TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Akdeniz Üniversitesi

İLKHABER-Gazetesi - Akdeniz Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Akdeniz Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akdeniz Üniversitesi depremde hayatını kaybeden öğrencilerini anıyor Haber

Akdeniz Üniversitesi depremde hayatını kaybeden öğrencilerini anıyor

Akdeniz Üniversitesi Senatosu tarafından alınan karar doğrultusunda depremde hayatını kaybeden öğrenciler için kendi fakültelerde anma köşesi oluşturuyor. Depremde yaşamını yitiren 20 öğrencinin hatırası fakültelerinde yaşatılacak. "Evlatlarımızı unutmayacağız" 6 Şubat tarihinin tüm Türkiye için acı bir gün olduğunu söyleyen Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, “6 Şubat sabahı büyük bir acıya uyandık. Depremin üzerinden bir yıl geçti ancak acılarımız hala çok taze. Tüm Türkiye'yi yaralayan depremde Akdeniz Üniversitesi olarak 20 evladımızı yitirdik. Onları hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız da. Onların hatıralarını hem kalbimizde hem de okudukları fakültelerde yaşatacağız” dedi. Depremin ardından tüm Türkiye'nin tek yürek olduğunu hatırlatan Rektör Özkan, “Her zaman olduğu gibi zor zamanlarda kenetlenen Türk milletinin dayanışma gücüne bir kez daha şahit oldum. Deprem sonrası Hatay’a giderek yaşanan felaketi bizzat yerinde gördüm. 6 bin öğrencimiz vardı deprem bölgesinde. Hem onlara hem vatandaşlarımıza elimizden geldiğince destek olmak istedik. Yine o dönem depremzedelerimizi üniversitemizde ağırladık. En zor zamanlarında yaralarını bir nebze de olsa sarmaya çalıştık. Halen de depremzede vatandaşlara elimizden geldiğince destek olmaya devam ediyoruz” diye konuştu. Akdeniz Üniversitesi olarak gerek bilimsel çalışmalar gerek topluma katkı çalışmalarıyla deprem çalışmalarına katkı sunmaya devam ettiklerini söyleyen Rektör Özkan, “Dilerim bir daha böyle büyük acılar yaşamayız. Depremde yaşamını yitirenlere tekrar Allah’tan rahmet diliyorum” şeklinde konuştu.

18 yaşındaki üniversiteli Merve’nin 9’uncu günündeki arama çalışmaları da sonuçsuz kaldı Video Galeri

18 yaşındaki üniversiteli Merve’nin 9’uncu günündeki arama çalışmaları da sonuçsuz kaldı

