#Ceyhan Nehri

İLKHABER-Gazetesi - Ceyhan Nehri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ceyhan Nehri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ceyhan Nehri'ndeki kirlilik balıkları telef etti Haber

Ceyhan Nehri'ndeki kirlilik balıkları telef etti

Adana'da Çukurova'nın verimli topraklarını sulayan ve birçok canlıyı barındıran Ceyhan Nehri aşırı derecede kirlenince yüzlerce balık telef oldu. 5 ay önce Adana Büyükşehir Belediyesine ait arıtma tesisi olmak üzere toplam 11 tesise 10 milyon 30 bin TL idari ceza uygulanmıştı. Kahramanmaraş'tan başlayıp 509 kilometrelik bir alana uzanarak, Akdeniz'de İskenderun Körfezi'ne dökülen ve tarımsal faaliyetlerde kullanılarak Çukurova'ya can suyu veren Ceyhan Nehri'ndeki kirlilik önlenemiyor. Nehre Adana'nın Yüreğir ilçesi Yakapınar Mahallesi'nde aynı noktadan iki yerden simsiyah akan atık su karışması dikkat çekiyor. Atığın karıştığı noktada nehrin suyu iki renge bürünüyor. Fabrika atıklarının nehre karıştığı iddiası nedeniyle Yüreğir ilçesinde nehre kıyısı olan birçok mahallede yaşayanlar sorunun çözülmemesinden şikayet etti. Mahalle sakinlerinden Hüseyin Saka, "Atıklar nehrimize akıyor. Nehirde balık kalmadı. Balıklar, bitkiler sürekli zarar görüyor. Bu su ile herkes tarım yapıyor. Yağmur yağmadığı için bahçeler Ceyhan Nehri ile sulanıyor. Şu an nehir çok kirli" dedi. Mahalle sakinlerinden Timur Emre ise, "Nehir nedeniyle köy de kokuyor, burası da çok kötü kokuyor. Hem balıklar ölüyor hem de tarım arazileri zehirleniyor. Birçok kez şikayetçi olduk, konuyu herkes biliyor ama kimse bir şey yapmıyor" diye konuştu. 5 ay önce 10 milyon TL ceza kesilmişti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekipleri geçtiğimiz mayıs ayında Ceyhan Nehri'ndeki kirlilikle ilgili Ceyhan ve Seyhan havzalarında geniş kapsamlı denetim yapmıştı. Ekiplerin 91 tesisteki denetimleri sonucu 5'i Adana Büyükşehir Belediyesi'ne ait arıtma tesisi olmak üzere toplam 11 tesise 10 milyon 30 bin TL idari ceza uygulanmıştı. Denetimlerde Adana Büyükşehir Belediyesi'nin Seyhan, Kozan, Yüreğir ve Karataş atık su arıtma tesislerinin çevre izin belgelerinin de bulunmadığı da belirlenmişti. 10 milyon cezanın 4 milyon 346 bin TL'si Adana Büyükşehir Belediyesi'ne kesilmişti.

