# Bm Genel Kurulu

İLKHABER-Gazetesi - Bm Genel Kurulu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bm Genel Kurulu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gazze'de açlık, bir kitle imha silahı olarak pervasızca kullanılıyor" Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gazze'de açlık, bir kitle imha silahı olarak pervasızca kullanılıyor"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Soykırım şebekesinin başı, BM Genel Kurulu'nda yalanları ve tehditlerini dinleyecek kimse bulamadı ve boş koltuklara konuştu" dedi.Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının himayelerinde, Genç Diplomasi Derneği tarafından düzenlenen Bosphorus Diplomasi Forumu, İstanbul Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda gerçekleşti. Foruma katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Muhtevası ve formatıyla öne çıkan Bosphorus Diplomasi Forumunu bu yılda başarıyla tertipleyen Genç Diplomasi Derneğimizin tüm üyelerine programda emeği geçen her bir kardeşime tebriklerimi iletiyorum. Gerek panel ve konferanslarla, gerekse atölye ve okuma programlarıyla gençlerimizin ufkunu açan bugünün liderlerini yarının mimarlarıyla buluşturan derneğimize gönülden teşekkür ediyorum. Forum kapsamında üç gün boyunca düzenlenen etkinliklerin, uluslararası ilişkiler ve diplomasiye gönül veren gençlerimiz başta olmak üzere hepimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Tarihin ışığında diplomasi başlığıyla icra edilen bu önemli forumda temsil, müzakere, çözüm üretme becerilerini geliştiren genç arkadaşlarımızla ayrıca kutluyorum. Sahip oldukları birikimi büyük bir titizlikle gençlerimize aktaran kıymetli katılımcılara da ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Şunu buradaki genç kardeşlerimizle paylaşmakta fayda görüyorum. Sizler gibi lise ve üniversite çağındaki gençlerimizin yalnızca bilgi değil, derinlik, uzmanlık, deneyim, heves gerektiren bu alandaki çalışmaları ülkemizin geleceği adına son derece önemlidir. Ülkemizin güçlü yarımları için fedakârca çalışan, ortaya fikir ve eser koyan, geleceğin Türkiye'sini inşa etmenin gayretinde olan her bir gencimiz bizim için değerlidir, umudumuzu artıran bir istikballi yıldızıdır. Asla yön vermekte kalmayıp kendi mührümüzü de vuracağımız Türkiye Yüzyılı gençlerimizin çabası ve çalışmalarıyla vücut bulacaktır. İlerleyen yıllarda her birinizin siyaset, akademi, bürokrasi, medya, sivil toplum ve diplomaside üstleneceğiniz vazifelerle ülkemize, milletimize, özellikle de Türk dış politikasının çok çok önem kazandığı bir yapıya kavuşacağız. Hepinize şimdiden başarılar diliyor, Rabbim yolunuzu da, bahtınızı da açık etsin diyorum" dedi. "Kriz ve ihtilaflar barışçıl yollarla çözüme kavuşturulamadığı için siyasi ve ekonomik mücadele maalesef büyük insani trajedilerin yaşandığı savaş ve çatışma sahalarına taşınıyor" Uluslararası siyaset zemininde adeta tektonik kırılmaların yaşandığı zorlu ve tarihi bir dönemden geçildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel rekabetin dozu her geçen gün artarken belirsizlik ve istikrarsızlık anaforu dalga dalga yayılıyor. Kriz ve ihtilaflar barışçıl yollarla çözüme kavuşturulamadığı için siyasi ve ekonomik mücadele maalesef büyük insani trajedilerin yaşandığı savaş ve çatışma sahalarına taşınıyor. Su ve iklim krizlerinden, ticaret savaşlarına, enerji güvenliğinden, gıda zincirlerinin sağlıklı işlemesine türlü meydan okumalarla karşı karşıyayız. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle şu manzarayı çok net bir şekilde görebiliyoruz. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra galipler eliyle kurulan düzen işlerliğiyle birlikte itibarını da yitirmiştir. Evrensel değerler rafa kalkmış, yönetim mekanizmaları iflas etmiş, meşruiyetini kural ve ilkelerden alan uluslararası sistem tamamıyla felce uğramıştır. Küresel barış ve güvenlik yerini bitmek bilmeyen savaş ve istikrarsızlık girdabına bırakmıştır. Haklı haksızın, mazlum zalimin zayıf güçlünün karşısında yalnızlığa terk edilmiştir. İnsan hakları ve insanlık onuru yara almış, adalet, vicdan ve merhamet gibi duygular sessize alınmıştır. Ortada kimsenin inkar edemeyeceği çok büyük bir sistem krizi vardır. Oysa bundan 80 yıl önce kurulan mevcut küresel sistem, 20. yüzyılda gerçekleşen İkinci Dünya Savaşı'ndan ders alınarak yeniden bir savaş yaşanmasın, yeniden bir soykırım yaşanmasın diye kurulmuştur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi bu tür mekanizmaların gayesi savaşları önlemek, çatışmaları durdurmak, insani felaketlerin önüne geçmektir. Lakin gelinen noktada çözümün anahtarı olması gereken yapılar sorunun parçası haline dönüşmüştür. Adalete mahkum ve mecbur edilmişlerdir." şeklinde konuştu. "Bölgemizde sıkıntı varken de biz huzurlu olamayız" Erdoğan, "Sevgili gençler, çok değerli misafirler, küresel sistem iflas etti derken bunu hamaset olsun diye söylemiyoruz. Tam tersine, ülke olarak biz iflas etmiş bu sistemin tüm yükünü çeken bir bölgede yer alıyoruz. Şu an insanlığın gündemini domine eden kriz, gerilim, soykırım, çatışma ve zulümlerin neredeyse tamamı bu coğrafyada yaşanıyor. Her ne kadar Türkiye, bölgesinde bir istikrar ağabeyliği olarak yükselse de, hadiselerin uzağında bir ülke değildir. Bir defa şunu hepimiz çok iyi biliyoruz, komşumuzun evi yanarken nasıl biz rahat edemezsek, bölgemizde sıkıntı varken de biz huzurlu olamayız. Dahası kriz ve zulümlerle boğuşanlar bizim kardeşlerimiz, bizim yüz yıllık, bin yıllık komşularımız. İnsan komşusuna sırtını dönebilir mi?. Bu ülke ve bu aziz millet tarihin hiçbir döneminde bana ne dememiştir. Gönül coğrafyasına sırtını dönmemiştir. Dünyanın neresinden gelirse gelsin yardım çağrılarına kulaklarını tıkamamıştır. Uzak yakın demeden, Müslüm, gayrimüslim demeden, kimsenin inancına, mezhebine, kökenine bakmadan imdat diyenin yardımına koşmuştur. Bu dün böyleydi, bugün de böyle. Herkes kayıtsız kalsa dahi biz coğrafyamızdaki acılara, zulümlere, sonu gelmeyen çatışmalara duyarsız kalamayız" ifadelerini kullandı. "Bizim tek amacımız vardır, o da bölgede barışın, huzurun, istikrarın güçlü bir şekilde sağlanmasıdır" Erdoğan, "Filistin'de neler oluyor gördünüz, ellerinde tencerelerle oradan bir kap çorba, bir kap yemek alayım diye nasıl çaba gösteriyorlar izlediniz. Açlıkla mücadele eden yavruların dramını kalbimizin derinliklerinde biz de hissediyoruz. Yüreklerimi yakan bu manzara karşısında sadece elimizi değil çoğu zaman tüm gövdemizi ortaya koyuyoruz. Sevgili gençler, sizin ve ekranların başında bizi izleyen genç arkadaşlarımızın şunu bilmesini isterim, bizim tek amacımız vardır, o da bölgede barışın, huzurun, istikrarın güçlü bir şekilde sağlanmasıdır. Türkiye olarak işte