Antalya’da üniversite 1. sınıf öğrencisi 18 yaşındaki Merve Şevval Elmas’ı karadan ve denizden arama çalışmaları 9’uncu gününde de sonuçsuz kaldı. Kızının son görüldüğü şelale yakınından hiç ayrılmayan baba Osman Elmas ise manzara fotoğrafı çeken yerli-yabancı turistler arasında nöbet tutarak denizden ya da karadan gelecek umutlu bir haber bekliyor. Üniversite eğitimi alabilmek için İstanbul’dan Antalya’ya gelen Akdeniz Üniversitesi Gastronomi Bölümü 1. sınıf öğrencisi 18 yaşındaki Merve Şevval Elmas’tan 9 gündür haber alınamıyor. En son Muratpaşa ilçesindeki Düden Park’ta bir işletmenin kameralarına takılan Merve’yi bulmak için arama çalışmaları aralıksız sürüyor. Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Antalya Emniyet Müdürlüğü Deniz Polisi ekipleri Merve’nin en son görüldüğü Düden Park açıklarında arama gerçekleştiriyor. Aramalara Sahil Güvenlik Komutanlığına ve Deniz Polisine bağlı çok sayıda bot ve balık adamla devam ediliyor. Bir yanda manzara keyfi, bir yanda evlat nöbeti Bugün sabahın erken saatlerinde yine arama çalışmalarına kalındığı yerden devam edilse de saat 14.00’e kadar bir sonuç elde edilemedi. Kızının son görüldüğü nokta olan Düden Şelalesi'ne her sabah gelip akşama kadar adeta nöbet tutan baba Osman Elmas, şelaleye gelen yerli-yabancı turistlerin manzara fotoğrafı çektiği alanlarda kızından gelecek bir umut haberi bekliyor. "Devletime ve Antalya halkına daha fazla yük olmak istemiyorum" Arama çalışmalarının devam ettiğini belirten baba Osman Elmas, henüz somut bir gelişme alamadıklarını söyledi. “Kızımı canlı ya da cansız alıp gitmek nasip olur inşallah” diyen baba Elmas, “Benim duam olmasa da çok sevenleri var. Bizi tanımayan insanlar da dua ediyor. Rabbim onların duasının hürmetine kızımı bize bağışlasın. Rabbim emanetine sahip çıkamadığım için beni affetsin, yavrumu gençliğine, cahilliğine bağışlasın. Yavrumu bir şekilde bana geri versin. Rabbime söz veriyorum sahip çıkacağım. Dilim varmıyordu; ölü ya da diri bir şekilde kızımı alıp gitmek istiyorum. Ne devletime ne de Antalya halkına fazla yük olmak istemiyorum” dedi. “Keşke denizi boşaltıp bakmak mümkün olsa” Acılı baba, kızının son görüldüğü noktadan ayrılmadığını, “İki kez rüyama girdi. Bana kızarak gülüyordu. Keşke gerçek hayatıma da tekrar girmiş olsa. Sanki her sabah beni buraya çağırıyor. Denize sesleniyorum. Keşke denizi boşaltmak mümkün olsa ve orada mı değil mi görebilsek. Allah’tan asla umudumu kesmiyorum” sözleriyle dile getirdi. “'Yaşıyorum' de, sana kurban olmaya hazırım” Kızına seslenen Elmas, “Canım kızım daha gençsin. Duygularının esiri olmuş olabilirsin. Hiçbir baba evladına bunu reva görmez bunu bil. Her ne haldeysen, her ne durumdaysan başımın gözümün üstünde yerin var. Hayattaysan bir haber bir söz, ‘yaşıyorum’ de, vallahi billahi yeter. Her şeyin ile başımın tacısın, sana kurban olmaya hazırım” diyerek gözyaşı döktü. “Yavrumu alıp gideyim ya Rabbi” Ebeveynlere de seslenen Elmas, “Yavrularıyla sadece maddi yönden değil, her yönden ilgilensinler. Asla arayı bırakmasınlar. Mesele her söylediğini yapmak değil, anlamak. Biz anlayamadık diye düşünüyoruz. Çünkü asosyal bir kızdı. Daha fazla çektirmesin Allah’ım bizlere. Zayıfız, zayıflığımdan dolayı sana sığınıyorum. İnsanlara fazla yük olmayayım, yavrumu alıp gideyim ya Rabbi” ifadelerini kullandı.