Ceyhan Nehri'nde kirlilik denetimi: 11 tesise 10 milyon TL ceza Haber

Ceyhan Nehri'nde kirlilik denetimi: 11 tesise 10 milyon TL ceza

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ceyhan Nehri'nde artan su kirliliği ve balık ölümleri üzerine harekete geçti. Ceyhan ve Seyhan havzalarını kapsayan incelemelerde 6 ekip görevlendirilirken, 2 Mobil Su ve Atıksu Analiz Laboratuvarı ile birlikte toplamda 91 tesiste denetim yapıldı. Denetimler kapsamında 31 tesisten 33 adet numune alındı. ADANA BÜYÜKŞEHİR'E AİT 4 TESİS İZİNSİZ FAALİYET GÖSTERİYOR Denetimlerde çarpıcı tespitler yapıldı. Adana Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Seyhan Arıtma Tesisi’nde atık suların bir kısmının arıtılmadan doğrudan deşarj edildiği ve deşarj edilen suların da referans değerleri karşılamadığı ortaya çıktı. Aynı şekilde Ceyhan, Kozan ve Yüreğir ilçelerindeki arıtma tesislerinden alınan örnekler de çevre standartlarına uygun çıkmadı. Ayrıca Seyhan, Kozan, Yüreğir ve Karataş ilçelerindeki atık su arıtma tesislerinin gerekli çevre izinlerine sahip olmadığı belirlendi. Bu durum, Adana Büyükşehir Belediyesi’nin çevre mevzuatına uymadığını ortaya koydu. 11 TESİSE 10 MİLYON TL CEZA Denetimler neticesinde, çevreye zarar verdiği belirlenen 11 tesis hakkında işlem başlatıldı. Adana Büyükşehir Belediyesi’ne ait 5 tesise toplam 4 milyon 346 bin TL, 6 sanayi tesisine ise yaklaşık 5 milyon 684 bin TL idari para cezası kesildi. Böylece Ceyhan Nehri’nde tespit edilen kirlilik nedeniyle toplamda 10 milyon 30 bin TL ceza uygulandı. SU NUMUNELERİ 21 NOKTADAN ALINDI Ceyhan Nehri'nin doğduğu Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinden başlayarak İskenderun Körfezi’ne kadar uzanan hatta 21 ayrı noktadan yüzeysel su numuneleri toplandı. Bu örnekler üzerinden kirlilik yükü, sıcak noktalar ve deşarj kaynakları bilimsel olarak analiz edildi. DENETİMLER DEVAM EDECEK Bakanlık kaynakları, çevre kirliliğinin önlenmesi için denetimlerin sürdürüleceğini, gerekli yaptırımların kararlılıkla uygulanacağını belirtti.

Ceyhan Nehri köpürdü, koku dayanılmaz hale geldi! Haber

Ceyhan Nehri köpürdü, koku dayanılmaz hale geldi!

Tarımsal sulamanın ana kaynağı olan Ceyhan Nehri’nde yaşanan kirlenme krizi Adana’da gündem oldu. Yüreğir ilçesinde nehir kıyısında yaşayanlar, sudan yükselen kötü koku ve gözle görülür köpüklenmeye tepki gösterdi. Vatandaşlar, nehirdeki kirliliğin fabrika atıklarından kaynaklandığını savunurken, Organize Sanayi Bölgesi ise tüm süreçlerin yasalara uygun yürütüldüğünü açıkladı. Kahramanmaraş’tan doğup Adana’dan geçerek İskenderun Körfezi’ne dökülen Ceyhan Nehri, son günlerde çevresel bir skandalla gündemde. Özellikle Yüreğir ilçesindeki mahallelerde yaşayan vatandaşlar, nehrin köpürmesi ve etrafa yaydığı keskin kokular nedeniyle yetkililere çağrıda bulunuyor. Ceyhan Nehri’nden yayılan kirlilik, tarım ve halk sağlığı açısından endişe yaratırken, mahalle sakinleri yaşadıkları mağduriyeti şu sözlerle dile getirdi: "Nehirde balık kalmadı" Mahalle sakinlerinden Murat Ergin, "Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi'nden gelen atıklar nehrimize akıyor. Balıklar, bitkiler sürekli zarar görüyor. Eskiden dereden akardı, şimdi doğrudan nehre dökülüyor. Kimyasal bir koku var ve nefes almakta zorlanıyoruz. Bu su nasıl temiz olabilir?" ifadelerini kullandı. "Siyah su temiz olabilir mi?" Bir başka vatandaş Mehmet Tanışer ise tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Olan yine garibana oluyor. Siyah bir su temiz olamaz. Bu su ilaç ya da zehir olabilir. Köyde de şehirde de kokudan durulmuyor.” AOSB'den açıklama: "Sorumlu biz değiliz" İddialara karşılık açıklama yapan Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) ise, Ceyhan Nehri’nin geniş bir coğrafyadan beslendiğini ve sadece kendilerinin sorumlu tutulamayacağını belirtti. AOSB'nin yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Ceyhan Nehri çok geniş bir havzadan geçmekte ve birçok yerleşim, tarım ve sanayi alanından beslenmektedir. AOSB Atık Su Arıtma Tesisi, günlük 72.000 metreküp kapasiteli ve fiziksel, kimyasal, biyolojik arıtma işlemleriyle donatılmıştır. Tesisimizden çıkan sular, Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’ne uygun şekilde arıtılmakta ve 365 gün 24 saat Bakanlık tarafından denetlenmektedir. Tüm faaliyetlerimiz şeffaflık ilkesiyle yürütülmektedir.”

