TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Cahit İncefikir

İLKHABER-Gazetesi - Cahit İncefikir haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cahit İncefikir haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İncefikir: Yumurtada gün günü tutmuyor Haber

İncefikir: Yumurtada gün günü tutmuyor

İlkhaber'den Serhat Şanlının haberine göre; Son günlerde yumurta fiyatlarındaki artışa dikkat çeken Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, “Yumurtada her gün yeni bir fiyat görüyoruz. 30’luk bir kep yumurta fiyatı kimi yerde 110, kimi yerde 130 TL. Gezen tavuk adı altında 15’li yumurta kepini 95 liraya satanlar var, değirmen yemli diye 10’lu yumurtayı 74 liraya satanlar var. Gün günü tutmuyor. Yapılması gereken; planlı, sürdürülebilir fiyat istikrarının sağlanması, market ve perakende kar marjı yüzde 5-10 aralığında tutulmalı, üreticiye ödeme en geç 10 günde yapılmalı.. Ayrıca üreticiye yem desteği verilmelidir” dedi. Sağlıklı beslenmede büyük önem taşıyan yumurta, anne sütünden sonra insanın ihtiyacı olan tüm besin öğelerini bulunduran bir besin kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. İçeriğinde A, B5, B6, B9(folik asit), B12, D, E, K vitaminlerini yüksek oranda içeren yumurta fosfor, selenyum, kalsiyum, çinko minerallerinden de oldukça zengin bir gıda.. Geleceğimiz olan çocuklarda büyüme ve gelişmeyi destekler. Yani sağlıklı bir gelecek için çocuklarımızın her gün mutlaka yumurta tüketmeleri çok önemli. İncefikir,''Tavuk eti ve yumurtası ihtiyaç duyulan proteinin karşılanmasında önemli yer tutuyor'' Ayrıca yumurta, içerisindeki besin maddelerinin biyolojik değeri dikkate alındığında, mevcut fiyat artışlarına rağmen, en ucuz gıdalardan biri olduğunu söylemek mümkündür. Günde tüketilecek 2 adet yumurta, bir insanın ihtiyacı olan hayvansal proteinin yarısını karşılayabiliyor.  Gazetemiz İlkhaber’e ülkemizdeki yumurta üretimi ve önemi hakkında konuşan Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir,” Türkiye’de kırmızı et, yüksek maliyet, ekonomik krizler gibi nedenlerle üretiminin azalması sonucu günlük hayvansal protein ihtiyacını karşılamada yetersiz kalırken, tavuk eti ve yumurtası ihtiyaç duyulan proteinin karşılanmasında önemli yer tutuyor.  ''ÜRETİCİYE YEM DESTEĞİ VERİLMELİ'' Yumurtada her gün yeni bir fiyat görüyoruz. 30’luk bir kep yumurta fiyatı kimi yerde 110, kimi yerde 130 TL. Gezen tavuk adı altında 15’li yumurta kepini 95 liraya satanlar var, değirmen yemli diye 10’lu yumurtayı 74 liraya satanlar var. Tek yumurta isterseniz 5 liraya satılıyor. Böyle giderse çok değil kısa sürede tanesi 7 lirayı bulur. Gün günü tutmuyor.  Yapılması gereken; planlı, sürdürülebilir fiyat istikrarının sağlanması, market ve perakende kar marjı yüzde 5-10 aralığında tutulmalı, üreticiye ödeme en geç 10 günde yapılmalı.. Ayrıca üreticiye yem desteği verilmelidir” dedi. Döviz artışıyla birlikte çoğu dışarıdan ithal edilen yem fiyatlarından dolayı yumurta da olağandışı artışlar olduğunu o nedenle üreticilere yapılacak desteklerin önemine dikkat çeken Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir şu açıklamalara yer verdi; “Bugün dünyada yumurta endüstrisinde dikkat çekici bir büyüme ve dönüşüm yaşandığını görüyoruz. Çünkü yüksek besin değeri, kullanım alanının genişliği ve uygun fiyatıyla yumurta, hepimiz için temel bir gıda ve protein kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yumurta, unlu mamullerden işlenmiş gıdalara kadar birçok çeşitli alanlarda kullanılıyor. Uluslararası Yumurta Komisyonu’nun (IEC) gerçekleştirdiği “Vision 365” (Vizyon 365) programı kapsamında; Dünya’da yumurta tüketiminin 2032’ye kadar yılda kişi başı günde bir adete çıkarılması hedefleniyor. Kahvaltıların vazgeçilmezi yumurta popüler bir protein ve temel besin kaynağı olmakla beraber, küresel yumurta endüstrisinin büyüklüğü 2022 yılında 248 milyar dolara yükselirken, 2027'de bu rakamın 275 milyar dolara çıkması bekleniyor. Aslında ülke olarak da yumurtada dünya pazarında üretim hacmi olarak öz sıralarda yer almaktayız. 2022 verilerine göre ülkemizde 20 milyar adet tavuk yumurtası üretimi gerçekleşmiştir. Son yıllarda yaşanan döviz artışıyla birlikte çoğu dışarıdan ithal edilen yem fiyatlarından yumurta da nasibini almış.  Olağandışı artan maliyetler yüzünden yumurta fiyatları da artıyor. Maddi anlamda yaşanan sıkıntı nedeniyle alım gücü sürekli düşen tüketiciler, daha fazla olumsuz etkileniyor. Yumurtaların fiyatının yüksek olmasının temel sebebi yem girdi maliyetlerinin yükselmesi, üretici ile tüketici arasındaki uçurumun büyük olmasından kaynaklanıyor. Öncelikle market-perakende kar marjı yüzde 5-10 aralığında olmalı.. Üreticilere ödeme 10 gün içerisinde olmalı, yem, enerji, ısınma, arıtılmış su desteği verilmeli. Çünkü maliyetlerde 2-3 kat artışlardan bahsediliyor.  Yumurta üretimi artan yem fiyatları ve azalan ihracat nedeniyle son 3 yıldır azalışta.. Artan kuluçkalık yumurta ve yem fiyatları, Türkiye yumurta sektörünün büyümesinde de engel oluşturuyor.  Unutmamak gerekir ki; yumurtanın kaynağı olan kanatlı yetiştiriciliği büyük bir istihdam sağlamaktadır. Yoğun istihdam gerçekleştiren ve tarımı destekleyen yapısıyla ülke ekonomisine önemli ölçüde katma değer sağlayan kanatlı yetiştiriciliği sektöründe, hammadde üreticisi çiftçi, sektörle ilgili esnaf, yem, ilaç-aşı, yan sanayi, nakliye, pazarlama vs. milyonlarca kişiye iş sağlamaktadır. O bakımdan tavukçuluk mutlaka desteklenmesi gereken önemli bir sektördür. Tavukçuluk sektörü devlet tarafından mutlaka ve yeterli şekilde desteklenmelidir. Devletin aktif olarak üretim kapasitesi planlaması, dış pazarlara açılma ve ürünlerin dış pazarlarda rekabet etmesi için aktif olarak yardım etmelidir. Ürünlerin toptan ve perakende fiyatları arasında uçurum olmamasına dikkat edilmeli, minimum toptan fiyat uygulaması ya da destek alımları ile fiyat regülasyonu politikasının acilen oluşturulması gerekir.  Yem hammaddesinin ana bileşeni olan soyanın nerdeyse tamamına yakını ithal edilmektedir. Soya üretiminin arttırılması ve işleme teknolojisinin de desteklenmesine yönelik tedbirler alınmalıdır. Yem katkı maddelerinin büyük bir kısmı da ithal edilmektedir. Bu maddelerin ülke içerisinde üretimini teşvik edecek önlemler alınmalıdır.  Sektörde enerji maliyetlerinin yüksekliği tavuk eti maliyetlerin artmasına neden olmaktadır. Bu da ihracatta rekabetçi konumda olmamızı zorlaştırmaktadır. İşletmeler enerji fiyatları konusunda desteklenmelidir. İhracattaki teşvikler arttırılmalı ve ülke bazlı destekler verilmelidir.”  