Türkiye "canlı vericili" nakillerde dünya lideri Haber

Türkiye "canlı vericili" nakillerde dünya lideri

ANTALYA (AA) - AYŞE YILDIZ - Organ Nakli Koordinatörleri Derneği Başkanı Nilgün Bilal, canlı vericili nakillerde Türkiye'nin dünya rekoru kırdığını belirterek bunun altyapı, büyük bir tecrübe ve yetenekli ekiplerin başarısı olduğunu bildirdi. Aynı zamanda Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Koordinatörü olan Bilal, AA muhabirine, merkezlerinin her çeşit organ ve doku naklinin yapıldığı Türkiye'deki tek, dünyada da sayılı merkezlerden olduğunu söyledi. Salgın ve depremlerin organ bağışlarının düşmesine neden olduğunu dile getiren Bilal şunları kaydetti: "Pandemi, deprem oldu ama bizim organ nakli bekleyen hastalarımız azalmadılar sayıları arttı. Bu süreçte bağışlanan organ sayıları azaldı. Her yıl dünya istatistikleri açıklanır. Canlı vericili nakillerde dünya rekorunu kırıyoruz. Üç yıldır dünyada canlı vericiden yapılan böbrek ve karaciğer nakillerinde dünya birincisiyiz. Bu çok büyük bir tecrübe, altyapı ve yetenekli ekiplerin başarısı. Tüm ülkenin başarısı. Tıbbi olarak bunu başarabiliyoruz. Bunca hastanın ameliyatını yapıyoruz hem sağlıklı bireyin böbreğini ya da karaciğerinin parçasını alıp hem hastayı sağlığına kavuşturuyoruz. Bu bizim temenni ettiğimiz bir durum değil, ne olursa olsun sağlıklı bireyi ameliyat masasına yatırmak istemiyoruz. Onun için farkındalık yaratarak, kadavradan bağışların artmasını istiyoruz." Bir bebeğin annesinin ameliyat masasına yatıp bebeğine böbreğini vermesi yerine beyin ölümü gerçekleşen kişinin organlarını nakletmek istediklerini belirten Bilal, toplumda organ bağışı farkındalığına ihtiyaç olduğunu vurguladı. Bilal, organ bağışının hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini, beyin ölümü tanısı konulan insanların gerçek ölüm olduğunu hatırlattı. Böbrek ve karaciğer hastalarına kısmen yakınlarından nakil yapabildiklerine değinen Bilal, "Akciğer, yüz, kol, uterus (rahim), kalp bekleyen binlerce insan var. Bu nakilleri yapabilmemiz için beyin ölümü gerçekleşmiş bedenlerin bağışına ihtiyacımız var." dedi. - "Organ bağışı yapmak en büyük iyiliktir" Türkiye'de 150'nin üzerinde organ nakli merkezi olduğuna dikkati çeken Bilal, "Organ nakli merkezlerinde bine yakın yetişmiş doktor, cerrah, nörolog bu işi yapacak organ nakli koordinatörleri her şey var. Bir organ, ülkenin herhangi bir köşesinde bağışlandığında o organın en uygun hastaya en hızlı şekilde ulaşmasını sağlayacak Sağlık Bakanlığına bağlı dünyanın en güçlü ulusal koordinasyon sistemlerinden birine sahibiz." diye konuştu. Dernek olarak "İzin Ver Yaşasın" isimli toplumsal iyilik hareketini başlattıklarını anlatan Bilal, organ bağışının dinen, vicdanen ve insani anlamda yapılabilecek en büyük iyilik olduğunu dile getirdi. Bir gün organ bağışçısı değil, organ alıcısı konumunda olunabileceğini işaret eden Bilal, "Hep birlikte 'İzin Ver Yaşasın' diyelim. Organ bağışı vasiyetinde bulunalım ki vefat eden insanlarımız dünyadan göçerken başka insanlara hayat verebilsin." ifadesini kullandı.

