#Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği

İLKHABER-Gazetesi - Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

AFAD üyesi 13 fotoğraf şehidine duygusal anma Haber

AFAD üyesi 13 fotoğraf şehidine duygusal anma

Kapadokya’ya fotoğraf çekmeye giderken 19 Kasım 1995’te yaşanan kazada, Fotoğraf Amatörleri Derneği (AFAD) üyelerini taşıyan otobüse bir kamyonun arkadan çarpması sonucu araç şarampole yuvarlanmış, 13 AFAD üyesi hayatını kaybetmişti. Kazayı yaralı olarak atlatan Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Onursal Başkanı Dr. Haluk Uygur, kazanın yıldönümünde duygusal açıklamalarda bulundu. Haluk Uygur, yaşananları şu sözlerle anlattı: "Kapadokya'ya fotoğraf çekmek için giderken geçirdiğimiz trafik kazasında 13 arkadaşımızı kaybettik. Kaybettiğimiz kişi sayısı 13 idi ama o kadar sevilen kişilerdiler ki, kentin neredeyse her evinden bir tanıdık eksilmişti." Kazanın yaşandığı Pozantı’da o dönem bir hastanenin olmamasının kayıpların çoğalmasına neden olduğunu belirten Uygur, "Bu yüzden ertesi yıl Pozantı'ya bir trafik hastanesi açılması için kampanya başlatmıştık. Bir araç konvoyu yaparak kaza yerine kadar gitmiş ve oraya tehlikeyi işaretleyen bir levha bırakmıştık" dedi. Uygur, kazada hayatını kaybeden AFAD üyelerinin anısına başlatılan festivalin doğuşunu da anlattı: "1998 yılında da onların anısına, sanatın değişik dallarını kapsayan bir festival yapmaya karar verip, yönetiminde olduğum Altınkoza'yı ve başkanı olduğum AFAD'ı bir araya getirmiş, Uluslararası 13 Kare Festivali'ni başlatmıştık. İsim babası da olduğum festivalin tam 15 yıl küratörlüğünü yaptım." Festivalin kentte yarattığı etkiye de değinen Uygur, "Bando ve fener alayları eşliğinde, valinin, belediye başkanlarının ve sanatçıların katıldığı ‘Sevgi Yürüyüşü’ ile başlayan, dünyadan ve Türkiye'den çok önemli sanatçıların davet edildiği bir festival oldu, 13 Kare… Kentte öyle bir ambians yarattı ki, ara verilmiş Altınkoza film festivalini de canlandırdı. Belediye sanatın gücünü hissedince, Adanalı sanat kurumlarının yıla yayılan tüm etkinliklerini desteklemeye başladı. Adana Sanat Konseyi kuruldu. Adana festivaller kenti haline geldi. Çok sayıda sanat galerisi, müze ve Abidin Dino Sanat Park'ı açıldı. Kente heykeller konulmaya başlandı. Adana'yı anlatan kitaplar yazıldı. Tarihi Kız Lisesi Binası sanat merkezi haline getirildi. Tarihi binaların restorasyonu bilinci oluştu, ilk restore edilen binalardan biri Türkiye'nin ilk Sinema Müzesi olarak düzenlendi. Kültür merkezi olan Kız Lisesi Binası'nda Mehmet Baltacı Fotoğraf Müzesi açıldı. Aynı yerde binden fazla kitabın, 1918 yılından beri Adana'da yayınlanan tüm gazetelerin dijital kopyalarının olduğu kent araştırma alanı yaratıldı." Uygur, günümüzde yaşanan değişikliklere de üzüldüğünü ifade ederek, şunları kaydetti: "Bugün bunların hiçbiri yok. 13 Kare Festivali üzgünüm ki değişen belediye yönetimi ile bazı fotoğrafçıların iş birliği sayesinde iğdiş edildi. Neyse ki AFAD'ın şimdiki yönetimi bunu yaşatmaya çalışıyor. Kendilerini kutluyorum. Ama eski görkemine ulaşmak için çok yol almaları gerekli. Tarihi Kız Lisesi binası halka kapatıldı. Biz orayı kültür ve araştırma merkezi haline getirirken ilgilerini gördüğümüz Adanalılar buna sessiz kaldı. Binadaki Adana kütüphanesinin kitapları, gazete arşivi nereye gitti bilinmez. Neyse ki gazete arşivinin bir kopyası da bendeydi. O zaman var olan Sabancı, 75. Yıl, Kız Lisesi, AÇS, Maliye Sanat Evi galerilerinin artık hiçbiri yok. Sanat Konseyi de artık yok. Dolayısıyla sanat kurumlarının yıl içine yayılan etkinliklerini belediyelerin desteklemesi hayal bile değil. Sanat Konseyi ile birlikte, STK ve sanat kurumlarının kendi aralarındaki dayanışma da ortadan kalktı. Bunu birbirleriyle çakışan cılız etkinliklerden anlayabiliyoruz. Kısaca 30 yıl önce kaybettiğimiz değerli arkadaşlarımızı öldürmemeye çalıştık. Ancak üzgünüm ki geldiğimiz noktada yenildik. Işıklar içinde uyuyun arkadaşlarım."