Tonlarca narenciye ürünü alıcı bekliyor Haber

Tonlarca narenciye ürünü alıcı bekliyor

Girdi fiyatlarının yükselmesi sonucu artan üretim maliyetlerini karşılamakta zorlanan Adana ve Mersin'deki narenciye üreticileri, ürünlerini elden çıkarmada zorlanıyor. Üreticiler, sosyal medya platformunda da ürünlerini pazarlamaya çalışıyor. Türkiye'nin limon üretiminin yüzde 78,3’ü, greyfurt üretiminin yüzde 91,6'sı, portakal üretiminin yüzde 34'ü, mandalina üretiminin yüzde 47,5'i, turunç üretiminin de yüzde 66,6’sının, narenciyenin ana üretim merkezi kabul edilen Adana ve Mersin'de yapılıyor. Diğer ürünlerde de olduğu gibi zirai mücadele, biyolojik mücadele ve biyoteknik mücadele maliyetinin yüksek rakamlara ulaşması, bu yıl rekoltenin fazla olması ve ihracatta yaşanan sıkıntılar, üreticileri kara kara düşündürüyor. Özellikle limonun dalında kaldığını ifade eden üreticiler, "Limon, talep yokluğu nedeniyle ihraç edilemediği için iç piyasada kaldı ve bu da ürünün fiyatının 0,5 TL'ye kadar düşmesine yol açtı. Birçok üretici, bahçesindeki limonunu bu fiyata bile satamadı. Limon dalında kalınca gelecek yıllara dair yaşanan endişe, ağaçların kepçeyle sökülmesine yol açmaya başladı." diyor. Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir de "Sadece limon değil, portakal ve mandalina ağaçlarının da kesildiğine tanık oluyoruz. Narenciye ağaçlarının dalında meyve varken sökülmesi çok üzücü bir durum. Narenciye ağaçlarının sökülmesi demek, bu ürünün gelecek yıllarda raflarda bulunamayacak olması anlamına geliyor. Yaşanan sıkıntılara dair çözümler üretmeli ve üretim planlaması yapılmadı." diye konuştu. CHP’Lİ BARUT, KONUYU TBMM’DE GÜNDEME GETİRDİ Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut da narenciye üretiminde yaşanan sorunlara TBMM'de değindi. TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, şunları kaydetti: "Şu limonun kiloda 6 lira, 7 lira maliyeti var. Üretici, limonu bedavaya satmaya çalışıyor ama yine alan yok. Dolayısıyla işçi parası vererek ağaçları yerine başka bir ürün ikame etmek için kestiriyor. Çiftçimize, üreticilerimize destek vermek gerekiyor. Limon bu yıl üreticisinin tansiyonunu maalesef yükseltti. Limon üreticisine, narenciyeye hiç değilse yağlı tohumlarda olduğu gibi ton başına, üreticiye tonda 3 bin lira destek ya da ihracatçıya destek verelim ki çiftçinin tansiyonu biraz düzelsin."