"Kalp Kardeşleri" organ bağışının artması için çaba gösteriyor Haber

"Kalp Kardeşleri" organ bağışının artması için çaba gösteriyor

ANTALYA (AA) - SÜLEYMAN ELÇİN - Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde çeşitli yıllarda kalp nakli olan ve bir araya gelerek "Kalp Kardeşleri" adını verdikleri grubu kuran hastalar, nakillerini gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Bayezid ile buluşarak organ bağışı çağrısında bulundu.Türkiye'de Sağlık Bakanlığı verilerine göre 1442 hasta hayata tutunmak için kalp nakli bekliyor. Kovid-19 salgının başladığı 2019 yılında Türkiye'de 84 kalp nakli yapılırken bu yıl ise organ bağışındaki düşüş nedeniyle sadece 34 nakil gerçekleştirildi.Organ bağışındaki bu düşüş üzerine Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde çeşitli yıllarda kalp nakli olduktan sonra memleketlerine dönen nakil olmuş hastalar da harekete geçti ve "Kalp Kardeşleri" adını verdikleri bir grup kurarak organ bağışı çağrısında bulunmaya başladı.Antalya'ya gelen grup üyeleri, nakillerini gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölümü'nden Prof. Dr. Ömer Bayezid ile buluştu.Kalp Kardeşleri, hastanedeki organ bağışı yapan hastaların isimlerinin yazılı olduğu "Can Ağacı" anıtı önünde organ bağışının önemine dikkati çekti.- 25 yıldır nakledilen kalp ile yaşıyorGrup üyelerinden Hamide Akman, AA muhabirine, annelik sevinci yaşadığı gün kalp yetmezliği çektiğini öğrendiğini söyledi.Çevresindekilerin "Senden önce kalp nakli olmadı. Ölüme gidiyorsun" sözlerine aldırmadan, "Ben yaşamayı seçiyorum. Nakil olacağım" diyerek Akdeniz Üniversitesinde gerçekleştirilen ilk kalp nakli ameliyatının kahramanı olduğunu ifade eden Akman, nakilden sonra adeta ikinci hayatına başladığını anlattı. Nakilden sonra çalıştığını ve emekli olduğunu aktaran Akman, "Kalp yetmezliğini öğrendiğimde kızım dünyaya gelmişti. Kızımı okuttum, üniversiteyi bitirdi ve evlendi. Şimdi 3 yaşında torunum var. Bağış olmasaydı kızımın büyüdüğünü ve torunumu göremeyecektim. Herkesi organ bağışına davet ediyorum. Organlarımız toprak oluncaya kadar hayat olsun, çocuklara anne baba olsun, anne babalara ise evlat olsun." dedi.Akdeniz Üniversitesindeki nakil olan her hastayı ziyaret ettiğini anlatan Akman, "Nakilden sonra onlara moral veriyorum. Beni görünce hayata daha da umutla bakıyorlar. Organ bekleyen hastalarla da buluşuyorum. Çevremde gördüğüm herkese organ bağışının önemini anlatıyorum." diye konuştu.- İki defa kalp nakli olduBursa'da yaşayan 49 yaşındaki ev hanımı Ayla Kıray da doğumun ardından kalp yetmezliği çekmeye başladığını dile getirdi.İlk naklini 2008'de olduğunu ifade eden Kıray, "5 yıl sonra yeniden kalp yetmezliği çekmeye başladım. Yine nasip oldu 2013'te ikinci defa kalp nakli oldum. 10 yıldır da sağlıklı bir şekilde yaşıyorum." ifadelerini kullandı.Nakil bekleyen hastalarla sürekli görüşerek onları motive etmeye çalıştığını vurgulayan Kıray, şöyle devam etti:"Toprak olan organ hiç kimsenin işine yaramıyor. Bağışlanan her organ benim gibi birçok kişi için yeni bir hayat anlamı taşıyor. Evlatlar annesiz, babasız kalmıyor. Biz kalp nakli olan kişiler olarak bir aile olduk. Kalp kardeşiyiz. Aynı kaderi yaşayan insanlar olarak sürekli etkinlikler yapıp organ bağışı çağrısında bulunuyoruz. Bir kişiye bile faydamız olur diye organ bağışına dikkati çekmeye çalışıyoruz. "- "Kahvaltıya gel' diye çağrılıp nakil oldum"Konya'da yaşayan 4 çocuk babası Mehmet Ali Aytekin ise 2007'de kalp yetmezliği yaşadığını, 2 kere bypass ameliyatı olduktan sonra yaşaması için kalp nakli olması gerektiğini belirtti.Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde 24 ay yatarak tedavi gördüğünü anlatan Aytekin, "Hastanede bağışlanacak bir kalp bekledim. 14 tane kalp bağışlandı ancak hiçbirisi bana uyumlu olmadı. En son hastaneden taburcu olunca doktorlar beni arayıp 'Kahvaltıya gel' dediler. Hastaneye kahvaltıya gittim ancak kalp nakli oldum. Hayatımın en güzel kahvaltı daveti oldu. 13 yıl oldu kalp nakli olalı ve çok sağlıklıyım. Organ bağışı bir hayattır. Biz yaşadığımız için organ bağışının önemini çok iyi biliyoruz. Eşim ve çocuklarım organlarını bağışladı." dedi.- 5,5 yıl kalp nakli olmayı beklediBurdur'da yaşayan 33 yaşındaki 2 çocuk annesi Ganimet Akhan, yaşama tutunmak için 5,5 yıl kalp nakli beklediğini belirtti.Nakilden önce konuşmakta bile güçlük çekmeye başladığını söyleyen Akhan, "Çocuklarım yeni doğmuştu. Organlarını bağışlayan aileye teşekkür ediyorum. Çocuklarımı annesiz bırakmadılar. Normal bir insan gibi hayatımı sağlıklı bir şekilde sürdürüyorum. Nakil olduktan sonra kalp kardeşlerimizle, toplantılara, derneklere gidip organ bağışı için çalışmalarda bulunuyoruz." ifadelerini kullandı.- "Sağlıklı bir hayat sürdüklerini göstermeleri çok önemli"Prof. Dr. Ömer Bayezid, kalp nakli için kadavra gerektiğine, özellikle Kovid-19 salgını sonrasında bağışların çok azaldığına dikkati çekti.Türkiye'de yapılan kalp nakillerinin büyük oranda düştüğünü belirten Bayezid, "Organ bağışının artması için özellikle kalp nakli olan hastaların sağlıklı bir hayat sürdüklerini göstermeleri çok önemli. Bu anlamda kalp nakillilerin buluşup topluma mesajlar vermesi çok güzel. İnşallah bağış sayısı eskiye döner ve nakiller artar." değerlendirmesinde bulundu.

