SON DAKİKA
Hava Durumu

#aile

İLKHABER-Gazetesi - aile haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, aile haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bakan Göktaş’tan nüfus uyarısı: “Genç nüfus azalırsa okullar huzurevine dönüşebilir” Haber

Bakan Göktaş’tan nüfus uyarısı: “Genç nüfus azalırsa okullar huzurevine dönüşebilir”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Avcılar Kampüsü’nde düzenlenen “Disiplinler Arası Bir Yaklaşımla Ailenin Halleri Sempozyumu”na katıldı. Açılış konuşmasında ailenin karşı karşıya kaldığı yapısal tehditleri gündeme taşıyan Bakan Göktaş, Türkiye’nin nüfus artış hızındaki gerilemeye dikkat çekti. “KENDİMİZİ YENİLEYEMEYECEK DURUMDAYIZ” TÜİK verilerine atıfta bulunan Göktaş, 2001 yılında 2,38 olan toplam doğurganlık hızının 2024’te 1,48’e düştüğünü belirtti. “Nüfusun kendini yenileme oranı 2.1’dir. Türkiye olarak bu seviyenin altındayız, yani kendimizi yenileyemeyecek durumdayız” diyen Göktaş, hem doğurganlık oranlarının düşmesinin hem de boşanma oranlarının artmasının ciddi tehditler oluşturduğunu vurguladı. “GENÇ BULAMAYACAĞIZ, OKULLAR KAPANABİLİR” Nüfusun yaşlanmasının sadece Türkiye'nin değil, dünya genelinde birçok ülkenin ortak sorunu olduğunu belirten Bakan Göktaş, “Bu hızla gidersek gelecekte çalışacak genç bulamayacağız. Okullar huzur evlerine dönüşebilecek, kreşler kapanabilecek. Bu, sadece ekonomik gerekçelerle açıklanamaz. Bu, alarm verici bir tabloyu ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı. “AİLEYE VE NÜFUSA SAHİP ÇIKMALIYIZ” Göktaş, nüfus yaşlandıkça, genç nüfusun azalacağına ve bunun ekonomik, sosyal birçok problemi beraberinde getireceğine dikkat çekti. Aile kurumunun güçlendirilmesinin bu sürecin önüne geçilmesi açısından kritik olduğunun altını çizen Bakan, “İşte tam da bu nedenle 2024’ü ‘Aile Yılı’ ilan ettik. Aileye ve nüfus hızına dikkat çekmek, ülkenin geleceği için bir zorunluluktur” dedi. DÜNYADAN ÖRNEKLER: KORE VE İTALYA Nüfusun yaşlandığı ülkelerden örnekler veren Göktaş, Kore ve İtalya’da bazı okulların öğrenci azlığı nedeniyle kapatıldığını hatırlattı. Bakan, benzer bir tablonun Türkiye’de de yaşanabileceği uyarısında bulunarak, “Yaşlılığın ve yalnızlığın arttığı bir topluma dönüşmemek için şimdiden harekete geçmeliyiz” diye konuştu.

İzmir'de kanlı pusu! Cezaevinden dönen aileye  silahlı saldırı: 3 ölü Haber

İzmir'de kanlı pusu! Cezaevinden dönen aileye silahlı saldırı: 3 ölü

Olay, 29 Mayıs 2025 Perşembe günü saat 17.00 sıralarında İzmir’in Torbalı ilçesi Ayrancılar Mahallesi İzmir-Aydın yolu üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, cezaevinde bulunan yakınlarını ziyaretten dönen Adnan Ö. (61) ve ailesinin bulunduğu 35 ARZ 403 plakalı otomobil, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce silahlı saldırıya uğradı. OTOMOBİL KURŞUN YAĞMURUNA TUTULDU Pompalı tüfek ve tabancalarla gerçekleştirilen saldırıda araç adeta tarandı. Saldırganlar olayın ardından hızla kaçarken, otomobilde bulunan 6 kişi kanlar içinde kaldı. Çevredeki vatandaşların durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirmesi üzerine bölgeye çok sayıda sağlık ve jandarma ekibi sevk edildi. 3 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ, 3 KİŞİ AĞIR YARALI Olay yerine ulaşan sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede Adnan Ö. (61), Abdullah Altun ve Serda Karagöz’ün hayatını kaybettiği tespit edildi. Araçta bulunan Adnan Ö.’nün eşi Ayşe Ö., oğlu Ahmet Ö. ve Miraç A. ise ağır yaralı olarak çevredeki hastanelere kaldırıldı. Yaralıların durumlarının kritik olduğu ve tedavilerinin yoğun bakımda sürdüğü bildirildi. SİLAHLARDAN BİRİ ÇÖP KOVASINDA BULUNDU Saldırı sonrası olay yeri inceleme ekipleri bölgede geniş çaplı çalışma yaptı. Elde edilen bilgilere göre, saldırıda kullanılan silahlardan biri olay yerine yakın bir noktadaki çöp kovasında bulundu. Jandarma ekipleri, saldırganları yakalamak için çevredeki güvenlik kameralarını incelemeye alırken, olayın nedenine dair çok yönlü soruşturma başlatıldı. JANDARMADAN GENİŞ ÇAPLI OPERASYON Olayın ardından İzmir İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı ekipler, saldırgan ya da saldırganların yakalanması için geniş çaplı operasyon başlattı.

