#Birleşmiş Milletler

İLKHABER-Gazetesi - Birleşmiş Milletler haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Birleşmiş Milletler haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedir? Anlamı, önemi ve ortaya çıkış hikâyesi Haber

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedir? Anlamı, önemi ve ortaya çıkış hikâyesi

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, dünya genelinde çocukların yaşam, eğitim, sağlık, korunma ve eşitlik gibi temel haklarına dikkat çekmek amacıyla her yıl aynı tarihte kutlanan özel bir gün olarak kabul ediliyor. Bu anlamlı günün ortaya çıkışı, Birleşmiş Milletler’in 20 Kasım 1989’da “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”yi kabul etmesine dayanıyor. Bugün, çocukların karşılaştığı hak ihlallerini görünür kılmak ve onların güvenli, sağlıklı ve eşit bir yaşam sürebilmesini sağlamak için uluslararası ölçekte farkındalık oluşturuluyor. Dünya Çocuk Hakları Günü’nün temelini oluşturan sözleşme, çocukların doğuştan sahip olduğu hakları 54 maddede bir araya getiriyor. Bu maddeler; yaşama hakkından eğitime erişime, sağlık hizmetlerine ulaşmadan şiddetten korunmaya, katılım hakkından sosyal güvenlik hakkına kadar geniş bir çerçeveyi kapsıyor. Devletlere düşen sorumluluklar, bu hakların korunması, geliştirilmesi ve ihlallerin önlenmesi açısından büyük önem taşıyor. 20 Kasım’ın önemi Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen bu tarih, çocuk haklarının küresel ölçekte tanınmasını sağlayarak milyonlarca çocuğun yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik önemli bir adım olarak görülüyor. Dünya genelinde hâlâ savaş, yoksulluk, istismar, eğitim eşitsizliği ve beslenme sorunlarıyla mücadele eden çocukların varlığı, 20 Kasım’ın sadece bir kutlama değil, aynı zamanda güçlü bir farkındalık çağrısı olduğunu gösteriyor. Çocuk hakları neden kritik? Günümüzde pek çok çocuk; şiddet, zorla çalıştırma, erken yaşta evlilik, eğitimden uzaklaştırılma ve göç gibi zorlu koşulların içinde yaşamını sürdürmek zorunda kalıyor. Dünya Çocuk Hakları Günü, hem karar alıcıları politika geliştirmeye teşvik ediyor hem de toplumları çocukların geleceğini koruma konusunda duyarlı olmaya yönlendiriyor. Birçok ülkede düzenlenen seminerler, sosyal kampanyalar, eğitim programları ve farkındalık etkinlikleri, çocukların sesini duyurmak için önemli bir zemin oluşturuyor. Dünya Çocuk Hakları günü nasıl ortaya çıktı? Çocuk haklarının uluslararası bir sözleşmeyle güvence altına alınmasının fikri, 1950’li yıllara kadar uzanıyor. Ancak kapsamlı ve bağlayıcı bir metnin oluşturulması 1989’da mümkün oldu. 20 Kasım’da kabul edilen bu sözleşme, tarihte en fazla ülke tarafından onaylanan uluslararası insan hakları metinlerinden biri hâline geldi. Bu durum, çocuk haklarının evrensel olarak kabul edildiğini ve korunması gerektiğini gösteren güçlü bir kararlılık ortaya koyuyor.

ABD, Trump’ın 20 maddelik Gazze planı için BM’de Uluslararası Güç Tasarısını Türkiye’ye de sundu Haber

ABD, Trump’ın 20 maddelik Gazze planı için BM’de Uluslararası Güç Tasarısını Türkiye’ye de sundu

ABD yönetimi, Gazze'ye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırma amacıyla Birleşmiş Milletler'den (BM) yetki almaya yönelik diplomatik girişimlerini sürdürüyor. Gücün, ateşkesi denetlemesi ve Başkan Donald Trump'ın 20 maddelik barış planını desteklemesi amaçlanıyor. TÜRKİYE'NİN DE KATILDIĞI KRİTİK TOPLANTI ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Michael Waltz, BMGK'nın "E10" olarak bilinen seçilmiş on üyesi (Cezayir, Danimarka, Yunanistan, Guyana, Pakistan, Panama, Güney Kore, Sierra Leone, Slovenya ve Somali) ile bir araya geldi. Bu toplantıya ayrıca Türkiye, Mısır, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) temsilcileri de katıldı. Toplantıda, söz konusu ülkelere 20 maddelik Gazze barış planını desteklemeyi amaçlayan ve Uluslararası İstikrar Gücü'nün yetkilendirilmesini içeren BMGK tasarısı sunuldu. ABD'DEN "BÖLGESEL DESTEK" VURGUSU ABD'nin BM Daimi Temsilciliğinden yapılan açıklamada, Mısır, Katar, Suudi Arabistan, Türkiye ve BAE'nin katılımının, söz konusu plana yönelik "bölgesel desteği" yansıttığı vurgulandı. Açıklamada, "Başkan Trump'ın cesur liderliği altında ABD, BM'de yine sonuç üretecek, sonu gelmez tartışmalar değil. Taraflar, onlarca yıllık kan dökülmesini nihayet sona erdirmek ve Başkan'ın Orta Doğu'da kalıcı barış vizyonunu gerçeğe dönüştürmek için bu tarihi fırsatı değerlendirdi" ifadeleri kullanıldı. BÜYÜKELÇİ WALTZ: "TÜRKİYE GÜÇLÜ DESTEK VERDİ" ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Waltz, toplantıya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "BM Güvenlik Konseyi'nin seçilmiş üyeleriyle Gazze'ye ilişkin kararı sunmak üzere bugün tarihi bir toplantı yapıldı" dedi. Waltz, Mısır, Katar, Suudi Arabistan, BAE ve Türkiye'nin kendilerine katıldığını belirterek, bu ülkelerin "Gazze kararına ve Başkan Trump'ın cesur 20 maddelik Barış Planı'na güçlü destek" verdiğini öne sürdü. Söz konusu tasarı, BMGK'dan Gazze'de ateşkesi denetlemek ve 20 maddelik barış planını desteklemek için Uluslararası Güvenlik Gücü'nün yetkilendirilmesini talep ediyor. Tasarının Konsey'de ne zaman oylanacağına dair tarih ise henüz belirlenmedi.