İncefikir, Seyhan’dan Meclis Üyesi Aday Adayı olacak Haber

İncefikir, Seyhan’dan Meclis Üyesi Aday Adayı olacak

Seyhan Belediyesi Meclis Üyeliği için Seyhan Ziraat Odası’ndan ayrılma kararı alan İncefikir, bu göreve seçilmesi hâlinde kentin sorunları için çalışacak. Seyhan Ziraat Odası Yönetim Kurulu’nda üye olan Cahit İncefikir, yaklaşan yerel seçimlerle birlikte meclis üyeliğine soyunacak. Meclis üyeliği için Seyhan Ziraat Odası’ndan ayrılma kararı aldığını belirten İncefikir, “Bu güne kadar kentimizin tarımsal kalkınmasına yönelik çabalarımı, bu göreve seçilmem durumunda bundan sonra da sürdüreceğim. Türkiye’nin sanayileşen ilk kentlerinden olan Adana’mız için çabalarım sadece tarım sektörüne yönelik değil, imar düzenlemelerinden çevre sağlığına, yerel kaynakların artırılmasından sosyal ve kültürel alanlara kadar yaşamın her noktasında devam edecek.” dedi. Cahit İncefikir, şunları kaydetti: “Yıllarca Seyhan Ziraat Odası, Adana Valiliği’ne bağlı olan Hal-Hakem Heyeti Başkan Vekilliği, Adana Tarım Platformu Sözcülüğü, Seyhan Kent Konseyi Yönetim Kurulu Üyeliği ve Türkiye Yazarlar Sendikası Üyeliği gibi alanlarda yer alarak birikimlerimi paylaşmakla beraber, 2 dönem başkan vekilliği yaptığım Hal-Hakem Heyeti hariç, diğer kurumlarda hâlen aktif olarak çalışmalarımı sürdürüyorum. Ayrıca 2 dönem CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Adana İl Başkan Yardımcılığı yaptım. Seyhan Belediyesi Meclis Üyeliği için yıllardır aktif olarak görev aldığım Seyhan Ziraat Odası’ndan üzülerek de olsa ayrılmak durumundayım. Seyhan Ziraat Odası’ndan ayrılsam da yine çiftçimizin ve üreticimizin sorunlarını yerel ve ulusal platformlara taşıyarak çözüm arayacağım. Eleştiri ve önerilerimi de kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğim. Türkiye’nin birçok ilinden daha fazla nüfusa sahip Seyhan’ın sorunlarıyla yakından ilgileneceğim. İlgili kurum ve kuruluşların temsilcileriyle her mecrada buluşup, sorunları istişare ederek çözüm arayışında olacağım.”