Aile ve nüfus için yeni dönem başlıyor: Cumhurbaşkanı Erdoğan "2026-2035 Aile ve Nüfus 10 Yılı"nı ilan etti Haber

Aile ve nüfus için yeni dönem başlıyor: Cumhurbaşkanı Erdoğan "2026-2035 Aile ve Nüfus 10 Yılı"nı ilan etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Aile Forumu’nun kapanış oturumunda yaptığı konuşmada Türkiye’nin ve dünyanın karşı karşıya olduğu demografik tehditlere dikkat çekti. 26 ülkeden bakanların katıldığı forumda konuşan Erdoğan, aile kurumunun kutsallığına ve modern çağda karşılaştığı tehditlere vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı, 2026-2035 yıllarını kapsayacak şekilde “Aile ve Nüfus 10 Yılı” ilan ettiklerini belirtti. "Aile, Yerine Hiçbir Yapının Konamayacağı Kutsal Bir Müessesedir" Erdoğan konuşmasında aileyi "toplumun çimentosu, insanlığın temel taşı" olarak niteledi. Ailenin hem kadını hem çocuğu koruyan bir yapı olduğunu ifade eden Erdoğan, “Modernleşmeyi yalnızlaşma üzerine kuran anlayış toplumlara huzur veremez” dedi. Cinsiyetsizleştirme Eleştirisi: “İnsan Fıtratına Savaş Açılmış Durumda” Cumhurbaşkanı, konuşmasının büyük bölümünü küresel ölçekte yürütülen cinsiyetsizleştirme projelerine ayırdı. LGBT hareketlerini “insan onuruna, çocuklara ve kadınlara yönelik bir tehdit” olarak tanımlayan Erdoğan, “Bu sapkınlığa karşı mücadele, aynı zamanda bir insanlık mücadelesidir” dedi. Özgürlük adı altında dayatılan fikirlerin aslında bireyleri esarete sürüklediğini belirterek, “Ailesinden koparılan bireyin özgün olması mümkün değildir” ifadelerini kullandı. Demografik Alarm: Türkiye'nin Doğurganlık Hızı Tarihi Dipte TÜİK’in güncel verilerine dikkat çeken Erdoğan, Türkiye'nin doğurganlık hızının 1,48'e gerilediğini ve bunun “bir felaket” olduğunu ifade etti. “Bu oran, nüfus yenileme eşiği olan 2,1’in çok altındadır” diyen Cumhurbaşkanı, muhalefetin konuyu ekonomiyle bağdaştırmasını eleştirdi. Erdoğan, düşük doğum oranlarının temelinde ekonomik değil, kültürel ve sosyal etkenlerin bulunduğunu söyledi. "Nüfus Politikaları Kurulu" ve "Aile Yılı" Uygulamaları Genişletilecek 2024’te kurulan Nüfus Politikaları Kurulu’nun önemine değinen Erdoğan, 2025’in Aile Yılı ilan edildiğini hatırlattı. Gençlerin evliliğini teşvik eden Aile ve Gençlik Fonu’nun 81 ile yayıldığını ve şimdiye dek 114 bin başvuru alındığını, 41 bin çiftin bu fondan yararlanmaya hak kazandığını açıkladı. Ayrıca 28 Mayıs itibarıyla yeni doğan çocuklar için hazırlanan destek paketlerinin devreye alınacağını belirten Erdoğan, 163 bin 295 haneye toplamda 1,2 milyar liralık doğum yardımı yapılacağını duyurdu. 2026-2035 Aile ve Nüfus 10 Yılı Konuşmasının en çarpıcı duyurusu ise 2026-2035 döneminin “Aile ve Nüfus 10 Yılı” olarak ilan edilmesiydi. Bu dönemde; iş hayatından eğitime, şehir planlamasından sosyal politikalara kadar tüm kamu politikalarının aileyi merkeze alacak şekilde yeniden düzenleneceğini kaydeden Cumhurbaşkanı, “Bu bir istatistik değil, bize verilen net bir uyarıdır” dedi. "Aile, Türkiye Yüzyılı’na Açılan En Muhkem Kapımızdır" Erdoğan, konuşmasını aile bağlarının Türk toplumunun ayakta kalmasını sağlayan temel güç olduğunu vurgulayarak tamamladı: “Aile, küresel emperyalizm karşısında en korunaklı limanımız, en sağlam kalemizdir. Hep birlikte aileyi korumak için omuz omuza vereceğiz. Mutlu aile, mutlu birey ve mutlu bir toplum demektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''LGBT denilen sapkın akımlar için gerekli tedbirleri alıyoruz'' Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''LGBT denilen sapkın akımlar için gerekli tedbirleri alıyoruz''

AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları’nın ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen “Anneyle Güçlü Aile, Aileyle Güçlü Türkiye” programı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Türkiye’nin dört bir yanından ve dünyanın farklı ülkelerinden annelerin bir araya geldiği programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile yapısının korunmasına yönelik atılan adımları anlatarak, “Gençleri evlendirmeye özendirecek pek çok adım atıyoruz. LGBT denilen sapkın akımlar için gerekli tedbirleri alıyoruz” dedi. ANNENİN TOPLUMDAKİ ROLÜNE VURGU Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Toplumun temeli ailedir, ailenin temeli ise annedir” ifadesini kullandı. AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı’na programın düzenlenmesi nedeniyle teşekkür eden Erdoğan, “Annelerimizin haklarını ne yaparsak yapalım ödeyemeyiz” dedi. ANNELER GÜNÜ KUTLAMASI Erdoğan, tüm annelerin Anneler Günü’nü kutladığını belirtti. “Dar-ı dünyadan dar-ı ukbaya göç eden tüm annelerimizi rahmetle anıyorum” diyen Erdoğan, başta annesi olmak üzere vefat eden annelerin hatırasına dua etti. ŞEHİT VE GAZİ ANNELERİNE MESAJ Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şanlı hilalin dalgalanması, milletimizin istiklali ve istikbali için canlarını feda eden şehitlerimizin muhterem annelerinin Anneler Günü’nü ayrıca kutluyorum” dedi. Erdoğan ayrıca, gazilerin annelerine de teşekkür etti. FİLİSTİN VE GAZZE GÜNDEMDE Konuşmasında Gazze’de yaşananlara da değinen Erdoğan, “Filistin’de 19 aydır devam eden soykırımda şehit olan Gazzeli anneleri rahmetle anıyorum” ifadelerini kullandı. SOSYAL POLİTİKALAR VE DESTEKLER Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile ve kadın politikalarına dair güncel rakamlar ve uygulamaları da paylaştı: Sosyal yardımların %61’i kadınlara tahsis edildi. Evde bakım hizmetlerinden yararlanan engelli bireylerin sayısı 544 bini geçti. Kamuda çalışan engelli birey sayısı 73 bin 800 oldu. İlk çocuk için 5 bin TL doğum yardımı yapılacağı açıklandı. 2025’in “Aile Yılı” ilan edildiğini hatırlatan Erdoğan, doğum ve evlilik yardımlarının artırılarak sürdürüleceğini belirtti. KADINA ŞİDDETLE MÜCADELE Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadına karşı şiddette sıfır tolerans ilkemiz doğrultusunda hareket etmeye devam ediyoruz” dedi. 6284 sayılı kanunun tavizsiz uygulanacağını belirten Erdoğan, kadına şiddet uygulayanlara en ağır cezaların verilmesi için gereken her adımın atılacağını söyledi. LGBT VE EVLİLİK POLİTİKALARI Erdoğan, LGBT hareketleriyle ilgili olarak “Toplumu ifsat eden akımlara karşı tedbirler alıyoruz” dedi. Evliliği zorlaştıran uygulamalarla mücadele ettiklerini vurguladı. TERÖRLE MÜCADELE VE GÜVENLİK Konuşmasında güvenlik politikalarına da yer veren Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecini büyük bir titizlikle yürütüyoruz” ifadelerini kullandı. Devletin istihbarat ve güvenlik birimlerinin kararlılıkla çalıştığını belirten Erdoğan, “Her an müjdeleri alabilirsiniz” sözleriyle yeni gelişmelere işaret etti. Programa Türkiye genelinden şehit, gazi, engelli, depremzede ve evlat nöbetindeki Diyarbakır annelerinin yanı sıra Azerbaycan, Suriye, Filistin, Sudan ve Bosna Hersek gibi ülkelerden gelen anneler de katıldı. Erdoğan’ın masasında sanatçı Hülya Koçyiğit, Türkiye Cumhuriyeti 22. Başbakanı Tansu Çiller ve Ahmet Minguzzi’nin annesi Yasemin Akıncılar Minguzzi de yer aldı.

