#bebek

İLKHABER-Gazetesi - bebek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, bebek haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cesedi çöpe atılan bebeğin annesi tutuklandı Haber

Cesedi çöpe atılan bebeğin annesi tutuklandı

Kocaeli'de 2007 yılında çöp konteynerine göbek bağıyla öldürülmüş halde atılan bebek cinayetine ilişkin tutuklanan anne, "Çocuğumun babasının kim olduğunu bilmiyorum. Lavaboda kanama sonrasında bebeğim düştü. Kucağıma aldığımda yaşamıyordu. Çok korktum. Bebeği bavula koyup çöpe attım" dediği ileri sürüldü. Edinilen bilgiye göre, 27 Mayıs 2007 tarihinde İzmit ilçesi Yahyakaptan Mahallesi'nde meydana gelen olayda, göbek bağıyla öldürülerek çöp konteynerine atılan bebek cesedi bulunmuştu. Faili meçhul olayların aydınlatılmasına yönelik yapılan çalışmalar kapsamında, olayı gerçekleştiren şahsın, bebeğin annesi E.N.Ö. olduğu tespit edildi. Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, 18 Kasım günü Sakarya'nın Sapanca ilçesinde düzenlediği operasyonla şüpheliyi yakaladı. Yakalanan şüpheli, İstanbul Adli Tıp Kurumu Müdürlüğü'nde yapılan DNA eşleştirme işlemleri sonrası adliyeye sevk edildi. E.N.Ö., sevk edildiği adli mercilerce tutuklanarak cezaevine gönderildi. 18 yıl önce olay yerinde bulunan parmak izi delilinden yola çıkılarak şüphelinin kimliğinin tespit edildiği öğrenildi. "Lavaboda bebek düştü, kucağıma aldığımda yaşamıyordu" Olayı itiraf eden kadının, "O dönem çok fazla alkol kullanıyordum. Yalnız yaşıyordum ve birden fazla erkek arkadaşım vardı. Alkolün etkisiyle hangi ilişkiden hamile kaldığımı bilmiyorum. Hamile olduğumu kimseye söylemedim. O gün lavaboya gittiğimde kanamam başladı, bebek orada düştü. Kucağıma aldığımda yaşamıyordu. Çok korktum. Bebeği bir bavula koyup çöpe attım. Yıllardır bunun yüküyle yaşıyorum" dediği ileri sürüldü.

Evde doğurduğu bebeği çöpe atan kadın tutuklandı Haber

Evde doğurduğu bebeği çöpe atan kadın tutuklandı

Samsun'da evde doğurduğu bebeği çöpe attığı iddiasıyla gözaltına alınan kadın tutuklandı. Polis tarafından kadının beyanı doğrultusunda çöp konteynerleri ve çöp istasyonunda yapılan aramalarda ise bebek bulunamadı.Olay, İlkadım ilçesi Fevzi Çakmak Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre 3 çocuk annesi olan ve daha önce evlenip boşanan H.C. (41), hamileliğini gizleyerek, evinde kendi başına doğum yaptı. İddiaya göre doğumu gerçekleştirdikten sonra rahatsızlanan H.C., 14 Ekim'de Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ne başvurdu. Hastanede yapılan kontrollerde kadının doğum yaptığı anlaşıldı. Bebeğin ortada olmaması üzerine durum polise bildirildi. Cinayet Büro Amirliği ekipleri, kadının beyanı doğrultusunda çöp konteynerleri ve çöp istasyonunda arama yaptı ancak bebek bulunamadı. Hastanede tedavi gördükten sonra bugün taburcu olan H.C., Cinayet Büro ekiplerince gözaltına alındı. İlk ifadesinde bebeğini evde doğurduğunu söyleyen H.C., "Diğer çocuklarım duymasın diye banyoda beze sardım. Banyoda gizledim. Bir gün sonra emzirmek için gidince ölmüş olduğunu fark ettim. Poşete koyup çöpe attım" dedi. Polisteki işlemleri tamamlanan kadın, Samsun Adliyesine sevk edildi. İlk ifadesinde bebeğin öldüğünü söyleyen kadın, savcılıktaki ifadesinde ise bebeğin canlı doğduğunu belirtti. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan şüpheli H.C., tutuklanarak Samsun T Tipi Kapalı Cezaevine gönderildi. Öte yandan, bebeğin evde 4-5 gün kaldığı, ardından çöpe atıldığı ileri sürüldü. H.C.'nin hamile kaldığı kişinin kadının başka biriyle de ilişki yaşamış olabileceği şüphesi nedeniyle doğumdan sonra DNA testi yaptırıp, çocuğa sahip çıkmayı düşündüğü öne sürüldü. H.C.'nin geçen yıl bir kez kürtaj olduğu da ileri sürüldü.