İncefikir: Limon ağaçları bir bir kesiliyor Haber

İncefikir: Limon ağaçları bir bir kesiliyor

Serhat ŞANLI ADANA (İLKHABER) –  Dünya narenciye üretiminin yüzde 90’ı, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Akdeniz Bölgesi’nde yetiştiriliyor. Türkiye, yıllık ortalama 5 milyon ton üretimiyle önemli bir ülke konumuna sahip olurken, Adana, ülkemizde narenciye üretiminde 1.5 milyon tonluk rekoltesiyle dikkat çekiyor. Adana’da mandalina ve portakalın yüzde 25’i, limonun yüzde 20’si, greyfurtun ise yüzde 75’i üretiliyor.  Yüksek ve kaliteli ürün yetiştiren, ülkeye katma değer olarak önemli bir katkı sunan Adanalı üreticiler, bir yandan girdi maliyetlerinin yüksek olmasından sıkıntı yaşarken, öte yandan yetiştirdikleri ürünlerden para kazanamayınca şimdi meyve ağaçlarını kesmekle karşı karşıya kaldı. Özellikle limonun bahçede kilogramı 50 kuruşa kadar düşünce bazı çiftçiler, limon ağaçlarını dalında meyve varken kepçeyle sökmeye başladı. Bu yıl Eylül ayında hasadına başlanan ve 600 bin tona yakın rekolte beklenen limona talep az olunca ürünlerini satamayan çiftçiler, bir yandan oluşacak maliyetlerden kurtulmak, öte yandan ise alternatif ürün için ağaçlarını sökmeye başladı.  Adana’da üreticileri yerinde ziyaret ederek çalışmaları yerinde takip eden Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, “Adana, limon üretiminde ülkemizde önemli bir potansiyele sahip. Zaten narenciye yetiştiriciliği bölgemizde son yıllarda ciddi şekilde artmakta ve ekonomik olarak ciddi bir kazanım sağlamaktadır. Ancak maalesef Bu yıl limon üreticilerimiz için adeta kâbus oldu diyebiliriz.  Çünkü Eylül ayında ilk hasatta tarlada kilosu 5-6 olan özellikle tercih edilen Mayer cinsi limon, şu anda nerdeyse hiç talep olmamasıyla birlikte 50 kuruşa kadar geriledi. Bu durum çiftçilerimiz için büyük bir zarar olmak la beraber, bazı limon bahçelerinin sökülmesiyle sonuçlanmaya başladı” dedi. Limon ile birlikte bazı portakal ve mandalina ağaçlarının da söküldüğünü belirten İncefikir, “Adana genelinde yaklaşık 150-160 bin dekar alanda limon yetiştirilmektedir.. Maalesef ovada şimdi limon oldukça kötü bir durumda..  Sadece limon değil, portakal ağaçlarının Washington portakalın da ağaçlarının kesildiğini görüyoruz. Çünkü çiftçi umutsuz.. Tüccar bahçelere uğramaz oldu, maliyetler inanılmaz derecede yüksek.. Üreticilerimiz süregelen zirai ilaç, gübre, işçilik vs. maliyetlerden kurtulmak için kepçelerle arazilerine girip ağaçlarını kesmeye başlıyor. Şöyle baktığımızda üreticilerimiz ürününün satışını yapamayacağını gördüğü için bakımı da bırakmış. Baktığımızda ağaçlarda hastalıkların başladığını bariz bir şekilde görebiliyoruz. Üretici artık umudunu kesmiş ve ağacını kesmeye karar verdiğinden dolayı, bakımını da bırakmış.  Şuan bulunduğumuz bahçede Enterdonat ve Mayer cinsi limon ağaçlarının kesildiğini görüyoruz. Hemen yanı başında da Washington portakalın da ağaçlarının kesildiğini görmekteyiz. Bunun yanı sıra farklı mandalina ağaçlarının da kesildiğini görüyoruz. Önlem alınmazsa, üretici zarar etmeye devam ederse Çukurova’da bu kesimin ciddi bir şekilde kesilmeye devam edeceği bir gerçek.. Çukurova’da ne kadarlık bir alanın kesildiğini bilmiyoruz. Tarım İl müdürlükleri ve diğer tarımsal paydaşlar acilen bir araya gelip değerlendirme yaparak çözüm üretmeli..” diye konuştu. Acil önlem alınmazsa ileride sıkıntı oluşacağına değinen Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir şu açıklamalarda bulundu; “Bu kesimler böyle devam ederse yarın bazı ürünlerde talep oluşacak ama ürün olmayacak ve fiyatlar yüksek olacak. Üreticilerimizin bazıları kesmeyip, bekleyip önümüzdeki yılları görelim derse bu da bir risktir. Şimdi arz-talep dengesinin oluşturacağı rakamlar bir şekilde olayı gerçekleştirecek. Bu zaman, ciddi bir plansızlık, programsızlık la gelindi. Şua anda yapılan kesimler arz-talep dengesi gözetilmeden ekilmiş ürünlerdir. Örneğin iki yıl öncesine kadar Mayer cinsi limon ekilmekteydi. Fakat bugün Mayer limonlarının ağaçları kesiliyor. İki yıl önce çok ciddi bir ekim olduğunu ve bu duruma düşüleceği söylemiştik.  Sonuçta para etmeyen bir ürün kesilir. Bu bir gerçek, çünkü üretici kazanamadığı zaman üründen vazgeçer ve başka ürüne yönelir. Ancak vahim olan daha 2-3 yaşında olan ağaçların kesildiğini görüyoruz. Bu sadece limonda değil, portakal, mandalinada da aynı.. Demek ki bu saate kadar gelen bu ekimler, ön gördüğümüz arz-talep dengesinin çok dışında ve gerekli olan ürünün ekilmediği, gereksizlerin ekildi ya da hangisinin ekilip, ekilmediğiyle ilgilidir.” ÇİFTÇİ NE EKECEĞİ KONUSUNDA KARAMSAR Adana’nın Yüreğir İlçesi’nde yer alan 120 dekarlık limon ve portakal bahçesini tamamen kesen üretici Ahmet Aydın, şimdi ne ekeceği konusunda karar kara düşündüğünü söyledi. Ahmet Aydın, “120 dekarlık bahçemi tamamen söküyorum. Bahçemde çoğu limon olmakla beraber limon ve mandalina da var. Yıllarca bebek gibi baktığımız, gül gibi baktığımız ve bu yaşa kadar getirdiğimiz el emeği, göz nuru bahçemizi şimdi kepçeyi alıp tamamen sökmemiz tabi ki bizi çok üzüyor.  BEDAVAYA VERSEK DAHİ TÜCCAR GELMEZ Ayrıca meyvelerini dahi toplamadık. Çünkü tüccar ürüne bakmaya dahi gelmedi. Gelen de ürünü alıp kime satacağını, yapacağı işçiliği dahi kurtaramayacağı söyledi. Yani bedava dahi versek işçiliğini, kurtarmaz. Toplaması ayrı bir masraf, nakliyesi ayrı.. Kimse bu riski girmek istemiyor. Yani bizimle beraber tüccarlar da tedirgin.. Şimdi o kadar emek, o kadar çaba hepsi bir anda heba oldu. Onu yetiştirmek için çok masrafımız oldu. Yıllarca atılan gübre, ilaç, işçilik, damlama sistemi, mazot ve daha saymadığımız maliyetlerin tam da karşılığını alalım derken, ne yazık ki şimdi bir günde hepsi yok oldu. İşin garip yanı şimdi ne ekeceğiz!”  

Zarar eden limon üreticileri, bahçelerindeki ağaçları söküyor Haber

Zarar eden limon üreticileri, bahçelerindeki ağaçları söküyor

ALİ GÜRELİ ADANA (İLKHABER) - Girdi fiyatlarının yükselmesi sonucu artan üretim maliyetlerini karşılamakta zorlanan Adanalı limon üreticileri, bu sezon yüksek rekolte ve kaliteye sahip olan ürünlerin satılamayarak dalında kalması üzerine, bahçelerindeki ağaçları kökünden kepçeyle söküyor. Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin limon üretiminin yüzde 78,3’ü, greyfurt üretiminin yüzde 91,6'sı, portakal üretiminin yüzde 34'ü, mandalina üretiminin yüzde 47,5'i, turunç üretiminin de yüzde 66,6’sının, narenciyenin ana üretim merkezi kabul edilen Adana ve Mersin'de yapıldığını söyledi. Narenciye üretiminde, diğer ürünlerde de olduğu gibi zirai mücadele, biyolojik mücadele ve biyoteknik mücadelenin maliyetinin yüksek rakamlara ulaştığını belirten İncefikir, girdi maliyetlerinin sürekli artmasından dolayı üreticileri gelecek dönemlerde daha sıkıntılı günler beklediğini ifade etti. Bu üretim sezonunda Adana'da limonda yüksek rekolte ve kalitede ürün elde edildiğini dile getiren Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, "Limon, talep yokluğu nedeniyle ihraç edilemediği için iç piyasada kaldı ve bu da ürünün fiyatının 0,5 TL'ye kadar düşmesine yol açtı. Birçok üretici bahçesindeki limonunu bu fiyata bile satamadı. Limon dalında kalınca gelecek yıllara dair endişe yaşamaya başlayan üreticiler, bahçelerindeki ağaçları kepçeyle söktürmeye başladı. Sadece limon değil, portakal ve mandalina ağaçlarının da kesildiğine tanık oluyoruz." dedi. Dünya narenciye üretiminin yüzde 90’ının Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Akdeniz Bölgesi ülkelerinde gerçekleştirildiği bilgisi veren İncefikir, şöyle konuştu: "Türkiye, yıllık ortalama 5 milyon ton üretimiyle önemli bir ülke konumunda. Adana, ülkemizde narenciye üretiminde 1.5 milyon tonluk rekolteye sahip. Yüksek ve kaliteli ürün yetiştiren, ülkeye katma değer kazandıran Adanalı üreticilerin limon ağaçlarını dalında meyve varken sökmeye başlaması, çok üzücü bir durum. Bu yıl Eylül ayında hasadına başlanan ve 600 bin tona yakın rekolte beklenen limon ağaçlarının sökülmesi demek, bu ürünün gelecek yıllarda raflarda bulunamayacak olması anlamına geliyor. Önlem alınmazsa, üretici zarar etmeye devam ederse Çukurova’da bu kesimin ciddi bir şekilde kesilmeye devam edeceği bir gerçek. Çukurova’da ne kadarlık bir alanda limon ağacı söküldüğünü tam olarak bilmesek de, durum çok vahim. İlgili kurumların temsilcileri ve diğer tarımsal paydaşlar acilen bir araya gelip değerlendirme yaparak çözüm üretmeli ve üretim planlaması yapılması gerekir."

