#çiftçi

İLKHABER-Gazetesi - çiftçi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, çiftçi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Barut: Çiftçi üreterek batıyor, tarım desteklenmeli Haber

Barut: Çiftçi üreterek batıyor, tarım desteklenmeli

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Meclis kürsüsüne pamuk, soğan, domates ve mandalina gibi tarımsal ürünlerle birlikte, çiftçi ve köylünün simgesi olan kasketiyle çıktı. Çiftçinin yaşadığı sorunlara dikkat çeken Barut, üreticilerin haklarını savunma kararlılığını vurgulayarak, “Çiftçimizin yüzünü güldüreceğiz. Meclis’te gösterdiğimiz kararlılıkla mücadeleyi büyüteceğiz, bu zulmü bitireceğiz. Atama bekleyen gençlerimizin de hakkını mutlaka alacağız” dedi. Tarım ve Orman Bakanlığı bütçe görüşmelerinde Meclis Genel Kurul'da konuşan Ayhan Barut, ilk olarak Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay'a Allah'tan rahmet ve herkese başağlığı dileklerini iletti. Tarımın, tüm dünyanın önem verdiği ve dünyada stratejik öneme sahip bir sektör olduğunu vurgulayan Barut, "Tarım aynı zamanda korunmaya ve desteklenmeye de muhtaç bir sektördür. Tarım, tüm sektörlerin anası konumundadır. Tarım sektörü, ülkemiz hariç tüm ülkelerde korunup kollanırken, maalesef ülkemizde serbest piyasanın acımasız rekabetine terk edilmiştir. 2025 yılında gayrisafi hasılanın üçüncü çeyreğinde inşaattan finansa, iletişimden hizmet sektörüne kadar tüm sektörler yüzde 2,1 ile 13,7 arasında büyümüştür; buna hiçbir itirazımız yok ancak tek küçülen sektör var, yüzde eksi 12,7'yle tarım sektörü. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz 'Tarım sektörü eksi 12,7 negatif büyüdü' dedi. Ya, buradan soruyorum: 'Negatif büyüme' ne demek? Aklımızla alay mı ediyorsunuz, dalga mı geçiyorsunuz?" diye konuştu. “TARIMA AYRILAN DESTEK FAİZE KIYASLA ÇOK AZ” Ayhan Barut, "Avrupa Birliğinin bütçesinin yüzde 33'ü tarıma destek olarak ayrılırken ülkemizde 77,3 trilyonluk gayrisafi millî hasılanın kanuna göre yüzde 1'i olan 773 milyar destek verilmesi gerekirken maalesef 168 milyar destek öngörülüyor. Bu, 19 trilyonluk bütçenin yüzde 1'i ancak, hatta değil bile, millî gelirin de binde 2'si. Oysa tarıma ayrılan desteğin tam 16,5 katı olan 2 trilyon 742 milyar para faize ayrılıyor. Bu çiftçilerimize