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi çapraz organ nakilleriyle öne çıkıyor Haber

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi çapraz organ nakilleriyle öne çıkıyor

Kadavradan ilk rahim, çift kol, kalp, karaciğer, böbrek, kemik iliği, kornea nakilleri başta olmak üzere birçok operasyonun başarılı şekilde yapıldığı hastanede, her yıl çok sayıda hasta yaşama tutunuyor. Yurt dışından ve Türkiye'nin farklı illerinden gelen bazı hastalar da Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Merkezinde nakil oluyor. Kadavradan bağışlar düşük olduğundan çok sayıda hasta yakınlarının bağışladığı karaciğer dokusu ya da böbreğiyle hayata bağlanıyor. Donörüyle (canlı verici) dokuları uyumlu çıkmayan ve kadavradan bağışı bekleme durumu olmayan hastalar için de merkezde çapraz nakil havuzu oluşturuldu. Havuz sayesinde nakil olacak başka hastaların vericileriyle eşleşmesi sağlanıyor. Yılda 30 civarında gerçekleşen eşleşme sayesinde hastalar yapılan çapraz nakillerle sağlığına kavuşuyor. İkisi verici 4 kişinin aynı anda ameliyata alındığı ikili çapraz nakillerin, üçlü, dörtlü olarak da yapılabilmesi için merkezde hazırlıklar sürüyor. Merkez Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı, AA muhabirine, Organ Nakli Merkezinde 42 yıldır önemli çalışmaların yapıldığını söyledi. Merkezde 10 ayda 180'nin üzerinde böbrek, 40 civarında karaciğer naklettiklerini belirten Aydınlı, yıl sonuna kadar yaklaşık 50 karaciğer ve 220 böbrek nakli yapmayı hedeflediklerini kaydetti. - "Havuzda hastaları eşleştirip donörlerini değiştiriyoruz" Bağışlar düşük olduğundan bazı nakilleri canlı vericili yapmak zorunda kaldıklarını anlatan Aydınlı, organ bağışı olduğunda karaciğeri bölerek iki çocuğa, bazen rahatsızlığı bulunan çocuktan çıkardıkları karaciğeri ise domino nakille başka hastaya nakledebildiklerini vurguladı. Vericisi uyumlu çıkmayan hastalar için çapraz nakil havuzlarının olduğunu ifade eden Aydınlı, şöyle konuştu: "Donörüyle kan grubu uyumsuzluğu olan hastalar bize müracaat ettiklerinde bunları havuza alıp eşleştirip, nakiller yapıyoruz. Yeter ki müracaat etsinler. Organ naklinde kan grubu çok önemli. Sıfır grubu donör herkese verebilir. AB grubu herkesten alabilir. Pozitif ya da negatifliğin önemi yoktur. Ama örneğin vericiniz B, siz A iseniz nakil yapılamıyor. O zaman vericisi A kendisi B olan bir grupla bunları havuzda eşleştirip donörlerini değiştiriyoruz. Burada birçok kriter var. Yaş uygunluğu, böbreğin kalitesinin uygun olması gibi. Bunların hepsi detaylıca incelenip, konseyimizden olur çıktığında çapraz nakiller yapıyoruz." Aydınlı, vericinin akraba olmadığı nakillerde etik kurulun onayının gerektiğini ancak çapraz nakillerde onaya ihtiyaç duyulmadığını anlattı. Bu durumun kolaylık sağladığını vurgulayan Aydınlı, "Organ bekleyen çok sayıda hasta çapraz nakilden fayda görüyor. Donörleri aynı anda uyutup ameliyata alıyoruz, peşinden alıcılarına çapraz organ naklini gerçekleştiriyoruz. Çapraz nakilde 4 kişi aynı anda ameliyat ediliyor." dedi. Aydınlı, e-devlet üzerinden de organ bağışının yapılabildiğine dikkati çekerek, her bağışın hayat kurtardığını sözlerine ekledi.