Doğum yardımı desteği başlıyor: İlk çocuğa 5 bin TL, üçüncüye aylık 5 bin TL! Haber

Doğum yardımı desteği başlıyor: İlk çocuğa 5 bin TL, üçüncüye aylık 5 bin TL!

Türkiye'de düşen genç nüfus oranının yükseltilmesi ve aileleri çocuk sahibi olmaya teşvik etmek amacıyla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından doğum yardımı uygulaması genişletildi. Bakan Mahinur Özdemir Göktaş'ın açıklamalarına göre, 1 Ocak 2025 ve sonrası doğumlar için geçerli olacak yeni doğum yardımı sisteminde ilk çocuk için tek seferlik 5 bin TL, ikinci çocuk için aylık 1500 TL, üçüncü çocuk ve sonrası için ise aylık 5 bin TL destek ödemesi yapılacak. DOĞUM DESTEĞİ ÖDEMELERİ NE ZAMAN? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, doğum yardımı destek sistemine ilişkin detayları kamuoyuyla paylaştı. 169 binin üzerinde başvuru aldıklarını belirten Göktaş, ilk ödemelerin Mayıs 2025’te yapılacağını açıkladı. Yeni düzenlemeye göre doğum yardımı miktarları şöyle belirlendi: Birinci çocuk için: Tek seferlik 5.000 TL ödeme, İkinci çocuk için: Aylık 1.500 TL destek, çocuk 5 yaşına (60 ay) gelene kadar, Üçüncü ve sonraki çocuklar için: Aylık 5.000 TL destek, çocuk 5 yaşına (60 ay) gelene kadar. Destek ödemeleri yalnızca 1 Ocak 2025 ve sonrasında doğan çocuklar için geçerli olacak. Göktaş ayrıca, "En çok başvuru İstanbul’dan, ardından Ankara ve Şanlıurfa geliyor. Başvuru yapılan çocukların %43’ü ilk çocuk," ifadelerini kullandı. Kimler Faydalanabilir? Doğum yardımı, Türk vatandaşları ile Mavi Kart sahiplerine yönelik olarak veriliyor. Anne ya da babadan en az birinin Türk vatandaşı veya Mavi Kart sahibi olması yeterli. 15 Mayıs 2015 sonrası canlı doğan çocuklar için yapılan yardımlar kapsamına, 1 Ocak 2025 sonrası doğanlar ek olarak düzenli ödemelerle desteklenecek. Başvurular Nasıl Yapılır? Başvurular öncelikli olarak e-Devlet üzerinden yapılacak. Ancak e-Devlet’e erişimi olmayan vatandaşlar, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri ile Sosyal Hizmet Merkezlerinden başvuru desteği alabilecek. Yurt dışında yaşayan vatandaşlar ise başvurularını büyükelçilikler ve konsolosluklar aracılığıyla yapabilecek. Ödemeler Nasıl Alınacak? Başvurusu kabul edilen hak sahipleri, ödemelerini kimlik ibrazıyla PTT şubelerinden çekebilecek. Aylık ödemeler annenin hesabına yatırılacak.