“Artizan Lezzetler” Atölyesi, Gizerler AVM’de tüketicilerle buluşuyor Haber

“Artizan Lezzetler” Atölyesi, Gizerler AVM’de tüketicilerle buluşuyor

Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği üyesi, Ziraat Yüksek Mühendisi Nesrin Karataş, Beko sponsorluğunda Gizerler AVM tarafından düzenlenen “Artizan Lezzetler Atölyesi” ile tüketicileri ekşi maya ve artizan ekmekçiliğin dünyasıyla buluşturacak. Atölye, bugün (15 Kasım Cumartesi) saat 13.30 ve 15.30’da olmak üzere iki oturum halinde gerçekleştirilecek. Atölye öncesinde açıklamalarda bulunan Karataş, ekşi maya ve artizan ekmek üzerine yürüttüğü akademik ve uygulamalı çalışmalar kapsamında buğdayın izini üç yıldır tarladan sofraya kadar takip ettiğini söyledi. Dört mevsim boyunca tarlada tohum ve toprakla çalıştığını anlatan Karataş, yürüttüğü “Yadigâr Buğdaylar” projesinin ise Anadolu’nun kadim topraklarında üçüncü yılına ulaştığını ifade etti. Proje kapsamında Puratos Türkiye’nin, Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Kuşkayası Köyü’nde yerel buğday çeşidi Zerun’u üçüncü kez ekerek ata tohumlarının korunmasına yönelik önemli bir adım attığını dile getiren Karataş, "Son derece önemli olan bu çalışmalar, buğdayın anavatanı Anadolu’da yerel türlerin sürdürülebilir üretim döngüsünü desteklemeyi amaçlıyor" dedi. Sivas’ın kadim buğdayı Zerun’un yeniden filizlendiğini belirten Karataş, bu buğdayın ekşi mayaya, ekmeğe ve yeni hikâyelere dönüştüğünü vurguladı. Karataş, projeye katkı sunan Puratos Türkiye Genel Müdürü Bora Akın, Eyüp Türkoğlu, Başak Arı Aydın, çiftçiler Savaş ve Mehtap Aktan, akademisyenler Prof. Dr. Zafer Yenal, Prof. Dr. Mehmet Sertaç Özer, Prof. Dr. Sevinç Yücecan, Leyla Feyzioğlu ile belgesel ekibi Canberk Benli, Zebra Film ve 7781 Akıl Fikir Tasarım ekibinden Gamze Şener Özakın ile Burak Ravanoglu’na teşekkür etti. “Yadigâr Buğdaylar” projesinin, GİFT GıdaPlus Ödülleri’nde “En Yenilikçi Gıda Okuryazarlığı Girişimi” seçildiğini hatırlatan Karataş, “Benim için en büyük ödül, o ilk filizin toprağı yarıp yeniden hayat bulmasıydı” dedi.