buna giden yolu açmanın derdindeyiz. Binlerce yıldır süzülüp gelen devlet aklıyla 500 seneyi geride bırakan hariciye geleneğimizle büyüyen ekonomimiz, köklü kurumlarımız ve ilkeli dış politikamızla coğrafyamızdaki yangınları söndürmeye gayret ediyoruz. Dış politikayı asla sıfır toplamlı bir oyun olarak görmüyor, barış, refah ve istikrarı paylaştıkça çoğaldığına yürekten inanıyoruz" dedi. Mesele istikrarsızlığı körüklemek, çatışmayı ve kavgayı büyütmek, bundan çıkar devşirme hesabı yapmak değil, birlikte kazanmaya odaklanmaktır diyen Erdoğan, "Başkalarının trajedilerinden medet ummak fırsatçılıktır, vicdansızlıktır, kan tüccarlığı yapmaktır. Biz böyle olmadık. Hiçbir zamanda böyle olmayacağız. Türkiye, hiçbir kompleksi olmadan, tarihine, medeniyetine, büyüklüğüne yakışır biçimde, barış, istikrar, huzur ve adalet için çalışan, her kesimle görüşebilen, herkesin güven duyduğu bir aktördür. İnsan odaklı, ön alıcı, girişimci ve çok boyutlu dış politika anlayışımızla bölgesel ve küresel meselelerin çözümüne azami katkı sunuyoruz. Komşumuz Suriye'de tam 14 yıl boyunca bunu yaptık. Eli kanlı rejimin zulmü karşısında tüm imkanlarımızla Suriyeli mazlumların yanında durduk. Dünyanın birçok ülkesi Suriye halkına sırtını döndüğünde dahi biz onları asla yalnız bırakmadık. Aynı şekilde Rusya-Ukrayna savaşında bunu yaptık. Savaş baronları ateşe benzin dökerken biz adil bir barış için çalıştık. Şimdi de Filistin'de, Gazze'de bunu yapıyoruz." ifadelerini kullandı. "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konferansı'nda Netenyahu denilen katil salondaki o boş koltuklara seslenmek durumunda kaldı" Gazze'de tam 2 yıldır tüm dünyanın gözleri önünde hem dehşet hem de utanç verici bir soykırım yaşanıyor diye Erdoğan, "Netenyahu ve katliam kadrosu en modern silahlarla Filistinli sivilleri hedef alıyor, masumların üzerine bomba yağdırıyor. Gazze'de yaşlılar, çocuklar hatta kuvözdeki bebekler bu katliam çetesi tarafından acımasızca katlediliyor. Gazze'de açlık bir kitle imha silahı olarak pervasızca kullanılıyor. Can kurtarmaya çalışan sağlık görevlileri, soykırımı kayda alan basın emekçileri dünyanın gözleri önünde öldürülüyor. Fakat ne oldu? İşte dün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konferansı'nda Netenyahu denilen katil salondaki o boş koltuklara seslenmek durumunda kaldı. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Sözde yardım dağıtım noktalarında 27 Mayıs'tan bugüne 2500'ün üzerinde Filistinli öldü. 18500'ü aşkın kişi yaralandı. 7 Ekim'den bu yana Gazze'de çoğu çocuk ve kadın 66.000'e yakın Filistinli şehit edilmiş. Yaralıların sayısı ise 170.000'e yaklaştı. Biz hastanelerimizi açtık ve bu yaralıları hastanelerimizde tedavi altına alıyoruz. Bu konuda kapılarımız açık. Elimizden gelen her tür desteği veriyoruz, vereceğiz. Filistin'de medyaya yansımayan daha nice acılar, nice dramlar, nice katliamlar yaşanıyor. Bununla birlikte dünyanın dört bir yanında vicdanlı insanlardan yükselen tepki ve çığlıklar Filistin'e ve Gazze'ye umut aşılıyor. Bakın şu anda biz burada diplomasi formunu yaparken Akdeniz'de Sumud filosu yelkenlerini şişirmiş Gazze'ye doğru ilerliyor. Gazze yolcularına da selamlarımızı yolluyoruz. Cenab-ı Allah yollarını açık etsin, onları esirgesin diyoruz" dedi. "Filistin'i tanıyan devletlerin sayısındaki artışın arkasında Gazze'nin sebep olduğu küresel uyanış vardır" Erdoğan, "Sevgili gençler, değerli kardeşlerim, unutmayın. Zalimlerin bir hesabı varsa, Allah'ın da bir hesabı vardır. Ve o hesap eninde, sonunda galip gelecektir. Bu hesap bambaşka. Allah'ın hesabının üzerinde hiçbir hesap tutmaz. Ve bunu yaşadık, yaşıyoruz, İnşallah yaşayacağız. Gazze'de çok kayıplar verildi. Mazlum Gazze halkı çok ağır bedeller ödedi. 365 kilo metre kareye sıkıştırılmış, 2,5 milyon insan tarihin en vahşi soykırımına maruz bırakıldı. Bütün bu yıkım ve vahşete rağmen, Gazze soykırımı küresel ölçekte bir uyanışa da vesile oldu. Dün soykırım şebekesinin başı az önce söyledim. BM Genel Kurulu'nda yalanları ve tehditlerini dinleyecek kimse bulamadı ve boş koltuklara konuştu. Bugüne kadar kulaklarının üzerine yatanlar, görüyoruz ki artık gaflet uykusundan uyanmaya başladı. Gazze'deki meseleyi Hamas parantezine indirgeyenler, kazın ayağının hiç de öyle olmadığının yavaş yavaş farkına varıyor. İsrail'in derdinin sadece Gazze olmadığı gün geçtikçe daha net anlaşılıyor. Özellikle Katar'a düzenlenen saldırı, İsrail'in asıl niyetinin görülmesini de sağladı. Canavarın durdurulmasının şart olduğu bir kez daha görüldü. Filistin'i tanıyan devletlerin sayısındaki artışın arkasında Gazze'nin sebep olduğu küresel uyanış vardır. Artık 150'yi aştı. Şurası bir gerçek ki Filistin'in tanınması geçte olsa önemli bir adımdır. Filistinli kardeşlerimize 10 yıllardır yapılan yanlıştan nereden dönülürse biz bunu sadece takdirle karşılarız. Fakat şu soruyu da sormadan edemiyoruz. Bu adımlar daha erken atılamaz mıydı? 65 bin masum ölmeden de Filistin'e sahip çıkılamaz mıydı? Katliam kadrosu eliyle tanınamaz hale getirilmeden önce Filistin resmi olarak tanınamaz mıydı? Biliyorum birileri rahatsız olacak ama bunları sormak mecburiyetindeyiz. İsrail saldırganlığının önüne geçilmesi için bu öz eleştirinin muhatapları tarafından mutlaka yapılması gerekiyor. Gazze'li masumların dökülen kanlarının boşa gitmemesi için herkesin iç dünyasında bu hesaplaşmayı yapmasının şart olduğuna inanıyorum. Değilse masum çocukların, kadınların, insanların kanı siyasi hesapların kurbanı olmaya devam edecektir. İsrail durdurulmadan Filistin devleti için konulan irade eksik kalacaktır. Başta Netenyahu kabinesi ve soykırım kadrosu derhal yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır" şeklinde konuştu. "İspanya'nın aldığı kadar bir kenara konulamaz" Erdoğan, "Uluslararası spor turnuvalarından men dahil, İsrail'e caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır. İspanya'nın aldığı kadar bir kenara konulamaz. Şu anda Futbol Federasyonu Başkanımız da kendileri bu konuyla ilgili duruşunu ortaya koydu. Biz de bunun değerlendirmesini muhakkak yapacağız. Ekonomik olarak İsrail hükümetine Gazze'de 100 milyar doları bulan yıkımın faturası ödetilmelidir. Türkiye'nin ticaret ve diğer alanlarda İsrail'e karşı aldığı tedbirler diğer ülkelere örnek olmalı. Onlar da artık benzer adımları atmaya başlamalıdır. Aksi takdirde kaos Orta Doğu sınırları içinde kalmayacak. Bu ateş bütün dünyayı saracaktır. Alevlerin daha da yayılmaması, bölgemizde barış ve huzurun sağlanması için çalışmaya devam edeceğiz. Gençler, ben sizin gözlerinizle bunu görüyorum. Yaslı adayı güçlü bir demokrasi ve özgürlükler adası olmaya çevirecek gençler olarak sizleri görüyorum. Sağ olun, var olun." dedi.