Beşiktaş’ta vahşet: Yanık ve kesiklerle bulunan bebeğin annesi tutuklandı Haber

Beşiktaş’ta vahşet: Yanık ve kesiklerle bulunan bebeğin annesi tutuklandı

Beşiktaş’ta çöp konteyneri kenarında, vücudunda yanık ve kesiklerle bulunan bebeğin annesi E.D. çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklandı. Şüpheli ifadesinde, bebeğinin cesedini çöpe bıraktıktan sonra markete gidip alışveriş yaptığını söyledi.Edinilen bilgiye göre, Beşiktaş’ta 31 Ağustos 2025’te belediyenin temizlik çalışanı D.K., temizlik için geldiği sokaktaki çöp konteyneri kenarında göbek kordonu kesilmiş, üzerinde ateş yakılmış, sol göğüs ve sağ çene altında kesik olan bir bebek cesedi görmüştü. Cinsiyeti tam belirlenemeyen bebek cesedini gören temizlik çalışanının ihbarı üzerine olay yerine polis ve ambulans ekipleri sevk edilmişti. Olaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatılırken, bebeğin annesi E.D. soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Şüpheli E.D., emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Şüpheli tutuklandı Adliyede savcılığa ifade veren şüpheli E.D. daha sonra ‘canavarca hisle, alt soya ve kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme’ suçundan tutuklama talebiyle sevk edildiği nöbetçi hakimlikçe, tutuklanarak cezaevine gönderildi. İfadesi ortaya çıktı Öte yandan, zanlı E.D.’nin emniyete ve savcılığa verdiği ifadeler ortaya çıktı. İfadesinde resmi olarak Y.A. ile bir evlilik yapıp boşandığını, boşanma aşamasında ise H.Y. ile dini nikah yaptığını belirten E.D., "H.Y. ile kendisinden gördüğüm şiddet sebebiyle bu yıl ayrıldım ve baba evime geri döndüm. Sonrasında hamile olduğumu öğrenip H.Y.’ye söyledim, tekrar bir araya geliriz diye düşünüyordum ama benimle iletişime geçmedi. Niyetim ilk çocukta olduğu gibi doğurduktan sonra çocuğu ona vermekti" dedi. Bebeğinin cesedini çöpe bıraktıktan sonra markete gidip alışveriş yapmış Doğum yaparken yanında kimse olmadığını söyleyen zanlı, "Kordonunu kazan dairesinde ben kestim, sonrasında emzirmeden ve hiçbir şey yapmadan kazan dairesine bıraktım. Üzerindeki yaralamaları yapıp yapmadığımı hatırlamıyorum. Doğumdan sonraki hiçbir süreci hatırlamıyorum. Eve gittiğimde bebek ağlama sesi hiç gelmedi. Kazan dairesini yıkadım, temizledim. Orayı yıkarken bebeği poşete koydum, tam hatırlamamakla birlikte muhtemelen bebeğe zarar verdim. Daha sonra bebeği çöp konteynerinin yanına götürdüm. Bebeği yakıp yakmadığımı hatırlamıyorum ancak sonrasında marketten döndükten sonra çöp toplayan görevlilerin benim bıraktığım çöp kovasını söndürmeye çalıştıklarını gördüm. Pişmanım" ifadelerini kullandı.