170 bin tonluk gıda, ilaç ve diğer malzemeler Gazze için hazır bekliyor Haber

170 bin tonluk gıda, ilaç ve diğer malzemeler Gazze için hazır bekliyor

Fletcher, New York BM Genel Merkezi'ndeki basın toplantısına çevrim içi katılarak bilgi verdi. Gazze'de sağlanan ve yürürlüğe girmesi beklenen ateşkes anlaşması için Fletcher, "Yaklaşık 799 gün beklemek zorunda kaldık ve bunu şimdi iyi değerlendirelim. Başkan (Donald) Trump'ın barış planı bölge genelinde hayat kurtarıcı çalışmaların ve on binlerce hayatın kurtarılmasının temeli olmalı." diye konuştu. Fletcher, BM olarak insani yardımlar konusunda "detaylı ve test edilmiş planları" olduğunu belirterek, Gazze'ye götürülmek üzere 170 bin tonluk gıda, ilaç ve diğer malzemelerden oluşan tedarikin uzman ve kararlı ekiple hazır beklediğini söyledi. Ateşkesin ilk 60 gününde her gün yüzlerce kamyon ile Gazze’deki 2,1 milyon kişiye insani yardımları ulaştırmayı hedeflediklerini belirten Fletcher, "Kıtlığın, yaygınlaştığı bölgelerde geri döndürülmesi ve diğerlerinde de önlenmesi gerekiyor." dedi. Fletcher, Gazze'de harap olmuş sağlık sistemi ile su ve sanitasyon konusunda altyapıyı yeniden canlandıracaklarını, barınma alanında ailelere binlerce çadır dağıtılacaklarını, eğitim üzerine de okul çağındaki 700 bin çocuk için geçici eğitim alanları açacaklarını kaydetti. Söz konusu insani yardım operasyonları için yeterli finansman ihtiyacına da dikkati çeken Fletcher, şu anda 2025 acil yardım kampanyası için gereken 4 milyar doların yalnızca yüzde 28'ine sahip olduklarına işaret ederek, uluslararası bağışçılara Gazze'de hayat kurtarmak için destek olmaları çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler mali sıkıntılar nedeniyle personelin dörtte birinin görevine son vereceğini duyurdu Haber

Birleşmiş Milletler mali sıkıntılar nedeniyle personelin dörtte birinin görevine son vereceğini duyurdu

Birleşmiş Milletler (BM), mali kaynak yetersizliği nedeniyle dünya genelindeki 9 barış misyonunda görev yapan güvenlik ve sivil personelin yaklaşık dörtte birini geri çağıracak. ABD’nin fon desteğinin azalması kararın arkasındaki en önemli neden olarak gösteriliyor. Adı açıklanmayan BM yetkilisi, “Genel itibariyle tüm barış gücümüzün ve polislerimizin yaklaşık yüzde 25’ini teçhizatlarıyla birlikte ülkelerine geri göndermemiz gerekecek. Görevlerde yer alan birçok sivil de bu durumdan etkilenecek” ifadelerini kullandı. Yetkili, durumdan etkilenecek güvenlik görevlilerinin sayısının 13 bin ila 14 bin arasında olduğunu belirtti. Karardan etkilenecek barış gücü misyonları arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) sınırındaki görevler, Güney Sudan, Sudan-Abyei idari bölgesi, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Lübnan, Kosova, Orta Afrika Cumhuriyeti, Batı Sahara ve Golan Tepeleri yer alıyor. ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, ilgili barış misyonları için bu yıl BM’ye 680 milyon dolar fon sağlayacağını açıklamış, bu miktarın önceki yılın 1 milyar dolarlık fonlamasına göre ciddi şekilde az olduğu vurgulanmıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı ve BM Büyükelçisi Mike Waltz, BM’nin bütçesinin ve faaliyetlerinin gereksiz harcamalarla şişirildiğini belirterek, kaynakların sadece barış ve güvenlik odaklı kullanımına öncelik verilmesi gerektiğini kaydetti. Trump yönetiminden bir yetkili ayrıca, geçtiğimiz Ağustos ayında 2024-2025 yılları için belirlenen 800 milyon dolarlık fonların bir kısmının tek taraflı olarak iptal edildiğini ve 2026’da sağlanacak fonların tasfiye edilmesinin önerildiğini aktardı. BM yetkilileri, personel küçülmesinin barış misyonlarının etkinliğini olumsuz etkilemesinden endişe duyuyor ve mali kaynakların artırılması için üye devletlerden destek bekliyor.