Gürcü Görkem’in ‘Biz’ sergisi, sanatseverlerle buluşuyor Haber

Gürcü Görkem’in ‘Biz’ sergisi, sanatseverlerle buluşuyor

Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Başkanı Yaşar Ateşoğlu, dernek olarak yeni bir sergiyle sanatseverlerin karşısına çıkacaklarını duyurdu. Ateşoğlu, serginin yalnızca eserleri görmekten öte, bir insanın iç yolculuğuna tanıklık etmek anlamına geleceğini vurguladı. Başkan Ateşoğlu, Gürcü Görkem’in eserleriyle ilk kez butik bir sergi mekânında buluştuklarını belirterek, “Onunla tanışmak, aslında önce resimleriyle göz göze gelmekti. Gördüklerimiz hiçbir akımın tekrarı, hiçbir ustanın gölgesi ve doğanın bir kopyası da değildi. Doğrudan içinden yükselen bir anlatı vardı. Renklerinde coşku, isyan, kararlılık ve çalışma ısrarı hissettik” dedi. Görkem ile tanıştıktan sonra sanatçının sözünü saklamayan, kendini olduğu gibi ifade eden ve çalışmakla varlığını sürdüren bir sanatçı olduğunu gördüklerini aktaran Ateşoğlu, sanatçının bir sözünü de hatırlattı: “Bir gün tüm resimlerimi iyi paralara satacağım. Ama bir lirasını bile kendime harcamayacağım. Bu ülkeye yeniden köy enstitüsü ruhunu taşıyacak okullar açmak için çalışacağım. Gençlere yol açmak için.” Ateşoğlu, bu sözün heyecan değil, bir çalışma disiplini olduğuna dikkat çekerek, “O günden bugüne kendisinin durmadan çalıştığını, kendini geliştirdiğini, öğrenmeye ve denemeye devam ettiğini gördük” diye konuştu. “Gürcü Görkem - “Biz” Resim Sergisi, 14 Kasım 2025 tarihinde Adana Tabip Odası 100. Yıl Sanat Galerisi’nde saat 18:30’da sanatseverlerle buluşacak” diyen Ateşoğlu, şunları kaydetti: “Altınoran olarak, tüm sanatseverleri derneğimizin üyesi olan Görkem’in sergisine davet ediyoruz. Görkem’in eserlerine birlikte bakalım, birlikte konuşalım, birlikte anlamaya çalışalım. Çünkü bazen bir sergi yalnızca resim görmek değil, bir insanın kendi iç yolculuğuna tanıklık etmektir.”

Dr. Uygur: 10 Kasımlar sadece yas değil, Atatürk'ü anlama günüdür Haber

Dr. Uygur: 10 Kasımlar sadece yas değil, Atatürk'ü anlama günüdür

Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Onursal Başkanı Haluk Uygur, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 87. yıl dönümünde, Atatürk’ün vizyonunu anlamanın önemine dikkat çekti. Uygur, Atatürk’ün sadece bir lider değil, aynı zamanda derin bir tarih ve kültür bilincine sahip olduğunu vurguladı. “Atatürk, bir arkeolojik kazının ne kadar pahalı bir şey olduğunu bilerek, cebinden 3000 lirayı Afet İnan’a vermek suretiyle, 1935 yılında Hititler’in başkenti Hattuşaş ve prens mezarlarının bulunduğu kent Alacahöyük’ün kazılmasını sağladı” diyen Dr. Uygur, “Büyük Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün amacı, yaratmaya çalıştığı yeni ulusun, 4000 yıllık geçmiş ile bağını kurarak sağlam temeller oluşturmaktı” ifadelerini kullandı. Söz konusu kazının amacının, Anadolu’nun tarihini oluşturacak bilgilerin bilimsel olarak toplanıp, ülkeyi işgal etmeye çalışanların tezlerine bilimle karşılık verebilmek olduğuna işaret eden Dr. Uygur, “Emperyal güçler, Ege ve Akdeniz’in bir kısmında bulunan Helenistik kalıntıları gösterip, Anadolu’nun sahipleri olarak kendilerini göstermeye çalışıyorlardı. Atatürk ise geniş tarih bilgisiyle, Anadolu’nun tümünde Helenlerden 1500 yıl önce Hatti ardından Hitit uygarlığı olduğunu biliyor ve emperyal tezlere karşılık verebilmek için Hattuşaş’ın kazılmasını ve Hitit Alfabesinin okunmasını istiyordu” dedi. Uygur, Atatürk’ün Hitit tabletlerindeki sırları da bildiğini belirterek, şöyle devam etti: “Okunmamış binlerce Hitit tabletinde yatan sırların, kendisinin Nutuk’ta söylediği gibi, Anadolu’nun tarihin ilk çağlarından beri çeşitli etnografik toplumları bir araya getiren bir halk olduğunu açığa çıkaracağını biliyordu. Bunun için kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başkentinin amblemini Hitit Güneşi yaptı, kurulmasına vesile olduğu önemli bankalardan birinin adını da ETİBANK koydu. Bu yüzden Ankara’nın amblemini değiştirip başka bir şey yapmak, ülkeyi bütünleştiren bir tezi yok etmek anlamına gelirdi. Ve bunu bir beka sorunu olarak gördü.” Uygur, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu anlamda biz Altınoran olarak, 10 Kasımları bir yas günü değil, Atatürk’ü anlamak için bir fırsat olarak görüyoruz. Onun izlerindeki bilim ve sanatın ışığını arayarak onu anlamaya çalışırız.”

