. Ben görme engelliyim ve benim ulaşımımı aksatan toplu taşıma araçlarıdır. Bazen karakollara yetişemiyorum bu yüzden iş kaybettiğim oldu” diye ifade etti. “Engelli bireyler için adliye daha erişilebilir olmalı” Av. Oğuzhan Osral Adana Adliyesi'nin engelliler için uygun olmadığını da vurgulayarak, “Adliyenin şartları maalesef engeller için çok uygun değil. Asansörlerin sesli sistemi yok. Ondan sonra adliye yapılırken daha çok engelli bireylere göre değil de genel geçer bir yapım söz konusu olmuş ister istemez. O konuda da muhtemelen bizlere sorulmamış. Bizlerden belki de bazıları talepte bulunmuştur ama anladığım kadarıyla çok dikkat edilmemiş yapılırken. O yüzden bir yerden bir yer bulurken biraz zorlanıyorum adliye içerisinde. Yani evden örnek veriyorum 3 kilometre, 2 kilometre yol tek başıma giderken, adliyede biraz zorlanıyorum o konuda. Meslektaşlarım sağ olsun yoldan gelip geçerken destek veriyor. Ben daha çok geliştirebilir bir yönde bağımsız hareketim olduğu için belli bir noktaya kadar gidebiliyorum. Oradan soruyorum. Buradan nereye? Şu mahkemeye nasıl geçebilirim diye. Üç aşağı beş yukarı kendime yer edindim adliyede” dedi. Gençlere de önemli tavsiyelerde bulunan Av. Osral şunları söyledi: “Genç arkadaşlarıma öncelikle yılmamak gerekiyor. Engelli arkadaşlarımız okumaktan vazgeçmesinler. Girişken olsunlar.”

Hamile eşi Hatice Demir’i boğarak öldüren sanığa ağırlaştırılmış müebbet cezası Haber

Hamile eşi Hatice Demir’i boğarak öldüren sanığa ağırlaştırılmış müebbet cezası

Adana’nın merkez Seyhan ilçesi Kavaklı Mahallesi'nde oturan Emrah Demir, 29 Ekim 2023’te 6 aylık hamile olan Hatice Demir ile yasaklı madde kullandığı gerekçesi ile gece saatlerinde tartıştı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucu Demir, ‘Kurtarın beni’ diye çığlık atan eşi Hatice Demir’in bağırmaması için ağzını ve yüzünü kapattı. Bir süre sonra Hatice Demir hareketsiz kalıp yere yığıldı. İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekibi, Hatice Demir'in hayatını kaybettiğini belirledi. Olay sonrası yakalanan Emrah Demir, tutuklandı. Sanığa ağırlaştırılmış müebbet cezası Adana’da 6 aylık hamileyken eşi tarafından boğularak öldürülen Hatice Demir davasında karar duruşması, Adana Adliyesinde 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Hatice Demir’in yakınları ve avukatları ile sanık avukatları katıldı. Sanık ise SEGBİS üzerinden duruşmaya katıldı. Karar duruşmasında sanığın önceki duruşmalarda tekrar ettiği savunması işe yaramadı. Sanık Emrah Demir hakkında mahkeme, eşe karşı kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Kadın cinayetlerine karşı yasalar etkin uygulanmalı Duruşmanın ardından Hatice Demir’in yakınları ve avukatları ile Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri Adana Adliyesi önünde açıklama yaptı. Açıklamada konuşan, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Av. Ecem Sena Mutlay,  kadın cinayetlerine karşı yasaların etkin uygulanmasının önemine dikkat çekti. Av. Mutlay, "Kadınları ve çocukları korumak, 6284 sayılı kanun ile mümkündür. Kadın cinayetlerini durdurana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi. “6284 Sayılı kanun ile kadınları şiddetten korumamız mümkün” Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformundan Av. Ecem Sena Mutlay 2024 yılında 205 tane kadının kendi evinde hayatını kaybettiğine değinerek şunları söyledi: “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri olarak bugün evli olduğu erkek tarafından 6 aylık hamileyken boğularak öldürülen Hatice Demir için Adana adliyesindeydik.  Hatice demir Evli olduğu erkek Emrah Demir tarafından, kendi evinde öldürüldü.  Bireylerin kendilerini en çok güvende hissetmesi gereken yer geçtiğimiz yıl 205 kadına mezar oldu. Bu veriler gösteriyor ki en güvenli alan olarak görülen evler kadınlar için en güvensiz alanlar haline gelmiş durumda. Kadınları da çocukları da korumak mümkün. 6284 Sayılı kanun ile kadınları şiddetten korumamız mümkün.” “Kadınları çocukları ancak yasalarla adil yargılamalarla koruyabilirsiniz” Av. Ecem Sena Mutlay, “Kadını çocukları koruyan 6284 sayılı kanunun değil değiştirilmesi tartışmaya açılmasını dahi düşünülemez. Bütün mecralarda bütün alanlarda söylediğimiz gibi bugün Adana adliyesinden de söylüyoruz: 6284 ve İstanbul Sözleşmesi kadınları yaşatır. Kadınları çocukları ancak yasalarla adil yargılamalarla koruyabilirsiniz.  Buradan tüm kadınları bu yıl startını verdiğimiz 6284 seferberliğine katılmaya şiddetsiz eşit özgür bir yaşamı hep birlikte kurmaya çağırıyoruz. Bugün Hatice demir in ailesi ve yakınlarıyla birlikte Adana adliyesindeydik. Bizler adaletin sağlanması için adliyelerdeyiz, kadın cinayeti davalarını takip etmeye devam edeceğiz. Kadın cinayetleri durana dek mücadelemize devam edeceğiz” diye ifade etti.