Allah'tan reva mıdır? Ülkemizin gıda güvenliğini tehlikeye soktuğunuzun farkında değil misiniz? Ellerinin nasırıyla, alınlarının teriyle 45 derece sıcaklıkta üretim yapan çiftçimiz bunu hak ediyor mu? Çiftçilerimizin tek suçu üretmek mi? Üreterek ve çalışarak batıyor” şeklinde konuştu. “PAMUK, SOĞAN, DOMATES, MANDALİNA DEĞERİNDE SATILMALI” Üretici ve köylü kasketiyle çıktığı kürsüde beraberinde getirdiği pamuk, domates, mandalina ve soğanı gösteren Barut, "Buraya manav açmaya gelmedik. Bu yıl çiftçi ne ektiyse zarar etti. Örneğin, şu pamuk: Kilosu 30 liraya mal oldu, 40 liraya satılması gerekirken 25 liraya satıldı. Yine, şu soğan: 8-10 liraya mal oldu, 4 liraya satıldı, sonradan da tarlada çürüdü. Domates, aynı şekilde çürüdü. Şu erkenci mandalinanın 8 lira, 10 lira olması gerekirken 1 liraya, 2 liraya şu anda da alıcısı yok. Değerli arkadaşlar, aynısı karpuz için, patates için de geçerli. Bu gördüğünüz şapka var ya, bu gördüğünüz şapka çiftçimizin sembolüdür, simgesidir” diye ifade etti. “GENÇLERİMİZE ATAMA MÜJDESİ VERİN, TARIMA DESTEK OLUN” Barut, kuraklık sorununa değinerek yetkililere seslenerek şunları söyledi: "Ülkemiz 112 milyar metreküp su kaynağına sahip, kişi başına 1.300 metreküp su düşmektedir; Su fakiri bir ülkeyiz. Buna çözüm bulmamız gerekiyor. Bu suyun da yüzde 75'i tarımda kullanıldığına göre, vahşi sulama, salma sulama yöntemiyle kullanıldığı için o zaman kapalı basınçlı sulama sistemine geçmemiz gerekiyor. İktidarın acilen tüm ülkede kapalı basınçlı sulama sistemine geçmesi gerekirken DSİ'ye ayrılan kaynak yeterli mi? Vallahi yeterli değil. Dolayısıyla DSİ ya da diğer kurumların kaynaklarını artırıp, su problemini bir daha yaşamak istemiyorsak kapalı basınçlı sulama sistemine geçmemiz gerekiyor. Meslektaşlarımız, ziraat, gıda mühendislerimiz, veteriner hekim, su ürünleri, teknisyenler, teknikerler, günlerdir burada konuşma yapacağımızı biliyor, mesajlarımızı, maillerimizi doldurdular; 10 binlerce insan atama bekliyor. Sizlerden bu gençler hayırlı bir haber, bir müjde duymak istiyor. Bu gençlerin sesini duyun, bunlara bir imkân sağlayın. Bunlar vatana, millete fayda sağlasın, aynı zamanda da tarıma, gıdaya hizmet etsin. Mutlaka bu gençlerin atamasını gerçekleştirin. Bu bütçe teklifine de bu şekliyle hayır diyoruz".