Suriye Cumhurbaşkanı Şara’dan BM öncesi dikkat çeken açıklamalar: “İran milislerini ve Hizbullah’ı Suriye’den kovduk” Haber

Suriye Cumhurbaşkanı Şara’dan BM öncesi dikkat çeken açıklamalar: “İran milislerini ve Hizbullah’ı Suriye’den kovduk”

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’ye giden Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, basın mensuplarına yaptığı açıklamalarda uluslararası topluma sert eleştiriler yöneltti. DEAŞ’a karşı mücadeleyi vurgulayan Şara, “İran milislerini ve Hizbullah’ı Suriye’den kovduk” dedi. Şara ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptırımları kaldırma kararını “cesur ve tarihi” olarak nitelendirdi. ABD merkezli televizyon kanalı CBS’e konuşan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, uluslararası toplumun Suriye’deki krizlere karşı yetersiz kaldığını dile getirdi. Sivillerin korunamadığını, tutukluların serbest bırakılamadığını ve kimyasal silah kullanımının engellenemediğini söyleyen Şara, “Suriye’de gerçekleştirdiğimiz tüm bu asil eylemler, aslında uluslararası toplumun görevi olmalıydı. Suriye’de korkunç suçlar işlenirken neden sessiz kaldınız?” ifadelerini kullandı. Şara, ABD yaptırımlarının kaldırılmasına ilişkin olarak da, “Bu karar hızlı, cesur ve tarihi bir adımdır. Yaptırımların devam etmesi halkın acılarını daha da artırır. Buna karşı çıkan herkes, Suriye halkının yeniden öldürülmesine ortak olur” dedi. “Mülteciler artık evlerine dönebilir” Beşar Esad dönemini geride bıraktıklarını belirten eş-Şara, Suriyelilerin yeniden ülkelerine dönebileceğini söyledi. “Suriye güvenli, istikrarlı ve birleşik olmalıdır. Bu yalnızca bizim değil, tüm dünyanın çıkarınadır” dedi. Uluslararası topluma sert çıkış Terör örgütü DEAŞ ile mücadele ettiklerini vurgulayan Şara, “İran milislerini ve Hizbullah’ı bölgeden kovduk. Uluslararası toplum tek bir tutsağı bile kurtaramadı, tek bir kuşatmayı bile kıramadı” ifadelerini kullandı. 1967’den beri ilk olacak Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, BM Genel Kurulu’nda konuşma yapacak. Bu, 1967 yılında Cumhurbaşkanı Nureddin el-Atasi’den bu yana bir Suriye Cumhurbaşkanının BM kürsüsünde konuşacağı ilk sefer olacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “BM Genel Kurulu’nda Filistin meselesi öne çıkacak” Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “BM Genel Kurulu’nda Filistin meselesi öne çıkacak”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bazı Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu birçok ülke, BM Genel Kurulunda Filistin'i devlet olarak tanımaya hazırlanıyor. Bu yıl BM Genel Kuruluna muhtemelen Filistin meselesi damga vuracak" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin ziyareti sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in şeref konuğu olarak, Şanhay İşbirliği Teşkilatı Zirvesine iştirak ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirveye katılımlarının hem teşkilatla hem de köklü bağlar olan Asya ülkeleriyle ilişkilere addettikleri öneminin bir nişanesi olduğunu kaydetti. Teşkilat üyesi 10 ülkenin nüfusunun 3,8 milyara ulaştığını, ekonomik büyüklüğünün ise 30 trilyon dolara yaklaştığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilatın 1996'dan bu yana dinamik bir dönüşüm içerisinde olduğunu ifade etti. Teşkilatın, ekonomik ve ticari alanlardaki iş birliğini ön plana çıkararak bir hüviyet kazandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilatın aynı zamanda, küresel ve bölgesel sorunların çözümünde rol oynamayı da kendine şiar edindiğini söyledi. "Şanhay Ruhu" başlığı altında sıralanan "eşitlik", "istişare", "karşılıklı güven ve fayda", "farklılıklara saygı", "ortak kalkınma" gibi ilkelerin, 2019 yılında ilan ettikleri Yeniden Asya Girişiminin temel yaklaşımlarıyla da örtüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bölgemizde ihtilafların barışçıl yollarla çözülmesi için en fazla gayret eden ülkelerin başında geliyoruz. Teşkilatın, ülkemiz dahil diyalog ortaklarıyla irtibatı artırma çabasını bu bakımdan isabetli buluyorum. Zirvede ülkemizin çok taraflı diplomasi geleneği, bölgesel güvenlik ile sürdürülebilir kalkınma politikamız hakkında hitapta bulunduk. Konuşmamda Gazze'deki soykırımı gündeme getirdim. Çin Devlet Başkanı değerli dostum Şi Cinping ile ilk gün heyetlerimizin de katıldığı verimli bir görüşmemiz oldu. Görüşmede ikili ilişkiler ve yatırım konularını ele aldık. Ticaret ortağımız Çin ile ekonomik ilişkilerimizi daha dengeli ve sürdürülebilir hale getirmek istiyoruz. Çin tarafıyla istişarelerimizi sürdürüyoruz. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Üyesi Sekreteri Say Çi ve heyetiyle bu minvalde verimli bir görüşmemiz oldu. Dışişleri Bakanım, 3 Eylül'de düzenlenecek anma programına katılacak. Şi'nin yanı sıra zirve boyunca pek çok mevkidaşımla bir araya geldim. Sırasıyla Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile gündemimizdeki konuları ele aldık. Yine zirveye katılan birçok devlet ve hükümet başkanıyla temaslarımız oldu. Bu görüşmelerde de ikili iş birliği konularıyla birlikte, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını da değerlendirdik" değerlendirmesinde bulundu. Biz, dünyaya yalnızca Doğu-Batı ekseninde bakmıyoruz Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin'in Türkiye'nin bölgesel önem ve etkisinin farkında olduğunu, bu nedenle Türkiye'yi önemli bir aktör olarak gördüğünü belirterek, "Çin ile ilişkilerimizi geliştirmenin gayreti içerisindeyiz. Ekonomik ilişkilerden dijital teknolojilere, enerjiden sağlığa birçok alanda iş birliği fırsatlarını değerlendiriyoruz. Biz, dünyaya yalnızca Doğu-Batı ekseninde bakmıyoruz. Ufku soğuk savaş ayazında buz tutmuş bir ülke değiliz. Doğu ile Batı arasında ayrışmanın değil, yeni köprüler kurmanın gerekli olduğunu devamlı söylüyoruz. Her platformda insanı merkeze alan politikalarımızı savunuyoruz. Savunmaya da devam edeceğiz. Uluslararası sistemlerin tıkandığı bir dünyada, normalleşmenin ancak ve ancak hakkaniyet temelinde çözümlerle sağlanacağına inanıyoruz. Geçmişten ders alıyor, geleceği doğru okuyor ve bu vizyonla yolumuzda ilerliyoruz. Biz diyalog kanallarını açık tutmanın önemine inanıyoruz. Biz, adil ve müreffeh bir dünyanın inşa edilebileceğini düşünüyoruz. Nitekim "daha adil bir dünya mümkün" derken hep bunu ısrarla işledik, işlemeye de devam ediyoruz. Bu istikamette yolumuza devam etmenin de gayreti içerisindeyiz. Çin'in, uluslararası camianın önemli bir parçası olarak, bizim bu çabamızı desteklemesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili görüşmelerinde Ukrayna-Rusya savaşının adil bir barışla sonlandırılması için yapılabilecekleri ele aldıklarını bildirdi. Erdoğan, enerji alanındaki iş birliğinin, özellikle bu görüşmede ele aldıkları bir konu olduğunun da altını çizdi. Türkiye olarak en başından beri, Ukrayna-Rusya savaşının müzakereler yoluyla sonlandırılabileceğini her daim ele aldıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da gerçekleşen müzakerelerin bu yolun açık olduğunun en net ispatı olduğunu vurguladı. Alaska zirvesinin neticelerini de tekrar değerlendirme imkanını yakaladık Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ve Ukrayna müzakerelerinin seviyesinin aşamalı olarak yükseltilmesinin arzu ettikleri bir yol olduğunu kaydetti. Erdoğan, " Barış umudunu çözüm odaklı ve somut sonuçlara dönüştürmek lazım. Bunun için de liderler seviyesinde bu işi ele almak durumundayız. Putin'in son Alaska zirvesinden hangi neticelerle döndüğünü, o görüşmelerde neler düşündüğünü değerlendirdik. ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşme çok önemliydi. Bu konularda Putin'in düşüncelerini aldığımız gibi, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile de ayrıca telefon diplomasisi yöntemiyle bazı görüşmelerimiz oldu. Onunla gerçekleştirdiğimiz bu temaslarda da Zelenski'nin Putin'e bakışını görme fırsatını yakaladık. Alaska zirvesinin neticelerini de tekrar değerlendirme imkanını yakaladık. Hem Zelenski, hem Putin'in yaklaşımlarını olumlu buldum. "Türkiye'de İstanbul sürecinin devamı yönünde bir girişim olabilir" dediğimizde, kendisi bu konuyla ilgili "niye olmasın" noktasındaydı. Ancak henüz buna hazır değiller" dedi. Ukrayna-Rusya Savaşını ancak barış odaklı diyalog sona erdirir. Rusya -Ukrayna Savaşı'nın anca barış odaklı bir siyalogla sona ereceğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Trump, Ukrayna-Rusya savaşının taraflarıyla görüşmeler yaptı. Hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hem Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski hem de Avrupalı liderlerle temaslar gerçekleştirdi. Bu görüşmeler makuldür, makbuldür, kıymetli bir stratejidir. Ukrayna-Rusya Savaşını ancak barış odaklı diyalog sona erdirir. Biz de bu konuda, başta Trump olmak üzere Ukrayna-Rusya savaşının taraflarıyla görüşmeler gerçekleştirdik. Putin, Zelenski ve Avrupalı liderlerle sürekli temas halindeyiz. Dışişleri Bakanım, İstihbarat Başkanım muhataplarıyla gerekli görüşmeleri yapıyorlar. Bu görüşmeler de bu süreci sürekli olarak hızlandırıyor" şeklinde konuştu. Temennimiz buradan bir netice almaktır Türkiye'nin İstanbul'da gerçekleştirilen doğrudan müzakerelerle, diyalog zemini geliştirmiş ve güçlendirmiş bir ülke olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Tahıl koridoru ve esir takaslarıyla biliyorsunuz somut çıktılar elde etmiştik. En doğru yaklaşım da aslında budur. Bunu da bırakmayı düşünmüyoruz. Bu sürecin devamıyla ilgili adımları atıyoruz, atmayı da sürdüreceğiz. Ben Putin ile yaptığım her görüşmede tahıl koridoru, esir takası konularını daima gündemde tutuyorum. Tutmaya da devam edeceğim. Temennimiz buradan bir netice almaktır. Adil ve kalıcı barış, tarafları dışlamadan müzakere zeminini güçlendirerek gelecektir. Türkiye, savaşın en başından beri her iki tarafla görüşebilen, her iki tarafın da güvenini kazanmış olma özellikleriyle örnek olmuştur. Hep birlikte çatışmayı değil müzakereyi, savaşı değil barışı öncelersek, aralanan fırsat penceresini ardına kadar açarız." İfadelerini kullandı. Amerika'nın bu kararı, BM'nin varoluş nedenine uygun düşmüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Mahmud Abbas ve 80 Filistinli yetkilinin vizelerini iptal etmesi, ile ilgili soruyu cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika'nın bu kararının, BM'nin varoluş nedenine uygun düşmediğini, kararın bir an önce gözden geçirilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dünya üzerindeki meselelerin tartışılması ve çözümler üretilmesi için vardır. Filistin heyetinin Genel Kurul'da olmaması sadece İsrail'i memnun eder. Bu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, bana göre henüz içeriği ve katılımcıları kesinleşmemiş bir Genel Kuruldur. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bu konuda bir görüşme yapmak istedim, maalesef o da ben de fırsat bulamadık. Bu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nu nasıl gerçekleştireceğiz bunu Genel Kurul tarihine kadar telefon diplomasisiyle değerlendirelim istiyoruz. BM Genel Sekreteri'nin bu konudaki düşüncelerini de öğrenmek istiyorum. Çünkü bu gelişmeler ani gelişmeler değil. Filistin'de mağdurlar var. Bir de bu zulmü içi kan ağlayarak izleyenler var. On binlerce mazlum var mağdur var. Bunların hakkını hukukunu koruma noktasında adımlar atmamız lazım" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de yaşanan soykırıma ilişkin," Gazze'de 7 Ekim'den bu yana 60 bini aşkın şehit, 150 bini aşkın yaralı var. Zaman zaman ülkemize yaralılar gönderiliyor. Biz bu konuda seferber olmuş durumdayız. Her şeyden önce bir defa İsrail'in bu soykırımı hiçbir zaman unutulmayacak. Filistin'de bebeklerin, annelerin, babaların nasıl katledildiğini hiçbir zaman insaf sahibi olan anneler, babalar unutmayacak. Filistin'in sesinin kısılması doğru değildir. Bu sesi kısmak, susturmak mümkün değildir. Amerika'dan beklenen, İsrail'in katliamlarına, zulümlerine "dur" demesidir. Bazı Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu birçok ülke, BM Genel Kurulu'nda Filistin'i devlet olarak tanımaya hazırlanıyor. Bu yıl BM Genel Kurulu'na muhtemelen Filistin meselesi damga vuracak. Bu damgayı vuranlardan bir tanesi de herhalde bu fakir olur. Filistinli yetkililer BM Genel Kurulu toplantısına katılmasa dahi Filistinli mazlumların sesi orada yankılanacaktır. Allah rahmet eylesin Sezai Karakoç'un dediği gibi "Biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak." İfadelerini kullandı. Suriye'de kalıcı refah ve huzurun sağlanmasını, birlik ve beraberliğini önemsediklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yakın geçmişte yaşananlar göstermiştir ki; Suriye'deki huzursuzluk, en fazla bize yansıyor. Bunu görmemiz lazım. Suriye topraklarında karışıklık çıkartmak isteyenlere, ne biz göz yumarız, ne de Şam yönetimi buna rıza gösterir. Biz, Suriye'nin bütün renkleriyle bir ve bütün olmasını ve öyle kalmasını isteriz. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve yönetimi bizim gibi düşünüyor. Fakat böylesine uzun bir savaş yaşamış bütün coğrafyalarda olduğu gibi, Suriye'de de kaos çıkarmak isteyenler çok ama çok fazla. Bunların kim oldukları malumdur" dedi. Suriye'nin yeniden ayağa kalkmasını inşallah kimse engelleyemeyecek "Biz Suriye'yi yalnız bırakmayacağız. Devamlı onların yanında duracağız. Suriye'nin yeniden ayağa kalkmasını inşallah kimse engelleyemeyecek" diyen Erdoğan," Kaosa yatırım yapan savaş baronları bu sefer kaybedecek. Arap, Kürt, Türkmen, Nusayri, Sünni, Hıristiyan fark etmeksizin tüm kesimleri ile Suriye halkı kazanacak. Şunu da çok net ifade etmek isterim; Her kim bu süreci baltalamaya çalışırsa bunun faturasını öder. Kürtler nerede yaşarsa yaşasın bizim kardeşimizdir. Kimse bizi birbirimizden ayıramaz. Kimse bizim ebedi kardeşliğimize pusu kuramaz. Kararlıyız, azimliyiz. Nasıl ki et kemikten ayrılmaz, aynen bizim bu kardeşliğimiz de birbirinden ayrılmaz. Basiret, feraset ve sağduyu ile hareket edilirse, her sorun çözülür. Ama hüsnü niyet olmazsa, en basit konular bile kördüğüm haline gelir. Biz huzur ve sükûnet ortamının güçlenmesinden yanayız, bunun için de çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde oluşturan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun geniş katılımla çalışmalarına devam ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Komisyon çalışmaları ile ilgili Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ile bir telefon görüşmesi yaptığını belirterek," Samimi bir şekilde bu turları belli bir noktaya getirdik. Bundan sonraki süreci de aynı kararlılıkla devam ettirecekler. İnanıyorum ki sonuçta Türkiye, 40 yıllık bir sorunu ortadan kaldıracak ve geleceğe bir ve bütün şekilde yürüyecektir. Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren böylesi bir meselede dedikodulara, tevatürlere değil, devlet ciddiyeti içinde yapılan ve yapılacak açıklamalara odaklanmak en doğrusudur. Biz yol haritamızı da, menzilimizi de net bir biçimde belirledik. Terörle mücadeleye ayrılan kaynaklar artık kalkınmaya, üretime, yatırıma, istihdama harcanacak. Terörsüz Türkiye'nin kazananı tüm Türkiye, terörsüz bölgenin kazananı ise bölgemizdeki tüm kardeş halklar olacak" açıklamasını yaptı. Kızlarım da annelerinden bu mektubu kaleme almasını istedi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eşi Emine Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump'ın eşi Melania Trump'a gönderdiği Gazze'deki insani krize dikkat çektiği mektubu ile ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan," "Şair ne diyor, benim de şiir kasetlerimden bir tanesinde bu mısralar yer alır, "İçimde kaynayan bir mahşer var. Bu mahşer bir de annelerin kalbinde kaynar." Buradan hareketle anne kalbi hem narindir hem güçlüdür. Anneler bu tip zor konuların çözümünde devreye girdiklerinde iklimi değiştirebilirler. Hele ortada katledilen binlerce bebek ve çocuk varsa, toprağa düşen her yavruyu kendi çocukları gibi sahiplenirler. Kızlarım da annelerinden bu mektubu kaleme almasını istedi. Ben bu girişimi, bu bakımdan çok önemli buluyorum. Mektup, Türkiye'nin Gazze diplomasine yeni bir boyut ekledi ve resmi kanallardan yürütülen girişimlerin yanı sıra, insani ve vicdani bir dilin de uluslararası ilişkilerde etkili olabileceğini aynı zamanda gösterdi. Maalesef, Batı'nın Ukrayna'daki masumlara yönelik yaklaşımlarının çeyreğini bile Gazze'de göremedik. "Ellerinde tencerelerle, tabaklarla sıraya girip oradan bir miktar yemek almaya çalışan o yavruların halini gözü olup da görmeyenlere yuh olsun!" demekten başka bir şey bize düşmez. Bu yavruların hali ortada. Bu nedenle biz herkesten, bütün Batı'dan bu insani yaklaşımı bekliyoruz. Biz kan ve gözyaşı bütün coğrafyalarda dinsin istiyoruz" şeklinde konuştu. Güney Kafkasya'nın özlediği barışa kavuşacağını belirten Erdoğan, "İlham Aliyev ile yaptığım ikili görüşmede de o umudu ben İlham Bey'de gördüm. Beyaz Saray'daki imzalar Ermenistan-Azerbaycan normalleşme sürecine tabii ki hız kazandırdı. Azerbaycan ve Ermenistan barış yolunda pürüzleri önemli ölçüde aştı ve son noktaya kadar geldiler. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile ardından Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile etraflıca bir görüşme yaptık. Bu iki görüşmede de gerek Aliyev'in gerek Paşinyan'ın aynı noktada olduklarını gördüm. Aynı istikamete bakıyorlar. Zengezur Koridoru meselesinde de herhangi bir sıkıntı, bir farklılık yok. İlham Bey bu konuda çok daha kendinden emin. Hele hele Amerika seyahatindeki o buluşma, o görüşme onların bu noktadaki atacakları adımlarda adeta belirleyici olmuş. Barışın sağlanmasıyla bölgemizdeki, burası çok önemli, kara ve demiryolları hareketlenecek, sınır kapıları açılacak, ticaret başta olmak üzere birçok alan olumlu etkilenecek. Bundan bizim de müspet etkilenmemiz söz konusu. Yeni iş birliği fırsatlarının değerlendirilmesiyle, bölge ülkeleri de bundan kar edecek. Bunlar çok açık ve net ortada. Rusya ve İran da ilerleyen dönemde kaygılarının yersiz olduğunu anlayacaklar" değerlendirmesini yaptı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in açıklamalarıyla ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan," Malumunuz Sinop'ta ROKETSAN'ın geliştirdiği normal menzilli füzelerimizin ve Delta V'nin atışlarını yapıyoruz. Bunlar Türkiye'nin şu anda geliştirebildiği orta menzildeki füzeler. Daha uzun menzildeki füzeler için malumunuz farklı coğrafyada işlerimiz de var. Ama şu anda biz Türkiye'nin bağımsızlığı için bu testleri yapmaya devam edeceğiz. Bu arada Sinop'ta balıkçılık 3-4 sene içerisinde 5 misli büyüdü. Sinoplu balıkçıların hiçbir sorunu yok. Sinoplu balıkçılar Japonya'ya Türk somonu ihracatı yapıyorlar. Dolayısıyla Özgür Bey'in zannediyorum ne füzelerden haberi var, ne Sinop'ta balıkçılığın gelişiminden, ne de turizmden. 'Balıklar strese giriyor' diye açıklama yapmış. Ah ah ülkem ne hallere kaldı. Ama aşacağız bunları" dedi. Türkiye'deki kronik muhalefet sorununun çözülmediğin, sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan," Çözüm umudundan bile söz edemeyecek durumdayız. CHP bugüne kadar hangi soruna çare üretebilmiş ki muhalefet sorununa çare olsun. Daha kendi parti içi meselelerine çözüm üretemeyen bir siyasi parti, Allah aşkına milletin sorunlarına çare olabilir mi? "Millete hizmet edeceğiz" diyerek kazandıkları yerel yönetimlerin içler acısı hali, bunların yönetim anlayışının fragmanıdır. Bunlar hizmet etmeyi bilmez; bunlar sadece kavga etmeyi bilir" ifadelerini kullandı. Ekonomideki gelişmelerin olumlu yönde seyrettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan," Özellikle son 2-3 aydır tekrar güçlü, olumlu döngüye girdik. Mart-Haziran döneminde hem içeride hem dışarıdaki birtakım gelişmeler tabii ki etkiledi. Ama bunlar geride kaldı. Hemen hemen bütün alanlarda tekrar güçlü, olumlu döndük. İkinci çeyreğe ilişkin büyüme rakamları açıklandı. Yüzde 4,8 oldukça güçlü bir büyüme. Don ve kuraklıktan etkilenen tarım sektörü hariç bütün sektörlerde, bütün alanlarda çok güçlü bir büyüme var. İşsizlik oranları tek hanede, rezervlerimiz rekor düzeyde, enflasyonda düşüş devam ediyor. Tabii ki enflasyondaki düşüşle birlikte finansal şartlarda da iyileşme devam edecek. Bizim beklentimiz bu olumlu döngünün, trendin devam etmesi yönünde. Kişi başı milli gelirde muhtemelen bu sene Dünya Bankası tanımına göre üst gelirli ülkeler grubuna girmemiz oldukça muhtemel. Ülkemiz kişi başı milli gelirle sınıf atlamış olacak. Biz tabii ki reel sektördeki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Reel sektörün de rahatlaması, özellikle ihracatın, yatırımların artması için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Enflasyonda yılı hedeflerimize uygun bir rakamla tamamlayacağımızı düşünüyoruz. Hayat pahalılığıyla olan samimi mücadelemiz gerçekten sonuç veriyor ve bu güçlü şekilde sürecek. Yani bir taraftan büyüyoruz bir taraftan işsizlik ve enflasyon düşüyor. Finansal anlamda kaygılar, endişeler geride kaldı. Hem hazinenin borçlanma faizleri iniyor, hem risk primimiz düşüyor, hem rezervlerimiz gerçekten rekor düzeyde. Cuma günü itibarıyla rezervlerimiz 178 milyar doların üzerinde. Dolayısıyla güçlü bir irade, sabırla, kararlılıkla biz tekrar bu olumlu döngüye döndük. Allah'ın izniyle bu devam edecek" şeklinde konuştu.

Emine Erdoğan, BM Genel Sekreteri Guterres ile "Moda ve Tekstilde Sıfır Atık" oturumuna katıldı Haber

Emine Erdoğan, BM Genel Sekreteri Guterres ile "Moda ve Tekstilde Sıfır Atık" oturumuna katıldı

Birleşmiş Milletler Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu Başkanı Emine Erdoğan, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in de katılımıyla BM Genel Kurulu'nda Türkiye'nin BM Daimi Temsilciliği, Sıfır Atık Vakfı, BM Çevre Programı ve BM-Habitat tarafından "Moda ve tekstilde sıfır atığa doğru" temasıyla düzenlenen "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" özel etkinliğinde katılımcılara hitap etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü'nün 3'ncü kez kutlandığını hatırlatan Emine Erdoğan, "Sıfır Atık Hareketi tüm dünyada her yıl katlanarak büyüyor, daha çok insana ulaşıyor. Ne mutlu bize ki küresel bir farkındalık halkası oluşuyor" dedi. Emine Erdoğan, Sıfır Atık Hareketi'ne verdiği güçlü destek için Genel Sekreter Guterres'e teşekkürlerini iletti. Aynı zamanda BM Çevre Programı, BM-Habitat ile Sıfır Atık Hareketi'ne destek veren tüm dost ve kardeş ülkelere şükranlarını sunduğunu ifade eden Erdoğan, tabiatın ve insanlığın iyiliği için çabalayan "dünyanın tüm sıfır atık gönüllülerine" de sevgilerini gönderdi. "Yavaş ve sürdürülebilir modayı hayata geçirmek hepimiz için zorunluluk" Emine Erdoğan, moda ve tekstil sektörünün kitlelerin beğenilerini ve davranışlarını yönlendiren çok etkili bir güç olduğuna dikkati çekerek, "Malumunuz, moda ve tekstil sektörünün çevre kirliliğinde çok yüksek bir payı var. O nedenle biz de bu yılki kutlamalar için 'Moda ve Tekstilde Sıfır Atığa Doğru' temasını seçtik. Bunun sebebi, kullan at merkezli bir anlayışın ne yazık ki sektörün ana karakteri haline gelmesidir. 