SON DAKİKA
Hava Durumu

#Avrupa Birliği

İLKHABER-Gazetesi - Avrupa Birliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Avrupa Birliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Von der Leyen, 'Pfizergate' sonrası yapılan güvensizlik oylamasını geçti Haber

Von der Leyen, 'Pfizergate' sonrası yapılan güvensizlik oylamasını geçti

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Parlamentosu'nda aleyhindeki güvensizlik oylamasından geçti. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen aleyhinde Avrupa Parlamentosu'nda güvensizlik oylaması yapıldı. Von der Leyen, güvensizlik oylamasından geçerek koltuğunu korudu. Von der Leyen'e yönelik güvensizlik oylaması teklifi, 175 parlamenterin desteğini aldı ve üçte ikilik oy çoğunluğuna ulaşamadığı için reddedildi. Oylamada 360 parlamenter, Ursula von der Leyen liderliğindeki AB Komisyonu'nun lehinde, 18 parlamenter de çekimser oy kullandı. Parlamentonun sağ kanadı tarafından desteklenen teklif gerekli desteğe ulaşmış olsaydı Ursula von der Leyen başkanlığındaki AB Komisyonu'nun tüm üyelerinin görevden ayrılmaları gerekecekti. COVİD-19 AŞILARINDAKİ YOLSUZLUK ŞÜPHESİ AP'deki güvensizlik oylaması teklifi, Avrupa şüphecisi Rumen parlamenter Gheorghe Piperea öncülüğünde 72 parlamenterin imzasıyla sunulmuştu. AP mensuplarının desteğini alarak göreve geleli henüz bir 1 yıl dolmadan sunulan güvensizlik önergesi, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in 2021'deki Covid-19 aşısı alımı sürecinde Amerikan ilaç şirketi Pfizer'in CEO'su Albert Bourla ile mesajlaşması ve parlamentodan gelen taleplere rağmen mesajların içeriğini açıklamaya yanaşmaması nedeniyle sunulmuştu. Avrupa Komisyonu, 2021'de Avrupa Birliği adına milyarlarca euro değerinde aşı alımı sürecinde gerçekleşen bu mesaj trafiğinin AB'nin şeffaflık yasalarını ihlal etmediğini açıklamıştı. Öte yandan AB Genel Mahkemesi, skandaldan 4 yıl sonra mayıs ayında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen aleyhinde karar almış ve AB Komisyonu'nun hatalı olduğuna ve mesajların yayınlanması gerektiğine hükmetmişti. "PFİZERGATE" SKANDALINDA KENDİNİ SAVUNMUŞTU AB Genel Mahkemesi'nin kararı sonrasında artan tepkiler ve sunulan güvensizlik önergesi sonrasında von der Leyen, pazartesi günü AP'de yaptığı konuşmada "Pfizergate" olarak anılan skandal konusunda kendisini savunmuştu. Von der Leyen, "Bizi krizden çıkaracak aşıları üreten şirketlerin üst düzey temsilcileriyle irtibat halinde olduğum bir sır değil. Aynı şekilde dünyanın en iyi epidemiyologları ve virologlarından da tavsiye aldım" demişti. Von der Leyen, ayrıca konuşmasında aleyhindeki güvensizlik önergesinin arkasında Kremlin'in yer aldığını ileri sürmüş ve önergenin AB'nin düşmanları ve Rusya tarafından desteklendiğini iddia etmişti. MACARİSTAN BAŞBAKANI ORBAN DA VON DER LEYEN'İN GİTMESİ İÇİN ÇAĞRIDA BULUNMUŞTU AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen aleyhindeki siyasi bloğa katılan liderler arasında Brüksel yönetimine yönelik sert eleştirileriyle bilinen Macaristan Başbakanı Viktor Orban da yer almıştı. Orban, dün sosyal medyadan yayınladığı bir mesajla von der Leyen'in gitme zamanının geldiğini söylemişti. Macaristan Başbakanı Orban'ın Siyasi Direktörü Balzs Orbn da aynı mesajla birlikte, "Onun liderliğinde AB, ekonomik açıdan kendi kendini sabotaja ve kurumların yetkilerini aşması ve jeopolitik vurdumduymazlığa sürüklendi. Sicili kendini açıkça ortaya koyuyor. Ukrayna'yı AB vatandaşlarının önüne koydu. Diplomasiyi değil, savaşı tırmandırmayı tercih etti. Hukukun üstünlüğünü siyasi bir silaha dönüştürdü. AB değerlerini abartılı liberalizmle eşitledi. Yeşil mutabakat, yüksek fiyatlar, çöken tarım, sanayisizleşme. Çiftçileri dışladı, sanayileri boşalttı, kıta genelinde enerji maliyetlerini artırdı. Egemenlik yerine göç kotasını savundu. Örtülü aşı anlaşmaları yaptı ve hatta, kocası biyoteknolojiden kazanç elde etti. AB'yi jeopolitik olarak yalnız bıraktı, Rusya'dan kopardı, Çin'le ticaret savaşına kilitledi ve hatta Washington'daki müttefikleriyle bile ters düştü. Bu liderlik değil, Avrupa'nın gerçek ihtiyaçlarından kopuk, ideolojik bir kontrol. Von der Leyen artık Avrupa'yı temsil etmiyor. Artık değişim zamanı. Artık gitme zamanı" ifadelerini kullanmıştı.