Gürer: Zirai don ve kuraklık üreticiyi yıktı Haber

Gürer: Zirai don ve kuraklık üreticiyi yıktı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, 2025 yılında etkili olan zirai don ve kuraklığın tarım sektöründe ağır kayıplara yol açtığını belirterek, çiftçi, üretici ve besicinin bu süreçte yeterince desteklenmediğini söyledi. Yaşanan afetlerin tarımsal üretimi etkilediğini vurgulayan Gürer, “2025 yılı zirai don ve kuraklığın etkilerinin en yoğun hissedildiği yıllardan biri oldu. Ancak bu süreçte çiftçinin, üreticinin ve besicinin yanında durulmadı” dedi. “NİĞDE’DE ZİRAİ DON NEDENİYLE 500 BİN TONUN ÜZERİNDE ÜRÜN KAYBI YAŞANDI” Niğde’nin önemli bir üretim merkezi olduğunu vurgulayan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yaşanan kaybın boyutlarına değinerek şunları söyledi: “Niğde önemli bir üretim merkezi. 2024 yılında 600 bin tonun üzerinde elma üretimi gerçekleşmişti. Ancak zirai don nedeniyle Niğde’de 500 bin tonun üzerinde ürün kaybı yaşandı. TARSİM sigortası olanların ödemeleri yapılırken çok sayıda şart getirildi. Örneğin cevizde 8 yaşından önceki ağaçların zararı karşılanmadı. Üstelik bölgeden bölgeye farklı uygulamalar yapıldı. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı olanlara dekar başına 5 liralık bir destek verildi. Ancak bu destek üreticiler için yeterli olmadı.” “KAYIT DIŞI ÜRETİM YOK SAYILIYOR, ÇİFTÇİ KADERİNE TERK EDİLDİ” Gürer, “ÇKS ş olmayan, yani ÇKS’ye dahil olmayan çiftçiler destekten yararlanamadı. Oysa bunların 1 ila 5 dönüm arasında bahçeleri var. Elma, şeftali, kiraz gibi ürünler bu bahçelerde yetişiyor. Bunları yok sayamazsınız. TÜİK verilerine göre zirai don nedeniyle meyve üretiminde 8 milyon ton kayıp var. Ancak kayıt dışı üretimi de eklediğinizde bu rakam 10 milyon tona ulaşıyor. Bu rakamlar, zirai donun ülke genelinde ne kadar büyük bir yıkıma yol açtığını açıkça gösteriyor. Çiftçilerin bankalara borcu var. Ürün olmayınca cepte para olmadı. Para olmayınca borçlar ödenemedi. Çiftçi ciddi bir sıkıntı yaşıyor. 2026 yılında ürün alınabilmesi için bahçelerin çapalanması, gübrelenmesi, ilaçlanması ve yeni dikimlerin yapılması gerekiyor. Bu da ancak destekle olur” ifadelerini kullandı. Çözüm önerilerini de sıralayan Gürer, “Çiftçilere acilen ek kredi desteği verilmelidir. Mevcut borçlar en az üç yıl süreyle ötelenmelidir. 2025 yılında yaşanan sorunlara bu şekilde kısmi de olsa bir çözüm getirilebilir. İklim değişikliğiyle önümüzdeki dönemde tarımda sorunlar artacak. Sigorta sistemi bu nedenle çok önemli. Ancak TARSİM’in mutlaka yeniden yapılandırılması gerekiyor. Kirazda, şeftalide, cevizde, zeytinde, fındıkta ve diğer bahçe ürünlerinde önemli ölçüde kayıplar oluştu. Resmi veriler de bunu açıkça gösteriyor” diye konuştu. “TARIM POLİTİKASI YENİDEN ELE ALINMALI” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarımdaki sorunların gıda arzını da tehdit ettiğini belirterek şunları söyledi: “2026 yılında gıda arzında yaşanacak sorunlar nedeniyle ithalat artabilir. Bu geçici bir önlem olabilir ama kalıcı çözüm değildir. Buğday, arpa, pamuk, mercimek, nohut, fasulye başta olmak üzere çok sayıda üründe açığımız arttı. Türkiye’nin tarım politikası kapsamlı biçimde yeniden ele alınmalıdır. Bu bir tercih değil, zorunluluktur. Ülkemiz mutlak surette yeniden kendi kendine yeter hale getirilmelidir.”