Türkiye’de 21 milyon 817 bin 61 çocuk var Haber

Türkiye’de 21 milyon 817 bin 61 çocuk var

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ait İstatistiklerle Çocuk verilerini paylaştı. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, Türkiye’nin toplam nüfusu 85 milyon 664 bin 944 kişi olarak kaydedilirken, bunun 21 milyon 817 bin 61’ini çocuklar oluşturdu. Çocuk nüfusunun dağılımı ise erkek çocuklar lehine, %51,3 erkek ve %48,7 kız çocuklar şeklinde gerçekleşti. Çocuk Nüfusu Oranı Zamanla Düşüyor Çocuk nüfus oranı, son yıllarda önemli bir düşüş göstermiş durumda. Birleşmiş Milletler tanımına göre, 0-17 yaş arası çocuklardan oluşan nüfus, 1970 yılında Türkiye'nin toplam nüfusunun %48,5’ini oluştururken, 1990 yılında bu oran %41,8’e düştü. 2024 yılı itibariyle çocuk nüfus oranı %25,5’e geriledi. Bu düşüş, 2030'larda hızlanarak, nüfus projeksiyonlarına göre 2030 yılında %22,1, 2040 yılında ise %17,9'a inmesi bekleniyor. Çocuk Nüfusunun Gelecekteki Durumu Demografik projeksiyonlara göre, Türkiye’deki çocuk nüfus oranının 2100 yılına kadar daha da azalacağı öngörülüyor. Eğer doğurganlık oranlarında düşüş devam ederse, çocuk nüfus oranının 2100 yılında %14,5 seviyelerine inmesi bekleniyor. Diğer taraftan, doğurganlığı artırıcı önlemler alınırsa, bu oran daha yüksek seviyelerde kalabilir. Yüksek senaryo tahminlerine göre, çocuk nüfus oranı 2100'de %18,6 seviyelerine ulaşacak. Türkiye, AB Ülkelerinden Yüksek Çocuk Nüfus Oranına Sahip 2024 yılında Türkiye’nin çocuk nüfus oranı %25,5 iken, Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki ortalama oran %17,8 oldu. AB üyesi ülkeler arasında en yüksek çocuk nüfusuna sahip ülkeler İrlanda (yüzde 23,0), Fransa (yüzde 20,8) ve İsveç (yüzde 20,6) olarak sıralandı. Türkiye’nin çocuk nüfus oranı, özellikle İtalya, Malta ve Portekiz gibi ülkelerle karşılaştırıldığında çok daha yüksek. Şanlıurfa Çocuk Nüfus Oranı En Yüksek İl 2024 yılı itibarıyla Türkiye’de çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu il Şanlıurfa oldu. Bu ilde, toplam nüfusun %43,8’i çocuklardan oluşuyor. Şanlıurfa’yı Şırnak (%39,8) ve Ağrı (%37,4) illeri takip etti. Diğer yandan, çocuk nüfus oranının en düşük olduğu iller ise Tunceli (%16,4), Edirne (%17,3) ve Kırklareli (%18,0) olarak kaydedildi. Eğitimde Çocukların Durumu 2024 yılı itibarıyla Türkiye’deki 0-17 yaş arasındaki çocuklar, %42,8’inin yaşadığı hanelerde en az bir çocuk bulunuyor. Eğitimde ise belirli yaş gruplarında okullaşma oranları dikkat çekiyor. Beş yaşındaki çocukların net okullaşma oranı %84,3 olarak belirlenmişken, ilkokul seviyesindeki net okullaşma oranı %95,0'a yükseldi. Ortaokul ve ortaöğretim okullaşma oranları sırasıyla %91,5 ve %88,0 oldu. İlkokulda tamamlama oranı ise %98,7’ye çıkarken, ortaöğretimde bu oran %81,2’ye ulaşmış durumda. Kız çocuklarının eğitimde daha fazla başarı göstermesi de dikkat çekiyor; ortaöğretimde kız çocuklarının okul tamamlama oranı %83,0'ken, erkek çocuklarında bu oran %79,4 oldu. Çocuk Sağlığı ve Yoksunluk Durumu TÜİK'in verilerine göre, çocukların %94,5’i genel sağlık durumlarının "çok iyi" veya "iyi" olduğunu ifade etti. Ancak %9,2'lik bir hanehalkı, maddi yetersizlikler nedeniyle çocuklarına yeni giysi almadıklarını belirtmişler. Ayrıca, çocukların çoğu (yüzde 86,7) günde en az bir kez taze meyve ve sebze tüketebiliyor, ancak %10’u maddi sıkıntılar nedeniyle bu besinleri düzenli olarak alamıyor. İnternet Kullanım Oranı Yükseldi 2024 yılında, 6-15 yaş grubundaki çocukların internet kullanım oranı %91,3 olarak kaydedildi. Bu oran, 2021 yılına göre belirgin bir artış gösteriyor. Çocuklar, interneti genellikle video izleme (yüzde 83,9), ödev ve çevrim içi dersler (yüzde 75,0) gibi amaçlarla kullanıyor. İnternette en az yapılan aktivite ise e-posta gönderme oldu (yüzde 13,2). Çocuk İşgücüne Katılım ve Evlilik Durumu 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı 2024 yılında %24,9 olarak belirlendi. Erkek çocuklarda bu oran %35,6 iken, kız çocuklarında %13,7'de kaldı. Bunun yanı sıra, resmi evliliklerde de olumlu bir değişim yaşanıyor. 16-17 yaş grubu kız çocuklarının evlenme oranı 2002’de %7,3 iken, 2024 yılında bu oran %1,6'ya düştü. Çocukların Korunması 2024 yılı itibarıyla, Türkiye’de 258 bin 515 çocuk, babasını kaybetmiş durumda. Ayrıca, 10 bin 430 çocuk koruyucu aile yanında bakım görürken, 5 bin 276 çocuk ise her iki ebeveynini kaybetmiş durumda.