Dr. Şevkin’den İklim Kanunu Teklifi’ne tepki: İklim Kanunu, çevreyi korumaktan çok sanayiyi kolluyor Haber

Dr. Şevkin’den İklim Kanunu Teklifi’ne tepki: İklim Kanunu, çevreyi korumaktan çok sanayiyi kolluyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Türkiye'nin ilk "İklim Kanunu Teklifi"nin görüşüldüğünü ancak teklifin çelişkilerle dolu olduğunu vurguladı. Çevre Komisyonu’nda kabul edilen teklifle ilgili görüşlerini aktaran Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, kanun hazırlayıcılarının sunumlarında defalarca “enerji” ve “sanayi” kelimelerini kullandığını ancak teklifin öncelikle Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşülmesi gerektiğini kaydetti.  Teklifte, "Adil geçiş", "Birincil piyasa", "Denkleştirme", "Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)", "Gömülü sera gazı emisyonları" ile "Gönüllü karbon piyasaları", "İklim adaleti" gibi tanımlarının yer aldığını dolayısıyla ismine “Emisyon Ticaret Sistemi Kanunu” denmesinin daha doğru olacağını belirtti. “Sivil toplum ve akademisyenler süreçten dışlandı” 2021 yılında 860 sayfalık bir iklim krizi raporu hazırlandığını ve son derece de önemli üretim gerçekleştiğini, 76 sayfasının önermeleri içerdiğini dile getiren Dr. Şevkin, İklim Kanunu Teklifi içerisinde bu önermelerin birçoğunun yer almadığını kaydetti. Kurumların sorumluluklarının kanun teklifinde yeterince belirtilmediğine işaret eden Dr. Şevkin şunları söyledi: “Kanun teklifi içerisinde gerek yerel yönetimlerin gerekse sivil toplum örgütleri, akademisyenler, sendikalar, meslek örgütleri, meslek odaları ve yerel bileşenlerle ilgili bir ibare görmüyoruz; tam tersi, dikey bir yapılanmayı burada öngörüyorsunuz. Örneğin, yerel yönetimlerin yaptığı bir üretimi valilik denetimine bağlıyorsunuz ve tamamen sivil toplum örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, odaların devre dışı bırakıldığı bir kanun oluşturuyorsunuz. Bu da tabii ki demokratik katılımcılığın önündeki engeldir. Umuyorum, bu kanun Meclise ininceye kadar bu düzenleme yapılır.” Dr. Şevkin’den kanun teklifine tepki! Yerel yönetimlerin baypas edilmesinin kabul edilemeyeceğini belirten Dr. Şevkin, kanun teklifinin beklentilere ve ihtiyaçlara cevap vermediğini vurguladı. Teklifin, sermayenin bir kurtuluş reçetesi haline dönüştürüldüğünü ifade eden Dr. Müzeyyen Şevkin, termik santrallerden kaç yıl içerisinde vazgeçileceğine dair bir ibare olmadığını, hem karbon salınımından bahsedildiğini ancak Adana Ceyhan Hunutlu Termik Santrali’nde olduğu gibi termik santral yapımının alabildiğine devam ettiğini vurguladı. “Yeraltı sularımız, ormanlarımız, tarım alanlarımız yok ediliyor” Dr. Müzeyyen Şevkin, “Örneğin, Elbistan Termik Santrali'ne "ÇED Artırım" raporu veriyorsunuz ve alabildiğine vahşi bir şekilde kömür madenciliği ülkemizde devam ediyor. Yani redevans sistemi uygulanıyor, insanlar hayatlarını kaybediyor ama kömür üretiminden, fosil yakıtlara dayalı enerji üretiminden