Gürer: Süt ve süt ürünlerindeki fiyat artışı hem üreticiyi hem tüketiciyi vurdu Haber

Gürer: Süt ve süt ürünlerindeki fiyat artışı hem üreticiyi hem tüketiciyi vurdu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, çiğ süt alım fiyatları ile market rafları arasındaki uçuruma dikkat çekerek, süt ve süt ürünlerindeki fiyat artışlarının üreticiyi zor duruma düşürdüğünü ve emekli ile dar gelirli tüketicileri olumsuz etkilediğini vurguladı. Gürer, yetkililerin bu süreçte üreticiyi desteklemesi ve dengesizlikleri giderecek önlemler alması gerektiğini belirtti. “SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNDE FİYAT ARTIŞI KATLANILMAZ BOYUTTA” Market rafında 1 litre süt, 2020 Aralık’ta 7,5 TL iken 2025 Aralık ayında 50 TL’ye çıktığına dikkat çeken CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2020-2025 arasında sütten mamul ürün fiyat artışına dikkat çekerek, “2020 yılından 2025 yılına tereyağı 1 kg 40 TL’den 380 TL’ye çıkmış, %850 artış oluşmuştur. Bu fiyatın üzerinde fiyatlar da vardır. 2020 yılından 2025 yılına beş yılda peynir kilosu 50 TL’den 650 TL’ye çıkmış ve %1200 artış meydana gelmiştir. Üretim şekline göre bu fiyatı da geçen rafta ürün vardır. Ayranda ise 2020 yılı ile 2025 yılları arasında 1 litre 6 TL’den 50 TL’ye çıkmış ve ayranda da fiyat %733 artış gerçekleşmiştir. Bölge, semt market fiyatlarında değişkenlik de mevcuttur. Üretim şekline göre daha yüksek fiyatlara ürün varken kaşar fiyatlarına emekli, dar gelirli bakıp geçmekte, alamamaktadır. Sanayici ise ürün toplama ve dağıtım giderleri artışının fiyatlara yansıdığını belirtiyor ve işçilik, nakliye, faiz, ambalaj giderlerinin işlenmiş süt fiyatında artışa neden olduğunu belirtiyor. Üretende, toplayanda, işleyende, satanda, alanda şikâyetçi ise orada sorumluluğu olan iktidarın çözümcü bir yaklaşımla sorunlara bakmamasının da bir etkisi var” diye ifade etti. “SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNDEKİ DENGESİZLİK EMEKLİYİ VE DAR GELİRLİLERİ ETKİLİYOR” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2020’de üretici 2,30 TL’ye süt sattığında markette sütün fiyatı 7,5 TL idi. Aradaki fark 3 kat bile değildi. Fark en az beş kata çıktı. Hâlen Ulusal Süt Konseyi tavsiye fiyatı 19,60 TL’dir. Bu ay yeni fiyat belirlenecek ancak küçük aile tipi işletmelerden çiğ sütü toplayıcıların daha düşük fiyattan alım yapması besiciyi zora sokuyor. Süt inekçiliği yapan kazanamıyor. Çiğ süt işlenip market rafında en az litresi 50 liradan satılıyor. Jersey ineği sütü daha yüksek fiyatla tüketiciye sunuluyor. Burada bir dengesizlik var. İktidar bu sürecin doğru oluşmasını sağlayacak önlemler almalıdır. İnek satılması yanında şap hastalığı da süt verimi düşmesine neden oldu, rafta süt ve sütten mamul ürün fiyat artışı emekli ve dar gelirli başta tüm tüketiciyi olumsuz etkiliyor” şeklinde konuştu. “YEREL ÜRETİM ARTIRILMALI, KOOPERATİFLER GÜÇLENDİRİLMELİ” Gürer çözüm için öneride bulunarak şunları söyledi: “Çiğ süt referans fiyatı 3 aylık maliyet odaklı güncellenmeli ve alım fiyatı değil taban fiyat olarak USK’nin açıkladığı fiyat uygulanmalıdır. Üreticiye yem–mazot destekleri artırılmalı ve yem sübvanse edilmelidir. Ahır giderleri düşürülmelidir. İthal yem yerine yerli üretim artırılmalı ve yem sübvanse edilmelidir. Desteklerin artırılması, hastalıklarla ciddi mücadele edilmesi şarttır. Bu yıl şap, 81 ilde hayvan pazarlarını kapattırdı. Bu süreçte süt verimi düştü. İnek sütçülüğü yapanın zararı dahi görmezden gelindi. Bu süreç et ve süt mamullerinde fiyat artışına yol açtı. Et ve süt mamulleri sofradan eksildi. Mutlaka süt inekçiliği için de planlı, mera hayvancılığını da geliştirecek, kooperatifleri güçlendirecek çalışmalara ihtiyaç vardır.”

Osmaniye'nin tescilli turplarını hasat eden çiftçilerin Savrun Çayı'ndaki zorlu yıkama mesaisi başladı Haber

Osmaniye'nin tescilli turplarını hasat eden çiftçilerin Savrun Çayı'ndaki zorlu yıkama mesaisi başladı