Limon fiyatları Adana'da üreticileri üzdü Haber

Limon fiyatları Adana'da üreticileri üzdü

ALİ GÜRELİ ADANA (İLKHABER) - Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, girdi fiyatlarının yükselmesi sonucu artan üretim maliyetlerinin, üreticileri zararına limon satar duruma getirdiğini söyledi. Cahit İncefikir, Türkiye'nin narenciye üretiminin önemli bölümünün karşılandığı Adana'daki limon rekoltesi ve kalitesinin yüksek olduğunu, ancak ihracattaki tıkanmadan dolayı iç pazardaki doluluğun fiyatları düşürdüğünü söyledi. Girdi fiyatlarından dolayı ağırlaşan koşullar nedeniyle limon üreticilerinin desteklenmesi çağrısında bulunan Cahit İncefikir, "Narenciye üreticileri desteklenmezse bu yıl Adana'da başlayan ağaç kesimleri önümüzdeki yıl artarak devam edecek. Kurulum masrafı yüksek olan limon bahçelerini korumak ve üretimine devam etmek isteyen çiftçilere acil destek sağlanmalı." dedi. Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, Çukurova bölgesinde erkenci çeşit mayer cinsi limon 0,5 TL’ye kadar düştüğünü ifade ederek, şöyle devam etti. "Ülkemizin narenciye üretimimizin yüzde 90’ı Adana, Mersin, Hatay ve Antalya’da yapılıyor. Limon üretiminin yüzde 78,3’ü, greyfurt üretiminin yüzde 91,6'sı, portakal üretiminin yüzde 34'ü, mandalina üretiminin yüzde 47,5'i, turunç üretiminin ise yüzde 66,6’sı narenciyenin ana üretim merkezi kabul edilen Adana ve Mersin'de gerçekleşiyor. Narenciyede zirai mücadele, biyolojik mücadele ve biyoteknik mücadelenin maliyeti yüksek. Girdi maliyetlerinin sürekli artmasından dolayı üreticileri gelecek dönemlerde daha sıkıntılı günler bekliyor. Dolayısıyla hem üretim konusunda hem de fiyatların çok düşmesinden dolayı üreticiler destek istiyor.” İncefikir, aynı zamanda ihracat konusunda yeni alternatif pazarlar bulunması, üretimin iç ve dış pazar talebine göre kontrollü bir şekilde yapılmasının sağlanması, limondaki analiz ücretlerinin düşürülmesi, biyolojik ve biyoteknik mücadele desteklerinin artırılması gerektiğini kaydetti.

Adana Tarım Platformu Sözcüsü İncefikir; “1 vurgun 1 TIR'ı geri çevirir” Haber

Adana Tarım Platformu Sözcüsü İncefikir; “1 vurgun 1 TIR'ı geri çevirir”