ABD'den AB'ye "yüzde 10 tarife" teklifi! İşte istisna tutulacak sektörler... Haber

ABD'den AB'ye "yüzde 10 tarife" teklifi! İşte istisna tutulacak sektörler...

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Avrupa Birliği (AB) arasında bir süredir devam eden ticaret geriliminde yeni bir gelişme yaşandı. 1 Ağustos'ta yürürlüğe girmesi beklenen kapsamlı gümrük tarifeleri öncesinde, Washington'un Brüksel'e yeni bir anlaşma teklifi sunduğu iddia edildi. POLITICO'nun AB'li bir diplomat ve ulusal bir yetkiliye dayandırdığı habere göre, Trump yönetimi tansiyonu düşürecek ancak temel vergilerden vazgeçmeyecek bir formül önerdi. TEKLİF: YÜZDE 10 TEMEL VERGİ, İKİ SEKTÖRE İSTİSNA İddiaya göre, ABD'nin AB'ye sunduğu teklifin ana hatları şöyle: Tüm AB menşeli mallar için yüzde 10'luk temel gümrük vergisi korunacak. Uçak ve alkollü içkiler gibi bazı hassas sektörlere bu vergiden istisna tanınacak. Bu istisnaların özellikle uçak sanayisiyle öne çıkan Fransa ile alkollü içki ihracatında önemli paya sahip olan Fransa, İtalya ve İrlanda'yı memnun edeceği tahmin ediliyor. OTOMOBİL, ÇELİK VE ALÜMİNYUM KAPSAM DIŞI Ancak Washington'un teklifi, AB'nin en çok talep ettiği sektörleri kapsamıyor. Habere göre ABD, AB'nin siyasi açıdan en hassas olduğu otomobil, çelik, alüminyum ve ilaç gibi sektörleri muaf tutacağına dair hiçbir sinyal vermedi. Bu durumun, müzakerelerdeki en önemli pürüzlerden biri olmaya devam etmesi bekleniyor. GÖRÜŞMELER "HASSAS" BİR ŞEKİLDE SÜRÜYOR ABD'nin tarifelerin geri dönüşü için son tarihi 1 Ağustos'a ertelemesinin ardından diplomatik trafik hızlanmıştı. AB Ticaret Şefi Maros Sefcovic'in, ABD Başkanı Donald Trump ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen arasında Pazar günü yapılan telefon görüşmesinin ardından ABD'li yetkililerle temaslarda bulunduğu belirtildi.