Türkiye'nin turp ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Osmaniye'de, tarlalardan sofralara uzanan zorlu süreç başladı. Ağustos ayı sonunda toprakla buluşan ve hasat olgunluğuna erişen tescilli Osmaniye Kadirli turpu, tarlalardan toplandıktan sonra temizlik aşaması için akarsu kenarlarına taşınıyor. SAVRUN ÇAYI'NDA ZORLU MESAİ Hasat edilen ürünler, çamurdan arındırılmak üzere bölgenin can damarı olan Savrun Çayı'na getiriliyor. Hava sıcaklığının 15 derecelere kadar düştüğü ilçede, tarım işçileri ve üreticiler soğuk suya girerek turpları yıkıyor. El birliğiyle gerçekleştirilen bu zahmetli işlemin ardından coğrafi işaretli ürün, paketlenerek araçlara yükleniyor ve Türkiye'nin dört bir yanına gönderiliyor. EKİM ALANI ARTTI, REKOLTE DÜŞTÜ 2020 yılında coğrafi işaret belgesi alan bölgenin "kırmızı altını"nda bu yıl iklim şartları verimi olumsuz etkiledi. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerine göre; geçen yıl ilçede 26 bin dekar alandan yaklaşık 104 bin ton ürün elde edilmişti. Bu yıl ise ekim alanı 27 bin dekara çıkmasına rağmen, kuraklık etkisi nedeniyle rekoltenin yüzde 22'lik düşüşle 81 bin tonda kalması bekleniyor. Kent genelinde ise 2024 yılında 30 bin 960 dekardan 123 bin ton turp toplanırken, bu yıl 32 bin 610 dekardan 102 bin 708 ton rekolte hedefleniyor. "SULAMA YAĞMURUN YERİNİ TUTMUYOR" Kadirli Ziraat Odası Başkanı Hanifi İspir, turp üretiminde yaşanan düşüşü mevsimsel kuraklığa bağladı. İspir, mevcut durumu şu sözlerle değerlendirdi: "Bu sene rekolte geçen seneye göre düşük. Bunun nedeni kuraklık. Yağmur yağmadığı için çiftçi kendi sulamasını yapmak zorunda kaldı. O da gerçek yağmurun yerini tutmuyor. Yağmur yağmaması maalesef rekolteye kötü yansıdı." "HAVALAR SOĞUMAYINCA TÜKETİM DE AZALDI" İlçede 1000 dekarlık alanda üretim yapan çiftçi Mustafa İlker Öz de hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinin piyasayı etkilediğini vurguladı. Öz, şunları kaydetti: "Hava şartlarından dolayı sıkıntılı süreç yaşıyoruz. Sıcak hava verimi etkiliyor çünkü turp kış sebzesi olduğu için havaların soğuk olması gerekiyor. İklimden dolayı turpta verim istediğimiz gibi olmadı. Buna paralel tüketim de az olunca ürün istediğimiz fiyatlara çıkmadı."

TMO raporu: Gübre fiyatları ekimi etkiledi, Adana’da üretici kompoze gübreye yöneldi Haber

TMO raporu: Gübre fiyatları ekimi etkiledi, Adana’da üretici kompoze gübreye yöneldi

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), tarım sektörüne ışık tutan “Fenolojik Değerlendirme – Hububat ve Bakliyatta Yağış, Ekiliş ve Gelişim Analizi (Ekim 2025 Değerlendirmesi)” raporunu kamuoyu ile paylaştı. Türkiye genelindeki yağış rejiminin ve ürün gelişiminin mercek altına alındığı raporda, gübre fiyatlarındaki artışın ekim dönemindeki tercihleri doğrudan etkilediği belirlendi. ADANA ÇİFTÇİSİ ALTERNATİFE YÖNELDİ TMO teknik ekiplerinin saha çalışmalarına dayandırılan verilere göre, Adana'daki üreticiler maliyet baskısı nedeniyle strateji değişikliğine gitti. Bölgede taban gübresi olarak dekara 20–30 kilogram 20-20-0 kompoze gübre uygulandığı kaydedildi. Raporda, Adana'daki ana eğilimin fiyat avantajı sağlaması sebebiyle DAP yerine kompoze gübrelere kaydığı belirtildi. Uzmanlar, bu tercihin sadece maliyetten değil, aynı zamanda bölge toprağının besin dengesi gözetilerek yapıldığını aktardı. DAP KULLANIMI DÜŞTÜ, MUADİL ÜRÜNLER ARTTI Rapor, Türkiye genelinde DAP gübresi tüketiminde belirgin bir düşüş olduğunu belgeledi. Bölgesel veriler şu şekilde sıralandı: Kırşehir: DAP kullanımı yüzde 16 azaldı. Üretici organomineral gübre, 20-20-0 ve çiftlik gübresine döndü. Kırıkkale: Gübresiz ekim yapılmadı ancak yüksek maliyetler nedeniyle besin içeriği daha düşük muadil ürünler tercih edildi. Bu durum sertifikalı tohum kullanımında da hafif düşüşe yol açtı. Karadeniz Bölgesi: DAP fiyatlarındaki artış nedeniyle üreticilerin yaklaşık yüzde 10’u kompoze gübreye geçti. Bölgedeki kullanım dağılımı; yüzde 45 oranında 20-20-0, yüzde 30 oranında 8-20-0 ve yüzde 15 oranında DAP olarak gerçekleşti. YAĞIŞ YETERSİZLİĞİ EKİMİ GECİKTİRDİ Fenolojik değerlendirmede iklim şartlarının etkilerine de yer verildi. Bazı bölgelerde yağışların yetersiz kalması nedeniyle ekiliş takviminde gecikmeler yaşandığı, meteorolojik verilerin sahada yakından takip edildiği vurgulandı.