Serhat ŞANLI / ÖZEL HABER ADANA (İLKHABER) – Akdeniz Meyve Sineğinin ihracat ürünleri konusunda büyük zararlar doğuracağına dikkat çeken Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, “Hem ülkemiz,  hem bölgemizin ekonomisi için önemli bir yere sahip olan, turunçgillerin en önemli zararlılarından birisi Akdeniz Meyve Sineği(AMS)'dir. Bu zararlının ihracatta toleransı da sıfırdır. Gönderilen ürünlerin sadece birinde oluşturduğu etki, koca tırı geri gönderir. O bakımdan tüm üreticilerimiz mutlaka gerekli ilaçlamaları yapmalıdır” dedi. Havaların iyice ısınmasıyla birlikte yeniden gündeme gelen Akdeniz Meyve Sineği (AMS) ile ilgili Çukurovalı üreticiler için uyarı geldi. Adana Valiliği, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yapılan uyarıda; 13 Temmuz ile 16 Temmuz arasında Adana genelinde tüm konukçu kültür bitkileri alanlarında Akdeniz Meyve Sineği (AMS) için toplu mücadele kararı alındığına dikkat çekildi. AMS hakkında açıklamada bulunan Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, ülke ve bölge ekonomisi açısından önemli bir yere sahip olan turunçgillerin en önemli zararlılarından olduğunu söyledi. Akdeniz Meyve sineğinin ihracatta toleransının sıfır olduğunu ve bu bakımdan bu zararlı ile mücadelenin, ülke ekonomisi açısından büyük önem arz ettiğini belirten İncefikir, “Özellikle 2017 yılında yoğun bir şekilde ortaya çıkan ve hepimizin korkulu rüyası olan Akdeniz Meyve Sineği ile her yıl yapılan toplu mücadele sonucu büyük başarı elde edilerek kontrol altına alınmaktadır.. Bu yıl havalardaki yüksek artış ile birlikte yeniden gündeme gelmesiyle birlikte İl Orman ve Tarım İl Müdürlüğü tarafından bu yıl ikinci bir ilaçlama uyarısı geldi ve üreticilerimizin 13-16 Temmuz 2023 tarihleri arasında tüm konukçu kültür bitkileri alanlarında toplu mücadele etmesine dikkat çekildi” dedi. İncefikir, “Biz Çukurova’daki üreticiler bu konuda tecrübeliyiz. Hatırlamak gerekirse 2017 yılında AMS popülasyonunda adeta patlama olması ile birlikte, tüm paydaşlar hummalı bir çalışma içerisine girerek mücadele ettik ve büyük bir başarı elde ettik. Bu çalışmamız son 6 yılda alınan tedbirler ile ürünlerimizin korunmasında büyük rol oynadı. Şu anda da sıcaklıklarda büyük artışların yanında özellikle sert çekirdekliler bunun içerisinde şeftali, kayısı ve erik gibi ürünlerde ihracatta bazı sıkıntılar oldu. O bakımdan birçok yerde ürünün ya geç hasadına neden oldu, ya da hasat edilen yerde kalan ıskarta değimiz ikinci ürünler, yere dökülenler i görmekteyiz. Ayrıca bölgemizde büyük önem taşıyan karpuzda ikinci ürün zamanı geldi, domateste yanı şekilde.. Her yıl ikinci ürün döneminde bu gibi sıkıntılar olmaktadır. Bu süreçte çürümeler oldu. Bu ürünlerin olması, normalde AMS popülasyonunun daha fazla artmasına neden olmakta.” diye konuştu. Üreticilerin ürünlerini ilaçlamasını aksatmaması konusunda uyarıda bulunan Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir şu açıklamalara yer verdi; “Üreticilerimiz bu anlamda çok dikkat etmelidir. Periyodik ilaçlamaları biraz fazlalaştırmak lazım ve hasat sonrası yere dökülen ıskarta dediğimiz meyveleri mutlaka gömmeleri gerekmektedir. Çünkü bir meyvede oluşacak AMS vurgunu, bir TIR dediğimiz koca kamyon dolusu ürün ihracattan geri döner. Yani başımıza iş açarız. Bu yıl narenciyede AMS ile mücadele erken başlıyor. Üreticilerimiz duyarlı olsun. Bu popülasyonun önüne geçmek için ilaçlamaları aksatmadan yapmalıyız. Bu, bölgemiz için daha hassas bir konudur. Çünkü Çukurova, daha önceden pamuk ve tahıl ürünleri yetiştiriciliği alanında daha fazla etkin olurken, son yıllarda ise özellikle narenciye ve sonrasında ise Akdeniz Meyve Sineğine konukçuluk eden nar, hurma, kayısı, muz, nektarin ve şeftali gibi türlere ev sahipliği yapmaya başladı. Yani Akdeniz Meyve Sineğine konukçuluk eden bu türlerin artması demek, mücadelede de daha çok dikkat edilmesi gerektiğini göstermektedir. O bakımdan şimdiden gerekli tedbirler alınmalıdır. Zaten bölge olarak el birliği içerisindeyiz. AMS (Akdeniz Meyve Sineği) ile mücadelede üretici, üretici bitlikleri, Kamu ve STK, ziraat odaları el birliği içerisinde olmakla beraber, çalışmaları titizlikle sürdürüyoruz. AMS mücadelesini aksatırsak, çok zarar edebiliriz.  Haziran ve temmuz aylarında karpuz, kavun, şeftali gibi ürünlerin hasadı devam edecek. Arkasından Ağustos sonu ile birlikte erkenci dediğimiz narenciye çeşitlerin hasadına başlanacak. Bu da gösteriyor ki, AMS ile mücadele çok önem arz etmektedir. Ayrıca önemli ihracat ürünlerimizden olan turunçgillerde zirai ilaç kalıntısı sebebi ile geri dönüşlerin yaşanmaması için mutlak surette zararlı organizmaya ruhsatlı bitki koruma ürününü, dozunda ve doğru uygulama yöntemi (zehirli yem kısmi-dal) seçilerek mücadele yapılmasına özen gösterilmelidir. Unutmayın! Akdeniz Meyve Sineği’nin esas zararı larvaları tarafından yapılır. Meyvenin etli kısmında beslenen larvalar, bu kısımda bir yumuşama ve çöküntü meydana getirir. Zararlı tarafından yumurta bırakılan vuruklu olan meyveler hasat zamanından önce dökülür. O nedenle dökülen bulaşık meyveler toplanıp derin çukurlara gömülmelidir. Hasattan sonra ağaçta meyve bırakılmamalı, ağaçların altına düşen meyveler de mutlaka toplanıp yok edilmelidir. Ayrıca kimyasal mücadele Ağustos ayı sonu eylül ayı başlarında turunçgil bahçelerine, özellikle erkenci çeşitler olgunlaşmadan önce mutlaka tuzak asılarak Akdeniz meyve sineği çıkışı kontrolü yapılmalıdır. Artık bir gerçek ki, tarım artık tüm dünya için stratejik öneme sahip bir sektördür. Dünyanın en önemli ve verimli topraklarını barındıran Çukurova’da tarım yapan üreticilerimiz bunun farkındadır ve bilinçli tarımı da yapmaktadır.