vazgeçilmiyor bu ülkede, en ufak bir azalma görmüyoruz buna dair. Hani neyi hedefliyorsunuz, nasıl bir karbon azaltmayı hedefliyorsunuz, buna dair bir modellemeniz nedir? Buna dair bir şey göremiyoruz. Akbelen Ormanları vahşice katlediliyor. AKP döneminde altın madenciliğinde siyanürle altın zenginleştirme tercihi nedeniyle topraklarımız, sularımız, sulak alanlarımız, yer altı sularımız yok ediliyor ve 20 altın madeni şu anda Türkiye'de üretime geçmiş vaziyette. Yani bu ne ikiyüzlülüktür? Ormanlar katledilip sulak alanlar, tarım alanları, meralar, her tür alan yok edilip; bize sadece atığı, posası, pisliği ve ölümünün kaldığı ve yüzde 85'inin yabancı firmalara sermaye olarak aktarıldığı bir süreçte biz kalkmışız karbon salınımında vergi gümrükleri alınacak diye, bir cezai müeyyide uygulanacak diye böyle bir kanun çıkarmaya uğraşıyoruz. Bu ülkede sulak alanlar, yer altı suyunun korunması, su alanlarının koruma havzasına ilişkin kanunlar var. O havzaları korumaya dair ne yaptık? Ormanları korumaya dair ne yaptık? Milyonlarca metreküp ağaç katledilirken siz yutak alanlarından bahsediyorsunuz. Bunları korumadıktan sonra, bunları gerçekten hayata geçirmedikten sonra ben sadece ikiyüzlü bir politika olarak görüyorum. “Yeşil enerji, yenilenebilir enerji" diyorsunuz, sadece kurulu gücü daha da büyütmeye dönük enerji üretim kapasitesini artırmak amacıyla teklif hazırlıyorsunuz. Bu bakış açısı ve yönetimiyle ekolojik tahribatı artırmak ve çevre ve iklim adaletsizliğine neden olmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz. Karbon yutak alanları alabildiğine yok edilirken doğayı metalaştıran, sömüren, hem iklim krizini hem de ekolojik krizi oluşturan bir ortam yaratılmaktadır. Uluslararası mevzuata göre 2030 ve 2053 hedefleri metinde yer almıyor. Orta vadede emisyon hedeflerini hangi metotlarla, nasıl azaltacağınıza dair hükümler net olarak teklif içerisinde yer almıyor. İklim değişikliği konusunu denetleyecek ve izleyecek bağımsız bir bilimsel kuruluştan bahsedilmiyor. Yine bu kanun teklifinde bir bağımsız kuruluş yer almıyor. Kanun teklifinde yeşil büyümenin kendisiyle ilgili bir tanıtım bulunmamakta ve ne yazık ki iklim krizinin bir fırsata dönüştürülmeye çalışıldığı açıkça görülmektedir. Âdeta bir rant alanına dönüştürülüyor. Paris İklim Anlaşması'na göre birtakım taahhütlerimiz var ama buna dair gerçekçi çözümler almak gerekiyor. Bizim burada amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Yani bu ülke gerçekten eğer karbon emisyonundan çıkacaksa buna dair sahici önlemlerin alınması gerekiyor. Bağımsız denetimcilerle ve yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, akademilerin de bu sürece katılması gerekiyor, insanların ortaklaştırılması gerekiyor” diye ifade etti. “Sanayi atıkları nehirleri zehirliyor!” Dr. Şevkin, “Bugün elden çıkmış bir Ergene havzası var. Simsiyah akan bir Ergene havzası var, aynı tehlike şu anda Ceyhan Nehri'nde de var, siyah akmaya