LÖSEV, Adana Adliyesinde Dayanışma ve Umut standı kurdu Haber

LÖSEV, Adana Adliyesinde Dayanışma ve Umut standı kurdu

Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV), lösemi ile mücadele eden çocuklara ve ailelerine destek olmak için anlamlı bir etkinliğe imza attı. LÖSEV Adana İl Koordinatörlüğü tarafından Adana Yeni Adliye Binası’nda açılan LSV Dükkân standında, lösemili çocukların annelerinin el emeğiyle hazırladığı ürünler sergileniyor. Bu stant, hem lösemili çocukların tedavi sürecine katkı sağlıyor hem de aynı kaderi paylaşan ailelerin bir araya gelerek dayanışma içinde olmalarına olanak tanıyor. “Annelerin emeği, çocuklarımızın şifasına dönüşüyor” LÖSEV Aile Komitesi üyesi Yasemin Akbaş, 23 yıldır vakıf çatısı altında gönüllü olarak görev aldığını belirterek, standın amacını ve işlevinden bahsetti. Akbaş, “Adana’da LÖSEV Aile Komitesinde görev alıyorum. Vakfın içerisinde 23 yıldır bulunuyorum. Adliyedeki standımızda amacımız çocuklarımızın yüzlerini güldürmek ve onlara destek olmak için çalışıyoruz. Sergilenen ürünlerin tamamı, iyileşmiş çocuklarımızın anneleri tarafından yapıldı. LSV dükkan ürünleri aynı kaderi paylaşan insanların bir arada olup dertlerini paylaşabildikleri, birbirlerine destek olarak yeniden güç kazandıkları bir merkez. Ayrıca bu ürünler, satışlardan elde edilen gelirle çocukların tedavisine de katkı sağlıyor. İyi geldikleri rehabilitasyon merkezleri diye açılıyor. Sonradan bakıyorlar ki ailelerin bir arada olması ve destek olmaları hem kendilerine iyi geliyor hem de yapılan ürünler sayesinde tekrar çocukların tedavisi için kullanılıyor. Adliyede standımızı gören vatandaşlar, avukatlar ve diğer çalışanların ilgisi ise bizleri oldukça mutlu ediyor.” Lösemi hastalığını atlatarak sağlığına kavuşan bir çocuğun annesi olan Yasemin Akbaş, tedavi sürecinin zorluklarına da değindi: “Kızımın tedavi süreci üç yıl sürdü ve oldukça zorlu geçti. Ancak kızım lösemiyi yendi ve şu an LÖSEV’de çalışarak diğer çocuklara umut olmaya devam ediyor.”