Altınoran ve LÖSEV’den umudu sahneye taşıyan proje Haber

Altınoran ve LÖSEV’den umudu sahneye taşıyan proje

Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği ile LÖSEV iş birliğiyle hayata geçirilen “Çiçeklerin Şarkısı” projesi, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında Adana Büyükşehir Belediyesi Fuaye Alanı ve Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikle taçlandı. Projenin sanat yönetmenliğini Altınoran Onursal Başkanı Dr. Haluk Uygur, koordinatörlüğünü de Prof. Dr. Yeşim Mendi üstlenirken, fotoğraf, resim ve müzik atölyelerinde buluşan çocuklar, sahneye umut dolu eserleriyle çıktı. Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Ateşoğlu, etkinliğin ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Her biri umutla büyüyen küçük kalplerin, sanatla güçlenen büyük sesleri bugün bir kez daha bize hayatın özünü hatırlattı. Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında LÖSEV ile birlikte yürüttüğümüz Altınoran Sanat Okulu projesinde gençlerimizle fotoğraf, müzik ve resim atölyelerinde buluştuk. Belki ilk bakışta bu çalışma sadece bir eğitim gibi görünüyordu. Oysa biz, bakmayı değil görmeyi, bir kareyi değil hayatı yakalamayı, sesi değil yüreğin ritmini duymayı konuştuk.” Ateşoğlu, sahneye çıkan çocukların performanslarının herkese büyük bir umut aşıladığını belirterek şöyle devam etti: “Ellerinde ilk kez fotoğraf makinesi tutan, ilk kez bir enstrümana dokunan çocuklarımızın ürettikleri eserleri sahnede gördüğümüzde bir kez daha anladık ki, istenirse dünyada başarılamayacak hiçbir şey yoktur. Her fotoğraf bir hikâye, her çiçek kartı bir nefes, her ritim bir kalp atışıydı. Sanat, bir duvara asılsın diye değil, dünyayı değiştirsin diye vardır. Ve o değişim, işte tam da bu çocukların gözlerinde başladı.” Ateşoğlu, projede emeği geçen tüm kişi ve kurumlara teşekkür ederek sözlerini şu ifadelerle tamamladı: “Bu yolculukta emeği olan herkese gönülden teşekkür ediyorum. LÖSEV ailesine, Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu gönüllülerine, eğitmenlerimize, Garden Koala ve Çukurova Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü’ne, Rüya Eylül Ritim Atölyesi’ne, bestesiyle Hakan Kalıpçıoğlu’na ve en çok da yüreği kocaman gençlerimize. İyi ki varsınız.” “Sanat duvara asılmak için değil, dünyayı değiştirmek için vardır” Etkinliğin sanat yönetmeni Altınoran Onursal Başkanı Dr. Haluk Uygur ise proje deneyimini şu sözlerle paylaştı: “Sanat yaşamım boyunca sayısız projenin içinde yer aldım, yüzlercesinin yürütücülüğünü yaptım. Yurt içi ve yurt dışında onlarca sergi açtım. Bu alanda kırılmış rekorlarım var. Yazdığım kitapların sayısı 90’ın üzerinde. Melvin Jones, Çukurova ve Puduhepa Bilim ve Sanat Onur ödüllerine layık görüldüm. Ancak hiçbirinde, Lösemili çocuklarla birlikte yürüttüğümüz bu fotoğraf, müzik ve resim atölyesinin bana yaşattığı duyguyu hissetmedim.” Uygur, çocukların sanatla kurduğu bağın kendisi için unutulmaz bir deneyim olduğunu vurgulayarak şunları ekledi: “Eline o zamana kadar fotoğraf makinesi almamış, hiç enstrüman çalmamış çocukların kısa sürede gösterdiği gelişimi ve yaratıcılığı gördüğümde, azimle istendiğinde başarılamayacak hiçbir şey olmadığını bir kez daha anladım. Onların bu duygusu, Altınoran’ın sanatta ulaşmak istediği hedefin en somut göstergesidir. Çünkü biz sanatın, duvara asılmak için değil, dünyayı değiştirmek için var olduğuna inanıyoruz.”