Sürdürülebilir kentsel hareketlilikte üç yıllık başarılar masaya yatırıldı Haber

Sürdürülebilir kentsel hareketlilikte üç yıllık başarılar masaya yatırıldı

Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye Cumhuriyeti eş finansmanıyla yürütülen ve Türkiye Belediyeler Birliği’nin (TBB) nihai faydalanıcısı olduğu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın ise sözleşme makamı olarak yer aldığı SKUP Türkiye projesi kapsamında, Uluslararası Kentsel Hareketlilik Konferansı ve Proje Kapanış Etkinliği Ankara’da düzenleniyor. Konferans, sürdürülebilir kentsel hareketlilik alanında ulusal ve uluslararası öncüleri bir araya getirirken; belediye temsilcileri, büyükelçilik yetkilileri, bakanlık yöneticileri, sektör uzmanları ve akademisyenler kapsamlı bir bilgi paylaşımı için bir araya geldi. Kapsayıcı ulaşım politikalarından yenilikçi finansman modellerine, veri odaklı yönetişim yaklaşımlarından stratejik planlamaya kadar birçok kritik konu masaya yatırılırken, SKUP Türkiye Projesi’nin üç yıllık çıktıları da değerlendirildi. Etkinliğin açılış konuşmaları Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Suat Yıldız ve AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Jurgis Vilcinskas tarafından gerçekleştirildi. “SKUP Türkiye, şehirlerin sürdürülebilir geleceğine ışık tutuyor” Etkinliğin 12 oturum boyunca sürdürülebilir kentsel hareketlilik alanında çalışan tüm paydaşlara kapsayıcı bir diyalog zemini sunduğunu belirten Suat Yıldız, konferansın şehirleri daha yaşanabilir, erişilebilir ve dirençli kılmak için önemli bir fırsat olduğunu ifade etti. SKUP Türkiye Projesi’nin 3 yıl süren uygulama dönemine ilişkin atılan adımların ele alınacağını belirten Yıldız, “Projenin değerli çıktıları, oluşturduğu bilgi birikimi ve sürdürülebilir kentsel hareketlilik alanında sağladığı kurumsal dönüşüm, şehirlerimizin sürdürülebilir geleceğine ışık tutacaktır. Bu proje, yerel yönetimlerimizin kapasitesini güçlendirmek ve ulusal düzeyde bir dönüşüm yaratmak için bir katalizör oldu. SKUP Türkiye Projesi, bugün resmi olarak sona eriyor olabilir; ancak bıraktığı miras, şehirlerimizin geleceğini şekillendirmeye devam edecektir” şeklinde konuştu. “Türkiye, iklim ve sismik dirençlilikte iddialı adımlar atıyor” Proje kapsamında hazırlanan “Beyaz Kitap”ın yalnızca bir politika belgesi değil, aynı zamanda şehirleri daha yaşanabilir kılmak için bir kentsel mücadele yol planı olduğunu ifade etti. AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Jurgis Vilcinskas, “Bu belge, faydalanıcısının şehirleri dönüştürmek için olağanüstü sonuçlar elde ettiği bir çalışmanın ürünü. Dirençli olmak zorundayız. İklim ve sismik dirençlilik için Türkiye iddialı adımlar atıyor. Bu sadece bir kentleşme meselesi değil; hayat kurtarmak adına da hayati önemde. Dönüşüm, zaman ve para ister, kolay bir süreç değildir. Güçlü temelleri olan yerel bir demokrasiye gerektirir. Kentleri daha iyi daha temiz ve daha güvenli yarınlara doğru şekillendirirken yakın bir dost ve ortak olarak Avrupa Birliğine güvenebilirsiniz.” ifadelerini kullandı. Etkinlikte kilit konuşmacı olarak sunum yapan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkan Yardımcısı Kutluhan Taşkın, sürdürülebilir kentsel hareketliliğin yalnızca altyapı değil; ekonomik, çevresel ve sosyal yönleriyle çok boyutlu bir mesele olduğunu vurguladı. Küresel düzeyde siyasal, ekonomik, iklim ve demografik krizlerin şehir yaşamını ve ulaşım sistemlerini doğrudan etkilediğini belirten Taşkın, bu dönüşüm sürecinin insan ve teknoloji etkileşimiyle hızlandığını söyledi. Türkiye'nin kalkınma planlarında yeşil ve dijital dönüşümün merkezde yer aldığını ifade ederek, bu alanların yeni istihdam türleri ve sürdürülebilir şehir politikaları açısından kritik olduğunu dile getirdi. Taşkın, bireysel taşıma yerine toplu taşımanın teşvik edilmesi gerektiğini vurgularken, mikro