İyiliksever dayı 24 yıl önce verdiği sözü tutarak yeğenine böbreğini bağışladı Haber

İyiliksever dayı 24 yıl önce verdiği sözü tutarak yeğenine böbreğini bağışladı

Kepez ilçesinde ikamet eden 38 yaşındaki emlakçı Gürbüz Yağız, henüz 14 yaşındayken böbrek rahatsızlığı yaşamaya başladı. Zaman zaman ilaç tedavisi gören ve rahatsızlığı son 3 yılda ilerleyen Yağız, kontrol için gittiği hastanede böbreklerinin işlevini yitirdiğini ve acil diyalize girmesi ya da nakil olması gerektiğini öğrendi. Yağız, üzüntüyle aradığı emekli polis memuru dayısı Rıza Kaygısız'ın, "Üzülme. Sen 14 yaşındayken 'Bir gün nakil ihtiyacın olursa böbreğimi vereceğim.' diye söz vermiştim. Sözümü tutacağım." ifadeleriyle umutlandı. Akdeniz Üniversitesi Hastanesine gelen dayı ve yeğenin tetkiklerinde nakil için bir engel olmadığı tespit edildi. Yağız, sık sık bağışladığı trombosit ve kan dolayısıyla sosyal medyada 250 bini aşkın üyesi bulunan Antalya Kan Gönüllüleri grubunda "iyiliksever" olarak anılan dayısından aldığı böbrekle sağlığına kavuştu. Naklin ardından taburcu edilen Yağız, dayısının elini öperek teşekkür etti. - "Artık dayımla farklı bir bağımız yani böbrek kardeşliğimiz de var" Gürbüz Yağız, AA muhabirine, son yıllarda hastalığının ilerlediğini ve hayat kalitesinin oldukça düştüğünü söyledi. Beslenmesinin değiştiğini, salata yemeyi bile çok özlediğini ifade eden Yağız, nakilden sonra kendisini çok iyi hissettiğini dile getirdi. Hastalığının ilerlemesi nedeniyle kızıyla son aylarda yeterince ilgilenemediğini anlatan Yağız, nakilden sonra kızıyla yeniden eski günlerdeki gibi vakit geçirebileceği için çok mutlu olduğunu kaydetti. Çok zor bir süreç olduğu için diyaliz almak istemediğini belirten Yağız, "Dayım hemen gönüllü oldu. Bana 14 yaşındayken söz vermişti. Dayımla aramızda baba-oğul ilişkisi var. Böyle bir dayıya sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Artık dayımla farklı bir bağımız yani böbrek kardeşliğimiz de var." dedi. - "Sadece böbreğimin uyumlu olmamasından korkuyordum" Rıza Kaygısız ise mesleğe ilk başladığı yıllarda ablasının evinde kaldığını ve yeğeniyle baba-oğul gibi olduklarını ifade etti. Yeğeninin sağlığına kavuşmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Kaygısız, "Yeğenime 24 yıl önce verdiğim sözü tutmanın mutluluğunu yaşıyorum. Böbrek nakli olması gerektiğini duyunca bir an bile tereddüt etmedim. Sadece böbreğimin yeğenime uyumlu olmamasından korkuyordum. Her şey istediğimiz gibi gitti. Nakil gerçekleşti ve yeğenim eski günlerine döndü." diye konuştu. Daha önce bir yakın arkadaşının eşi ve başka bir arkadaşının çocuğunun hastanede uzun süre tedavi gördüğünü söyleyen Kaygısız, şöyle devam etti: "O zamanlar çaresizliğin ne olduğunu anlamıştım. Son 10 yıldır düzenli trombosit ve kan bağışçısıyım. Son 10 yılda 50'den fazla trombosit ve 100 üniteden fazla kan bağışında bulundum. Sosyal medyadaki 'kan aranıyor' paylaşımlarına mutlaka duyarlı oluyorum. Örneğin kan vermek isteyen ancak aracı bulunmayan kişileri gecenin bir yarısı arabamla alıp hastaneye ulaştırıyorum. Bu durumdan da mutluluk duyuyorum." Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Organ Nakli Koordinatör Nilgün Bilal, dayı ve yeğenin durumlarının iyi olduğunu ve sağlıklı bir şekilde taburcu edildiklerini kaydetti.