Lösemili çocuklar, sanatla şifa buluyor Haber

Lösemili çocuklar, sanatla şifa buluyor

Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği’nin, LÖSEV iş birliğiyle yürüttüğü “Çiçeklerin Şarkısı” isimli proje kapsamında hazırlanan fotoğraf sergisi, yarın (6 Kasım Perşembe) saat 19.00’da Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu ve Fuaye Alanı’nda sanatseverlerle buluşacak. Dernek Onursal Başkanı ve projenin sanat yönetmeni Dr. Haluk Uygur, Haziran ayından bu yana lösemi tedavisi gören çocuklarla gerçekleştirdikleri sanat atölyelerinin meyvelerini toplumla paylaşacak olmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Uygur, “İlk bakışta bir sanat eğitimi gibi görünmesine rağmen, asıl amacımız çocuklara karşılaştıkları sorunları sanatın yaratıcı kıvraklığıyla aşabileceklerini göstermekti. Onların hastalıklarını yenme süreçlerinde yaratıcı düşünmenin gücünden faydalanabileceklerini umduk” dedi. Çiçeklerin anlamı Projede “çiçek” temasını seçmelerinin tesadüf olmadığını vurgulayan Uygur, “Çok kırılgan yapıya sahip olmalarına rağmen doğanın zor koşullarına uyum sağlayarak rengarenk açan çiçeklerin yaşam döngüsü, çocuklarımızın mücadelesine en güzel örnekti” diye konuştu. Çalışmalar kapsamında, Garden-Koala ve Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nden destek alarak çocukların çiçeklerle tanıştığını anlatan Uygur, “Onlara temel fotoğraf eğitimi verdik. Ardından çevrelerinde gördükleri çiçekleri fotoğraflayıp kısa bilgiler yazmalarını istedik. Bu çalışmalar, diğer çocukların da faydalanabileceği birer çiçek kartı haline getirildi ve orijinal kutusu içinde oyun kartlarına dönüştü” ifadelerini kullandı. Ayrıca kadın müzisyenlerden oluşan Rüya-Eylül Ritim Grubu ile yapılan iş birliği sayesinde çocukların “çiçeklerin dilinden şarkı söylemeyi” öğrendiğini anlatan Uygur, Teknokent desteğiyle çocuklara yapay zekâ ve resim dersleri de verdiklerini dile getirdi. Sanatseverleri duygusal bir akşam bekliyor Etkinliğin, Lösemili Çocuklar Haftası’nda yapılacak olmasının da ayrı bir anlam taşıdığını belirten Uygur, şunları kaydetti: “Yarın gerçekleşecek etkinlikte, fotoğraf sergisiyle birlikte müzikli gösteriler, Hakan Kalıpçı’nın lösemili çocuklar için bestelediği özel şarkının ilk seslendirilişi, Altınoran ve LÖSEV marşlarının ortak icrası ve Rüya-Eylül Ritim Grubu’nun çocuklarla sahne alacağı performans yer alacak. 6 Kasım Perşembe günü saat 19.00’da tüm dostlarımızı Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu ve Fuaye Alanı’na bekliyoruz. Etkinliğe katılım ücretsizdir. Rezervasyon gerekmiyor. Ancak varlığınız çocuklarımıza güç verecektir.”