Barut: 2025 Çiftçi ve tarım açısından felaket yılı Haber

Barut: 2025 Çiftçi ve tarım açısından felaket yılı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Meclis’te yaptığı konuşmada, 2025 yılının Türkiye tarımı ve çiftçileri için adeta felaket yılı olduğunu vurguladı. Barut, zirai don, kuraklık, aşırı sıcaklar ve sellerle geçen yılın ardından pamuk, karpuz, soğan, patates ve zeytinde ciddi kayıplar yaşandığını belirterek, “Çiftçinin başına düşmeyen bir meteor taşı kalmadı” dedi. “2025 Çiftçi ve tarım açısından felaket yılı oldu” Yeni Yol Partisi'nin önergesi üzerine CHP Grubu adına kürsüye çıkan Ayhan Barut, 2025 yılının çiftçi ve ülke tarımı açısından kötü bir felaket senesine döndüğünü belirterek şunları söyledi: "2025 yılının başında önce zirai donla başlayan, arkasından kuraklıkla devam eden, daha sonra aşırı sıcaklar, sel derken neredeyse çiftçinin başına düşmeyen bir meteor taşı kaldı. Pamuk ekti, pamuktan zarar etti, karpuz tarlada kaldı, soğan, patates tarlada çürüdü. Erkenci mandalina şu anda 2 liralara düştü, soya ve derken zeytinde de aynı felaket yaşanıyor" diye konuştu. “Zeytin üreticisi bu yıl çok sıkıntılı” Hasadı süren zeytinde yaşanan sorunlara dikkat çeken Barut, şunları söyledi: "Anavatanı Türkiye olan bir üründe, maalesef zeytin ve zeytinyağı üretenler çok sıkıntılı. Zeytin diktiklerine bin pişmanlar. Zeytin ve zeytin ağacı kutsal bilinir, bilgeliğin, bereketin ve barışın simgesidir. Geçtiğimiz yılda Tarım Bakanlığı zeytinle ilgili rekolteyi 3 milyon 750 bin ton açıklarken bu sene tıpkı buğdayda ve mısırda olduğu gibi, ofise açıklattırıyorlar ya, şu anda da Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyine bu sene 2 milyon 450 bin ton rekolte açıklatıyor. Yani 'Yüzde 35 bu sene rekoltede eksilme olacak' diyor. Zeytinde bir var yılı, bir de yok yılı var. Şu anda yok yılını yaşadığımız bu dönemde açıklatılan rakamla ilgili ayak oyunu hissediyoruz. Neden? Türkiye'den yıllık 50 bin ton zeytinyağı ihraç edildiği gözetildiğinde yüksek açıklanan rekolte tahminlerinin üreticinin ürünlerinin fiyatını düşürmek için oynanan bir senaryo olduğunu düşünüyoruz." “Zeytinyağı üreticilerini korumak ekonomiyi ve gıda egemenliğini korumaktır” Ayhan Barut, "Zeytinyağında maliyet litre başına 200 lirayı buluyor. Geçen sene 40 liralarda giden zeytin fiyatı da bu sene maliyetinin maliyetinin altında gidiyor. Girdiler ise her yıl yüzde 50 ve üzerinde artış gösteriyor. İşçilik, mazot, gübre, ilaç, hepsi yüzde 50'nin üzerinde artarken ürün fiyatı maalesef yerinde sayıyor ve yanı başımızdaki savaşta olan Suriye'den dahi şu anda zeytinyağı ithalatı yapıyoruz. Ayrıca, zeytin ağaçlarını, zeytinlikleri bekleyen bir tehlike daha var. Sanayileşme adı altında ya da binalaşma adı altında bu alanların hepsi teker teker kesiliyor ya da yok ediliyor. Bitkisel üretimde planlama şart. ancak maalesef bu yıl planlı bir üretimden çıkartıldı zeytin, temel desteklere kaldı iş. O da dekara 244 lira ve 2026 yılı için verilecek. Zeytini, zeytinyağı üretimini ve üreticilerimizi korumak aynı zamanda tüketiciyi, gıda egemenliğimizi ve ülke ekonomisini de yaşatmaktır. Yol yakınken yaraları saralım, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin feryadına son verelim” ifadelerini kullandı.