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, aileyi koruyacak anayasa değişikliği için 81 ilde imza kampanyası düzenliyor Haber

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, aileyi koruyacak anayasa değişikliği için 81 ilde imza kampanyası düzenliyor

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, aile yapısının korunması ve kılık kıyafet özgürlüğünün anayasal güvence altına alınması için imza kampanyası başlattı. Kampanya, küresel lobilerin aile yapısına yönelik saldırılarına karşı bir duruş sergilemeyi hedefliyor. Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mustafa Sarıgeçili, devletin bu konuda her türlü tedbiri almasının zorunlu olduğunu belirterek tüm toplumu imza kampanyasına destek olmaya davet etti. "Aileyi zayıflatan küresel saldırılara karşı uyanmalıyız" Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mustafa Sarıgeçili, Ailenin örselendiği, zayıflatıldığı bir zeminde, değerlerimizi yaşatmanın ve millet olarak ayakta kalmamızın mümkün olmadığını belirterek şunları söyledi: “Bu noktada bazı toplumların içler acısı hali ibret almamız için yeterlidir. Hal böyle iken bugün aile, tek dünyacı sapkın küresel lobilerin uyguladıkları çok katmanlı ve sistemli bir saldırının altında var olma mücadelesi vermektedir. Toplumsal cinsiyet ideolojisi üzerinden anormalliği ve sapkınlığı özgürlük olarak sunan bu güçler; tekellerine aldıkları: sosyal medya şirketleri, moda sektörü, dizi ve film sektörü, dijital yayın platformları üzerinden aileyi zayıflatan, dağıtan kültürel ve ahlaki dejenerasyon operasyonu yürütmektedir. Kârdan başka bir değere inanmayan kimi medya kuruluşları aile mahremiyetini yok etmekte! reyting uğruna suç mahalli haline getirdikleri aileyi gözden düşürecek yayınlar yapmakta, ailenin eşsiz değerini zedelemektedirler! Sapkın küresel lobilerin fonladığı birtakım kesimler biyolojik cinsiyeti reddederek cinsiyetsizliği dayatmakta eşcinselliği teşvik ederek eşcinsel evlilik dedikleri sapkınlığı normalleştirmekte, ahlaki bir yapı olan aileyi ifsat etmeye çalışmaktalar. Bütün bunlara aile hayatına zarar veren işsizlik, iş aile hayatı uyumundaki sorunlar, madde bağımlılığı, kumar, şiddet ve benzeri konuları da eklemek gerekmektedir. İnanç ve medeniyet değerlerini geleceğe aktarmak aileyi korumak ve yaşatmaktan geçer.” “Aileyi koruma sorumluluğu hepimizin” Mustafa Sarıgeçili, “Bu sapkınlıkları hak ve özgürlük olarak görmemiz mümkün değildir. Kimliksiz, cinsiyetsiz, değerlerinden arındırılmış, sağlıksız bireyler imal etmek üzere kendisini konumlandırmış bu odakların karşısında durmak ve ailemizi korumak hepimizin sorumluluğu ve görevidir. Bizler, bu hayati meselede devletin her türlü tedbiri almasının tercih değil zorunluluk olduğunu ifade ediyoruz. Bu noktada, aileye karşı yapılan saldırılara karşı sesimizi yükseltiyor, aileyi koruyacak somut hükümlerin Anayasa’da yer almasını sağlamak amacıyla ‘Aileye değer’ diyor ve bir imza kampanyası başlatıyoruz. Anayasa’nın 41’inci maddesinin birinci fıkrasına, ‘Aile, kadın ve erkekten oluşur. Aile ilişkisinin temeli evliliktir’ cümlelerinin eklenerek aile kurumunun ifsada açık olmamasını, sapkınlıkların üzerinde tepinmek istedikleri bir zemine dönüşmemesini istiyoruz. Binlerce yıldır olduğu gibi bugün de yarında aile kadın, erkek ve çocuklardan oluşur. Başka bir tanım ve dayatmayı asla kabul etmiyoruz” diye ifade etti. “Aileyi korumak için 81 ilde imza kampanyası düzenliyoruz” Sarıgeçili, “Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak sapkın küresel lobilere ve yerel işbirlikçilerine karşı ailemizi korumak için ayağa kalkıyor, başlattığımız imza kampanyamızla ‘Anayasa değişsin, Aile korunsun’ diyoruz. Toplumsal yapımız ve geleceğimiz için son derece önemli olan bu iki hayati konuyla ilgili 81 ilde kuracağımız stantlarla başlattığımız imza kampanyasına aziz milletimizi destek vermeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in başlattığı imza kampanyasına katılmak isteyenler imza.memursen.org.tr adresinden de kampanyaya katılım sağlayabiliyor.