hareketlilik çözümlerinin de hem çevresel hem ekonomik fayda sağlayacağını kaydetti. Sürdürülebilir ulaşımın toplumsal eşitsizlikleri azaltma potansiyeline dikkat çekerek, yaşlılar, kadınlar, çocuklar ve düşük gelirli kesimlerin ihtiyaçlarının ulaşım politikalarında mutlaka gözetilmesi gerektiğini belirtti. Akıllı şehir teknolojileri ve veri temelli yönetişimin, kent içi ulaşımda verimliliği artıracağına ve entegre sistemlerin önemine dikkat çekti. “Geleceği Şekillendirmek” Panelinde sürdürülebilir kentsel hareketlilik tartışıldı Etkinlik, “Geleceği Şekillendirmek: Etki ve İlerlemenin Anahtarı Planlama” başlıklı panelle devam etti. SKUP Türkiye Projesi Takım Lideri Dr. Volkan Recai Çetin, stratejik planlamanın kentsel hareketlilikte vizyon ve eylemi birleştirme gücünü tartışan panelin moderatörlüğünü üstlenirken, TBB Proje ve Finans Müdürü Fikret Gültekin, proje yönetimi ve dijital altyapının sürdürülebilir ulaşım planlamasındaki rolünü aktardı. Gültekin, belediyelerin sürdürülebilir kentsel hareketlilik için stratejik planlarını ilk altı ayda hazırlamasının kritik olduğunu vurguladı. Gültekin, bu planların ulusal kalkınma politikalarıyla uyumlu, bütüncül ve entegre bir bakış açısıyla oluşturulması gerektiğini belirterek; mali özerklik, öz gelir artışı ve alternatif finansman modellerinin belediyeler için öncelikli hale gelmesi gerektiğine dikkati çekti. Kamu politikaları ve sosyal araştırmaların kentsel hareketlilik planlamasındaki etkisini ele alan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hande Hacımahmutoğlu, kalkınma planlarının ve yıllık programların sürdürülebilir kentsel ulaşım politikalarının belirlenmesindeki önemine değindi. Hacımahmutoğlu, 12. Kalkınma Planı’nda kent içi ulaşımda düşük emisyonlu araçlar, toplu taşıma, mikro mobilite ve yaya hareketliliğine öncelik verildiğini belirtti. Ulaşım ve çevre politikalarının sürdürülebilir kentsel hareketlilikteki öneminden söz eden Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı AB Yatırımları Dairesi Başkanı Dr. Tijen İğci, sürdürülebilir kentsel hareketlilik planlamasında merkezi otoritelerin ve AB fonlarının önemine vurgu yaptı. İğci, Ankara, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Trabzon, Kahramanmaraş ve Düzce gibi illerde uygulanan projelerle yaya öncelikli alanlar, akıllı ulaşım sistemleri ve erişilebilirlik odaklı çözümler geliştirildiğini ifade etti. AB Türkiye Delegasyonu Yeşil Finans ve Kapsayıcı Büyüme Programı Yöneticisi Dr. Göktuğ Kara, karbon finansmanı ve sürdürülebilir liman altyapılarının kentsel hareketliliğe katkısını değerlendirdi. Kara, sürdürülebilir kentsel hareketlilik sürecinin Türkiye’de 2012’den bu yana önemli bir gelişim gösterdiğini ve bu başarının vizyon, kurumsal destek, mevzuat, insan kaynağı ve finansman gibi beş temel unsurun bir arada işlemesiyle mümkün olduğunu belirtti. Ayrıca, “Beyaz Kitap”ın önümüzdeki dönemin vizyon belgesi olacağını ve yerel yönetimler tarafından sahiplenilmesinin kritik olduğunu dile getirdi. SKUP rehberlerinin hazırlanmasındaki deneyimlerini ve sürdürülebilir hareketlilik planlamasını paylaşan SKUP Uzmanı Dr. Susanne Boehler-Baedeker, Türkiye’de sürdürülebilir kentsel hareketlilik alanında yürütülen çalışmaların önemli bir miras oluşturduğunu ve Beyaz Kitap’ın bu süreci yönetişim ve stratejik planlama açısından ileriye taşıyacağını belirtti. Döngüsel ekonomi ve SKUP İzmir Projesi’nin kentsel hareketlilikteki yenilikçi yaklaşımlarını aktaran Panteia Uluslararası ve Ulaşım Direktörü Menno Menist de sürdürülebilir kentsel hareketlilikte uluslararası deneyimlerin ve yerel uygulamaların karşılıklı etkileşimle geliştiğini vurguladı. Projelerin başarısında yönetişim, kapasite geliştirme ve stratejik kararlılığın kritik olduğunu söyleyen Menist, finansmana erişimin mümkün olduğunu ancak neyin istendiğinin net tanımlanması gerektiğini ifade etti.