Lösemili çocuklardan sanatla direnç öyküsü Haber

Lösemili çocuklardan sanatla direnç öyküsü

Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği, LÖSEV iş birliğiyle yürüttüğü “Çiçeklerin Şarkısı” adlı sosyal sorumluluk projesiyle lösemiyle mücadele eden çocukları sanatın birleştirici gücüyle buluşturdu. 6 Kasım 2025 Perşembe günü saat 19.00’da Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu ve Fuaye Alanı’nda gerçekleştirilecek sergi ve müzik dinletisiyle, gençlerin umut dolu yolculuğu sanatseverlerle paylaşılacak. Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Başkanı Yaşar Ateşoğlu, projenin amacına ilişkin yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Sanatın iyileştirici gücüne inanıyoruz. Bu özel projede 8–16 yaş arasındaki lösemiyle mücadele eden gençlerle bir araya geldik. Onlara yalnızca fotoğraf çekmeyi değil, dünyaya farklı bir gözle bakmayı, ışığın, umudun ve paylaşmanın anlamını öğretmeye çalıştık. Garden Koala’nın renkli çiçek seralarında objektifleriyle hayata dokundular. Rüya Eylül Ritim Atölyesi’nde ise duygularını müziğe dönüştürdüler.” Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Onursal Başkanı ve projenin sanat yönetmeni Dr. Haluk Uygur da sanatın yalnızca estetik bir ifade biçimi olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu: “İlk bakışta, fotoğraf alanında lösemiyle mücadele eden gençlerimizi eğitmek gibi bir hedefimiz olduğu düşünülebilir. Ancak asıl amacımız, sanat aracılığıyla yaşamın zorluklarıyla baş etme gücünü gençlerin dünyasına kazandırmaktı. Biz sanatın sadece duvarlara asılan bir obje değil, insan zihnindeki yaratım gücü olduğuna inanıyoruz. Her insan bu güce az ya da çok sahip. Bu bilinçle hareket ettik.” Uygur, projenin adını taşıyan etkinliğe tüm sanatseverleri davet ederek, “Sanatın gücü lösemiyi de yenebilir. 6 Kasım akşamı, gençlerimizin çektiği fotoğraflar ve besteledikleri ritimlerle umut dolu bir sergide buluşacağız. Her fotoğraf bir hikâyenin, her çiçek kartı bir kalp atışının yankısı olacak. Sanat iyileştirir” ifadelerini kullandı.

Dr. Haluk Uygur’un ‘Türk fotoğrafına etkisi’ Arnavutluk’ta sunuldu Haber

Dr. Haluk Uygur’un ‘Türk fotoğrafına etkisi’ Arnavutluk’ta sunuldu

Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mutluhan Taş ile doktora öğrencisi Berrak Kılıç, Arnavutluk’ta düzenlenen uluslararası bir kongrede, Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Onursal Başkanı, fotoğraf sanatının Türkiye’deki gelişimine öncülük eden isimlerden Dr. Haluk Uygur’un Türk fotoğrafı ve Adana’nın estetik kimliğinin oluşumu üzerindeki etkilerini konu alan bir bildiri sundu. Sanat yaşamı boyunca hem fotoğraf sanatının teorik temellerine katkıda bulunan hem de Adana’yı ulusal ve uluslararası sanat platformlarında görünür kılan Dr. Uygur’un, kentin kültürel dönüşümüne ve estetik bilincine yön veren çalışmaları bildiride kapsamlı biçimde ele alındı. Bildirinin makale olarak da yayımlanacağı ve kentlerin gelişiminde sanatın rolüne örnek olarak gösterileceği belirtildi. Dr. Haluk Uygur, konuya ilişkin ilkhaber-gazetesi.com’a yaptığı değerlendirmesinde, kendisi ve fotoğraf sanatçısı arkadaşlarının Adana’yı dünyaya tanıtarak hem kente hem de kendilerine önemli bir katkı sağladıklarını söyledi. Uygur, “Bu çalışma, Adana’yı dünyaya taşıyarak bizi de dünyalı yapma çabamızda önemli bir adım” dedi. “Uluslararası unvanlar yerine kent odaklı sanat” Çalışmalarından dolayı Prof. Dr. Mutluhan Taş ve Berrak Kılıç’a teşekkür eden Uygur, sanat anlayışındaki değişimi şu sözlerle anlattı: “Fotoğrafa başladığım ilk yıllarda çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül aldım. Fransa, İsviçre, Romanya, Yunanistan, İran ve KKTC’de sergiler açtım. Ancak zamanla fark ettim ki bunların bana ya da kentime kalıcı bir katkısı olmuyor. Sergiler sona erdiğinde kimse hatırlamıyor. Paris’teki sergi salonundan çıktığımda kimsenin beni tanımadığını anladım.” Uygur, bu farkındalık sonrası sanat anlayışında bir dönüm noktası yaşadığını belirterek, Uluslararası Fotoğraf Sanatçıları Federasyonu’nun verdiği unvanları da terk ettiğini ifade etti. Dr. Uygur, “Artık herkes kendi kentinin fotoğrafçısı olmalı. Sanat, sadece duvarda asılı bir nesne değil, toplumda ortak bir düşünme alanı ve ilerleme yaratmanın aracı olmalı” diye konuştu. “Sanat Adana için, Adana’dan dünyaya” Dr. Uygur, bu düşünceyle birlikte Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği çatısı altında çalışmalarını Adana ve bölgesine odakladıklarını, bu sayede kentin sanatsal kimliğine önemli katkılar sunduklarını dile getirdi. Uygur, şunları kaydetti: “Kentimiz bizi daha çok tanıdı, önümüzü açtı. Ortaya çıkan projeler kitaplara ve kalıcı eserlere dönüştü. ‘Sanat Adana için, Adana’dan dünyaya’ sloganı artık kentimizin şiarı haline geldi. Amacımız, kentimizi evrene taşıyabildiğimiz kadar taşımak. Bu zor bir yol ama bir o kadar da kalıcı.”