Bursa'da dehşet anı: Eşiyle tartışan koca, kadını 4 bıçak darbesiyle öldürdü! Haber

Bursa'da dehşet anı: Eşiyle tartışan koca, kadını 4 bıçak darbesiyle öldürdü!

Bursa'nın Nilüfer ilçesinde 31 Ağustos 2023 tarihinde yaşanan korkunç cinayette eşi Hakkı Koca ile tartışan Leyla Koca, aracından inip kaçmaya çalışırken kocası tarafından 4 bıçak darbesiyle hayatını kaybetti. Olayın ardından Hakkı Koca gözaltına alınırken, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma 3 ayda tamamlandı. Savcı, Hakkı Koca'nın, 'Eşe ve kadına karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.  Sosyal Medya Çalkalandı: Sevgili İddiaları Olayın ardından, Hakkı Koca'nın savcılığa verdiği ifadede dikkat çeken bir başka detay, eşi Leyla Koca'nın, Mustafa Z. isimli biriyle sosyal medyada tanışıp, evli olduğunu öğrendikten sonra ondan ayrılmak istemesi oldu. Ancak, aynı isimli Mustafa Z.'nin, Leyla Koca'nın sevgilisi olduğu iddiaları, cinayetin sebebinin öfkenin çok ötesinde bir aşk üçgeni olup olmadığını sorgulatıyor. Canlı Yayındaki Yüzleşme Üç ay önce, Hakkı Koca’nın eşinin kaçtığını ve Mustafa Z.'ye sığındığını açıkladığı televizyon programındaki şok edici yüzleşme, olayın öncesinde yaşananları gözler önüne serdi. Leyla Koca ise eşinin şiddetini ve saplantılı davranışlarını dile getirdi. Cinayet Sonrası Şok İfadeler: “Bir Anlık Öfkeyle Gerçekleşti” Olay sonrası, Hakkı Koca ifadesinde, “Leyla’yı bıçaklamak istemedim. O anlık öfkemle yaptım, çok pişmanım” diyerek, cinayetini savundu.  Hakkı Koca, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanırken, dava süreci de büyük merak konusu oldu. Savcı, cinayet suçundan Koca’nın en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme ise tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.

Kocaeli'de oğlu tarafından 12 yerinden bıçaklanan kadın: ''Allah herkese böyle bir evlat nasip etsin'' Haber

Kocaeli'de oğlu tarafından 12 yerinden bıçaklanan kadın: ''Allah herkese böyle bir evlat nasip etsin''