Gürer: Vatandaşın borcu 10 ayda 1,5 trilyon lira arttı Haber

Gürer: Vatandaşın borcu 10 ayda 1,5 trilyon lira arttı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine dayanarak yaptığı açıklamada, hem tarım sektörünün hem de vatandaşların bankalara olan borçlarının hızla arttığını söyledi. Gürer, “Borçlar katlanıyor, üretici ve vatandaş borç sarmalında boğuluyor. Borç dert yaratıyor. Çiftçi arazisini, traktörünü, hayvanını kaybederken vatandaş da yaşam mutluluğunu ve sağlığını kaybediyor” dedi. “Tarım borcu 1 trilyon TL’yi aştı, çiftçi icralık durumda” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım sektörünün bankalara olan borcu 2025 yılının ocak ayında 899 milyar 745 milyon TL iken, eylül ayında 1 trilyon 110 milyar TL’ye yükseldiğini belirterek, “Veriler çiftçinin üretimden kazandığını değil, borçlanarak ayakta kalmaya çalıştığını gösteriyor. Artan girdi maliyetleri, düşük taban fiyatlar ve borç baskısı altında üretici üretmeden başka çaresi olmadığı için işini sürdürüyor ancak ziraidon ve kuraklık etkisi dışında bazı ürünlerde ki üretim düşmesi çiftçinin içinde bulunduğu durumu da gösteriyor. UYAP verilerine göre, yalnız 2025 Kasım ayı itibariyle Türkiye genelinde 63 traktör icradan satışa çıkarıldı. Ayrıca 5 bin 826 tarla ve 32 tarım makinesi de sulh hukuk ve icra daireleri tarafından satış listesine alındı. Yılbaşından beri her ay arazi, traktör ve de bazı illerde hayvanlar icra yoluyla satışa çıkıyor. İllerde yediemin depolarında traktör sayısı artıyor. Üretici emeği ile kazandığı traktörünü, tarlasını icra ile kaybediyor. Bu tablo, tarımda sürdürülebilirliği sorunlu kılıyor. Çiftçi üretimi sürdürmesi için traktör, arazi icraların durmasını sağlayacak kanun teklifini TBMM başkanlığına vermiştik. Bir an önce bu kanun teklifimiz mecliste görülmesi sağlamalıdır” diye ifade etti. “İcra dosyaları 2025’te 2 milyon artarak rekor seviyeye ulaştı” Gürer, “Bu da yaklaşık 1 trilyon 527 milyar TL’lik bir artış anlamına geliyor. Yine aynı dönemde icra takibine alınan kredi tutarı da 116 milyar TL’den 219 milyar TL’ye çıkarak yüzde 89 oranında artış gösterdi. Vatandaş geçen yılın tamamında 908 milyar lira faiz ödemişti. Bu yıl daha dokuzuncu ayda bu rakam geçildi. Bu durum, ekonomik yükün dar ve sabit gelirli vatandaşın sırtına yıkıldığını ortaya koyuyor. İcra dairelerine 2025 yılında gelen dosya sayısı 9 milyon 46 bin 439’a ulaştı. Geçen yılın aynı döneminde bu sayı 7 milyon 940 bin 934 idi. Böylece yeni gelen icra dosyalarında yaklaşık 1 milyon 100 binlik artış yaşandı. Toplamda derdest dosya sayısı ise 22 milyon 952 binden 24 milyon 920 bine yükselerek neredeyse 2 milyonluk bir artış gösterdi” diye konuştu. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirerek şu değerlendirmede bulundu: “İktidar, üreticinin sorunlarını görmezden geliyor. Tarıma verilen destekler yetersiz, girdi fiyatları yüksek, alım fiyatları düşük. Üretici borçla yaşamaya mahkûm ediliyor. Aynı şekilde vatandaş da faiz ve borç sarmalında eziliyor. Bu düzen sürdürülebilir değildir. Tarımda borç yükünü hafifletmek, üreticinin yeniden nefes almasını sağlamak için faizlerin silinmesi, borçların yapılandırılması ve girdi desteklerinin artırılması gerekiyor. Vatandaşın da gelir düzeyini yükseltecek adımlar atılmadan bu borç sarmalından çıkış mümkün değildir. Emekli maaşları açlık sınırı altında iken asgari ücret geçim için yetersiz bir gelir olarak devam ederken borçlanmanın arkası kesilmeyecek. Ödeme güçlüğü icrayı kapıya dayıyor. Emekli maaşı mutlaka asgari ücrete çıkarılmalı, asgari ücret ise çalışanların geçinebileceği bir ücret seviyesine bir an önce çıkarılmalıdır .50 milyona yakın yurttaş ciddi geçim sıkıntısı yaşamaktadır. İşçisi, emeklisi, memur emeklisi de yoksullaşmaya devam etmektedir.”

