#Betonlaşma

İLKHABER-Gazetesi - Betonlaşma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Betonlaşma haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akdeniz’in nadir canlısı yok olma tehlikesinde Haber

Akdeniz’in nadir canlısı yok olma tehlikesinde

SAD-AFAG Koordinatörü Cem Orkun Kıraç, dünyadaki tüm yüzgeçayaklılar arasında en az sayıya sahip olan Akdeniz fokunun, aynı zamanda dünyanın en nadir memelilerinden biri olduğunu söyledi. Bu türün, Akdeniz’in eşsiz biyolojik çeşitliliğinin, sağlıklı deniz-kıyı ekosistemlerinin ve kadim kültürlerinin son temsilcilerinden biri ve aynı zamanda Akdeniz’in ‘son elçisi’ olduğunu dile getiren Kıraç, “Akdeniz foku, yaşam döngülerinde hem denize hem de kıyıya birlikte mutlak gereksinim duyuyor” dedi. SAD-AFAG Kıraç, bir deniz memelisi olan Akdeniz fokunun akciğerleriyle solunum yaptığını ve yavrusunu sütüyle emzirerek büyüttüğünü ifade ederek, şu bilgileri verdi: “Doğum ve yavru büyütme sadece karada, kıyının kuru bölümlerinde gerçekleşir. Bu nedenle kesinlikle kıyılara ihtiyaç duyar. Yani Akdeniz foku hem denizi hem de kıyıları kapsayan bir habitatı kullanmak zorundadır. Kıyılar korunmadan habitat korunmuş sayılmaz. Habitat korunmaz ise zaten türlerin korunmasından söz edemeyiz” Dünyada sadece 800-900 birey Kıraç, dünyadaki Akdeniz foku popülasyonunun 800-900 birey civarında olduğuna, Türkiye’de ise SAD-AFAG ve ODTÜ-DBE verileri ile yaklaşık 120 yetişkin bireyin dağınık şekilde yaşadığına ve koruma-araştırma çalışmalarının the Monk Seal Alliance tarafından desteklendiğini ifade etti. SAD-AFAG Kıraç, “Akdeniz fokunun dünyada yavrulama yaptığı nadir coğrafyalardan biri Türkiye’dir. Tür, bugün dünyada yalnızca iki ana bölgede üreme popülasyonu göstermektedir; Doğu Akdeniz’de Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs adası, Atlantik’in doğusunda ise Batı Sahra kıyıları ve Portekiz’in Madeira Adaları” diye konuştu. "Akdeniz foku ön planda bir sembol; esas olan kıyı habitatlarının korunması" Kıraç, Türkiye’nin de üyesi olduğu Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından Akdeniz fokunun küresel ölçekte “tehlike altında” sınıfında kategorilendirdiğini anımsattı. SAD-AFAG SAD-AFAG Koordinatörü Cem Orkun Kıraç, şöyle devam etti: “Bu durum, türün yaşam alanlarıyla birlikte korunması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Akdeniz fokunun habitatını barındıran tüm ülkeler, taraf oldukları uluslararası sözleşmeler gereği bu ender türü ve yaşam alanlarını korumakla yükümlüdür. Asıl ve geri dönüşü olanaksız tehdit: Kıyılarda betonlaşma, yapılaşma ve yeni yolların açılması Ne yazık ki Akdeniz fokunun doğal bir avcısı yok. Onun tek düşmanı, insan ve insan kaynaklı faaliyetlerdir. Türün azalmasının tek bir sebepten değil, altı farklı etkenden kaynaklanıyor. Bunlar, ‘habitat parçalanması (kıyıların yapılaşma ile doğallığını yitirmesi), kıyı mağaralarına dalış ve teknelerle girilerek fokların rahatsız edilmesi, ağlara takılma, hastalıklar, kasıtlı öldürmeler, kıyılardaki yoğun deniz trafiği, deniz ve kıyı kirliliği, aşırı ve yasadışı balıkçılık sonucu balık stoklarının azalması’ şeklinde sıralanıyor.” Son 30 yılda özellikle habitat kaybı ve mağaralarda rahatsız edilmenin Akdeniz fokunun geleceğini en çok tehdit eden faktörler olduğuna dikkat çeken Kıraç, şunları kaydetti: “Akdeniz foku milyonlarca yıldır bu topraklarda ve kıyı alanlarımızda yaşıyor. Onu tanıdıkça sevecek, sevdikçe koruyacağız. Aksi halde Akdeniz, en nadir canlısını sonsuza dek kaybedebilir. Ancak esas olan fokun kendisi değil, Akdeniz kıyı ve deniz alanlarının bir bütün olarak korunmasıdır. Fok bizler için güzel ve eşsiz bir semboldür, önde görünendir ama gerçek olan doğal yaşam alanlarının bütün olarak korunmasıdır. Fok gözlemleriniz de bilimsel açıdan çok değerli. sadafag1987 Instagram veya 0533 488 5858 iletişime geçebilirsiniz."