'Yavaş ve sürdürülebilir modayı' hayata geçirmek artık hepimiz için bir zorunluluktur" dedi. Bunun esasen yeni bir keşif olmadığını ve yakın bir geçmişe kadar zaten hakim olan anlayış olduğunu ifade eden Emine Erdoğan, eskiden yaşam döngüsü uzun ve nitelikli ürünler üretildiğini, tasarımcıların yılda en fazla iki koleksiyon çıkardığını, bugün bu sayının bazen 6'yı bile bulduğunu söyledi. Emine Erdoğan, reklamların da karşı konulması zor bir tüketim psikolojisi oluşturduğunu, insanların hızlı moda trendlerini yakalamak için kazanılması imkansız bir yarışa girdiğini kaydetti. Hiçbir fiziksel eskimeye uğramamış kıyafetlerin zihinlerde bir anda eskidiğini ve atığa dönüştüğünü belirten Erdoğan, "Metropollerde esen moda rüzgarlarının iklim değişikliğine bağlı olarak her gün daha yıkıcı hale gelen fırtınalardan çok da farklı olmadığını söylesek, inanın yanlış olmaz. Çünkü, hiçbir kıyafet yalnızca kumaştan, renkten ve tasarımdan ibaret değildir. Her bir parça kıyafete doğal kaynak israfı, çevre kirliliği ve artan iklim değişikliği etkileri de eşlik ediyor. Bu ağır fatura tüm insanlığa kesiliyor" ifadelerini kullandı. "Yeni söylemlere, anlatılara ve yeni bir uyanışa ihtiyacımız var" Emine Erdoğan, her 1 saniyede 1 kamyon dolusu kıyafetin ya yakıldığı ya da dünyanın dört bir yanındaki atık depolama sahalarına gönderildiği bilgisini verdi. "Ve maalesef, bizim üzerimizden bir çırpıda çıkarıp attığımız kıyafetleri doğa aynı kolaylıkla üzerinden çıkaramıyor" diyerek bu kıyafetlerin doğa üzerindeki etkisine işaret eden Erdoğan, "Gerçekten de artık yeni söylemlere, yeni anlatılara ve yeni bir uyanışa ihtiyacımız var" dedi. Ünlü Türk düşünürü Cemil Meriç'in "İnsanlar sevilmek için yaratıldılar. Eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmasıdır" sözüne atıfta bulunan Emine Erdoğan, bu sözün 21. yüzyıl insanının ikilemini çok doğru bir şekilde açıkladığını söyledi. "Atık kirliliğini yenelim" "Mutluluk ile tüketim arasında kurulmuş hatalı anlam ilişkisine" bir son verilmesi gerektiğinin altını çizen Emine Erdoğan, bugün doğanın, ekosistemin, biyolojik çeşitliliğin, doğal kaynakların başına gelenlerin tüketim kültürünün bir sonucu olduğunu vurgulayarak, "Buradan hareketle BM'yle birlikte 'atık kirliliğini yenelim' çağrısı yapıyoruz" dedi. BM binasında "Yeterince Var" sloganıyla bir sergi de düzenlendiğini hatırlatan Emine Erdoğan, çöpe atılan eşyaların yüzde 60'ının kullanılabilir durumda olduğuna dikkati çekti. Erdoğan, ileri dönüşümle kaynakları geri kazanmanın çok kolay olduğunun, tek yapılması gerekenin "tamir ettirmek, dönüştürmek ve yeniden kullanmak" olduğunun altını çizdi. "Modacılara bir çağrıda bulunmak istiyorum; gelin bugün hepimiz için bir milat olsun" Eskiden eşyaların kullanım sürelerinin nesillere yayıldığını, küçük tadilatlarla bir kıyafete yepyeni bir ruh katmanın olağan olduğunu kaydeden Emine Erdoğan, "Kısacası sıfır atık yaşam tarzı normal olandı. Bizim yapmamız gereken, yakın bir zamana kadar gündelik hayatımızı şekillendiren bu değerleri ayağa kaldırmaktır. Buradan modacılara bir çağrıda bulunmak istiyorum; sizler, tasarımlarınızla bir duruşu, bir kimliği inşa ediyorsunuz. Trendleri, beğenileri belirleyen sizlersiniz. Gelin bugün hepimiz için bir milat olsun. Hayatımızda yapacağımız küçük değişikliklerin dünyayı değiştirebilecek büyük gücünden bahsedelim" ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan, sadece giysilerin kullanım ömrünü iki katına çıkararak sera gazı emisyonlarının yüzde 44 azaltılabileceğini belirterek, tekstildeki geleneksel hafızayı canlandırma, doğal ve uzun ömürlü olanı yeniden popüler yapma ve sorumlu tüketiciler olmayı akım yapma çağrısında bulundu. Emine Erdoğan, "Nasıl Türkiye sıfır atık konusunda lider ülke olduysa, Türk modacıların da bu alanda yeni bir sayfa açacağına, öncü isimler olacağına inanıyorum" dedi. "Sorunda payı olmayan ülkeler krizin bedelini herkesten fazla ödüyor" Türkiye'nin dünyaya vicdan penceresinden bakan bir ülke olduğuna ve insanlığın aynı gök kubbenin altında büyük bir aile olduğuna yürekten inandığını belirten Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Birbirimize olduğu kadar ortak evimiz dünyaya karşı da sorumluluklarımız var. Ne yazık ki, iklim krizinden her ülke aynı oranda etkilenmiyor. Sorunda payı olmayan ülkelerin krizin bedelini herkesten fazla ödediğini görüyoruz. Öyle ki, hepimizin kültürüne, doğal güzelliklerine hayran olduğu, yeryüzünün ziyneti bazı ülkeler topyekun yok olmakla karşı karşıya." Emine Erdoğan, diğer meselelerde olduğu gibi iklim ve çevre sorununda da adil dağılım ilkesine dayalı, hakkaniyetli bir sisteme ihtiyaç olduğunun altını çizerek, sürdürülebilir bir geleceğe tüm ülkelerin eşit ve etkin katılım gösterdiği, "kimseyi geride bırakmayan" müzakere süreçleriyle ulaşabileceğini ifade etti. "Dünya beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her fırsatta dile getirdiği BM reform önerisinin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında ayrı bir önem kazandığına dikkati çeken Emine Erdoğan, "Ben de bu kürsüden bir kez daha bu çağrıyı yinelemek istiyorum: Dünya, beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür. Nasıl ki dünya ortak evimiz ise, bu evi içine düştüğü yangından kurtarmak da ortak mücadelemiz olmalıdır" mesajını verdi. 2017'de büyük bir heyecanla başlatılan Sıfır Atık Projesi'nin bu yaklaşımın bir ürünü olduğuna işaret eden Emine Erdoğan, Sıfır Atık Hareketi ile 7 yılda önemli kazanımlar elde edildiğini, 74 milyon tonu aşan atığı dönüştürerek ekonomiye 256 milyar lira kazandırıldığını bildirdi. Erdoğan, Sıfır Atık Projesi sayesinde kesilmesinin önüne geçilen 552 milyon ağaç, önlenen 150 milyon ton sera gazı emisyonu ve tasarruf edilen 1,7 trilyon metreküp suya da değinerek, 23 milyon kişiye sıfır atık eğitimi vererek büyük bir farkındalık oluşturulduğu bilgisini verdi. Emine Erdoğan, Türkiye'nin tekstil sektöründe de önemli bir aktör olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Sürdürülebilirlik vizyonumuz doğrultusunda tekstil atıklarının geri dönüşümü ve yeniden kullanımı konusunda da önemli çalışmalarımız var. Üretim süreçlerinin çevreye olan etkilerinin en aza indirilmesi; suya, havaya, toprağa zarar verilmemesi yönünde adımlar atıyoruz. Atık yönetiminde yenilikçi bir yaklaşımla geri dönüştürülmüş malzemeden yeni iplik ve kumaş türleri üretiyoruz. Tekstil atıkları toplama noktalarındaki kullanılabilir tekstil ürünlerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırarak, sosyal fayda sağlıyoruz." "BM Sıfır Atık Danışma Kurulu Başkanı sıfatımla sesleniyorum" "Bugün bu kürsüden sizlere BM Sıfır Atık Danışma Kurulu Başkanı sıfatımla da sesleniyorum" diyen Emine Erdoğan, kurulun akademiden, iş dünyasından, sivil toplumdan ve uluslararası kuruluşlardan yetkin 13 kişiden oluştuğunu hatırlattı. "Bugün bu başarıyı mümkün kılan başta Sayın Guterres olmak üzere tüm değerli ekip arkadaşlarım güçlü bir alkışı hak ediyor" diyen Erdoğan, kendilerini kürsüden alkışladı. Emine Erdoğan, Bangladeş Hükümet Başkanı Muhammed Yunus'a, Sierra Leone ve Surinam Devlet Başkanı eşlerine de özel şükranlarını sunarak, kendilerinin Asya, Afrika ve Karayipler bölgesinde Sıfır Atık uygulamalarının yaygınlaşması için örnek liderlik sergilediklerine dikkati çekti. BM Sıfır Atık Danışma Kurulu'nun kurulduğu günden bu yana kıymetli çalışmalar gerçekleştirdiğini, farklı ülkelerden gelen "iyi uygulama" başvurularının içinden en iyi örnekleri derlediklerini belirten Emine Erdoğan, geçen sene atık önleme, gıda atığını dönüştürme, döngüsel ekonomi ve farkındalığı artırma temalarında 16 başarılı sıfır atık girişimini öne çıkardıkları bilgisini verdi. Emine Erdoğan, kurulun Sıfır Atık uygulamaları konusunda bilgilendirici ve tematik rehber yayınlar da hazırladığını belirterek, "Bugünkü 30 Mart etkinliği dahil olmak üzere kurulumuzun birçok faaliyetinde Sıfır Atık Vakfımız ve ilgili