Akdeniz Üniversitesinde Nürnberg basın heyeti ağırlandı Haber

Akdeniz Üniversitesinde Nürnberg basın heyeti ağırlandı

 Akdeniz Üniversitesinde, Almanya'nın Nürnberg kentinden gelen basın heyetinin katılımıyla "Basın Özgürlüğü" paneli düzenlendi. Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Gülbin Arıcı, rektörlük binasında, Antalya Gazeteciler Cemiyetinin (AGC) "Medya Köprüsü" programı kapsamında kente gelen Nürnberg basın heyetinden Nürnberg Basın Kulübü Başkanı Dr. Siegfried Zelnhefer, Alman Basın Ajansı temsilcisi Joachim Hauck, Nürnberg Belediye Başkan Yardımcısı Christian Vogel'i kabul etti. Heyete, AGC Başkanı İdris Taş, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Dış İlişkiler Genel Koordinatörü Mevlüt Yeni, AGC üyesi Işık Tunçel ve beraberindekiler eşlik etti. Ziyareti kapsamında İletişim Fakültesi ev sahipliğinde Basın Özgürlüğü paneli gerçekleştirildi. AGC Başkanı Taş, paneldeki konuşmasında, Nürnberg Basın Kulübü ile yaklaşık 20 yıldır gerçekleşen basın köprüsünün bir parçası olan panelle gelecekteki gazeteci adaylarına farklı deneyimler ve mesleki bakış açısı kazandırmak istediklerini söyledi. Nürnberg Basın Kulübü Başkanı Dr. Siegfried Zelnhefer, basın özgürlüğünün her demokrasi için olmazsa olmaz temel bir özgürlük olduğunu belirtti. Basın özgürlüğünün sadece basın mensuplarının değil her insanın ilgilenmesi gereken bir konu olduğunu vurgulayan Zelnhefer, şunları söyledi: "Basın özgürlüğü bütün dünyada tehdit altında. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün her yıl yaptığı sıralamada geçen yıl Almanya 16. sıradan 21. sıraya geriledi. Basın özgürlüğüne sahip olmakla övünen bir ülke olarak bunun nedenlerine bakmak gerekiyor. Bunlardan birinin toplumsal yürüyüşlerde, protestolarda gazeteciler devlet tarafından değil devlete karşı olan gruplar tarafından tehdit edilip görevleri engelleniyor. Bir diğer neden de resmi kurumların basın kurumlarını bilgilendirme görevini yerine getirmemeleri." Alman Basın Ajansı temsilcisi Joachim Hauck da öğrencilerin panele olan ilgisinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek basın özgürlüğünde önemli olan bir konunun da otosansür olduğunu ve bunun sansürün en etkili şekli haline gelebildiğini ifade etti. Hiçbir medya kuruluşunun holdingler tarafından sahiplenilmediği, bütün medyanın kişilere ait olduğu Almanya gibi ülkelerde dahi otosansür olabildiğini belirten Hauck, içe dönük basın özgürlüğünün ekonomik şartlardan çok etkilendiğini ve medyanın ekonomik durumunun da giderek kötüleşmesi sebebiyle gitgide zorlanılacağını söyledi. Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Dış İlişkiler Genel Koordinatörü Mevlüt Yeni de kutsal bir meslek olan gazeteciliğin tamamen insanlık yararına yapıldığını belirtti. Savaş bölgelerinde görevini yerine getirdiği için hayatını kaybeden gazeteciler olduğunu vurgulayan Yeni, "Biz basın özgürlüğünü konuşurken savaş bölgesinde bir gazeteci daha hayatını kaybetmiş olabilir. Son 20-25 günde sadece Filistin'de 35 gazeteci hayatını kaybetti. Dünyaya orada yaşanan savaş dramını anlatmakla görevli oldukları için hayatlarını kaybettiler." diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.