Erdoğan'dan zirve değerlendirmesi: "Trump ile Gazze konusunda anlayış birliği oluştu" Haber

Erdoğan'dan zirve değerlendirmesi: "Trump ile Gazze konusunda anlayış birliği oluştu"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu ve ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmeyi kapsayan ABD ziyaretini tamamladı. Erdoğan, yurda dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayarak ziyaretin bir değerlendirmesini yaptı. Görüşmenin ana gündem maddelerinden birinin Gazze olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Trump toplantıda Gazze'deki çatışmaların son bulmasını, kalıcı barışa ulaşmanın gerekliliğini ifade etti. Biz de Gazze'de ve Filistin'in tamamında önce ateşkese, sonra da kalıcı barışa nasıl ulaşılabileceğini anlattık. Orada bir anlayış birliği oluştu. Sayın Trump da mevcut durumun böyle devam edemeyeceğinin farkında" dedi. Erdoğan, İsrail'in "zulmüyle ve işlediği insanlık suçlarıyla" artık yalnızlaşmaya başladığını ve Filistin'i tanıyan ülke sayısının 150'yi geçtiğini de vurguladı. "İSRAİL, ATTIĞI PERVASIZ ADIMLAR VE İŞGAL POLİTİKALARIYLA BU ÇABALARI BOĞMAYI AMAÇLAMAKTADIR" Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu ve hemen ardından ABD Başkanı Donald Trump'ın daveti üzerine Washington'a yaptığı ziyareti tamamlağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerden yine çok sayıda devlet ve hükümet başkanının iştirak ettiği Genel Kurul görüşmelerine Türkiye olarak güçlü bir katılım sağladık. Bu yılki Genel Kurul’a özel olarak Gazze'deki soykırım, genel olarak Filistin davası damgasını vurdu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi Birleşik Krallık ve Fransa başta olmak üzere 10 Batılı ülke daha Filistin'i tanıdıklarını açıkladı. Özellikle Güvenlik Konseyi üyesi bu iki ülkenin tanıma kararları tarihi niteliktedir. Bu noktaya gelinmesinde şüphesiz biz ve bizim gibi tarihin doğru tarafında duran ülkelerin diplomatik gayretlerinin büyük etkisi oldu. Böylece Filistin'i tanıyan ülke sayısı 150'nin üzerine çıktı. İki devletli çözüme verilen desteğin hem nitelik hem de nicelik olarak artması fevkalade önemlidir. Ancak bu desteğin sahaya yansıması için uluslararası toplumun kararlı bir şekilde hareket etmesine ve tedbir almasına ihtiyaç var. İsrail, attığı pervasız adımlar ve işgal politikalarıyla bu çabaları boğmayı amaçlamaktadır. Takip ettiğiniz üzere ben de hem Genel Kurul'a hitabımda hem Amerikan Başkanı Sayın Trump'la Gazze konulu toplantımızda hem de Fransa ve Suudi Arabistan eş başkanlığında düzenlenen konferansta münhasıran bu hususa dikkat çektim. Biz bu yöndeki gayretlerimizi sürdüreceğiz" dedi. "BÖLGEMİZE BARIŞ, BUNUN YANINDA İSTİKRAR GETİRMEK İÇİN SARFETTİĞİMİZ GAYRETLERE DEĞİNDİK" Genel Kurul konuşmasında Türkiye için öncelik taşıyan diğer uluslararası meseleleri etraflıca anlatma imkanı bulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin meşru haklarının savunulması başta olmak üzere Suriye, Ukrayna-Rusya savaşı ve bölgemize barış, bunun yanında istikrar getirmek için sarfettiğimiz gayretlere değindik. Birleşmiş Milletler'deki temaslarım öncesinde Türk-Amerikan toplumu temsilcileriyle bir araya geldim. Keza ekonomi alanındaki temaslarımız çerçevesinde Türk ve Amerikan iş dünyasının önde gelen temsilcileriyle görüş alışverişinde bulundum. Ziyaretimiz vesilesiyle Suriye, Libya, Kuveyt, Endonezya, Fransa, Kanada ve Vietnam'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda ülkeden muhataplarımla görüşmelerimiz oldu. Heyetimizde yer alan bakan ve milletvekillerimiz de Genel Kurul marjında tertiplenen veya Amerikalı kuruluşlarla düzenlenen toplantılara iştirak ettiler, ikili temaslarda bulundular" diye konuştu. "SAVUNMA ALANINDA İŞ BİRLİĞİNİN ÖNÜNÜ AÇACAK ADIMLARI YAPICI BİR BAKIŞ AÇISIYLA İRDELEDİK" ABD Başkanı Trump'la yaptığı görüşmeye ilişkin de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ziyaretimizin ikinci ayağında, Amerikan Başkanı Sayın Donald Trump'la çok kapsamlı bir görüşme yaptık. Kendisiyle gündemimizdeki birçok meseleyi değerlendirdik. Evvel emirde ticaret ve yatırım ilişkilerimizi müşterek menfaatler temelinde geliştirmek için atılabilecek adımları görüştük. 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefimize ulaşmak için gümrük vergilerinin gözden geçirilmesi dahil, ticareti kolaylaştırıcı adımlar hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Savunma alanında iş birliğinin önünü açacak adımları, yapıcı bir bakış açısıyla irdeledik. Görüşmemizin temel konularından birini de Gazze'deki mezalimin sonlandırılmasına yönelik atılabilecek adımlar teşkil etti. Suriye'deki istikrarın muhafazası ve Ortadoğu'da barış ortamının hakim kılınabilmesi konusunda da çok ayrıntılı fikir teatimiz oldu. Birleşmiş Milletlerdeki temas ve çalışmalarımızın, değerli dostum Sayın Trump'la görüşmemizde aldığımız kararların ülkemiz, milletimiz ve bölgemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı. "ATILAN ÇAMURLARLA KİRLETİLEMEYECEK KADAR GÜZEL BİR ZİYARETTİ" "Başkan Trump'la tarihi olarak nitelendirilebilecek bir görüşme gerçekleştirdiniz. Bu görüşmenin Türk-Amerikan ilişkilerinin bundan sonraki seyrinde nasıl bir karşılığı olacağını düşünüyorsunuz? Bir de dışarıda ilk gördüğümüz atmosfer çok sıcak, pozitif ve yapıcıydı. İçeride baş başa görüşmelerde detay ve teknik konulara girdiğinizde genel hava nasıl seyretti?