Olay, 4 Nisan 2023 tarihinde Kartepe'de bulunan bir ikamette meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 41 yaşındaki S.Ç., mutfaktan aldığı bıçakla annesi F.Ç'yi bıçakladı. Böbreğinden, sırtından ve göğsünden olmak üzere çeşitli yerlerinden 12 kez bıçaklanan 61 yaşındaki kadın, kanlar içinde kaldı. Bir süre sonra S.Ç. olay yerinden ayrılırken, eve gelen F.Ç'nin kız kardeşi 112 Acil Çağrı Merkezi'ne haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, ağır yaralanan kadını ambulansla hastaneye kaldırdı. F.Ç., yoğun bakıma alınırken olaya ilişkin S.Ç. gözaltına alındı. İfadesi alınan F.Ç. tutuklanarak cezaevine gönderildi. "İçimdeki sesler beni bu eyleme yöneltti" "Hayati tehlikeyi arz edecek şekilde üstsoya karşı kasten yaralama" suçundan açılan davanın 6. celsesi Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuklu sanık S.Ç., avukatı ve müşteki anne F.Ç. katıldı. Önceki savunmalarını tekrar ettiğini söyleyen S.Ç., "İçimdeki sesler beni bu eyleme yöneltti. Suç işleme kastım yoktur" diye konuştu. "Allah herkese böyle evlat nasip etsin" Şikayetçi olmadığını söyleyen müşteki F.Ç., "Oğlumun yaptığı eylem dışında Allah herkese böyle evlat nasip etsin. Daha önce bana veya kardeşlerine yönelik kötü bir eylemi olmamıştır. Evlat olarak da bana karşı herhangi bir kusur işlememiştir. Oğlumdan şikayetçi değilim" şeklinde konuştu. "İçimdeki ses bana hükmetmeye başladı" Olaya ilişkin sanık ilk celse verdiği savunmada, "Olay tarihinde 05.00 civarında uyandım. Kahvaltı yapmak istedim. Evde çorba vardı. Kepçe aradım ancak bulamadım. Bunun üzerine canım sıkıldı. Mutfaktaki cam bardağı ve zeytin tabağını yere atarak kırdım. Daha sonra odama geçtim. Orada vücudumda sinirlerimi bozan bir acı hissettim. O esnada kafam gitti. İçimdeki ses bana hükmetmeye başladı. Sürekli uyku haricinde kendi kendine konuşan bir ses duymaktayım. Hissettiğim acı sonrasında içimdeki ses annemi kastederek 'Onu öldür bu acı bitecek ama önce kardeşlerinin gitmesini bekle, kararlı ol' şeklinde seslendi" şeklinde konuştu. "Olayı ben gerçekleştirmedim, sadece yaşadım" Kardeşlerinin evden gitmesini beklediğini dile getiren S.Ç., "Kardeşlerim gittikten sonra mutfaktan bıçak aldım. Anneme vurmaya başladım. İçimdeki ses sürekli, 'Kararlı ol, kararlı ol' diye seslenmeye devam ediyordu. Ben de bu eylemi gerçekleştirirken sürekli, 'Ne zaman bitecek bu acı' diye söylendiğimi hatırlıyorum. Söz konusu eylemi aklımdaki sesin bana hükmetmesi sonucunda gerçekleştirdim. Ben aslında hiçbir şey bilmiyorum. Bana bir şey sormayın. Olayı ben gerçekleştirmedim, sadece yaşadım. O esnada bende bir çaresizlik vardı" ifadelerini kullandı. "Elinden kurtulamayacağımı sandım" Yaşanan olayı anlatan F.Ç, "Olay tarihinde Ramazan ayı olduğu için sahura kalkmıştık. Sahur sonrasında sabah uyandığımda mutfakta kırıklar vardı. Oğluma sorduğumda kendisinin yapmadığını söyledi. Tekrardan mutfağa gittim. Bir süre sonra oğlum S.Ç. gelerek beni bıçakladı ve 'Benden ne istiyorsunuz?' diye sürekli söyleniyordu. Elinden kurtulamayacağımı sandım. Bir süre sonra eylemine son verdi. Salona gidip kız kardeşimi aradım. Diğer çocuklarıma ulaşamadım" dedi. "Oğluma şizofreni başlangıcı teşhisi konulmuştur" Konuşmasını sürdüren F.Ç, "Oğlum bir süre sonra yanıma geldi ve tekrar bıçakla vurdu. Daha sonra beni bıraktı ve dışarı çıktı. Ben oğlumu 17-18 yıldan beri sürekli psikiyatri uzmanlarına götürmekteyim. Askerliği sırasında psikolojisi bozuldu. Sonra bu hale geldi. Şimdiye kadar yatarak tedavi görmedi. Sürekli ilaç kullanmaktadır. Şizofreni başlangıcı teşhisi konulmuştur. Oğlundan şikayetçi değilim" diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.