AB’den Çin’e Rusya uyarısı: Askeri destek derhal sona erdirilmeli Haber

AB’den Çin’e Rusya uyarısı: Askeri destek derhal sona erdirilmeli

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile Belçika’da gerçekleştirilen 13. AB-Çin Üst Düzey Stratejik Diyaloğu Toplantısı’nda, Pekin yönetimini, Rusya’nın askeri sanayisini ayakta tutan tüm maddi desteği derhal sona erdirmeye çağırdı. Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen 13. AB-Çin Üst Düzey Stratejik Diyaloğu Toplantısı, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin eş başkanlığında gerçekleştirildi. Avrupa Birliği Dış İlişkiler Servisi tarafından yayınlanan açıklamaya göre, taraflar, toplantıda temmuz ayında gerçekleştirilecek AB-Çin Liderler Zirvesi için hazırlık yaptı. Toplantıda ikili ilişkilerin yanı sıra genel jeopolitik meseleler de ele alındı. Kaja Kallas, toplantı sırasında AB’nin küresel sorunların çözümünde Çin ile yapıcı bir iş birliği içinde olma yönündeki taahhüdünü yineledi. Açıklamada, "Yüksek Temsilci, ticaret konusunda ekonomik ilişkileri yeniden dengelemek, rekabet şartlarını eşitlemek ve pazara erişimde mütekabiliyeti artırmak için somut çözümler bulunmasının önemini vurguladı" denildi. Toplantıda ayrıca, Çin’in nadir toprak elementlerinin ihracatına uyguladığı kısıtlamaların, Avrupalı şirketler için ciddi riskler oluşturduğu ve küresel tedarik zincirlerinin güvenilirliğini tehlikeye attığı ifade edilerek, Çin’e piyasayı bozucu uygulamalara son verme çağrısı yapıldığı bildirildi. RUSYA’YA YARDIMA DERHAL SON VERME ÇAĞRISI Toplantıda Yüksek Temsilci Kallas, Çinli şirketlerin Ukrayna’ya karşı savaşta Rusya’ya verdikleri desteğin, Avrupa’nın güvenliği için tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Toplantıya ilişkin açıklamada, "Yüksek Temsilci, Çin’i Rusya’nın askeri sanayisini ayakta tutan tüm maddi desteği derhal sona erdirmeye ve Ukrayna’da BM Şartı’na tam saygıya dayalı, kapsamlı ve şartsız bir ateşkes ile adil ve kalıcı bir barışı desteklemeye çağırdı" denildi. KALLAS, İRAN’I NÜKLEER MÜZAKERELERE DÖNMEYE DAVET ETTİ Açıklamaya göre, Orta Doğu’daki durumun da görüşüldüğü toplantıda İsrail ve İran arasında gerilimin azalması memnuniyetle karşılanırken, Yüksek Temsilci Kallas, İran’ı nükleer müzakerelere dönmeye davet ettiklerini ve Avrupa’nın görüşmelere aracılık yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Gazze’de acil bir ateşkese ihtiyaç bulunduğunu da vurgulayan Kallas, görüşmede ayrıca tüm rehinelerin serbest bırakılması ve insani yardımların Gazze’ye engelsiz ve kesintisiz bir şekilde ulaştırılmasına acilen ihtiyaç bulunduğunu ifade etti. Kallas, AB’nin "Tek Çin" politikasına bağlılığını da teyit ederken, Tayvan konusunda güç ve zor kullanma yoluyla statükoyu tek taraflı değiştirmeye yönelik her girişime karşı olduklarını söyledi.