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben özellikle sizlere teşekkür ediyorum. Beyaz Saray'da Sayın Trump ve heyeti tarafından gayet iyi ağırlandık. Washington'dan memnun ayrılıyoruz. Atılan çamurlarla kirletilemeyecek kadar güzel bir ziyaretti. Sayın Başkan’la samimi, yapıcı ve verimli bir atmosferde görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Zaten Sayın Trump ile ilişkimiz, malum geçmişten bu yana çok iyi. İlk döneminde farklı bir diyaloğumuz vardı, o devam ediyor. Bu durum inanıyorum ki Türk-Amerikan ilişkilerine de olumlu yansıyacak. Bugüne kadar dostlarımızla konuşurken açık, net ve ilkeli bir dil kullandık ve kullanıyoruz. Sayın Trump da açık konuşmayı seven, düşüncelerini perdesiz dillendiren bir siyasetçi. Amerika ile ilişkilerimizi karşılıklı saygı temelinde ilerletiyoruz. Tek görüşmeyle her meseleyi halletmek tabii ki mümkün değil. Fakat bu temas, birçok konuda anlamlı ilerleme sağlamamıza yol açtı. İki ülkenin ticaret hacmi de potansiyeli de ortada. 100 milyar dolarlık ikili ticaret hedefimiz var. Liderler olarak bunu harekete geçirecek politik iradeye sahibiz. Görüşmemizde ticaret ve yatırımların yanı sıra Gazze'deki insani felaketi ve Suriye konusunu da ele aldık. Sayın Trump'ın küresel barış vizyonunu ben de destekliyorum. Akan kanın durması noktasında iki tarafta da bir mutabakat söz konusu. İnşallah bu konuda da kısa sürede bir açılım sağlarız. Yemekte de bütün bu konuları her yönüyle ele alma fırsatını bulduk. Gerek şahsım, gerek bakan arkadaşlarımla birlikte bunları değerlendirdik" dedi. "SAYIN TRUMP TOPLANTIDA GAZZE'DEKİ ÇATIŞMALARIN SON BULMASINI, KALICI BARIŞA ULAŞMANIN GEREKLİLİĞİNİ İFADE ETTİ" "Gazze konusunda Birleşmiş Milletler'de çok önemli bir konuşma yaptınız. Trump'la görüştünüz. Trump görüşmeden önce sadece rehinelerden bahsetti. Daha önceki konuşmalarında da hep rehinelerden bahsediyor. Baş başa yaptığınız görüşmede, Gazze'de akan kanı, ölen çocukları, açlığı kendisine anlattınız mı? 'Durdurulması lazım' dediniz mi? Gazze bağlamında nasıl bir görüşme oldu?" sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Trump ve bölgemizdeki bazı ülkelerin liderleriyle yaptığımız toplantılar hep verimli geçti. Bugün Trump'la yaptığımız toplantıda da bu yapıcı yaklaşımı gördük. Gazze'deki katliamları sonlandırma iradesinin ortaya konulması açısından buluşmamız çok çok önemliydi. Sayın Trump toplantıda Gazze'deki çatışmaların son bulmasını, kalıcı barışa ulaşmanın gerekliliğini ifade etti. Biz de Gazze'de ve Filistin'in tamamında önce ateşkese, sonra da kalıcı barışa nasıl ulaşılabileceğini anlattık. Orada bir anlayış birliği oluştu. Beyaz Saray'daki görüşmemiz, New York'taki toplantımızın devamı niteliğindeydi. İki devletli çözümün bölgede kalıcı barışı sağlayacak formül olduğunu, mevcut durumun sürdürülemeyeceğini ifade ettik. Sayın Trump da mevcut durumun böyle devam edemeyeceğinin farkında. Türkiye olarak temel hedefimiz, Gazze'deki katliamların bir an önce sona ermesidir. Çocukların, kadınların ve masum sivillerin hayatını kaybettiği bir tabloyu güvenlik gerekçesiyle açıklamak mümkün değildir. Kimsenin şüphesi olmasın, Gazze'ye kalıcı ve adil barış gelene kadar bu meseleyi gündemde tutmaya devam edeceğiz. Bunun için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz ve yapacağız" ifadelerini kullandı. "İSRAİL ZULMÜYLE, İŞLEDİĞİ İNSANLIK SUÇLARIYLA ARTIK YALNIZLAŞMAYA BAŞLADI" "Birleşmiş Milletler'de gözlemledik ki İsrail giderek yalnızlaşıyor. Sizin Genel Kurul'daki konuşmanızda gösterdiğiniz fotoğraflar da yaşananları bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Siz o fotoğrafları görünce ne hissettiniz? Bu zulmün, İsrail'in iyice yalnızlaşması ve Amerika'nın bu durumdan zarar gördüğünü fark etmesiyle durmasının mümkün olabileceği görüşüne katılıyor musunuz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Genel Kurul'da bir kez daha gördük ki İsrail zulmüyle, işlediği insanlık suçlarıyla artık yalnızlaşmaya başladı. Sözün bittiği yerde fotoğraflar bizim hislerimize tercüman oluyor. Bir deri bir kemik kalmış çocuğun ayakları her şeyi dile getiriyor. O yavrunun işler acısı hali bir yandan zalimleri işaret etti, bir yandan zulme seyirci kalanlara esaslı bir hakikat tokadı indirdi. Yıkıntılar arasındaki insanlar, ellerinde kovalarla, tencerelerle bir kap yemek alabilmek için bakan çaresiz gözler, bize Gazze'yi anlattı. İşte o kareler bize, 'duramazsın', 'dinlenemezsin', 'yorulamazsın' dedi. Biz de anlatıyoruz, çare arıyoruz, onlara yardım için çabalıyoruz. Çok şükür adaleti ve vicdanı savunanlar olarak bugün dünden daha güçlüyüz. Filistin davası, bugün dünden çok daha biliniyor. Vicdanlı insanların tüm çığlıkları, İsrail'i bugün dünden çok daha rahatsız ediyor. Bakınız bir avuç ülkenin dışında İsrail'in yanında duran artık var mı? Artık kimin haklı, kimin haksız, kimin mazlum, kimin zalim olduğunu gördükleri için bu tablo ortaya çıktı. Biz, 'iki devletli çözüm' dediğimizde duymazdan gelenler, artık bizimle aynı safta yer alıyor. Gazze'nin çocukları için, Kudüs'ün onuru için, Mescid-i Aksa'nın haysiyeti için konuşuyoruz. Bunca katliama, soykırıma, insan hakları ihlallerine imza atanlar hem hukuk, hem tarih önünde hesap verecek. O gün geldiğinde tıpkı bugün olduğu gibi Gazze, Filistin toprağı olacak ve bu yaralar sarılacak. Doğrusu ben buna inanıyorum" diye konuştu. "TANIMA KARARLARININ TAM ANLAMIYLA AMACINA ULAŞMASININ YOLU İSRAİL'E YÖNELİK ULUSLARARASI BASKIYI ARTIRMAKTAN GEÇİYOR" "İngiltere ve Fransa, Filistin'i tanıma adımı attılar ama bundan sonra buna paralel bir politik yaklaşım gösterecekler mi? Yoksa Hamas'ı silahsızlandırıp, bertaraf etme hedefinde ısrarcı olacaklar mı?