8 aylık bebeğin böbreğinden 15 milimetrelik taş çıktı Haber

8 aylık bebeğin böbreğinden 15 milimetrelik taş çıktı

Eskişehir Şehir Hastanesi'nde yapılan kontrollerde böbreğinde 15 milimetrelik taş tespit edilen 8 aylık bebek, başarılı bir ameliyatla tedavi edildi. Çocuk Ürolojisi Uzmanı Uzm. Dr. Çiğdem Arslan Alıcı, bebeğin daha önce sol böbreğindeki üreteropelvik darlık nedeniyle pyeloplasti ameliyatı geçirdiğini, çocuk nefroloji ve çocuk ürolojisi birimlerince düzenli olarak takip edildiğini aktardı. Dr. Alıcı, "Hastamız, daha önce sol böbrekte üreteropelvik darlık nedeniyle pyeloplasti yapılan bir hastamızdı. Bu nedenle takipteydi. Çocuk nefroloji ve çocuk üroloji tarafından takip edilen hastanın kontrol ultrasonunda sağ tarafta böbrek taşı tespit edildi. Takipte böbrek taşının daha sonra üretere düştüğünü gözledik. 15 milimetrelik üreter taşının distal üreterde olduğunu gördükten sonra hastamızı cerrahiye hazırlayarak, ameliyathaneye aldık. Anestezi Doktorumuz Kemal Bey, Çocuk Nefroloji Doktorumuz Şule Hanım ve benim takibimde hastaya başarılı bir şekilde taş kırma cerrahisi yaptık. Taş kırma cerrahisinden sonra hastanın taşı tamamen parçalandı. Taşın parçalanmasının ardından stentini yerleştirdik ve hastamızı başarılı bir şekilde ameliyattan çıkardık. Hastanın şu an genel durumu iyi. Bu nedenle sağlığına kavuşturarak hastanemizden taburcu ediyoruz" dedi. Tedavisi tamamlanan ve genel durumu iyi olan bebek, taburcu edildi.

