Bayram Gelenekleri: El öpmekten harçlığa, Türk kahvesinden aile sofrasına
Evet, bayram kapıya dayandı. Ailemizle bir sofrada buluşup güzel sohbetler ettiğimiz, küçüklerin büyük bir coşkuyla kapı kapı dolaştığı, Türk kahvesi ve çikolatanın eksik olmadığı bayram ziyaretleri çok yakın. Peki, hiç düşündünüz mü, bu değerli gelenekler nereden geliyor? Örneğin, bayramlarda büyüklerimizin elini öpme adeti hangi eski zaman alışkanlıklarıyla bağlantılı? Biz de bu soruların cevabını merak ettik ve siz takipçilerimize en sevdikleri bayram geleneklerini sorduk. Verdiğiniz cevaplardan aldığımız ilhamla, sevilen bayram geleneklerinin kökenini araştırdık.
Büyükleri Ziyaret Etmek ve Aile Kahvaltısı
Pek çoğumuz için bayram, aileyle bir araya gelmek ve keyifli zaman geçirmek demek. Bu yüzdendir ki, bayramda büyükleri ziyaret etmek ve hep birlikte bir sofranın etrafında toplanmak, yıllardan beri süregelen en köklü bayram alışkanlıklarından biridir. Çok eski zamanlardan beri, bayramın birinci günü en yakın aile büyükleri, ikinci ve üçüncü günler ise kademeli olarak nispeten daha uzak akrabalar ziyaret edilir.
Her ziyarette, bayramın birleştirici gücü tüm aileyi özenle hazırlanan kahvaltı sofralarının başına toplar. Lezzetli yemeklerin tadına varılırken, uzun süredir görüşemeyen akrabalar sohbet etme fırsatı bulur. Büyüklerin birbirlerine sorduğu "İşler nasıl gidiyor?" ve ailenin küçüklerine yöneltilen "Okul nasıl gidiyor, derslerin iyi mi?" soruları havalarda uçuşur.
El Öpmek
Bayram ziyaretlerinin olmazsa olmaz geleneklerinden biri de büyüklerimizin elini öpmektir. Aile arasında 'bayramlaşmak' olarak da geçen bu alışkanlık, asırlardır varlığını koruyor. En bilinen sebebi, yaşça büyük olanlara duyduğumuz saygıyı ifade etmektir. Büyüklerimizin elini öpüp başımıza koyduğumuzda ise onlara bir nevi 'Başımın üstünde yerin var' demiş oluruz.
El öpmek, yalnızca bizim kültürümüze özgü bir gelenek değil. Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya gibi farklı coğrafyalarda da el öpme adeti, büyüklere olan saygı ve sevgiyi ifade etme şekli olarak karşımıza çıkar.
Bayramlık
Adı üstünde, bayramlık. Bayram günü ziyaretlere en güzel halimizle gitmek için, bayramın gelmesine günler, belki de haftalar kala çıktığımız bayram alışverişleri ve günün sonunda yüzümüzde koca bir gülümsemeyle eve döndüğümüz, özenle dolabımıza astığımız o nefis bayramlıklar...
Hepimiz özellikle bayram ziyaretlerinde giymek için seçtiğimiz kıyafetlerin şık ve güzel olmasına özen gösteririz ancak eskilerden beri “bayramlık” geleneği illa şık görünmeye değil, temiz giysiler giymeye dayanıyor. Bu temiz giysilerin, bayram günlerini yeni ve güzel bir enerjiyle karşılamamızı sağladığına inanılıyor.
Harçlık
Çocuklar için bayram demek, en güzel kıyafetlerini giyip kapı kapı dolaşmak ve harçlık toplamak demektir. Büyükanneler ve dedeler bir gün önceden bozuk paraları hazırlayıp, evdekilerin ulaşamayacağı bir yere koyarlar. Bayram günü kapı zili çaldığında, bozuk paralar oradan alınır ve kapıdaki miniklerin avuçlarına konur. Kimi büyükler de, çocuklara harçlıklarını bir mendilin içine koyarak vermeyi alışkanlık haline getirmiştir. Bu adet, Osmanlı Dönemi’ne kadar dayanır.
Eski bayramlarda çocuklar toplanıp bir çanağa mum koyar ve kapı kapı dolaşırmış. Komşularının kapılarının önünde durur, hep bir ağızdan tekerlemeler söyler, ‘yağ parası, mum parası’ dedikleri harçlıklar toplarlarmış. Osmanlı’nın konaklarda yaşayan kesiminde ise çocuklara harçlıklar bir mendile sarılarak uzatılırmış.
Türk Kahvesi ve Çikolata
Bayram ziyaretlerinin belki de birçoğumuz için en güzel anı, sevdiklerimizle beraber güzel sohbetler ederken, özenle sehpaya konan Türk kahvelerinin yanında ikramlık çikolataları yemenin keyfidir. Mutlu bir aile ortamı, Türk kahvesi, çikolata. Daha güzel bir üçlü olabilir mi? Günümüzde de bir hayli yaygın olan bu geleneğin eskiden ifade ettiği anlam biraz daha farklıymış. Eskiden kahvenin yanında mutlaka su getirilir; misafir, önce kahveyi alırsa tok, suyu alırsa aç anlamına gelirmiş. Bu da ev sahibinin misafirlerine yapacağı ikramı buna göre düzenlemesine olanak sağlarmış.