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu tanıma kararları, bir anlam taşıyor. Zulmün karşısında tarafsız kalmak, aslında zalimi cesaretlendirir. Bu kararların tam anlamıyla amacına ulaşmasının yolu, İsrail'e yönelik uluslararası baskıyı artırmaktan geçiyor. İsrail'i iki devletli çözüme yaklaştıracak formül, uluslararası toplumun, hukukun, sivil toplum kuruluşlarının, kanaat önderlerinin bir ve beraber tutum takınmalarıdır. Netanyahu ve katliam şebekesi ne derse desin, umut hep vardır. İşte Filistin'i tanıyan bütün ülkelerde zalimlerin boğuk sesi, mazlumların çığlığını bastırmakta yetersiz kalıyor. Zannetmesinler ki yıkıntılar arasında Özgür Filistin hayalleri kuran çocuklar yalnız Değil. Ülkeler, liderler ve en önemlisi halklar, onları görüyor, duyuyor, biliyor. Nitekim bu yıl, Filistin'le ilgili ana salonda yapılan toplantı önemlidir. Benim 13 yıldır geldiğim Birleşmiş Milletler toplantılarında böyle bir zirve olmamıştı. Macron'un yönettiği, Suudi Arabistan temsilcisinin bulunduğu o toplantı, o salondaki katılım, ilk defa bu denli yüksek, bu denli heyecan doluydu. Filistin'i tanıma iradesi gösteren devletler, 'adalet hala var, vicdan hala susmadı' mesajını çok güçlü bir şekilde ortaya koydu. Artık, diplomatik olarak tanımanın da gerekleri yapılmalı ve bu devletin mazlum, mağdur halkının yanında yer almalılar. Birlikte Filistin'i bu zulüm ve soykırım karanlığından inşallah kurtaracağız. Çünkü Filistinli çocuklar, kadınlar, erkekler dünyanın diğer bölgelerindeki insanlar kadar yaşama hakkına sahipler" cevabını verdi "AKAN KAN DURANA KADAR BİZ TÜRKİYE OLARAK MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, geniş bir coğrafyada çatışmaların sona erdirilmesi, barışın tesis edilmesi için büyük sorumluluk almış durumda. Yine Türkiye, dünyada en çok insani yardım yapan ülkelerden biri. Özellikle Filistin, Suriye ve Ukrayna gibi kriz bölgelerinde önümüzdeki dönemde Türkiye’nin atacağı yeni adımlar nelerdir?" sorusu üzerine ise, "Öncelikle bizim dış politikamız barış temellidir. Barış odaklı yol haritaları inşa ediyoruz, adımlarımızı da ona göre atıyoruz. Çünkü adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyoruz. Savaşlar, çatışmalar, gerginlikler dünyaya insan, zaman, aynı zamanda da kaynak kaybettiriyor. Ukrayna-Rusya savaşını ele alalım. Sizce orada sadece bu iki ülke mi kaybediyor? Herkese kaybettiren bir süreç var orada. Savaş böyle. Biz bu gerçeği bildiğimiz için savaşların yerini sulh, çatışmaların yerini huzur ve istikrar alsın, istiyoruz. Tabii savaşları başlatmak kolay, ama bitirmek zor. Bu nedenle öncelikle çevremizdeki çatışma alanları olmak üzere tüm bölgelerde barış için gayret gösteriyoruz. Çabalarımızın beyhude olmadığını aldığımız neticelere bakılırsa görmek mümkün. Karadeniz Tahıl Koridoru, esir takasları, İstanbul müzakereleri bu sonuçlardan bazıları Akan kan durana kadar, biz Türkiye olarak mücadelemize devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "TÜRKEVİ, BİR DİPLOMASİ MERKEZİDİR VE DÜNYANIN GÜNDEMİNDEKİ EN ÖNEMLİ KONULARI BURADA ELE ALABİLİYORUZ" "Türkevi bu yıl da adeta alternatif bir Birleşmiş Milletler noktasına dönüşmüş durumda. Bu kapsamda Türk Devlet Teşkilatları çerçevesinde çok sayıda devlet ve hükümet başkanı, Türkevi'ne gelerek orada görüşmeler gerçekleştiriyor, siz de orada kabul ediyorsunuz. Türkevi'nin orada bulunması Türkiye'nin küresel arabuluculuktaki rolünü nasıl güçlendiriyor? Bir de bu diplomasi trafiğinin Filistin meselesi gibi küresel sorunlara etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkevi'miz her gelişimizde gerçekten bizim göğsümüzü kabartıyor. Dostlarımızı en iyi şekilde ağırlayarak büyük devlet olmanın gereğini New York'ta yerine getiriyoruz. İyi ki Türkevi'ni bu şekilde inşa etmek suretiyle tarihe bir damga vurmuş olduk. 'Artık bizim Amerika'da böyle bütün dostları ağırlayabileceğimiz bir yerimiz var' diyebiliyoruz. Türkevi, bir diplomasi merkezidir ve dünyanın gündemindeki en önemli konuları burada ele alabiliyoruz. Çözümün, adaletin ve kalıcı barışın nasıl tesis edilebileceğini burada dile getiriyoruz. Bu diplomasi trafiği sadece sözde değil, sahada ve masada çözüm üreten bir Türkiye portresi ortaya koyuyor. Buradaki diplomasi trafiği, Türkiye'nin sürekli artan etkinliğinin bir göstergesi. Sözümüzün gücü arttıkça, meselelerin çözümündeki rolümüz de genişliyor. Bütün bunlar yerinde durarak olmuyor. Çalışacak, temas kuracak, etkinliğinizi artırmak için hamleler yapacaksınız. Tabii bütün bu adımları atmak, bu hamleleri yapmak, sizi muhataplarınız karşısında da çok daha güçlü hale getiriyor. Hamdolsun burada gerek devlet ve hükümet başkanlarıyla yaptığımız görüşmeler, gerek iş adamlarıyla yaptığımız müzakereler, Türkiye'yi onlar karşısında çok daha farklı bir konuma getiriyor ve birçok şeyleri biz onlardan da dinleme imkanını buluyoruz" diye konuştu. "SURİYE'NİN EGEMENLİĞİNE VE TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE ÖNEM VERİYORUZ" "BM konuşmanıza değinmiştiniz. İsrail sadece Gazze değil, Suriye, Yemen, Lübnan ve İran'da da çeşitli saldırılar gerçekleştirerek bölge barışını tehdit eden adımlar atıyor. Özellikle Suriye'ye yönelik saldırılar 8 Aralık sürecine zarar veriyor. Terör gruplarını da bölgede bir yandan cesaretlendiriyor. 58 yıl aradan sonra Suriye, BM'de yer aldı ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara oturumda konuşma yaptı. Siz de Türkevi'nde Sayın Şara ile görüştünüz. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve yarınına dair neler söylemek istersiniz?" sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gerçi ben Sayın Şara'nın konuşmasını dinleme fırsatı bulamadım, ama dinleyen arkadaşlardan bilgi aldım. Kendileri de Şara'nın konuşmasını çok çok iyi bulduklarını ifade ettiler. İsrail saldırganlığının, Filistin ile sınırlı kalmayacağını, bölgemizde de yansımaları olacağını daha önce söylemiştim. İsrail'in İran, Lübnan, Yemen ve Suriye'de pervasız saldırılarına şahit olduk. Suriye'de hem İsrail tarafından yapılan fiili saldırıları, hem de Suriye'nin barış ve istikrar gayretlerini baltalama girişimlerini gördük. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ile New York'ta son durumu, Türkevimizde ele aldık. Bu yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılmaları Suriye hükümetinin uluslararası meşruiyeti için çok çok önemliydi. Suriye ekonomisinin ve altyapısının yeniden ayağa kalkması da çok önemli. Suriye ile her alanda iş birliği projeleri geliştiriyoruz, her zaman Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne önem veriyoruz. Araplar, Türkmenler, Kürtler, Sünniler ve Nusayriler, Dürziler, Hristiyanlar Yani tüm kimlikleriyle Suriyelilerin yan yana barış içinde yaşadığı bir ülke istiyoruz. Suriye yönetimi de bizimle aynı duyguları paylaşıyor. Bunu dinamitleyecek hiçbir girişime göz yummayız. Terör örgütlerinin Suriye'nin geleceğinde yeri yoktur, olamaz. Uluslararası toplum da Suriye'de barış ve istikrar için adımlar atmalı. Bölgedeki terör örgütlerini cesaretlendirici faaliyetlerden uzak durmalı. Özellikle Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılmasını da çok ama çok önemsiyoruz" ifadelerini kullandı. "AKDENİZ'DEKİ KAYNAKLAR KONUSUNDA YAKLAŞIMIMIZ NETTİR" "Mısır ile Türkiye arasında kurulan iyi ilişki, hatta 13 yıl aradan sonra iki ülkenin Deniz Kuvvetlerinin şu sıralarda Akdeniz'de ortaklaşa tatbikat yapıyor olması, acaba Türkiye ile Libya arasındaki deniz yetki anlaşmasının bir benzerinin Mısır'la da olabileceğinin bir işaret mi? Aynı zamanda Türkiye-Libya-Mısır yakınlaşması acaba İsrail ve Yunanistan cephesinde nasıl yankı bulur bu bağlamda? Yine buna ek olarak KIZILELMA insansız savaş uçağının inip kalkacağı, inşasına yeni başlanan ikinci uçak gemimizin ne zaman donanmaya katılacağı belli mi?" sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Libya'da çatışan iki taraf arasında Türkiye'nin arabuluculuğuyla sağlanan barış, sadece Libya halkı için değil, tüm bölge için bir umut kaynağı olmuştur. Mısır ile kurduğumuz iyi ilişkiler ve 13 yıl aradan sonra Deniz Kuvvetlerimizin Akdeniz'de birlikte tatbikat yapması Türkiye'nin bölgesel barışta ve güvenlikte oynadığı rolün somut göstergesidir. Türkiye ve Mısır bölgemizin iki önemli ülkesi. Son yıllarda ilişkilerimizdeki ilerleme tarihi seviyelerde. Bu iş birliği alanlarını artırmak için çalışıyoruz. Türkiye'nin kimsenin hakkında, egemenliğinde gözü yoktur. Ancak kendi hak ve menfaatlerini de korumakta kararlıdır. Akdeniz'deki kaynaklar konusunda yaklaşımımız nettir. Biz bu kaynaklardan payımıza düşeni alır, kazan kazan ilkesiyle de komşularımızla birlikte iş yaparız. Türkiye'nin bu kararlı duruşu bölgede hesapların yeniden yapılmasına neden oluyor, Türkiye artık masada söz sahibi, karar alıcı ve yön verici bir güçtedir. Uçak gemimizin yapımıyla ilgili çalışmaya gelince, bu konunun sorumluluğu, mesuliyeti birinci derecede Deniz Kuvvetleri Komutanımıza aittir ve özellikle de Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler de işin takibini yapıyor. Zaman olarak 'şu zaman bitecek' diye bir ifade kullanırsak bu biraz abartılı olur. Ama herhalde 1-2 yıl içerisinde inşallah gemimizi bitireceğiz" diye konuştu "ANAVATAN VE GARANTÖR OLARAK KIBRIS TÜRKÜ KARDEŞLERİMİZİ ASLA YALNIZ BIRAKMAYIZ" "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için özellikle son yıllarda çok çaba sarf eden bir lidersiniz. Orada 19 Ekim'de bir seçim var ve siz her fırsatta, her platformda Ada'da iki devletli çözüm önerisini vurguluyorsunuz. 19 Ekim'deki seçim sonuçlarına göre Türkiye’nin Kıbrıs politikası değişebilir mi?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kıbrıs konusunda zihnimiz de politikamız da net. Federasyon defteri bizim için artık kapanmıştır. Kimse kelime oyunlarıyla bizi yeniden federasyon tartışmalarına çekemez. Kıbrıs Türkü Ada'da azınlık olmayı asla kabul etmeyecektir. Tek gerçekçi çözüm Ada'da iki ayrı devletin varlığının kabulüdür. Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna hitabımızda bunu zaten açık açık dile getirdik. Tavrımızı orada bir kez daha ortaya koyduk; tüm dünyaya ilan ettik. Bu duruşumuzun değişmesini beklemek yanlış olur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti seçimleri hayırlara vesile olsun istiyoruz. İnanıyoruz ki; Kıbrıs Türk halkı en doğru, en isabetli tercihi yapacaktır. Anavatan ve garantör olarak, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayız" diye konuştu. "TERÖRSÜZ TÜRKİYE' HEDEFİNE ULAŞACAK VE GELECEĞE DAHA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE YÜRÜYECEĞİZ" "Geçen yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı konuşmanızda iç cephe vurgusu yapmıştınız. 