bakanlıklarımızla birlikte çalışıyoruz. Önümüzde bizi heyecanlandıran önemli projelerimiz de var. Küresel Sıfır Atık Ödülleri, Uluslararası Sıfır Atık ve İklim Değişikliği Forumu, Sıfır Atık Enstitüsü gibi girişimlerimizi hayata geçirmek için süratle çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi. "Yediden yetmişe herkesi atıksız bir dünya hayalimize ortak olmaya davet ediyorum" Türkiye'nin elinden gelenin en güzelini dünyanın harcına katmaya, fikir üretmeye ve çözüm bulmaya devam edeceğinin altını çizen Emine Erdoğan, "Bu vesile ile yediden yetmişe herkesi atıksız bir dünya hayalimize ortak olmaya davet ediyorum" çağrısında bulundu. Erdoğan, "Unutmayalım ki, okyanusun sırrı damlada gizlidir. Yeter ki inanalım. Yeter ki yan yana duralım; gelecek nesillere, insanlığın en büyük başarı hikayesini miras bırakalım" diye konuştu. Tüm İslam aleminin yaklaşan Ramazan Bayramı'nı da tebrik eden Emine Erdoğan, "Herkes için müreffeh, herkes için adil, herkes için yaşanabilir bir dünya diliyorum" diyerek sözlerine son verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'na 14. kez hitap edecek Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'na 14. kez hitap edecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugüne kadar 4'ü başbakanlığı döneminde olmak üzere 13 kez Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna katıldı. Erdoğan, 24 Eylül Salı günü bir kez daha BM kürsüsünden mesajlarını uluslararası kamuoyuyla paylaşacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kuruluna 24 Eylül Salı günü 14'üncü kez hitap edecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlık görevinde bulunduğu 2005'te ilk kez BM 60. Genel Kurulu görüşmelerine katıldı.Erdoğan, Genel Kuruldaki hitabında, "Her şeyden önce kendini yenileyen, daha demokratik ve şeffaf, tüm üyelerin ortak iradesini temsil kabiliyetine sahip, uluslararası ihtilafların çözüm zemini olan, dünya barışının teminatı olarak görülen, saygınlığı, tüm üyeleri tarafından yüceltilen, daha aktif ve daha dirayetli bir BM teşkilatı, insanlığın ortak yararınadır." mesajını verdi.Erdoğan'ın katıldığı sonraki BM Genel Kurulu ise 2007'deki 62. Genel Kurul görüşmeleri oldu. Terörle mücadele ve BM reformu üzerine vurgular Konuşmasında terörle mücadele konusuna vurgu yapan Erdoğan, "Dünyanın herhangi bir köşesinde yaşanan terör eylemi hepimizi hedef alan bir insanlık suçudur. Sınır tanımayan terörü lanetliyor, terörün acı tecrübesini bizzat yaşamış bir ülkenin başbakanı olarak tüm insanlığa yönelik bu tehditle mücadelede dayanışma ve daha etkin işbirliği çağrısını buradan yineliyorum." ifadelerini kullandı. Erdoğan, 2009'da katıldığı BM 64. Genel Kurulunda ise BM'nin yapısının reforme edilmesi gerektiğine dikkati çekti. Adil ve katılımcı bir küresel düzenin kurulması için Birleşmiş Milletlerin etkinliğinin artması gerektiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: "Temsil kabiliyeti güçlendirilmiş, demokratik, şeffaf, adil ve etkin bir Birleşmiş Milletlerin, küresel barış ve istikrara daha fazla katkı yapacağına inanıyoruz. Birleşmiş Milletler, iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma, yoksullukla mücadele, kadın-erkek eşitliği, insan hakları ve insan onurunun korunması konularında, daha etkin bir kurum haline gelmelidir. Bu amaca matuf reform girişimlerine tam destek veriyoruz. Fakat Birleşmiş Milletler sistemindeki reformun, Güvenlik Konseyi de reforma tabi tutulmadığı müddetçe başarılmış sayılamayacağı muhakkaktır." 2011'deki BM 66. Genel Kurulunda bölgesel konuları değerlendiren Erdoğan, Suriye, Libya, Somali, Filistin'e ilişkin mesajlar verdi, Azerbaycan topraklarının yıllardır süren haksız işgalinin sona ermesi gerektiğini kaydetti. Erdoğan, "Karabağ sorununun bu şekilde çözümsüz kalması asla kabul edilemez, uluslararası sorunlara, kangren haline gelmeden çözümler bulunması, hepimizin siyasi ve ahlaki sorumluluğudur." diye konuştu. "Dünya Beşten Büyüktür" ifadesinin anlamı Erdoğan, cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk kez 2014 yılındaki BM 69. Genel Kuruluna hitap etti. BM'nin reform ihtiyacını "Dünya beşten büyüktür" ifadesiyle dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Daha fazla gecikmeden, daha fazla mazlum insan, masum insan hayatını kaybetmeden, küresel vicdan daha fazla yaralanmadan, Birleşmiş Milletler sorunlara ağırlığını koymalıdır. Altını çizerek ifade etmek isterim ki, dünya beşten büyüktür. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin dünya gerçekleri ile bağdaşmayacak şekilde Birleşmiş Milletleri etkisiz hale getirmesi, küresel vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir. Tüm alınan kararlar, bakıyorsunuz bir ülkenin iki dudağı arasındadır. Eğer 'hayır' derse hayır, 'evet' derse o zaman icraata geçilebiliyor. Filistin'de sadece birkaç ay içinde 2 binden fazla masum insan katledilirken, Birleşmiş Milletler beklenen çözümü üretememiştir. Suriye'de 4 yıldır 200 binden fazla kişi katledilirken, 9 milyona yakın insan yer değiştirirken, Birleşmiş Milletler yine etkili çözümler sunamamıştır." FETÖ ve DEAŞ ile mücadelede uluslararası destek çağrıları Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden yaklaşık 2 ay sonra BM 71. Genel Kuruluna katıldı.Burada dost ülkeleri FETÖ'ye karşı önlem almaya çağıran ve terörle mücadele konusunda önemli mesajlar veren Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu darbe girişimi, milletimizin demokrasisine, hükümetine, özgürlüklerine, geleceğine ve anayasal düzenine kahramanca sahip çıkmasıyla bertaraf edildi. Bu bakımdan milletimle iftihar ediyorum. Demokrasisine sahip çıktığı için iftihar ediyorum. 29 gün, gece sabahlara kadar demokrasi nöbetleri tuttukları için iftihar ediyorum. Hain darbe teşebbüsünü canını hiçe sayarak bedenini tankların önüne siper ederek engelleyen milletimle iftihar ediyorum. Şayet bugün karşınızda bulunuyorsam, milletimizin işte bu cesur ve asil duruşu sayesindedir. Unutulmasın ki Türkiye’deki darbe girişimi, aynı zamanda dünya demokrasisine de yapıldı. Milletimiz o gece darbe heveslilerine tarihi bir ders verirken, demokrasiye inanan tüm halklar için de ilham kaynağı oldu. Bu yeni nesil terör örgütü, sadece Türkiye’nin değil, varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için bir milli güvenlik tehdididir. Diğer bir deyişle, bugün bu Genel Kurulda temsil edilen ülkelerin büyük bölümü bu yapılanmanın tehdidi altındadır. Bu örgüt Türkiye’nin ötesinde tüm dünyayı boyunduruğu altına almak gibi derin bir zihni sapkınlık içindedir." Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2017'de yapılan BM 72. Genel Kurulu'ndaki konuşmasında ise Suriye ve terörle mücadele mesajları öne çıktı. "Türkiye, Suriye ve Irak'taki istikrarsızlıktan beslenen DEAŞ ve PKK gibi bölgenin en eli kanlı terör örgütleriyle kıyasıya bir mücadele içindedir. Bunun yanında ülkemizin meşru, demokratik rejimini kanlı bir darbeyle değiştirmeye teşebbüs eden FETÖ terör örgütüyle mücadelemiz de devam ediyor." diyen Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde başlatılan Fırat Kalkanı Operasyonu'nun, bölgenin işgalinden bu yana DEAŞ'a karşı elde edilen en büyük başarı olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018'deki BM 73. Genel Kurulunda, BM'ye yönelik eleştirilerde bulundu, Filistin meselesini gündeme getirdi. "Birleşmiş Milletlerin insanlığın barış ve refah beklentilerini karşılamaktan uzaklaştığı da bir gerçektir" ifadesini kullanan Erdoğan BM Güvenlik Konseyinin sadece veto hakkına sahip 5 üyenin çıkarlarına hizmet eden, dünyanın diğer bölgelerine, yaşanan zulümlere seyirci kalan bir yapıya büründüğünü belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Geçmişte Bosna'da, Ruanda'da, Somali'de, yakın tarihte