Verimli tarım arazileri parsel parsel betonlaşıyor Haber

Verimli tarım arazileri parsel parsel betonlaşıyor

Aydın GÖKÇEOĞLU ADANA (İLKHABER) - Adana’nın bereketli toprakları, yılın 12 ayı yörenin ve ülkenin tarımsal üretiminin önemli bölümünü karşılıyor. Bu üretimle ülke ihracatına da ciddi katkı sağlayan kentin verimli tarım arazilerinin üzerinde yükselen beton bloklar ise tarımsal faaliyeti her geçen gün daraltarak riske atıyor. Türkiye'nin tarımsal üretiminde önde çıkan kentlerinden olan Adana’nın tarımsal üretimi, tohum, gübre ve akaryakıt gibi girdi fiyatlarının sürekli artmasına rağmen toprağı binbir güçlükle eken çiftçiler sayesinde sürüyor. Girdi maliyetleri karşısında üretimdeki süreklilik sekteye uğrarken, verimli arazilerin yok olması da önemli bir sorun oluşturuyor. Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, sebzeden meyveye, pamuktan hububatta, yer fıstığından zeytine kadar ülke üretiminin önemli miktarını karşılayan Adana’daki üretim ve ürün deseni zenginliğinin, verimli tarım topraklarının daralmasıyla tehlikeye gireceğine dikkati çekiyor. Karpuz, şeftali, kayısı, üzüm, limon, buğday ve pamuk gibi ürünlerin ilk hasadının da Adana'da yapıldığını ifade eden İncefikir, şunları söyledi: "Yılda neredeyse 3 ürün veren yöremiz, meyvenin hemen hemen her çeşidi, bunların yanı sıra patlıcan, salatalık, biber, domates, marul, kabak, barbunya, acebek ve taze fasulye gibi çok çeşitli ürün desenine sahip. Yapılan düzensiz imar izinleri yüzünden ise yılın 365 günü tarım yapılabilen Adana’da bu zengin ürün deseni ve rekolte azalıyor. Türkiye’nin en bereketli topraklarına sahip Adana ve Çukurova genelindeki tarım arazilerinin yanlış ve düzensiz imar yüzünden betonlaşmaya kurban edilmemesi, amaç dışı kullanımının önüne geçilmesi gerekiyor. Verimli tarım arazilerinin parsel parsel betonlaşması üzücü.” "Adana’nın yüzde 38’i tarım alanı" İncefikir, toplam 1 milyon 403 bin hektar yüz ölçümüne sahip Adana’nın yüzde 38’nin tarım alanı, yüzde 41’nin orman, yüzde 4’ünün çayır mera alanı, yüzde 17'sinin yerleşim bölgesi, su yüzeyi ve sanayi alanı olduğunu söyledi. Adana’da 482 bin hektarlık tarım topraklarının yüzde 79'unda tarla tarımı, yüzde 14'ünde meyvecilik, yüzde 7'sinde ise sebzecilik yapıldığını anlatan İncefikir, tarım alanlarının yüzde 74'üne denk gelen yaklaşık 400 bin hektarlık bir alanın sulanabilir durumda olduğu bilgisini verdi. İncefikir, gelecekte Türkiye’nin kendi nüfusunu besleyebilen bir ülke olabilmesi için tarım arazilerinin korunmasına yönelik katı tedbirlerinin acilen alınması gerektiğini kaydetti.