Adana Adliyesinde "Uzlaştırma ve Görüşme Odası" hizmete başladı Haber

Adana Adliyesinde "Uzlaştırma ve Görüşme Odası" hizmete başladı

Proje kapsamında oda, Adana Adliyesinde uzlaştırmacıların da sayısı göz önünde bulundurularak, emek ve zaman kaybının yaşanmaması amacıyla oluşturuldu. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü Ali Öztürkmen, Adana Adliyesinde örnek bir "Uzlaştırma ve Görüşme Odası" hazırlandığını söyledi. Proje kapsamında uzmanlarca Avrupa'daki en iyi örneklerin göz önünde bulundurulduğunu anlatan Öztürkmen, şöyle konuştu: "Uzlaştırma sürecinin etkin, sağlıklı, kurumdan beklenen faydaya hizmet edebilecek şekilde yürütülmesi, tarafların uzlaştırmacıyla ve yeri geldiğinde birbirleriyle güvenli ve etkili iletişim sağlayabilmeleri imkanına dayanmaktadır. Keza tarafların, uzlaşmanın mahiyeti, hakları ve verecekleri kararların hukuki sonuçları hakkında uzlaştırmacı tarafından eksiksiz şekilde bilgilendirilmeleri, süreç konusunda aydınlatılmaları, kanuni bir gerekliliktir. Ayrıca tarafların birbirleriyle güvenli bir iletişim kurmaları da onarıcı adalet anlayışının koşullarından biridir. Güvenli bir toplantı ortamı, tarafların kendilerini savunma ve koruma ihtiyacı hissetmeden duygu ve düşüncelerini ifade edebilmelerini, sağlıklı iletişim kurmalarını, kendilerini fiziksel ve psikolojik olarak güvende hissederek kararlarını endişe duymadan, özgürce vermelerini sağlamaktadır." Öztürkmen, "Uzlaştırma ve Görüşme Odası"nın diğer adliyelere de örnek olacağını ümit ettiğini belirterek, "Yapılan araştırmalar da uzlaştırma sürecine ilişkin olarak, tarafların en çok adliyelerde uzlaştırma müzakereleri için tahsis edilmiş yerlerde güvenli iletişim kurabildikleri sonucunu ortaya çıkarmıştır." ifadesini kullandı. Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı William Massolin de odanın hem Adana Adliyesi hem de Türkiye uygulamasında, uzlaştırmanın daha iyi bir yere gelmesine vesile olacağını söyledi. Adana Cumhuriyet Başsavcısı Bilal Gümüş ise projenin hayırlı olmasını dileyerek, emeği geçen herkese teşekkür etti. Etkinliğe, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdür Yardımcısı Orhan Cüni, Alternatif Çözümler Daire Başkanı Merve Özcan, Adana Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Hakan Kuzu, Adana Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı Bestami Tezcan, Adana Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Çolak, Adana İcra İşleri Daire Başkanı Abdulkadir Aslan ile uzlaştırma bürosu personeli katıldı.