Myanmar'da, halen Filistin'de yapılan katliamlar hep Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin gözü önünde gerçekleşmiştir. Filistinlilere uygulanan zulme ses çıkarmayanların, onlara yapılan yardımları kısma konusundaki gayretleri sadece zalimlerin cesaretini artırmaktadır. Tüm dünya arkasını dönse bile, Türkiye olarak biz mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya, ilk kıblemiz Kudüs'ün tarihi ve hukuki statüsüne sahip çıkmaya devam edeceğiz." Aylan bebeğin örneğiyle anlattı  Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019'daki BM 74. Genel Kurulu'nda ise düzensiz göç sorununu "Aylan bebek" örneğiyle anlattı. Muğla'nın Bodrum ilçesinde, sahile vuran minik bedeniyle düzensiz göç meselesinin sembolü haline gelen Aylan bebeğin fotoğrafını gösteren Erdoğan, "Dünya, canlarını kurtarmak için çıktıkları yolculukları ya Akdeniz’in karanlık sularında, ya da sınırlara gerilen tel örgülerin önlerinde sonlanan milyonlarca mazlumu maalesef çok çabuk unuttu. Özellikle işte gördüğünüz gibi Aylan bebeği dünya çok çabuk unuttu. Unutmayın ki, bir gün ola ki aynı durum sizlerin de başına gelebilir. Çünkü Aylan bebekler bir değil binler, milyonlar, bütün bunlara karşı tedbirimizi almak durumundayız." şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1947'den bu yana Filistin haritasındaki değişimi anlatan görselle Filistin sorununa dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Ben merak ediyorum, bu İsrail neresidir? Acaba bu İsrail'in toprakları nereleri kapsıyor? 1947'de İsrail neresiydi, bunun ardından acaba 1949, 1967'de İsrail neresiydi ve şu anda İsrail neresi? Bakınız sene 1947, neredeyse burada İsrail yok gibi, tamamı Filistin. Sene 1947, paylaşım planı var ve Filistin küçülüyor, İsrail büyüyor. Geliyorum 1967'ye 1949'la birlikte, İsrail büyüyor, Filistin küçülüyor. Ve geliyorum bugüne, güncel durum şu: Artık adeta Filistin yok, neredeyse tamamına yakını İsrail... İsrail doyuyor mu? Hayır, doymuyor. İsrail şimdi de kalanını almanın gayreti içerisinde. Peki, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin, Birleşmiş Milletlerin İsrail'le ilgili almış olduğu bunca kararlar var, bu kararlar uygulamaya geçiyor mu? Hayır, geçmiyor. Peki, o zaman Birleşmiş Milletler ne işe yarıyor? O zaman bu çatının altında bizler aldığımız kararla tesirli olamıyorsak, adalet nerede temerküz edecek? İşte sıkıntımız burada." Salgın ve iklim krizine dair eleştiriler BM 75. Genel Kurulu, 2020 yılında tüm dünyayı etkileyen Kovid-19 salgını nedeniyle video konferans aracılığıyla düzenlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kuruluna 10'uncu hitabını video konferans yöntemiyle gerçekleştirdi. BM'nin yapısına yönelik eleştirilerini yineleyen Erdoğan, konuşmasında şunları dile getirdi: "Birleşmiş Milletler başta olmak üzere çok taraflı örgütlerin reform ihtiyacı bulunuyor. Mevcut küresel mekanizmaların bu krizde ne kadar etkisiz kaldığını gördük. Öyle ki Birleşmiş Milletlerin en temel karar alma organı olan Güvenlik Konseyinin salgını gündemine alması haftalar, hatta aylar sürdü. Salgının başlarında ülkelerin kendi hallerine terk edildiği bir manzara ortaya çıktı. Böylece yıllardan beri bu kürsüden ısrarla dile getirdiğim, 'Dünya beşten büyüktür' tezinin haklılığını bir kez daha görmüş olduk. İnsanlığın kaderi sınırlı sayıdaki ülkenin keyfine bırakılamaz. Uluslararası örgütlerdeki itibar kaybının önüne geçmek için öncelikle zihniyetimizi, kurumlarımızı ve kurallarımızı gözden geçirmeliyiz." Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021'de BM 76. Genel Kurulu konuşmasında dünyanın farklı bölgelerindeki sıcaklık artışının neden olduğu afetlere dikkati çekti. Asya ve Avrupa'da seller, Amerika'da kasırgalar, Afrika'da kuraklık, Akdeniz ülkelerinde yangınlar, Grönland'ın zirvesinde yağmur, çöllerde kar görülmesi gibi alışık olunmayan hadiseler yaşandığına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu afetler çevreye ve ekosisteme verdiği zararlar yanında, insanların can ve mal güvenliğini de tehdit ediyor. Pek çok yerde insanlar, toplu olarak başka yerlere gitmeye, göç etmeye hazırlanıyor. Halbuki dünya henüz Suriye ve Afganistan gibi çatışma kaynaklı kriz bölgelerinin yol açtığı mülteci meselesine çözüm bulamadı. Böyle bir dönemde kuraklık, gıda sıkıntısı, hava olayları gibi bu tür sebeplere dayalı yüzlerce milyonluk göçlerle nasıl baş edileceği meçhuldür." Rusya-Ukrayna savaşı ve Karadeniz tahıl koridoru Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM 77. Genel Kurulu'nda Rusya-Ukrayna Savaşı ile ilgili gelişmelere değinerek, Karadeniz Tahıl Koridoru ve taraflar arasındaki müzakerelere ilişkin Türkiye'nin çalışmalarını anlattı. Anlaşma kapsamında tahıl taşıyan bir geminin İstanbul Boğazı'ndaki fotoğrafını gösteren Erdoğan, "Sayın Genel Sekreter ile yürüttüğümüz yoğun çabalar neticesinde, Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden dünyaya ulaşmasını temin ettik. Bu gelişmeyi sağlayan İstanbul Mutabakatı'nın ikinci ayı dolarken, sevkiyatın her geçen gün ivme kazanmasını memnuniyetle izliyoruz. Tahıl arzının sürdürülmesinin sağlanmasında kritik öneme sahip bu mutabakat Birleşmiş Milletlerin son yıllarda imza attığı en büyük başarılardan biridir. Dünyanın dört bir yanında uluslararası camiadan medet umanların Birleşmiş Milletlere besledikleri güven, bu başarıyla yeniden tazelenmiştir. İstanbul Mutabakatı, taraflar açısından hayati önem arz eden meselelerde müzakerelerin sonuç verdiğini de ispatlamıştır." dedi. KKTC’nin bağımsızlığı Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl düzenlenen BM 78. Genel Kurulu'nda da BM'ye yönelik eleştirilerini sürdürdü. Terörle mücadele, İslam düşmanlığı ve ırkçılık gibi konularda mesajlarını paylaşan Erdoğan, Rusya-Ukrayna Savaşı, Filistin meselesi, Doğu Akdeniz'deki gelişmelere de değindi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle ilgili de mesajlar veren Erdoğan, "Uluslararası toplumu, KKTC'nin bağımsızlığını tanımaya, bu ülkeyle diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya davet ediyoruz." ifadeleriyle dünya devletlerini KKTC'yi tanımaya çağırdı. Erdoğan, ayrıca "Ada'daki BM Barış Gücü'nden tarafsızlığa riayet bekliyoruz. İtibarı zedelenen bu gücün, Kıbrıs'ta yeni itibar kaybıyla karşı karşıya kalmasını istemeyiz." ifadeleriyle net mesajlar verdi. Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunu ifade eden Erdoğan, "Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki görüşme sürecini başından beri destekledik. Ancak Ermenistan'ın, bu tarihi fırsatı yeterince değerlendiremediğini görüyoruz. Ermenistan'ın başta Zengezur Koridoru'nun açılması olmak üzere verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyoruz. Artık herkesin kabul ettiği gibi Karabağ, Azerbaycan toprağıdır. Bunun dışında bir statünün dayatılması asla kabul edilmeyecektir." dedi. 14'üncü kez hitap edecek Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Eylül'de BM 79. Genel Kurulu'na 14'üncü kez hitap edecek, konuşmanın ana gündem maddesi İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası toplumu İsrail'in saldırılarına karşı durmaya çağıracak. Erdoğan, zirve kapsamında devlet ve hükümet başkanlarıyla da görüşmeler gerçekleştirecek. Her yıl dünya liderlerini ABD'nin New York kentinde bir araya getiren BM Genel Kurul görüşmelerinin 79'uncusu 22 Eylül'de "Geleceğin Zirvesi" ile açılacak. Yüksek düzeyli hafta olarak bilinen ve liderlerin konuşmalarına ev sahipliği yapılan oturum ise 24 Eylül'de başlayacak. BM 79. Genel Kurulunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk gün, üçüncü sırada söz alması öngörülüyor. Genel Kurula 190 ülkeden üst düzey katılım sağlanması bekleniyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.