Gürer: Çiftçi ekonomik kriz ve borç yükü altında Haber

Gürer: Çiftçi ekonomik kriz ve borç yükü altında

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 2026 yılı bütçe sunumunu eleştirerek, bütçenin halkın ve üreticinin ihtiyaçlarını göz ardı ettiğini ifade ederek, “Bu bütçe faiz bütçesidir; halk yok, çiftçi yok, emekli yok, işçi yok” dedi. “Çiftçiye verilmesi gereken desteğin dörtte biri bile ayrılmadı” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Tarım Kanunu’na göre çiftçiye millî gelirin yüzde 1’i oranında destek verilmesi gerekiyor. Bu tutar 2026 için 722 milyar lira olmalı. Ancak Cumhurbaşkanlığı yıllık programında yer alan doğrudan destek yalnızca 168 milyar lira. Yani verilmesi gerekenin dörtte biri bile verilmemiş olacak. İktidar Tarım Kanunu’nu yine yok sayıyor. Tarım sektörünün banka borcu 1 trilyon 117 milyar liraya çıktı. Eylül ayına göre Ekim ayında borç 15 milyar 700 milyon lira arttı. Bu borcun 874 milyar lirası kamu bankalarına, 235 milyar lirası özel bankalara. Üretici borcunu çeviremiyor, icra kapıda” şeklinde konuştu. Zamanında ödenemediği için takibe alınan tarım kredilerindeki artışa da dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, “2024 yılında 3 milyar 600 milyon lira olan takipli borç, Eylül ayında 10 milyar liraya yükseldi. Bu tablo, tarımdaki durumun açık göstergesidir” dedi. “Halk borç içinde, icra dosyaları rekor kırıyor” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yalnızca tarımın değil, tüm toplum kesimlerinin borç batağında olduğuna belirterek şunları söyledi: “İcra dairelerine gelen yeni dosya sayısı 10 aylık dönemde yüzde 13,2 arttı. 8 milyon 714 bin yeni dosya işleme alındı. 31 Ekim itibarıyla icra dairelerinde 24 milyon 830 bin dosya bulunuyor. Halk borç içinde. Fabrikalar konkordato ilan ediyor, binlerce tarım arazisi icra yoluyla el değiştiriyor, yüzlerce traktör haczediliyor. Sendikaların verilerine göre açlık sınırı 28 bin 412 lira, yoksulluk sınırı ise 92 bin 547 lira. Buna rağmen iktidar, vergi adaletini sağlamıyor; yük yine dar gelirli, asgari ücretli, emekli ve çiftçinin sırtında.” Gürer, “Kuraklıktan zarar gören, ürününden para kazanamayan çiftçiye iktidar şu ana kadar hiçbir destek sağlamadı. Çiftçi üretim yapmak istiyor ama gübre, ilaç, tohum alacak gücü yok. 50 kiloluk yem torbası 800 liraya çıkmış durumda. Tarımın sürdürülebilmesi için acilen destek şart” dedi. “TARSİM yeniden yapılandırılmalı, Ziraat Bankası gerçek bir çiftçi bankasına dönüştürülmelidir” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin borç yükünü hafifletmek için kapsamlı bir destek planı çağrısında bulunarak şunları söyledi: “Kuraklıktan etkilenen üreticilerin borçları en az üç yıl ertelenmeli, faizleri silinmeli, ek kredi imkânı sağlanmalıdır. TARSİM yeniden yapılandırılmalı, Ziraat Bankası gerçek bir çiftçi bankasına dönüştürülmelidir. Çiftçiye destek üretim döneminde verilmelidir; bir yıl sonra değil.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.