Adana Ekoloji Platformu “İliç Faciası” için suç duyurusunda bulundu Haber

Adana Ekoloji Platformu “İliç Faciası” için suç duyurusunda bulundu

Adana Ekoloji Platformu, Adana Adliyesi’nde “İliç Faciası”yla ilgili suç duyurusunda bulundu. Platform, sonrasında adliye önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamayı platform adına Avukat Tugay Bek yaptı. Avukat Bek, “13 Şubat’ta Erzincan İliç Çöpler altın madeninde siyanürlü ve zehirli kimyasallar içeren pasa dağının kayması sonucu, 300 dönümlük alan, 9 maden isçisi ile birlikte ilk açıklamalara göre 10, sonradan açıklanan bilirkişi raporuna göre ise 20 milyon metreküp atık göçüğünün altında kalmıştır” dedi. Ekoloji örgütlerinin, baroların, sendikaların, meslek odalarının ve siyasi partilerin yıllardır dile getirdikleri uyarılar ve açtıkları davaların dikkate alınmadan sürdürülen sosyal cinayetin, 13 Şubat’taki bu kazayla birlikte ekokırıma dönüştüğünü dile getiren Bek, “Göz göre göre gelen bu felaketin hava, su ve toprak üzerinde geri döndürülemez yıkıcı etkileri olacağı muhakkaktır. Meydana gelen yıkım Fırat nehrine ulaşarak sınır ötesine yayılma riski taşımaktadır” şeklinde konuştu. Avukat Bek, “Bilindiği üzere, Anagold, Türkiye'nin en büyük 2.altın madeni olan Çöpler kompleks madenine 2008'de ÇED olumlu raporu alıp 2010 yılında işletmeye başladı. 2010'dan beri dört kez kapasite artışına giderek Sivas-Divriği, Munzur, Malatya arasında geniş bir coğrafyada siyanür liçi ile vahşi madenciliği dayattı” cümlelerini kullandı. “İLİÇ'TE TÜM MADENCİLİK FAALİYETLERİ DURDURULMALI, MADEN DERHAL KAPATILMALIDIR” Tonlarca siyanür, sülfirik asit ve çok sayıda zehirli kimyasal kullanılan madende 2022 yılında üst üste 2 kez siyanür sızıntısı gerçekleştiğine vurgu yapan Bek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Önce yalanladıkları bu sızıntıyı örtbas edemeyince kabul ettiler ve bakanlıkça şirketin faaliyetleri geçici süre durdurularak göstermelik para cezası kesildi. Madenin yeniden faaliyete geçmesi ise, sadece 3 ay sürdü. Akabinde, yapılan tüm itirazlara rağmen madenin kapasitesinin yeniden, bu kez 3 kat daha artışına yönelik olumlu ÇED kararı o dönem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olan Murat Kurum tarafından onaylandı. Yaşanan felaket sonrası yapılan eleştiriler üzerine Kurum, bakanlığın çevresel etkileri denetlediğini, kapasite artışı kararı vermediğini, sadece kapasite artışının çevreye etkisini ölçtüğünü söylemiştir. Bu beyan ile sorumluluktan kurtulmak istese de,  birinci derecede deprem fay hattı üzerinde yer alan, içinde 200 futbol sahası büyüklüğünde siyanür havuzu bulunan ve bu haliyle dahi muazzam risk tasiyan Çöpler madenine tekrar 3 kat daha kapasite artış onayı verilmiştir. Bunun çevreye olumsuz etkisi olmayacağını iddia eden bilim ve vicdan dışı bu raporun imzalanması başlı başına bir Ekokırım suçudur ve sorumluluğu günümüzde İstanbul'u idare etmeye aday olan Murat Kurum’a aittir.” Doğanın, işçinin hakkını savunmak ve bu ekokırım suç mahallinde yapılması gerekenleri bir kez daha haykırmak için burada olduklarının altını çizen Bek, isteklerini şu şekilde dile getirdi: -“İliç'te tüm madencilik faaliyetleri durdurulmalı, maden derhal kapatılmalıdır. -Bağımsız odalar, bilirkişiler tarafından hava, su ve topraktan numuneler alınmasına izin verilmelidir. - Tüm süreç, TTB, TBB, TMMOB ve ekoloji örgütleri gibi demokratik örgütlerin denetimine açık olmalı, şeffaflık sağlanmalıdır. -Denetim sürecine, Fırat havzası ekosisteminin devamlı takibi mutlaka dahil edilmelidir. -Göçük altında bulunan işçilere ulaşılmalı ve ailelerine tazminat ödenmelidir. - Kapatılacak madende çalışan işçilere emeklerinin sömürülmeyeceği, sağlıklarını yitirmeyecekleri, ekolojik ortamda istihdam imkanları sağlanmalıdır. - Siyanür ve diğer kimyasallardan etkilenen yöre halkı, özellikle de madende çalışan işçiler için kapsamlı halk sağlığı taraması yapılmalı, ücretsiz tedavi süreci acilen başlatılmalıdır. - Etkin bir yargı süreci başlatılmalıdır: Şüpheliler hakkında soruşturma açılarak, yurt dışına çıkış yasağı konmalıdır. -Sadece şirket yetkilileri değil, ölüm madeninde işletme ve kapasite artırımına onay veren siyasiler, mülki amirler de yargılanmalıdır.” “YARGI SÜRECİNİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIMIZIN VE YAŞANABİLİR BİR DÜNYA MÜCADELESİNİ SÜRDÜRECEĞİMİZİN BİLİNMESİNİ İSTİYORUZ” Bek, “İliç'te yaşanan felaket bir kaza değil bir katliam olup, doğanın ve emeğin düşmanı olan vahşi madenciliğin ağır bilançosunu bir kez daha gündeme getirmiştir. Bir ton topraktan sadece 1-2 gram altın elde edilen ve bunun için de bölgede ağaçların kesildiği, binlerce ton dinamitin patlatıldığı devasa siyanür havuzlarının açıldığı ve bolgeyi orta vadede bir ölüm çukuruna çeviren altın madenciliğinde kamu yararı yoktur. Bunca bedelin karşılığı olarak ülkemize kalan ise çıkarılan altının sadece kırkta biridir ve bu da vergi afları, teşvikler ile fazlasıyla geri verilmektedir” diye belirtti. Yaşam alanlarını yok sayan bu görüş yüzünden, kanserden ve solunum yolu hastalıklarından erken ölümleri kadınlarda 8, erkeklerde 12 kat artmakta olduğuna vurgu yapan Bek açıklamaya şu sözlerle son verdi: “Havayı, suyu, toprağı zehirleyen, altını alan şirket, geride ölüm çukurları bırakıp gitmektedir. Bizler diyoruz ki, Kamunun yararı için siyanür liçli madencilik sadece İliç'te değil, tüm Türkiye'de yasaklanmalıdır, ülkedeki tüm altın madenleri acilen kapatılmalı ve yeni sondajlar durdurulmalıdır. Siyanür Liç'li altın madenciliğinin vahşi yöntemleri bu coğrafyanın kaderi olamaz. Unutmayınız; yeryüzünü yok oluşa sürükleyen, canlı yaşamını umursamayan, sadece belli azınlığın çıkarı için hareket eden sistemin sonucudur bugün İliç'te yaşanılan ekokırım. Bugün burada, Erzincan İliç’te yaşanan felaketin bütün sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunmak için toplanmış bulunuyoruz. Yargı sürecinin takipçisi olacağımızın ve yaşanabilir bir dünya mücadelesini sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.