başladı; pırıl pırıl akan nehrimiz simsiyah akıyor, vahşi bir kirletilmeyle karşı karşıya. Defalarca hem Mecliste dile getirdik hem her alanda söylüyoruz, buna dair bir koruma yok. İçilebilir nitelikte olan nehirlerimiz ne yazık ki bu sanayi atıklarının vahşi atık politikası nedeniyle yok edilmekle karşı karşıya. "Su savaşları çıkacak." deniliyor, sadece sloganda kalan birtakım düzenlemeler yapılıyor ne yazık ki. Enerji Piyasaları İşletme AŞ’yi (EPİAŞ) karbon salınımında iş birliği içerisinde olan bir kurum hâline dönüştürüyorsunuz; emisyon ticaret sisteminin denetimini de bu kuruma veriyorsunuz. Bu, kurumun tarafsız ve şeffaf olacağına dair endişelerimiz var; taraflı bir kurumdur EPİAŞ. Enerjiyle ilgili her denetimin bağımsız, çıkar ve çatışma ilişkileri içerisinde olmayan, hesap verebilir bir kuruluş ya da yapı tarafından denetlenmesi gerekiyor. İklim adaleti ancak adil, şeffaf, katılımcı bir yönetimle, bu anlayışla sağlanabilir; bunu sağlarsak iklim adaletinden bahsetmemiz mümkün. Yeşil büyüme, aşırı üretim, daha fazla karbon salınımı demektir; bu anlayışla daha fazla karbon salınımı demektir. Toplumun temel ihtiyaçlarını öncelemeyen, doğayla uyumlu bir üretim ve tüketim modeli uygulamayan, sadece büyümeyi hedef alan bu yaklaşımın yanında olmamızı beklemeyin.  Vatandaşın ve yargı denetiminin zayıflatıldığı bir düzenlemeden bahsediyoruz. Teknolojik dönüşüm kapsamında Bakanlık kömür ve fosil yakıt yatırımlarını sürdürebilecek politikaları benimsemekte, Paris Anlaşması'nın gerektirdiği emisyon azaltımı için gerekli adımları atmaktan kaçınmaktadır. Her ne kadar karbon yutak alanlarının korunmasından söz edilse de bu alanların korunmasına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Türkiye'de korunan alan yüzde 8,7 oranında kalırken bu oranın yüzde 30'lara çıkması gerekmektedir ancak buna dair de herhangi bir çalışmanın olmadığını görüyoruz. Afetlere dair, kentsel planlamaya dair, sulak alanların korunmasına dair, ormanların, tarım alanlarının korunmasına dair gereken tedbirler alınmıyor bu ülkede” şeklinde konuştu. “İklim krizinin sağlık üzerindeki etkileri göz ardı ediliyor” Dr. Müzeyyen Şevkin iklim krizinin sağlık üzerine yarattığı etkilere değinerek şunları söyledi: “İklim krizinin sağlık üzerinde yarattığı etkileri de yeterince irdelemediğimiz görülüyor ve buna ilişkin kadınların, yoksulların, dezavantajlı kesimlerin ne tür şeylere maruz kaldığına dair araştırmaların yapılmadığı ve bir fon sisteminin oluşturulmasına dönük bir çalışmanın olmadığını görüyoruz. Sonuç olarak, kapsamlı ve kapsayıcı olmayan, yeni sorunlar yaratmaya dönük bu yasa teklifinin -bizim istirhamımız- burada, yeniden, bu kadar milletvekilinin önerisiyle, bakın, bu kadar çevre kuruluşları var bunların da önerisiyle, gerçekten bu ülkenin ve dünyamızın yararına düzenlenmesi konusunda önerimi tekrar ediyorum. Bütün emeği geçenlere teşekkür ediyorum.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.