Yunanistan’da tarım sübvansiyonu skandalı: 5 üst düzey isim istifa etti, yerine atamalar yapıldı Haber

Yunanistan’da tarım sübvansiyonu skandalı: 5 üst düzey isim istifa etti, yerine atamalar yapıldı

Yunanistan'da, Başbakan Kiryakos Miçotakis liderliğindeki Yeni Demokrasi hükümeti, Avrupa Birliği (AB) tarım sübvansiyonlarının dağıtımında yaşanan yolsuzluk iddialarıyla sarsıldı. Avrupa Kamu Savcılığı'nın (EPPO) yürüttüğü soruşturma, Cuma günü hükümette bir istifa dalgasına yol açtı. İSTİFALARIN ARDINDAN KABİNEDE ZORUNLU DEĞİŞİKLİK EPPO tarafından Yunan parlamentosuna gönderilen 3 bin sayfalık dava dosyasında isimlerinin geçmesinin ardından, Göç ve İltica Bakanı Makis Voridis, Dışişleri Bakan Yardımcısı Tasos Hatzivasileiou, Kırsal Kalkınma Bakan Yardımcısı Dionysis Stamenitis, Dijital Yönetişim Bakan Yardımcısı Christos Boukoros ve Kırsal Kalkınma ve Gıda Genel Sekreteri Giorgos Stratakos Cuma günü görevlerinden istifa etti. İstifaların ardından Başbakan Miçotakis, kabinede değişikliğe giderek yeni atamalar yaptı. Eski Sağlık Bakanı Thanos Plevris Göç ve İltica Bakanı olarak atanırken, diğer bakan yardımcılıklarına da yeni isimler getirildi. Yeni bakanların Pazartesi günü yemin ederek görevlerine başlaması bekleniyor. SKANDALIN PERDE ARKASI: SAHTE BEYANLARLA ALINAN AB SÜBVANSİYONLARI Avrupa Kamu Savcılığı'nın soruşturması, 2019-2022 yılları arasında AB Ortak Tarım Politikası (CAP) fonlarının, Yunanistan'daki ödeme kurumu OPEKEPE aracılığıyla usulsüz bir şekilde dağıtıldığı iddialarına dayanıyor. Soruşturmaya göre, çok sayıda kişi, aslında kamu arazisi olan meralara sahip oldukları veya kiraladıkları yönünde sahte beyanlarda bulunarak haksız yere AB sübvansiyonları aldı. İstifa eden 5 ismin de skandalın yaşandığı dönemde Kırsal Kalkınma ve Gıda Bakanlığı'nda önemli görevlerde bulunmuş olması dikkat çekiyor. AB'DEN YUNANİSTAN'A 392 MİLYON EURO'LUK CEZA Bu skandal nedeniyle Avrupa Komisyonu, Haziran ayı başlarında Yunanistan'a 392,2 milyon Euro para cezası kesmişti. Bu cezanın, Yunanistan'ın gelecek yıl alması beklenen yaklaşık 1.9 milyar Euro'luk doğrudan AB desteğinden düşülmesi bekleniyor. Bu durum, ülke bütçesinde yaklaşık dörtte birlik bir kayıp anlamına geliyor.