'İç kalemizde gedik açılırsa bunu toparlamak meşakkatli olacaktır. Hepimiz bedel öderiz. Milletini seven, kendini bu topraklara ait hisseden kimsenin kaybetme iklimine fırsat vermeyeceğine inanıyorum' demiştiniz. Geçtiğimiz 1 yılda dünyada savaşlar ve gerilim noktaları daha da arttı. Siz bu noktada muhalefete iç cephe konusunda nasıl bir mesaj vermek istersiniz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Benim o ifadem çok çok kararlı bir duruşun yansıması, tespitiydi. İç cephe vurgumuzla ülkemizin her alanda güçlenmesi, birlik ve beraberliğin kuvvetlendirmesi ihtiyacını ifade ettik. Nitekim sonrasında başlatılan 'Terörsüz Türkiye' girişimiyle bu süreç devam etti. İnşallah ülkemiz 'Terörsüz Türkiye' hedefine ulaşacak ve geleceğe daha güçlü bir şekilde yürüyeceğiz. Milletimizi bölen, ayrıştıran, kardeşliğimizi zedeleyen her girişim, aslında bizi içerden yıkmaya çalışan güçlere hizmet ediyor. Biz buna asla izin vermeyeceğiz. Bizim iç cephemiz güçlü olursa dışarıda kimse bize diz çöktüremez, bize dayatmalar yapamaz. Ülkemizi sadece iç cephe konusunda değil, şu anda her alanda güçlendiriyoruz. Savunma sanayi, teknoloji hamleleri, ekonomi ve daha birçok alanda atılımlarımızı, artırarak devam ettireceğiz. Bizden sonraki nesillere tam bağımsız ve müreffeh bir Türkiye bırakmakta kararlıyız" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan New York’ta ABD’li dev şirketlerin CEO’larıyla buluştu Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan New York’ta ABD’li dev şirketlerin CEO’larıyla buluştu

Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu için ABD'de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet, New York'taki Türkevi'nde düzenlenen bir toplantıda, ABD'nin en büyük çok uluslu şirketlerinin 20 CEO'su ile buluştu. Toplantıya, ABD-Türkiye İş Konseyi (TAİK) Başkanı Hamdi Ulukaya ev sahipliği yaptı. MASADA 100 MİLYAR DOLARLIK TİCARET HEDEFİ VARDI Toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat gibi ekonomi yönetiminin kilit isimleri de katıldı. Amerikan iş dünyasını ise Coca-Cola CEO’su James Quincey, NBA Başkanı Adam Silver, FedEx CEO’su Raj Subramaniam gibi isimlerin yanı sıra Goldman Sachs, Amazon, Google ve Mastercard gibi dev şirketlerin üst düzey yöneticileri temsil etti. Toplantının ana gündem maddesini, iki ülke arasındaki ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarma ortak hedefi oluşturdu. Finans, havacılık, savunma ve enerji gibi kilit sektörlerde milyarlarca dolarlık potansiyele sahip yeni yatırım ve ortaklıkların değerlendirildiği belirtildi. HAMDİ ULUKAYA: "YATIRIM İÇİN HİÇBİR ZAMAN BUNDAN İYİSİ OLMADI" Toplantıya ev sahipliği yapan TAİK Başkanı Hamdi Ulukaya, Türkiye'nin ABD şirketleri için Avrupa, Orta Doğu ve Orta Asya'ya açılan önemli bir pazar ve tedarik zinciri merkezi olduğunu vurguladı. İki ülke ekonomisinin artan bağlantısına dikkat çeken Ulukaya, "Amerika Birleşik Devletleri’ne ve Türkiye’ye yatırım yapmak için bundan daha iyi bir zaman yok" dedi. Toplantı sonunda, tarafların ticari engelleri azaltma ve özel sektör liderliğinde ortak projeler geliştirme konusunda mutabık kaldığı ifade edildi. GÖZLER BUGÜNKÜ ERDOĞAN-TRUMP ZİRVESİNDE Bu üst düzey ekonomik buluşma, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bugün (25 Eylül Perşembe) Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşme öncesinde gerçekleşmesi açısından büyük önem taşıyor. İş dünyası ile yapılan bu toplantının, iki liderin masasında olacağı beklenen havacılık, enerji ve savunma alanlarındaki önemli anlaşmalar için bir zemin oluşturduğu yorumları yapılıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu’nda konuştu: “Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu” Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu’nda konuştu: “Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin New York kentinde temaslarına devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 80. Genel Kurulu'na katılmak üzere temaslarını sürdürdüğü Türkevi'nden eşi Emine Erdoğan ve diğer kurmaylarıyla birlikte çıktı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'na gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM'nin 80. Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitap etti. Konuşmasına BM'nin 80'inci Genel Kurulu'nun tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlığın ortak vicdanını temsil eden bu kürsüden bir kez daha hitap etmekten büyük bahtiyarlık duyduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul Başkanlığını tamamlayan BM Genel Kurulu'nun 79. Dönem Başkanı Philemon Yang'ı tebrik etti, bu görevi devralan eski Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'a başarılar diledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Konuşmamın hemen başında, Filistin'in giderek artan sayıda ülke tarafından tanındığı bir dönemde, Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas'ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum. Biz bugün bu kürsüde kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filistin halkının hissiyatına tercüman olmak için de bulunuyoruz. Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıklayan tüm ülkelere teşekkür ediyor, henüz bu kararı almayan devletleri ise bir an önce harekete geçmeye çağırıyorum" dedi. Birleşmiş Milletler Şartı'nın bundan 80 yıl önce San Francisco'da imzalandığını ve 24 Ekim 1945'te yürürlüğe girdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Kuruluş Şartı'nın ilk maddesinin ilk kelimelerini burada tekrar hatırlatmak istediğini belirterek, "'Birleşmiş Milletler'in amacı, uluslararası barış ve güvenliği korumaktır.' Evet, bizler bu salonda Birleşmiş Milletler'in 80'inci yaşını kutlarken dünyanın birçok bölgesinde Kuruluş Şartı'nın ilk maddesinin ilk kelimelerine gölge düşürecek vahim hadiseler yaşanıyor. Özellikle Gazze'de gözlerimizin önünde 700 günü aşkın bir süredir soykırım devam ediyor" şeklinde konuştu. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının aralıksız devam ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz toplantı halindeyken dahi Gazze'de şu anda siviller katlediliyor. Gazze'de ölen sivillerin sayısı 65 bini geçti. Enkaz altında kaç cenazenin olduğu henüz bilinmiyor. Ölenlerin 20 binden fazlası çocuk. İsrail tarafından, Gazze'de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. Bunlar sayı değil dostlar, hepsi birer can, birer masum insan. Şu anda sadece silahlarla değil açlık silahıyla da insanlar öldürülüyor. 21'inci yüzyılda, medeni dünyanın bakışları altında, 146'sı çocuk 428 kişi açlıktan hayatını kaybetti ve sayı her geçen gün artıyor" dedi. Gazze'deki masum sivillerin fotoğraflarını gösterdi Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Gazze'deki günlük hayatı anlatan bir fotoğraf göstererek, "Ellerinde leğenli kadınlar. Lütfen hepimiz elimizi vicdanımıza koyup cevap verelim. 2025 yılında şöyle bir gaddarlığın makul bir sebebi olabilir mi? Fakat, insanlık adına bu utanç manzarası Gazze'de 23 aydır her gün tekrar ediyor. 365 kilometrekare içinde yaşayan 2,5 milyon Gazzeli, her gün yerinden ediliyor, her gün bir başka bölgeye göçe zorlanıyor" dedi. Gazze'nin sağlık altyapısının tamamen çökmüş durumda olduğunu, doktorların öldürüldüğünü ya da gözaltına alındığını, ambulansların vurulduğunu, hastanelerin bombalandığını, yıkıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tedavinin, operasyonun ve ilaç bulmanın mümkün olmadığını kaydetti. Erdoğan, "Bakın, Tayyip Erdoğan olarak içim yanarak içim kan ağlayarak söylüyorum. Henüz 2-3 yaşındaki, elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrucaklar, bugün maalesef, Gazze'nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir" diye konuştu. "Birleşmiş Milletler, Gazze'de kendi çalışanlarını dahi maalesef koruyamamıştır" Açlıktan ölme noktasına gelen bir çocuğun fotoğrafını da gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buna hangi vicdan dayanır, hangi vicdan buna sessiz kalabilir? Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu" ifadesini kullandı. Herkesin anne-baba olduğunu, üzerine titrediği evlatları, torunları olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada, Amerika'da, Avrupa'da, dünyanın her yerinde, bir çocuğun eline küçük bir diken batsa, anne babaların yüreği yanıyor ama Gazze'de, çocukların elleri, kolları, bacakları anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Kimse kusura bakmasın ama bu, insanlığın dip noktasıdır. İnsanlık tarihi, son bir asırda böyle bir vahşet görmemiştir. Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Gazze'deki soykırım medya, sosyal medya aracılığıyla her an canlı olarak yayınlanıyor" dedi. "Soykırımı gizleyemedi" İsrail'in Gazze'de ulusal ve uluslararası basında çalışan 250 gazeteciyi kasıtlı olarak öldürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze'ye tüm girişleri yasakladı. Ama yine de soykırımı gizleyemedi. Filistin topraklarında devam eden soykırıma her fırsatta dikkatleri çeken Genel Sekreter Sayın Guterres'i gönülden destekliyorum, cesareti için kendisini bir kez daha tebrik ediyorum. Ancak Birleşmiş Milletler, Gazze'de kendi çalışanlarını dahi maalesef koruyamamıştır. Gazze'de insanlara yardım için koşturan 500 kişi öldürülmüştür. Bunların 326'sı BM personelidir" ifadelerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan BM’de tarihi Filistin konuşması: Mikrofon tartışması gündeme oturdu Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan BM’de tarihi Filistin konuşması: Mikrofon tartışması gündeme oturdu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu kapsamında yaptığı konuşmada Filistin’e destek çağrısı yaptı. Erdoğan’ın konuşması sırasında mikrofon sesinin kesilmesi dikkat çekerken, İletişim Başkanlığı bunun süre sınırından kaynaklandığını açıkladı. Erdoğan: “Gazze,Filistin’in ayrılmaz bir parçasıdır” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu kapsamında düzenlenen “Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi” başlıklı yüksek düzeyli uluslararası konferansta konuştu. Erdoğan, Filistin’in BM’ye tam üyeliğinin artık vakti geldiğini belirterek, “Gazze, Filistin’in ayrılmaz bir parçasıdır ve Filistinlilere aittir. Filistinliler kendi topraklarını nasıl yöneteceklerini kendileri belirleyecektir” dedi. “İsrail güçlerini Gazze’den çekmeli” Konuşmasında Gazze’deki insani krize dikkat çeken Erdoğan, “Ateşkes ilanı, Gazze’ye insani yardımların engelsiz girişinin sağlanması ve İsrail’in Gazze’den güçlerini çekmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin, başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin devleti kurulana kadar mücadeleyi sürdüreceğini vurguladı. Mikrofon sesi kesildi, spekülasyonlar arttı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması sırasında mikrofon sesinin kısılması dikkatlerden kaçmadı. Bu durum, konuşmanın bilinçli şekilde engellendiği ya da siber saldırıya uğradığı yönünde iddiaları gündeme getirdi. İletişim Başkanlığı: “Süre sınırı nedeniyle otomatik kapandı” İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Erdoğan’ın konuşmasının 5 dakikalık süreyle sınırlı tutulduğu, bu sürenin aşılmasıyla birlikte mikrofonun teknik düzen gereği otomatik olarak kapandığı bildirildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Cumhurbaşkanımızın konuşması sırasında konuşturulmaması ya da sözünün kesilmesi söz konusu değildir. Konuşma zaman zaman alkışlarla kesildiği için süre aşılmış, mikrofon otomatik olarak kapanmıştır. Benzer bir durum Endonezya Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında da yaşanmıştır.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.