Hayat kurtaran sağlık operasyonu Haber

Hayat kurtaran sağlık operasyonu

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde gerçekleştirilen son derece riskli ve nadir görülen bir operasyon gerçekleştirildi. Hastanın hastaneye ulaştığında ciddi nefes darlığı ve genel durum bozukluğu içinde olduğunu ve yapılan tetkiklerde aort damarının patladığını, kalbi çevreleyen boşluğa kan aktığı için kalbin baskı altında kaldığını tespit ettiklerini söyleyen Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Profesörü Dr. Adem İlkay Diken operasyonu şu sözlerle anlattı: "Hasta, kardiyojenik şok tablosunda yani kalp fonksiyonlarının bitme noktasına geldiği bir durumda merkezimize geldi. Kalp Damar Cerrahisi, Anestezi ve Reanimasyon, Kadın Hastalıkları ve Doğum ile Yenidoğan Anabilim Dalı öğretim üyelerinin hastayı hızlıca değerlendirmesi neticesinde dakikalarla yarışarak ameliyata aldık. Aynı anda hem 32 haftalık bebeğin doğumu gerçekleşti, hem de yırtılan aort damarı ve aort kapağı onarıldı. Daha önce geçirilmiş göğüs duvarı ameliyatlarının olması operasyonu daha da zorlaştırdı. Ancak modern teknolojinin tüm imkanlarının kullanıldığı uzun ve zorlu bir ameliyatın sonunda hem anne hem bebek sağlıklı bir şekilde ameliyattan çıktı. Bu hasta örneği, yani Marfan Sendromu olan bir kadın hastada gelişen rüptüre aort diseksiyonu neticesinde aynı anda acil doğum ve kalp ameliyatının başarıyla gerçekleştirilmesi, ülkemizde tıbbi literatürde bir ilk olup, dünyada ise 10’dan az sayıda takdim edilmiştir. Hasta ve bebeği için olumlu sonuçlanan bu ağır sürecin bir parçası olmak üniversitemiz ve ülkemiz adına gurur verici olmuştur." Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı - Perinatoloji Bilim Dalından Uzm. Dr. Ümran Kılınçdemir Turgut, operasyonun kadın doğum ve yenidoğan ekibi açısından önemini şöyle aktardı: "Hasta geldiğinde annenin durumu iyi değildi. Fetal değerlendirmeyi hızla yaptık ve bebeğin kalp atımlarında sorunlar olduğunu tespit ettik. Anne ve bebeğin hayatını kurtarmak için saniyeler çok değerliydi. Kalp damar cerrahisi, perinatoloji ve yenidoğan ekibiyle hızlıca organize olup ameliyata girdik. Bebeği canlı olarak çıkardık ve yeni doğan ekibine teslim ettik. Ardından kalp damar cerrahisi ekibi çok zorlu bir operasyon gerçekleştirdi. Ameliyattan iki hafta sonra anne taburcu edildi. Bebek erken doğduğu için bir süre daha merkezimizde gözlem altında olacak." Diken; "Aort, vücudun en büyük atardamarı olup kalbin pompaladığı kanı tüm vücuda ulaştırmakla görevlidir. Son yıllarda artık vücudun 24. organı olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Aort hastalıklarından biri olan anevrizma damarın olması gereken çapından yüzde 50 oranında büyümesine verilen tıbbi isimdir. Örnekle, normalde 3 santimetre olan aort çapının 4,5 santimetreyi aşması olarak tanımlanır. Anevrizma gelişimi için birçok etmen söz konusudur. Bunların başında yüksek tansiyon, sigara kullanımı ve bazı genetik yatkınlık oluşturan durumlar yer almaktadır. Bu etmenler aort dokusunda yıpranmaya neden olmakta ve hayatın erken dönemlerinden itibaren aortun genişlemesine neden olmaktadır. Bazı ailelerde aort anevrizması daha sık olarak saptanabilir. Marfan sendromu, Loeys-Dietz Sendromu veya Ehlers-Danlos Sendromu gibi genetik geçişli bağ dokusu hastalıkları bu durumu daha da riskli hale getirir ve daha erken yaşlarda aortta yırtılma riski oluşturur" dedi. Hastanın Marfan sendromu olduğuna ve geçmişte birden fazla operasyon geçirmesine rağmen bu tanıyı almadığına dikkat çeken Prof. Dr. Diken, bu sendromun erken teşhis edilmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı: "Marfan sendromlu hastalarda aort normal bireylere göre çok daha erken çaplarda yırtılmaya meyillidir. Normalde 4,5 cm üzeri riskli iken bu hastalarda 4 cm bile hayati risk oluşturabilir. Özellikle gebelik gibi normal fizyolojinin tamamen değiştiği dönemlerde risk çok daha artar. Bu vaka örneğiyle aort anevrizması olan kişilerin erken tanı almasının ve düzenli takiplerinin öneminin altını çizmek istiyorum" diye konuştu. Riskin ciddiyeti ve farkındalık çağrısı Aort anevrizması konusunda önemli uyarılarda bulunan Prof. Dr. Adem İlkay Diken şöyle konuştu: "Yüksek tansiyon, yoğun sigara kullanımı, ailede aort hastalığı veya ani genç yaş ölüm hikayesi bu hastalık için önemli risk faktörleridir. Genetik hastalıklar nedeniyle bu risk 20’li yaşlara kadar inebiliyor. Erken teşhis çok önemli çünkü yırtılma sonrası ameliyatlar hayati riskin yüzde 70-80’lere çıktığı operasyonlar haline geliyor. Öte yandan yırtılma olmadan tanı alan hastalarda anevrizma ameliyatları güvenle ve düşük risklerle yapılabiliyor. Bu nedenle ailesinde aort anevrizması ve ani kardiyak ölüm hikayesi olan, yüksek tansiyon hastaları ve sigara tüketen, kısacası risk grubundaki bireylerin mutlaka kalp damar cerrahına başvurmaları gerekir." Multidisipliner yönetim başarı getirdi Prof. Dr. Diken; "Operasyonun başarısını sağlayan en önemli faktörün multidisipliner yaklaşım olduğunun altını önemle çizmek isterim. Bu tür kompleks ameliyatlar, sadece kalp damar cerrahisinin başarısıyla değil, güçlü bir anestezi ekibi, deneyimli bir kadın doğum ekibi, yetkin bir yenidoğan ekibi ile bu hastaların ameliyat sonrası süreçlerinde duruma vakıf, alanında tecrübeli yoğun bakım hemşire kadrosunun koordineli çalışmasıyla mümkündür. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi gibi merkezlerde bu nedenle başarı oranları tıbbi literatüre yakın seviyelerde gerçekleşmektedir" diye konuştu. Uzm. Dr. Ümran Kılınçdemir Turgut ise özellikle kalp hastalığı olan anneler için gebelik planlamasının hayati önem taşıdığını vurgulayarak, "Genel olarak kalp hastalığı olan kadınlar gebelik planlamadan önce kardiyoloji ve kadın doğum uzmanlarının onayı olmadan gebe kalmamalıdır. Aort diseksiyonu gibi ağır bir komplikasyonu gebelik sırasında yaşayan annelerin çoğu maalesef hayatını kaybediyor. Bu nedenle önlem en önemli adım" dedi. "Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi ekibi; ‘’Farklı branşların insanüstü gayreti ve profesyonel iş birliğiyle yürütülen bu operasyon multidisipliner yaklaşımın hayati önemini bir kez daha gösterdi. Anne ve bebek hayata bağlandı. Hem tıbbi hem de insani açıdan örnek bir başarıya imza atmaktan büyük gurur duyuyoruz." açıklamasında bulundu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.