Silifke Yoğurdu Avrupa’ya açılıyor: AB Delegasyonu tanıtım çekimleri yaptı Haber

Silifke Yoğurdu Avrupa’ya açılıyor: AB Delegasyonu tanıtım çekimleri yaptı

Silifke Ticaret ve Sanayi Odası'nın başvurusu sonucunda Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili alan Silifke yoğurdu, artık sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da da yasal koruma altında. Bu önemli gelişmenin ardından, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Silifke’ye gelerek yoğurdun tanıtımı için profesyonel bir çekim gerçekleştirdi. GELENEKTEN GELECEĞE: KÖY EVİNDEN FABRİKAYA Tanıtım çekimleri kapsamında geleneksel üretim süreci, Silifke’de yıllardır aynı yöntemlerle yoğurt mayalayan yerel üreticilerin köy evlerinde kayıt altına alındı. Endüstriyel üretim ise Silifke Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan modern bir süt işleme tesisinde yapılan çekimlerle yansıtıldı. Bu sayede hem geleneksel hem de çağdaş üretim yöntemleri Avrupa kamuoyuna sunulmuş olacak. HALK OYUNU GÖSTERİSİYLE KÜLTÜREL BAĞ VURGULANDI Tanıtım çekimlerinde sadece üretim değil, Silifke'nin kültürel mirası da ön plandaydı. Cavit Erden Müzik ve Folklor Derneği Ekibi, özel olarak hazırlanan “Silifke Yoğurdu” temalı halk oyunu gösterisiyle kamera karşısına geçti. Renkli kostümler ve enerjik performanslar eşliğinde yoğurdun Silifke kültüründeki yeri dansla anlatıldı. “SİLİFKE YOĞURDU ARTIK AVRUPA'NIN DA TANIDIĞI BİR LEZZET” AB Delegasyonu yetkilileri, coğrafi işaretli ürünlerin yerel kalkınmaya katkı sunduğunu, bu ürünlerin Avrupa genelinde tanıtılmasının hem ekonomik hem kültürel değer taşıdığını belirtti. Yapılan açıklamada, “Silifke Yoğurdu artık Avrupa’nın da tanıdığı ve koruduğu bir lezzet. Bu çekimlerle hem bölgenin kültürel zenginliği hem de üreticinin emeği ön plana çıkacak” denildi. ULUSLARARASI BİLİNİRLİK HEDEFLENİYOR Hazırlanan videoların, Avrupa Birliği’nin resmi dijital platformları ve sosyal medya kanallarında yayınlanması planlanıyor. Bu sayede Silifke yoğurdunun uluslararası düzeyde tanınırlığı artırılarak hem yerel üreticiye destek verilecek hem de Türk mutfağının eşsiz bir ürünü dünya ile buluşacak.

Güneyin Yıldızı Yumurtalık, Uluslararası Mavi Bayraklı Plajıyla turizmde yeni bir dönem başlatıyor Haber

Güneyin Yıldızı Yumurtalık, Uluslararası Mavi Bayraklı Plajıyla turizmde yeni bir dönem başlatıyor