İncefikir; Karpuzda erken hasattan kaçınmalıyız Haber

İncefikir; Karpuzda erken hasattan kaçınmalıyız

Serhat ŞANLI / ÖZEL HABER ADANA (İLKHABER) – Türkiye’nin ilk turfanda karpuzunun yetiştirildiği Çukurova 'da hasada sayılı günler kala erken hasada dikkat çeken Adana Tarım Platformu Üyesi Cahit İncefikir, “Karpuda hasat dönemi çok önemli. Geçmiş dönemlerde erken hasat nedeniyle piyasaya ham karpuz sürüldüğünde hem güvensizlik, hem de ürün talebinin azalmasına neden oldu. O nedenle erken hasattan kesinlikle kaçınılmalıyız.” dedi. Türkiye'de en erken karpuz ekimi ve hasadının yapıldığı Adana'da, Ocak ayı itibariyle kıyı bölgelerdeki kumul alanda, Şubat ayında ise iç bölgelerde toprak alanda ekimi yapılan karpuz, Mayıs ile birlikte hasada hazırlanıyor. Türkiye’de üretilen yaklaşık 4 buçuk milyon ton karpuzun yüzde 20'sinin yetiştirildiği Adana’da 130-150 bin dekar alandan 1 milyon tona yakın karpuz üretimi gerçekleştiriliyor. Karpuz hasadına sayılı günler kalırken, uzmanlardan ham karpuz hasadı yapılmaması konusunda uyarılar yapılıyor. Gazetemize hasat öncesi üreticilere uyarılarda bulunan Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, “Üreticimizin eline erken sıcak para geçmesinde önemli rol alan karpuz ekonomik olarak büyük önem taşıyor. Burada dikkat edilecek önemli konulardan biri öncelikle olgunlaşmayan ürünü hasat etmemek, yani erken hasattan kaçınmak, diğeri ise pazar çeşitliliğiyle birlikte orta boy karpuzun daha çok tercih edilmesi” dedi. İncefikir, “Özellikle hasat dönemine çok önem verilmeli, karpuzda erken hasattan kesinlikle kaçınılmalıdır. Geçmiş dönemlerde bunu yaşadık ve erken hasat nedeniyle piyasaya ham karpuz sürüldüğünde hem güvensizlik, hem de ürün talebinin azalmasına neden oldu. O bakımdan üreticilerimizin ürünlerini erken hasat etmemelerini istiyoruz” diye konuştu. Hasatla birlikte tüketicilerin taleplerinin değiştiğine ve artık iri değil, orta boy karpuz tercih ettiğine dikkat çeken Adana Tarı Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, şu açıklamalarda bulundu; “Çukurova’mızda muhtemelen bugün-yarın karpuzda ilk hasat yapılır. Bu ıl mevsimlerde anormal değişimler görmekle beraber, yağmurların geç yağması, havaların Nisan ayında biraz serin- ılıman seyretmesiyle karpuz hasadını bir hafta ila on gün gecikti. Şimdi normal seyreden havalarla beraber üreticilerimiz hasada hazırlanıyor. Tabi ilk hasat tünellerde yapılır, kumul alanlar başlar. Sonrasında açık tarla karpuzu piyasaya çıkar. Adana ilimiz karpuz üretiminde büyük önem taşımakla beraber, dekara verimde de Türkiye ortalamasının yüzde 50 üzerinde bir il.. Özellikle kumul alanlar olarak karpuz en çok Karataş ilçesi başta olmak üzere Yüreğir ve sonrasında Ceyhan, ardından daha yukarı kesimler şeklinde gider. Şuan marketlere baktığımızda kilosu 15 ile 20 TL, çekirdeksizi ise kilogramı 27-30 TL gibi seyrediyor. Tabi Adana’mızda hasatla beraber bu normal fiyatlara düşecektir. O zaman gayet makul fiyatlara olacak ve vatandaşlarımız rahatlıkla tüketebilecektir. Hasatla birlikte üreticilerimizin dikkat etmesi gereken şey, öncelikle normal hasadın yanında ham karpuzu da piyasaya sürmemesi.. Çünkü bu öncelikle tüketicilerin bölgemiz ürünlerine olan güveni sarsar. Bunu hiçbir zaman ve hiçbirimiz istemeyiz. Çünkü büyük zarar verir. İkincisi, son yıllarda değişen taleple beraber artık en çok orta boy karpuz türünün tercih edildiğini görmekteyiz. Yani eski dönemlerdeki gibi koca koca karpuzlar istenmiyor. Yani 8-10 kiloluk karpuzu kimse istemiyor. Çünkü bugün 4 kişilik bir aile büyük bir karpuzu bir günde bitiremeyeceğinden kalan bölüm ister istemez bozulup çöpe gidecektir. O bakımdan istenen en fazla 4-6 kilo aralığı..  O nedenle hasat döneminin ona göre ayarlanması doğru tercih olur. Adana ilimiz karpuz üretiminde önemli bir il dedik. Ve ayrıca tarla ürünleri içerisinde yöresel olarak en erkenci ürün olması nedeniyle özellikle bölgemizde karpuz ürünü üretici için önemli gelir kaynağına sahiptir. Dünyada en çok Çin’de karpuz yetiştirilmekte ve sonrasında 4,5 milyon ton ile Türkiye gelmekte ve üretilen karpuzun da yaklaşık yüzde 20-25'i Adana'da üretilmektedir. İlk hasadın buradan yapılması da bizim için ayrı bir avantaj sağlamaktadır. Türkiye'nin ilk karpuz ekilen ve hasat edilen kenti olarak Adana’da yıllık ortalama 130 – 150 bin dekar aralığında ekim yapılıyor. Tufanda karpuz hasadı Mayıs ayı ortalarında başlar ve önce kumul alanlar, ardından iç kesimlerde toprak alanlar ile devam eder. Adana’da ortalama dekardan 6 ile 8 ton arası karpuz elde edilmekte ve karpuzun erkenci olması ile birlikte sezonda piyasaya nakit para girişi sağlamaktadır. Üreticimizin eline erken sıcak para geçmesiyle çiftçimiz için karpuz ekonomik olarak büyük önem taşımaktadır. Zaten ünlü bir karpuzumu var. Adana karpuzu, aroma olarak daha güzel. Kokusu, lezzeti ve rengi bir başka.. Adana karpuzunun kabuk rengi koyu yeşil, meyve eti kırmızı, şeker oranı yüksektir. Karpuz çok maliyetli olmasının yanında, sıcaklık değişimlerinden de en çok etkilenen bir üründür. O bakımdan devletimiz yüksek girdi maliyetli karpuz için üreticilerimizi desteklemelidir. Tarım doğaya bağlı ve büyük riskli bir alandır. Fırtına ve dolu olayları, aşırı sıcaklar vs. gibi durumlar bir anda ürünü yok edebiliyor. Örneğin son yıllarda kuraklık çiftçilerimiz için e ciddi tehdit oluşturmakta.. Türkiye genelinde yağışların azalmasıyla beraber kuraklığın baş göstermesi tarımsal faaliyetleri de etkiledi. Günümüzde; dünyada, karşılaştığımız küresel ölçekte en büyük sorunlardan birisi olan kuraklık, bugün gelinen nokta itibariyle fiziksel ve doğal çevre, kent yaşamı, kalkınma ve ekonomi, teknoloji, tarım ve gıda, temiz su ve sağlık gibi hayatımızın her aşamasını etkilemektedir. Tabi tarım sektöründe kuraklığın anlamı, diğer sektörlerden daha farklıdır. Çünkü bitkiler için yıl içerisinde yağan toplam yağıştan çok, büyüme dönemlerinde bitki kök bölgesinde var olan su daha önemlidir. İşte tüm bunlar çiftçilerin ne gibi durumlarla karşı karşıya olduğunu görmekteyiz. O nedenle üreticinin korunması gerekiyor. Üreticilerimizin işlerini devam ettirmesi ve ülkemizin ekonomisine katkısı için onları korumalı ve desteklemeliyiz. Özellikle en çok maliyet olan mazot ve gübrede destek vermeliyiz. Dışarıdan ithalata değil, kendi üretimimize önem vermeliyiz ki, ülkemiz, milletimiz kazansın.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.