Altınoran ve LÖSEV’den lösemiye karşı güçlü iş birliği Haber

Altınoran ve LÖSEV’den lösemiye karşı güçlü iş birliği

Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Onursal Başkanı Dr. Haluk Uygur, Altınoran’ın, LÖSEV ile el ele vererek, geçen yıllarda lösemi hastalığını yenmek için direnen gençler ile ortak bir fotoğraf projesi gerçekleştirdiğini anımsattı. "Ben Bir Kahramanım” isimli projede, LÖSEV'den Aslı Nil Büyüknisan, Yiğit Kaymak, Hüseyin Akalan, Latife Nur Bilir, Mustafa Can Giriş, Serkut Sevgili, Sezer Özdemir, Şeyhmus Kayan ve Aysima Yaşar’ın yer aldığını ifade eden Uygur, “Bu projede gençler, Adana'da sanat ve bilim alanında önemli işler yapan kahramanların yaşam öyküleriyle kendi yaşam mücadelesini eşleştirmiş ve bu eşleşmeyi fotoğraflarla anlatmışlardı. Projenin kitabı hazırlandı, sergiler açıldı. Sergideki tüm fotoğraflar da satıldı. Ve buradan elde edilen gelir ise lösemili çocukların tedavisi için LÖSEV'e aktarıldı” dedi. Uygur, “Bu yıl ise aynı çalışmayı, bu kez lösemiyi yenmeye çalışan bir grup çocukla bir önceki projeden daha genç isimlerin katılımıyla gerçekleştirdik. Bu kez fotoğraf dışında müzik ve yapay zekâ da devreye girdi. Bu konuda sürprizlerimiz var. Altınoran ve LÖSEV olarak yarından itibaren bu konuda bilgilendirme yapacağız” ifadelerini kullandı. Sosyal sorumluluk projeleri sürüyor Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Başkanı Yaşar Ateşoğlu da sosyal sorumluluk projelerine devam ettiklerini belirterek, şunları kaydetti: “Ben Bir Kahramanım projesinde yer alan lösemiyle mücadele eden gençler, ellerindeki imkânları doğru kullanarak lösemi gibi bir hastalığın üstesinden geldikleri gibi, basit cep telefonlarıyla bile mucizeler yaratabileceklerini gösterdiler. Ali Haydar Bozkurt, Çetin Yiğenoğlu, İsmail Timuçin, Mesut ve Eda Dikel, Serhan Kelleözü, Yeşim Mendi, Yıldız Kaçar ve İlknur Solmaz'ın fotoğraflarını çeken bu gençlerimizin eserleri de sergide büyük ilgi gördü. Fotoğraf yanı sıra müzik ve yapay zekanın da yer aldığı yeni projemizin de büyük ilgi göreceğine inanıyoruz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.