Türkiye’nin incisi, Adana’nın gururu ve Güney’in yıldızı olan Yumurtalık, Avrupa Birliği ile uyumlu, prestijli bir çevre ödülüne layık görüldü. Yumurtalık Belediye Başkanı Erdinç Altıok ve ekibinin büyük çaba ve özverisiyle, Ayas Belediye Plajı 2025 yılı Mavi Bayrak ödülleri kapsamında Türkiye’de listeye giren Adana’nın ilk ve tek plajı oldu. Böylece Yumurtalık, Antalya, Muğla, İzmir, Balıkesir, Aydın, Samsun ve diğer pek çok il ile birlikte Adana’ya da Mavi Bayrak kazandıran nadir sahil ilçelerinden biri oldu. Başkan Altıok, “Yaptığımız çevresel iyileştirmelerle Yumurtalık, Türkiye’nin Mavi Bayraklı plajları arasında yerini aldı. Bu başarı tüm hemşerilerimizin ortak gururudur. İlçemizi birlikte daha çağdaş ve modern günlere taşıyacağız” dedi. “Yumurtalık Mavi Bayrak’la turizmde parlayacak” Yumurtalık Plajları’nın yerli ve yabancı turistlerin gözde mekanı haline geleceğini belirten Başkan Altıok şunları söyledi: “İlçemizin Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı (FEE) tarafından yürütülen, Türkiye’de ise Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) koordinasyonunda uygulanan Mavi Bayrak Programı'nın 2025 yılı kapsamında yer almaktan duyduğumuz onuru ve gururu Yumurtalık’lı ve Adanalı hemşerilerimizle paylaşmaktan onur duyuyoruz. Amacımız tarihi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra denizi, plajları, balığı, su sporları, sahil düzenlemeleriyle, güneşiyle ve misafirperver halkıyla ilçemizi daima ileriye taşımak olacaktır. Desteklerini daima yanımızda hissettiğimiz Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar’a, belediye meclis üyelerimize, belediye emekçilerimize ve aile olarak gördüğüm Yumurtalık’ta yaşayan tüm hemşerilerime teşekkür ederim.” “Yumurtalık, Türkiye’nin Mavi Bayraklı Plajları arasında yerini aldı” 2025 yılı programı kapsamında 577 plaj, 29 marina, 18 turizm teknesi ve 8 bireysel yat ile ‘Mavi Bayrak’ ödülüne layık görülen Türkiye’nin İspanya ve Yunanistan’ın ardından dünyada en fazla Mavi Bayrak sahibi üçüncü ülke olduğuna dikkat çeken Başkan Erdinç Altıok, “Güneyin yıldızı Yumurtalık olarak Türkiye’nin bu başarısının içerisinde yer aldığımız için son derece mutluyuz. Yaptığımız çevresel iyileştirmeler ve düzenlemelerle birlikte Yumurtalık ilçemiz Mavi Bayraklı plajlar arasında yer aldı. Bu başarı tüm Yumurtalıklı hemşehrilerimizindir. İlçemizi hep birlikte daha çağdaş ve daha modern günlere kavuşturacağız” şeklinde konuştu. Mavi Bayrak nedir? Avrupa Birliği'nin 1987 yılını "Çevre Yılı" ilan etmesiyle başlayan Mavi Bayrak Programı, Türkiye’de 1993 yılından bu yana uygulanıyor. Programın temel amacı; halk sağlığını korumak, çevresel sürdürülebilirliği sağlamak ve çevre bilincini artırmak olarak biliniyor. Mavi Bayraklı plajlar, 33 çevre ve hizmet kriterine göre değerlendiriliyor. Ayrıca tüm alanlar için 16 davranış kuralı bulunuyor. Bu kriterler arasında düzenli su analizleri, cankurtaran hizmetleri, atık yönetimi, çevre eğitimi, doğal alanların korunması, engelli erişimi gibi unsurlar yer alıyor. Mavi Bayrak Programı bugün 50’den fazla ülkede uygulanıyor, çevresel kalite ve sürdürülebilir turizmin sembolü olarak kabul ediliyor.

ABD Başkanı Trump'tan AB'ye yüzde 50, Apple'a yüzde 25 gümrük vergisi tehdidi! Haber

ABD Başkanı Trump'tan AB'ye yüzde 50, Apple'a yüzde 25 gümrük vergisi tehdidi!

ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social platformunda yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği’ni ABD’nin ticari çıkarlarını istismar etmekle suçladı. AB’nin, güçlü ticaret engelleri, yüksek KDV oranları, kurumsal cezalar, parasal manipülasyonlar ve Amerikan şirketlerine yönelik açtığı davalarla haksız kazanç sağladığını savunan Trump, bu durumun ABD'ye yıllık 250 milyar dolarlık ticaret açığına neden olduğunu ifade etti. Trump, “AB ile yaptığımız ticaret görüşmeleri hiçbir yere varmıyor. Bu yüzden 1 Haziran 2025 itibarıyla AB ürünlerine doğrudan yüzde 50 gümrük vergisi uygulanmasını öneriyorum. Ürünler ABD’de üretilmişse bu vergi uygulanmayacak” dedi. APPLE’A AÇIK UYARI: “YA ABD’DE ÜRET YA VERGİ ÖDE” Açıklamalarında Apple’ı da hedef alan Trump, ABD merkezli teknoloji devinin iPhone’ları Hindistan veya başka bir ülkede değil, ABD’de üretmesini beklediğini söyledi. Trump, “Uzun zaman önce Tim Cook’a bunu ilettim. Eğer ABD’de üretmezlerse Apple, en az yüzde 25 gümrük vergisi ödemek zorunda kalacak” ifadelerini kullandı. SEÇİM ÖNCESİ TİCARET RESTLERİ SERTLEŞİYOR Trump’ın bu çıkışı, 2024 seçimlerinin ardından yeniden gündeme gelen “önce Amerika” ticaret politikalarının yeni bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Trump daha önce de Çin, Meksika ve Kanada gibi büyük ticaret ortaklarına karşı benzer sert çıkışlarda bulunmuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.