Verimli tarım arazileri parsel parsel betonlaşıyor Haber

Verimli tarım arazileri parsel parsel betonlaşıyor

Aydın GÖKÇEOĞLU ADANA (İLKHABER) - Adana’nın bereketli toprakları, yılın 12 ayı yörenin ve ülkenin tarımsal üretiminin önemli bölümünü karşılıyor. Bu üretimle ülke ihracatına da ciddi katkı sağlayan kentin verimli tarım arazilerinin üzerinde yükselen beton bloklar ise tarımsal faaliyeti her geçen gün daraltarak riske atıyor. Türkiye'nin tarımsal üretiminde önde çıkan kentlerinden olan Adana’nın tarımsal üretimi, tohum, gübre ve akaryakıt gibi girdi fiyatlarının sürekli artmasına rağmen toprağı binbir güçlükle eken çiftçiler sayesinde sürüyor. Girdi maliyetleri karşısında üretimdeki süreklilik sekteye uğrarken, verimli arazilerin yok olması da önemli bir sorun oluşturuyor. Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, sebzeden meyveye, pamuktan hububatta, yer fıstığından zeytine kadar ülke üretiminin önemli miktarını karşılayan Adana’daki üretim ve ürün deseni zenginliğinin, verimli tarım topraklarının daralmasıyla tehlikeye gireceğine dikkati çekiyor. Karpuz, şeftali, kayısı, üzüm, limon, buğday ve pamuk gibi ürünlerin ilk hasadının da Adana'da yapıldığını ifade eden İncefikir, şunları söyledi: "Yılda neredeyse 3 ürün veren yöremiz, meyvenin hemen hemen her çeşidi, bunların yanı sıra patlıcan, salatalık, biber, domates, marul, kabak, barbunya, acebek ve taze fasulye gibi çok çeşitli ürün desenine sahip. Yapılan düzensiz imar izinleri yüzünden ise yılın 365 günü tarım yapılabilen Adana’da bu zengin ürün deseni ve rekolte azalıyor. Türkiye’nin en bereketli topraklarına sahip Adana ve Çukurova genelindeki tarım arazilerinin yanlış ve düzensiz imar yüzünden betonlaşmaya kurban edilmemesi, amaç dışı kullanımının önüne geçilmesi gerekiyor. Verimli tarım arazilerinin parsel parsel betonlaşması üzücü.” "Adana’nın yüzde 38’i tarım alanı" İncefikir, toplam 1 milyon 403 bin hektar yüz ölçümüne sahip Adana’nın yüzde 38’nin tarım alanı, yüzde 41’nin orman, yüzde 4’ünün çayır mera alanı, yüzde 17'sinin yerleşim bölgesi, su yüzeyi ve sanayi alanı olduğunu söyledi. Adana’da 482 bin hektarlık tarım topraklarının yüzde 79'unda tarla tarımı, yüzde 14'ünde meyvecilik, yüzde 7'sinde ise sebzecilik yapıldığını anlatan İncefikir, tarım alanlarının yüzde 74'üne denk gelen yaklaşık 400 bin hektarlık bir alanın sulanabilir durumda olduğu bilgisini verdi. İncefikir, gelecekte Türkiye’nin kendi nüfusunu besleyebilen bir ülke olabilmesi için tarım arazilerinin korunmasına yönelik katı tedbirlerinin acilen alınması gerektiğini kaydetti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.